1 Flashcards

(220 cards)

1
Q
  1. LA LONDE’ NİN YAKLAŞIMI
A

Kalıtım,
✓ Çevre,
✓ Yaşam Tarzı,
✓ Sağlık Hizmetleri,

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Toplum Tıp Bilim Dalları

A

Sosyal Tıp(Tıp Sosyolojisi),
 Koruyucu Hekimlik ve Hijyen,
 Toplum Hekimliği,
 Aile Hekimliği,
 Halk Sağlığı

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

q

A

Klinik Tıp Bilimleri Halk Sağlığı Bilimi
Hizmet Bireye Topluma
Amaç Hastalıkların teşhis ve
tedavisi
Toplumun sağlık sorunlarını
belirlemek, önlemek, sağlık
düzeyini yükseltmek
Temel Bilimler Anatomi,
Fizyoloji
Sosyoloji,
Sosyal Antropoloji
Tanı Yöntemleri Fizik Muayene, Laboratuar
incelemesi
Epidemiyolojik yöntemler
Tedavi Yöntemleri Tıbbi, cerrahi İyi Sağlık Yönetimi,
Sağlık Eğitimi
Hizmet Yeri Kurumsal Yaşanılan her yer
İlgili Bilimler Tıp Bilimleri Tıp, Çevre, Sosyal Bilimler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Temel Halk Sağlığı Bilim Dalları

A

Sağlık Yönetimi(Örgütlenme, Planlama, Yürütme, Koordinasyon, Denetim vb),
Epidemiyoloji (Araştırma, Sorunları Belirleme, Çözüm Önerileri vb),
Biyoistatistik (Verilerin Değerlendirilmesi, Anlamlandırılması vb)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Uygulamalı Halk Sağlığı Bilim Dalları

A

Çevre Sağlığı,
İş ve İşçi Sağlığı,
Anne Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması(AÇSAP-Aile Sağlığı),
Toplum Beslenmesi,
Toplum Ruh Sağlığı,
Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele ve Bağışıklama,
Sağlık Eğitimi,
Okul Sağlığı vb

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

G

A

İngiltere’de Edwin Chadwick 1842 yılında “İngiltere’de
çalışan nüfusun sanitasyon koşulları” üzerinde bir rapor
yayınladı.
• Tarihteki ilk “Halk Sağlığı Yasası” 1848 de çıkartıldı.
• Bu yasayla halk sağlığının bir devlet sorumluluğu olduğu
ve çevresel düzenlemelerin yerel sağlık otoritelerinin
sorumluluğu olduğu kabul edildi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

.

A

1958’de çıkarılan yeni bir halk sağlığı yasası ile “Halk
Sağlığı Kurulu” oluşturuldu.
• Kurul halk sağlığı alanında araştırma yapma, salgın
kontrolü gibi çalışmalar yaptı.
• Aynı yıllarda Almanya’da bir patoloji ve antropoloji
uzmanı olan Rudolf Virchowbir tifüs salgınını
incelemek üzere görevlendirildi.
• Virchowyazdığı raporda salgının altında yoksulluk ve
açlık gibi nedenlerin yattığını ve yalnızca tıbbi değil
sosyal önlemlerin alınması gerektiğini önerdi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

v

A

Halk sağlığı kavramının gelişmesinde Virchow’un
yanında da çalışmış olan Alfred Grothjan’ın da
önemli katkıları olmuştur.
• Grothjan 1923 de “Sosyal Hijyen Sözlüğü”
kitabıyla
hastalıkların
oluşmasında
sosyal
etmenlerin rolünü ortaya koydu. Halk sağlığı
hizmetlerinin bütün toplumun gereksinimi olduğu
ve kamu tarafından herkese sağlanması gerektiği
görüşünü dile getirdi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Türkiye’de ise toplum hekimliği eğitimi 1958 yılında Refik Saydam
Hıfzıssıhha Okulu’nda, 1965 yılında Hacettepe, ve 1967 yılında
Atatürk Üniversitesi’nde verilmeye başlanmıştır.

A

Türkiye’de Halk Sağlığı Uzmanlığının kurucusu olarak
Prof.Dr.Nusret Fişek kabul edilmektedir.
“Halk Sağlığı Uzmanı Kurmay Hekimdir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

HALK SAĞLIĞININ GELİŞİMİ

A

Avrupa’da ilk kez 1473’de vebaya karşı karantina uygulanmış,
 Türkiye’de Kanatina İdaresi 1838’de yabancı bir şirket olarak kurulmuş, Lozan
antlaşması ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetine devredilmiş,
 1851 yılında Karantina önlemleri konusunda uluslararası işbirliğinin temeli Paris Tıp
Kongresinde atılmış,
 1907’de Paris’te uluslararası karantina hizmetlerini yürütmek üzere “Uluslararası
Halk Sağlığı Örgütü” kurulmuş,
 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, tüm ülkelerle sağlık konularında önlem ve işbirliğini
sağlamak için Dünya Sağlık Örgütü kurulmuş,
 John Peter Frank’ın (1779 – 1827); yazdığı “Sağlık Polis Hizmetleri Sistemi” adlı
kitap Halk Sağlığı konusunda ilk bilimsel yapıt,
 Milton Joseph Rosenau, 1913 yılında yayınladığı “Koruyucu Tıp ve Hijyen” adlı
kitabı, Halk Sağlığının klasik yapıtı olmuş, ayrıca mezuniyet sonrası Halk Sağlığı
Fakültelerinin kurulmasına da öncülük etmiş,
 Rockefeller Fondasyonu kuruluşu;
 Modern halk sağlığı görüş ve eğitiminin dünyaya yayılmasında önemli katkı vermiş,
 İngiltere, Yugoslavya ve Türkiye gibi birçok ülkede mezuniyet sonrası eğitim kurumları
kurulmuş ve yeniden örgütlenmiş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

Halk Sağlığının Geleneksel
Tanımı (1923 Winslow)

A

Halk sağlığı, organize edilmiş toplum çalışmaları
sonunda çevre sağlığı koşullarını düzelterek,
bireylere
sağlık
bilgisi
vererek,
bulaşıcı
hastalıkları önleyerek, hastalıkların erken tanı ve
koruyucu tedavisini sağlayarak, sağlık örgütleri
kurarak, toplumsal çalışmaları her bireyin
sağlığını sürdürecek bir yaşam düzeyini
sağlayacak biçimde geliştirerek hastalıklardan
korunmayı, yaşamın uzatılmasını, beden ve ruh
sağlığı ile çalışma gücünün artırılmasını
sağlayan bir bilim ve sanattı

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Donald Acheson

A

Halk sağlığı, toplumun örgütlenmiş çabaları ile,
hastalıklardan korumayı, yaşamı uzatmayı ve sağlığı
geliştirmeyi amaçlayan bilim ve sanattır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

MİSYON

A

Misyon, var olmanın nedenidir
• Vizyon ile birlikte düşünmek gerekir
• Kısa, net ve çarpıcı olmalıdır
• Vizyonlar değiştikçe, kurumun misyonu da zaman içinde
değişebilir.
• Sağlık kuruluşlarının tabiatında olan çelişkileri çözmeğe katkı verir
• Etik davranışı yönlendirir
• Paylaşılan prensiplerle uygulamalar arasında uyumu sağlar
• Kurumsal değerlerin belirlenmesine katkı verir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

VİZYON

A

Vizyon, geleceğe yönelik bir resim çizer, kurumun bu resimde yerine
işaret eder
• Vizyonlar hemen sık sık değişmez, ancak zaman zaman yeniden
ziyaret edip geçerliliğini test etmek katkı verir.
• Niye vizyon?
• Çalışanları yönlendirir, motive ve liderlik etmenizi kolaylaştırır
• ARGE, yeni ürün ve pazar çalışmalarına ışık tutar.
• Kısa, akılda kalıcı ve ilham verici olmalıdır
• Neler içermelidir:-faaliyet göstereceği sektör-hitap edeceği pazarlar-sunacağı ürün ve/veya hizmetler-sunacağı değerler, avantajlar

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Misyonumuz

A

İnsan merkezli yaklaşımla birey ve toplumun sağlık hakkını ve sağlığını en üst düzeyde
korumak, sağlık sorunlarına zamanında, uygun ve etkili çözümleri yüksek hizmet
kalitesiyle sunmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

Vizyonumuz

A

İnsanı odağa alan, sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hakkına
kolaylıkla ve yüksek hizmet kalitesi ile eriştiği bir Türkiye

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

Koruyucu Sağlık Hizmeti

A

Temelkoruma (Primordial koruma):
Risk faktörleri ortaya çıkmadan onların oluşmasını önlemek amaçlanır.
Obezitenin engellenmesi, tütün reklamlarının yasaklanması için yasal düzenlemelerin
yapılması…
 Birincil koruma (Primer koruma):
Risk faktörleri mevcut iken, yani sağlam kişiler riske maruz iken, bu kişilerde hastalığın
oluşmasını önlemek. Aşılama, işçilerin baret kullanması, diyabet riski olan şişman kişilerde
bu hastalıkları önlemek için diyet ve egzersiz önerilmesi…
 İkincil koruma (Sekonder koruma):
Hastalıkları belirtisiz dönemlerinde ya da belirtilerin henüz ağırlaşmadığı erken
döneminde teşhis ve tedavi etmektir.
Hipertansiyonun erken tanısı için fırsatları değerlendirerek kan basıncı ölçümü
 Üçüncül koruma (Tersiyer koruma):
Üçüncül koruma hizmetleri aslında“rehabilitasyon” hizmetleridir.
 Sakatlığı olmakla birlikte bir fonksiyon kaybı bulunmayan kişilere yönelik yapılan
işlemlerdir.
Göz komplikasyonu olan diyabetik hastada körlüğün önlenmesi
 Fonksiyon kaybı olan bir sakatlığın geri döndürülmesi için yapılan işlemleri kapsar.
Hemiplejisi olan hastaya fiziksel tıp uygulamaları yaparak yeniden yürüyebilmesini sağlamak.
 Geri döndürülemeyecek bir sakatlığı olan hastanın yaşam kalitesinin arttırılması için
yapılan işlemlerdir.
Spinal kord kesisi olan bir hastanın tekerlekli sandalye kullanarak yaşamını sürdürmesi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri

A

Birinci basamak:
Hastaların tedavilerinin evde ve ayakta yapıldığı, ilk olarak başvurulan sağlık kuruluşlarıdır.
Aile sağlığı merkezi , işyeri tabiplikleri…
Bu basamaktaki imkânlarla teşhis ya da tedavi edilemeyen hastalar ikinci basamağa sevk
edilirler.
 İkinci basamak:
Hastaların yatırılarak teşhis ve tedavi hizmetlerinin verildiği genel hastanelerdir.
 Üçüncü basamak:
Tanımlanmış gruplara hizmet veren özel dal hastaneleridir.
Kanser hastaneleri, ruh sağlığı hastaneleri, çocuk hastaneleri…
Genel olarak, üniversite hastanelerinin en yüksek hastane standartlarına sahip oldukları
kabul edilir. Bu nedenle, üniversite hastaneleri de üçüncü basamak tedavi kuruşlarından

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

Tıbbi rehabilitasyon

A

Bedensel yetiyitimlerinin mümkün
olduğu kadar düzeltilmesidir. Ekstremite protezleri, spastisitelerin
yumuşatılması..

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

Sosyal (mesleki) rehabilitasyon

A

Yetiyitimleri nedeniyle eski
işlerini yapamayanlara ya da belirli bir işte çalışmayanlara iş
öğretme, iş bulma ve işe uyum sağlamalarına yönelik her türlü
hizmeti kapsar

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

Alma Ata Bildirisine göre Temel Sağlık Hizmetleri (Primary Health
Care), tanımı şu şekildedir;

A

“bir toplumdaki birey ve ailelerin geneli tarafından
kabul edilecek yollardan, onların tam olarak katılımı ile ülke ve toplumlarca
karşılanabilir bir harcama karşılığında onlara götürülen esas sağlık hizmetidir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

Buna göre, her ülke aşağıda belirtilen sekiz faaliyeti
yapmak zorundadır. Bu faaliyetlerden vazgeçilemez

A
  1. Halkın sağlık eğitimi
  2. Beslenme durumunun geliştirilmesi
  3. Temiz su sağlanması ve sanitasyon
  4. Ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması
  5. Başlıca bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklama
  6. Endemik hastalıkların kontrolü
  7. Sık görülen hastalıkların uygun tedavisi
  8. Temel ilaçların sağlanması
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

SAĞLIK KURULUŞLARININ DİĞER
İŞLETMELERDEN FARKLARI

A

Eğer iyi bir sağlık hizmeti alamazsanız ölebilirsiniz
• Hataların maliyeti çok yüksek olabilir-hayatınız
• İşin içinde ölmek olunca, kişilerin sağlık hizmeti konusunda itiraz
etmeleri, karşı çıkmaları kolay olmamaktadır
• Sigorta sağlayan kurumlar belli talepleri ret etmek zorunda
kalınca çok sert tepkilerle karşılaşa biliyorlar
• Hükümetler sağlık sektörüyle ilgili taleplere kayıtsız kalmakta
zorlanıyorlar
• Sağlık hala yerel verilmektedir(şimdilik)
• Sağlık hizmetinin kalitesinin çalıştırılan eleman sayısıyla ilgili
olduğuna inanılmaktadır
Sağlık hizmetlerinin otomasyona bağlanması sınırlı
görülmektedir(şimdilik)
• İnsan kaynakları yönetimi farklıdır
• Hastanelerde verilen hizmetlerin sağlık gerektirmeleri farklılık
gösterdiğinden standart değildir
• Ödenecek tutar baştan belli değildir, ancak tedavi sonuçlanınca
netleşir.
• Farklı hizmetlerin fiyatları açık seçik belli değildir.
• «Kar etme» sağlık hizmetlerinde hoş olmayan bir imaja sahiptir.
• Tahsilatta katı tutum toplumda hoş karşılanmadığı gibi
yönetmenliklerin ihlaliyle de ilişkilendire bilir
• Hastaların aktif katılımı gerekli ve önemlidir
Sağlık hizmetlerinde «aciliyet, beklenmemezlik» ön plandadır
• İkamesi yoktur
• Özellikle «aciliyet» durumlarında ertelenememezlik özelliği vardır
• Hastanelerde finansal bölümler ile tıbbi bölümler sanki ayrı
dünyalarda gibidirler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

ÜST DÜZEY YÖNETİM (MANAGEMENT

A

Kurumsal gelişim ve yenilenme hedefleri için daha fazla zaman ayırıp, stratejik
planlamalar yapmak ve uygulamaları kararlaştırmaktır.“manus” (el), “ele almak”
“dizginleri tutmak”

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
ALT DÜZEY YÖNETİM (ADMINISTRATION
Üst düzey yönetim tarafından alınan kararların uygulatılmasını sağlamaktır. Başkasının adına iş yapmak “ad-ministrare” “hizmetli-kahya olarak çekip çevirme”
26
Yönetimin Tarihçesi
Öncüler(1880-1930) Bürokrasi yaklaşımı  Neo Klasik Yönetim (1930-1950) Temel öge insan  Modern Yönetim Dönemi (1950-2000) İkinci dünya savaşı sonrası Teknoloji Sistem ve durumsallık yaklaşımı  PostmodernYönetim Dönemi (2000-) Konulara değil ayrıntılara yoğunlaşma(yönetime kadınların katılması, toplam kalite yönetimi)
27
CUMHURİYET DÖNEMİ SAĞLIK YÖNETİM
TBMM hükümeti kurulduktan sonra sağlık hizmetlerini yönetme görevi 3 Mayıs 1920'de kurulan Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) verilmiş, ilk bakan olarak Dr. Adnan Adıvar atanmıştır
28
1923-1937 DÖNEMİ
Dr. Refik SAYDAM • Cumhuriyet döneminin ilk Sağlık Bakanı • 1937 yılına kadar 14 yıl • Cumhuriyetin ilk yıllarında sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi ve gelişmesi
29
Dr. Refik SAYDAM
Türkiye Cumhuriyetinin 4. Başbakanı • Balkan Savaşı'nda Kolera önleyici çalışmalar • 1914'te bakteriyoloji enstitüsü • Tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve difteri serumlarının üretilmesi ve I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanması • Tifüse karşı hazırladığı aşı • 1924'de Ankara, Erzurum, Diyarbakır, Sivas memleket hastaneleri, doğum ve çocuk bakımevleri • Sağlık kursları, tıp öğrenci yurtları,1928'de Hıfzıssıhha Enstitüsü ve Mektebi, İstanbul ve Ankara'da verem savaş dispanserleri. Koruyucu sağlık hizmetlerinin ön plana geçişi • Sınırlı kaynakların, sık görülen, çok öldüren ve sakat bırakan hastalıkların kontrolü ve önlenmesi için kullanılması • Kamu sağlık hizmetlerinin il düzeyinde, Sağlık Müdürlükleri, ilçe düzeyinde Hükümet tabiplikleri şeklinde örgütlenmesi • Dikey örgütlenme (Frengi-Lepra, Trahom, Sıtma Savaş örgütleri). İyi ücret almak isteyenlerin koruyucu hizmetlere yönelmesi • Kamu sağlık sektöründe görev alan tüm sağlık personelinin atama, yükselme, ödül, ceza gibi özlük haklarının tek elde, Sağlık Bakanlığında toplanması • Var olan tek tıp fakültesinin çekiciliğini arttırmak için öğrencilerin okuma, barınma ve giyinme giderlerinin karşılanması, • 1923 yılında 554 hekim, 136 ebe, 202 hemşire • Kadınların sahada istihdamının zorluğu nedeniyle erkek personel eğitimine ağırlık (sağlık memurları)
30
1937-1960 DÖNEMİ
1945- "Olağanüstü Sıtma Savaş Kanunu“ • 1945- Sosyal Sigortalar Kurumu • 1946- 20 000 nüfusa bir "Sağlık Merkezi" • 1949 - "Verem Savaş Dernekleri“ • 1952- "Ana ve Çocuk Sağlığı Örgütü” • 1953- Özel İdare Hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri– Türk Tabipleri Birliği Kanunu– Adli Tıp Müessesesi Kanunu– Eczacılar ve Eczaneler hakkındaki kanun • 1954 - Hemşirelik Kanunu • 1956 - Türk Eczacılar Birliği Kanunu– 1950 – 1960 İl ve ilçelerde devlet hastaneleri, uzmana daha fazla ücret, koruyucu hizmetlerde ve kırsal kesimde çalışan pratisyen hekimler hastanelere
31
1960 Sonrası Dönem
Planlı Kalkınma dönemidir. • 1961- 224 sayılı "Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun” • Kanun taslağını hazırlayanlar: Sami Küçük, Muzaffer Özdaş, Suphi Gürsoytrak, Dr. Nusret Fişek • Dönemin sağlık bakanı Dr. Ragıp Üner • Taslağın yazımında İngiltere ve İsveç modelleri • Harcamalar 1962 yılı bütçesine girmiştir. • 1963’te sadece Muş’ta, 1981 yılı sonunda 45 ilde • 1983’te tüm Türkiye’de
32
Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerini hazırlayan gerekçeler
Uzmanların pratisyen hekimin tedavi edebileceği hastalara bakıyor olması • Hastanelerin kent merkezlerinde yoğunlaşması– Hastaların, kentlerdeki hastanelere erişebilmek için uzun yolculuklar ve harcamalar yapmak zorunda kalmaları • Sağlık hizmetlerinin çok pahalıya mal olması • Bağışıklama, aile planlaması gibi öncelikli sağlık hizmetlerini yürütmesi gereken kuruluşların olmaması • Hükümet tabipliklerinin geliştirilememesi ve buralarda sağlık ekibi kavramının yerleştirilememesi
33
Sosyalleştirmenin Hizmet İlkeleri
Herkese ulaşan hizmet ağı • Nüfusa göre örgütlenme • Entegre sağlık hizmeti • Kademeli sağlık hizmeti • Toplumun katılımı • Ekip hizmeti • Öncelikli hizmet • Tek elden yönetim
34
Programın Bileşenler 2004
Planlayıcı ve denetleyici Sağlık Bakanlığı Herkesi tek çatı altında toplayan genel sağlık sigortası, Özel sağlık sigortacılığının desteklenmesi Yaygın, erişim kolay ve güler yüzlü sağlık hizmet sunumu Güçlendirilmiş temel sağlık hizmetleri ve aile hekimliği (Tedavi hizmetlerinde kalite artışı) Etkili, kademeli sevk zinciri (kapı tutuculuk, gereksiz hastane yığılmasını önleme, sağlık harcamalarındaki israfı azaltma) İdari ve mali özerkliğe sahip sağlık kurumları Bilgi ve beceri ile donanmış, yüksek motivasyonla çalışan sağlık insangücü (teşvik edilmiş sözleşmeli personel, Birinci basamak için yeni bir müfredat, Aile sağlığı hemşireliği, hekimlikten bağımsız sağlık sistemi yöneticiliği) Sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurulları (HASAK, Hıfzıssıhha Mektebi, Aşı Danışma Kurulu…) Nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon 10. Akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma (Eczane bilgi sistemleri, karekod uygulama) 11. Karar sürecinde etkili bilgiye erişim; sağlık bilgi sistemi
35
Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısı
1930,1593 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu” 2. 1936, 3017 sayılı “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Teşkilat ve Memurin Kanunu” 3. 1983,181 sayılı KHK 4. 1984, 210 sayılı KHK 5. 1989,‘sosyal yardım’ SHÇEK Genel Müd.e devredilerek, “SAĞLIK BAKANLIĞI” 6. 2011,Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname
36
Durum Saptama
1) Kurumsal Durum Saptama  2) Toplumsal Durum Saptama ◦ Literatür Taraması ◦ Olanakların Değerlendirilmesi ◦ Gözlem ◦ Görüşme ◦ Gezi ◦ Göstergelerin İncelenmesi (Toplumsal Düzey) ◦ GZOT/SWOT Analizi (Kurumsal Düzey) ◦ Araştırma Yapılması
37
GZOT/SWOT Analizi
Güçlü - Strengths, ◦ Fırsatlar, işletme için olumlu sonuçlar yaratabilecek dış çevrenin ve yakın çevrenin analizi sonucundan oluşur.  Zayıf - Weaknesses ◦ Zayıflıklar, işletmenin rakiplerine göre mevcut varlık ve yeteneklerinin daha güçsüz ve düşük olduğu durumlardır.  Olanak - Opportunities ◦ Avantajlar, işletmenin iç ortamının analiziyle ortaya çıkan ve rakiplere karşı üstünlük sağlayabildiği varlık ve yeteneklerini kapsamaktadır.  Tehdit – Threats ◦ Tehditler, dış çevredeki değişimler sonucunda işletmenin varlığını sürdürememesine veya rekabette üstünlüğü kaybetmesine neden olabilecek durumlardır.  SWOT analizi genel anlamda bir değerlendirme yöntemidir.  SWOT analizi yapmak için öncelikle işletmenin hem uzak hem yakın dış çevresi ve iç çevresinin analizleri yapılmaktadır
38
Yönetimin Başlıca İlkeleri
Amacı belirleme  Deneyimden yararlanma  İş bölümü  Kaynak bulma  İşlerin birleştirilmesi  İşe uygun yapılaşma/hiyerarşi  Yetki devri  Seçicilik  Hızlı karar  İletişim
39
Amacı Belirleme
Varılmak istenen hedefin (amacın) tanımlanması yönetimin ilk ve temel ilkesidir.  Örneğin; gelecek yıl içinde “A” toplum sağlığı merkezi (TSM) bölgesinde, Doğumların yüzde 95’i hastanede ya da sağlık personeli yardımıyla olacaktır. Her gün 9.30 – 15.30 arasında 15 çocuk evlerinde izlenecektir.  Tasarlanan hizmetlerin ; ne yapılacağı ne kadar yapılacağı nerede yapılacağı ne zaman biteceği belirtilmelidir.  Amaçlar ne kadar açık olarak belirlenirse, hizmette verimlilik o kadar yüksek olur.  ‘’Amacımız bebek ölümlerinin azaltılmasını sağlamaktır’’ ‘’Amacımız 1 yıl içinde Bebek Ölüm Hızını binde 22’den binde 12’ye düşürmektir’’
40
Deneyimden Yararlanma
Amaçlanan hedefe, her zaman tam olarak ulaşılamaz.  Bu durumda yöneticinin görevi, hedefin gerisinde kalınmasının nedenlerini araştırmak, varsa geçmişte yapılan yönetim hatalarını belirlemek ve düzeltici önlemleri almaktır.  Bu işlem,yöneticiye deneyim kazandırmış olur.
41
İş Bölümü
İş bölümü, ekip üyelerinin bilgileri, becerileri ve yeteneklerine uygun olarak, bir arada ve birbirlerini destekleyerek, hizmetlerde karışıklığa neden olmayacak şekilde olmalıdır. İşlerin, personel arasında dengeli biçimde paylaştırılması da önemli bir noktadır.  Ekip üyelerinin biri işini yanlış ya da eksik yaparsa, ekibin diğer üyeleri görevlerini tam olarak yapsalar bile hedefe ulaşılamaz. Yöneticinin görevlerinden biri de, ekip üyelerini yönlendirerek, çalışmaları bir noktaya, yani hedefe ulaştırmaktır
42
Kaynak Bulma
Yönetimin üç kaynağı vardır: İnsan gücü,araç-gereç ve para.  En pahalı, en çok insan gücüyle yürütülen hizmet, en verimli ve en iyi hizmet olmayabilir. Pahalının yerine, ona eşdeğer ucuz bir kaynağı bulmak yönetimin görevlerindendir. Buna “eşdeğer kaynak bulma”ya da “kaynak ikamesi” denir.
43
İşlerin Birleştirilmesi
Bir ekibin çalışmaları genellikle üç grupta toplanabilir: • Hizmet çalışmaları • Geliştirme çalışmaları • Destekleme çalışmaları Amaca ulaşmak için bunların birbirlerini engellemeden, tamamlayıp desteklemeleri gerekir. O nedenle,buhizmetlere ayrılan kaynaklar, verilen önem ve harcanan süre dengeli olmalıdır
44
İşe Uygun Yapılaşma/Hiyerarşi
Bir işin yürütülmesinde en önemli şeylerden biri, gerektiği yerde ve zamanda uygun kararların en uygun kişi tarafından verilebilmesidir.  Sağlık hizmetlerinde çalışan herkesin, sırası geldiğinde, özellikle ekip başının bulunmadığı zamanlarda bazı kararlar vermesi gerekir.
45
Yetki Devri
Bir kararı alma ya da bir işi yapma yetkisine sahip kişinin, bu yetkisini bir başkasına vermesine “yetki devri” ya da “temsil yetkisi” denir.
46
Seçicilik
Yönetici, karar verebilmek için önce bilgi toplamak zorundadır. Ancak, toplanan bilginin türü ve miktarını iyi belirlemek gerekir. Gereksiz bilgi yığını yöneticiyi yanıltabilir; yönetici gereksiz verilerin analizi içinde boğulur. Buna “analiz felci” denir.  Bilgi toplamada seçicilik: Karar vermeye yardımcı olacak kritik bilgiler seçilip toplanmalı, gereksiz bilgilerden kaçınılmalıdır.  Karar vermede seçicilik: Karar verirken, önemli kararlara öncelik verilmeli, daha az önemli kararlar ikinci plana alınmalıdır. Çünkü bütün kararları birden düşünmek,ya da önemsizleri öncelikle ele almak,önemli kararların ihmal edilmesine neden olur
47
Hızlı Karar
En uygun ve hızlı karar,ilgili olaya en yakın olan, yani sorunla karşı karşıya olan kişi tarafından verilebilir.  O nedenle bu ilkeyi, “yetki devri” ilkesiyle birlikte düşünmek gerekir.  Aşı yapmak üzere bir köye varıldığında, getirilen aşı miktarının çocuk sayısından az olduğu anlaşıldığı durumda, hangi aşılanmayacaklarına, çocukların o gün o anda köyde bulunan personelin karar vermesi gerekebilir.
48
İletişim
 Alınan kararla ilgili herkesi bilgilendirmek yönetimin bir başka kuralıdır. Buna “iletişim” denir.  İletişimin sağlanması, uygulayıcıların karara uygun olarak çalışmalarını ve çalışmalar hakkındaki bilgilerin yöneticiye ulaşmasını sağlar. Yani, iletişim çift yönlü olmalıdır.
49
Yönetimle İlgili İşler
Planlama (Planning) • Örgütleme (Organizing) • İnsan gücü kullanımı (Staffing) • Sevk ve idare (Directing) • Koordinasyon (Coordination) • Denetim ve değerlendirme (Reporting) • Para yönetimi (Budgeting)
50
Planlama
Belli bir konuda toplumun sorunlarını ve gereksinmelerini belirleyip, bu gereksinmeleri karşılayabilmek amacıyla kaynakları bulmak, öncelikleri belirlemek, hizmetin amaç ve hedeflerini gerçekçi ve uygulanabilir bir biçimde tayin edip bu hedeflere varmak için yapılması gereken işleri ve alınması gereken önlemleri bir yönetim programı olarak belirlemeye planlama denir.  Planlama, olası sorunlar ortaya çıkmadan gereken önlemlerin alınması ya da ortaya çıkmış olan sorunların çözülmesi için nelerin yapılması gerektiğinin belirlenmesidır.  Planlama, bir ekip çalışmasını gerektirir. Planın gerçekçi olabilmesini sağlamak için, karar vermede kullanılacak bilgilerin el birliği ile sağlanması gerekir
51
Uygulama
Uygulanmayan planlar teorik olarak kalırlar ve hiçbir işe yaramazlar.  Yöneticilerin, uygulama sırasında da bazı kararlar vermeleri gerekir. a. İşlerin yapılmasıyla ilgili kararlar: Planın uygulanışı sırasında hizmet, geliştirme ve destekleme çalışmalarıyla ilgili olarak her gün alınan kararlardır. b. İnsan gücü kullanımıyla ilgili kararlar: Görevlendirme, koordinasyon, iletişim, personeli geliştirme, yetki devri, ödüllendirme, cezalandırma gibi kararlardır. c. Kaynakların dağılımı ile ilgili kararlar: Para, araç-gereç, ilaç, yer ve zaman gibi kaynakların dağılımı ve kullanımı ile ilgili kararlardır. d. Bilgi toplama ile ilgili kararlar: Planlama, örgütleme, yönlendirme, denetleme gibi yönetimin her yönünü ilgilendiren kararların alınabilmesi için doğru ve yeterli bilgiye ihtiyaç vardır. Hangi bilgilerin, neden, nereden ve nasıl toplanacağına ilişkin kararlar bu grubu oluşturmaktadır
52
Değerlendirme
Bir planın, uygulanması sürdürülürken ya da tamamlandıktan sonra değerlendirilebilir (Ara ve son değerlendirme).  Amaç, elde edilen sonuçların, planda öngörülen hedeflere uyup uymadığını, uymuyorsa nedenlerini belirleyip gereken düzeltici kararları almaktır. Planda öngörüldüğü halde, uygulanması güç ya da olanaksız olan işler de belirlenebilir.  Uygulamanın değerlendirilmesi sırasında, planda öngörülen işlerin daha ucuza ya da daha etkili olarak başka bir biçimde yapılabileceği belirlenebilir. İşte, bütün bu değerlendirmeler sonunda plan yeniden gözden geçirilip gereken düzeltmeler yapılabilir
53
Yönetici Eğitimi
Formal Eğitim: Planlı ve programlı bir eğitim sürecidir. Eğitimin sonunda kazanılacak hedefler önceden bellidir ve programda yazılıdır. a. Okul eğitimi: Yüksek öğretim düzeyinde yönetim eğitimi yapan kuruluşlar arasında kamu yönetimi, işletme, sağlık kurumları yönetimi gibi programlar sayılabilir. b. Mezuniyet sonrası eğitim: Bunlar arasında “sağlık yönetimi”, “sağlık kurumları yönetimi”, “sağlık işletmeciliği”,“sağlık ekonomisi”, “liderlik” gibi çeşitli yüksek lisans, doktora ve sertifika programları sayılabilir. Tıp, eczacılık, diş hekimliği, hemşirelik gibi meslek okullarından mezun olanlar bu programlarda yöneticilik eğitimi alırlar. c. Halk sağlığı uzmanlığı: Tıpta Uzmanlık Tüzüğüne göre 4 yıl süren halk sağlığı uzmanlığı eğitimi halk sağlığı ile ilgili sorunların tanımlanması ve kontrolü konuları yanı sıra sağlık hizmetlerinin yönetimi konusunda da kuramsal ve uygulamalı eğitimi içerir. d. Uzaktan eğitim: Formal eğitimler (özellikle mezuniyet sonrası eğitimler) günümüzde okul ve dersliklerde verilmekle birlikte uzaktan eğitim modeli giderek artmaktadır. Böylece, daha fazla öğrenciye erişmek mümkün olabilmektedir. e. Eyleme yönelik eğitim:Bu eğitim türü belli bir işin yürütülmesi amacıyla yapılan eğitimlerdir. Örneğin, halk sağlığı laboratuarı yönetimi, bölge ilaç temsilciliği gibi eğitimler bu grupta sayılabilir İnformal eğitim: Doğal ortamda kendiliğinden gerçekleşir; bir plan vardır ama bu plan yazılı değildir; öğreticiler profesyonel değillerdir ve yaygın olarak gözleme dayanır. Kendisini bu yöntemlerle eğitenler kariyer yöntemi ile değil, fakat liyakat yöntemi ile yapılacak yönetici atamaları için aday olabilirler. f. Deneyerek öğrenim: Bu eğitimin bir diğer adı da “iş başında eğitim” dir. Kişinin hem çalışıp hem de gözlemler yaparak bilgi ve becerisini arttırması anlamına gelir. Bir toplum sağlığı merkezinde çalışmakta olan bir sağlıkçının merkezin yönetimi konusunda gözlemler yaparak işi öğrenmesi, deneyim kazanması ve gelecekte böyle bir merkezin yönetimi için hazırlanması iş başında eğitime örnektir. g. Kendi kendine eğitim: Bu tür eğitim kişinin makaleler, bültenler, internet, uzaktan eğitim modüllerini izleme, kongrelere katılma gibi yöntemlerle kendi yaptığı planlar ve belirlediği hedefler doğrultusunda bilgi ve becerilerini arttırmaya çalışmasıdır
54
Sağlık Yönetiminde Yapay Zeka
Sağlık hizmetlerinde ve yönetiminde yapay zekâ uygulamaları, süreçlerde maliyetlerin azaltılması, kalitenin arttırılması, insan kaynaklı hataların azaltılması ve performansın arttırılması amacıyla kullanılmaktadır
55
Yapay Zekanın Yönetim Amaçlı Uygulama Alanları
Genel sağlık yönetimi: MHRS kullanım oranları, eNabız verileri vb. gibi veriler kullanılarak hastaneye başvurular tahmin edilebilir, acil servislerde bekleme süreleri azaltılabilir, ambulans ulaşım süreleri standardize edilebilir, bebek/çocukların aşılamaları takip edilebilir.  Dokümantasyon yönetimi: Elektronik Sağlık Kayıt Sistemleri ile sağlık profesyonellerin bilgilerinin düzenlenmesi, saklanması ve yeniden kullanılması sağlanabilir. NLP (Doğal Dil İşleme) araçlarıyla doktor ve sağlık profesyonellerin sesli kayıtları ile raporlar yapay zekâ tabanlı uygulamalarla çok kısa süre yazdırılabilir.  Maliyet ve kalite yönetimi: Sağlık kuruluşunun varlığını idame ettirebilmesi için katlanması gereken maliyeti azaltıp, sunduğu hizmetin kalitesini arttırması gerekmektedir. Yapay zekâ kullanarak tanı koymanın, geleneksel tanı koymaya göre daha az maliyetli olduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Sağlık işletmesinin maruz kalabileceği risk ve maliyetleri önceden tespit edebilen yapay zekâ uygulamaları kullanılmaktadır.
56
Halk Sağlığının 3 Temel dalı
• 1 • Temel tıp 2 • Klinik tıp 3 • Sosyal tıp (Halk Sağlığı, Toplum Hekimliği)
57
Temel Dallar
Epidemiyoloji Sağlık Yönetimi İstatistik
58
Epidemiyoloji
Epi+Demos+Logos (ilgili/üzerinde+toplum, insanlar+bilim,çalışma) • Epidemiyoloji, hastalık ve sağlıkla ilgili olayların kişi, yer ve ve zaman özelliklerine göre dağılımını, nedenlerini ve çözüm yollarını inceleyen bir bilimdir (Lilienfild, 1976, Mac Mahon,1978, S Tezcan 1986) • Bir yöntem bilimidir
59
Ana işlevi
‘Epidemiyoloji disiplininin birincil işlevi, bilimsel araştırmaların planlanması ve yürütülmesi ve bilimsel bilginin halk sağlığına uygulanmasıdır.’
60
Tarihsel gelişim
Sağlık ve hastalık biyolojik olduğu kadar sosyal bir olgudur. • M.Ö. 430 yılında Hipokrat, çevresel faktörlerin de sağlık üzerindeki etkisinin olduğunu bildiren ilk kişidir. (Mc Mahon)
61
Tarihsel gelişim
1- Hayati olayları inceleme John Graunt 1692 yılında 1603 yılı itibariyle mezar kayıtlarını incelemiştir: --ölüm nedenlerini kronik/akut, kırda kentte farklı ve beklenen yaşam süresi hesaplamıştır.--Erkeklerde doğum ve ölümlerin kadınlara göre fazla olduğunu-- Bebek ölümlerinin sayısının çok fazla olduğunu ve mevsimlere göre ölüm sayılarının farklı olduğunu göstermiştir
62
Tarihsel gelişim
2.Bazı hastalıklarının nedenlerinin incelenmesi (etyolojik) Kızamık epidemiyolojisi, 1846 Fareo adalarında Dr.Panum.--hastalıkta kuluçka süresi 13-14 gün--bulaşma dönemi belirlenmiştir--deskuamasyon döneminde bulaşma yok--Kızamık kliniği (hastalık seyri) ve bulaşıcılığı ile ilgili saptamalar yapmıştır (direk temasla bulaşıyor, miasma ile ortaya çıkmıyor, bağışıklık bırakıyor)
63
Tarihsel gelişim
3-Puarperal Enfeksiyon Epidemiyolojisi: Semmelweis 1841-1846 • Doğum servisinde yatan doğum yapmış kadınların ölüm nedenlerini araştırmıştır • Farklı servislerdeki enfeksiyon oranlarının %27,3 ve %3,9 olduğunu tespit etmiştir. • Alınan hijyen önlemleri ile 1848 yılında ölüm oranı %1,3'e düşürülmüştür
64
Tarihsel gelişim
4-İnsanlar üzerinde deneysel epidemiyolojik incelemeler James Lind ve skorbüt için deneysel çalışma James Lind: Skorbüt deneysel araştırması •Deniz aşırı yolculuklarda tayfalarda görülen skorbüt hastalığı tedavisi için 12 hastayı 6 gruba ayırarak farklı beslenme rejimi. •2 hastaya 1 er litre elma suyu, 2 hastaya eliksir vitriol, 2 hastaya 2 kaşık sirke, 2 hastaya 0.5 L deniz suyu, 2 hastaya 2 portakal 1 limon,2 hastaya özel bir karışım. •Sonuç: 1795’te İngiliz Deniz Kuvvetleri gemi diyetine meyve eklemiş
65
Kolera salgını incelemesi-John Snow-1854
• Londra’lı tıp doktoru • 1848-49 ve 1853-54 yıllarında Londra’da koleradan ölen her kişinin evini tek tek belirlemiş, • Epidemiyolojik harita (mapping)-coğrafi alana göre tanımlama • İçme suyunun sağlandığı kaynak ile ölümler arasındaki ilişkiyi saptamış, • Neden sonuç ilişkisi kurmuş • Değişik su kaynaklarından su alan bölgelerdeki kolera ölümlerinin karşılaştırmalı istatistiksel analizini yapmış, • Rölatif risk hesaplamış • Sonuçta genel olarak enfeksiyon hastalıklarının bulaşıcılığı konusunda bir teori oluşturmuş ve koleranın kontamine sularla bulaştığını açıklamıştır. • Bu açıklama Koch’un Vibrio’ ları tanımlaması ve izole etmesinden 30 yıl öncedir. • Etken tanımlanmamış ama bulaşma yolu bulunmuş (suyun koleranın rezervuarı ve taşıyıcısı olduğunu bulmuş) ve salgın önlenmiş-salgını kontrol etmiş (musluğu kapatarak)
66
Epidemiyolojik yöntemlerin kullanım alanları
1-Sağlık sorunlarının zaman süreci içinde gösterdiği değişimin incelenmesi. • 2-Toplumun sağlık sorunlarına tanı koyma. • 3. Klinik tablonun tam olarak belirlenmesi • 4. Kişilerin çeşitli sağlık riskleri ile karşılaşmalarını belirlemede • 5. Sendromların belirlenmesinde • 6. Hastalık nedenlerinin belirlenmesinde • 7. Sağlık hizmetlerinin değerlendirilmesinde • 8. İlaç etkililiğinin değerlendirilmesinde
67
Temel strateji
KARŞILAŞTIRMA • Gruplar arası karşılaştırma (en az 2 grup) Pearson X2 , Fisher X2 , Bağımlı ve bağımsız örneklerde “t” testi • Grup içi karşılaştırma (doz – cevap ilişkisi)
68
Değişkenler
Bağımsız– Neden– Kontrol edilen– Sigara içmek– Müdahale • Hipotez örneği: • Bağımlı– Etki– Ölçülen– Lung cancer– Çıktı Sigara içmek akciğer kanseri olma olasılığını artırır
69
Epidemiyolojide Kullanılan Araştırma Türleri
1 . Gözlemsel Araştırmalar 1a. Tanımlayıcı Araştırmalar a. Vaka incelemeleri b. Korelasyonel çalışmalar (Ekolojik araştırmalar) c. Kesitsel araştırmalar (Tanımlayıcı) 1b. Analitik Araştırmalar a.Kesitsel araştırmalar (Analitik) b.Vaka-kontrol Araştırmaları c.Kohort Araştırmalan i. Retrospektif kohort ii. Prospektif kohort 2. Müdahale (Deneysel) Araştırmaları 3. Metodolojik Araştırmalar
70
Araştırma akışı
Gözlem yapılır Kişi Veri toplanır Yer Kim? Nerede? Hipotezler üretilir Testler Zaman Ne zaman? Ne? Bulgular Çözüm önerileri sunulur Koruma önerileri sunulur
71
Araştırma Tipleri
Gözlemsel Çalışmalar ▪ Tanımlayıcı araştırmalar ▪ Analitik araştırmalar -Deneysel Çalışmalar-Metodolojik Çalışmalar
72
Tanımlayıcı araştırmalar Tanım
Herhangi bir nedensellik veya başka bir hipotez olmadan bir veya daha fazla değişkenin dağılımını tanımlamak için tasarlanmış bir çalışmadır
73
Tanımlayıcı araştırmalar Amaç
► Tanımlayıcı tipteki epidemiyolojik araştırmaların ana amacı tanımlamaktır. ► Herhangi bir hipotez kurulmaz, ► ► Genellikle risk altındaki toplumun tümü çalışmaya dahil edilmez. Örneğin sadece belirli bir hastalığa yakalananlar ya da belirli bir etkene maruz kalanlar çalışmaya dahil edilebilir
74
Yer özellikleri
Kurum içi dağılım ► Kırsal ► kentsel gecekondu dağılımı Bölgesel dağılım ► Ulusal dağılım ► Uluslar arası dağılım
75
Bir hastalığın yaş ile ilişkisi incelenirken Biyolojik etki
Konjenital ► Kronik, dejeneratif dönemlerinde (osteoporoz) anomaliler yaşamın ilk evrelerinde hastalıklar hayatın ileri
76
Kümülatif etki
► İlerleyen yaşla birlikte bazı etkenlerle karşılaşma süresi kümülatif olarak artar ► Radyasyon ► Hava kirliliği ► Sigara arterioskleroz (Kanserler,Kronik bronşit,kalp damar hast)
77
Gender morbidite
Mortalite hızları erkeklerde morbidite hızları kadınlarda daha fazladır.
78
HT niçin siyah ırkta fazla
► Genetik ► Irk ayrımı nedeniyle stres ► SE düzeylerinin düşük olması ► Erken teşhis ve tedavilerinin yapılamaması
79
Göçmen araştırmalar
ABD’ye göç eden Japonlarda mide Ca yüksek ► ABD’de doğan Japonlarda düşük
80
Maden - AC. Hastalıkları ►Dokuma - Bissinozis ►Matbaa ve akü - kurşun zehirlenmeleri ►Yapı işleri - kazalar ►Radyasyon - malign tümörler ►Büro işleri – Ergonomik hastalıklar
Beslenme: avitaminozlar, anemiler, kolon ca, obezite, KDH,gut ► Alkol: GİS sorunları, KC hast, ► Sigara: AC, KDH, Ca ► Uyuşturucu: AIDS
81
Avantajları
Daha az zaman alıcı ► Ucuz ► Olayların nedenine yönelik hipotezler kurulabilir ► ► Sağlık hizmetlerinin planlanmasında kullanılabilir Hizmette önceliklerin saptanmasında yararlanılır
82
Dezavantajı
Neden ► sonuç ilişkisi incelenemez Genellenemez ► Prevalans, insidans, risk gibi ölçütler elde edilemez.
83
KESİTSEL ARAŞTIRMALAR
Toplum taraması Prevalans araştırması Epidemiyolojik sürveyans Durum saptama araştırmaları
84
Prevalans elde edilir.
Kesitsel araştırmalarda, en basit şekli ile (tanımlayıcı tipteki kesitsel ara ştı rmalar), risk alt olay ı ı s ı kl ığı , yani ndaki toplumda veya buradan seçilen temsili bir örnek üzerinde herhangi bir hastal ığı n veya n bir zaman kesitindeki bulunma prevalansı belirlenir.
85
Asosyasyonlar (ilişki) incelenir
► ş t ı analitik komponenti olan kesitsel ara rmalarda prevalans ► baz ı sosyodemografik de hastal ı k risk faktörleri ► ( asosyasyonlar ı n ğiş kenler, ve benzeri faktörler ile olan ili ı ) de incelenir. ş kileri
86
Snap shot
neden(ler) ve sonucu adeta "fotograf çeker" gibi ( shot ), bir anda ► ölçülür. Kısa süre içinde, az personel kullanımı ile ► eş zamanlı , snap sağlık hizmetlerinin planlanması, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesine yönelik veri elde edilmesi amaçlanır
87
Genellenebilir
► elde edilen sonuçlar topluma " genellenebilir ► " çok sayıda kişiye gidildiği için her konuda detaylı bilgi toplamak hastalık ► mümkün olmayabilir, fizik ve laboratuar muayeneleri yapılamayabilir. riski (insidans, hesaplanamaz .
88
ipucu
kontrol grubunu başlangıçta se yoktur çünkü kesitsel araştırmaların yöntemi gereği kontrol (kar ö rnek i ç şı la inden sağlanmaktadır. ç kesitsel araştırmaların y ş meye gerek ö ntemi tırma) grubu se ç ilen
89
survival bias
Kesitsel araştırmalarda sadece o anda hayatta kalanlar çalışmaya alınabilir araştırma öncesinde ölenler, iyileşenler göç edenler için hastalık boyutu ve . özellikleri incelenemez ki, bu önemli bir taraf tutma kaynağı olabilir
90
survival bias
fatalitesi yüksek hastalıklarda kısa sürede iyileşen hastalıklarda dışa göçün yüksek olduğu toplumlarda sık sık iş değiştirilen iş kollarında taraf tutma boyutu yüksek olacaktır
91
kesitsel araştırmalarda neden ve sonucun eş zamanlı olarak ölçülmesi, nedenin sonuçtan önce gelmesi (temporal ilişki) koşulunun sağlanıp sağlanmadığının çalışılmasını engellerh
h
92
Kesitsel Araştırmaların Avantajları
► Düzenli kayıt ve hastalık bildirim sistemleri olmayan toplumlarda ► ► Birden fazla sağlık sorunu saptamaya yönelik kesitsel araştırmalar daha da ucuza mal olacaktır. topluma veya çalışma evrenine genellenebilir
93
Dezavantajları
► Nedensellik açısından değerlendirilmesi araştırmalardan e kadar güvenilir değildir. ► kohort l tipi de edilen bilgiler Geçmişe dönük bilgi toplanan durumlarda kişilerden alınan bilgilerde hafıza faktörü
94
Kesitsel Araştırmalarda Kullanılan Epidemiyolojik Ölçütler:
► Tanımlayıcı özellikteki kesitsel araştırmalarda ► sayı ve yüzde dağılımları, ► ortalama ± ► ► ortanca, alt standart sapma, üst değerler verilir ► analitik özellikteki kesits çalışmalarda gruplardaki dağılımlaırn farklılıkları ( ► Ki kare testi) testleri (t testi) ► el tipteki ortalamalar arasındaki farkın anlamlılık değişkenli analiz yöntemleri lojistik regresyon ve benzeri çok ►tahminirölatifrisk(oddsratio) ►güven aralığı (genellikle %95) hesaplanarakincelenmektedir. ►etkene maruz kalanlar ile kalmayanlardaki hastalık prevalansı hesaplanarak bu prevalansların birbirineoranı incelenebilir.
95
Tahmini rölatif risk ( odds ratio
Hasta olanlardaki etkene maruz kalma durumunun (etkene maruz kalan/kalmayan) Hasta olmayan gruptaki etkene maruz kalma durumuna (etkene maruz kalan/kalmayan) oranıdır
96
TAHMİN RÖLATİF RİSK
A.D / B.C
97
Toplum Taramaları
Görünüşte sağlam olan kişiler bazı testler, muayeneler ve diğer yöntemler uygulanarak, henüz tanısı konulmamış, bilinmeyen hastalık veya bozuklukların yaklaşık olarak belirlenmesi, diğer deyişle şüpheli hastaların sağlamlardan ayrılmasıdır
98
Tarama Kriterleri
Önemli hastalık ► Tedavisi olmalı ► İleri tanı seçenekleri olmalı ► Pre klinik dönemi olmalı ► Tanı testi uygulanabilir olmalı ► ► Tanı kriterleri olmalı ► Tanı testi kabul edilebilir olmalı Maliyet etkili olmalı Sürekli taramaya devam edilebilmeli
99
Duyarlılık: Gerçekten hasta olanların ne kadarını hasta olarak saptayabiliyor? ► Seçicilik:Gerçekten sağlam olanların ne kadarını sağlam olarak saptayabiliyor?
a
100
Diğer kesitsel araştırmalar
Bilgi ► Tutum Davranış (BTD) Araştırmaları İçinde toplum bilimciler, psikologlar, istatistikçilerin de bulunduğu geniş ve uyumlu büyük bir ekip tarafından yürütülebilir.
101
Hizmet Araştırmaları
Sağlık hizmet araştırmaları yabancı literatürde “ services research research” ”, “ systems analysis” başlığıyla toplanır. ► Belirli bir hizmet modelinin, sözgelimi bir “Sağlık Ocağı Bölge Hastanesi → ► ya da “ health operational → Kemoterapi Merkezi” sevk zincirinin verimliliği dizgesel olarak çözümleneceğinde sevk modelinin çalışma yöntemleri ayrıntılı olarak incelenir. İnsangücü, örgütlenme, hizmetten yararlanma, sağlık hizmetinin niteliği, maliyet gibi konular değerlendirilir.
102
Meta Analiz
Kendisinden önce yapılmış çok sayıda araştırmanın değerlendirilmesi ve verisinin birleştirilerek sunulması ile oluşur. Bazen yüzler ve binlerce araştırmayı kapsayabilir ► Kullanılmaya başladığı ilk dönemlerde yalnızca kontrollü klinik çalışmalarda uygulanan meta birlikte değerlendirmek bağımsız birçok klinik araştırmayı eleştirel olarak gözden ► ► analizin temel amacı, geçirmek, istatistiksel olarak aralarında bağıntı kurarak Tek bir araştırma ile yanıtlanması güç olan sorulara çok sayıda araştırma aracılığıyla yanıt aramaktır. Çözümlemelerde yaygın olarak kullanılan, en çok da RR ve OR meta analiz çalışmalarından yararlanılır.
103
Retrospektif araştırmalar
Yararları • Uygulama yönünden kolay, ucuz araştırma. • Seyrek görülen, latent dönemi uzun hastalıklarda uygun yöntem • Araştırmayı terk etme sorunu yoktur • Çok merkezli olarak yapılırlarsa genelleme yapılabilir Sakıncaları .Vaka ve kontrol grupları bir sağlık kurumundan seçilmişse sonuçlar evrene genellenemez .Genellikle evren bilinmediği için morbidite, mortalite ve gerçek relatif riskler elde edilemez .Etken ile sonuçtan hangisinin önce başladığı bilinemez. Tam bir neden sonuç ilişkisi kurulamaz.
104
Bu araştırmalarda bias (yan tutma)vardır
1-Farklı kurumlarda kayıt sistemi standart değildir 2-Ankete dayalı sorgu varsa hafıza faktörü vardır 3-Araştırmacılar farklı değerlendirmeler yapabilirler (false labelling) 4-Selektif mortaliteden etkilenir 5-Bergson yanılgısı: Hastaneye başvuran vakaların toplumu temsilen başvurma olasılıkları eşit olmayabilir
105
Epidemiyolojide risk
• Risk, sonucun olma ihtimali (relatif risk) veya sonucu ortaya çıkaran faktöre maruz kalma ihtimalidir (Tahmini rölatif risk) • Bir bireyin veya popülasyonun belirli bir sağlık sonucu geliştirme olasılığı veya ihtimalidir • Hastalıkların veya sağlık durumlarının potansiyel nedenlerinin belirlenmesine yardımcı olur
106
Kohort Araştırmalar
•Prospektif araştırmalar •İnsidans araştırmaları •Longitudinal araştırmalar •İzleme (follow up) araştırmalar •İleriye yönelik (forward looking) araştırmalar Retrospektif ya da prospektif olabilir. Nedenden sonuca doğru giden araştırmalardır. a) Etkenle karşılaşanlar uzun süre gözlenir. b) Hastalık insidansı araştırması yapılır
107
Relatif Risk (RR)
a / (a+b) bölü c / (c+d) Etkenle karşılaşanlarda hastalığa yakalanma riskinin karşılaşmayanlara göre kaç kat olduğunu gösterir
108
Prospektif araştırmalar
•Bu araştırmalarda elde edilen ölçütler •1- İnsidans hızı •A)Etkene özel insidans hızı (etken +) •B)Etkene özel olmayan insidans hızı (etken -) •2- Relatif risk •3- Atfedilen risk •4- Korunabilirlik hızı
109
İnsidans
İnsidans= Toplam yeni vaka sayısı bölü Toplam kişi sayısı Etken + İ= Etkenin bulunduğu grupta yeni vaka sayısı Etkenin bulunduğu grupta kişi sayısı etken - i Etkenin bulunmadığı grupta yeni vaka sayısı Etkenin bulunmadığı grupta kişi sayısı
110
RR
insidans+ bölü insidans-
111
Atfedilen Risk-Risk Farkı
Etken (+)İ – Etken (-) İ= AR %10 ise, yorumlama aşağıdaki gibidir: Etkene maruz kalanların hastalanma riski ile etkene maruz kalmayanların hastalanma riski arasındaki fark %10'dur
112
Koruyuculuk Hızı (PF)
Etken (-) İ – Etken (+) İ bölü Etken (-) İ PF %95 ise, yorum şu şekildedir: Aşının vakalarının %95'ini önlediği tahmin edilmiştir
113
Prospektif araştırmaların yararları
•Neden sonuç ilişkisini en iyi gösteren araştırmalardır •Risk hesaplarının elde edildiği araştırmalardır •Selektif göç,hafıza ve mortaliteden etkilenmez •Latent dönemi çok uzun olmayan hastalıklarda uygun bir modeldir.
114
Prospektif araştırmaların dezavantajları
•Çok pahalıya mal olan araştırmalardır •Araştırma kohortların zaman içerisinde azalması. Sonuç olarak araştırmada tarafsızlık ortadan kalkar. •Araştırmayı terk sorunu vardır •Araştırma döneminde etkenin düzeyinde değişme olabilir
115
Deneysel Araştırmalar
•A- Primer koruma önlemlerine yönelik müdahale araştırmaları (Preventive-prophylactic trials) •B-Klinik deneyler (Clinical-therapeutic trials) •C-Sağlık hizmet araştırmaları (Medical care interventional studies) Kohort araştırmalarından ayrılır. Saptanmış bir çözüm yolu ile sorunun çözülmesi amaçlanır
116
Klinik Çalışmalar
Hastalarda bir ilacın / uygulamanın; • Etkisini, • Semptomları ortadan kaldırmasını, • Hastalıktan ölüm riskini azaltmasını incelemek amacıyla uygulanır
117
Deneysel Araştırmalar
• Gözlemsel araştırmalardan temel farkı tekrarlanabilirliği • Sorunun saptanması ve muhtemel çözüm yolları • Müdahale araştırmaları • Interventional study • Randomized controlled trials
118
Deneysel araştırma
• Araştırma Protokolü • Kriterlerin seçimi genç/yaşlı • Birkaç değişken yönünden benzerlik • Gruplara tarafsız atama • Prametrelerin belirlenmesi • Kontrol değişkenleri yönünden benzerlik analizi • Confounding variables (şaşırtıcı) tespiti • Deney büyüklüğünün kriterlerinin belirlenmesi (Grup sayısı, p düzeyi saptaması) • Uygulanacak müdahalenin stndardizasyonu • Verilerin toplanmasında standardizasyon • Tek ve çift kör uygulama • Deneysel araştırmalar genellikle hayvan deneyleri ile başlar; faz 1,2,3,4 • Klinik deneyler genellikle sekonder ve tersiyer önlemlere yönelik tasarımlanır • Sağlık hizmet araştırmaları pahalı araştırmalardır. • Araştırma basamakları: • Literatür tarama ve planlama • Temel verilerin toplanması ve protokollerin saptanması • Epidemiyolog veya bioistatistik yardımı • Teşhiş ve eşleştirme kriterlerinin belirlenmesi • Randomizasyon • Farkına vardırmama • Etik sorunların giderilmesi
119
1. Basamak Sağlık Hizmetleri  Bireylerin ve toplumun sağlık gereksinimleri karşılamak ve sağlık standartlarını yükseltmek amacıyla koruyucu, tedavi edici ve rehabilitasyon etkinliklerinin tümü sağlık hizmeti kapsamındadır.  Sağlık hizmetleri, kişilerin ve toplumun sağlık ihtiyaçlarını karşılamak ve sağlık standartlarını yükseltmek için sağlığın korunması, iyileştirilmesi ve yaşam kalitesinin arttırılması için gerçekleştirilen aktiviteleri kapsar.  BBSH yapılan bu aktivitelere yönelik gereksinimini karşılamak üzere ilk başvuru yeri olan topluma en yakın yerde konumlanan sağlık kuruluşlarıdır.  Sağlık hizmeti kullanımı, sağlık hizmetlerine ulaşımın bir kanıtı olarak değerlendirilse de asıl ulaşılabilirlik, sağlık sistemleri içinde sağlık hizmeti gereksiniminin karşılanabilir olmasıdır.  Sağlık hizmetlerine erişimi değerlendirmek için genellikle karşılanmamış gereksinim ifadesi kullanılmaktadır.  Karşılanmayan sağlık hizmeti gereksinimi, sağlıkta eşitsizliklerin bir yansımasıdır ve bireylerin ve toplumun sağlığını olumsuz etkilemektedir Çalışmalarda karşılanmayan sağlık hizmeti gereksiniminin ortaya çıkmasında  bireysel  sosyoekonomik  kültürel faktörler  sağlık kurumlarının ve sağlık sistemlerinin yapısal özellikler etkili olmaktadır
 Bir sağlık sisteminin bireylerin tüm yeni gereksinimlerinde sisteme ilk girişlerini sağlayan , çok az rastlanan ve alışılmadık durumlar dışında herkese koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmeti veren, bireylerle ve toplumla herhangi bir sağlık sorununun varlığından bağımsız, tüm yaşam boyu devam eden ve uzun erimli ilişki kuran , başka kurumlar veya kişiler tarafından sunulan hizmetlerin eşgüdümünü sağlayan aşamasıdır.  Sağlık hizmetlerinin sunumunda özellikle birinci basamak sağlık hizmetleri (BBSH), sağlık örgütlenmesinin en kritik aşamasıdır. Bireylerin sağlık sorunlarında ilk başvuru yeri olan birinci basamak sağlık kuruluşları, toplumun hastalıklardan korunması, sağlık düzeyinin geliştirilmesi, toplumda ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının tanılanması, ayaktan tedavilerinin yapılması ve gerekli durumlarda uygun yerlere sevk edilmesi gibi önemli hizmetler sunan kuruluşlardır.  BBSH, toplum içindeki bireylere ve ailelere bir bütün olarak ulaşabilen, toplumun sağlık sorunlarını çözebilen, sağlığı koruyan hastalara evde ve ayakta tedavi hizmeti veren sağlık sistemidir  BBSH sunumunu ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinden ayırt eden önemli özellikleri, kişilerin tüm ihtiyaçlarında sisteme ilk başvurularını sağlayan, sağlığın sosyal bileşenlerini değerlendiren ve daha çok koruyucu sağlık hizmetleri veren hizmet sunmasıdır.  BBSH daha sık tanımlanabilen sorunlarla toplum içindeki alanlarla ilgilenir.  Bireyler sağlıkları ile ilgili çeşitli gereksinimleri karşılamak için sürekli olarak BBSH’yi kullanarak, kendisi için uygun bakıma doğrudan ulaşabilir.  BBSH bireye ve topluma odaklanarak asıl amacının koruyucu sağlık hizmetleri olduğu ve bununla birlikte kapsayıcı sağlık hizmetlerini de sunar.  Sağlık sorunlarına yönelik erken tanı ve tedavinin daha ekonomik olmasını sağlar ve kronik hastalık izleminde uzman hizmetlerin yükünü hafifletir.  İhtiyaç duyulan sağlık hizmetine erişimi arttırarak eşitsizlikleri azaltır.  Toplumda ortaya çıkabilecek sağlık problemlerinin tanı ve tedavilerinin yapılması ve gerekli durumlarda uygun yerlere sevk edilmesi için geliştirilen BBSH her sağlık sisteminin zorunlu olan ilk halkasıdır. BBSH terimi 1920 yılında Birleşik Krallık’ta yayımlanan Dawson Rapor’unda ilk kez kullanılmıştır. Bu raporda BBSH sunan merkezlerin ülke çapında yaygınlaştırılması gerektiğinden bahsedilmiştir.  Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) öncülüğünde 1978 yılında gerçekleştirilen Alma Ata Konferansında BBSH, “evrensel ve toplumsal olarak kabul görmüş, bilimsel, uygulamalı, toplumsal ve ekonomik gelişmeye odaklanan, karşılanabilir maliyetli ve sağlık bakım hizmetleri sürecinin devamında temel bileşen olan ilk başvuru noktası” tanımlanmıştır  Sağlık Bakanlığı: ‘Birinci basamak sağlık hizmeti, sağlığın teşviki, koruyucu sağlık hizmetleri ile teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin bir arada verildiği, bireylerin hizmete kolayca ulaşabildikleri, düşük maliyetle etkin ve yaygın sağlık hizmeti sunumudur.’
120
1. Basamak Sağlık Hizmetlerinin Özellikleri  BBSH’nin özellikleri yapısal ve uygulama özellikleri olmak üzere iki başlık altında incelenir. Yapısal Özellikler  1. Alt yapı ve insan gücü dağılımı  2. Finansman  3. Birinci basamak hizmeti sunan sağlık çalışanı Uygulama Özellikleri  1. İlk başvuru yeri olma  2. Kapsayıcılık  3. Süreklilik  4. Eşgüdüm
Yapısal Özellikleri Alt Yapı ve İnsan Gücü Dağılımı  Nitelikli BBSH, birinci basamak insan gücünün, alt yapısının ve diğer kaynakların toplumun tamamına eşit dağılımını amaçlayan örgütlenme politikaları ile mümkündür.  Bu politikalar ile sağlık hizmeti sunumunda eşitlik sağlanırken, nüfusa göre örgütlenmede birinci basamak ekibinin toplumun sorunları ile ilgili bilgi sahibi olması ve çözüm sağlamasıyla topluma daha fazla katılmasını sağlar Finansman  Sağlık hizmetlerinin finansman şekilleri temel olarak vergi, kamu/özel sigorta ve cepten ödemelerdir. BBSH’nın vergi yoluyla finansmanı, diğer modellere göre daha eşitlikçidir.  Cepten ödeme uygulaması, toplumda tecrübe edilmiş durumlar sonucunda toplumun sosyal açıdan dezavantajlı bölümünü oluşturan bireylerin haklarından yararlanmada konusunda sorunlarla karşılaştıklarını göstermektedir Birinci Basamak Hizmeti Sunan Sağlık Çalışanı  BBSH sunumu ile ilgili iki temel model istihdam tipi vardır. Birinci modelde hizmet, bağımsız olarak özel kliniğinde çalışan ve yanında istediği sayı ve nitelikte personel çalıştıran hekimler tarafından sunulur. İkinci modelde ise hizmet, kamu sağlık merkezlerinde maaş karşılığında kamu personeli olarak çalışan hekimler ve sağlık çalışanları tarafından sunulur.  Kamu sağlık merkezlerinde çok disiplinli birinci basamak ekibinde ebe, hemşire, çevre sağlığı teknisyeni, tıbbi sekreter, sosyal çalışmacı, psikolog, diş hekimi, eczacı ve fizyoterapist gibi sağlık çalışanları yer alır. Hekim bu üyelerden birisidir.  Farklı sağlık profesyonellerin katılımı birinci basamakta psikolojik, sosyal ve tıbbi becerilerinin ortak kullanımını sağlar. Bunun sonucunda da hastalara yönelik hizmet çerçevesinin genişletilmesini, problemlerin kapsayıcı bir bakış ile değerlendirilmesini, hastane sevklerinin azalmasını, bakımın sürekliliğini, entegre hizmet sunumunu ve maliyetlerin azalmasını sağlar. Ekip çalışması hekimlerin iş yükünü azaltarak hastalara daha fazla zaman ayırmalarına imkân sağlar.  Özel hekim kliniklerinde ise hizmet hekim merkezlidir. Diğer sağlık çalışanları sadece yardımcı personel niteliğindedir.
121
Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin Uygulama Özellikleri İlk Başvuru Yeri Olma  Bireylerin herhangi bir sağlık sorununda, problemin aciliyetine de bağlı olarak, gerekli olan sağlık hizmetine ulaşabilmesi ve hizmeti kullanmasıdır.  İlk başvuru, BBSH’de kişilerin ilk giriş kapısı olma özelliğini taşımaktadır. Bu özellik bireylerin uygun basamaklara yönlendirilmesini de gerçekleştirir.  İlk başvuru özelliğinin gerçekleşmesi için bireylerin sağlık hizmetine ihtiyacı olduğunda gerekli kurumun ulaşılabilir olması gerekmektedir.  İlk başvuru hizmeti değerlendirilirken; sağlık hizmetine ihtiyaç duyulduğunda aile hekimini tercih etme durumu, en son başvurunun aile hekimine yapılması, ödeme güçlüğü nedeniyle sağlık hizmeti kullanmaktan vazgeçme durumu ve BBSH’nin haneye uzaklığı gibi durumlar göz önünde bulundurulabilir Süreklilik  Bireylerin ihtiyaç duyduğunda her türlü sağlık gereksinimini karşılayabildiği, sağlık hizmeti alabildiği düzenli bir kaynağın bulunmasıdır.  Hizmet sürekliliğinin genel tanımı bir muayeneden diğer bir muayeneye kadar izlem, takip olarak yapılmaktadır.  Bireylere yönelik sağlık hizmetlerinin hem sağlık hizmeti sunucuları arasında uyumunun olmasını hem de uzun dönemli hasta ve sağlık hizmeti sunucusu arasında kesintisiz bir ilişkidir.  Tek bir hekim esas alınarak, hekim-hasta arasındaki ilişkiyi ifade eder.  Sürekliliği sağlayabilmek için erişilebilirliğin sağlanması gerekmektedir.  Süreklilik özelliğinin gerçekleştirilebilmesi için hizmet sunulan nüfusun tanımlı olması kritiktir.  Hizmet, hastalık odaklı olmaktan çok zaman içinde sürmelidir. Sürekliliğin değerlendirilmesinde;  bireylerin BBSH alıp almadığı,  aile hekimini ve aile sağlığı elemanını bilme durumu,  belirli bir sürede birinci basamağa ne kadar başvuru yaptığı  arka arkaya yapılan iki başvurunun ne kadarının aile hekimine yapıldığı,  kişilerin hekim ile olan iletişimi ve memnuniyet durumu ile sorgulanmaktadır Kapsayıcılık  Kapsayıcılık kavramı toplumun sık görülen sağlık gereksinimlerini karşılayabilecek yeterlikteki bir hizmet yelpazesinin kullanılabilir olması olarak tanımlanmaktadır. BBSH’de kapsayıcılık;  koruyucu hizmetler,  hastalıkların tanı ve tedavisi,  sağlığın geliştirilmesi,  akut ve kronik sağlık sorunlarının izlenmesi,  rehabilitasyon,  palyatif bakım ve sosyal hizmetler gibi durumları içermektedir.  Kapsayıcılık tüm sağlık ihtiyaç türlerinin geniş dağılımına uygun cevap veren hizmet sunumu olarak da tanımlanmaktadır.  Sağlık hizmet sunucularının da yetenekleri, kapasiteleri ve diğer kurumlar ile bağlantıları, kullanılan araç ve gereçler, kurumlar önemli rol oynamaktadır. Kapsayıcılık genel olarak değerlendirilirken;  sağlıkla ilgili konularda,  kadın sağlığı ve hastalıklarında,  çocuk sağlığı ve hastalıklarında  acil bir sorunda danışmanlık alma durumu,  sağlıkla ile ilgili merak edilen konularda yanıt alabilme durumları göz önünde bulundurulabilir Eşgüdüm  Birinci basamak ile sistemin diğer aşamaları arasında bilgi paylaşımının gerçekleşmesini tanımlar.  Eşgüdümün birinci basamakta tanımı, hizmet sunucusu ile uzman hizmeti arasındaki karşılıklı işbirliğidir. Yapılan sevklerin koordinasyonu olarak da açıklanabilir.  BBSH seviyesinde eşgüdüm özelliği sağlık sisteminin bir bütün olarak yanıt vermesinde anahtar özelliktir.  Birinci basamak, sağlık hizmetlerine giriş noktası olmasından ve diğer basamaklar için geçit denetleyicisi olması nedeniyle önemlidir. Eşgüdüm sağlanabilmesi için üç temel şart gerekmektedir.  Birinci şart kapı tutuculuk uygulaması  birinci, ikinci ve üçüncü basamakta da hastalarla ilgili tüm verilerin kaydedilmesi  bu verilerin birinci basamağa aktarılmasının resmi yönergelerle zorunlu tutulması. ❑ Eşgüdüme bağlı potansiyel sorunlar birinci ve ikinci basamak arasındaki veya tedavi edici hizmetler ile koruyucu hizmetler arasındaki arabirimlerde görülmektedir. ❑ OECD (Organisation for Economic Co-Operation and Development) ülkelerindeki sağlık hizmetlerini değerlendiren bir çalışmada, eşgdümün uygulanmasının zor olması nedeniyle, diğer birinci basamak özellikleri açısından başarılı olan ülkelerde bile eşgüdümün yetersiz kaldığı bildirilmiştir
Türkiye’de Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri  Türkiye’de BBSH Cumhuriyet döneminde, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinde, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nda ve aile hekimliğine geçiş modelinde geçmişten günümüze kadar olan süreçte sürekli bir değişim ve gelişim içerisindendir.  Dr. Refik Saydam, birinci basamağa ve koruyucu sağlık hizmetlerine önem vermiş, doğrudan merkezi hükümet tarafından üstlenilmiş genel bütçe olanakları sağlayan bir politika izlemiştir.  Tedavi hizmetlerini ise hükümet görevi olarak ele almamış, daha çok belediye ve özel idareler ile yürütülmüştür  Sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde; tek bir hastalık ile mücadelede “dikey örgütlenme”, hastane görevleri ve dikey örgütlenme dışındaki her türlü sağlık hizmetinde “hükümet tabipliği” birimleri kabul edilmiştir.  Hükümet tabipliği koruyucu hizmetler, çevre ve okul sağlığı, yoksul hastalara ücretsiz muayene gibi sağlık hizmetlerinin verilmesi ile dönemin birinci basamak sağlık hizmetlerinin ilk örneği olmuştur.  1952 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) kurulmuş ve dikey örgütlenmeye Ana-Çocuk Sağlığı (AÇS) hizmetleri eklenmiştir.  Yataklı tedavi edici hizmetler 1950-1960 yılları arasında sağlık bakanlığının sorumluluğuna geçmesiyle birlikte hastane hizmetleri artarken, koruyucu sağlık hizmetlerinin önceliği azalmıştır.  Uzman hekimlerin, pratisyen hekimlere göre daha fazla ücret almaya başlaması ile kırsal alanlarda koruyucu sağlık hizmeti sunan hekimler kentlerdeki hastanelere yönelmiştir  Dr. Nusret Fişek’in önderliğinde 5 Ocak 1961 yılında hazırlanan, Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun (224 Sayılı Kanun) ile sağlık hizmetleri yeniden düzenlenerek, 1963 yılında Muş ilinde başlatılarak kanun uygulanmaya başlamıştır.  Kanun ile Türkiye’de 15 yıl içinde bir senede 300, 5 senede 1500 sağlık ocağı açılması hedeflenmiş, ancak sadece 561 tanesi hizmete girebilmiştir.  Ebeler bu uygulamada sağlık evinde ikamet edecekler ve köy ve evleri gezerek hizmet vereceklerdi.  Zamanla sağlık hizmetlerinden toplumun en iyi şekilde yararlanması için sağlık ocakları ile sağlık evlerinin sayılarının arttırılması hedeflenmiştir “Herkese Sağlık” başlığı altında sağlık alanında yürütülmesi öngörülen, 6 Kasım 2002 tarihinde açıklanan Acil Eylem Planında temel hedefler belirtilmiştir. Bu hedefler içerisinde  aile hekimliği uygulamasına,  koruyucu hekimliğin artması  özel sektörün sağlık alanına yatırım yapmasının özendirilmesi ve geçilmesi yer almıştır.  Bu hedeflerin ardından, ülkemizde “Sağlıkta Dönüşüm Programı” hazırlanmış ve 2003 yılı başında Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.  Sağlıkta Dönüşüm’ün temel bileşenlerinden olan BBSH’nin dönüştürülmesinde Sağlık Bakanlığı Birinci Ulusal Sağlık Kongresi’nde bu konu ele alınmış ve 2004’te Aile Hekimliği Pilot Uygulama Hakkında Kanun kabul edilerek uygulanmaya başlanmıştır
122
Sağlık Bakanlığı Teşkilatı  Türkiye’de Sağlık Bakanlığı 1920 yılında kurulmasından itibaren günümüze kadar bakanlığın teşkilat yapısında değişimler meydana gelmiştir. Sağlık Bakanlığının günümüzdeki teşkilatlanması en son 2018 yılında yayınlanan 703 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede (KHK) yapılan değişikler ile son halini almıştır.  Türkiye’de Sağlık Bakanlığı teşkilat yapılanması, merkezi teşkilat (Sağlık Bakanlığı) ve taşra teşkilatı (İl Sağlık Müdürlüğü ve İlçe Sağlık Örgütleri) olmak üzere iki gruptadır.  Merkez teşkilatı, gerekli politikaları hazırlama, planlama, yürütme, eşgüdüm sağlama, diğer birimlere ulaştırma ve gelen verilerin analiz edilmesi gibi faaliyetleri yürütür. 2018 sonrası Sağlık Bakanlığı merkez örgütü bakan ve bakan yardmcılarına bağlı birimlerden oluşmaktadır.  Taşra teşkilatı, bakanlıkların merkez teşkilatı dışında kalan tüm birimlerin genel adıdır.  Bakanlıkların taşra örgütlerinin yürütülmesindeki temel yasa 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’dur (Resmi Gazete, 1949).  Sağlık Bakanlığının illerdeki temsilcisi ve sağlık hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu kişi validir. Kaymakamlar ise valilerin ilçelerdeki temsilcisi ve ilçelerde sağlık hizmetlerinden sorumlu kişidir.  BBSH il düzeyinde Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığına bağlı olarak yürütülmektedir.  İlçe düzeyinde BBSH İlçe Sağlık Müdürü ve bağlı birimler ile birlikte ASM ve sağlık evlerinde verilmektedir Aile Hekimliği  Aile hekimliği modeli birinci basamakta hastalarla topluma hizmet veren, kişisel sağlık hizmeti ihtiyaçlarını karşılayabilen, hekimlerin sunduğu entegre, erişimi olan, sağlık hizmeti merkezli, ilk başvurunun ve zamansal devamlılığın olduğu, kapsayıcı ve sağlık sisteminin diğer bölümleriyle eşgüdümü sağlayan bir modeldir  Aile Hekimi: Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belirli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya kurumun öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabipler.  Aile hekimliği uygulamasında hizmetin verildiği en küçük birim; bir aile hekimi ve bir aile sağlığı elemanından oluşan aile hekimliği birimidir. Bir ve daha çok aile hekimliği biriminden oluşan ve aile hekimliği uygulamalarının yapıldığı merkezlere de Aile Ssağlığı Merkezleri denilmektedir.  “ASM’ler, taşıdığı standart bazı özelliklere göre (bazı fiziki şartlar, esnek mesai uygulaması, teknik donanım, ek personel sayısı gibi) A, B, C, D grubu şeklinde gruplandırılmaktadır. ASM’lerin gruplandırılmasında en asgari düzey olan D sınıfıdır”.  Tetkik ve tahlil işlemlerinde, aile hekimi basit görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerini imkân varsa kendi çalıştığı birimde yapmaktadır. Diğer laboratuvar hizmetleri İl Sağlık Müdürlüğü’nün uygun gördüğü sağlık kuruluşunda yaptırılmaktadır
 Bakanlığın belirlediği şartlara uygun eğitim alan uzman hekim ya da hekimler aile hekimi olabilmektedir.  Aile hekimlerinin görevleri: ASM’yi yönetmek, koruyucu sağlık hizmetleri ile birlikte anne 13 çocuk sağlığı hizmetlerini ve üreme sağlığı hizmetlerini vermek, kendisine kayıtlı kişilerle iletişime geçerek belli aralıklarla değerlendirilmesini yapmak ve ihtiyacına yönelik sağlık hizmeti sunmak, sağlık kayıtlarını tutmak, diğer sağlık kuruluşları ile kordinasyonu sağlamak ve evde sağlık hizmeti sunmaktır.  Sağlık Bakanlığınca belirlenen yönetmeliğe göre bebek ve gebe izlemleri, sevk ve aşılama oranları saptanarak ücretlendirme esas alınmaktadır.  “Aile sağlığı elemanı olarak aile hekimi tarafından belirlenen hemşire, ebe, sağlık memuru (toplum sağlığı) ve acil tıp teknisyeni çalışabilir”.  Aile sağlığı elemanlarının görevleri: Hayati bulguları ölçmek, ilaç uygulamak, yara bakımı yapmak, poliklinik hizmeti, gezici ve yerinde sağlık hizmetlerinde aile hekimine yardımcı olmaktır  Aile hekimi ve/veya aile sağlığı elemanının, müdürlükçe tespit edilen uzak mahalle, belde, köy, mezra gibi yerleşim birimlerine, Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca belirlenen usul ve esaslara göre giderek mahallinde vereceği sağlık hizmetini, gezici sağlık hizmetine ilişkin planlama; coğrafi durum, iklim ve ulaşım şartları ile kendisine bağlı yerleşim birimlerinin sayısı dikkate alınarak ve gezici sağlık hizmeti sunulacak yerleşim yerine ulaşmak amacıyla yolda geçen süreler hariç olmak üzere her 100 kişi için ayda iki saatten az olmamak kaydıyla o yerleşim yerinde aile hekimi tarafından yapılır, 250 kişiye kadar olan yerleşim yerlerine en az ayda bir kez nüfusu , 250 ile 500 kişi arasında olan yerleşim yerleri için en az ayda iki kez, nüfusu 500 ve üzeri olan yerleşim yerlerine ise en az haftada bir kez gezici sağlık hizmeti verilir  Türkiye’de ASM dışında BBSH’yi sunan sağlık kuruluşları 5510 sayılı Kanun ve Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenen yönetmeliğe göre bünyesinde birinci basamak sağlık kuruluşu bulunan ilçe sağlık müdürlüğü ve toplum sağlığı merkezi (TSM)’dir.  30000 altı nüfusa sahip ilçelerde TSM, 30000 üstü nüfusa sahip ilçelerde ilçe sağlık müdürlükleri kurularak hizmet sunması sağlanmaktadır.  TSM-İSM; bölgesinde yasayan kişilerin ve toplumun koruyucu sağlık hizmetlerini sunan, sağlık hizmetlerini organize eden, koordinasyonu sağlayan, idari hizmetler ile sağlık eğitimi ve denetim faaliyetlerini yürüten sağlık merkezidir.  TSM-İSM bünyesinde sağlık evi, diyabet, göçmen sağlığı merkezi, sağlıklı hayat merkezi (SHM), kanser erken teşhis, tarama ve eğitim merkezi (KETEM), çocuk, ergen, kadın ve üreme sağlığı (ÇEKÜS), ana çocuk sağlığı ve AP (AÇSAP), enfeksiyon kontrol ve iş sağlığı ve güvenliği (İSG) olarak duruma yönelik yoğun hizmetler sunan birimler açılabilmektedir”
123
İnsan ve Çalışma • İnsanlığın varlığını koruyup geliştirmek amacıyla, doğa olaylarına ve vahşi hayvanlara karşı savaşımı ile başlayan ve giderek gelişen çalışma eylemi, insanlığın tarihsel gelişiminde büyük rol oynamıştır. • İnsanlık tarih boyunca yaşamını sürdürmesi için gerekli olan yiyecek, içecek, giyecek, konut gibi temel gereksinmelerini ancak çalışma eylemi ile sağlayabilmiştir. • İnsanlığın tüm tarihsel süreci içerisinde çalışma ortamı, üretim araçları ve çalışan insan sürekli etkileşim içinde olmuştur. Bunun sonucunda da çeşitli sağlık ve güvenlik sorunları gündeme gelmiştir.
Sanayi Devrimi Öncesi • Heredot ilk kez çalışanların verimli olabilmesi için yüksek enerjili besinlerle beslenmeleri gerektiğine değinmiştir. • M.Ö. 370 tarihinde Hipokrates ilk kez kurşunun zararlı etkilerinden söz etmiş, kurşun koliğini tanımlamış, halsizlik, kabızlık, felçler ve görme bozuklukları gibi belirtileri saptamış ve bulguların kurşun ile ilişkisini açık bir biçimde ortaya koymuştur. • Dioscorides zehirleri bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı olmak üzere kökenine göre üçe ayırmış ve bu ayrım yüzyıllar boyunca kullanılmıştır. • M.S. 23 ile 79 yılları arasında yaşamış olan Plini, çalışma ortamındaki tehlikeli tozlara karşı çalışanların korunması amacıyla maske yerine geçmek üzere başlarına torba geçirmelerini önermiştir. • Juvenal ise, özellikle demircilerde görülen göz yakınmaları ve göz hastalıklarının yapılan işten kaynaklandığını, sürekli olarak ayakta çalışanlarda varislerin oluşabileceğini açıklamıştır. • Paraselsus Basel Üniversitesi'nde verdiği derslerle, tıpta yeni bir anlayışa öncülük etmiştir. 1528’de üniversiteden ayrılarak hastalarını inceleme amacıyla geziye çıkmıştır. Tirol maden işletmelerinde işyeri hekimi olarak çalıştığı yıllarda, dünyada ilk iş hekimliği kitabı olan "De Morbis Metallicis"i yazmıştır. • Kitapta işletmenin çeşitli bölümlerindeki çalışanlarda görülen belirtileri büyük bir dikkatle tanımlamıştır. Bu tanımların bir bölümü bugünkü pnömokonyoz tanısında da kullanılmaktadır. • Zehirlerin kimyasal yapıları ile doz ve organizma arasındaki ilişkiyi saptayabilme gibi araştırmalar yapmış, Bu nedenle Paracelsus modern toksikolojinin başlangıcı sayılmaktadır. Dünyada ilk mineroloji bilgini olarak bilinen Georgius Agricola (1494-1555), bazı zehirlerin etkilerini belirlemiş, koruyucu önlemler ileri sürmüştür. • Agricola, Jachymor'da hekimlik yaptığı yıllarda, mineraloji ve maden izabelerinde çalışanların sorunlarını incelemiş, gözlemlerini 1530’da "De Re Metallica" isimli eserinde yayınlamıştır • Söz konusu kitabında, tozu önlemek için maden ocaklarının havalandırılması gerektiğini belirtmiş, iş kazaları ve iş güvenlik yöntemleri konusunda önerilerde bulunmuştur. Berdardino Ramazzini (1633-1714) 1713 yılında yayınladığı "De Morbis Artificum Diatriba" isimli kitabında özellikle iş kazalarını önlemek için, iş yerlerinde koruyucu güvenlik önlemlerinin alınmasını önermiştir. • İşyerlerinde çalışanın çalışma şeklinin, iş-çalışan uyumunun sağlık ve iş verimi üzerinde etkili olduğu düşüncesini ortaya koyarak ergonomi ilkelerini daha on yedinci yüzyılda açıklamıştır. • İş sağlığı ve güvenliğinde köklü ve çağdaş nitelikteki gelişmeler Bernardino Ramazzini ile İtalya'da başlamış, bilimsel diyebileceğimiz iş hekimliği ortaya çıkmış, gelişmelerin devamı sanayi devrimi sonrası İngiltere'de olmuştur.
124
Sanayi Devrimi Dönemi • Sanayi devrimi on yedinci yüzyılın ikinci yarısında önce İngiltere'de başlamıştır. Sanayi devrimi ile insan, rüzgar, su, hayvan enerjisi gibi doğa ve organik gücün yerini; buhar gücünün harekete geçirdiği makinaların alması ile, küçük zanaat, tezgah ve atölye üretiminin yerine yeni teknik buluş ve makinalarla donatılmış fabrika üretimi geçmiştir. • Aile işletmelerinin yerini fabrika üretiminin alması sonucu üretim sürecinde çalışacak insana gereksinim giderek artmıştır. • Bu nedenle kırsal bölgelerden kentlere göçler başlamıştır. Alt yapı gereksinmeleri bakımından büyük insan kitlesinin barınmasına uygun olmayan bu yeni kentlerde sağlıklı konut ve çevre koşulları sağlanamamış, beslenme sorunları ortaya çıkmış ve salgın hastalıklar artmıştır. • İşçiler fabrika ve maden ocaklarında çok kötü koşullarda iş kazalarına ve meslek hastalıklarına neden olabilecek etkilere maruz kalarak günde 16-18 saat gibi uzun süreler çalıştırılmışlardır. • Üretim tekniği geliştikçe makinaların hızı da artmış, buna karşılık gerekli korunma önlemleri alınmamıştır. • Ayrıca çalışanların o zamana göre çok gelişmiş makine ve aletleri kullanmak için eğitilmemiş ve köyden göç eden deneyimsiz insanlardan oluşması da iş kazalarının artmasına etken olmuştur. • Metalurji ve kimya sanayi alanında da büyük gelişmeler olmuştur. • Bu gelişmeler sonucu çalışanların sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olacağı hiç düşünülmeden birçok kimyasal madde üretimde kullanılmaya başlanmıştır. • İşyerlerinde sağlık ve güvenlik yönünden hiçbir önlem alınmadığından çalışma ortamındaki yoğunluğu büyük miktarlara varan bu maddelere uzun süre maruz kalan işçilerin sağlığı önemli ölçüde bozulmuş ve meslek hastalıklarına yakalanarak yaşamlarını yitirmelerine neden olmuştur.
Sanayi Devrimi Sonrası • Sanayi devrimi ile çalışma yaşamındaki niteliksel değişimlerin yarattığı sorunlar giderek daha çok toplumsal huzursuzluklara yol açmıştır. • Uzun çalışma süreleri, düşük ücretler, sağlıksız ve güvensiz çalışma koşulları, çok sayıda çocuk ve kadının ağır işlerde çalıştırılmaları her yerde sanayileşmenin hızına ve yoğunluğuna göre tepkiler yaratmıştır. • Sanayi devriminin yarattığı olumsuz çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, çalışanların sağlığını korumak ve iş güvenliğini sağlamak amacıyla bir çok yasal, tıbbi ve teknik çalışma yapılmıştır. İSG’nin bir bilim olarak gelişmesi bu dönemde yapılan çalışmaların sonucunda olmuştur. Çağımızdaki Gelişmeler • Dünyadaki meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesine yönelik olarak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) "Milletler Cemiyeti"ne bağlı olarak 1919 yılında kurulmuştur • 1946 yılında ise Birleşmiş Milletler ile imzaladığı anlaşma sonucu bir uzmanlık kuruluşu durumuna gelmiştir. • Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve bu kuruluşlarla işbirliği yapan bir çok kuruluş, İSG yönünden önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. • Ülkemizin de üyesi bulunduğu İLO’nun kimyasal maddeler için saptadığı "işyerlerindeki maruz kalma değerleri" ve İSG ile ilgili alınan kararlar ve oluşturulan "uluslararası sözleşmeler" sorunların çözümüne katkılar sağlamıştır. • İçinde yaşadığımız yüzyılda devrim niteliği kazanan teknik gelişmeler sonucunda üretim süreci de etkilenmiştir. • Bilimsel teknolojik devrim olarak nitelenen bu gelişmeler sonucunda bilim bizzat üretim gücü haline dönüşmüştür. • Bunun görünür ilk etkisi, üretim sürecinde iş makinalarının giderek daha çok oranda çalışan insanın işlevlerini yerine getirmesi olmuştur. • Otomasyonun gelişimi, robotların giderek yoğun bir biçimde üretimde kullanılması, bilgisayarların karar verme ve kontrol etme işlevlerini yerine getirmeye başlaması bu gelişmelerin somut belirtileri olmuştur. Sanayi devrimi ile başlayan gelişmelerin çalışma yaşamına, iş sağlığı ve güvenliğine olumsuz etkilerinin tersine; bilimsel teknolojik devrimle sağlanan gelişmeler, çalışma koşullarının iyileştirilmesine, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesine çok büyük olanaklar sağlamıştır. • İnsan sağlığına uygun olmayan çalışma ortamlarında giderek daha çok robotlar kullanılmaya başlanmıştır. • Denizaltı çalışmalarında, zehirli gaz ortamında veya radyoaktif çevrede yapılacak çalışmalarda robotların kullanılması yaygınlaşmıştır. Günümüzde sağlanan bilimsel teknolojik gelişmeler iş kazaları ve meslek hastalıklarının nedenlerini ortadan kaldırma olanakları yaratmıştır. • Özellikle ILO ve DSÖ'nün de katkılarıyla olumsuz çalışma ve sağlık koşullarının düzeltilmesi amacıyla yasal düzenlemeler ve bilimsel çalışmalarla başlayan bu süreç gelişmiş ve kapsamlı bir iş güvenli mevzuatının oluşmasına yol açmıştır. • İş sağlığı ve güvenliği etkinliklerine hekim, hukukçu, sosyal bilimci, teknik eleman ve diğer uzmanlık alanlarından birçok bilim insanının katılması ile iş sağlığı ve güvenliği konusu bir bilim dalı olarak gelişme göstermiş ve uygulama alanı bulmuştur.
125
Kavram • İş sağlığı çalışma hayatı ve sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilimdir. • Bu bilimin İş Hekimliği (occupational medicine) ve İş Hijyeni (occupational health) olarak iki ana başlık altında incelenmesi mümkündür. İş hekimliği, daha çok iş sağlığının tıbbi kısmını kapsar ve yürütülmesini hekim, hemşire ve diğer sağlık personeli sağlar. • İş hijyeni ise daha çok, iş yerindeki işin niteliği, kullanılan maddeler ve bunların zararları, sağlık açısından oluşabilecek risklerin belirlenmesi gibi teknik konuları kapsar ve iş sağlığı mühendisi ve diğer teknik personel tarafından icra edilir. Her ne kadar işin, güvenli ve sağlıklı bir ortamda insan sağlığına olumlu etkileri bulunabilirse de, çoğunlukla iş insan sağlığına olumsuz etki yapmaktadır. İş sağlığı da doğal olarak bu olumsuz etkileri ve nedenlerini incelemekte ve bunları önlemeyi amaçlamaktadır.
İş Sağlığında Uygulama İlkeleri İş sağlığının 6 tane uygulama ilkesi vardır. 1. Uygun işe yerleştirme, 2. İşyeri ortam faktörlerinin değerlendirmesi 3. İşyeri risklerinin kontrolü 4. Aralıklı kontrol muayeneleri 5. İşyerinde sağlık hizmeti sunulması 6. Sağlık eğitimi ve danışmanlık
126
Uygun işe yerleştirme • Kişilerin yaşı, cinsiyeti, aldıkları eğitim, sahip oldukları sağlık problemleri onların hangi tür işlerde çalışıp çalışamayacaklarını belirler. • Bu bağlamda her çalışan işe başlamadan önce işe giriş muayenesi yapılmalıdır. • Muayene sonucu bir takım patolojiler saptanırsa bu kişinin kendisine uygun olmayan bazı alanlarda çalışması önlenebilir. • Örneğin alerji öyküsü olan kişinin kontakt dermatit riski olan (deterjan-temizlik malzemeleri gibi malzemelerle temas halinde olacağı) yerlerde, • akciğer rahatsızlığı olan kişinin tozlu ortamda, • karaciğer hastalığı olan kişinin solventlerin olduğu yerlerde çalıştırılmaması gibi. (primer korunma) • Çalışma hayatında kadınlar,çocuklar,engelliler,yaşlılar gibi bazı riskli gruplar vardır • Çocuklar gerek bedensel gerek zihinsel olarak tam olgunlaşmadıklarından, kendini ispat etme çabası içinde olabileceklerinden risk altındadır. • Kadınlar ise erkeklere nazaran fiziksel olarak daha güçsüzdürler, doğurganlık gibi bir özellikleri vardır, bedensel yapıları kimyasal-fiziksel etmenlere karşı daha duyarlıdır. • Yaşlılar ve engelliler de vücut fonksiyonlarının bir kısmını kaybetmiş olduklarından bu kişilerin de mesleki kazalara/hastalıklara yatkınlıkları artmıştır.
İşyeri ortam faktörlerinin değerlendirilmesi • İş ve sağlık arasındaki ilişkilerde ikinci belirleyici öge, işyeri ortamında bulunan faktörlerdir. • Bu faktörlerin belirlenip kontrol altına alınması gerekmektedir. • Varlıkları en basit olarak çalışanların ifadesi ile ortaya konabilir. • Ancak bunların düzeyi uzman kişilerce yapılan ölçümlerle ortaya konmalıdır. Bu konu iş hijyeninin ilgi alanına girer. • İşyeri ortamında herhangi bir etkenin saptanmasından sonra ölçülen düzeyin çalışanlar üzerinde herhangi bir tehlike oluşturup oluşturmadığına bakılmalıdır. • MAK(maksimum azami konsantrasyon); hiçbir zaman ulaşılmaması gereken akut toksik belirtilerin oluşacağı düzeydir-akut toksik belirtilere yol açan maddeler için kullanılır, • ESD (eşik sınır değer) ise bazen bir gün için aşılabilir ancak belirli bir zaman periyodu içerisinde yapılan ölçüm ortalamalarının bu değeri aşmaması gerekir.
127
Sağlık risklerinin kontrolü • Ortamda varlığı ve miktarı tespit edilen faktörün düzeyi sınır değerlerin üzerinde ise risklerin kontrolu için bazı uygulamalar yapmak gereklidir. Amaç risk etkeni ile çalışan arasındaki teması kesmektir. Bunu üç şekilde gerçekleştirmek mümkündür; • Kaynakta kontrol • Aradaki yolda kontrol • Kişisel koruyucu uygulamaları Aralıklı kontrol muayenesi • Çalışan uygun işe yerleştirilip, risk faktörleri kontrol altına alınmaya çalışıldığı halde dahi (birincil koruma yöntemlerine rağmen) bir takım sağlık sorunları meydana gelebilir. • Bu aşamada yapılması gereken ise oluşması muhtemel sağlık sorunlarını erken evrede tanıyıp ikincil koruma sağlanmalıdır. • Buna yönelik olarak da aralıklı kontrol muayeneleri yapmak gereklidir. • Aralıklı kontrol muayeneleri çalışma koşullarına bağlı sorunlara yönelik olabileceği gibi diyabet, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı gibi genel sağlık sorunlarına yönelik de olabilir İşyerinde sağlık hizmeti sağlanması • İşyerindeki sağlık hizmeti esas olarak koruyucu sağlık hizmeti olmalıdır. • Buna ek olarak bu sağlık hizmeti içerisinde tedavi edici hizmetlerin de verilmesi uygun olacaktır. • Akut hastalığı olan, kaza geçiren kişilere acil tedavi olanakları da olmalıdır. • Böylelikle hem çalışan hem işveren fayda görecek, diğer merkezlerde hasta yığılmasının da önüne geçilmiş olacaktır.
Sağlık eğitimi • İş sağlığı uygulama ilkelerinin en sonuncusu sağlık eğitimidir. Sağlık eğitimini verirken amaç işyerindeki risk etmenleri ve bunların sağlık üzerindeki olumsuz etkileri hakkında bilgilendirme yapmaktır. • İşyerindeki olumsuz koşullara bağlı sağlık sorunları akut olmaktan çok yıllar içinde ortaya çıkan kronik progresif ve sinsi hastalıklardır. Bu husus eğitimlerde özellikle vurgulanmalıdır. • Bunların yanı sıra genel anlamda sağlığın korunması ile ilgili eğitimler verilebilir. (kişisel hijyen,beslenme, aşılanma, aile planlaması, sigara, çocuk bakımı, diyabet,hipertansiyon)
128
İş Sağlığının Amaçları • Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization- ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization-WHO) bir komisyon kurarak, “İş Sağlığının Amaçları”nı saptamışlar ve ILO’ nun 112 sayılı tavsiye kararı(1959) ile duyurmuşlardır. Bu amaçlar: 1. Çalışanların sağlık kapasitelerini en yüksek düzeye çıkarmak, 2.Çalışmanın olumsuz koşulları nedenli sağlığın bozulmasını önlemek, 3. Her çalışanı fiziksel ve ruhsal yeteneklerine uygun işlerde çalıştırmak, 4. İş ile çalışan arasında uyum sağlayarak, asgari yorgunlukla optimal randıman elde etmektir.
ÇALIŞMA HAYATINDA RİSK GRUPLARI Genç ve çocuk çalışanlar • Sanayi devriminden sonraki dönemde çocuklar ve gençler de çalışma hayatına katılmışlardır. • Çalışma ortam koşulları yetişkinlere göre düzenlenmiş olduğundan çocuklar ve gençler bu ortamdan olumsuz etkilenmişler ve sağlıkları kısa zamanda bozulmuştur. • Bunun sonucu olarak çocuk ve gençlerin çalışma hayatında korunmaları gereği üzerinde durulmuş ve zaman içinde “en küçük çalışma yaşı” kavramı gündeme getirilmiştir. • Günümüzden 200 yıl öncesinde 10 yaş olarak belirlenen en küçük çalışma yaşı sınırı daha sonra yükseltilmiş ve günümüzde pek çok ülkede Uluslararası Çalışma Örgütü’nün de önerisi doğrultusunda 15 yaş olarak benimsenmiştir. • Bununla birlikte çalışma hayatına başlamak için esas yaş sınırı 18 yaştır. Bu durumda 15 yaşını doldurmuş ama 18 yaşına gelmemiş kişilerden oluşan bir grup belirmiştir. Bu grupta yer alanlar “genç çalışan” olarak adlandırılmış ve çalışma hayatı ile ilgili mevzuatta bu gruba özel yer verilmiştir. 15 yaşından küçük çocukların çalıştırılması yasaktır. • 15-18 yaş arasındaki kişiler genç çalışanlar olarak adlandırılır ANCAK; • Dünyada 5-17 yaş arasında 350 milyon çalışan vardır. • Bunların 73 milyonu 10 yaşından küçük çocuklardır. Çocuklar ve gençler neden çalışırlar? • Sanayi devriminin ilk zamanlarında çocuklar küçük vücut yapıları nedeniyle bazı çalışma alanlarında tercih edilerek çalıştırılmışlarsa da, günümüzde çocuk ve gençlerin çalışmalarının temelinde ekonomik gereksinim yatmaktadır. • Zorunlu temel eğitim süresinin kısa olması da önemli bir faktördür. Temel eğitim süresinin 5-6 yıl olduğu toplumlarda 12-13 yaşında zorunlu temel eğitimini tamamlayan bir çocuk, herhangi nedenle eğitimine devam etmeyecekse meslek öğrenmek amacı ile çalışma hayatına yönelmek durumundadır. • Çocuk sayısının fazla olması ve ailenin gelir düzeyinin düşük olması da çocukların çalışma hayatına yönelmesi bakımından belirleyici olmaktadır. Çocuk ve gençlerin çalışma alanları ve çalışma koşulları • Kural olarak çocuklar ve gençler ağır ve tehlikeli olan işlerde çalıştırılmamalıdır. • Çocuklar ve gençler en çok kırsal yerleşim yerlerinde tarım sektöründe ve ev hizmetlerinde çalışmaktadır. • Pek çoğu sosyal güvenceden yoksun olarak çalışmaktadır.
129
Çocuklar ve gençler çalışma hayatı bakımından özel bir risk grubu oluşturur (a) Çocukların eğitim gereksinmesi vardır. (b) Çocukların emeği ucuzdur. (c) İşyerindeki düzenlemeler yetişkinler için yapılmıştır. (d) Gençlerin fizik güçleri yetişkine göre daha azdır. (e) Gençlerin zihinsel gelişmesi tamamlanmamıştır, soyut düşünme kavramı yerleşmemiştir. Bu durum yapılan işlemlerin sonuçları konusunda doğru değerlendirme olanağı bakımından sorun oluşturur. (f) Gençler çalışma hayatı bakımından deneyimsizdir. (g) Aynı ortamda çalışırken gençler yetişkinlere göre bazı çevre faktörlerinden daha fazla etkilenirler. (h) Gençler meraklıdır. Merak nedeni ile işyerinde bulunan çeşitli alet ve makineleri inceleme, öğrenmeye çalışma isteği vardır. Risk bilinci de yeterince gelişmiş olmadığı için bu incelemeler sırasında kazaya uğrama olasılığı artar. • Genç çalışanların özel bir risk grubu olmaları, çalışma hayatı ile ilgili iş kazası kayıtlarında net şekilde görülmektedir. • İş kazası sıklığı genç çalışanlarda bütün yaşlardaki iş kazası sıklığının iki katı dolayındadır. • Türkiye’de 2005 yılında bütün yaşlarda 100 işçinin 1.07’si iş kazası geçirirken, 15-17 yaş grubunda iş kazası sıklığı %2 olarak saptanmıştır. Yaşı 18 ile 24 arasında olan grupta iş kazası sıklığı %1.2 ve 25 yaşın üzerindeki grupta da %1.1 olarak bulunmuştur.
Çalışan çocuklar ve gençlerin korunması • Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ilk sözleşmeleri de çocukların korunmasını amaçlayan düzenlemeler şeklindedir. • Birinci Dünya Savaşının bitiminden hemen sonra 1919 yılında kurulan Uluslararası Çalışma Örgütü, kurulduğu günkü ilk oturumunda aldığı 6 karardan iki tanesi çocukların çalışma hayatında korunması konusundadır. • Uluslararası Çalışma Örgütü 1973 yılında kabul ettiği bir başka sözleşme ile en küçük çalışma yaşının 15’ten az olmamak koşulu ile her ülke tarafından kendi koşullarına uygun olarak belirlenmesine işaret etmiştir. Anayasa’mızın 50. maddesi “kimsenin yaşına cinsiyetine ve gücüne uygun olmayan işlerde çalıştırılamayacağı” hükmünü içermektedir. Çocuk ve genç işçilerin çalıştırılamayacakları işler arasında • gece dönemine rastlayan sürelerde yapılan işler, • maden ocakları, • kablo döşemesi, • kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işler, • Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde 18 yaşını doldurmamış kişilerin çalışmasının yasaklandığı işler, • alkol, sigara ve bağımlılığa yol açan maddelerin üretimi ve toptan satış işleri, • parlayıcı, patlayıcı, zararlı ve tehlikeli maddelerin toptan ve perakende satış işleri ile bu gibi maddelerin imali, işlenmesi, depolanması işleri ve bu maddelere maruz kalma ihtimali bulunan her türlü işler ve bunlar gibi çocukların sağlıklarını olumsuz etkileyebilecek diğer işler bulunmaktadır.
130
Engelliler • Engelliler için istihdam, çalışabilecek bir iş bulma, çalışma zorluklarla dolu bir alandır. • Engelliler, çalışma, çalışarak gelir etme bakımından engelli olmayanlara oranla birçok yönden aşılması zor güçlüklerle karşı karşıya kalmaktadır. Engelliler için Çalışma Hakkı Ve İstihdam İlkeleri • Eşit değerde iş için engellilere eşit ücret verilmesi, • Güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları oluşturulması, • Engellilerin kamu sektöründe istihdam edilmesi, gerekli tedbirlerle özel sektörde istihdamının desteklenmesi, • İşyerlerinde makul uyumlulaştırma, engellilerin çalışabilmeleri için fiziki çevrenin düzenlenmesi ve gerekli araç-gereç temini • Engellilerin zorla ve zorunlu çalıştırmaya karşı korunması, • Meslek içi, teknik ve mesleki eğitim sağlanması ve eğitime erişim sağlanması.
Çalışma Yaşamında Karşılaşılan Zorluklar • Bu zorlukların ilk başında elbette özellikle ortopedik ve görme engelliler için fiziki çevre koşulları gelmektedir. • İşe erişim evden başlayarak, yollar, ulaşım araçları ve binalar olmak üzere çok sayıda faktörle engellenmektedir. • İşyerleri engellilerin verimli çalışmasına uygun değildir. • Özellikle hareket yeterliliği bakımından başkasına bağımlı olanların yüzde 68’i işyerindeki fiziki koşulların yetersizliğinden şikâyetçi olmuştur. • İşsizlik oranlarının yüksekliği, engellilerin tercih sıralamasında daima alt sıralara kaymasına neden olmaktadır. • Engellilere ön yargılı yaklaşım sonucunda düşük ücret verilmekte, genellikle de bu asgari ücret düzeyinde kalmaktadır. • Engelliler bir dizi kişi ve grup tarafından dışlanmakta, bu kimi yerde taciz, mobbing uygulamalarına muhatap olunmaktadır. • Engellilerin sağlık raporları dikkate alınmadan, yapamayacakları işlere zorlanmaları sıklıkla karşılaşılan sorunlar arasında yer almaktadır. • Fiziki engeller dediğimiz, evrensel tasarımlarla, en azından TSE’nin koyduğu standartları uygulayarak aşılabilir niteliktedir. • Toplumdaki engellilere yönelik önyargıların kırılması, birlikte yaşama, yaşamı birlikte sürdürme konusundaki bilincin gelişmesi için hep birlikte çaba harcanmalıdır.
131
Kadınlar • Kadınlar ilk çağlardan beri her dönemde çalışma hayatında yer almışlardır. İnsanoğlunun henüz toprağı işlemeyi öğrenmediği zamanlarda erkekler balıkçılık ve avcılık türü çalışmaları yaparken, kadınlar da avlanan hayvanları yiyecek haline getirme ve fazlasını da saklama şeklindeki işleri yapmıştır. • Böylelikle ilk çağlardan bu yana, erkeklerin daha çok bedensel güç gerektiren ev dışındaki işleri, kadınların ise ev içindeki işleri yapmaları şeklinde iş ve rol paylaşımı yapılmıştır. • Bu paylaşımda, kadının doğurma ve çocuğun sorumluluğunu daha çok üstlenme şeklindeki algılamanın da rolü olmuştur. Bu yaklaşım uzun yıllar çalışma yaşamında egemen olmuş, kadınlar çoğunlukla "daha hafif ve tehlikesiz" olan işlerde çalışmaya yöneltilmişlerdir. Kadınların istihdamı • Kadının çalışma hayatına girmesi ve üretim etkinliğinde bulunması, insanların tarım üretimine başlamaları ile olmuştur. • Sonraki dönemlerde de, özellikle sanayi devrimini izleyen yıllarda kadınlar, başlıca "ucuz işgücü" olmaları bakımından çalışma hayatında yer almışlardır. • Son yarım yüzyıl süresinde, hizmet sektöründeki gelişmeyle birlikte kadınlar çalışma hayatında giderek daha fazla şekilde yer almışlardır. • Halen kadınların en büyük bölümü tarım sektöründe çalışmaktadır. Ayrıca kadınların hizmet sektöründe ağırlıklı olarak yer aldıkları, sanayi sektöründe de çoğunlukla tekstil işleri ile imalat ve montaj işlerinde çalışmaktadır.
Ülkemizde durum • Ülkemizde kadınların çalışma hayatında en çok tarım alanında yer aldığı görülmektedir. • Zaman içinde tarım alanındaki kadın işgücünün azalmakta olduğu ve hizmet ve sanayi sektörlerinde ise artış olduğu gözlenmektedir. • Çalışma hayatındaki kadınların yaklaşık dörtte üçünün ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığı, ücretli çalışan bölümün ise ancak yüzde 17.7'lik bir bölümü oluşturduğu görülmektedir. • Ancak zaman içinde ücretsiz aile işçisi olarak çalışmada azalma, buna karşılık ücretli çalışmada ise artma olduğu gözlenmektedir.
132
KADIN ÇALIŞMA HAYATINDA RİSK ALTINDA MI? • Çalışma hayatındaki sağlık sorunlarına bakıldığında kadınlarda iş kazası ve meslek hastalıklarının erkeklere göre daha az oranda meydana geldiği görülmektedir. • Bununla birlikte öteden beri kadınların çalışma hayatında özel bir risk grubu olduğu, çevrede ve işyerinde bulunan faktörlerden daha fazla etkilendiği, bu yüzden çalışma hayatında özel olarak korunması gerektiği görüşü vardır. • Esasen kadınlar çalışma hayatında sağlık tehlikelerinin daha az olduğu alanlarda çalışmaktadır. Özel Riskler • Kadının doğurganlık özelliğinden kaynaklanan özel riskleri vardır. • Kadınlar, fizik güç bakımından erkeklerden daha zayıftır. • Kadınların vücut yapısı erkeklerden daha ufaktır. • Kadınlarda vücut ağırlığına oranla vücut suyu daha azdır. Bu kadınlarda ısı toleransının daha düşük olmasına yol açar, yani sıcak ortamda kadınlar erkeklerden daha fazla etkilenirler. • Kadınların vücudundaki yağ miktarı ağırlığa oranlandığında erkeklere göre daha fazladır. Bu durum yağda çözünen maddeler, bu arada özellikle solventler bakımından önem taşır. Yağ dokusunda biriken solventler zaman içinde geri salınarak solvent etkisinin de uzun sürmesine yol açar. Özel Riskler • Boya göre omurga uzunluğu kadınlarda daha fazladır. Gebelik, doğum ve diğer hormonal etkiler sonucu ligamentlerin daha gevşek olacağı da dikkate alındığında L5 – S1 disk herniasyonu olasılığı, aynı koşullarda çalışan erkeklere göre daha fazladır. • Çalışma hayatında kadınlar cinsel tacize uğrama bakımından da erkeklere göre daha fazla risk altındadırlar. • Ev işleri de dikkate alındığında çalışan kadınlar, aynı koşullarda çalışan erkeklere ve çalışmayan kadınlara göre daha uzun süre çalışmakta, uyku ve dinlenme süreleri daha kısa olmaktadır. • Çalışan kadınlar arasında sigortasız çalışma da önemli konulardan birisidir. Özellikle ev hizmetlerinde ve sürekliliği olmayan işlerde kadınlar sigortasız olarak çalışmaktadır.
ÇALİŞMA HAYATINDA KADINLARA YÖNELİK DÜZENLEMELER • ILO, kurulduğu 1919 yılındaki ilk toplantısında kabul edilen sözleşmelerin iki tanesi kadınların çalışma koşulları ile ilgilidir (Gebelik ve doğum izinleri ile kadınların gece çalıştırılması). • Sonraki yıllarda hem Uluslararası Çalışma Örgütü, hem daha başka uluslararası kuruluşlar kadınların çalışma hayatında korunmasına ilişkin çeşitli düzenlemeler yapmışlardır. • Avrupa Birliğinin konu ile ilgili direktifinde de, gebelik durumunda kadının çalışma koşullarının işyeri riskleri bakımından özel olarak değerlendirilmesi, gerekiyorsa iş deği- şikliği yapılması ve ağır metaller gibi bazı toksik maddelerle çalışmasının yasaklanması şeklinde kurallar yer almaktadır. Türkiye’de durum • Anayasada, herkesin kanun öünde eşit olduğu (Madde 10), ailenin, özellikle de çocuk ve kadınların korunması (Madde 41), çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu (Madde 49), kadın ve çocuklarla bedeni ve ruhi yetersizliği olanların çalışma hayatında korunması (Madde 50), işyeri ortamının sağlıklı ve güvenli olması (Madde 56) konularına işaret edilmektedir • Gebelikte 8 haftası doğumdan önce, 8 haftası da doğumdan sonra olmak üzere gebe kadının toplam 16 haftalık izin hakkı vardır. Çoğul gebelik durumunda doğum öncesi izin süresi 2 hafta daha uzatılmaktadır. Doğumdan sonra da bebek bir yaşına gelinceye kadar kadın işçiye günde 1.5 saat emzirme izni verilmesi gerekmektedir. Türkiye’de durum • Kadınların çalışma hayatında korunmaları konusu çeşitli tüzük ve yönetmeliklerde de yer almaktadır. • Bunlara göre 100-150 kadın işçinin çalıştığı işyerlerinde emzirme odası, 150'den fazla kadın işçinin çalıştığı işyerlerinde de yurt (kreş) açılması gereği belirtilmektedir. • İş Kanunu doğrultusunda çıkarılmış olan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği'nde ise, "ağır ve tehlikeli" olarak nitelenen toplam 153 iş arasında tehlikesi daha az olan 72 tanesinde kadınların çalışmasına izin verilmekte, ancak bu işlerde çalışmadan önce hekim tarafından bu işte çalışmasına dair sakınca olmadığını gösteren bir rapor almalıdır.
133
Yaşlılar • Yaşlanma ile birlikte insan organizmasında bazı değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler belirli bir düzeye kadar fizyolojik sınırlar içindedir ve yaşamın kalitesini etkilemez. • Bununla birlikte bazı değişiklikler fizyolojik sınırlar içinde olsa bile çalışma hayatı bakımından risk oluşturabilir. • Öte yandan fizyolojik sınırları aşan ve hastalık düzeyinde olan değişiklikler de söz konusu olabilir, bunlar da çalışma hayatı bakımından ayrıca risk oluşturur. Yaşlanma ile meydana gelen başlıca değişiklikler • Görme ve işitme fonksiyonunda gerileme • Kas gücünde azalma • Kalp ve solunum kapasitesinde azalma • Termoregülasyonda bozulma • Mental fonksiyonlarda azalma • Kronik hastalıkların gelişmesi • Bütün bu noktalar yaşlıların çalışması bakımından da üzerinde durulması gereken konulardır.
Yaşlılık ve çalışma hayatı • İşyerlerindeki çalışma koşulları hem fiziksel kapasite yönünden, hem de mental yönden yaşlılara göre düzenlenmemiştir. • Yaşlılar aydınlatma, gürültü, titreşim, ortam sıcaklığı, işyerinde kişiler arası ilişkiler gibi işyeri ortam koşullarından, gençlere göre daha çok etkilenmektedir. • Dolayısıyla yaşlıların iş yapma kapasitelerinde azalma meydana gelmektedir. • Sayılan nedenlerden dolayı yaşlılar çalışma hayatı bakımından özel bir risk grubu oluştururlar. • Yaşlanma 2002 Uluslararası Eylem Planında yaşlıların, istedikleri ve verimli olarak çalışabildikleri sürece çalışma hayatında olmalarının sağlanması gerektiği ifade edilmiştir. • Yaşlıların çalışma hayatının içinde olmaları bir yandan onların bilgi ve deneyimlerinden yararlanma olanağı verirken, diğer taraftan yaşlıların sağlıklı ve mutlu olmaları yönünde olumlu etki yapar. • Ancak yaşlılar çalışma hayatında yakından izlenmeli, ortaya çıkabilecek sağlık sorunları erken dönemde saptanarak tedavi altına alınmalıdır. • Yaşlının daha güvenli bir şekilde çalışmasına olanak vermek bakımından gerektiğinde iş değişimi de yapılabilir. • Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan sağlık sorunlarının yanı sıra yaşlıların işyerinde kazaya uğrama olasılıkları da fazladır. • Her ne kadar iş kazası ile ilgili istatistiklerde yaşlı çalışanlarda kaza görülme sıklığı daha düşük olarak görülüyorsa da, bu durumun, yaşlıların gençlere göre kaza riskinin daha düşük olduğu işlerde çalışıyor olmasına bağlı olduğu da düşünülebilir. • Yaşlıda kaza sıklığı daha az olmakla birlikte, yaşlıların kaza geçirmesi durumunda daha ciddi yaralanmalar ortaya çıkmaktadır. • Kaza sonucunda gençlerde daha çok el-ayak ve göz yaralanmaları görülürken yaşlılarda sırt yaralanmaları daha sık görülmektedir
134
Ergonomi Tanımı • Ergonomi, çalışanların biyolojik, psikolojik özelliklerini ve kapasitelerini göz önünde bulundurarak, insan-makine-çevre uyumunun tabii ve teknolojik yasalarını ortaya koyan çok disiplinli bir bilim dalıdır. • Yunanca "Ergon=iş, çalışma" ve "Nomos=yasa" anlamına gelen sözcüklerin birleştirilmesiyle • Kısaca çalışanın işe değil, işin çalışana uydurulmasının sağlanmasıdır.
Ergonominin Hedefleri • İnsancıllık ve Ekonomiklik: Amaçlar göz önünde bulundurularak insana ait özelliklerin, bilgilerin, yeteneklerin ve becerilerin bilinmesi ve bunlara ait alt ve üst sınırların belirlenmesi, insana yaraşır bir iş düzenlemesinin en önemli değerlendirme ölçütleridir. • Sağlığın Korunması: Geniş anlamıyla çalışma koşullarından ileri gelen hastalıkların önlenmesi veya azaltılması anlamındadır. • İşin Sosyal Uygunluğu: İşin sosyal açıdan insana uygunluğu, insanın yaşamını toplumsal normlar içinde sürdürebileceği ortamın sağlanması ve bireyler arası ilişkilerin özendirilmesi anlamını taşır. • Teknik Ekonomiklik: İnsan-makine sisteminin fonksiyonel açıdan doğru biçimde düzenlenmesi, bu tür sistemlerin performanslarının sürekliliğinin sağlanması ve insanların sitem içinde ekonomik açıdan en doğru biçimde görevlendirilmesi anlamını taşır.
135
Ergonominin Kapsamı 1.İnsan Fizyolojisi • Çalışanların fizyolojik kapasitelerinin üst düzeyde tutulması ve korunması verimli bir iş hayatının temelidir. Yapılan araştırmalar, sağlıklı insanların günde ortalama 2000 Kcal. iş enerjisi harcayarak çalışabileceğini göstermektedir. Verimliliğin devamlı olması için de, çalışanların sağlık durumlarının ve fizyolojik kapasitelerinin korunması gerekmektedir. İnsan vücudu belirli fizyolojik özellikleri; • Kas gerilimi • Metabolik iş verimi, • Hastalıklara karşı direnci • Uyku ve dinlenme süresi gereksinmeleri şeklinde özetlenebilir. İnsanın bu özelliklerinin boyutları insandan insana, hatta aynı insanda gün için de ve günden güne değişim gösterir.
2.İnsan Psikolojisi Çalışanların iş hayatlarında verimliliklerini olumsuz yönde etkileyen psikolojik sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir: • Personel uyuşmazlığı (şaşırma, yanılma, unutkanlık) • Personel üzüntüleri (akraba veya arkadaşlara ait hastalık, ölüm vb. üzüntüler) • Ailevi sorunlar • Meslek sorunları • Ekonomik zorluklar • Güvensizlik • İşyerinde psikolojik düzenlemelerin amacı; çalışana, işyerinde rahat edebileceği bir atmosferin hazırlanmasıdır. • Monoton işlerde değişiklik, renklerin ve müziğin olumlu etkilerinden faydalanmak, çalışanın hoşuna giden çalışma ortamını kurabilmesinde belirli bir serbestliğin verilmesi alınabilecek önlemlerden bazılarıdır. 3.Çalışma Ortamı • Ergonomik açıdan çalışma yeri, insanın çalıştığı makine ve onun yakın çevresi olarak tanımlanmaktadır. • İnsanın işyerindeki vaktinin büyük bir kısmı çalışma yerinde geçtiğine göre, buradaki çevre koşullarının, yerleştirme düzeninin ve kullanılan yardımcı araç-gereçlerin optimum verimi sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. • Çalışma ortamı koşullarının incelenmesi, araştırılması, iş veriminin arttırılması, işçinin sağlık, güvenlik ve mutluluğunun korunması, mesleki etkilenmelerin ve iş kazalarının azaltılması doğrultusunda yapılacak çalışmalar, ulusal ekonomilerin gelişimlerine katkı sağlamaktadır. 4.İnsan-Makine İlişkisi • Teknolojik gelişmelere paralel olarak çalışanların iş yüklerinin azaldığı söylenebilir. • Bununla birlikte çalışanların fiziksel yükünün azalmasına karşın, zihinsel yüke dönüşerek arttığını söylemek daha doğru olacaktır. • Çünkü üretim için insana duyulan gereksinme nicelik olarak azalırken, nitelik olarak artış göstermektedir.
136
Ergonomide Yüklenme ve Zorlanma • Yüklenme; yapılan işe bağlı iş zorluğu, işin yapıldığı ortamın doğurduğu durumsal faktör ve bunların zamansal bileşimlerinden kaynaklanmaktadır. • Yüklenme, işi yapan kişi üzerinde birtakım etkiler oluşturmaktadır. Yüklenmenin işi yapanda doğurduğu bu değişimlere "zorlanma" denilmektedir. • Yüklenmenin aksine zorlanma öznel nitelikte bir kavramdır. İşi yapanın kişisel özelliklerine bağlıdır. Aynı yüklenme iki farklı kişi üzerinde farklı zorlanmalara yol açabilir. Zorlanma kişide yorgunluk, monotoni veya uyum problemleri gibi etkilere neden olmaktadır. Zorlanmanın en aza indirilmesi için; • İşyerinin Düzenlenmesi: Kaldırma ve taşıma işleri planlanırken, yeterli bir hareket alanının bırakılmasına dikkat edilmelidir. Özellikle hareket alanı içerisinde taşımayı güçleştirici engeller ortadan kaldırılmalıdır. • Yükün Büyüklüğü: Kaldırılacak veya taşınacak bir yükün sadece ağırlığı değil, aynı zamanda boyutları, uygun tutacak yerlerinin bulunup bulunmaması, kolay zarar görebilmesi, iş güvenliği açısından tehlikeli olması ve ağırlık merkezinin durumu iş görenin zorlanmasını etkilemektedir. Kaldırma sırasında yükün ağırlık merkezi vücuda mümkün olduğu kadar yakın olmalıdır. Zorlanmanın en aza indirilmesi için; • Görüş Sahası: Büyük hacimli yüklerin taşınmasında ve yere bırakılması sırasında görüşü engellememesine dikkat edilmelidir. • Hareketlerin Uygunluğu: Kaldırılacak veya taşınacak yükler doğru kasların uygun şekilde kullanımı ile çalışanın tüm gücünü sarf etmeden hareket ettirilmelidir. Hareketler dengeli ve yumuşak olmalı, ani ve sert hareketlerden kaçınılmalıdır. • Tutma Yerleri: Büyük hacimli ve elin erişme mesafesine uymayan yüklerin taşınmasında uygun tutma yerleri bulunmalıdır.
İşyeri ortam faktörleri • İşyeri ortam faktörleri kişinin sağlığını etkileyen çevresel faktörlerdir. • Bu faktörleri kabaca • fiziksel, • kimyasal, • biyolojik faktörler, • tozlar, • ergonomik • psikososyal faktörler olarak sınıflandırabiliriz.
137
Fiziksel faktörler Yüksek Sıcaklık: • Özellikle metal endüstrisi, gıda endüstrisi, tekstil, madencilik, demir-çelik sanayii gibi iş kollarında ısı enerjisi yoğun olarak kullanılmakta ve burada çalışanlar yüksek sıcaklığa maruz kalmaktadır. • Yüksek sıcaklığın vücuda etkisi başta aşırı terleme sonucu meydana gelen dehidratasyon-elektrolit imbalansı olmak üzere pek çok klinik bulguya neden olabilir. • Bu bulgular arasında aşırı uyku hali ve yorgunluk, tansiyon düşmesi ve baş dönmesi, vücut direncinin düşmesi, çalışma veriminin düşmesi, kaşıntıya yol açan kırmızı lekelerin oluşması, anksiyete ve irritabilite, konsantrasyon bozuklukları gibileri sayılabilir. Düşük sıcaklık: • Düşük sıcaklığa maruz kalınan soğuk hava depolarında yada soğuk iklimlerde açık havada çalışmak durumunda olan kişilerde de çeşitli sağlık sorunları meydana gelebilir. • Soğuk ortamda deri soğur, aşırı soğuk varsa frost-bite olabilir, vücut içi sıcaklık artar, metabolizma hızlanır, uzun vadede deri altı ve iç organlarda yağlanma meydana gelir, el becerileri azalır verim düşer, kazalara yatkınlık artar. • Uygun giyecek ve ısıtılmış ortam, ılık içeceklerle soğuk etkisinden korunmak mümkün olabilir. Gürültü: • 50-60 desibel sonrası kişilerarası iletişim güçleşir, 85 desibel ve üstü ses düzeylerinde ise işitme sistemi olumsuz yönde etkilenir. Bu etkilenme irreversibldir. • Gürültünün insan sağlığına başka etkileri de bulunmaktadır, bunlar kan basıncında yükselme, iş kazasına potansiyel yatkınlık, psikolojik sorunlar ve iş veriminde düşme olarak özetlenebilir. • Gürültüden doğan zararlı etkilerin ortadan kaldırılması için hem kaynakta hem ortamda hem de alıcıda önlemlerin alınması elzemdir. Aydınlatma ve radyasyon: • Aydınlatma her işyeri için gereklidir. İnce işlerin yapıldığı işyerlerinde düzeyi daha da fazla olmaktadır. Yetersiz aydınlatmanın olduğu işyerlerinde, iş kazası görülme riski artar. Ancak aydınlatmanın aşırı olması da gözlerde kamaşma, sulanma gibi olumsuz etkilere neden olur. • Radyasyon ise iyonizan ve iyonizan olmayan radyasyon olarak ikiye ayrılır. • İyonizan olmayan radyasyonun da sağlığa zararlı bazı etkileri olsa da alfa, beta, gamma ve röntgen ışımaları ile kısa dalga boylu UV ışınları gibi iyonizan radyasyonun sağlığa etkisi çok daha ciddidir. • Yüksek doz iyonizan radyasyon hücre ve dokularda nekroza yol açarken, düşük doz radyasyon ise mutajenik, teratojenik etki ile malin tümör oluşumu ve konjen bir takım anomalilere neden olabilmektedir. Titreşim: • Motorların çalışması titreşime neden olur. Titreşimin insan vücuduna etki yeri ve düzeyi ile değişen miktarlarda olumsuz etkisi olabilmektedir. • Kamyon, traktör, otobüs, tren sürücüleri titreşimden tüm vücutları ile etkilenirlerken, sanayide çalışanlar, matkap ve kompresör kullananlar el-kol titreşimine maruz kalmaktadır. • Vibrasyonun sağlık üzerine olumsuz etkileri daha çok kas iskelet sistemi üzerinedir. • Genel vücut titreşimi daha çok intervertebral disklerde herniasyona neden olmaktadır. • El kol titreşiminde ise parmak ve el eklemlerinde dejenerasyon olur. Basınç: • Basıncın yüksek yada düşük olması durumlarında sağlığa olumsuz etkileri olabilmektedir. Yüksek basınca daha çok dalgıçlar, sünger avcıları, yer altında tünel çalışmaları yapan işçiler maruz kalmaktadır. Su altında her 10m de bir atmosfer basıncı basınç artar. • Vurgun denilen olay aslında yüksek basınçta çalışan kişilerin (öz. Sünger avcıları) kanlarında fazlaca çözünen azot gazının aniden basınç azalması ile serbest hale geçmesi ile oluşan bir hava embolisidir. • Düşük atmosfer basıncı ise yüksek rakımlı yerlerde olur. Hat bakım işçileri, yüksek rakımlı yerlerdeki istasyonlarda çalışanlar düşük basınca maruz kalırlar. Bunun sağlığa etkisi kısa vadede baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı gibi hipoksi belirtileri olurken, uzun vadede hipoksiye fizyolojik olarak polisitemi ile yanıt veren vücut kompansasyon sağlamaya çalışır.
Kimyasal faktörler Metaller: Sanayide en çok kullanılan metal demir olmasına karşın kurşun, civa, kadmiyum, krom, nikel gibi metaller toksikoloji açısından çok daha önemlidir. Kurşun, civa kadmiyum gibi bazı metaller değişik organ ve dokularda birikerek zehirlenme tablolarına yol açarlar. Krom, nikel, kadmiyum gibi bazıları ise kanserojen etkiye sahiptirler. Solventler: Boya endüstrisinde, ayakkabı ve terlik yapımında solventler sıkça kullanılmaktadır. Eskiden benzen ve türevleri solvent olarak kullanılırken artık kanserojen etkisi nedeniyle terkedilmiştir. Şu anda formaldehid, eter, triklor etilen, hekzan gibi solventker kullanılmakta olup bunların da bir kısmının bağımlılık yapıcı etkisi bulunmaktadır. Gazlar:Gazlar hem sanayide bol miktarda kullanılmaları, hem de üretim esnasında açığa çıkmaları nedeniyle önemlidir. Gazların bir kısmı vücutta herhangi bir reaksiyona girmeden sadece havadaki oksijen konsantrasyonunu azaltır(karbondioksit ve metan gibi). Bunlara basit boğucu gazlar denir. bir kısmı ise doğrudan hücre içi reaksiyonlara katılır ve hücre zehiri etkisi gösterir(Siyanür, karbonmonoksit, hidrojen sülfür gibi). Bunlara da kimyasal boğucu gazlar denir. Basit ve kimyasal boğucu gazlar dışında azot oksidleri, kükürt dioksit gibi bazı gazlar su ile temas ettiklerinde aside dönüşerek irritan etki yaparlar. Asit ve alkaliler: Vücutta temel etkileri yakıcı etki oluşturmalarıdır. Buhar haline gelirlerse de mukozalar için irritandırlar. Başlıca asitler HCl, H2SO4 iken başlıca bazlar KOH, amonyaktır. Pestisidler: Özellikle tarım alanında çalışanlar için tehlike oluştururlar. Kullanıldıkları alana göre değişik isimler alırlar. (Herbisid, insektisid, fungusidi rodentisid gibi) Dünyada kullanılan pestisidlerin %70 kadarı organofosfatlı bileşikler olup bu maddeler asetilkolin esterazı irreversibl inhibe ederler. Kaza ile yada intihar amaçlı temas olduğunda ciddi parasempatomimetik etkiler ortaya çıkar, ölüm kişide oluşan laringospazm ve kendi sekresyonları ile boğulması ile olur.
138
Biyolojik faktörler • Dericilik, madencilik, hayvancılık ve tarım ile uğraşan kişilerde özellikle daha fazla olmak üzere çeşitli viral, bakteriyel, fungal ve parazitik bir takım hastalıklar görülmektedir. • Bu hastalıklar daha çok şarbon, hepatit, kuduz, tetanos,bruselloz ve tüberküloz gibi zoonotik hastalıklar olmaktadır. • Sağlık çalışanları da özellikle patologlar ve kan ve kan ürünleri ile meşgul olanlar hepatit B, C ve HIV açısından risk altındadır. • Özellikle sağlık personeline kan yolu ile bulaşan hastalıkların %30 unun atılma esnasında olduğu ve bunların alınabilecek basit tedbirlerle önlenebileceği bilinmektedir.
Tozlar • Toz havada asılı durabilen ve büyüklüğü 100 mikrondan küçük partiküllere verilen addır. Tozun sağlık üzerinde etkileri hem büyüklüğü hem de kimyasal yapısı ile ilgilidir. • Çapı 10 mikrondan büyük partiküller solunum yoluna girer ancak mukosiliyer sistem tarafından geri atılır, bunlara inhalable tozlar denir. öte yandan çapı 10 mikrondan küçük partiküller alveole kadar ulaşır ve bunlara respirable tozlar denir. Sağlık açısından esasen riski bu grup oluşturur. • Kimyasal olarak da tozlar, demir tozu, silis, kömür tozu gibi inorganik yada pamuk tozu, şeker kamışı tozu, bazı hayvanların tüyleri gibi organik yapıda olabilirler. İnorganik tozlar parankimde birikerek fibrotik rxnlara neden olurken, organik tozlar daha çok allerjik rxnlar oluşturur. • Lif yapısında olup toz tanımına uymayan bazı maddeler vardır ki sağlığa etki açısından tozlara benzer etki yapar. (boy/en>3) Bunlara tipik olarak asbesti örnek verebiliriz. Asbest hem pnömokonyoz hem de malin mezotelyomaya neden olabilen sanayi ve evsel olarak sık kullanılan bir maddedir.
139
Ergonomik faktörler • Ergonomik koşulların içerisine işyerinde sıcaklık, gürültü, toz, titreşim, kimyasallar gibi tüm faktörler girse de pratik anlamda ergonomi daha çok işin insanın kas-iskelet sistemi ile ilgili antropometrik açıdan olumlu hale getirilmesi ile ilgilenir. • Ergonomik koşulların uygulanması çalışanın konforunu artırdığı gibi iş verimini de artırır. Tersi de doğrudur. Ayrıca çabuk yorulan kişi yalnızca bedenen değil ruhsal olarak da olumsuz etkilenir, iş kazalarına yatkınlık da artar. Psikososyal faktörler • İşyerindeki psikososyal faktörler esasen insanlar arası ilişkilere bağlıdır. İnsanlar arası ilişkinin olumlu ortamda kişi verimli bir şekilde çalışıp birşeyler üretmenin hazzını duyar. • Bunun aksi olduğunda yada bazen yapılan işin monoton niteliğinden ötürü kişilerin psikolojisi bozulabilmektedir. • Özellikle çok fazla kişinin bir arada çalıştığı ortamlarda herkesi birbirini tanıması zordur. • Bu gibi yerlerde çalışanları kaynaşması için çeşitli sosyal etkinliklerle insanların bir araya getirilmesi uygun olur.
Ortam faktörlerinin kontrolü Ortamda varlığı ve miktarı tespit edilen faktörün düzeyi sınır değerlerin üzerinde ise risklerin kontrolu için bazı uygulamalar yapmak gereklidir. Amaç risk etkeni ile çalışan arasındaki teması kesmektir. Bunu üç şekilde gerçekleştirmek mümkün olduğunu belirtmiştik; • Kaynakta kontrol • Aradaki yolda kontrol • Kişisel koruyucu uygulamaları Kaynakta kontrol Kaynakta kontrol bu yöntemlerin içinde en etkili olanı ve en öncelikli yapılması gerekendir. Kaynakta kontrol amacıyla yapılacak uygulamalar • Tehlikeli maddeyi kullanmama • Kullanılan tehlikeli maddeyi azaltma • Tehlikesiz madde ile yer değiştirme (benzen yerine toluen gibi) • İşlemi daha az tehlikeli bir işlemle değiştirme • Boşaltıcı havalandırma (Solunum düzeyinin altındaki bir düzeyden olmalı) • Tehlike düzeyinin izlenmesi Aradaki yolda kontrol • Kaynakta kontrol öncelikli olmakla birlikte her zaman yapılamayabilir. • Bu durumda ise tehlikenin çalışana ulaştığı yolda bir takım çalışmalar yapılabilir. • Örnek olarak; aradaki mesafenin artırılması(radyasyon), araya engeller-bariyerler koyulması(gürültü) gibi. • Gürültünün etkisi aradaki mesafenin karesi ile ters orantılı olacak şekilde azalır. Gürültüyü absorbe eden yüzeyler de şiddetini azaltacaktır. Benzer şekilde radyasyon ve ışık da artan mesafe ile zararlı etkisini kaybedecektir. Kişisel koruyucu uygulamaları • Bütün bu yöntemlere rağmen risk faktörleri ile temas hala gerçekleşiyor olabilir. Bu noktada yapılması gereken kişisel koruyucu uygulamalardır. (maske-gözlük-kulak tıkacı-eldiven- baret-koruyucu ayakkabı) • Ancak koruyucu uygulamalar bütün yöntemler içinde en son tercih edilen olmalıdır. Çünkü bu yöntemlerin bazıları az bir süreliğine dahi uygulanmasa kişide sağlık sorunu meydana gelmektedir.(örneğin kulak koruyucusunun yarım saatliğine takılmaması 8 saatlik bir mesaide sağlanacak korumayı yarı yarıya azaltmaktadır) • Kimi zaman kaynakta kontrole göre daha ucuz ve kolay olarak görülen kişisel koruyucu uygulamaların etkinliğinin sınırlı olduğu bilinmelidir.
140
İŞ KAZALARI Tanım • Kaza, beklenmeyen bir anda ortaya çıkan ve sosyo-ekonomik yönden zarar veren bir olaydır. Bu andan sonra yapılacak olan korunma önlemleri, sekonder ve tersiyer (ikincil, üçüncül) sağlık hizmetlerini içerir. • Kaza oluşmadan önceki çalışmaların tümü ise primer (birincil) sağlık hizmetlerinin kapsamına girer. Kaza oluştuktan sonra tedavi etmek, daima korumadan çok pahalı olacaktır. • İş kazaları, trafik kazaları ve ev kazalarından sonra en çok ölüme, kazalar içinde en fazla sakatlanmaya neden olan kaza türüdür. Türkiye’de 2009 yılı verilerine göre; • İş Kazası Sıklık Hızı: Tam gün çalışan her yüz kişide 0.62’dir • İş Kazası Ağırlık Hızı: Her bir milyon iş saatinde 641 iş günü, çalışılan her yüz saatte 0.51 saat (30.6 dk.) iş kaybı oluştuğu belirlenmiştir. • Eksik bildirimlere rağmen olgu sayısı yüksektir. Bu kazaların %60 tan fazlası çalışan sayısının 50’nin altında olduğu küçük işyerlerinde olmuştur.
Türkiye’de 2009 yılı verilerine göre; • İş kazalarının çalışanların hizmet süresine göre dağılımı incelendiğinde; iş kazalarını %3’ünün çalışanın işe girdiği ilk günde, yaklaşık %45inin ilk yıl içinde meydana geldiğinin bildirildiği saptanmıştır. • Gençlerin ve iş deneyimi az olanların daha çok iş kazası geçirdikleri belirgindir. Erkekler kadınlara göre 15 kat fazla iş kazası geçirme oranına sahiptir. • İş kazası açısından, bildirimlere göre en riskli iş kollarını sırasıyla; metal endüstrisi, inşaat, kömür madenciliği, dokuma, nakil araçları imali, makine imalat ve onarımı, taş, kum imalatı, diğer madenler, nakliye, kauçuk sanayi, ağaç-mantar işleri imalatı oluşturmaktadır. • Dünyada meslek hastalıklarının oranı % 56, iş kazasının oranı %44 iken ülkemizde meslek hastalıkları %0.6(429), iş kazaları oranı %99.4(64.316)’dır. İş Kazalarının Nedenleri ILO sınıflandırmasına göre: 1. İnsan faktörü: Eğitim ve bilgi eksikliği, dalgınlık vb. 2. Makine-malzeme faktörü: Malzeme yorgunluğu, uygun olmayan makine, üretim sistemi 3. Sosyal-teknik çevre faktörü: Termal konfor, gürültü, sağlık koşulları vb. • Tüm kazalarda doğrudan veya dolaylı olarak insan faktörüne bağlı bir hata vardır. Fakat bu hata, sadece kaza yapan kişiye ait değildir. • Hata; fabrika projesini çizen mimarda, inşaatı yapan müteahhitte, işyeri yönetiminde, işletme mühendisinde, makineleri planlayıp monte eden mühendiste, elektrikçide, ustabaşında, operatörde, bakım ve onarımı yapanda, temizlikçide, işçinin seçimini yapan işverende, işyeri hekiminde vb. olabilir.
141
İş Kazalarının Sağlık Sonuçları • Ülkeden ülkeye değişmekle beraber, yılda her yüz bin işçi için 20-100 iş kazası olgusu beklenmektedir. • Türkiye’de 2009 yılında ise 64316 iş kazasında, 1171 kişi ölmüş 1668 kişi sürekli iş göremez hale gelmiş, 1.520.563 iş günü kaybı olmuştur. • Yaklaşık her 8 dakikada bir iş kazası olmakta, her 5 saate bir çalışan sürekli iş göremez hale gelmekte ve her 8 saatte bir çalışan hayatını kaybetmektedir. • Bu kazalarda en çok üst ekstremitelerin (%50) yaralandığı bildirilmiştir.
İş Kazalarından Korunma • İş kazalarının insana ya da çalışma ortamına bağlı olarak oluştuğundan hareketle, korunma yöntemleri de bu etkenlere yöneliktir. Önlemlerin temelini, işyerindeki kaza olasılıklarını belirleyen işyeri risklerinin saptanması çalışması oluşturmaktadır. Bu riskler belirlendikten sonra risklere ve işyeri koşullarına göre gerekli önlemlerin alınması çalışmaları tamamlanmalıdır. Bu çalışmalarda ana başlıklar aşağıdadır: Kişiye yönelik önlemler 1. İSG eğitiminin verilmesi ve izlenmesi, 2. Ergonomik çalışma kurallarına uyulması, 3. Riskli grupların uygunsuz yerlerde çalıştırılmaması, 4. Uyarı, işaret ve levhalarının uygun yerlere konulmasıdır.
142
Çalışma ortamına yönelik önlemler 1. Makine koruyucularının eksiksiz olması, 2. Kişisel koruyucuların verilmesi ve kullandırılması, 3. Fizik koşulların (termal konfor, aydınlatma, gürültü, toz vb.) düzeltilmesi, 4. Ergonomik araçların kullanılmasıdır. • Avrupa’da iş kazalarının % 90 kadarının İş Sağlığı ve güvenliği Yönetim Sistemlerinin eksikliğinden kaynaklandığı, son yılarda yapılan çalışmalarda bu eksikliklerin giderilmesi sonrasında, iş kazalarında en az % 30 azalma kaydedildiği saptanmıştır.
İŞLE İLGİLİ HASTALIKLAR TANIM • İşle ilgili hastalıklarda çalışına ortamından kaynaklanan etkenler bu hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırır veya gelişmesini hızlandırırlar. Meslek hastalıklarında bu etken- hastalık ilişkisi biraz daha farklıdır. Etken hastalığın vazgeçilmez nedeni ise bu bir meslek hastalığıdır. • İşle ilgili hastalıklar kas iskelet sistemi bozuklukları, koroner kalp hastalığı, kronik solunum sistemi hastalıkları gibi erişkinlerin kronik ve dejeneratif hastalıklarıdır. Biyolojilerinde birden fazla sayıda faktörün bulunduğu bu hastalıkların meydana gelmesinde mesleksel faktörlerin de rolü olduğu için bu hastalıklara işle ilişkili hastalık adı verilmekledir. • Örneğin kronik bronşit için başlıca risk faktörleri sigara içilmesi, hava kirliliği ve toz maruziyetidir. Belli mesleğe özgü bir durum olmamakla birlikle tozlu ortamda çalışanlarda hastalık daha sık olarak görülür. • Meslek hastalıklarında ise hastalıkla yapılan iş yani meslek arasında nedensel bir bağlantı vardır. Örneğin kurşun zehirlenmesi yalnızca kurşunun kullanıldığı işyerinde çalışanlara özgü bir sağlık sorunudur, başka işlerde çalışanda görülmez. Oysa kronik bronşit tozlu yerlerde çalışanlarda görülmekle birlikte tozsuz ortamlarda çalışan kişilerde de görülebilir.
143
İŞLE İLGİLİ HASTALIKLARIN TİPLERİ • İşle ilgili olabilecek başlıca hastalıklar: • hipertansion, • kas iskelet sistemi hastalıkları, • mide barsak sistemi ülserleri, • KOAH, • psikodavranışsal hastalıklardır İŞLE İLİŞKİLİ KARDİYAK SORUNLAR VE KORUNMA • Gürültü ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda, özellikle gece saatlerinde trafik ve havaalanı gürültüsüne uzun süre maruz kalanların hipertansiyon acısından artmış risk oluşturduğu saplanmıştır. Gürültüden kronik etkilenimin MI riskinin artısı ile ilişkili olduğu saplanmıştır. • Kimyasal etkilenimler akut miyokardiyal hasara neden olabildiği gibi var olan sorunları da tetikleyici etki gösterebilirler. Kimyasal maddelere yüksek yoğunlukta maruz kalmak akut toksik etkiler yapabilirken kardiyovasküler etkiler düşük düzeyli ve uzun süreli etkilenimin sonucu ortaya çıkan etkilerdir. Bu nedenle tanıda ve korunmada önemli sorunlarla karşılaşılabılmekledir. İŞLE İLİŞKİLİ KARDİYAK SORUNLAR VE KORUNMA • Koroner Arter Hastalıkları: Karbon di Sülfür (CS2) ,Nitrat esterleri, Karbon monoksit, Metil klorür, Arsenik, Organik yanma ürünleri ve hava kirliliği. Fiziksel, termal ve fizyolojik stres koroner arter hastalıklarının oluşumunda doğrudan veya dolaylı rol oynayan çevreseI etmenlerin başlıcalarıdır. • Hipertansiyon: İşyeri fizikososyal stresi, gürültü gibi fiziksel faktörler, kurşun ve CS2 gibi kimyasal faktörler gibi birçok çevresel elkilenim hipertansiyon ile ilişkilidir. İŞLE İLİŞKİLİ KARDİYAK SORUNLAR VE KORUNMA • Kardiyomiyopati: Kardiyomiyopati ile doğrudan ilişkisi saptanan tek çevresel faktör kobalttır. • Antimon ve CS2 ün CMP oluşturması konusunda ise farklı sonuçlara ulaşan yayınlar vardır. • Gece Çalışması: bazı epidemiyolojik araştırmalarda gece çalışanlarda koroner kalp hastalıkları riskinin, gündüz çalışanlara göre yükseldiğini gösterilmiştir
İŞLE İLİŞKİLİ SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI • Dünya Sağlık Örgütü, işle ilgili hastalıklara tipik bir örnek olan bu hastalıkları "Kronik balgam oluşumu veya istirahat ile veya eforda çoğalan nefes darlığı" şeklinde tanımlar. Bu hastalıkların başlıcaları: kronik bronşit, bronşial asthma ve amfizemdir. • Kronik bronşit prevalansı, özellikle kömür ve diğer maden işçilerinde, demir çelik işçilerinde, fırıncılarda, çiftçilerde pamuklu tekstil işçilerinde yüksektir. İŞLE İLİŞKİLİ KAS İSKELET SİSTEMİ HASTALIKLARI • İşle ilgili kas iskelet hastalıklarında iş ortamından ya da işin yapılış şeklinden kaynaklanarı faktörler (düşük sıcaklık, basınç, yüksek güç uygulanması, mekanik stres, vibrasyon) kadar kişisel faktörler de ( travma ya da hastalık hikayesi, yaş, vitamin eksikliği, şişmanlık) önemlidir. • İşle ilgili kas iskelet hastalıkları ağır, tekrarlanan ya da sürekli güç harcanarak yürütülen iş etkinliklerinin yol açtığı, ağırlaştırdığı, başlattığı kas iskelet hastalıklarıdır. Genellikle haftlalar, aylar yada yıllar süren etkilenmelerden sonra gelişir. İŞLE İLİŞKİLİ KAS İSKELET SİSTEMİ HASTALIKLARI İşle ilgili kas iskelet sistemi hastalıklarında risk faktörleri: • İş sırasındaki duruş biçimi (postür) ve hareketler • Yineleme ve iş temposu • Hareketlerin şiddeti • Vibrasyon • Sıcaklık • Bunlar iş yerinin düzeni, işin hızı (taşıyıcı yada asılı bantlarda yapılan çalışmalarda olduğu gibi), kaldırılan cismin ağırlığı gibi etmenlerden önemli boyutta etkilenir. • Vücutta rahalsızlık ve yorgunluğa neden olan herhangibir postür uzun sürerse özel sağlık sorunlarına yol açar. Uzun süreli ayakta çalışma ayaklarda ağrı. şişlik, kas yorgunluğu ve bel ağrısı nedeni olabilir.
144
Meslek Hastalıklarının Özellikleri • 1. Meslek hastalıkları bir ya da daha çok sağlık zararlısından oluşan hastalıklardır. • 2. Tüm hastalıklar meslek hastalığı olabilir, yeter ki nedeni işyerindeki bir etken olsun. • 3. Genelde iyice belirlenmiş bir hastalık etkeni vardır ama bazen mesleki olmayan benzer durumlardan ayırım zordur. Mesleksel kanser ve astım gibi. • 4. Hastalık etkeni veya ürünü tek faktörse biyolojik ortamda (kan, idrar vb.) gösterilebilir. • 5. Özgün bir klinik tablo oluşturabilir. Meslek Hastalıklarının Özellikleri • 6. Hastalık deneysel olarak oluşturulabilir. • 7. Hastalığın ilgili meslekteki insidansı, toplumdaki insidansından yüksektir. • 8. İşyerinde hastalık etkeninden etkilenildiği gösterilmelidir. • 9. Etkenle temas başladıktan sonra meslek hastalığı oluşumu, 1 hafta ile 30 yıl arasındadır. Latent süre çok değişkendir. • 10. Genellikle kronik hastalıklardır ve belirgin yakınmalar olduğunda hastalık veya sakatlık başlamıştır. Bu nedenle erken tanı önemlidir. Meslek Hastalıklarının Özellikleri • 11. Hastalığın oluşumunda, tipinin belirlenmesinde, progresyonunda, etkenlerin yoğunluğu çok önemlidir. • 12. Aynı toksik etkenlere kişilerin yanıt verme süresi ve şekli önemli farklılıklar gösterebilmektedir. • 13. Etkenle temas kesilince, meslek hastalığı genelde o evrede durur ne ilerler ne de geriler. • 14. Etkeni belirli olan meslek hastalığından tamamen korunmak mümkündür.
Meslek Hastalıkları Listesi • Çalışanlarda oluşan hastalığın mesleksel olduğunun kesin kanıtları olmaz ise hukuksal sorunların yaşanmaması için meslek hastalıkları listesi yapılmıştır. Ülkemizdeki meslek hastalıkları listesi: A) Kimyasal Maddelerle Oluşan Meslek Hastalıkları: Metaller, Solventler, tarım ilaçları, Gazlar- Buharlarla oluşabilirler. B) Mesleki Deri Hastalıkları: İrritan veya allerjik kontakt dermatit ile deri kanserleri başlıcalarıdır. Meslek Hastalıkları Listesi C) Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları: Pnömokonyozlar (Silikoz, asbestoz, antrokoz vb.), Kronik bronşit, Astma, Amfizem başlıcalarıdır. D) Mesleki Bulaşıcı Hastalıklar: Viral Hepatitler, Brusella, Şarbon, Tetanoz, Tüberküloz, Kuduz, AIDS önemlileridir. E) Fiziksel Etkenlerle Oluşan Meslek Hastalıkları: Isı, gürültü, basınç, vibrasyon, ışınlar en sık görülenlerdir.
145
Mesleki Solunum Sistemi Hastalıkları MSSH Genel Sınıflaması: • A. Pnömokonyozlar - Kömür İşçisi Pnömokonyozu (KİP) - Silikozis - Asbestozis - Silikat pnömokonyozları - Berilyum hastalığı - Diğerleri: Antimon, Baryum, Kobalt, Siderozis, Miks toz pnömokonyozları vb. • B. Mesleki Astım • C. Bissinozis • D. Mesleki Hipersensitivite Pnömonileri (HSP) • E. Mesleki KOAH (Kr.Bronşit-Amfizem) • F. Toksik ajanlara Bağlı Patolojiler (Amonyak, Kadmiyum, Klorin gibi) • G. Mesleki Akciğer Kanserleri • H. Solunum Sisteminin Mesleki İnfeksiyöz Hastalıkları • Kömür İşçisi Pnömokonyozu(KİP) : Maden çalışanlarında klinik öksürük, balgam, dispne gibi genel bulgularla bazen melanoptysis=siyah balgam görülebilir. • Morfolojik olarak kömür makülü ve Progresif Masif Fibrosis(PMF) görülür. Son dönem sağ kalp yetmezliği, kor pulmonale ve solunum yetmezliğidir. • Silikosis: Silisyum dioksit(Si02)-silika dünyada en çok bulunan minerallerdendir. Kristal formunun kuvars, tiridimit ve kristabolit şekilleri vardır. Yaygın kullanılan ve en sık silikosis tablosu yapan kuvars formudur. • Amorf formu silikosise yol açmaz. Silikanın asbest, talk, mika ve diğer minerallerle oluşturduğu forma silikatlar denir. Silikatlar hangi mineral ağırlıklı ise o formun pnömokonyozuna yol açar ki buna da mikst toz pnömokonyozu denir. • Silikosis riskinin olduğu iş kolları: taş ocakları kum püskürtme işleri, tünel kazıcıları, cam sanayi, çimento üretimi, kiremit-tuğla-balçık üretimi, madenciler, dökümcüler, seramik-vitray yapımı, çanak-çömlek yapımı, kuvars değirmenleridir.
Asbestosis: Asbestin iki türü vardır: • 1. Serpentin grubu: Hidrate magnezyum silikat olup dünyadaki asbest üretiminin %95’’idir. Ticari olarak kullanılan tipi krizotil (beyaz asbest)’dir. • 2. Amfibol grubu: Amosit, krokidolit, antefolit, tremolit ve aktinolit’dir. • Krizotil Amosit, Tremolit en çok plevra-pulmoner hastalığa neden olan tipleridir. Asbest madenleri, ocakları, inşaat, otomotiv, gemi yapımı, tamiri, izolasyon işleri en çok etkilenilen iş kollarıdır. • İnce raller, dispne, çomak parmak ve radyolojide plevral plaklar en sık bulgularıdır. 10-40 yıllık anamnez öyküsü olabilir. • Bissinozis: Pamuk, keten, kenevir tozlarına maruz kalanlarda hafta sonu veya izin dönüşü göğüste sıkışma hissi, öksürük balgam ve dispne karakterizedir. • 18. y.y.’da Ramazzini pamuk işçilerinin astımı olarak tanımlamıştır. Pazartesi ateşi, çiftçi hastalığı adları da verilmiştir. • Kısa süreli etki ve sonlanma ile tamamen geçebildiği gibi uzun süreli etkilenim sonrası KOAH oluşabilmektedir.
146
Meslek Hastalıkları Tanı Yöntemleri 1. Ayrıntılı çalışma öyküsü: İyi bir iş ve meslek anamnezi alınırsa, bazen meslek hastalıkları tanısı en kolay konan hastalıkların başında gelir. Çalışılan tüm işler, tarihleri, sırası, süresi, işin türü, ortam etkileri, diğer çalışanlardaki bulgular, iş dışı etkilenmeleri vb. incelenmelidir. 2. Klinik bulgular: Fizik muayenedeki bulgular. Genellikle semptomlar ortaya çıktığında patoloji önemli progresyon göstermiştir. 3. Laboratuar: Biyokimyasal (kan, idrar), radyolojik (AC, USG, CT, MR) ve patolojik-sitolojik (doku, balgam, plevra sıvısı, idrar) incelemelerin sonuçları. Solunum Fonksiyon Testi (SFT). 4. İşyeri ortam bulguları: Termal konfor, toz, gaz, gürültü, aydınlatma, basınç, titreşim, radyasyon, metal, işyeri hijyeni inceleme sonuçları.
Erken Tanının Önemi • Gürültülü işyerinde çalışan bir işçide odiyo çekilmeden 35 dB kayıpları bile tanımak mümkün olmayabilir. Hasta bu evrelerde sesleri işitir, fısıltıları bile duyar. • Yine 40mcg/100ml kan kurşununu geçen bir akü işçisinde hiçbir şikayet yoktur ve ancak kan kurşunu ölçümü ile meydana çıkar. • Bu nedenlerle erken tanı için işe giriş ve periyodik muayeneler ile mesleki öykü ve dikkat de çok önemlidir Meslek hastalıkları tanı pratiğinde tıbbi sorunlar 1. Meslek hastalıklarının çoğunu diğer hastalıklardan ayırt etmek zordur 2. Meslek hastalıklarının çoğununun oluşumunda tek faktör rol oynamaz 3. Etkilenimin başlaması ile meslek hastalığının oluşumunun arasındaki (latent) süre çok değişkendir 4. Meslek hastalıklarının oluşumunda, tipinin belirlenmesinde, gelişiminde etkileyen ajanlarının yoğunluğu önemlidir 5. Aynı ajanların kişilerin yanıt verebilirlik süresi ve şekli önemli farklılıklar göstermektedir.
147
Tedavi ilkeleri • Meslek hastalıklarındaki akut veya kronik olma durumuna göre değişebilen ama temel olarak aynı olan ilkeler aşağıdaki sırayla uygulanır: a) Etkilenimin-maruziyetin sonlandırılması b) Spesifik (varsa) tedavi c) Semptomatik-destekleyici (gerekiyorsa) tedavi Meslek Hastalıklarından Korunma • Meslek hastalıklarından korunmak mümkündür ve üç başlıkta incelenir: 1. Kaynakta kontrol yaklaşımları: Riskin kaynakta kontrolünü sağlayan iş hijyeni çalışmalarıdır. 2. Alıcıda kontrol yaklaşımları 3. Kişisel koruyucu uygulamalar: kaynakta kontrol tam değilse veya olamazsa kişisel koruyucuların (kulaklık, baret, gözlük, maske, özel ayakkabı vb.) kullanılmasıyla uygulanır. 4. Tıbbi yaklaşımlar: İşe giriş, aralıklı kontrol muayenesi ve sağlık eğitimi uygulamalarıdır.
Sağlık Düzeyi Ölçütlerinin Kullanım Amaçları 1. Ülkeler arasında ve ülke içi gruplar arasında karşılaştırmalar yapmak, 2. Sağlık hizmetlerini planlarken öncelikleri belirlemek 3. Toplum sağlığı ile ilgili müdahalelerin etkisini değerlendirmek, 4. Toplumda zaman içerisinde gerçekleşen değişimi izlemek,
148
Sağlık Düzeyinin Ölçümünde Genel İlkeler 1. Sağlık düzeyinin ölçümünde kullanılabilecek çok sayıda ölçüt vardır 2. Ölçütler genellikle oran veya ortalamaların hesaplanmasına dayanır. 3. Mutlak sayıların kullanılmasından kaçınılmalıdır. 4. Bu ölçütler içerisinde amaca en uygun olanlar seçilmelidir 5. Kullanılan ölçütlerin doğru belirlenmiş olması önemlidir. Genelde 2 tür ölçüt vardır.  Hız: Bir olayın toplum içinde görülme sıklığını ölçmek için kullanılır. (Bir olgunun bütün içindeki yeri)  Oran: Bir sağlık olayının diğerine göre ne boyutta olduğunu ifade eder.
HIZ  Pay: Bir sağlık sorunu ile karşılaşanların sayısı  Payda: Risk altındaki toplum (Bir hastalığa yakalanma veya karşılaşma olasılığı yüksek olan grup) * Pay ve paydada yer alan sayılar aynı zaman dilimine ait olmalıdır. * Her hız bir katsayı ile ifade edilir. * Sağlık sorunu toplumda sık görülüyorsa (örn: bebek ölüm hızı- binde) küçük, nadir görülüyorsa (örn: anne ölüm hızı-yüz binde) büyük katsayı kullanılır. 5 ORAN  Pay ve paydada yer alan olaylar birbirinden farklıdır. (Kadın/erkek oranı, düşük/canlı doğum oranı vb.) ORANTI (Proportion): • Pay: Belirli bir olay-olgu sayısı • Payda: Toplam kişi sayısı (risk altındaki toplumun da dahil olduğu tüm toplum) • Örnek: Bir sağlık kuruluşuna başvuranlar (payda) içinde Hipertansiyon tanısı alanların (pay) yüzde (%) olarak ifadesi orantıdır.
149
Sağlık Düzeyi Ölçütleri  Doğurganlık (Fertilite) Ölçütleri  Ölüm (Mortalite) Ölçütleri  Hastalık (Morbidite) Ölçütleri  Kombine Ölçütler  Diğer Ölçütler  Sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin ölçütler  Sağlık düzeyini etkileyen faktörlere ilişkin ölçütler
Kaba Doğum Hızı (Crude Birth Rate) 1 Yılda Canlı Doğum Sayısı KDH = X 1000 Yıl Ortası Nüfus Dünya (2016): Binde 19 Türkiye (2016): Binde 16 Nijer (2016): Binde 48 Japonya (2016): Binde 8 Kaynak: UNICEF – 2017
150
Genel Doğurganlık Hızı (General Fertility Rate) 1 Yılda Canlı Doğum Sayısı GDH = X1000 15–49 Yaş Kadın Sayısı Yaşa Özel Doğurganlık Hızı (Age Spesific Fertility Rate) 1 Yılda (X) Yaştaki Kadınların Yaptığı Canlı Doğum Sayısı YÖDH = 1000 (X) Yaştaki Kadın Sayısı Toplam Doğurganlık Hızı (Total Fertility Rate) TDH =  YÖDH Dünya (2016): 2.4 Türkiye (2016): 2.1 Nijer (2016): 7.2 Japonya (2016): 1.5 Kaynak: (UNICEF – 2017) Toplam Doğurganlık Hızının Anlamı Toplam doğurganlık hızı, mevcut doğurganlık hızlarının değişmeyeceği varsayılarak, bir kadının doğurganlık (fertil) dönemi boyunca ortalama kaç canlı doğum yapacağını gösterir. Çocuk – Kadın Oranı 0 – 4 Yaş Çocuk Sayısı ÇKO = X 100 15 – 49 Yaş Kadın Sayısı
Kaba Ölüm Hızı (Crude Death Rate) Yılda Ölüm Sayısı KÖH = X 1000 YON Cinse Özel Ölüm Hızı 1 Yılda (X) Cinste Ölüm Sayısı CÖÖH = X1000 (X) Cinsin Yıl Ortası Nüfusu Yaşa Özel Ölüm Hızı 1 Yılda (X) Yaşta Ölüm Sayısı YÖÖH = X1000 (X) Yaşın Yıl Ortası Nüfusu Bebek Ölüm Hızı (Infant Mortality Rate) 1 Yılda Ölen Bebek Sayısı BÖH = X 1000 Canlı Doğum Sayısı Yenidoğan Ölüm Hızı (Neonatal Mortality Rate) 1 Yılda 0-28 Günlük Ölen Bebek Sayısı YDÖH = X 1000 CDS Yenidoğan Sonrası Ölüm Hızı (Postneonatal Mortality Rate) Yılda 29-365 Günlük Ölen Bebek Sayısı YDSÖH = X 1000 CDS Erken Yenidoğan Ölüm Hızı 1 Yılda 0–7 Günlük Ölen Bebek Sayısı EYDÖH = X 1000 CDS Geç Yenidoğan Ölüm Hızı 1 Yılda 8-28 Günlük Ölen Bebek Sayısı GYDÖH = X 1000 CDS Perinatal Ölüm Hızı (Perinatal Mortality Rate) 1 Yılda Perinatal Ölüm Sayısı PÖH = X1000 Toplam Doğum Sayısı (CDS + ÖDS) Beş Yaş Altı Ölüm Hızı (Under Five Mortality Rate) 1 Yılda 0 – 4 Yaşta Ölen Çocuk Sayısı BYAÖH = X 1000 CDS
151
Anne Ölüm Hızı (Maternal Mortality Rate) 1 Yılda Ana Ölümü Sayısı AÖH = X100000 CDS Cinse Göre Orantılı Ölüm Hızı 1 Yılda (X) Cinste Ölüm Sayısı CGOÖH = X 100 Toplam Ölüm Sayısı Yaşa Göre Orantılı Ölüm Hızı 1 Yılda (X) Yaşta Ölüm Sayısı YGOÖH = X 100 Toplam Ölüm Sayısı Nedene Göre Orantılı Ölüm Hızı 1 Yılda (X) Hastalığı Nedeniyle Ölüm Sayısı NGOÖH = X 100 Toplam Ölüm Sayısı Fatalite Hızı (Case Fatality Rate) (X) Hastalığı Nedeniyle Ölüm Sayısı FH = X100 (X) Hastalığına Yakalanan Kişi Sayısı Mortalite Hızı (Mortality Rate) 1 Yılda (X) Hastalığı Nedeniyle Ölüm Sayısı MH = X1000 Yıl Ortası Nüfus
Önemli Ölüm Nedenleri Sıralaması  Bir bölgede mortalite hızı en yüksek olan ölüm nedenlerinin sıralaması toplumun sağlık düzeyi hakkında bilgi verir.  Bu sıralama tüm toplum için ya da belli cinsiyet ve yaş grupları için yapılabilir.  Toplumun sağlık düzeyi yükseldikçe, beslenme yetersizliklerine ve enfeksiyonlara bağlı ölümler alt sıralara iner. Doğumda Yaşam Beklentisi (Life Expectancy at Birth) Yaşa özel ölüm hızlarından yararlanılarak hesaplanır. Yaşa özel ölüm hızlarının değişmeyeceği varsayılarak, yeni doğan ya da belli bir yaşa ulaşan bireylerin kaç yıl daha yaşamalarının beklendiğini gösterir. Dünya (2016): 72 Türkiye (2016): 76 Sierra Leone (2016): 52 Japonya (2016): 84
152
Yaşam Beklentisi Doğumda yaşam beklentisi tüm toplum için hesaplanabileceği gibi erkek ve kadınlar için ayrı ayrı hesaplanabilir. Farklı yaşlar için yaşam beklentisi de (5 yaş, 50 yaş, 65 yaş vb) hesaplanabilir.
Nokta Prevalans Hızı (Point Prevalence Rate) Bir bölgede belli bir andaki toplam vaka sayısının risk altındaki nüfusa oranıdır. Süre Prevalans Hızı (Period Prevalence Rate) Bir bölgede belli bir sürede görülen toplam (eski+yeni) vaka sayısının risk altındaki nüfusa oranıdır. İnsidans Hızı (Incidence Rate) Bir bölgede belli bir sürede meydana gelen yeni vaka sayısının risk altındaki nüfusa oranıdır. Atak Hızları  İnsidansın bulaşıcı hastalıklar alanında kullanılan şeklidir.  Belirli bir süre içinde saptanan  “Bulaşıcı hastalık vaka sayısının”  O hastalığa duyarlı kişi sayısına bölünmesi ile elde edilen değer.  Bağışıklık bırakan hastalıkların yaptığı salgınların boyutunu ve salgınları durdurmak için alınan kontrol önlemlerinin etkinliğinin değerlendirilmesinde kullanılır (primer ve sekonder atak hızı).
153
Sık Görülen Hastalıkların Sıralaması  En sık görülen hastalıkların sıralaması toplumun sağlık düzeyi hakkında bilgi verir.  Bu sıralama tüm toplum için ya da belli cinsiyet ve yaş grupları için yapılabilir  Toplumun sağlık düzeyi yükseldikçe, enfeksiyon ve beslenme yetersizliğine bağlı hastalıklar alt sıralara iner, alt sıralardakiler üst sıralara çıkar (Soğan Kabuğu Prensibi) Standartlaştırılmış Hız ve Oranlar Toplumların yaş vb özellikler açısından farklı olması hız ve oranların karşılaştırılmasını güçleştirir. Bu nedenle hız ve oranlar önemli özellikler açısından standartlaştırılabilir. Örneğin, Türkiye’de nüfusun genç olması nedeniyle, kaba ölüm hızı gelişmiş ülkelerden düşüktür. Kombine Ölçütler  Sağlıklı Yaşam Beklentisi Healthy Life Expectancy (HALE)  Sakatlığa Göre Ayarlanmış Yaşam Yılları Disability Adjusted Life Years (DALY)  Kaliteye Göre Ayarlanmış Yaşam Yılları Quality Adjusted Life Years (QALY)
DALY  Sakatlığa Ayarlanmış Yaşam Yılları (DALY), sağlıklı olarak geçirilen bir yılın kaybı olarak değerlendirilir. DALY toplum sağlığının ölçüm özetini, örneğin mortalite ve ölümcül olmayan sağlık çıktılarının tek bir sayı ile temsil edilmesi için geliştirilen bir ölçüttür. DALY kavramı çeşitli hastalıklar ve yaralanmaların neden olduğu erken ölümler ile ölümle sonuçlanmayan ancak uzun süreli engellilik ve işlev kaybına neden olan hastalık durumlarının yol açtığı hastalık yükünün tek bir ölçüt ile değerlendirilmesini amaçlamaktadır  DALY, yeti yitiminin ortaya çıkmasından itibaren geçen yıllar ile erken yaşta meydana gelen ölümlere bağlı kaybedilen süreyi bir öçütte bir araya getirerek göstermektedir. Dolayısıyla DALY hesaplamasında kullanılan birim zaman ya da daha basit bir ifadeyle yıldır. Kısaca 1 DALY yaşamdan kaybedilmiş sağlıklı bir yıla karşılık gelmektedir. DALY nüfus düzeyindeki erken ölümlere bağlı kaybedilmiş (YLL: Years Life Lost) ve yeti yitimi ile geçirilen yılların (YLD: Years Life Disabled) toplum düzeyindeki toplamıdır
154
QALY  Kaliteye Ayarlı Yaşam Yılı kavramı, önceleri bütün sağlık indekslerini ifade etmek için kullanılmaktayken, günümüzde özellikle sağlık çıktılarının etkinliğini ölçmek için kullanılmaktadır. Her bir ömür senesini yaşam kalitesi ile birlikte ele alan bir ölçektir. Hem yaşam beklentisindeki artışı, hem de yaşam kalitesindeki farklılaşmayı ölçer.  Yöntemin amacı, sağlık getirileri veya götürülerinin birçok farklı durum için ortak bir ölçekte değerlendirerek basit bir birimle ifade edilmesi ve birçok boyutun tek bir endekste toplanmasıdır. QALY terimi sınırlı sağlık kaynaklarının alternatif sağlık programları arasında dağıtılması sırasında karar vericilere yardımcı olan analizlerde kazanımların verimliliğini daha doğru ölçmek için geliştirilmiş bir kavramdır. Kavram temel olarak bireyin kendi sağlık durumu hakkında nasıl bir değerlendirme yapacağı üzerinde kurgulanmıştır QALY hesaplamalarında, birim olarak bir yaşam yılı kalitesi kullanılır. Ölüm “0” ile, mükemmel sağlık “1” ile puanlandırılır. Örneğin beş yıl fazla yaşamak o süredeki sağlık kalitesine göre değerlendirilebilecek beş yaşam yılını ekleyecektir. Çok ağır hastalıklar gibi ağır durumları ölümcül durumlarla ya da ölümle eşit şekilde ele alabilmek için çeşitli sağlık durumlarına sayısal değerler verilmiştir ki böylece birikimle ilerleyen bir sağlık getirisi ölçütü oluşabilir.  Örneğin şiddetli ağrı ile geçirilen bir yıla 0.5 puan verilebilir. Temel varsayıma göre QALY değerleri toplanabilir. Böylece iki bireyin şiddetli ağrısını gideren bir tedavi (2x0.5) bir sağlık yaşı ekleyebilecek tedaviye eşit hale gelir. Yaşam yılları her birey için aynıdır, yani gelir ya da yaş farkı gibi değişkenleri göz önünde bulundurmadan bütün yaşam yıllarının ağırlıkları aynıdır
Sağlık Hizmet Olanaklarına İlişkin Ölçütler  Hekim başına düşen nüfus  Diğer sağlık personeli başına düşen nüfus  Yatak başına düşen nüfus  Hemşire / Hekim Oranı  Yatak / Hemşire Oranı Sağlık Hizmetlerinin Sunumuna İlişkin Ölçütler  Kişi başına yılda muayene sayısı  Çocuk başına izlem sayısı  Gebe başına izlem sayısı  Doğum öncesi bakım alan gebe oranı  Sağlıklı koşullarda doğum oranı  Gebeliği önleyici yöntem kullanma oranı  Bağışıklama oranları Diğer Ölçütler  Fert Başına Düşen Ulusal Gelir  Kişi Başına Yıllık Sağlık Harcaması  Genel Bütçeden Sağlığa Ayrılan Pay  Okur–Yazarlık Oranları  Temiz İçme Suyuna Sahip Nüfus Oranı  Kanalizasyondan Yararlanan Nüfus Oranı  Kişi Başına Kalori Tüketimi  Kişi Başına Protein Tüketimi  İnsani Gelişim İndeksi  Gini indeksi (gelir dağılımı ölçütü)
155
İnsani Gelişim İndeksi (Human Development Index) Ülkelerin sağlık, eğitim ve ekonomik durumlarını birlikte değerlendiren bir kombine ölçüttür Yaşam Süresi (Doğumda Yaşam Beklentisi) Eğitim Durumu (Ortalama okuma süreleri) Ekonomik Durum (Kişi Başına Düşen Milli Gelir)  Ortalama yaşam beklentisi, uzun ve sağlıklı yaşamın göstergesi sayılıyor.  Okur-yazarlık oranı (eğitim endeksindeki ağırlığı üçte iki) ve okullaşma oranının (eğitim endeksindeki oranı üçte bir) ortalaması, bilginin göstergesi kabul ediliyor.  Düzgün bir yaşam standardının göstergesi olarak da kişi başına düşen milli gelir sayılıyor
İGE uzun ve saglıklı yaşam bilgiye erişim insana yakışır yaşam standardı Bazı Ülkelerin İnsani Gelişim İndeksi Sırası Ülke Sıra Puan Norveç 1 0.993 Türkiye 64 0.791 Nijer 189 0.354 SONUÇ  Çeşitli amaçlarla kullanılan çok sayıda sağlık düzeyi göstergesi vardır.  Bu göstergelerden amaca uygun olanlar seçilmeli, bu göstergelerle ilgili temel veriler doğru saptanmalı ve elde edilen sonuçlar doğru yorumlanmalıdır.
156
Bulaşıcı Hastalık (Communicable disease, Contagious Disease) ● Özel bir enfeksiyöz etkeninin ya da onun toksik ürünlerinin, bir kaynaktan duyarlı bir kişiye doğrudan ya da dolaylı olarak geçmesiyle oluşan hastalıktır. ● 45 yaş altı ölümlerin yarısından, 5 yaş altı ölümlerin % 63’ünden enfeksiyonlar sorumlu.
Tüm hastalıkların etyolojisinde 2 ana nedenler grubu bulunmaktadır; 1)Esas nedenler 2)Hazırlayıcı nedenler Dünyada en çok öldüren 10 enfeksiyon (x1000) • Alt SYE 3866 • HIV 2943 • İshal 2124 • Tbc 1660 • Sıtma 1080 • Kızamık 777 • Tetanoz 309 • Boğmaca 296 • CYBH(HIV hariç)217 • Menenjit 156
157
● Ebola epidemisi ile 2,218 ölüm ● HIV/AIDS: 1.6 milyon ölüm ● Tüberküloz: 1.3 milyon ölüm. ● Pnömoni: 1.1 milyon beş yaş altı çocuk ölümü ● Enfeksiyöz diyare: 760,000 beş yaş altı çocuk ölümü
Ebola Virus Hastalığı ● Ebola Hemorajik Ateşi olarak adlandırılan ölüme neden olan önemli bir hastalıktır. ● EVH, insanlarda ve primatlarda (maymunlar, goriller ve şempanzeler) hastalığa neden olabilir. ● meyve yarasalarının doğal konakçı olduğu düşünülmektedir.
158
Ebola salgınları ● Hastalık insanlara Ebola virüs ile enfekte olmuş hayvanlarla temas yoluyla (genellikle kesme, pişirme, yeme sonrası) veya enfekte olmuş kişinin vücut sıvılarıyla temasla bulaşır. ● EVH, ilk olarak 1976'da, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ndeki Ebola Nehri yakınında ● Afrika kıtasında salgınlar yapmaktadır.
Veba ● İnsanlara rastlantı ile bulaşmakta ve belli yerlerde endemik olarak ve uygun zamanlarda epidemik karakter kazanmaktadır.. Hastalığın tarih boyunca gelişimi incelendiğinde pandemiler ve epidemiler yaptığı ve ortadan kendi kendine kaybolduğu gözlemlenmiştir.
159
Endemi: Bir hastalığa belli bir bölgede her zaman rastlanması durumudur.Örneğin sıtma Çukurova’da endemiktir. ● Epidemi(Salgın): Belli bir bölgede beklenenden fazla vaka çıkması durumudur. ● Pandemi: Hastalığın kıtalararası yayılması durumudur. ● Sporadi: enfeksiyon hastalığının tek tük görülmesidir
Enfeksiyon hastalıklarının genel özellikleri: 1)Gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerde akut enfeksiyon hastalıkları, gelişmiş ülkelerde ise kronik enfeksiyon hastalıkları önemli morbidite ve mortalite nedenleri arasında yer almaktadır. 2) Kontrol edilmeleri DM,HT,kardiyovaskuler hastalıklar gibi enfeksiyon dışı kronik hastalıklara göre daha kolaydır.
160
3)Salgınların önlenmesi için mutlaka sürekli biçimde izlenmeleri ve sürveyans gereklidir. ● 4)Kolaylıkla bir yerleşim yerinden bir başkasına,bir ülkeden diğerine (bazen saatler içinde)taşınabilir. ● 5)Sadece hasta olan kişinin değil,her zaman Toplumsal Sağlık Sorunlarıdır. ● 6)Toplumda işe ve okula devamsızlığın en önemli nedenidir. ● 7)Çevre faktörleri ile sıkı sıkıya ilişkilidir.
Sürveyans (İng. surveillance) ● Verilerin sistematik olarak toplanması, işlenmesi ve elde edilen sonuçlara göre harekete geçecek kişilere ve ihtiyacı olanlara bu değerlendirmelerin hızla geri bildiriminin sağlaması süreci.
161
Sonuçları ● Aniden ortaya çıkışı ile sosyal hayatı felce uğratabilir; insanlar, hastalar yakınları bile olsa onları korkudan ölüme terk edebilir (Avrupa’da veba) ● Seyahat- ticari hayat durabilir. ● Sağlık kuruluşlarının yükü artar. ● Yoksulluk aile, bölge ve ülke düzeyinde artar. ● kanserler, peptik ülser gibi başka hastalıklara da yol açmaktadır.
Nedenleri ● Artan nüfus ve kalabalık yaşam: Grip, ASYE, covid ● Ekolojik değişiklikler (barajlar):şistozomiasis ● Kentleşme: fuhuş-CYBH ● Değer yargılarında değişim-serbest cinsellik: CYBH ● Küresel gıda ticareti: E coli., Deli dana hastalığı ● Küresel ısınma: Sıtma, kolera vb. ● Biyoterörizm: Çiçek, şarbon, veba, botilinum toxini
162
Kaynak ● Enfeksiyon: Bir etkenin konakçının üzerine gelip yerleşmesi ve orada çoğalmasıdır. ● Enfeksiyon kaynağı: Enfeksiyon etkeninin üzerinde yaşadığı, ürediği, yaşamını sürdürebilmek için bağımlı olduğu, duyarlı bir konakçıya geçebilecek şekilde çoğaldığı insan, hayvan, bitki ya da toprak gibi varlıkların tümüne denir.
İnsan ● Hasta ve taşıyıcı insanlar enfeksiyon kaynağıdır. ● Hastalar Tipik vakalar ve atipik vakalardan ibarettir. Atipik vakalar nonspesifik bulgularla seyrettiği için tanınmaları güçtür.Bu nedenle halk sağlığı açısından risk oluşturmaktadırlar. ● Sağlam Taşıyıcılar ( Portörler ) : Enfeksiyon ajanını taşıyan ancak hiçbir hastalık belirtisi olmayan kişilerdir.
163
Vertebralı Hayvanlar ● Sığırlar : Brucella, tbc , Antrax , taenia saginata ● At : Ruam , tetanoz ● Köpek :Kuduz , Kist hidatik Artropodlar ● Bit :Tifus ● Pireler : Veba Toprak ve diğer cansız araçlar ● Mantarlar ( Histoplazma ) , tetanus , gazlı gangren
Etkenin özellikleri İnfektivite Etkenin sağlam kişiye ulaşabilme ve dokulara yerleşip üreyebilme özelliğidir. SAH (sekonder atak hızı) ile ölçülür. Primer Atak Hızı İlk kuluçka döneminde görülen vaka sayısı * 100 Risk altındaki duyarlı nüfus Sekonder Atak Hızı : İkinci kuluçka döneminde görülen vaka sayısı* 100 Risk altındaki duyarlı nüfus
164
Virülans: ● Etkenin insanda oluşturduğu hastalığın şiddetini tanımlar. ● Deney hayvanlarının %50’sini öldüren mikrop sayısı (LD50) ● Pratikte Fatalite Hızı ile ölçülür Fatalite Hızı : Hastalığa yakalanıp ölenlerin sayısı * 100 Toplam vaka sayısı
Patogenite Etkenin, konakçının vücudundaki dokularda meydana getireceği patolojik reaksiyonlardır. Patojenite: Hastalık belirtisi gösteren kişi sayısı *100 Etkenle enfekte kişi sayısı
165
Kuduz ● kuduz hastalığının patogenite ve virülansı çok yüksek, infektivitesi düşüktür. ● kuduz hastalığı toplumda bireyler arasında kolay yayılmaz. ● etkenle karşılaşıldığında büyük ihtimalle hastalık tablosu ortaya çıkar ve bu hastalık son derece öldürücüdür. ● Etkenle karşılaştığı düşünülen kişilerde hastalığın çıkacağı öngörülerek hemen gerekli önlemler alınmalıdır. Su çiçeği ● İnfektivitesi yüksek, patogenitesi yüksek ve virülansı ise çok düşüktür. Bu nedenle bir hekim, ● bölgesinde su çiçeği vakası gördüğü taktirde hastalığın pek çok bağışık olmayan kişiye bulaşabileceğini, ● etkenin bulaştığı kişilerin hepsinin hasta olmayacağını, bir kısmının asemptomatik ve bir kısmının da spesifik olmayan belirtiler gösterebileceği, ancak hasta olanlarda hastalığın sakatlık veya ölüm nedeni olabileceğini düşünmelidir.Konakçıya infeksiyon etkeninin girdiği bir giriş yeri vardır. ● Deri ● Mukoza ● Sindirim yolu ● Solunum yolu ● Kan yolu
Antijenite ● Etkenin konakçıda spesifik immun cevap oluşturabilme yeteneğidir. ● Bazı etkenler hayat boyu, bazıları da kısa süreli bağışıklık kazanırlar. ● Etkenlerin bu özelliği halk sağlığı açısından önemlidir.Bu yolla aşılar geliştirilerek bu hastalıkların yayılması önlenebilir. Toksijenite ● Bazı etkenler salgıladıkları ya da yapılarında taşıdıkları zehirli maddeler ile konakta patolojik değişiklik yaratırlar. ● (Tetanus, Gazlı gangren etkenleri, Difteri basili, Kolera vibrionu vb..) Tropizm ● Bir etkenin belirli bir organda yerleşme eğilimi göstermesi bir dokuya ilgi göstermesidir. ● Viral Hepatit Etkenleri Karaciğer ● Tbc Akciğer ● Gonore Ürogenital (Transisyonel) epitel
166
2-Bulaşma yolları Genel olarak bulaşma: a-Doğrudan (öpme, cinsel temasla bulaşma gibi) b-Dolaylı (Araçlarla, vektörlerle, hava ile) olmak üzere 2 tipte olabilmektedir. Bulaşma yoluna yönelik önlemler kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık hizmetleridir.
Konakçı Bir enfeksiyon etkeninin büyüme ve çoğalması için uygun yer sağlayan insan ya da hayvanlara denir. Hastalığı önceden geçirsin ya da geçirmesin, etkeni alıp bir başkasına bulaştırma potansiyeli taşıyan kişidir. Konakçı sağlam olan, Kaynak, hasta olan kişidir.
167
Konakçıya infeksiyon etkeninin girdiği bir giriş yeri vardır. ● Deri ● Mukoza ● Sindirim yolu ● Solunum yolu ● Kan yolu
● Deri: Sağlam deri: Leptospiroz Yaralanmış deri: Tetanoz ● Mukoza ● Konjonktiva: Adenovirüs tip 8 ● Vaginal mukoza: Cinsel yolla bulaşan Hast. ● Solunum Sistemi: pnömokoklar ● Sindirim Sistemi: kolera, dizanteri ● Transplesental: Toksoplazma ● Organ Nakli: CMV Çevre ● Genel sanitasyon ● Hava kirliliği ● Yoğun yaşanan yerler ● Uzun süreli kapalı kalan yerler ● Yoksulluk Enfeksiyon Hastalıklarında Korunma ● Bir hastalık etkeni vücuda girmeden önce ’’Birincil Koruma Hizmeti’’ ● İkincil Korunma: Hastalığa ait belirtilerin çıkmadığı ancak etken nedeniyle hastalık oluşturacak patolojik değişikliklerin olduğu ve presemptomatik evre adı verilen dönemdeki korumadır. Üçüncül Korunma: ● ölümden korunmaya veya tedavi edilmeye çalışılır. ● Sakatlıklar ve komplikasyonların önüne geçilmeye çalışılır. ● Rehabilitasyon Bulaşıcı Hastalıklar Çıkmadan Önce Alınacak Önlemler ● Kişilere Yönelik Önlemler ● Sağlık eğitimi ● Kişisel hijyen ● Beslenmenin iyileştirilmesi ● Kültürel ve ekonomik kalkınma ● Bilinmeyen vakaların tespiti Kitle taramaları Taşıyıcı aranması Hasta hayvan aranması Gıda denetimi ● Bağışıklama
168
Çevreye Yönelik Önlemler ● Su hijyeni ● Konut temizliği ● Atıkların zararsızlaştırılması ve uzaklaştırılması ● Çöplük ve gübrelerin kontrolü ● Vektör savaşı ● Genelevlerin kontrolü ● Besin hijyeni
A)Plan-program Hazırlığı ● Bu amaçla bölgenin üç özelliği dikkate alınmalıdır. a)Yöresel özellikler b)Mevsimsel özellikler c)Toplumsal özellikler
169
B)Plan - Program Yapımı ● 1)Bulaşıcı hastalık takvimi: Kayıtlar incelenerek bölgeye özel bulaşıcı hastalıkların neler olduğu ve hangi dönemlerde daha fazla görüldüğü ortaya konulmalıdır.Böylece hangi dönemde hangi hastalığa karşı önlem alınması gerektiği de bilinebilir. ● 2)Gerekli malzemeyi belirleme ve sağlama ● 3)Personel iş bölümü ● 4)Ekip eğitimi ● 5)İzinlerin düzenlenmesi
Bulaşıcı Hastalıklar Çıkmadan Önce Sağlık Ekibinin Yapması Gerekenler ● Sağlık eğitimi yapılmalı ● Çevre olumlu hale getirilmeli,düzenli örnek alarak denetlenmeli ● Duyarlı nüfus aşılanmalı ● Örgüt hazır hale getirilmeli ● Laboratuar hizmetleri geliştirilmeli ● Taşıyıcı aranmalı ● Zoonoz savaşı için tarım örgütü ile işbirliği geliştirilmeli ● Gerekli malzeme sağlanmalıdır.
170
Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar ● Salmonellozlar,kolera,dizanteri(her iki tip), ● çocuk yaz ishalleri,bruselloz,stafilokoksik gıda zehirlenmesi,botulizm,hepatit A bu grupta yer alan hastalıklara örnek verilebilir. ● Bu tür hastalık etkenleri çoğunlukla fekal- oral yolla bulaşan hastalıklardır. ● Su ile bulaşanlar patlayıcı tipte olmak üzere,sıklıkla epidemilere yol açarlar. ● Endemik olma riski yüksektir. ● Sıcak ılıman iklim ve mevsimlerde, kötü hijyenik ve çevresel, kötü sosyoekonomik şartlara sahip bölgelerde daha sık görülürler. ● Kötü çevresel şartların düzeltilmesi savaşta çok önemlidir. ● Mücadeleye hızla girişmek gereklidir.
A)Kaynağa Yönelik Önlemler ● Filyasyon arama: İlk kaynak ya da hasta bulmaya yönelik çalışmalar. ● İhbar:Hemen tümü ihbarı zorunlu hastalıklardır. ● Kesin tanı: Mikroorganizmanın izolasyonu ile mümkündür.Viral hastalıklarda tanı klinik olarak konur.Muhtemel tanı ile tedaviye başlanır,tanı kesinleşince gerekirse değiştirilmelidir. ● Tedavi: Kaynağı ortadan kaldırma yararı da vardır. Filyasyon ● Hastalığın nereden kaynaklandığını bulmak için yapılan geriye yönelik çalışmalara Filyasyon denir. ● Hastalık yayan kişi bulunup iyileştirilecektir ● bilgi alırken, enfekte olduğundan kuşku duyulan herkesin nerelere gittiği ve kimlere bulaştırmış olabileceği özenle kaydedilir, raporda ayrı ayrı belirtilir. ● İzolasyon: Enfekte veya hasta kişiler ayrılarak,sağlıklı grup korunur.Kolera izolasyonu hastanede yapılır.Evde izolasyon uygulanıyorsa,hastanın bardak,havlu gibi kişisel eşyaları ayrılmalıdır. ● Taşıyıcı aranması ● Hasta hayvan arama ve kontrolü ● Sağlık eğitimi
171
TECRİT – KARANTİNA - GÖZETİM ● Tecrit (izolasyon) : Bulaşıcı hastalığı olan bir kimsenin bulaştırıcılığı geçinceye kadar sağlam insanlarla temas etmesinin önlenmesi (kolera, veba, ruam, covid) ● Karantina : Bulaşıcı hastalığı olan bir kimseyle temas eden sağlam kişilerin o hastalığın kuluçka süresi kadar gözlem altında tutulması ● Gözetim ( tbc)
B)Bulaşma yoluna yönelik önlemler Çevre şartlarının düzeltilmesi İçme ve kullanma suları Organik atıkların kontrolü Çöplük ve gübrelerin kontrolü Vektör kontrolü Gıda Maddelerinin denetimi Hayvan sağlığının korunması Sağlık eğitimi Sosyo ekonomik gelişime katkı Sağlam kişiye yönelik önlemler ● Bağışıklama ● Sero ve kemo proflaksi ● Sağlık eğitimi
172
2)Hava yolu ile bulaşan hastalıklar ● Çoğunlukla kızamık,suçiçeği,kabakulak,grip gibi viral, bazen de tüberküloz,difteri,boğmaca gibi bakteriyel hastalıklardır. ● Solunum yolundan sekresyonlarla dışarı atılır ve yine aynı yoldan organizmaya girer. ● Kış aylarında insidansları artar. ● Kalabalık ve sıkışık yaşama ortamlarında daha sık görülür.
Kaynağa yönelik önlemler: Kesin tanı, ihbar,filyasyon arama,tedavi,izolasyon ve dezenfeksiyon,taşıyıcı arama ve sağlık eğitimi. ● Bulaşma yoluna yönelik önlemler: Kalabalık ortamlardan kaçınma,hastanın eşyalarını kullanmama dışında yapılacak çok fazla şey yoktur. ● Sağlam kişiye yönelik önlemler: Aşılama ve sero- kemoproflaksi yapılır.
173
VEKTÖRLERLE BULAŞAN HASTALIKLAR ● Sıtma gibi bazı türleri ülkemizde de sık görülen hastalıklardır. ● Bulaşma için bir vektöre ihtiyaç gösterdiklerinden vektörün ürediği yere göre dağılım özelliği gösterirler. ● Değişen iklim ve çevre şartlarına göre dağılımları değişebilir. ● Mücadelede vektör savaşı büyük önem taşır
Kaynağa yönelik önlemler: kesin tanı,filyasyon arama,taşıyıcı aranması,ihbar,tedavi,izolasyon ve dezenfeksiyon ve sağlık eğitimidir. ● Bulaşma yoluna yönelik önlemler: Vektör savaşı ve sosyoekonomik gelişmeye katkı. ● Sağlam kişiye yönelik önlemler: Bağışıklama,sero ve kemoprofilaksi,karantina ve gözlem,sağlık eğitimi.
174
BİLDİRİM VE SÜRVEYANS ● Rutin sağlık bilgi sistemleri ● Uygun verilerin toplanması, analizi, yorum ve dağılımına Sürveyans denilmektedir. ● Sürveyans kontrol ve korumanın etkinliği açısından temel oluşturur. ● Genel ve özel sürveyans olarak iki grupta incelenebilir. a)Pasif sürveyans ● Bu sistemde kurumda bildirimle görevli sağlık personeli, bir üst kuruma devamlı olarak rapor vermektedir. ● Genellikle ülke çapında kurulan bir sistem olup,tüm sağlık kurumlarını kapsamaktadır.Ancak bu sistemde;sağlık çalışanlarının hiç bildirim yapmaması ,bildirimde tutarsızlık olması,bildirimlerin düzensiz ve yavaş olması sık karşılaşılan sorunlardır.
b)Aktif sürveyans ● Bu sistemde veri toplayan kişiye-kuruma periyodik olarak yapılan ziyaretlerle veya telefonla kurulan iletişim ile bildirim izlenmektedir. ● Aktif sürveyans sistemi pahalı olduğu için genellikle daha seyrek,ancak toplum için ciddi tehlike oluşturan hastalıklarda kullanılabilir. c)Nöbetçi (sentinel) sürveyans ● Daha hızlı ve daha ucuz olduğu için bazen kullanılır. ● Bazı sağlık kurumları seçilir. Belirlenen sağlık kurumları bir ya da daha fazla duruma ait tüm vakaları bildirirler. ● Bu sistem genellikle halk sağlığı açısından önemli hastalıklar için kullanılır. ● Sentinel sürveyans sistem içinde aktif ve pasif sürveyans kullanılabilir.
175
Sürveyansın başlıca kullanım alanları ● 1)Salgınları belirlemek ve kontrolü için doğru ve etkin girişim sağlamak, ● 2)Bir kontrol programının etkinliğini izlemek (ASYE) ● 3)Önemli ve öncelikli sağlık sorunlarını belirlemek ve sağlık programlarını planlamak, ● 4)Risk gruplarını(örn. yaşlı,bebek)ve sorunlarını belirlemek, ● 5)Hastalık dinamiği hakkında bilgi edinmek,
Vaka tanımı ● Sürveyans için ilk adım,vakaya doğru ve herkesçe aynı tanının konulmasıdır. ● Bunun için ‘Standart Tanı Kriterleri’ konulmalı ve vakalar ● olası, ● kuvvetle olası ● kesin gibi gruplara ayrılmalıdır. ➢ Kesin tanı: Laboratuvar tanısı var. ➢ Kuvvetle olası: Laboratuvar tanısı yok,tipik klinik bulgular var. ➢ Olası: Sadece bazı klinik özellikler var.
176
ÖRNEK ➢ Kesin vakalar:3-8 Kasım 1990 tarihleri arasında gastrointestinal semptomları başlayan,okul çağı çocuklarda gaita kültüründen E.Coli 0157:H7 izole edilmesi. ➢ Kuvvetle olası: Belirtilen yer,zaman ve kişi özelliklerinde olup kanlı ishali olan kişiler. ➢ Olası vakalar: Belirtilen yer,zaman ve kişi özelliklerinde olup karın ağrısı ve ishali olan kişiler.
Örnek ● ateş,baş ağrısı ve vücut ağrıları olan bir hasta olası bir sıtma vakası olarak adlandırılırken, ● sıtma tedavisine iyi cevap vermiş bir hasta kuvvetle olası bir vaka olabilir. ● Kesin vaka, ancak sıtma paraziti kan yayılmasında görüldüğünde söz konusudur.Hastalık bildirimleri ● Sağlık Bakanlığı tarafından ‘‘Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirim Sistemi Hakkında Tebliğ’’ yayınlanarak Bildirimin yapılma kuralları belirlenmiştir.
177
● Yeni bildirim sisteminde, bildirimi mecburîhastalıklar4 gruba ayrılmıştır. ● A Grubu (Bütün sağlık kurum ve kuruluşlarından bildirimi yapılacak hastalıklar), ● B Grubu (Uluslar arasıbildirimi gerekenler), ● C Grubu (Sentinel bildirim gerekenler), ● D Grubu (Laboratuvardan bildirimi gereken enfeksiyon etkenleri)
Ek1.Bildirimi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıklar B Grubu Hastalıklar 1)Çiçek 2)Epidemik Tifüs 3)Sarı Humma 4)Veba
178
UHK’nun 57.maddesi bazı hastalıkların Sağlık Bakanlığına bildirilmesini emretmektedir. ● Aynı kanunun 64.maddesine göre Sağlık Bakanlığı istediği hastalığı bildirim kapsamına alma veya bu kapsamdan çıkarma hakkına sahiptir. ● İhbar sfilizde gizli yazı ile yapılır. ● İhbarı resmi ya da özel tüm hekimler yapmak zorundadır. ● Bundan başka tüm sağlık personeli, ölü yıkayıcıları,resmi görevliler, otel müdürleri, gemi kaptanları, apartman kapıcıları rastladıkları bulaşıcı hastalıkları bildirmekle görevlidirler.
Sağlık Ekibinin Yetki ve Sorumlulukları ● Mevzuatımıza göre bulaşıcı hastalıklarla savaş bir kamu görevidir. ● UHK’na göre; sağlık ekibi bulaşıcı hastalık kuşkusu olduğunda bile her türlü önlemi almak zorundadır. ● Bu konuda tüm kamu görevlileri ona yardımcı olmak zorundadır. Sağlık ekibinin Yetkisi ● UHK 65-72. maddeleri gereğince bulaşıcı hastalık kuşkusu durumunda sağlık ekibi yapılacak işlerde tam yetkili ve sorumludur. ● Bulaşıcı hastalık olduğundan şüphelendiği evlere,mahkeme kararı olmaksızın girebilir,hastaları muayene ve tedavi edebilir, gerekli görürse hastaneye yatırabilir,izolasyon uygulayabilir. ● Kendisine karşı çıkması halinde kolluk güçlerinden yardım alma hakkına sahiptir.
179
Sağlık Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ); •Sağlığı yalnızca hastalığın olmaması değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlamıştır. •Hayatın her evresinde bu iyilik halini sağlamak gerekmektedir.
Aile Biyopsikososyal işlevleri daha çok dikkate alan bir bakışla aileyi tanımladığımızda; “Biyolojik, duygusal veya yasal olarak ilişkili olan insanlar topluluğu” diyebiliriz.
180
Aile Yaşam Döngüsü • Bir ailenin kuruluş aşamasından başlayarak ailenin yaşamını tamamladığı döneme kadar geçen süre içerisinde yaşadığı, • Her ailede o ailenin özelliklerine bağlı olarak süresi, • Önemi ve ailenin yaşamında oynadığı rolü değişebilen dönemlerin hepsine aile yaşam döngüsü denilmektedir.
Hayatın Evreleri • Yeni doğan Dönemi • Çocukluk ve Ergenlik Dönemi • Yetişkinlik Dönemleri • Menapoz ve Andropoz Dönemi • Yaşlılık Dönemi
181
Gebelik Dönemi • Bu dönem aslında prekonsepsiyonel dönem dediğimiz, • Kadın sağlığı veya gebelik sonuçları üzerine potansiyel risk oluşturabilecek, • Biyomedikal, davranışsal ve sosyal risk faktörlerini, • Gebelik öncesi saptamak ve bunların iyi bir şekilde yönetimi için harekete geçilen dönemden başlamaktadır. • Bazı doğum defektlerini önlemek, • İmplantasyon hatalarını engellemek, • Dengeyi (allostazis) düzenlemek için gereklidir.
Prekonsepsiyonel bakımda önem verilen temel faktörler Tanı konulmamış, tedavi edilmemiş, kötü kontrollü tıbbı durumlar İmmünizasyon hikayesi Erken gebelikte ilaç ve radyasyon maruziyeti Beslenme ile ilgili konular Aile hikayesi ve genetik risk Sigara ve madde kullanımı ve diğer yüksek riskli davranışlar Mesleki ve çevresel maruziyetler Sosyal konular Mental sağlıkla ilgili konular
182
Gebelik Dönemi • Gebelik planlayan kadın, gebelikte normalde tükettiği kaloriden en az 350 kk/günde daha fazla tüketmesi gerektiğini bilmeli • Gebelik süresince çiğ, et-yumurta-süt-süt ürünleri tüketmemeli (listeria bulaşı) • Nörotoksin olan civanın etkilerinden korunmak için haftalık balık tüketimi 350-400 gr geçmemeli • Adölesan ve çocuk doğurma yaşındaki kadınlar 0,4mg /gün folik asit kullanmalı • Gebelik öncesi 3 ay ve gebeliğin ilk 2-3 ayında alınması çok önemli Enfeksiyonlar HCV TBC Sifiliz Gonore Klamidya Yanlızca yüksek riskli olgularda taranmalı
Enfeksiyonlar Toksoplazma CMV HSV Gebelik öncesi Taranması gerekmeyen enfeksiyonlar İlaç Kullanımı Sadece kesin endikasyon olduğu durumlarda ilaç kullanılmalı Eğer mümkünse ilaç tedavisine 1. trimesterde başlamaktan kaçınılmalı Güvenli bir ilaç seçilmeli (tercihen eski ve gebelerde kullanım kayıtları olan) En düşük etkin doz kullanılarak tercihen tek ajanla tedavi yapılmalı Reçetesiz satılan ilaçlardan kaçınılmalı BESLENMENİN DÜZENLENMESİ • Sağlıklı bir gebelik için tüm besin öğeleri önemlidir. • Gebelik döneminde artan enerji ve besin öğeleri gereksinmesini karşılamak için günlük beslenmeye ilaveler yapılmalıdır. • Yemekler, genellikle 3 ana öğün ve 2-3 ara öğün şeklinde yenilmelidir. • Bu nedenle dört besin grubundan her gün önerilen miktarlarda tüketilmelidir. Gebelikte Önemli Olan Bazı Besin Öğeleri • Kalsiyum ve D vitamini: Kemik ve dişlerin büyük çoğunluğu kalsiyumdan oluşmaktadır. • Kemik ve dişin yapısında bulunan kalsiyumun kullanımında ise D vitamini gereklidir. • Bunun için kalsiyumdan zengin besinler (süt ve süt ürünleri; yeşil yapraklı sebzeler; pekmez ve kurutulmuş meyveler vb.) tüketilmelidir.
183
• D vitamini, besinlerle yeterli düzeyde karşılanamamaktadır. • D vitamininin en iyi kaynağı güneştir. • Gebelik boyunca yüz, kollar ve bacakların güneş görmesi gereklidir. • Cam arkasından yapılan güneşlenme yarar sağlamaz. Gebelikte Önemli Olan Bazı Besin Öğeleri • Folat (folik asit): Gebelik sırasında folatın yetersiz alımı bebeklerde doğumsal anormalliklere neden olur. • Folat yetersizliği sorunlarının önlenmesi için Portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciye, kavun, karpuz, fasulye, brokoli ve yeşil sebze gibi yeşil sebzeler, fındık tüketilmelidir. • Sıvı: Sıvı gereksinimini karşılamak için su, süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, evde hazırlanmış limonata tercih edilebilir. • Günlük su tüketimi, en az 8-10 su bardağı olmalıdır.
GEBELİK DÖNEMİNDE AĞIRLIK KAZANIMI • Gebelikte, ağırlık kazanımının izlenmesi önem taşımaktadır. • Gebe kadın ilk üç ayda her ay 0,5-1 kg sonraki aylarda ise ayda ortalama 1,5-2 kg ağırlık kazanmalıdır. • Gebelik süresince annenin toplam ağırlık artışı ortalama 12,5 kg (9 - 14 kg) olmalıdır. Laboratuvar testleri • Hb-htc • İdrar tetkiki ve kültürü • TSH • Kan grubu ve rh tayini • Rubella IgG ve IgM tayini • VDRL, Hbs Ag, HIV • Eğer kan grubu rh negatif ise indirekt coombs tayini
184
Takip eden kontroller • Varsa şikayete yönelik inceleme, yoksa • Uterin fundus-sysmphsis pubis mesafesi ölçümü • Nabız, TA ölçümü • Tam idrar analizi • Gerekiyor ise hemogram incelemesi yapılır Rh uyuşmazlığı • Kan grubu Rh(-) annenin, eşi Rh(+) kan grubundan ise kan uyuşmazlığından bahsedilir. • Bebeğin kan uyuşmazlığından etkilenip etkilenmediğini anlamak için indirekt coombs testi bakılır. • Takibe alınır. • 28.haftada tekrarlanan i.c.t tekrar (-) durumunda bebeği son aylara kadar kan uyuşmazlığından koruma için anti D immünglobulin yapılır. • Doğumdan sonra Rh (+) çocuğu olan anneye 72 saat içinde tekrar Rhogam önerilir.
İkili test • Gebeliğin 11-14. Haftaları arasında yapılır • CRL • NT ölçümü • Nazal kemik varlığı Kanda • Free beta hcg veya HCG • PAPP-A ölçülür İkili test (duyarlılığı % 79-87) • HCG veya free beta hcg’nin artması • PAPP-A’nın azalması • NT artması • Nazal kemik hipoplazisi veya olmaması Üçlü test • Üçlü tarama testi (Triple test): Trizomi 21 ve Trizomi 18 (Edwards Send) için kullanılır. • Gebeliğin 16-18. haftalarında β-HCG, alfa feto protein (AFP) ve serbest (bağlanmamış, unkonjuge) estriol (uE3) denilen üç biyokimyasal maddenin ölçümü ile yapılır. • Özellikle Nöral tüp defekti olan bebeklerde, anneden alınan kan örneklerinde AFP değeri normalin 2 katından fazladır.
185
USG • 14. haftadan önce erken USG gestasyonel yaş belirlemede • 41.haftadan sonra indüksiyona ihtiyacı belirlemede • 10-14.haftalarda down s. için (nuchal translucency) ense kalınlığını ( N~3mm) değerlendirmek için • 18.ve20.hf.da yapısal anomali araştırılması için USG ile tarama yapılır. (Ayrıntılı USG) • 24-28. gebelik haftalarında gestastyonel DM taraması için önce 50 gram oral yükleme testi yapılır. • Eğer bu değer 140 mg/dl üzerinde olur ise tanı için oral glukoz tolerans testi (OGTT) yapılmalıdır. • 50 gram oral yükleme TARAMA • 100 gram OGTT TANI İçin kullanılır. • Gestasyonel Diyabet Tanısı konulan gebelere kontrol amaçlı postpartum 6. haftada 75 gram OGTT yapılmalıdır.
GEBELİK DÖNEMİNDE ANNENİN • Aşırı ALKOL tüketimi; • ANNEDE: Kötü beslenme,vitamin-mineral eksikliğine; • BEBEKTE: Büyüme ve gelişme geriliğine; • SİGARA kullanılması: • BEBEKTE: Düşük doğum ağırlığına,doğduktan sonra astım,alerji gibi hastalıkların görülmesine; • KAFEİN içeren kahve,kakao,kolalı içecekler ve çayın aşırı tüketimi: • ANNEDE: Kansızlığa • BEBEKTE: Düşük riskine,erken doğuma,düşük doğum ağırlığına NEDEN OLMAKTADIR
186
Aşılar • Gebelerde kızamıkçık, kabakulak, kızamık aşısı kontraendikedir. • BCG aşısı kontraendikedir. • Suçiçeği aşısı kontraendikedir. • Difteri toksoid gebede önerilir. • Hep.B aşısı, pnömokok, OPV ve inf. aşısı enfeksiyon ve komplikasyon riski olan gebelere uygulanabilir. • Gebeliğin 16 ve 20. hafta bitiminde Tetanoz aşısı yapılır (İlk gebelik için).
Emziklilikte Beslenmenin Önemi • Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. • Günlük alınan toplam su miktarı, yaklaşık 10-12 su bardağı olmalıdır. • Gebelik süresince dikkate alınan ilkeler, emziklilik döneminde de aynen uygulanmalıdır. • İster besin, ister içecek veya diğer öğeler olsun ne tüketilirse tüketilsin, her madde anne sütü aracılığı ile bebeğe geçecektir. ÖNERİLER • Kalsiyum yönünden zengin olan süt ve ürünleri, yeterli miktarda tüketilmelidir. • Vitaminlerden zengin taze sebze ve meyveler, diyette her öğünde yer almalıdır. • D vitamini için emzikli anne ve bebek, güneşten yeterince faydalanmalıdır. • Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. • Sebze ve meyveler, bol su ile yıkanmalıdır. • Hazır besin tüketiminden kaçınılmalıdır.
187
ÖNERİLER • Çay tüketimi azaltılmalı, eğer tüketilecekse yemeklerden 2 saat önce veya sonra olmalıdır. • Açık ve limon eklenerek içilmesinde fayda vardır. Bitkisel çaylar tercih edilmelidir. • Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine, taze sıkılmış meyve suları ve ayran tercih edilmelidir. • Sigara ve alkol kullanılmamalıdır. • Şeker boş enerji kaynağı olduğundan, şeker yerine kan yapıcı pekmez tüketilmelidir. • Hekim önerisi olmadan ilaç kullanılmamalıdır. Yenidoğan Tarama Programı İşitme Taraması Biyotinidaz eksikliği Konjenital Hipotiroidi Doğuştan Kalça Çıkığı
Bebek ve Çocuk İzlem Protokollerine uygun değerlendirme yapılarak 4-12 ay arası bebeklerde demir proflaksisi yapılmalı, 9 aylık olduklarında hemoglobin (Hb) değerleri bakılmalı, 12-24 ay grubundaki çocuklarda palmar solukluk muayenesi yapılarak gerekli durumlarda demir eksikliği tedavisi başlanmalı, 5 yaş ve erken orta ve geç adolesan dönemde birer kez Hb (hemoglobin) bakılmalıdır. Ayrıca doğumdan itibaren 1 yaşına kadar tüm bebeklere günde 400 IU D vitamini verilmelidir.
188
İnmemiş Testis muayenesi: 6 ay-1 yaş arası bebek takiplerinde en az bir kez inmemiş testis muayenesi yapılmalıdır. Görme Muayenesi: Yenidoğanın 15. gün izlemi ve sonrasında her izlemde söz konusu genelgeye göre bebeğin görmesi değerlendirilmeli, 3 yaştan sonra görme keskinliği muayenesi yapılmalı, gerektiğinde göz hastalıkları hekimine sevk edilmeli, 36-42 aylık çocuklara kırmızı refle testi yapılmalıdır.
BEBEKLİK VE ÇOCUKLUK ÇAĞI AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI Diş çürüğü, diş eti iltihabı ve değişik anomalilere ve diş travmalarına karşı önlem almak amacıyla 1-3 yaş arası, 6-7 yaş arası, 12-13 yaş arası ve 15-16 yaş arasındaki çocukların en az birer kez diş hekimine yönlendirilmesi önerilir. SAĞLIKLI DİYET DANIŞMANLIĞI 0-1 yaş arası bebek, 1-5 yaş arası okul öncesi, 6-18 yaş arası okul dönemi olmak üzere her dönemde en az bir kez sağlıklı diyet konusunda bilgilendirme yapılmalıdır.
189
SAĞLIKLI DİYET DANIŞMANLIĞI 0-1 yaş arası bebek, 1-5 yaş arası okul öncesi, 6-18 yaş arası okul dönemi olmak üzere her dönemde en az bir kez sağlıklı diyet konusunda bilgilendirme yapılmalıdır. OBEZİTE TARAMASI Fazla tartılı ve obez tanısı alan her çocuğa tanı anında Açlık kan şekeri, kan lipid profili, ALT, AST değerleri bakılmalıdır. Açlık kan şekeri (AKŞ) ve kan lipid profili için kan örneği 8 saatlik açlık sonrası alınmalıdır. Açlık kan şekeri ≥100 mg/dl, kan lipitleri ve ALT, AST değerleri yüksek olan çocuklar bir üst merkeze sevk edilmelidir.
Ergenlik ve Yetişkinlik Dönemi •18 yaşın altındaki kişilerde ailenin talebi üzerine gerekli bilgilendirme yapılarak ve onayları alınarak, •Hepatit B, hepatit C, HIV’in erken tespitine yönelik testler yapılmalıdır. Ergenlik Dönemi Ergenlik Dönemindeki bireylere danışmanlık yaparken •Home (Ev içindeki genel durumu) •Education (Eğitim) •Abuse (Maddenin kötüye kullanımı) •Drug (İlaç kullanımı) •Suicid (İntihar düşüncesi) •Sex (Cinsel bilgilendirme) sorgulanmalıdır.
190
KARDİYOVASKÜLER OLAYLARDAN KORUNMADA RİSK DEĞERLENDİRİLMESİ 40 yaş altı bireylerde ailesinde erken yaşta aterosklerotik hastalık öyküsü varsa, 40 yaş üstü bireylerde ise başvuru sebebinden bağımsız olarak Bir kez kardiyovasküler risk değerlendirmesi yapılarak, Risk saptanan gruplarda gerekli yaşam tarzı değişiklikleri ve önerilen izlemlerin yapıldıktan sonra ilgili uzmanlık dalına yönlendirilmelidir.
TÜTÜN ÜRÜNÜ KULLANIMI VE PASİF ETKİLENİM DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ • • 18 yaş ve üzeri grupta tütün ürünü kullanım ve tütün dumanından pasif etkilenim durumu sorgulanmalı, • • Tütün ürünü kullanan veya pasif etkilenime maruz kalan kişi; tütün ürünü kullanımı ve pasif etkilenimin sağlığa zararları ve olası etkileri konusunda bilgilendirilmeli, • Kullanımının olması halinde bağımlılık düzeyine göre tedavi algoritmaları doğrultusunda müdahale edilmeli veya ilgili merkezlere yönlendirme yapılmalıdır. • Gebelere tütün ürünü kullanımı ve pasif etkilenimin bebek ve anne sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri konusunda bilgi verilmelidir. ARTERİYEL TANSİYON TAKİBİ •18 yaşından büyük yetişkinlerde başvuru sebebinden bağımsız olarak hipertansiyon tanısının erken tespiti, •Kardiyovasküler olayların önlenmesi amaçlı yılda en az bir kez arteriyel tansiyon ölçülmelidir.
191
SERUM LİPİD PROFİLİ TARAMASI (TG, HDL, LDL) •Hiperlipidemi, kardiyovasküler olay, diabetes mellitus ve komplikasyonlarının gerek erken tanısı gerekse yan etkilerinin önlenmesi amacıyla 18 yasından büyük olup risk faktörlerinden en az birini taşıyanlarda, •35 yaşından büyük bütün kişilerde beş yılda bir serum lipit profili taramasının yapılması (en az 12 saat açlıktan sonra) önemlidir.
DİABETES MELLİTUS TARAMASI 45 yaşın üzerinde herkese ve ayrıca aşağıdaki risk faktörlerini barındıran kişilere diabetes mellitus taraması önerilir: •BMI≥25kg / m2 (bel çevresi kadında >88 cm, erkekte >102 cm) •Fiziksel inaktivite •Birinci derece yakınında DM öyküsü •4.1 kg’ın üstünde bebek doğurma öyküsü TİROİD FONKSİYON ANOMALİLERİ •Tiroid fonksiyon anomalilerinin erken tanısı amacıyla ailesinde tiroid hastalığı öyküsü bulunanlara ilk muayenede veya, • 35 yaşın üzerindeki tüm erişkinlere beş yılda bir Tiroid Fonksiyon Testlerinin (TSH) yapılması önerilir.
192
OBEZİTE TARAMASI 18-65 yaş grubu yetişkinlerde obezitenin önlenmesi ve metabolik sendromun değerlendirilmesi amacıyla yılda bir kez ağırlık, boy, beden kitle indeksi (BKİ) ve bel çevresi ölçümleri (bel çevresi kadınlarda ≥ 88 cm, erkeklerde ≥ 102 cm olması android obeziteyi yansıtır. Android obezite kardiyovasküler hastalıklar için risk faktörüdür. Bel çevresi değerlerinin kadınlarda <80 cm, erkeklerde <94 cm olması hastalık riskinin en aza indirilmesi için önerilmektedir.)
OBEZİTE TARAMASI Laboratuvar: •Glukoz ölçümü (plazma glukozu) •Total kolesterol, HDL, LDL kolesterol ve Trigliserid •ALT ve Kreatinin ölçümü •TSH ölçümü ve gerekirse eşlik eden hastalıklar için ileri tetkik istenmesi önemlidir. Bu ölçümler sonrasında kişi, gerekli görülen durumlarda sağlıklı beslenme, psikososyal destek (davranış tedavisi) ve fiziksel aktivite danışmanlığı almak üzere yönlendirilir. • Meme kanseri • Kolorektal kanser • Serviks kanseri için tarama programları yapılmalıdır.
193
DEPRESYON 18-65 yaş aralığındaki yetişkinlerde kişinin şikayeti veya hekimin gerek görmesi durumunda , “Son iki hafta içinde hemen her gün kendinizi çökkün ya da umutsuz hissettiğiniz oldu mu?” ve “Son iki haftadır ilgi kaybı ya da hayattan zevk alamama gibi yakınmalarınız oldu mu?” sorularının yöneltilerek depresyon sorgulamasının yapılması, her iki soruya da “Evet” cevabının alınması durumunda bir psikiyatri uzmanına yönlendirilmesi önerilir.
Geriatrik Dönem • 65 yaş ve üzerindeki yetişkinlerde hayatlarında en az bir kez • “Çok yönlü Geriatrik Değerlendirme” ile [mini mental durum değerlendirme testi, Yesavage Geriatrik Depresyon Skalası, mini nütrisyonel test, “kalk ve yürü” testi, günlük yaşam aktiviteleri testi değerlendirilmesi, • Mümkün ise bu değerlendirmenin her beş yılda bir tekrarlanması önerilir.
194
Yaşlı nüfus artıyor ● Bulaşıcı hastalıklarda azalma ● Ölümlerde azalma ● Doğumlarda azalma ● Teknolojinin gelişmesi Dünyada ● 2021 ‘de 750 milyon yaşlı ● 2025’de 1 miyar olacak ● Gelişmiş ülkelerde 80yaş+ çok hızlı artıyor ● Çok yaşlı grupta kadın/Erkek 2:1 WHO ● 2019, 60 yaş ve üstü nüfus 1 milyar ● 2030’da 1.4 milyon ve ● 2050’de 2.1 milyar olacak.
Yaşlı kimdir? ● WHO: 65 yaş ve üzeri ● UN: 60 yaş ve üzeri ● İLO: Emekli kişiler ● Bazı : 75 yaş ve üzeri Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ● 65 - 74 yaş Genç Yaşlılık ● 75 - 84 yaş İleri Yaşlılık ● 85 yaş ve üstü Çok ileri Yaşlılık
195
Yaşlılık ● Biyolojik Yaşlılık ● Fizyolojik Yaşlılık ● Fonksiyonel Yaşlılık ● Duygusal Yaşlılık ● Toplumsal yaşlılık
● Biyolojik yaşlılık Tüm yaşam boyu süren, Organizmanın ömür süresinin sonuna doğru gelme süreci ● Fizyolojik yaşlılık Sistemlerde ortaya çıkan değişiklikler. ● Fonksiyonel yaşlılık Aktivitelerde güçlükler ve kısıtlılıklar yaşamak Toplumsal Yaşlılık ● Bir toplumun başka bir topluma göre yaşlanması ● Toplumdaki yaşlıların, genel nüfusa göre oranında artış olması (Nüfus piramidinde tavan yaşlanması) ● Toplumdaki genç nüfusun oranında azalma olması (Nüfus piramidinde taban yaşlanması) Duygusal yaşlılık Kendini yaşlı hissetme
196
Nüfusun yaşlanması veya demografik yaşlanma nedir? ● Nüfusun medyan yaşında meydana gelen artış en önemli göstergesidir. Toplumlar 65 yaş üzeri nüfus ● Genç toplumlar : % 4’den az ● Erişkin toplumlar: % 4 -7.0 ● Yaşlı toplumlar: % 7.1 -10 ● Çok yaşlı toplumlar: % 10’un üzerinde
Türkiye’de yaşam beklentisi (2020-2025) erkekler için 75,6 yıl, kadınlar için 81,2 yıl olarak tahmin edildi. Aktif Yaşlanma Temel amaç, ● Toplumda aktif olarak yaşayabilen ve kendi kendine yeten yaşlı bireylerin artmasını sağlamak, ● yaşlıların beden ve ruh sağlığını iyileştirmek ● sosyal şartlarını geliştirmektir. Aktif yaşlanma ● Her yaştan insanın sağlıklı, güvenli ve sosyal olarak aktif olabileceği bir hayat tarzını benimsemesi
197
Aktif Yaşlanma Çevresel faktörler Kişisel faktörler Sağlık hizmetleri Fiziksel faktörler Sosyal faktörler Ekonomik faktörler 65 Yaş üzerinde mortalite Türkiye’deki ● kalp hastalıkları (%43.2) ● kanserler (%10.3) ● serebrovasküler hastalıklar(%8.4) Yaşlılıkta morbidite nedenleri ● Kalp hastalıkları, ● Kanserler, ● Diabetes Mellitus, ● Hipertansiyon, ● Görme ve işitme yetersizlikleri, ● Ortopedik problemler, ● Dermatozlar.
Birinci basamak yaşlı sağlık hizmetleri ● Sosyal değerlendirme ● İşlevsel değerlendirme ● Mental değerlendirme ● Duyuların değerlendirilmesi ● Kontinansın değerlendirilmesi ● Tedavinin düzenlenmesi İşlevsel değerlendirme ● Günlük Yaşam Aktiviteleri (GYA) ● Aletli Günlük Yaşam Aktiviteleri ( AGYA )
198
● GYA ni ve AGYA ni yardımsız sürdüremeyen yaşlıların, yaşlı nüfusa olan oranı yetersizlik oranı olarak tanımlanır.
GYA ● Banyo yapma, ● giyinme, ● tuvalete gitme, ● yataktan ve sandalyeden kalkabilme, ● idrar ve dışkı kontrolu ve ● yemek yeme..... AGYA ● Telefon kullanma, ● ulaşım, ● yemek hazırlama, ● alış-veriş ve ev işlerini yapma, ● çamaşır yıkama, ● kendi ilacını içebilme ve ● parasının hesabını yapabilme......
199
Yaşlılıkta birincil korunma önlemleri ● Yalnızlıktan korunmaları ● Beslenme eğitimleri ● sigara ve alkolden uzaklaşma ● spor yapma ● kazaların önlenmesi ● Aşılamalar ● sosyal aktivitelere devam etme ● ilaçların doğru kullanılması....
Risk altındaki yaşlılar ● 80 yaş ve üzeri, ● Hastaneden yeni çıkmış, ● Düşük gelir sahibi, ● Yalnız yaşayan, ● Çocuğu olmayan, ● Sosyal olarak izole, ● Hiç evlenmemiş, boşanmış, eşinden ayrı yaşayan, ● Yeni boşanmış, ● Yeni taşınmış, ● Düşük sosyal sınıf Yaşlılıkta ikincil korunma önlemleri ● Serum lipid ve kolesterol incelemeleri ● Osteoporoz açısından tarama ● İşitme kaybına yönelik taramalar ● Görme işitme testleri ● Prostat taraması ● Kanser taramaları ● Anemi taraması
200
Yaşlılıkta üçüncül korunma önlemleri ( Rehabilitasyon ) Yetersiz olan yaşlılara verilebilecek fiziksel, sosyal, çevresel ve ekonomik her türlü destek
Demografi  Demografi (Nüfus Bilim): İnsan nüfusunun büyüklük, yapı ve gelişimi ile genel özelliklerini miktarsal yönden inceleyen bilim dalıdır.  Nüfus: Belirli bir bölgede belirli bir anda yaşayan bireylerin oluşturduğu kitledir.  Tarihsel, ekonomik, toplumsal, sağlık demografisi gibi dalları vardır.
201
Sağlık Demografisi Sağlık Demografisi, sağlık düzeyi ve sağlık davranışlarının incelenmesinde demografi yöntemlerinin uygulanmasıdır. Sağlık alanında politika oluşturma, karar verme, planlama, uygulama ve değerlendirme yapabilmek için demografi vazgeçilmez bir alandır. Sağlık demografisinde klinik yaklaşımın aksine çalışmalar bireylere yönelik değil nüfus gruplarına yöneliktir.
Nüfus büyüklüğü ve yoğunluğu  Nüfus büyüklüğü: Belirli bir zamanda belirli bir bölgede yaşayanların sayılması ile saptanır. Bu veri tam sayımla, örnekleme yolu ile ve projeksiyonlarla elde edilir. De facto yöntemi (kişi bulunduğu yerde sayılır) De Juro yöntemi (kişi ikamet ettiği yer içinde sayılır)  Nüfus yoğunluğu: Bireylerin belirli bir coğrafik birimdeki (ülke, şehir) yığılımlarını (genellikle kilometre kare başına) ölçer.
202
Nüfus sayımları  Dünya’da ilk nüfus sayımı 1750 yılında İsveç’te, yapılmıştır.  Osmanlı döneminde 1831 yılında II. Mahmut döneminde yapılmış olup askerler ve vergi yükümlülerini belirlemeye yönelik yapılmıştır.  Cumhuriyet döneminde çağdaş ve bilimsel anlamda ilk nüfus sayımı 1927 yılında başlamış, 1935’de yapılan ikinci sayımdan sonra her 5 yılda bir tekrarlanmış, 1990 yılından sonra ise her 10 yılda bir yapılmasına karar verilmiştir.  2006 yılından sonra ADNKS (Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi) ile nüfus tespitleri yapılmaktadır.
Nüfusun Kompozisyonu (=Tanımlayıcı özellikler)  Biyo-sayısal faktörler; Doğuştan var olan ve değişmeyen (yaş, cins, ırk vb.)  Sosyo-kültürel faktörler; Değişebilen (evlilik durumu, eğitim durumu, aile yapısı, gelir düzeyi, meslek vb.) özelliklerden oluşur. Nüfusun Yapısını Etkileyen Faktörler  Doğumlar  Ölümler  Göçler Nüfus Artış Hızı (NAH)  Doğal Nüfus Artış Hızı Kaba Doğum Hızı - Kaba Ölüm Hızı NAH=KDH-KÖH  Net Nüfus Artış Hızı (KDH-KÖH) +(İç göç-Dış göç)
203
Göç • Göç, nüfus hareketleri ile ilgili 3.temel öğe olup, en dinamik, en karmaşık ve en zor olaydır. • Göç olgusu biyolojik durumlardan daha çok ekonomik, sosyal ve siyasal koşullarla etkileşim halindedir. (savaşlar, açlık, iyi iş, iyi eğitim, dinsel özgürlük vb.)
Dünya nüfusunun gelişimi M.Ö. 8000’de 8 milyon  10 bin yıl 1830’larda 1 milyar  100 yıl 1930’larda 2 milyar  30 yıl 1960’larda 3 milyar  15 yıl 1975’lerde 4 milyar  13 yıl 1988’lerde 5.2 milyar  12 yıl 2000’lerde 6.1 milyar  20 yıl 2020’ler de 7,8 milyar *2100 yılında Dünya nüfusu 10 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Türkiye'de demografik araştırmalar İlk araştırma 1963 yılında Hıfzıssıhha Okulunda yapılmıştır. Daha sonra önce 1968 yılında olmak üzere ve her 5 yılda bir olmak üzere Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) yapılmıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)
204
Nüfus Piramidi  Nüfus piramidine bakılarak nüfus hareketleri, nüfus özellikleri, yaş grupları, cinsiyet durumu ve ekonomik özellikleri hakkında bilgi verir.  Taban genişliği, yayvanlık derecesine göre doğurganlığın yüksek olduğunu, tabanın köşelerinden piramidin tepesine doğru yükselme açısının darlığı ve tepenin sivrilik derecesi ölüm düzeyinin yüksekliğini gösterir.
Türkiye’de yaş gruplarının yıllara göre dağılımı (%) *Türkiye, yaşlanma sürecinin hızlı olduğu ülkelerden biri olup, 1950’lerden itibaren 65 yaş üzeri nüfus sürekli artmaktadır. *Bu oranın 2025’te %10, 2050’de %20 olacağı tahmin edilmektedir. *2021 yılında Ortanca yaş=32,7
205
 Kaza (Accident): önceden planlanmamış,beklenmeyen, ani olarak ortaya cıkan yaralanma, hasar insan/mal kaybı ile sonuçlanabilen ve önlenebilen bir olaydır.  Kazalarda yaralanma olabilir ya da olmayabilir. Kasıtlı olan yaralanmalar kaza tanımı içerisinde yer almamaktadır.  Her ne kadar kazalar beklenilmeyen olay olarak tanımlanırsa da, kazaların çoğu bireysel ve çevresel etkileşim sonucu oluşan aksaklıkların ortadan kaldırılması ile önlenebilir.  Yaralanma (Injury): İnsan vücudunun kasıtlı veya kasıtsız olarak termal mekanik, elektriksel veya kimyasal enerjiye akut maruziyeti veya oksijen ve ısı gibi yaşamsal unsurlardan uzaklaştırılması nedeniyle ortaya çıkan durumdur
Kaza  Ani bir dış kuvvetin etkisiyle meydana gelen istem dışı, fiziksel ve/veya ruhsal hasara neden olur.  Planlanmayan, beklenmeyen bir anda, ani olarak ortaya çıkar, ne zaman nerede nasıl olacağı tahmin edilemez (?), can, mal kaybı, hasarla sonuçlanır  Bilinen yanlış davranış ya da ihmaller zincirinin son halkasıdır  Daha önceden alınacak önlemlerle kaçınılabilir ve korunulabilir
206
 Sokaklar, yollar, işyerleri, oyun alanları, okullar ve evler kazalara sahiplik yapabilir.  Genel olarak endüstrileşmiş ve gelişmekte olan ülkelerde on hastane yatağından birini bir kazazede işgal etmektedir.  Kazalar tüm dünyada morbidite, kalıcı sakatlık ve ölümlerin önemli sebeplerindendir.  Yaygınlığı, sıklığı, yol açtığı ölüm, yeti yitimi, morbidite, ekonomik kayıplar ve korunulabilir olma özelliği nedeniyle önemli bir Halk Sağlığı Sorunudur. Kazaların Önemi  Kazaların önemini gösteren ölçütlerin en güvenilir olanı ölen sayısıdır. Kazalara bağlı ölümler, buz dağının görünen kısmına benzetilebilir:  Kazalara bağlı oluşan yeti yitimi.  Kaza sonucu kaybedilen iş günü, okul günü ve her türlü kayıplar.  Potansiyel üretim kaybı ise, kaza maliyetinin en büyük kısmını oluşturur.
Kazaların Önemi  Kazalarla ilgili sıklığın tam olarak saptanması kayıt güçlükleri nedeniyle zordur. Kayıtlara geçen olgular genellikle, doktora başvuruyu gerektiren yaralanmaları içeren ya da yasal işlem gerektiren (yangınlar, ölümle sonuçlanan kazalar, trafik kazaları, vb) kazalardır.  DSÖ’ne göre kazaların o %45’i evde, o %30’u topluma açık yerlerde, o %14’ü işyerlerinde, o %10’u ise yollarda meydana gelmektedir.  Her bir ölümcül kazaya karşılık, hastane yatışı gerektiren 45 yaralanma, acilde ayaktan tedavi edilen 1300 yaralanma ve sağlık hizmetlerine başvurmayan 2500 olgu olduğu hesaplanmıştır.
207
Kazaların Sebepleri  Her kaza beş tane temel nedenin arka arkaya dizilmesi sonucu meydana gelir, buna “Kaza Zinciri” de denir.  Şartlardan biri gerçekleşmedikçe bir sonraki adım gerçekleşmez ve dizi tamamlanmadıkça kaza gelmez. Kaza Zincirinin Halkaları 1. İnsanın doğa karşısındaki acizliği ve zayıflığı 2. Kişisel özürler 3. Güvensiz Davranış ve Koşullar (Güvenlik önlemlerinin eksikliği) 4. Kaza olayı 5. Yaralanma  Kazalarının önlenmesinde kaza zincirinin ancak üçüncü halkası olan GÜVENSİZ DAVRANIŞ VE ŞARTLAR üzerinde etkili olunabilir.  Dolayısıyla kazayı, yine bu olumsuzluk ve eksiklikleri bünyesinde taşıyan İNSAN önleyebilir.  Kaza durup dururken, sebepsiz meydana gelmez. Bu nedenle, tüm kazalar incelenmeli, analiz edilmeli, sebepleri bulunup gerekli ders ve önlemler alınmalıdır.  Bu sayede benzer kazaların tekrarlarının önüne geçilebilir veya kaza gerçekleşse bile etkileri en aza indirgenmesi sağlanabilir.
Kazalarda Bireysel Etmenler  Yaş  Cinsiyet  Eğitim, deneyim  Risk alma bilinci  Ortama uyumsuzluk  Psikolojik faktörler: Öfke, üzüntü vb.  Alkol, madde kullanımı  İlaç kullanımı  Fizyolojik faktörler: Yorgunluk, uykusuzluk vb.  Kişisel koruyucu uygulamalardan kaçınma
208
Kazalarda Bireysel Faktörler  Korku, heyecan, unutkanlık, üzüntü, sinirlilik ve bunalım halleri, insanların kaza olasılığının az olduğunu düşünmesi, bireylerin kendilerinin kaza geçireceğini düşünmemesi, zaman kazanmak ve daha az enerji harcamak için acele ve dikkatsizce yanlış davranışlarda bulunması, tehlikelerin zamanında anlaşılamaması, dikkatin belli bir noktada toplanıp sürdürülememesi
 Fizyolojik faktörler: Bireyin yaşı ile kazalara maruz kalma durumu yakından ilişkilidir. Ölümle sonuçlanan ev kazaları daha çok yaşamın ilk yıllarında ve ileri yaşlarda sık görülmektedir.  Bireyin görme gücü ile kaza sıklığı arasında yakın bir ilişki vardır. Görme gücünün azalması, karanlığa adaptasyonun zayıflaması, işitme gücünün azalması, kas gücü ve koordinasyonunun yetersiz hale gelmesi, unutkanlık vb. ileri yaşlarda kaza tehlikesini artırır  Eğitime ilişkin faktörler: Kazaların oluşma nedenleri konusunda bilgisiz olunması, kazalara karşı korunmada eğitim eksikliği, yapılan iş konusundaki deneyimsizlik gibi faktörler de kazaların oluşmasında önemlidir.
209
Kazalarda Çevresel Etmenler Çevresel faktörlere bağlı olarak yapılan araştırmalar kazaların bazen çevredeki tehlikeli durumlardan bazen de hatalı davranışlardan ama genellikle her ikisinin birleşmesinden ileri geldiğini göstermektedir.  Çevresel düzenlemeler, alt yapı, yol durumu  Yasa ve uygulama yetersizlikleri  Ergonomik yetersizlikler  Güvensiz ortam koşulları  Teknolojik yetersizlikler  Araç-makine bakımında eksiklikler  Uyarı ve eğitim eksiklikleri  Kişisel koruyucu donanım yetersizlikleri Kazaların Önlenmesi  Education -Eğitim  Engineering- Teknik Koşullar  Enforcement- Yasal Düzenleme ve Denetimler Kazaların Önlenmesi  Birincil koruma: Kaza oluşumunu önleyici uygulamalar , bireysel ve çevresel risk etmenlerinin tespiti ve giderilmesi, (eğitim, denetim, çevresel düzenlemeler vb.)  İkincil koruma: Kaza nedeniyle ortaya çıkan zararı azaltıcı uygulamalar (korkuluk, kask, emniyet kemeri vb.)  Üçüncül koruma: Kaza sonrası zarar gidermeye yönelik uygulamalar (erken tespit, ilk yardım, acil tedavi, sevk, tedavi, kaza inceleme, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon vb.) Kazaların Sınıflandırılması Kazalar oluş yeri ve nedenlerine göre:  Trafik kazaları  İş kazaları (İşyerinde ya da işin yürütüm koşulları nedeniyle oluşan bütün kazalar)  Endüstriyel kazalar (patlamalar, yangınlar, zehirlenmeler, radyasyon vb)  Spor kazaları, Okul kazaları (suda boğulma, düşme, vb)  Ev kazaları (zehirlenmeler, yangınlar, düşme, kesiler, elektrik kazaları)
Ev Kazaları  Ev içinde ya da avlu, bahçe, garaj gibi eve bağlı bölümlerde meydana gelen herhangi bir türdeki kazayı ifade etmekte kullanılır.  DSÖ’ne göre tüm kazaların %45’i ev kazası,  İngiltere’de her yıl 5 milyon ev kazası, 4000’e yakını kaybedilmekte,  ABD’de her yıl 12 milyon ev kazası olmakta. Ev Kazaları  Ev kazalarının en önemli özelliği, çoğunlukla önlenebilir olaylar olmasıdır.  Ev kazaları yaralanma, sakatlanma ve ölüme yol açabileceği için önemli bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınmaktadır.  Tüm yaralanmaların % 54’ünü ev kazaları oluşturur.  Kaza nedeniyle ölümlerin % 25’i evlerde meydana gelir.  112 Acil Sağlık Hizmetleri’ne bebek ve çocuk için yapılan acil çağrıların % 79’unu ev kazaları ve yaz döneminde yaşanan boğulmalar oluşturur. Ev Kazaları Başvurulara dayalı çalışmalara göre;  Tüm kazaların %18-25’ini ev kazalarının oluşturduğu tahmin ediliyor.  Çocuk acil servislerine başvuruların %5-15’inin nedenidir. Topluma dayalı çalışmalarda;  Hastaneye başvuranlar tüm ev kazalarının %2-6’sıdır.  Yıllık 6-7 milyon tahmin edilebilir.  Yaşlıların %40’ı, ev hanımlarının %30’u son bir yılda ev kazası geçirmiştir.
210
Ev Kazaları  Yaşlı ve çocuklar  Kadınlar  Öğrenim düzeyi düşük olanlar  Yalnız yaşayanlar  Ev hanımları, işsizler  Sosyokültürel ve ekonomik durumu zayıf olanlar daha sık karşılaşırlar. Ev Kazaları  Mutfak, banyo, merdivenlerde sık görülür.  Sabah ve akşam saatlerinde sık görülür.  Kış aylarında yanıklar, yaz aylarında ise düşme, zehirlenme, boğulmalar sık görülür.
Ev Kazası Konutlarla İlgili Nedenleri  Ev kazalarının meydana gelmesinde konut ve çevresinin uygun olmayan koşulları, evde kullanılan ürünlerin kullanım yönergelerindeki yetersizlik ve giderek artan sanayi ve tüketim mallarının bilinçsizce kullanılması rol oynamaktadır.  Konut ve bina planlarının kazaları önleyici şekilde yapılmaması ve konutlardaki yapını hataları da etkili olmaktadır. Ev kazaları riskini azaltmak için gerek mimari açıdan gerekse konut içi düzenlemesi açısından her türlü önlemin alınması gerekmektedir Ev Kazası Türleri Ev kazalarından korunma, kaza tiplerinin ve nedenlerinin bilinmesi ile başlar. Evdeki genel kaza tipleri;  Düşme  Yanma  Zehirlenme  Kesikler  Elektrik çarpmaları  Boğulmalar
211
Düşmelerden Korunmada Alınabilecek Önlemler  Merdivenler, koridorlar iyi aydınlatılmalı,  Merdiven trabzanları sağlam olmalı,  Döşemeler kaygan olmamalı,  Halılar, mobilyalar sağlam biçimde yerleştirilmeli,  Pencereler çocukların düşmelerini önleyecek şekilde olmalı,  Camları silme esnasında emniyet kemeri kullanılarak güvenlik sağlanmalı,  Çok katlı binalarda pencere korkulukları bulunmalı vs.
 Yanma ve Haşlanmalardan Korunmada Alınabilecek Önlemler;  Perde vb dokumaların alev almayan liflerden yapılmasına dikkat edilmeli,  Çocuklar mutfakta yalnız bırakılmamalı,  Sıcak sıvıların bulunduğu kaplar çocukların erişemeyeceği yere konulmalı,  Sıcak içecekler, çaydanlık, demlik gibi araçlar, kibrit, çakmak, benzin, gazyağı çocukların ulaşabileceği yerlerde bırakılmamalı,  Sobaların etrafına koruyucu konulmalı ve üzerinde yemek pişirilmemeli vs.  Zehirlenmelerden Korunmada Alınabilecek Önlemler;  İlaç, insektisit, deterjan, boya ve benzer maddelerin şişe ve kutularının ağzı kapalı tutulmalı,  İlaçlar çocukların erişemeyeceği ve kilitli bulundurulan dolaplarda saklanmalı,  Zehirli maddeler özellikle insektisitler mutfak ve kiler dışında saklanmalı ve asla yiyeceklerle aynı raflarda bulundurulmamalı,  Zehirli maddeler kendi kutuları içinde olmalı ve üzerleri "zehirlidir" diye etiketlenmeli ve bu maddeler gazoz, meyve suyu vb. şişelerin ve kapların içerisine konulmamalı,  İlaç kutuları boş bile olsa oyuncak olarak çocuklara verilmemeli,  Temizlik malzemeleri çocukların erişebileceği yerlerde saklanmamalı vs.
212
Kesiklerden Korunmada Alınabilecek Önlemler;  Büyük alanları kaplayan cam varsa bunlar kırılmaya dayanıklı olmalı,  Özellikle çocukların ulaşacağı yere bıçak, makas vb. kesici aletler konulmamalı ve bunlarla oynamasına izin verilmemeli,  Çocukların oyuncaklarının sivri ve kesici olmamasına dikkat edilmeli, ancak bunların kullanımı da öğretilmeli,  Bıçaklar emniyetli bir şekilde saklanmalı
 Elektrik Çarpmalarından Korunmada Alınabilecek Önlemler  Elektrikle çalışan araçlar iletken olmayan (plastik vb.) tabakalarla örtülmeli ve bu tip araçlar toprak hattı ile donatılmalı,  Banyoda kapaklı prizler kullanılmalı,  Bulaşık makinası, çamaşır makinası ve buzdolabı ayrı ayrı prizlere takılmalı,  Kullanılmadığı zamanlarda elektrikli araçların fişleri prizden çıkarılmalıdır,  Islak mekânlardaki nem mümkün olduğu kadar azaltılmalı ve buralarda elektrikli araçlar dikkatli kullanılmalı vs.  Boğulmalardan Korunmada Alınabilecek Önlemler;  Banyo küvetlerinde küçük çocukların yıkanması esnasında çok dikkat edilmeli, yalnız yıkanmalarına izin verilmemeli,  Bahçede havuz, kuyu vb. üzeri kapatılmalı,  Çocukların plastik torbalarla oynamasına izin verilmemeli,  Çocukların yutabileceği düğme, madeni para vb. şeyler ortalarda bırakılmamalıdır
213
Trafik Kazaları  TRAFİK: Yayaların, hayvanların, taşıtların, hareketli makinelerin ve lâstik tekerlekli traktörlerin karayolu üzerinde hal ve hareketleridir.  KARAYOLU: Trafik için umumun faydalanmasına açık olan arazi şeridi veya sahalar.  TRAFİK KAZASI: Karayolları üzerinde hareket halinde bulunan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma veya maddi zararla sonuçlanan olay (Demir, deniz ve hava yolu bu kapsama girmez.)  Dünyada yaralanmaya bağlı ölümlerin dörtte biri trafik kazaları nedeniyle,  ‘Trafik kazasına bağlı ölüm’ tanımı ülkeden ülkeye değişmekte (kaza anında, 30 güne dek, bir yıla kadar gibi değişen sürelerde ölümler kabul edilir)  Türkiye’de en çok yolcular, sonra sürücüler, en son yayalar yaşamını yitirmektedir.  Sıklığı, yaygınlığı, Ölüm-yaralanma-yeti yitiminin ilk sıralarda nedeni, Ekonomik kayıplara yol açması nedenleri ile Önemli Halk Sağlığı Sorunu
 Her yıl yaklaşık 1,19 milyon kişi yol trafik kazaları sonucu ölüyor.  Yol trafik yaralanmaları 5-29 yaş aralığındaki çocuklar ve genç yetişkinler için önde gelen ölüm nedenidir.  Dünyadaki yollardaki ölümlerin %92’si (dünyadaki araçların yaklaşık %60'ına sahip olmasına rağmen) düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor,  Düşük gelirli ülkelerde, tüm motorlu taşıtların yüzde 1'inden azına sahip olmalarına rağmen, ölüm riski yüksek gelirli ülkelere göre üç kat daha fazladır.  Tüm trafik ölümlerinin yarısından fazlası yayalar, bisikletliler ve motosikletliler de dahil olmak üzere savunmasız yol kullanıcıları arasında gerçekleşiyor.  Trafik kazaları çoğu ülkeye gayri safi yurtiçi hasılalarının %3'üne mal oluyor.  Birleşmiş Milletler, 2030 yılına kadar yol trafik kazalarından kaynaklanan küresel ölüm ve yaralanma sayısını yarıya indirmeyi hedefliyor
214
 Yol Güvenliğinde Eylem On Yılı (BM, 2011-2020) Eylem Planı ile 5 milyon yaşam kurtarılabilecektir, 50 milyon yaralanma önlenebilecektir.  Trafik kazalarına bağlı ölümlerin yarıya yakınından Türkiye, Brezilya, Kamboçya, Çin, Mısır, Hindistan, Kenya, Meksika, Rusya ve Vietnam sorumludur. DSÖ tarafından bu ülkeler için Güvenli Trafik Projesi başlatılmıştır.  2010 yılında tahmini 1,25 milyon trafik kazası ölümüyle karşılaştırıldığında, 2021 yılındaki 1,19 milyon rakamı %5'lik bir azalmayı temsil ediyor.  When compared to the estimated 1.25 million road traffic deaths in 2010, the current figure of 1.19 million for 2021 represents a reduction of 5%.
 2006 yılında bildirimi zorunlu 17 hastalıktan yapılan bildirimlerin toplamı 63528 iken, aynı yıl trafik kazası sayısı 728755 olup, bunlardan yaralanma sayısı 169080’dir  2010 yılında Türkiye’de seçilmiş bildirimi zorunlu on bulaşıcı hastalıkta olgu toplamı 20643 iken, aynı yıl meydana gelen trafik kazası sayısı 1104388, bu kazalarda yaralananların sayısı ise 211496’dır.  BİR ÇOK HASTALIKTAN DAHA YAYGINDIR.  Türkiye'de 2023 yılında meydana gelen 235 bin 71 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası sonucunda 2 bin 984 kişi kaza yerinde, 3 bin 564 kişi ise yaralanıp sağlık kuruluşlarına sevk edildikten sonra kazanın sebep ve tesiriyle 30 gün içinde hayatını kaybetti.  Karayolu trafik kazalarında 2023 yılında bir günde ortalama 644 ölümlü yaralanmalı kaza, 18 ölüm ve 961 yaralanma meydana geldi.
215
Trafik Kazası Ölçütleri  Mutlak sayılar  Birim zamanda sıklık (yılda, günde, saatte)  Nüfusa göre sıklık (onbinde, yüzbinde)  Araç sayısına göre sıklık (onbin, yüzbin araçta)  Kat edilen yol uzunluğuna göre sıklık (milyon taşıt kilometrede kaza, ölüm, yaralanma sayısı en doğru ölçüttür).
Trafik Kazalarına Sebep Olan Etmenler Türkiye’de 2023 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına neden olan toplam 281 bin 54 kusura bakıldığında kusurların %88,9'unun sürücü, %9,0'ının yaya, %1,1'inin taşıt, %0,6'sının yolcu ve %0,3'ü yol kaynaklı Sürücülere İlişkin Etmenler  Yanlış davranışlar: Alkol, yorgunluk, hız, kural ihlali  Araç kullanmaya engel hastalıklar  Psikososyal durum  Beslenme  Sosyal güvenlik, iş güvencesi  Medeni durum  Cinsiyet  Yaş  Alkol  Uyarıcı, uyuşturucu maddeler
216
Başlıca sürücü Kusurları  Kavşakta Geçiş Üstünlüğü İhlali  Yanlış Doğrultu Değiştirme  Arkadan Çarpma  Manevra Kurallarına Uymamak  Karşı Şeridi İhlal  Kırmızı Işıkta Geçmek  Taşıt Giremez İşaretini İhlal  Park Halindeki Araca Çarpmak  Geçme Yasağını İhlal
Alkol  Alkol çok çabuk kana geçerek serebellum üzerine etki etmek suretiyle dengeyi bozan, töleransı azaltan, agresif hareketlere yol açan bir maddedir. Sınır 0,05 g/dl, mesleki ve ticari sürücülerde 0. Yorgunluk  Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne göre; ticari amaçla yolcu ve yük taşıyan sürücülerin, 24 saatlik süre içinde toplam 9 saat ve devamlı olarak 4,5 saatten daha uzun süre araç kullanmaları yasaktır.  Dörtbuçuk saatlik devamlı araç kullandıktan sonra 45 dakika dinlenmek ve bu dinlenme süresini araç dışında geçirmek zorunludur.
217
Sürücülere Yönelik Önlemler  İlk sağlık muayenesinin özenle yapılması,  Engel hastalığı, madde bağımlılığı olanlara sürücü belgesi verilmemesi,  Belli aralıklarla muayenenin yinelenmesi,  Sosyal güvenlik ve iş güvenliğinin sağlanması,  Meslek içi eğitim ve denetim yapılması,  Sürücü belgesi veren kuruluşların standartlarının tanımı ve denetimlerinin sağlanması.
Yaya Kusurları  Yola aniden çıkmak  İlk geçiş hakkına uymamak  Taşıtların önünden ve arkasından çıkmak  Yolda oynamak  Kırmızı ışıkta geçmek  Sarhoşluk  Hastalık, sakatlık vb. •7-15 yaş grubu •1-6 yaş grubu •60+ yaş grubu (Psikomotor işlevlerde bozulma) kazaya uğrama olasılığı daha fazladır. Yolcu Kusurlar  Açık yük üstünde yolculuk etmek,  Habersiz, taşıt durmadan inmek ve binmek,  Taşıttan sarkmak,  Şoförün dikkatini dağıtmak  Otomobil, kamyonet, motosiklet en fazla kazaya karışmakta  Özel araçlar ticari araçlara göre daha sık kazaya karışmaktadır.
218
Araç Kusurları  Avrupa’da trafik kazaları nedenleri içinde araç kusurlarının önemli bir paya sahip olduğu görülmektedir.  Türkiye’de, 2013 yılında, araç kusuruna bağlanan 354 kazanın; o 208’i lastik patlaması, o 46’sı fren arızası, o 17’si rot arızası, o 17’si kusurlu direksiyon, o 13’ü ışık kusuru, o 11’i aks kırılması nedeniyle meydana gelmiştir.
Araca İlişkin Önlemler  Araç içi konfor (Isı 20-21 C, gürültünün 80 desibeli, titreşimin ise 130 desibeli geçmemesi gerekir).  Araç üretiminde güvenliğe öncelik verilmesi  Araçlarda sürekli ve düzenli teknik bakım yaptırılması  Araçların ön ve arka koltuklarında güvenlik kemeri ve hava yastıklarının bulunması  Ölümcül yaralanmadan arkada oturanları %75, önde oturanları %50 korumaktadır.  Doğru olarak araç koltuğuna bağlanan çocukların kazaların %75’inde hiç zarar görmedikleri ve büyük kazalarda ise % 67 oranında korundukları saptanmıştır. Çocukların kaza ölüm oranı; çocuk oto koltuğu zorunlu ülkelerde %3, zorunlu olmadığı ülkelerde %46’dır.  Arka başlık doğru ayarlanmalıdır, çarpışmalarda ciddi boyun zedelenmesi ortaya çıkar.
219
Çevre İle İlgili Etmenler  Ülkemiz karayolu ağında 2023 yılında meydana gelen 235 bin 71 ölümlü yaralanmalı kazanın %65,9'u gündüz, %31,8'i gece ve %2,3'ü alacakaranlıkta oldu.  Ölümlerin çoğu şehir dışı yollarda oluşan kazalarda  Yaralanmaların çoğu şehir içinde oluşan kazalarda ortaya çıkar  Sürekli kaza olan yerler (keskin viraj, kaygan zemin, serap olayı) ve uygunsuz yol şartlarına sahip yerler (yol yüzeyinde gevşek malzeme, • yolda çukur, • tekerlek izi, • çökmeler.) saptanarak sorunun yok edilmesi gerekir.  Türkiye'de 2023 yılında meydana gelen 235 bin 71 ölümlü yaralanmalı kazanın aylara göre dağılımına bakıldığında Temmuz ayı %10,3 pay ile en fazla kazanın meydana geldiği ay olurken, Şubat ayı %5,0 pay ile en az kazanın meydana geldiği ay oldu.  Haftanın günlerine göre ölümlü yaralanmalı kazalar %15,0 pay ile en fazla Cuma günleri ve %13,8 pay ile en az Çarşamba günleri gerçekleşti.
Trafik Kazalarından Korunma  Etken, Kişi, Çevreye yönelik önlemler birlikte ele alınmalı,  Ulaştırma politikası düzenlenmeli,  Karayolları, trafik yoğunluğuna uygun duruma (bölünmüş yollar) getirilmeli,  Tüm kazalar epidemiyolojik olarak doğru incelenmeli, uygun kayıt tutulmalı,  Bilimsel araştırmalar ile sorunlar ve nedenleri saptanmalı,  Konu ile tüm boyutları ile ilgilenen ayrı bir örgüt olmalı,  Toplumun eğitimine daha büyük önem verilmeli,  Denetim ve yaptırım etkisi artırılmalı
220
Birincil Koruma  Kaza oluşumunun önlenmesi amaçlı uygulamalardır.  Kazaya neden olan etmenlerin tanımlanması ve bunlara dönük girişimlerin yapılması,  Çağın getirdiği yoğunluğa uygun altyapının oluşturulması, örneğin; Genişlik, yol kaplaması, kavşakların düzeni, yol bakım ve işaretleri, park ve dinlenme alanları, hız limiti konması ve kontrolleri, bölünmüş yollar, hız tümsekleri, ışıklandırma  Yasal düzenlemelerin yapılması,  Korunmasız yol kullanıcılarına yönelik düzenlemeler (yaya yolları, bisiklet yolları gibi)
İkincil Koruma Kazanın şiddetini azaltmaya yönelik çalışmaları içerir.  emniyet kemeri,  çocuk oto koltukları,  hava yastıkları,  baş destekleri  motosiklet ve bisiklet sürücülerinde kask kullanımı  yol çevresi düzenlemeleri (korkuluklar) vb. Üçüncül Koruma Kaza sonrasında yapılacakları ve yaralanmaların etkilerini azaltmaya yönelik önlemleri içerir.  Kazanın erken saptanması,  Kaza sonrası araçtan çıkarma,  Yangını önleme,  İlk yardım, acil tedavi hizmetleri,  İlk yardım konusundaki bilgi ve becerilerinin artırılması,  Sağlık kurumuna hızla ulaştırma,  Hastane acil servislerindeki tedavi hizmetlerinin iyileştirilmesi gibi uygulamalar