A2 1 -7 Flashcards

1
Q

descansar

A

dinlenmek

El fin de semana descansé mucho.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

jugar un partido

A

El viernes por la tarde jugué un partido de fútbol con mis compañeras.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Qué hiciste ayer?

A

Dün ne yaptın?

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

quedar con amigos

A

arkadaşlarla takılmak

Ayer quedé con amigos.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

comer fuera

A

Yemeğe çıkmak

Ayer comí fuera

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

salir por la noche

A

Gece dışarı çıkmak

Salí por la noche con Juan.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

ir al cine

A

sinemaya gitmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

estar un casa

A

Evde kalmak

Ayer estueve en casa.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

ayer

A

dün

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

la semana pasada

A

geçen hafta

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

el fin de semana pasada

A

geçen haftasonu

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

el mes pasado

A

geçen ay

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

el año pasado

A

geçen yıl

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

hace un par de días

A

birkaç gün önce

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

hace un año

A

bir yıl önce

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

hace un mes

A

bir ay önce

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

geçmiş zaman

A
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

şimdiki zaman

A
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

simpático simpática

A

sempatik

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

abierto/ abierta

A

açık

abierto x tímido

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

generoso / generosa

A

cömert

generoso x egoísta

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

serio / seria

A

ciddi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

amable

A

samimi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

trabajador / trabajadar

A

çalışkan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
tímido / tímida
çekingen abierto x tímido
26
listo / lista
zeki
27
egoísta
28
cansado / cansada
yorgun
29
nervioso / nerviosa
gergin
30
preocupado / preocupada
endişeli
31
motivado / motivada
hevesli
32
despistado / despistada
dikkati dağınık
33
asustado / asustada
korkumuş
34
enfermo/ enferma
hasta
35
sorprendido sorprendida
şaşkın
36
acostumbrado / acostumbrada
alışık
37
Estar
38
ser
39
estar ser
40
estar ser
41
estar her zaman
42
ser her zaman
43
estar ser olabilir
44
Estoy buscando...
Ben ... arıyorum
45
¿Qué talla usas?
Bedenin kaç?
46
Te queda... / Me queda...
Bu sana yakıştı / Bu bana yakıştı
47
¿Puedo probarme ...?
... deneyebilir miyim? ¿Puedo probarme este vestido?
48
¿donde estan los probadores?
Soyunma odaları nerede? Me gustaría probarme esta camisa. ¿Dónde están los probadores?
49
¿Cuánto cuesta?
Ne kadar? ¿Cuánto cuesta un metro de esa seda roja?
50
Me llevo ...
... alacağım
51
Karşılaştırma - 1
Formulas for Comparisons of Inequality * More* formula: más + adjective/adverb/noun + que * Less* formula: menos + adjective/adverb/noun + que
52
Karşılaştırma - 2
Spanish English mejor *better* peor *worse*
53
dar una vuelta
yürüyüşe çıkmak Vamos a dar una vuelta?
54
ir a una exposición
sergiye gitmek El viernes voy a ir una exposición
55
tomar algo
bir şeyler içmeye gitmek Después de trabajar vamos a tomar algo.
56
ir a un concierto
konsere gitmek El próximo fin de semana voy a ir a un concierto
57
ver una obra de teatro
Bir tiyatro oyunu syretmek
58
cenar fuera
dışarıda akşam yemeği yemek
59
ver una película
film izlemek
60
quedarse en casa
evde kalmak Hoy no salgo, me quedo en casa.
61
pasar a buscar
bir yere gidip veya gelip birini almak
62
esta tarde
bu öğleden sonra
63
mañana
yarın
64
.... que viene
65
el próximo / la próximo
önümüzdeki el próximo fin de semana
66
pedir hora
randevu almak
67
médico de cabecera
pratisyen / aile hekimi
68
especialista
uzman doktor
69
la sala de espera
bekleme odası
70
la consulta
muayehane
71
Qué le pasa?
şikayetin ne?
72
Me duele... Tengo dolor de...
... ağrıyor ... ağrım var Me duele de veras la cabeza. (Başım çok ağrıyor.) Tengo dolor de pecho. (Göğüs ağrım var.)
73
Me he torcido ...
... burktum Me he torcido el tobillo jugando al baloncesto (Basket oynarken bileğim burkuldu.)
74
Me he roto ...
... kırdım. Me he roto la pierna (Bileğimi kırdım.)
75
Coja aire, suelte aire
Nefes al, nefes ver.
76
Me duele ...
... ağrıyor Me duele mucho espalda. (Sırtım çok ağrıyor.)
77
Me siento ...
... hissediyorum. Me isento muy cansado..
78
Me pica ...
... kaşınıyor. Me pica la garganta. (Boğazım kaşınıyor)
79
Me ha salido / Me han salido
... çıktı. Me ha salido un sarpullido. (Döküntüm var)
80
No puedo ...
... yapmıyorum. No puedo doblar la pierna. (Bacağımı bükemiyorum.)
81
tratamiento
tedavi
82
recetar
reçete
83
pastilla jarabe crema
hap şurup krem tomar pastillas , jarabes poner cremas
84
enviar un correo electrónico
E-posta göndermek Te mando un correo electrónico esta tarde. (Sana bu öğleden sonra bir e-posta göndereceğim.) Te mando un correo esta tarde. (Sana bu öğleden sonra bir e-posta göndereceğim.)
85
tener una reunión
toplantısı olmak A las doce hemos tenido una reunión de equipo.
86
hacer fotocopias
fotokopi yapmak He hecho fotocopias para la presentación
87
escanear un documento
bir belge taramak He escaneado el documento para mandarlo por correo electrónico.
88
imprimir documentos
belgeleri(n) çıktısını almak / yazdırmak He imprimido los documentos para la reunión. Toplantı için belgelerin çıktısını aldım.
89
contestar al teléfono
telefona cevap vermek Todavía no han contestado al teléfono. Onlar henüz telefona cevap vermediler.
90
organizar una teleconferencia
konferans ayarlamak
91
hacer una presentación
sunum yapmak
92
sacar al perro
köpeği yürüyüşe çıkarmak / götürmek El domingo sacamos a los perros a correr por el campo. Pazar günü köpekleri kırsal alanda koşmaya götürdük.
93
pasear por el parque
parkta yürüyüşe gitmek Mis hijos y yo paseamos por el parque. Çocuklarım ve ben parkta yürüyüşe gittik.
94
trabajar en el jardín
bahçe işleri yapmak A mi mujer le encanta tranajar en el jardín
95
llamar
Aramak
96
Contestar
cevap vermek No contesta el teléfono.
97
Mandar
göndermek Mándame un mensaje
98
Pasar
çağrı yönlendirmek Le paso la llamada.
99
dejar
bırakmak ¿Quieres dejar un mensaje? Ona mesaj bırakmak ister misiniz?
100
Equivocarse
Yanlış numarayı çevirmek Lo siento, se equivoca de número. Üzgünüz, yanlış numarayı çevirdiniz.
101
la batería
şarj Casi no tengo batería. Telefonumun şarjı bitiyor.
102
la señal
sinyal No te oigo, hay muy mala señal. Seni duyamıyorum, sinyal çok kötü.
103
Recoge la mesa.
Masayı topla.
104
Lava los platos
Bulaşıkları yıka.
105
Pasa la aspiradora.
Elektrik süpürgesi tut.
106
Pon la lavadora.
Çamaşırları yıka.
107
Haz las camas.
Yatakları yap.
108
alojarse en
kalmak Nos alojamos en un hotel de cinco estrellas durante las vacaciones. Tatilimizde beş yıldızlı bir otelde kaldık.
109
un hostal
Oda - Kahvaltı tesisi Mis amigos se alojaron en un hostal en el centro de la ciudad. Arkadaşlarım şehir merkezindeki bir oda-kahvaltı tesisinde kaldı.
110
un camping
kamp alanı Este camping tiene unas instalaciones estupendas. Bu kamp alanı harika imkanlara sahiptir.
111
un albergue
hostel Prefiero alojarme en un albergue porque es más barato. Bir hostelde kalmayı tercih ederim, çünkü daha ucuz.
112
reservar
yer ayırtmak He reservado una habitación a nombre de Martín Herrero. Martín Herrero adına bir oda ayırtmıştım.
113
una habitación doble una habitación individual con camas separadas con cama de matrimonio con cama adicional
una habitación doble (duble oda) una habitación individual (tek oda) con camas separadas (iki yataklı oda) con cama de matrimonio (çift kişilik oda) con cama adicional (ekstra yataklı oda)
114
desayuno incluido
kahvaltı dahil Hemos reservado una habitación doble con desayuno incluido. Kahvaltı dahil çift kişilik bir oda ayırtmıştık.
115
un depósito
depozito Necesito pagar un depósito para alquilar un coche. Araba kiralamak için depozito ödemem gerek.
116
pagar con tarjeta
kart ile ödemek ¿Puedo pagar con tarjeta? Kart ile ödeyebilir miyim?
117
¿Me da...?
... alabilir miyim? ¿Me da un billete para Sevilla? Sevilla'ya bir bilet alabilir miyim?
118
Bir tren istasyonunda ya da otogarda olduğumuzu ve bilet almak istediğimizi düşünelim. "¿me da...?" diyerek başlar ve ardından ihtiyacımız olan bilet ile devam ederiz. Ayrıca özellikle ne almak istediğimize zaten karar vermişsek "deme" de diyebiliriz. Bu yapıları yalnızca bilet almak için değil, aynı zamanda bir mağazada, barda veya kafede de kullanırız.
¿Me da un billete para Sevilla? (Sevilla'ya bir bilet alabilir miyim?) Bien, pues deme un billete para el de las 16:30h. (Tamam, o zaman 16:30 trenine bilet alayım.) ¿Me da un bolígrafo azul? (Mavi bir kalem verir misiniz?) Deme un kilo de manzanas, por favor. (Bir kilo elma alayım lütfen.)
119
¿Cuánto tarda?
Ne kadar sürüyor?
120
Bir şeyin ne kadar sürdüğünü belirtmek için "tardar" fiilini kullanırız.
Tardo 15 minutos andando en llegar al trabajo.(İşe yürümem 15 dakika sürüyor.)
121
¿De qué vía sale?
Hangi perondan kalkıyor?
122
Haydi "para" kelimesinin iki kullanımına göz atalım:
- **tarihi** belirtmek için. Quiero un billete **para el quince de septiembre**. (15 Eylül için bir bilet istiyorum.) -**varılacak yeri** belirtmek için. Quiero un billete de ida y vuelta **para Valencia.** (Valensiya'ya gidiş dönüş bir bilet istiyorum.)
123
¿Puedo reservar asiento?
Bir koltuk rezerve edebilir miyim?
124
tener ganas de
sabırsızlıkla beklemek / sabırsızlanmak Tengo ganas de descansar el fin de semana. Bu hafta sonu dinlenmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.
125
ya
Biliyorum Ya, te entiendo perfectamente. Biliyorum, seni çok iyi anlıyorum.
126
ni idea
hiçbir fikir Ni idea, no he pensado nada todavía. Hiçbir fikrim yok, henüz bir şey planlamadım.
127
No hay ningún problema.
Hiç sorun değil.
128