Turkish Fiil Advanced - 1

Question 1

Abartmak

Answer 1

to exaggerate

Question 2

acitmak incitmek

Answer 2

In summary, while both “acıtmak” and “incitmek” can be translated as “to hurt,” “acıtmak” is a broader term that can encompass both physical and emotional pain, whereas “incitmek” is often used more specifically in the context of causing emotional distress or hurting someone’s feelings.

Question 3

Aldatmak

Answer 3

to cheat, to betray, to deceive
“aldatmak” is about betraying trust, often in the context of a relationship.

Question 4

Aldırmak

Answer 4

to mind, to care
yürek yandi aldırmadın

Question 5

Alkışlamak

Answer 5

to applause

Question 6

Aramak

Answer 6

To look for
Bir ceket arıyorum
Telefonla aramak

Question 7

Arastirmak

Answer 7

to search, to investigate

Question 8

Ayrılmak

Answer 8

To leave
Emre daha sonra evden ayrılıyor.
Garson,” peki efendim.” Diyor ve ayrılıyor.

Question 9

Bağırmak

Answer 9

To scream, to shout
Derya bu sırada söyle bağırıyor: “süpriz! Mutlu yıllaraşkım!”

Question 10

bıçaklamak

Answer 10

to stab

Question 11

Bitirmek

Answer 11

To finish
Ödevimi bitirdim

Question 12

Boğulmak

Answer 12

Drown
her yerde okyanus sen boğuldun derede (dere -stream (
a small, narrow river))

Question 13

çağırmak

Answer 13

To call (someone):
“Arkadaşını çağırdım.” (I called my friend.)

To invite (someone):
“Partiye seni çağırıyorum.” (I am inviting you to the party.)

To summon:
“Polis şüpheliyi çağırdı.” (The police summoned the suspect.)

“Beni akşam yemeğine çağırabilirsin.” (You can invite me to dinner.)

“Doktor hastayı içeri çağırdı.” (The doctor called the patient inside.)

“Onları sinemaya çağırdık, ama gelmediler.” (We invited them to the cinema, but they didn’t come.)

“Çocukları oyun oynamak için dışarı çağırdık.” (We called the children outside to play.)

“Toplantı için herkesi topladık ve içeri çağırdık.” (We gathered everyone for the meeting and called them inside.)

Question 14

Çalmak

Question 15

çıkarmak

Answer 15

To take out:

“Anahtarı cebimden çıkardım.” (I took the key out of my pocket.)
“kitap ve defter çıkarıyor.
To remove:

“Ayakkabılarını çıkarmalısın, ev içinde giymemen daha iyi olur.” (You should take off your shoes; it’s better not to wear them inside the house.)
To extract:

“Diş hekimi dişimi çıkardı.” (The dentist extracted my tooth.)
To publish (a book, a magazine):

“Yeni bir kitap çıkardı.” (He/she published a new book.)
To produce (a movie, a record):

“Yeni bir film çıkardı.” (He/she produced a new movie.)

Question 16

Davranmak

Answer 16

to behave

Question 17

Dayanmak

Answer 17

to resist

Question 18

Denemek

Answer 18

to try

Question 19

Dolaşmak

Answer 19

To walk around

Emre markette dolaşıyor ve mumları arıyor.

Question 20

Dönmek

Answer 20

to stop

Question 21

Durdurmak
Susturmak

Question 22

Eğlenmek

Answer 22

To have fun
Derya ve Emre o akşam birlikte çok eğleniyorlar.

Question 23

etkilemek

Answer 23

to influence

Question 24

Geç Kalmak

Answer 24

To be late

Question 25

Girmek

Answer 25

To enter Salona giriyoruz

Question 26

Görünmek

Answer 26

To seem, to appear, to look Emre biraz heyecanlı görünüyor

Question 27

idrak etmek idrak edemiyorum

Answer 27

understand

Question 28

ifade etmek

Answer 28

to express "Duygularını ifade etmek önemlidir." (Expressing your feelings is important.) "Fikirlerini daha açık bir şekilde ifade etmelisin." (You should express your ideas more clearly.) "Resimlerle duygularımızı ifade edebiliriz." (We can express our emotions through pictures.)

Question 29

iltifat etmek

Answer 29

to compliment

Question 30

Ismarlamak (I)

Answer 30

To order Şu beyefendi sizin için ısmarlıyor

Question 31

kaçmak

Answer 31

to escape

Question 32

Kandirmak

Answer 32

"to deceive" or "to trick" Sаkın beni kandırma, utandırma beni aldatma

Question 33

Kesmek

Answer 33

to cut, interrupt Dün akşam mutfakta elimi kestim. Hâlâ acıyor. (+poss+acc) I cut my hand in the kitchen yesterday evening. It still hurts. ‘Pastayı sen keser misin, aşkım?’ ‘Zevkle, aşkım.’ (+buff+acc) ‘Would you cut the cake, love?’ ‘With pleasure, my love.

Question 34

kovmak (I)(DA) eller kovmak

Answer 34

to expel, fire, to dismiss "to applaud" or "to clap hands." İyi bir performans sonrasında seyirciler sanatçıya eller kovdu." Translation: "After a good performance, the audience applauded the artist."

Question 35

koymak (I)(A)

Answer 35

گذاشتن, to put Peyniri alıyor ve masaya koyuyor. Çantama anahtarlarımı koydum. yemek masasına güzel bir çiçek koyduk

Question 36

kurulamak

Answer 36

to dry, خشک کردن Yağmurlu bir günde çamaşır kurulamak için evde bir kurutma makinesi kullanabilirsin. Ellerini ve yüzünü kuruluyor. saçını kurutuyor.

Question 37

Mahvetmek

Answer 37

to ruin

Question 38

öfkelenmek

Answer 38

Get angry

Question 39

Okşamak

Answer 39

To pet Kedi okşuyor

Question 40

Saklamak

Answer 40

to hide

Question 41

saldırmak

Answer 41

to attack

Question 42

salincakta sallanmak

Answer 42

swinging on a swing

Question 43

Sanmak

Answer 43

to think

Question 44

sarilmak

Answer 44

to hug "Sevdiklerinize sık sık sarılın, duygularınızı ifade edin." Translation: "Hug your loved ones often, express your feelings."

Question 45

Satin almak

Answer 45

To buy Emre üç tane mum satın almak ve alışverişi bitiriyor.

Question 46

Seslenmek

Answer 46

To call Emre, “ Derya nerdesin” diye sesleniyor

Question 47

sönmek

Answer 47

üfledi sanma söndüm

Question 48

sorgulamak sorgulamak iyidir bazen

Answer 48

to question sometimes it's good to question

Question 49

Sulamak

Answer 49

To water Emre bahçede çiçek suluyor

Question 50

sulamak

Answer 50

to water, Her sabah bahçedeki çiçekleri suluyorum.

Question 51

Sunmek

Answer 51

to present

Question 52

Tanımak

Answer 52

To recognize Derya adama bakıyor ama onu tanımıyor

Question 53

toplamak toparlanmak

Answer 53

To collect, "to clear" or "to tidy up." : "Çocuklar bahçede çiçek topluyorlar." (The children are collecting flowers in the garden.) masayı topluyor. ağaçtan elma topluyor To gather: "Toplu bir toplantı düzenledik." (We organized a group meeting.)

Question 54

üflemek

Answer 54

to blow blow the candle(mumu üfle, شمع را فوت کن)

Question 55

ulaşmak

Answer 55

to reach

Question 56

utanmak utandırmak

Answer 56

to feel ashamd, to embarrass to shame --> In summary, "utanmak" is about experiencing shame or embarrassment oneself, while "utandırmak" is about causing someone else to feel shame or embarrassment.

Question 57

uyarmak

Answer 57

to warn

Question 58

Uzatmak

Answer 58

To hand out Elinde bir kâğıt var. Bunu Emre’ye uzatıyor. Emre, “nakıt (cash)” diye cevap veriyor ve parayı uzatıyor.

Question 59

vazgeçmek (DAN)

Answer 59

تسلیم شدن to give up

Question 60

Yaklaşmak

Answer 60

To approach Biraz sonra sakallı adam masadan kalkıyor be Derya’ya yaklaşıyor.

Question 61

Yanıtlamak

Answer 61

To Answear sosyal medyadan gelen soruları yanıtlıyor

Question 62

Yanmak

Answer 62

To burn yürek yandi aldırmadın

Question 63

Yerleşmek

Answer 63

settle

Question 64

yetistirmek

Answer 64

to raise

Question 65

fisildamak

Answer 65

whisper

Question 66

Zannetmek

Answer 66

to think

Question 67

аyırmek

Answer 67

to separate Bırаk şu yаlаn dünyаdаn, bizi ölüm(death) аyırsın

Question 68

kurumak kurutmak

Answer 68

* to become dry Gömleğin ipte. Henüz kurumadı. Ama ütüyle kurutabilirim. (+loc) Your shirt is on the line. It hasn’t dried yet. But I can dry it with an iron. to make something dry Sevgi seni duyamaz. Banyoda, saçını kurutuyor. (+poss+buff+acc) Sevgi cannot hear you. She is in the bathroom, drying her hair.

Question 69

çözmek çözüm aramak/bulmak to seek/find a solution

Answer 69

to solve ‘Para her problemi çözmez.’ ‘Ben sana katılmıyorum.’ (+acc) ‘Money doesn’t solve every problem.’ ‘I don’t agree with you.’ Ben bu denklemi çözemedim, arkadaşım. Sen çözebilir misin? (+acc) I couldn’t solve this equation, mate. Can you?

Question 70

bağışlamak

Answer 70

1. to donate 2. forgive Bütün kitaplarımı mahalledeki bir kütüphaneye bağışladım. (+acc / +dat) I have donated all my books to a library in the neighbourhood. + bağış yapmak make a donation; bağış (n) donation; bağışçı (n) donor Eda cömert bir insan. Yardım derneklerine çok bağış yapıyor. (+buff+acc) Eda is a generous person. She makes large donations to charities.

Question 71

ilgilenmek

Answer 71

1. to be interested in sth 2. to take care of sb/sth Kızımız müzikle ilgileniyor. Gitar çalıyor ve şarkı söylüyor. (+post ile) Our daughter is interested in music. She plays the guitar and sings. ‘Sen evde değilken, kedinle kim ilgileniyor?’ ‘Yan komşum.’ (+poss+post ile) ‘While you are away, who takes care of your cat?’ ‘My next-door neighbour.’

Question 72

ağrımak

Answer 72

to ache; to hurt Benim başım fena ağrıyor. Evde hiç ağrı kesici var mı? (+poss) I have a terrible headache. Are there any painkillers in home? + ağrı (n) pain; baş/diş/bel ağrısı head-/tooth-/backache boğaz ağrısı sore throat; ağrılı painful; ağrısız painless

Question 73

yaratmak

Answer 73

to create Kutsal kitaplar ‘Allah Dünya’yı altı günde yarattı,’ der. (+buff+acc) ‘God created the Earth in six days,’ say the holy books. Yeni fabrika şehirde yaklaşık 500 yeni iş imkânı (= fırsatı) yarattı. The new factory has created around 500 new job opportunities in the city. + Yaradan the Creator; yaratıcı (dizayn/yönetmen) creative (design/director)

Question 74

savunmak

Answer 74

to defend Ülkede demokrasimizi hep birlikte savunacağız. (+poss+acc) In the country, we will defend our democracy altogether. Toplantıda beni savundun. Çok sağ ol. (+acc) You stood up for me at the meeting. Thank you so much.

Question 75

artmak

Answer 75

to increase Gıda fiyatları sürekli artıyor. Allah fakirlere yardım etsin. Food prices increase all the time. May God help the poor. + artış (n) increase x azalış decrease + artırmak to make something increase Hükûmet bütün vergileri yine artırdı. Herkes çok öfkeli. (+pl+acc) The government increased all taxes again. Everyone is really pissed off.

Question 76

azalmak

Answer 76

to decrease Birçok Avrupa ülkesinin nüfusu azalıyor. (comp+buff+gen / +poss) The populations of many European countries are decreasing. + azaltmak to make something decrease Bu ilacı iç. Ağrını azaltır. Güçlü bir ağrı kesicidir. (+poss+acc) Take this medicine. It will reduce your pain. It’s a strong pain killer.

Question 77

. eklemek

Answer 77

to add Tamam. Sizin adınızı da listeye ekleyeceğim. (+poss+acc / +buff+dat) Okay. I will add your name to the list as well. ‘Çorba koyu olmuş. Az sıcak su ekle, olur mu?’ ‘Tamam.’ ‘The soup is thick. Add a little hot water, all right?’ ‘Okay.’ + ek (n) 1. addition (sth that is added to sth else) 2. suffix

Question 78

vurmak

Answer 78

1. to hit (i. touch hard ii. hurt yourself) 2. shoot (kill/injure) Arkadaşına niye vurdun, Hakan? Bir şey söyle. (+poss+dat) Why have you hit your friend, Hakan? Say something. Dedem düşmüş ve başını kaldırıma vurmuş. (+poss+buff+acc / +dat) My grandfather has fallen down and hit his head on the sidewalk. Banka soyguncusu kaçamamış. Polis vurmuş. (comp) (They say) The bank robber couldn’t escape. The police shot him.

Question 79

yakalamak

Answer 79

to catch ‘Uzaktan kumandayı bana atar mısın?’ ‘Yakala!’ (+buff+acc / +dat) ‘Would you throw me the remote control?’ ‘Catch!’ Hırsızı yakalayamadık. Kaçtı. Polisi aradık. (+acc) We couldn’t catch the thief. He escaped. We called the police.