Simultane Syf 368-381 Flashcards
Vocabulary (464 cards)
1
Q
Transitive
A
Geçişli
2
Q
intransitive
A
Geçişsiz
3
Q
Verb
A
Fiil
4
Q
Subject
A
Özne
5
Q
Object
A
Nesne
6
Q
Adverb
A
Zarf
7
Q
to meet
A
Buluşmak, karşılaşmak
8
Q
to help
A
yardım etmek
9
Q
to buy
A
satın almak
10
Q
to like
A
sevmek, hoşlanmak
11
Q
to love
A
çok sevmek, bayılmak
12
Q
to hate
A
hiç sevmemek
13
Q
brush
A
fırça
14
Q
clothes
A
giysi, elbise
15
Q
button
A
düğme
16
Q
policeman
A
polis memuru
17
Q
page
A
sayfa
18
Q
again
A
tekrar, bir daha
19
Q
truth
A
gerçek, doğru olan
20
Q
a few minutes
A
bi’kaç dakika
21
Q
nail
A
tırnak
22
Q
medicine
A
ilaç
23
Q
bell
A
zil
24
Q
label
A
etiket
25
tongue
dil
26
once more
bir kere daha
27
error
yanlışlık, hata
28
interrupting
söz kesip araya giriş
29
temper
öfke
30
offence
gücendirme
31
advantage
avantaj
32
scheme
plan, proje
33
mind
zihin
34
seat
oturma yeri
35
to export
ihraç etmek
36
to import
ithal etmek
37
to produce
üretmek
38
to look at
...ye bakmak
39
to wait for
...yi beklemek
40
to bring
getirmek
41
to brush
fırçalamak
42
to push
elle basmak, itmek
43
to turn
çevirmek, döndürmek
44
to call
çağırmak, telefon etmek
45
to fall
düşmek
46
to laugh
gülmek
47
to smoke
sigara içmek
48
to forget
unutmak
49
to touch
ellemek, dokunmak
50
to remember
hatırlamak
51
to open
açmak
52
to stop(v.t.)
durdurmak
53
to stop(v.i.)
durmak
54
to tell
söylemek
55
to say
demek
56
to rest
dinlenmek
57
to bite
ısırmak
58
to take
almak
59
to hold
tutmak, kavramak
60
to hold
elinde tutmak
61
to fill
doldurmak
62
to ring
çalmak(zil)
63
to give
vermek
64
to remove
çıkartmak, yerinden kaldırmak
65
to take a seat
oturtmak
66
to hold(one's) tongue
dilini tutmak ( one's) yazan yere his, her vs iyelik sıfatı yazarak belirtili hale getiririrz
67
to choose
seçmek
68
to try
denemek, gayret etmek
69
to correct
düzeltmek
70
to disturb
rahatsız etmek, işlevini bozmak
71
to forgive
bağışlamak, affetmek
72
address
adres
73
work
yapılan iş, çalışma
74
works
eserler
75
sin
günah
76
light
sigara yakmak için ateş
77
photograph
fotoğraf
78
favour
lütuf, iyilik
79
example
örnek
80
bearer
elinde bulunduran, hamil
81
goods
mallar
82
signature
imza
83
specimen
örnek, gösterge
84
a specimen of(one's) signature
imza sirküleri
85
survey
rapor, tutanak
86
situation
durum
87
sample
numune
88
cloth
kumaş
89
outline
taslak
90
subjevt
konu
91
summary
özet
92
event
olay
93
stuffed cabbage
lahana dolması
94
to control
kontrol altında tutmak
95
to control( one's) temper
kendine hakim olmak
96
to speak (one's) mind
aklından geçen şeyi söylemek
97
to take offence
alınmak, gücenmek
98
to consider
dikkate almak
99
myself
kendim, kendimi, kendime
100
yourself
kendin, kendini, kendine
101
himself
kendisi, kendini, kendine
102
herself
kendisi, kendini, kendine
103
itself
kendisi, kendini, kendine
104
ourselves
kendimiz, kendisini, kendimize
105
yourselves
kendiniz, kendinizi, kendinize(çoğul)
106
themselves
kendileri, kendilerini, kendilerine
107
to find
bulmak
108
to keep
saklamak, muhafaza etmek
109
to return
geri vermek, iade etmek
110
matter
husus
111
quickly
çabuk çabuk
112
slowly
yavaşça
113
carefully
dikkatle
114
rudely
kabaca
115
kindly
nezaketle
116
politely
kibar bir şekilde
117
hard
çok, sıkı bir şekilde
118
fast
hızlı
119
late
geç
120
tight
sıkıca, gergin
121
alone
yalnız, tek başına
122
well
iyi, iyice
123
awfully
feci şekilde
124
plainly
açıkça, açık ve net
125
concert
konser
126
cinema
sinema
127
mouth
ağız
128
ditch
hendek
129
shop window
vitrin
130
slot
para deliği, yarık
131
to the school
okula
132
to the hospital
hastaneye
133
to do a favour
iyilikte bulunmak
134
to pay
ödemek
135
to forward
sevketmek
136
to strain
zorlamak
137
help yourself
buyrun istediğiniz kadar (kendiniz) alın (ikram)
138
help yourself to
buyrun, ...lerden kendiniz alın
139
to stay
kalmak
140
to leave
bırakmak, terketmek
141
to spoll
şımartmak
142
to do(one's) best
elinden geleni yapmak
143
to treat
davranmak, muamele etmek (v.t.)
144
to
e,a,ye,ya
145
into
içine
146
onto
üstüne
147
up
yukarısına
148
from
den,dan
149
out of
bir hacimden dışarı
150
off
bir yüzeyden öteye
151
down
aşağısına
152
across
yüzeyden karşıya
153
along
boyunca
154
through
...nin içinde
155
to a concert
konsere
156
into the glass
bardağa
157
into his mouth
ağzına
158
into a ditch
hendeğe
159
truck
tır kamyonu
160
mile
mil
161
post
direk
162
lamp post
elektrik direği
163
computer
bilgisayar
164
ladder
el merdiveni
165
account
hesap
166
darkness
karanlık
167
snowstorm
kar fırtınası
168
floor
bina katı, döşeme
169
power
iktidar, güç
170
tray
tepsi
171
on the shelf
rafa
172
on the tray
tepsiye
173
up the stairs
merdivenlerden yukarı
174
up the hill
tepeye
175
two floors up
iki kat yukarı
176
from the school
okuldan
177
from the shop
dükkandan
178
off the shelf
raftan
179
off the wall
duvardan
180
off the table
masadan
181
off the ladder
merdivenden
182
off a tree
bir ağaçtan
183
off the tree
ağaçtan
184
two miles off the shore
kıyıdan iki mil açıkta
185
the radio is off
radyo kapalı
186
down the stairs
merdivenden
187
down the hill
tepeden aşağı
188
downhill
yokuş aşağı
189
two floors down
iki kat aşağı
190
down this way
bu yoldan
191
down from the stairs
merdivenden aşağı
192
down from the rack
vestiyerden
193
down from the second floor
ikinci kattan
194
from london
londra'dan
195
from his father
babasından
196
at home
evde
197
home
eve
198
from home
evden
199
here
burada
200
here
buraya
201
from here
buradan
202
there
orada
203
there
oraya
204
from there
oradan
205
out of the room
odadan dışarı
206
out of the house
evden dışarı
207
out of the bottle
şişeden
208
out of the water
sudan
209
out of the fridge
buzdolabından
210
life
hayat, yaşam, ömür
211
bank
banka
212
hopeless
ümitsiz
213
roof
çatı
214
path
patika
215
out of a hopeless situation
ümitsiz bir durumdan
216
tunnel
tünel
217
passage
geçit
218
on the second shelf down
üstten ikinci rafta
219
through the door
kapıdan
220
through a hole in the roof
çatıdaki bir delikten
221
through a passage
bir geçitten
222
through a village
bir köyün içinden
223
through the darkness
karanlığın içinden
224
through the tunnel
tünelden
225
through customs
gümrükten
226
through the bank
banka kanalıyla
227
through Mr. Brown
Bay Brown kanalıyla
228
All through my life
hayatım boyunca
229
along the street
yol boyunca
230
along the river
nehir boyunca
231
along a path
patikadan
232
along a carpetted corridor
halı döşeli bir koridordan
233
across the park
parktan, parkı geçip
234
hole
delik, oyuk
235
series
dizi
236
a series of mountains
dağ silsilesi
237
customs
gümrük
238
carpet
halı
239
carpetted
halı döşeli
240
corridor
koridor
241
lane
dar yol
242
border
sınır
243
Anatolian Fortress
Anadolu Hisarı
244
Scutari
Üsküdar
245
Camel
Deve
246
Boat
Gemi( şehir içi)
247
horseback
at sırtı
248
knife
bıçak
249
screwdriver
tornavida
250
public transport
toplu nakil araçları
251
hammer
çekiç
252
mini skirt
mini etek
253
with me
benimle birlikte
254
with you
seninle
255
with my father
babamla
256
with a pen
kalemle
257
Across teh border
sınırdan
258
across the river
nehirden karşıya
259
across the bridge
köprüden karşıya
260
across the table
masanın karşı tarafında
261
Across from the Anatolian Fortress
Anadolu Hisarından ( Boğazı Aşıp)
262
Across from Scutari
Üsküdar'dan ( Boğazı Geçip)
263
A shirt for him
Ona bir gömlek
264
By public transport
toplu nakil aracıyla
265
By bus
Otobüsle
266
By plane
Uçakla
267
By train
Trenle
268
By boat
Gemiyle
269
On bicycle
Bisikletle
270
On horseback
Atla
271
On camel
Deveyle
272
In my car
Arabamla
273
In your car
Arabanızla
274
With a screwdriver
Tornavidayla
275
With a knife
Bıçakla
276
With scissors
Makasla
277
With Pincers
Kerpetenle
278
Knee
Diz
279
Stamp
Pul
280
Parcel
Koli
281
Post
Posta
282
By post
Postayla
283
Mat
paspas
284
Paper bag
Kağıt torba
285
Pocket
cep
286
Mind
Akıl, zihin
287
Coin
Madeni para
288
Slot
Para deliği, yarık
289
Token
Jeton
290
Thought
DÜşünce
291
between you
Aranızda
292
between us
Aramızda
293
sake
hatır
294
For my sake
hatırım için
295
immediately
derhal
296
cabbage
lahana
297
to put
koymak
298
to put down
indirmek
299
to put on (one's) kneesk
Kucağına, dizine alma
300
To take in ( one's) arms
kucağına( kollarına) almak
301
to take out of ...
çıkartmak
302
to send
Göndermek
303
to wipe
ovarak silmek
304
to guess
tahmin etmek
305
to pour
akıtmak, koymak
306
to bear
bulundurmak, taşımak
307
To bear in mind
aklında tutmak
308
to dismiss
yerinden kaldırmak
309
To dismiss the thought from (one's) mind
Düşünceyi aklından çıkartmak
310
To split
Yarmak, bölüştürmek
311
To deliver
Mal göndermek, adresine teslim etmek
312
To write
Yazmak
313
To take the second
İkinci yola sapmak
314
To take the second turning
İkinci sapağa girmek
315
To wash
Yıkamak
316
To do (one's) washing
çamaşırlarını yıkamak
317
Lemonade
limonata
318
Vest
Atlet
319
Bracelet
Bilezik
320
Upper
üst
321
Lower
Alt
322
Traffic lights
Tarfik ışıkları
323
Turning
Sapak
324
Zebra crossing
Yaya geçidi
325
Washing
Çamaşır yıkama
326
Heaven
Cennet, gök
327
For heaven's sake
Allahaşkına
328
Straight On
Dümdüz ileri
329
Loud
Yüksek sesli
330
In a loud voice
Yüksek sesle
331
Some time
Bi'ara
332
Sensible
Mantıklı
333
At once
Hemen
334
Very much
Çok (bir eylem için)
335
Very often
Çok( tekrarlama)
336
Very long
Çok(süre)
337
Patient
sabırlı
338
Dish
yemek tabağı, pişmiş yemek
339
to have it in ( one's) way
bildiği gibi yapmak
340
To run
koşmak
341
To run
İşletmek
342
To marry
Evlenmek
343
To talk
Konuşmak
344
To turn round
Geriye dönmek, (u) dönüşü yapmak
345
To sleep
Uyumak
346
Sleep well
İyi uykular
347
To repeat
Tekrarlamak
348
To move
Kıpırdamak, Hareket etmek
349
To hesitate
Tereddüt etmek, duraksamak
350
To lean
sarkmak
351
To get
Elde etmek
352
Be sensible
Mantıklı Ol
353
Get out of my way
Çekil yolumdan
354
To quarrel
Münakaşa etmek, tartışmak
355
To whistle
Islık Çalmak
356
To be back
Dönmek, gidip dönmüş olmak
357
To finish
Bitirmek
358
To clean
Temizlemek
359
To wash the dishes
Bulaşık yıkamak
360
Just
Demin, hemen, şöyle bir
361
Angry
Kızgın
362
To set
Kurmak
363
To look into
içine bakmak
364
To park
Park etmek
365
Come and see...
Gelip gör
366
Take... and give...
Alıp ver
367
Try to see...
Görmeye çalış
368
Try to be patient
Sabırlı olmaya çalış
369
Try to be back
Dönmeye çalış
370
Try and finish
Bi'gayret bitir
371
Try and clean
Bi'gayret temizle
372
Try and wash
Bi'gayret yıka
373
Just push
İtiver
374
Just give
Veriver
375
Just show
Gösteriver
376
Be so good as to help...
Yardım ediver
377
Be so good as to set...
Kuruver
378
Never push
Sakın itme
379
Never look
Sakın bakma
380
Never eat
Sakın yeme
381
Never try to go
Sakın gitmeye kalkma
382
Never try to park
Sakın parketmeye kalkma
383
Drunk
Sarhoş
384
Particle
Fiil eki
385
Phrasal verb
Deyimsel fiil
386
Snow
Kar
387
Light
Işık
388
Page
Sayfa
389
By six o'clock
Saat altıya kadar, en geç altıda
390
Fact
Gerçek, olgu
391
Content
Hoşnut, memnun
392
Be sure not to forget
Aman unutmayasın
393
Be sure not to touch
Aman dokunmayasın
394
To mind
Dikkat etmek, Aldırış etmek
395
To slip
Ayağı kaymak
396
To drive
Araba sürmek
397
To drive into
Arabayla çarpmak
398
To get drunk
Sarhoş olmak
399
To be late
geç kalmak
400
To listen to
...yi dinlemek
401
To speak to
...ile konuşmak
402
To talk to
...ile konuşmak
403
To look at
...ye bakmak
404
...yi beklemek
to wait for
405
To go on
devam etmek
406
to turn off
Çevirip kapatmak
407
To turn on
Çevirip açmak
408
Giymek( giysi)
To put on
409
To take off
Çıkartmak
410
Mind you don't slip
Dikkat et, kaymayasın
411
Mind you don't drive into
Dikkat et, toslamayasın
412
Why don't you come?
Gelsene
413
Why don't you take a seat?
Otursana
414
To come back
Gidip gene gelmek
415
To run after
Peşinden koşmak, kovalamak
416
To knock at the door
Kapıyı(elle) çalmak
417
To shout at
...ye bağırmak
418
To come along
Birlikte gelmek
419
To wake up
Uyandırmak
420
To hear
Duymak
421
To hear from
...den haber almak
422
To be content
Yetinmek
423
To stick to
...ye bağlı kalmak
424
To make the bed
Yatağı yapmak
425
To set the table
Sofrayı kurmak
426
To clear up
Boşaltmak, üstünde birşey bırakmamak
427
To clear up the table
masayı toplamak
428
to remind of
...yi hatırlatmak
429
to catch
yakalamak
430
to catch a cold
üşütmek, soğuk almak
431
to kiss
öpmek
432
to put of
(yukarı) kaldırmak
433
Pavement
Kaldırım
434
Care
Özen, dikkat
435
Emergency
Tehlike, imdat
436
Case
Durum, hal
437
In case of
...durumunda
438
In case of emergency
Tehlike durumunda
439
VAse
vazo
440
Shopping
alışveriş
441
Right away
Hemen
442
Once and for all
Son olarak
443
To fall(v.i.)
Düşmek
444
To drop(v.t.)
Düşürmek
445
To drop(v.i.)
damlamak, düşmek
446
To take good care of
...ye çok özen göstermek
447
Karşılık vermek
to answer back
448
...ye surat asmak
to make faces at
449
lead
önderlik etmek
450
önden gitmek, yolu göstermek
to lead the way
451
to sit
oturmak
452
Let me help you
Durun size yardım edeyim
453
let's go to the cinema
Haydi sinemaya gidelim
454
Tell him to come at five
Saat beşte gelsin
455
Tell him to wait
Beklesin
456
Tell him not to wait
Beklemesin
457
Mind he doesn't fall
Dikkat et, düşmesin
458
To do shopping
Alışveriş yapmak
459
To iron
Ütülemek
460
To run away
Kaçıp gitmek
461
To know
Bilmek
462
To be friends
Dost olmak
463
To settle
Şekle, sonuca bağlamak
464
