1 Flashcards

(383 cards)

1
Q

Patoloji

A

Hastalık (pathos) (okunuşu: patos) bilimi (logos) (okunuşu: logos)
anlamına gelir
• Hücre, doku ve organlardaki yapısal ve işlevsel değişiklikler ile
ilgilenir; hücresel ve moleküler düzeydeki bozuklukları
değerlendirir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Patoloji

A

Hücreleri, dokuları, organları, vücut sıvılarını ve tüm vücudu (otopsi)
inceler
• Morfolojik, mikrobiyolojik, immünolojik ve moleküler yöntemler ile
• Hastalardaki belirti ve bulguların nedenlerini açıklamaya çalışır, hastalığı
tanımlar
• Temel bilimler ve klinik uygulamalar arasında köprüdür

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

Morfoloji

A

Bir organizma veya organizma
bölümünün biçimiyle ilgili özelliklerinin
incelenmesidir
kapsar
Dış görünüş yanı sıra, mikroskobik görünümü de

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Eski Mısır’da mumyalama

A

Post mortem organların
çıkarılması, premodern nekropsi
örneği kabul edilebilir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Bilimsel tıbbın kurucusu Hippokrates
(İstanköy/Kos doğumlu)

A

İnsan omurgasının anatomisi ve
patolojisiyle ilk ilgilenen hekim

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

Ortaçağ’da bilimin gelişmesi,
üniversitelerin kurulması ile başlar

A

Universitas, hükümdarın ya da kilisenin
hoca ve öğrencilerden oluşan localara
tanıdıkları hak ve özgürlüklere verilen
isimdir
• Bu gelişme, kilise ve kentlerin bağımsız
olarak örgütlenmelerini sağlar
Kilisenin kadavra açma yasağına rağmen,
insanda ilk diseksiyon Fransız cerrah
Henri de Mondeville tarafından yapılır
(Montpellier Üniversitesi, 1315)
• İnsanda diseksiyon, Fransa’da 1340’da yasal
hale gelir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Rönesans ve Sonrasında Avrupa Tıbbı
(XV. - XVI. yy)

A

Leonardo da Vinci Jacopo Berengario da Carpi (Carpus) Andreas Vesalius Antonie van Leeuwenhoek Giovanni Battista Morgagni Virchow

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

Leonardo da Vinci
(1452-1519)

A

Floransa, Milano – Gerçeğe uygun,
diseksiyona dayanan
anatomik çizimler
(1490 – 1495)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Jacopo Berengario da Carpi (Carpus) (1460-1530)

A

Bologna – ‘Isagoge Breves’
(Anatomi’ye Kısa Giriş),
1522
• Diseksiyona dayanan
anatomik çizimler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

Andreas Vesalius (1514-1564)

A

Modern anatominin kurucusu – Padua Tıp Fakültesi – Bilim dünyasının Galen’den sonra
ve Harvey’den önce en etkili
figürüdür – Galen’in anatomi hatalarını
düzeltir – Anatomi kitabı
• ‘De Humani Corporis Fabrica libri
septem’, 1543 (insan vücudunun
yapısı üzerine yedi kitap)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

Antonie van Leeuwenhoek (1632-1723)

A

Mikroskobik incelemeler – Bakterileri tanımlar – Mikrobiyolojinin kurucusu

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Giovanni Battista Morgagni (1682-1771)

A

Erken dönemin en ünlü patoloğu – ‘De Sedibus Et Causis Morborum Per
Anatomen Indagatis: Libri Quinque’ (Anatomik
inceleme yoluyla hastalıkların nedenlerinin
belirlenmesi: Beş kitap), 1761
• Hastaların ölümlerinden önceki
semptomlarıyla anatomik ve metodik
olarak ilişkilendirilen 600’den fazla otopsi
bulgusu
1800’lerin sonlarına doğru, bilinen
hastalıkların genel anatomik bulguları
üzerine kapsamlı bir literatür
oluşmuştur

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

Carl Rokitansky (1804-1878)

A

Bizzat 20.000 otopsi yapmıştır

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

Virchow

A

Tıp eğitiminde ilk kez
mikroskop kullanımı, 1845
• Mikroskop eşliğinde ilk
sistematik otopsi
• Hücresel Patoloji ve Sosyal
Tıbbın kurucusu Omnis cellula a cellula, 1855

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

Laboratuvar Teknikleri

A

• Parafine gömme: 1869 (KLEBS)
• Gömme işlemini iyileştirmek için sertleştirme ve
dehidrasyon, 1844
• Formaldehit fiksasyonu: 1893 (BLUM)
• Nükleer boya olarak alüminyum hematoksilen kullanımı:
1865 (BÖHMER)
• Anilin boyaları kullanımı: 1878 (EHRLICH)

• Boya repertuvarı
genişler
• Hastalıkların
Mikroskobik
özelliklerle
tanımlandığı yeni
literatür oluşur

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

Osmanlı’da Tıpta Modernleşme ve Patoloji

A

• Padişah II. Mahmut, 14 Mart 1827’de Tıphane (Mekteb-i
Tıbbiye-i Şahane)
• Dr. Bernard, (II. Abdülhamit, 1841, Hıristiyan ölülerinde
diseksiyon ve otopsiye izin)
• Ahmet Hilmi Paşa (Patoloji, Tıbbiye’de ders programında;
1870’lerde ilk Patoloji hocası)
• II. Meşrutiyet (Mülki ve Askeri Tıp Fakülteleri birleştirilir;
1908)
İlk Patoloji Hocaları
• Ohannes Tabibyan Bey
• Ahmet Ferit Bey
• Rıfat Hüsamettin Paşa
• Prof. Georg Deycke
(Gülhane, 1898)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

Ord. Prof. Dr. Hamdi Suat (AKNAR)
(1873-1936)
Ülkemizde
modern Patoloji’nin
kurucusu

A

• Harput (1873)
• Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane (1899)
• Almanya (1900-1904)
• Gülhane Tatbikat Hastanesi Teşrih-i Marazi Laboratuvarı (1904)
• Haydarpaşa Askeri Tıp Fakültesi Patoloji Bölümü (1907)
• Darülfünun Tıp Fakültesi Patolojik Anatomi Kürsüsü (1909)
• Vakıf Gureba Hastanesi (1933-1936)
• Kanser Mücadele ve Taharri Cemiyeti (1933)
• Almanca ve Fransızca 40, Türkçe beş makale, iki kitap *Genel Patoloji (Teşrih-i Marazi-i Umumi,
1914), *Otopsi ve Adli Tıpta Önemi (Fethi Meyyit ve Tıbbı Adlide Ehemmiyeti, 1921)+
• 1929 ve 1930’da yapılan 4. baskılarını Latin harfleri ile bastırarak, kitaplarını Latin harfleri
ile yayımlayan ilk Darülfünun hocası
• 1800 materyalden oluşan ilk makroskopi müzesi(‘’’’)
• Alman Patoloji Cemiyetinin ilk Türk üyesi
• İlk kadın asistan hekim (Dr. Semiramis RIFAT TEZEL) kabul eden bilim adamı
• Asistanı Kamile ŞEVKİ MUTLU ilk Türk kadın tıp profesörü
• TÜBİTAK Hizmet Ödülü (1974)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

Ord. Prof. Dr. Philipp SCHWARTZ (1894-1977) Türkiye’de patolojinin
çağdaş temellerini
atan neslin
yetişmesine önemli
katkılar

A

• Versecz (Yugoslavya) (1894)
• Budapeşte Tıp Fakültesi (1919)
• Frankfurt Üniversitesi Marazi Teşhis (Patolojik Anatomi) Kürsüsü’nde uzman, doçent
ve profesör (1923-1933)
• Zürih (1933)
• ‘Yurt dışındaki Alman Bilim İnsanları Dayanışma Birliği’
• Türkiye’ye Alman bilim insanlarının gönderilmesi sözleşmesi
• İstanbul Üniversitesi’ne davet (1933 Üniversite reformu)
• Patolojik Anatomi Enstitüsü (1933-1953)
• Besim TURHAN, Münevver YENERMAN, Talia Bali AYKAN, Süreyya TANAY,
Bedrettin PARS, Kemal AKGÜDER, İhsan Şükrü AKSEL ve Perihan ÇAMBEL
• Türk uyruğuna geçiş (1948)
• Pennsylvania Warren State Hospital” Patolojik Anatomi Araştırma Enstitüsü (1953-
1977)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

Ord. Prof. Dr. Siegfried OBERNDORFER (1876 - 1944) Türkiye’de
patolojinin çağdaş
temellerini atan
neslin yetişmesine
önemli katkılar

A

• München, Almanya (1876)
• München Üniversitesi Tıp Fakültesi (1900).
• München Üniversitesi Patoloji Bölümü (1902-1906)
• Schwabing (München) Hastanesi Patoloji Enstitüsü yöneticiliği
(1906).
• İnce Barsağın Karsinoid Tümörleri, 1907
• Profesör (1911)
• İstanbul Üniversitesi’ne davet (1933 Üniversite Reformu)
• Genel ve Eksperimental Patoloji Enstitüsü yöneticiliği
• Kanser Araştırma Enstitüsü yöneticiliği (1937)
• Sedat TAVAT, Üveis MASKAR, Osman SAKA, Satı ESER

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

Prof. Dr. Kamile ŞEVKİ MUTLU (1906-1987) Türkiye’de çağdaş
patolojinin ilk nesli ve
önemli katkılar

A

• Darülfünun Tıp Fakültesi (1924-1930)
• Lenfogranulomatoz, Darülfünun Mecmuası (1928)
• Cumhuriyet tarihinde bir Türk tıp fakültesinde Türk kız öğrencilerinin ilk bilimsel tıp yayını
• Türkiye’de tıp fakültesini bitiren bir kadın hekimin bir Ulusal Türk Tıp Kongresi’nde
sunduğu ilk bildiri, IV. Millî Türk Tıp Kongresi (1931)
• Berlin Üniversitesi Patoloji Enstitüsü (1933-1935)
• ŞEVKİ metodu (Virchows Archiv, 1934)
• Ankara Numune Hastanesi Patoloji Laboratuvarı (1935)
• Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Kürsüsü (1945)
• Türkiye’de tıp alanında ilk kadın profesör
• Ankara Üniversitesi Senatosu’nda ilk ve tek kadın üye (1951)
• Pennsylvania Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi (1959-1962)
• Türkiye’de ilk elektron mikroskobu laboratuvarı
• Ankara Verem Savaş Derneği
• Alman Patoloji Derneği (1936)
• Uluslararası Patoloji Akademisi (1956)
• Kızılay Derneği onur üyeliği ve altın madalya

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

Prof. Dr. Perihan ÇAMBEL (1909 -1987) Patoloji’nin ülkemizde
öncülerinden ve
döneminin en üretken
ve renkli bilim
insanlarından

A

• Darülfünun Tıp Fakültesi (1928-1934)
• Prof. Dr. Philip SCHWARTZ’ın asistanı
• Patoloji uzmanı (1936)
• Vakıf Gureba Hastanesi Patolojik Anatomi Şefi (1938)
• Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu (1947)
• Florida Üniversitesi Kanser Araştırma Laboratuvarı Patoloji-Biyoloji Bölüm Başkanı
(1949)
• Türk Tıp Tarihi Kurumu
• Türkiye Atom Komisyonu
• Ankara Ahmet ANDİÇEN Kanser Hastanesi Patoloji Şefi
• Belçika’dan altın madalya, “Commandeur” unvanı ve “Meriē Social de Belgique”
nişanı
• Amerikan Kanser Kurumu “Onursal Üyelik” payesi (1983)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

Patoloji’nin Bölümleri

A

•Genel patoloji: Hastalıklara yol açan uyaranlara hücre ve dokuların
temel tepkileri üzerinde durur
•Özel (sistemik) patoloji, bu uyaranlara karşı organ ve dokuların
yanıtlarını inceler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

Tıbbi Patoloji

A

• İnsan hastalıkları ile ilgilenir
• Anatomik patoloji
• Makroskopik, mikroskopik, kimyasal ve moleküler yöntemler
• Hastalığa tanı koyar
• Dokuları, organları ve tüm vücudu (otopsi) inceler
• Cerrahi patoloji
• Adli patoloji
• Kadavranın incelenmesi ile ölüm nedeninin belirlenmesine çalışır
• Klinik patoloji
• Hastalık hakkında bilgi toplanması ile ilgilenir
• Kan ve idrar gibi vücut sıvılarını ve dokuları inceler
• Kimyasal/mikrobiyolojik/hematolojik/moleküler yöntemler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

Histopatoloji

A

hastalıklı dokuları inceler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
Sitopatoloji
hastalıklı hücreleri inceler • Doku ve vücut sıvıları
26
Veteriner patolojisi
hayvan hastalıkları ile ilgilenir • Anatomik patoloji • Klinik patoloji
27
Fitopatoloji
bitki hastalıkları ile ilgilenir • Bu hastalıkların insan ve hayvanları nasıl etkilediğini inceler
28
Moleküler patoloji
doku, organ ve vücut sıvılarındaki moleküler düzeni inceler • Hastalığın tanısına odaklanır
29
Patoloji’de Tanısal Yöntemler
• Makroskopi (göz) • Mikroskopi (Işık veya elektron mikroskobu) • Histokimya • Moleküler patoloji - İmmünhistokimya • İmmünfloresans • İmmünperoksidaz – ISH – PCR
30
Patoloji’de Tanısal Yöntemler
• Cerrahi Patoloji – Vücuttan küçük veya büyük bir ameliyat ile çıkartılan dokular/organlar için • “Biyopsi Raporu“ düzenlenir • Sitopatoloji • Vücuttan iğne ile alınan hücreler, kendiliğinden dökülen hücreler veya vücut sıvıları için • “Sitoloji Raporu“ düzenlenir
31
Cerrahi Patoloji’de Biyopsi
• Biyopsi, hastalığın varlığını ve/veya yaygınlığını belirlemek amacıyla - Canlıdan hücrelerin ve dokuların incelenmesi amacıyla bulundukları yerden çıkarılmasıdır -Çıkarılan doku patolog hekim tarafından önce makroskopik ve mikroskopik yöntemler ile incelenir
32
Biyopsi Türleri
• Eksizyonel biyopsi: Bir doku alanının tümünün çıkarılması • İnsizyonel biyopsi: Dokunun bir kısmının çıkarılması • İğne aspirasyon biyopsisi: Doku örneğinin/sıvısının bir iğne yardımıyla alınması • Endoskopik biyopsi: Vücut boşluklarından endoskop (ışıklı, bükülebilen bir araç) ile alınan biyopsi • Açık cerrahi biyopsi: Cerrahi sırasında büyük bir kitlenin çıkarılması • Shave (“tıraşlama”) biyopsi, punch (“zımba ”) biyopsi ve küretaj biyopsisi de yapılır
33
Biyopsiler, organ yerleşimine ve kullanılan yönteme göre de isimlendirilir
• Kemik iliği biyopsisi (kemik iliği) • Bronkoskopik biyopsi ve transbronşiyal biyopsi (akciğer) • Endometrial biyopsi (endometrium) • Karaciğer iğne biyopsisi (karaciğer) • Prostat iğne biyopsisi ve TUR (trans üretral rezeksiyon) biyopsisi Doku/sıvı örnekleri hastanın adı, yaşı, cinsi, önemli klinik verileri ve örneği belirten patoloji/sitoloji istem formu ile gönderilir
34
Makroskopi
• Havalandırma • Tartılar • Çeşitli cerrahi aletler (bistüri, bıçak, makas, penset, stile vb.) • Doku kasetleri ve etiket kutuları • Fotografi düzeneği, stereomikroskop, elektrikli testere, vb. • Bilgisayar terminali • Kesim alanı • Formalin tankı • Doku örnekleri kutularının konduğu havalandırmalı raflar/dolaplar • Buzdolabı
35
Makroskopi
• Önce doku örneği tanımlanır ve kesim yerine anatomik özelliklerine göre yerleştirilir • Doku örneği gözle incelenir – Normal ve anormal alanlar tanımlanır – Doku örneğinin tipi, içerdiği yapılar, boyutları, ağırlığı, şekli, rengi – Cerrahi sınırlar incelenir, tanımlanırİ çini mürekkebi ile işaretlenir – Kesme aşamasından önce bazı dokular fotoğraflanır • Çok küçük örnekler, hemen fiksatife (örn., formalin) konur • Doku örnekleri hacimleri ile uyumlu miktarda fiksatife konur • Fiksasyon için gerekli sürenin sonunda tekrar incelenir • Doku takibine alınacak örneklemeler yapılır • Örnekte kalsifiye alanlar varsa/örnek kemik ise önce dekalsifikasyon sonra örnekleme yapılır • Doku kasetleri, doku takibi işlemi için fiksatif içerisinde bekletilir
36
Rutin Histo/Sito-patolojik Uygulamalar
• Fiksasyon • Doku Takibi • Parafinizasyon (Parafine Gömme/Bloklama) • Boyama • "Frozen section" ve intraoperatif konsültasyon • Sitolojik yöntemler
37
Patoloji Laboratuvarı ve Koruyucu Ekipmanlar
• Önlükler, koruma gözlükleri/maskeler ve eldivenler – Lastik eldiven – Cerrahi lateks eldiven – Nitril eldiven • Histopatoloji için en iyisidir • Laboratuvarda yemek yenmez, içecek ve sigara içilmez • Kozmetik ürün kullanılmaz
38
Fiksasyon (Tespit)
• Dokunun canlı olduğu son hali korumak amacıyla yapılır – Aldehidler: Formaldehid, glutaraldehid (EM için), glioksal – Oksidanlar: Osmium tetroksit (EM için), potasyum permanganat, potasyum dikromat – Proteinleri denatüre/koagüle edenler: Asetik asit, metil/etil alkol – Fiziksel: Isı, mikrodalga • Doku hacimlerinin en az 10 katı – %3.7-4.0 formaldehit (H-CHO) çözeltisi (%10’luk formalin) (en yaygın) – %70-80 etil alkol – Bouin (böbrek), Zenker (endokrin, RES), B5 (RES) çözeltileri • Oda sıcaklığında DNA ve RNA, formaldehid ile reaksiyona girmez – Arşivdeki materyaller DNA analizi için kullanılabilir • Etil/metil alkol nükleik asitler için hazırlanan fiksatiflerde sık kullanılır • Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) için etil alkol, en uygun DNA parçalarını sağlar • RNA için en uygun fiksatifler, etil alkol ve asetondur • Yağların gösterilmesi için daha çok frozen kesit yöntemi kullanılır • Glikojen gösterilmesi için alkollü fiksatifler önerilir
39
Dekalsifikasyon
• Ca++ tuzları içeren kalsifiye dokulardan ve kemiklerden kesit alınabilmesi için inorganik Ca++ uzaklaştırılır – Çözünebilir Ca++ tuzları oluşturan asitler (%5-10 formik asit) – Ca++ bağlayan şelatlar (EDTA) – Elektrolitik yöntem (%1-5 nitrik asit)
40
Doku Takibi (Doku İşleme)
• Mikroskopta incelenebilmesi (doku 1-12 µm kalınlığında kesilmelidir) için %70 su içeren dokulardan suyun alınıp yerine parafin geçirilmesi işlemidir – Dehidratasyon (alkoller) – Şeffaflandırma (ksilen) -Parafinizasyon (parafin)
41
Bloklama
• Parafinli dokular, dikdörtgen prizma kalıplara konur ve 58-60 ˚C parafin eklenip soğutulmasıyla bloklar elde edilir • Böylece dokuların çok ince kesilmesi mümkün olur
42
Mikrotomi (Kesit alma)
• Parafin bloklar; “mikrotom” ile istenen kalınlıkta (genellikle 4-6 µm) kesilir • Kesitler ılık su banyosuna, oradan da lamlar üzerine alınır
43
Mikroskopi
• Çözünürlük: Birbirine çok yakın iki ayrı noktayı görebilme kapasitesidir • İnsan gözünün ayırt etme gücü 40 μm; ışık mikroskobunun 0.2 μm Işığın transmisyon ve absorbsiyon özelliğini kullanan ışık ve polarizasyon mikroskobunda örneklerin incelenebilmesi için; • Işığın örneği ve mercek sistemlerini geçerek göze ulaşabilmesi (yeterince ince olması) Ayrıntıların görülebilmesi için boyanmaları gerekir
44
Histokimya
• Kimyasal maddeler ile doku elemanları arasında reaksiyon oluşturarak doku elemanlarını tanımlama bilimidir • Boyanma, boya ve doku etkileşimine bağlıdır • Doku yapılarının bir boyaya afinite göstermesi boyanmaya yol açar • En yaygın kullanılan histokimyasal boya: – Hematoksilen ve eozin • Boyama için doku takip işlemindeki aşamalar tersine çevrilerek kesitlerdeki parafinin yerine tekrar su geçirilir – Kesitler ısıtılıp ksilen’e konarak deparafinize edilir – Sonra derişimi giderek azalan alkollere ve sonunda suya getirilir – Hematoksilen & eozin ile boyanırlar • Çoğu zaman bu yöntem ile boyanmış preparatların değerlendirilmesi yeterli olur
45
Hematoksilen
Haematoxylon campechianum ağacından elde edilir • Hematein boyası hematoksilenin oksidasyon ürünüdür • Hematoksilen baziktir; hücredeki bazofilik yapıları (nükleik asit içeren asidik hücre nükleusunu) mavi-mor boyar
46
Eozin
bir anilin boyasıdır (1874); eozinofilik yapıları (bazik sitoplazma içeriğini) pembe-kırmızı boyar
47
Amiloid
• H&E ile pembemsi boyanır • Kongo kırmızısı ile boyanıp polarize ışıkta bakıldığında karakteristik sarı-yeşil “çift kırılım”
48
Mikroorganizmalar
• Gram (bakteriler) • Ziehl-Nielsen boyası (mikobakteriler) • Giemsa (bazı bakteri ve parazitler) • Warthin-Starry (bazı bakteriler) • Modifiye Orsein (hepatit B) • PAS (funguslar ve parazitler) • Grocott methenamin silver (MSS) (funguslar ve parazitler)
49
Kesitlerin Kapatılması
• Boyama sonrası lam üzerindeki kesitin mikroskopta incelenmeye uygun hale gelmesi için uygun kapatıcı madde (yapıştırıcı) ve kapatıcı (lamel) ile kaplanması gerekir Lamel: Lam üzerindeki doku üstüne konan kapatıcı maddenin üstüne yerleştirilen çok ince (0.15mm) cam veya plastik materyal
50
Lamel: Lam üzerindeki doku üstüne konan kapatıcı maddenin üstüne yerleştirilen çok ince (0.15mm) cam veya plastik materyal
• Doğal reçineler (Kanada balsam) • Sentetik reçineler (günümüzde yaygın) • Sulu kapatıcılar (örn., gliserin jel) – Bazı yöntemlerde • Yağ boyaları • İmmünfloresans boyama • Lamel boyutları, lama ve doku kesitlerine göre seçilir
51
Sitolojik Örnekler
• İnce iğne aspirasyon (İİA) sitolojisi örnekleri • Eksfoliyatif sitoloji örnekleri – Servikovajinal yayma – Balgam – Bronş lavajı ve bronkoalveoler lavaj (BAL) – Plevra, periton ve perikard sıvıları – Peritoneal yıkama sıvısı – Eklem sıvısı – İdrar – Beyin-omurilik sıvısı (BOS) – Meme başı akıntısı-Kornea ve konjonktiva kazıma ve imprint(dokundurma) sitolojileri-fırçalama materyalleri • Sitolojik Yöntemler • Eksfoliyatif sitoloji • Kazıma yöntemi • Aspirasyon sitolojisi • CT/USG yönlendirmeli
52
Sitoloji Laboratuvarı Donanımı
• Sitoloji laboratuvarına gelen örneklerin, incelemeye hazır hale gelmesi için geçmesi gerekli bazı işlemler: – Fiksasyon (tespit), takip, boyama, vs. • Fiksatif çözeltileri • Kanlı materyallerdeki kanın ortamdan uzaklaştırılması için alkol bazlı çözeltiler • Mukuslu materyaller için mukus çözücü çözeltiler • Papanicolaou (Pap) boya seti • May-Grünwald-Giemsa (MGG) boya seti • Santrifüj cihazı • Sitosantrifüj cihazı (olgu sayısı 3500/yıl üzerinde olan laboratuarlarda kullanılabilir) • Hücre bloğu hazırlama aparatları
53
Yayma Teknikleri
A: Direkt yayma; lamel veya ikinci bir lam ile az bir basınçla materyal lamın altına doğru yayılır B: İndirekt yayma; materyal lamelin arkasında toplanır, hafifçe geri çekilir ve lamel yukarı kaldırılır. Tekrar nazikçe yayılır
54
"Frozen" Kesit ve İntraoperatif Konsültasyon
• "Dondurulmuş" Kesit; cerrahi uygulama sırasında çıkarılan bir doku örneğinin hızlı mikroskopik incelenmesi için yapılır – Lezyonun doğasını, cerrahi sınırların güvenliğini, alınan dokunun tanı için yeterliliğini belirlemek – Kriyostat; - 20-50 ºC’de kesit; hızlandırılmış boyama (H&E) – 10-15 dakika
55
İmmünhistokimya
• Doku elemanlarının antijen-antikor bağlanması yoluyla belirlenmesine dayanır • Sitolojide uygulandığında bu yönteme immünositokimya denir • En yaygın kullanılan enzim “Horseradish” (yaban turpu) peroksidaz (HRP), kromojen ise DAB (3,3’-diaminobenzidin tetrahidroklorid) • Histokimya kullanımını azaltmıştır
56
İşaretleyiciler ve İmmünfloresans
• Floresan maddeler ve bazı enzimler de işaretleyici olarak yaygın kullanılır – Floresan işaretleyiciler: • En sık floresein izotiyosiyanat (FITC) (florokrom)
57
Moleküler Patoloji
• İmmünhistokimya • İn situ hibridizasyon • Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) Patoloji, genetik ve moleküler biyoloji disiplinleri • Mutasyonlar veya polimorfizm gibi yapısal DNA değişiklikleri • İşlevsel DNA değişiklikleri • Biyoinformatik çalışmaları • MikroRNA çalışmaları • miRNA, gen ekspresyonunun düzenlenmesinde görevli 21-23 nükleotidlik tek iplikli bir RNA
58
Raporlama
Bir patoloji raporunda neler yazar: • Hastanın adı soyadı • Yaşı • Raporun numarası • Örneğin alındığı tarih • Rapor tarihi Raporun Bölümleri • Makroskopi İncelenen örneğin/sitoloji materyalinin özellikleri • Mikroskopi Açıklamalar daha çok doktordan doktora ek mesaj niteliğindedir • Tanı En çok okunan kısımdır. Hastanın doktoruna ek açıklamalar, öneriler bulunabilir • Hastaların konulan tanıyı "kendi anlayacakları terimlerle" öğrenme hakkı vardır • Hastayı bu yönden aydınlatma görevi, sorumlu hekimine aittir • Danışılırsa, patologlar da - sınırlı olarak - tanı hakkında bilgi verirler
59
Örneklerin Saklanması
• Dokular bir ay, • Parafin bloklar ve preparatlar sınırsız süre saklanır • Saklanan doku/organ, parafin blok ve preparatların "sahibi" hastadır • Hastanın bakımı ve tedavisi yönünden gerekli olduğunda, bunlar hastaya verilir • Günümüzde, tümörlerin tanısı başta olmak üzere, birçok hastalığın kesin tanısı için patolojik inceleme gereklidir ve zorunludur
60
Mikrobiyal Patogenez
• Prion • Prion: Nükleik asiti yok ~ 35 kDa (2 nm) • Virüs • Virüs: 20- 300 nm • Bakteri • Bakteri: 0.5- 5 mm • Fungus • Fungus: 2- 10 mm • Protozoa • Protozoa: 1- 150 mm • Helmint • Helmint– 10 m DNA: 22-26 Å (2.2 nm) 1 nükleotid: 3.3 Å (0.33 nm) mRNA: 2-300 nm tRNA: 75-95 nükleotid
61
Genel Prensipler
• Etkili aşılara ve antibiyotiklere rağmen bulaşıcı hastalıklar hala dünyada önemli bir sağlık sorunudur • Yüksek gelirli ülkelerde • Yaşlı yetişkinlerde • Bağışıklığı baskılanmışlarda • Kr. hastalığı olanlarda önemli ölüm nedeni • Tıbbi bakıma yetersiz erişim • %50 ölüm nedeni bulaşıcı hastalıklar • Yetersiz beslenme • Çoğu çocuklarda • Solunum yolu infeksiyonları • Bulaşıcı diyare • Malarya (sıtma)
62
Mikroorganizmalar hastalığa nasıl neden olur?
• İnsanlar, hayvanlar, böcek vektörleri ve çevre • Çok çeşitli virülan patojenik organizmalar vardır– Sağlıklı insanların normal mikrobiyotalarında bulunmazlar • Saptanırlarsa, bir infeksiyonun teşhisi konmuş olur • İnsanlar ve diğer hayvanlar, sağlık ve hastalıkta önemli rolleri olan kompleks bir mikrobiyom (mikrop ekosistemi) barındırır • Çoğu simbiyotik organizma, konaklarıyla mikroçevrede barış içinde bir arada yaşar– Varlıkları bulaşıcı hastalıkları önlemeye yardımcı olur– Ancak, normal konak savunması zayıflarsa normal mikrobiyota da semptomatik inf ve ölüme yol açabilir– Mikroçevre, patojenler tarafından ele geçirilebilir
63
Mikropların Giriş Yolları
• Mikroplar, epitel yüzeylerini bozarak, soluma, yutma veya cinsel yolla konağa girebilir • Sağlıklı kişilerdeki deri infeksiyonlarında organizmalar genelde yüzeysel yaralanmalar yoluyla girerler • Sağlıklı kişilerdeki solunum, GİS ve GÜS infeksiyonlarına, epitele zarar verme/invazyon yeteneği olan virülan mikroorganizmalar
64
Mikrobiyal İnfeksiyonunİzlediği Yollar
bölge deri Majör Lokal Defans Epidermal bariyer Lokal Defans Yetmezliğinin Nedenleri Mekanik defektler(Kesiler, yanıklar, ülserler) Patojenler (örnekler) Staphylococcusaureus, Candida albicans, Pseudomonasaeruginosa İğne delikleri Human immunodeficiencyvirus, hepatit virüsleri Artropod ve hayvan yaraları Sarı ateş, veba, Lymehastalığı, malarya, kuduz Direkt penetrasyon Schistosomatürleri
65
Gastrointestinal trakt major lokal defans epitelyal bariyer
Mikropların tutunması ve lokal proliferasyonu Vibriocholerae, Giardia duodenalis Mikropların tutunması ve lokal invazyonu Shigella türleri,Salmonella türleri, Campylobacter türleri. M hücreleri aracılığıyla alım Poliovirus, Shigella türleri, Salmonella türleri
66
Asidik sekresyonlar
Aside dirençli kistler ve yumurtalar Birçok protozoave helmint
67
Peristalsis
Obstrüksiyon, ileus, cerrahi sonrası adezyonlar Mikstaerobik andanaerobik bakteriler (Escherichiacoli,Bacteroidestürleri)
68
Safra ve pankreatik enzimler
Dirençli mikrobiyal eksternalkılıflar HepatitisA, rotavirus, norovirus
69
Normal koruyucu mikrobiyota
Geniş spektrumlu antibiotik kullanımı Clostridioidesdifficile
70
Patojenlerin GİS’de Semptomatik Hastalık Oluşturma Mekanizmaları
• Toksin üretimi • Bakteriyel kolonizasyon ve toksin üretimi • Adezyon ve mukozal invazyon
71
Respiratuvar trakt Mukosiliyergeçiş alanı (major lokal defans)
Mikropların tutunması ve lokal proliferasyonu Influenzavirüsleri
72
Respiratuvar trakt Yerleşik alveolar makrofajlar
Fagositler tarafından öldürülmeye direnç Mycobacteriumtuberculosis
73
Ürogenital trakt Ürinasyon
Obstrüksiyon, mikrobiyal tutunma ve lokal proliferasyon Escherichiacoli
74
Normal vajinal mikrobiyota
Antibiyotik kullanımı Candidaalbicans
75
Intakt epidermal/epitelyal bariyer
Mikrobiyal tutunma ve lokal proliferasyon Neisseria gonorrhoeae Direkt infeksiyon/lokal invazyon Herpes virüsleri, sifiliz Lokal travma Cinsel yolla bulaşan çeşitli infeksiyonlar(örn., Human papillomavirus)
76
Respiratuvar Traktta M. Org. Lokal Defanstan Kaçma Mekanizmaları
• Bazı solunum yolu virüsleri, alt solunum yolu ve farinksteki epitel hücrelerine bağlanır ve girer– Örn., influenza virüsünde bulunan hemaglutinin (zarf proteini) , epitel hücresi yüzeyindeki siyalik aside bağlanır– Bağlanma, endositoz ile viral girişe ve replikasyona yol açar • M. pneumoniaeve B. pertussis, inf yapma yeteneklerini artıran toksinler salgılar ve siliyer aktiviteyi bozar
77
Respiratuvar Traktta M. Org. Lokal Defanstan Kaçma Mekanizmaları
• Fagositoz sonrası öldürülmeye karşı direnç– M. tuberculosis, makrofaj fagolizozomlarında hayatta kalır ve alveollere yerleşir • Lokal veya sistemik defansın bozulması – İnfluenza, mekanik ventilasyon, sigara veya kistik fibrozisin mukosiliyer tabakaya verdiği hasar, bakterilerin süperenfeksiyonuna zemin hazırlar– Sistemik immün yetmezlikte birçok infeksiyöz ajan, solunum inf neden olur • Örn., edinsel immün yetmezlik sendromu (AIDS) hastalarında Pneumocystis jirovecii • Nötropenili hastalarda Aspergillus türleri
78
Ürogenital Trakt
• İdrar, az sayıda düşük virülanslı bakteri içerir • İdrar yolu, işeme sırasında düzenli boşaltma yapılarak infeksiyondan korunur • İdrar yolu patojenleri (örn., E. coli) genellikle üretra yoluyla ulaşır ve yıkanmaktan kaçınmak için ürotele yapışır • Kadınlarda idrar yolu inf erkeklere göre 10 kat daha fazladır– Üretra uzunluğu kadınlarda 5 cm; erkeklerde 20 cm’dir • Kadınları rektumdan bakteri bulaşına daha duyarlı yapar
79
Ürogenital Trakt
• İdrarın mesaneden atılması mikropları yok eder • Akışın engellenmesi veya reflü, kişiyi idrar yolu infeksiyonlarına yatkın kılar • Adolesandan menopoza kadar vajina, glikozu laktik aside fermente eden ve patojenlerin büyümesini baskılayan düşük pHortamı üreten laktobasiller ile korunur – Antibiyotikler laktobasilleri öldürebilir ve fungusların aşırı çoğalmasına izin vererek vajinal kandidiyazise neden olabilir
80
Vertikal Geçiş
• İnfeksiyöz ajanların anneden fetusa/yenidoğana dikey geçişi, belirli patojenlerin yaygın bir bulaşma şeklidir
81
Vertikal Geçiş Mekanizmaları
• Plasental-fetal geçiş: Annenin gebelikte bir patojenle infekte olmasıyla gelişir– Bazı m.org. fetal gelişime müdahale eder, hasarın derecesi ve türü, inf sırasındaki fetal yaşa bağlıdır • Birinci trimesterde rubella (kızamıkçık) inf, kalp malformasyonlarına, zihinsel engelliliğe, katarakta veya sağırlığa yol açabilir • Üçüncü trimesterde rubella inf etkisi çok azdır – Doğum sırasında, doğum kanalından geçerken m.org. teması bulaşmaya yol açabilir • Gonokokal ve klamidyal konjunktivit– Doğum sonrasında emzirme yoluyla ajan patojen iletilebilir • Sitomegalovirüs (CMV), insan immün yetmezlik virüsü (HIV) ve hepatit B virüsü (HBV)
82
Mikropların Girişi ve Yayılma Yolları
• Vücuda girmek için mikroplar epitelveya mukozalbariyerleri penetreederler • İnfeksiyon, giriş bölgesinde lokalize olabilir veya vücuttaki diğer bölgelere yayılabilir • Bazıları lenfatikler/kan dolaşımı yoluyla (serbest veya inflamatuvarhücrelerde) yayılır • Bazı virüsler ve bakteriyel toksinler, sinirlerden geçebilir
83
• Çoğu patojen, insandan insana şu yollarla bulaşır:
– Solunum– Fekal-oral– Cinsel ilişki
84
Solunum yolu
• Solunum yolu ile yayılan virüsler ve bakteriler, damlacıklar halinde aerosol haline getirilir ve havaya salınır • İnfluenza virüsleri gibi bazı solunum yolu patojenleri, kaynaktan en fazla 1 m uzaktan büyük damlacıklar halinde yayılır • M. tuberculosis ve Varicella-zoster virus, daha uzun mesafelerden de yayılır
85
• Enterik patojenlerin çoğu fekal-oral yolla (dışkı ile kontamine su/yiyecek alınmasıyla) yayılır
• Su kaynaklı patojenler • HAV, HEV • Çocuk felci (polio) • Rotavirus • V. Cholera • Shigella türleri • C. Jejuni • Salmonella enterica • Bazı parazitik helmintler (örn., kancalı kurtlar, şistozomlar), sonraki konağın derisine penetre olabilen larva çıkan yumurtalarını dışkıda saçarlar
86
• Cinsel bulaşma genellikle uzun süreli yakın veya mukozal temas gerektirir:
– Virüsler • Herpes simplex virus (HSV) • Human immünodeficiency virus (HIV) • Human papilloma virus (HPV)– Bakteriler • Treponema pallidum • Neisseria gonorrhoeae– Protozoa • Trichomonas vaginalis– Eklembacaklılar • Phthiris pubis • Bitler
87
Diğer İletim Yolları
• Tükürük– Tükürük bezlerinde veya orofarinkste çoğalan virüsler • Epstein-Barr virus (EBV) • Kan emen eklem-bacaklı vektörlerin yaydığı protozoalar– Sivrisinekler, keneler, akarlar • Doğrudan temas – Zoonotik infeksiyonlar, hayvanlardan insanlara doğrudan temas (hayvan ısırıkları dahil), hayvan ürünleri kullanımı veya omurgasız vektörler
88
Konak-Patojen Etkileşimleri
• İnfeksiyonun sonucu, mikropların virülansına ve konak immün tepkisine bağlıdır • Konak, doğuştan gelen (innat) ve uyarlanabilir (adaptif) immünsistemler ile kompleks savunmaya sahiptir
89
Antijenik Varyasyon
Mikrobiyal antijenlere karşı antikorlar, mikrobiyal adezyonu ve hücrelere alımı bloke eder, fagositozu kolaylaştırmak için opsonin görevi görür ve komplemanı sabitler • Mikroplar tanınmadan kaçmak için, farklı yüzey antijenleri eksprese ederek kılıflarını değiştirebilirler– Borrelia türleri ve tripanozomalar • İnfluenza virüsleri, segmentli bir RNA genomuna sahiptir– Sık rekombinasyon– Antijenik sürüklenme (ana viral zarf glikoproteinleri antikor bağlama bölgelerinde değişiklik)– Antijenik kayma (iki viral suş arasında ‘yeni’ melez genom oluşumu) • Bazı mikroplar, mutasyonla birçok genetik varyant oluşturur– Streptococcus pneumoniae suşlarında >95 farklı kapsüler polisakkarit
90
AntijenikVaryasyon Mekanizmaları
Yüksek mutasyon hızı Human immünyetmezlik virüsü AIDS Influenzavirüsü Influenza Genetik melezlenme Influenzavirüsü Influenza Rotavirüs Diyare Genetik yeniden düzenlenme (örn., gen rekombinasyonu, gen konversiyonu, bölge spesifik inversiyon) Borreliaburgdorferi Lymehastalığı Neisseriagonorrhoeae Gonore Trypanosomabrucei Afrikalı uyku hastalığı Plasmodium falciparum Malarya Geniş serotipçeşitliliği Rhinovirüsler Streptococcuspneumoniae Soğuk algınlığı Pnömonive meninjit
91
Antimikrobiyal Peptidlere Direnç
• S. aureus, Shigella ve Candida türleri; katyonik antimikrobiyal peptidler ile öldürülmemek için peptidleri ve peptid pompalarını inaktive eder
92
Fagositlerin Öldürmesine Karşı Direnç
• Bazı bakterilerin yüzeyindeki karbonhidrat kapsül, nötrofil fagositozunu engeller– S. pneumoniae, N. meningitidis, H. influenzae • S. aureus, antikorların Fc bölümünü bağlayan ve antikorların fagosit Fc reseptörlerine bağlanmasını azaltarak fagositozu inhibe eden protein A taşır • Mikobakteriler, fagozom-lizozom füzyonunu inhibe eder • Bazı mikroorganizmalar fagozom zarını bozar ve sitozole sızarlar:– Listeria monocytogenes– Cryptococcus neoformans– Bazı protozoalar • Leishmania türleri • T. gondii
93
Apoptozdan Kaçma ve Konak Hücre Metabolizması Manipülasyonu
• Bazı virüsler, konak hücrenin apoptozuna müdahale eden proteinler üretir– Çoğalmak, latent faza girmek ve infekte hücreleri dönüştürmek için zaman kazanır– Hücre içinde çoğalan bazı mikroplar (virüsler, bazı bakteriler, mantarlar ve protozoa) otofajiyi düzenleyen faktörler eksprese ederek degradasyonu önler
94
Sitokin, Kemokin ve Kompleman Aracılı Konak Defansına Direnç
• Bazı virüsler, interferon (IFN) işlevine müdahale ederler:– Salgılanan IFN'lerin faaliyetlerini inhibe eden IFN-α/β/γ reseptör homologları üretirler– JAK/STAT sitokin reseptörü sinyal yolağını inhibe eden proteinler üretirler– IFN'lerin viral replikasyon inhibisyonunu bozarlar • RNA'ya bağımlı protein kinazı inaktive eden proteinler üretirler
95
CD8 + Sitotoksik T Lenfositleri (CTL'ler) ve CD4 + Yardımcı T Hücreleri Tarafından Tanınmanın Önlenmesi
• T hücreleri, MHC molekülleri ile sunulan mikrobiyal antijenleri, CTL'ler için sınıf I ve CD4 + hücreleri için sınıf II'yi tanır – Bazı DNA virüsleri (HSV, CMV, EBV) MHC sınıf I proteinlerini etkileyerek CD8 + T hücrelerine peptid sunumunu bozar – Herpes virüsler degradasyon için MHC sınıf II moleküllerini hedefleyebilir ve CD4 + T yardımcı hücrelere antijen sunumunu bozabilir
96
Antimikrobiyal T Hücre Yanıtlarını Azaltmak İçin İmmün Düzenleyici Mekanizmalardan Yararlanma
• T hücresi tükenmesi– HIV, HCV ve HBV'nin neden olduğu kr. inf görülür – Programlanmış hücre ölüm proteini 1 (PD-1), bir bağışıklık kontrol noktası hücre yüzey reseptörüdür– Normalde kendi antijenlerine karşı T hücre toleransını sürdürmede işlev gören PD-1 yolağı, kr. viral inf da T hücresi tükenmesine yol açar
97
Latent İnfeksiyonlar
• Reaktivasyona kadar, az sayıda viral genin ifade edildiği gizli bir inf oluşturulur – Nöronların latent inf • HSV, Varisella-zoster virus– B lenfositlerinin latent inf • EBV
98
Bağışıklık Hücrelerinin İnfekte Edilmesi/ İşlevlerini Bozma
• HIV, CD4 + T hücrelerini infekte edip, yok eder
99
Konağın Mikroplara Bağışıklık Tepkisi ve Doku Hasarı
• M. tuberculosis'e karşı granülomatöz inflamatuvar reaksiyon, basilin yayılmasını önler– Ancak doku hasarı ve fibrozis oluşturabilir • HBVve HCVinfeksiyonunu takiben hepatosit hasarı, bağışıklık tepkisinin infekte hepatositlere etkilerinden kaynaklanır– Virüsü temizlemede konak T hücreleri ve doğal öldürücü (NK) hücreler hepatositleri öldürür • Streptokokal M proteinine karşı antikorlar, kardiyak proteinlerle çapraz reaksiyona girebilir ve kalbe zarar vererek romatizmal kalp hastalığına yol açabilir • Poststreptokokal glomerülonefrit, antistreptokokal antikorlar ile streptokokal antijenler arasında oluşan ve böbrek glomerüllerinde birikerek inflamasyon oluşturan immün komplekslerden kaynaklanır • İnflamasyon ve epitel hasarı döngüsü, inflamatuvar bağırsak hastalığının patogenezine katkıda bulunur • Kanserle birliktelikleri bilinen virüsler (HBV, HCV) ve bakteriler (Helicobacter pylori), olasılıkla kanser gelişimi için zemin sağlayan kr. inflamasyonu tetikledikleri için kanserlerle ilişkilidir
100
İmmünYetmezliği Olanlarda İnfeksiyonlar
• Doğuştan gelen (innat) ve adaptif bağışıklıktaki kalıtsal veya edinsel defektler sıklıkla immün sistemi bozar ve etkileneni infeksiyonlara duyarlı hale getirir • İmmünsistemi sağlam olanda değil de, immün yetmezliği olanda hastalık yapan organizmalara oportünist (fırsatçı) denir • Dünya çapında en yıkıcı immün yetmezlik, AIDS nedeni olan HIV infeksiyonudur
101
Diğer Edinsel İmmün Yetmezlik Nedenleri
Fırsatçı organizmalar bu hastalarda önemli hastalık yaparlar– Örn., Aspergillus ve Pseudomonas türleri • Kemik iliği fonksiyonunu baskılayan infiltratif süreçler – Örn., lösemi • İmmünsüpresif ilaç kullanımı– Otoimmünhastalıkları olanlarda– Organ nakli alıcılarında • Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar • Hematopoietik kök hücre nakli • İmmünyanıtların azalması, latent infeksiyonun reaktivasyonu ile sonuçlanabilir– Örn., Herpes virüsleri ve M. tuberculosis • İmmünfonksiyonda yaşa bağlı azalma, yaşlılarda infeksiyonları artırabilir
102
Vücuttan Salınım ve Mikropların Bulaşması
• Mikropların bir konaktan diğerine geçişte kullandığı stratejiler:– Deri dökülmesi– Öksürme– Hapşırma– İdrar veya dışkı yoluyla– Cinsel temas sırasında – Böcek vektörleri yoluyla • Bazı patojenler, alevlenmelerde kısa süreler içinde veya periyodik olarak salınır • Bazıları, asemptomatik taşıyıcılardan uzun süreler boyunca yayılabilir • Bazılarının dayanıklılığı azdır– Vücut dışında kısa süre kalabilir; kişiden kişiye, doğrudan temas yoluyla hızlı geçmek zorundadırlar
103
İnfeksiyona Duyarlılığı Artıran Bağışıklık Dışı Hastalıklar/Yaralanmalar
• Kistik fibrozisde defektif bir transmembran iletkenlik düzenleyicisi nedeniyle– Pseudomonasaeruginosa, Burkholderia cepacia inf yatkınlık • Orak hücre hastalığı olanlarda dalak makrofajlarının kaybı nedeniyle– S. pneumoniae inf yatkınlık • Yanıklarda bariyer bozulması nedeniyle– P. aeruginosa inf yatkınlık • Malnütrisyon nedeniyle yetersiz immün defans
104
İnfeksiyona Duyarlılık
• Antikor eksiklikleri– Örn., X'e bağlı agamaglobulinemi hastalarında görülür– S. pneumoniae, H. influenzae ve S. aureus gibi bakteriler ve – Bazı virüs infeksiyonlarına duyarlılık • Rotavirüs, enterovirüsler
105
İnfeksiyona Duyarlılık
• Komplemankaskadında erken kompleman defektleri – S. pneumoniae gibi kapsüllü bakteri inf. na duyarlılık – Geç membranatak kompleksi komplemanlarında (C5, C9) eksiklikler, Neisseria inf na eşlik eder
106
İnfeksiyona Duyarlılık
• Nötrofil fonksiyonu defektleri– Kr. granülomatöz inf, S. aureus, bazı gram-negatif bakteri ve fungus inf na duyarlılık
107
İnfeksiyona Duyarlılık
• Toll benzeri reseptör (TLR) sinyal yolaklarındaki defektler– Püyojenik bakteriyel inf (S. pneumoniae) yatkınlık– Çocukluk çağı HSV ensefaliti ile ilişkili
108
İnfeksiyona duyarlılık
• T hücre defektleri, hücre içi patojenlere, özellikle virüslere ve bazı parazitlere duyarlılığa yol açar– T-yardımcı 1 (Th1) hücrelerinin oluşumunu bozan kalıtsal mutasyonlar • Atipik mikobakteriyel infeksiyonlarla ilişkili– IL-12; IFN-y reseptörleri; transkripsiyon faktörü STAT1 mutasyonları– Th17 hücreleri oluşumunu bozan defektler • Kr. mukokutanöz kandidiyazis ile ilişkili – STAT3 mutasyonları
109
Mikropların Konağa Verdiği Hasar
Bulaşıcı ajanlar, inf oluştururken birkaç mekanizma ile dokulara zarar verir: • Konak hücrelere temas edebilir/girebilir/direkt hücre ölümüne neden olabilir/hücresel metabolizmada değişiklik ve sonunda malign dönüşüme yol açabilen proliferasyona yol açabilirler • Hücreleri öldüren, doku bileşenlerini bozan enzimleri serbest bırakan/kan damarlarına zarar veren ve iskemik nekroza neden olan toksinler salabilirler • Mikroba yöneltilen ve doku hasarı oluşturan konak bağışıklık tepkilerini indükleyebilirler
110
Viral Zedelenme Mekanizmaları
• Virüsler, konak hücrelere girerek doğrudan hasar verebilir • Tropizm: Virüslerin bazı hücreleri infekte ederken diğerlerini etkilememesidir– Doku tropizminin önemli bir belirleyicisi, hücre üzerindeki viral reseptörlerdir • Virüsler, normalde konak faktörleri reseptörü olan hücre yüzey proteinlerine bağlanır– Bulaşmak, hücrelerde yaşamak ve yayılmak için evrimleşmişlerdir • HIV, glikoprotein gp120; T hücrelerinde CD4'e ve kemokin reseptörü CXCR4’e, makrofajlarda CCR5'e bağlanır • EBV, B hücrelerinde kompleman reseptörü 2'ye (CR2/ CD21) bağlanır • Diğer tropizmler hücre soyuna özgüdür:– Lökoensefalopati yapan JC virüsü inf, SSS'deki oligodendroglia hücrelerini infekte eder; • Çünkü, JC viral genleri, eksprese olmak için glial dokuya özgü konak transkripsiyon faktörlerine ihtiyaç duyar • Fiziksel engeller doku tropizmine katkıda bulunabilir– Enterovirüsler kısmen bağırsakta çoğalır • Çünkü asitler, safra ve sindirim enzimleri tarafından inaktivasyona direnebilir – Rinovirüsler, üst solunum yolu hücrelerini infekte eder • Çünkü, ortam atmosferine maruz kalan bölgelerdeki daha düşük sıcaklıklarda en iyi çoğalırlar
111
Virüslerin Direkt Sitopatik Etkileri
• Bazı virüsler, kritik konak molekülleri (DNA, RNA, proteinler) sentezini önleyerek/degradatif enzimler ve toksik proteinler üreterek hücreleri öldürür– Poliovirüs, konak hücre mRNA translasyonu için gerekli başlık bağlayıcı proteini inaktive eder • Virüsler, plazma membranındaki ölüm reseptörlerini (bir TNF’dir) aktive ederek ve apoptotik mekanizmayı tetikleyerek hücre ölümünü indükleyebilir • İnfekte hücrelerde çok miktarda viral protein sentezlenir ve pro-apoptotik yollar harekete geçer • Bazı virüsler, örn., HIV, bazı pro-apoptotik proteinleri kodlar– Viral protein R (Vpr) gibi
112
Antiviral İmmün Yanıtlar
• Konak lenfositleri, virüs bulaşmış hücreleri tanıyabilir ve yok edebilir– Sitotoksik T lenfositleri de doku hasarı yapabilir
113
İnfekte Hücrelerin Transformasyonu
• Onkogenik virüsler, hücre büyümesini ve sağkalımını uyarabilir– Virüslerin kodladığı onkogen ekspresyonu– Tümör supresörleri inaktive eden viral protein ekspresyonu– İnsersiyonel mutagenez • Viral genlerin eklenmesiyle konak genleri ekspresyonu değiştirilir
114
Bakteriyel Zedelenme Mekanizmaları
Bakteriyel Virülans • Zedelenme, bakterinin hücrelere yapışmasına, hücreleri ve dokuları istila etmesine ve toksin salmasına bağlıdır • Patojenik bakteriler, bu özelliklerden sorumlu proteinleri kodlayan virülans genlerine sahiptir– Virülans geni farklılıkları, bir Salmonella enterica suşunun yaşamı tehdit eden tifoya veya kendini sınırlayan bir enterite neden olup olmayacağını belirler
115
Plazmidler ve Bakteriyofajlar
• Patojeniteyi ve ilaç direncini etkileyen genleri diğer bakterilere aktarabilirler • Kolera, difteri ve botulizm patogenezlerinden sorumlu toksinleri kodlayan genler daha çok bakteriyofaj genomlarında bulunur • Edinsel antibiyotik direnç genleri, plazmidlerde daha sıktır ve ayrı türden bakterilere de ulaşabilir– Vankomisin direnci genleri içeren bir plazmid, enterokoklara ve S. aureus’a etkili olabilir
116
‘Quorum Sensing’ çoğunluğu algılama
• Çoğu bakteri, bu işlemle büyük bir popülasyondaki gen ekspresyonunu koordineli olarak düzenler • Bakteriler, yüksek miktarda olduklarında, toksin üretimi için gen ekspresyonunu (S. aureus), genetik transformasyon için yeterliliği (S. pneumoniae) veya biyofilm oluşumunu (P. aeruginosa) indükleyen küçük otoindüktör moleküller salgılar– Gram-negatif bakterilerde N-asil-homoserin laktonlar– Gram-pozitif bakterilerde peptidler
117
‘Quorum Sensing’
• Virülans faktörlerinin bakteri popülasyonlarında koordineli etkisi, bir apse veya konsolide pnömoni odağındaki bakterilerin konak savunmasını aşmasına izin verebilir • ‘QuorumSensing’ ile bir popülasyondaki farklı bakteri kolonileri, farklı genleri de eksprese edebilir
118
Biyofilmler
• Bakteriler, içinde yaşadıkları intravasküler kateterler ve yapay eklemler gibi konak dokulara veya cihazlara yapışan visköz bir hücre dışı polisakkarit tabakası oluşturur– Biyofilmler, konak dokulara yapışmayı artırır– Mikropları immün efektör mekanizmalardan korur– Antimikrobiyal ilaçlara karşı dirençlerini artırarak bakterilerin virülansını artırır • Biyofilm oluşumu, kistik fibrozisli kişilerde bakteriyel endokardit, yapay eklem inf. ve solunum yolu inf. kalıcılığı ve rekürensde önemlidir
119
Konak Hücrelere Bakterilerin Yapışması
• Adezinler, bakterileri konak hücrelere veya hücre dışı matrise bağlayan bakteriyel yüzey proteinleridir • Geniş bir konak hücre özgüllüğü vardır– Streptococcus pyogenes, bakteriyel hücre duvarından çıkan ve konak hücrelerin yüzeyinde ve hücre dışı matrikste fibronektine bağlanan adezin protein F ve teikoik asidi kullanarak konak dokulara yapışır • Pili, bakterilerin yüzeyindeki adeziv filamentöz yapılardır • Pili sapları, tekrarlayan proteinlerden oluşur ve değişken uçlu fibrillum, bakterinin dokuya bağlanma özgüllüğünü belirler– E. coli'nin idrar yolu infeksiyonuna neden olan doku tropizmi, ‘tip’ (uç) fibrilum ile belirlenir– Mesane epiteline adezyona, d-mannozil reseptörlerini bağlayan tip fibrilum aracılık eder – Renal epitele adezyon, tip fibrilumun galabioz içeren glikosfingolipidlere bağlanmasına bağlıdır– Pili, konak antikor yanıtının hedefi olabilir; N. gonorrhoeae gibi bakteriler, konak immün sisteminden kaçmak için pili'lerini değiştirir
120
Hücre İçi Bakteriler
• Bazı bakteriler, makrofajlara girmek için konak immün yanıtında önemli reseptörleri kullanır: • M. tuberculosis, konak hücrenin opsonin reseptörlerini (antikorlar ve C3b) ve makrofajların non-opsonik reseptörlerini kullanır • Bazı gram-negatif bakteriler, epitel hücrelerine girmede bakteri yüzeyindeki bir tip III sekresyon sistemini kullanır– Bu proteinler konak hücre membranında gözenekler oluşturur– Girişi kolaylaştıran ve konak hücre iskeletinin yeniden düzenlenmesine aracılık eden bakteriyel proteinler enjekte ederler
121
Hücrenin Kaderi
• Hücreye giren bakteriye göre değişir • Shigella türleri ve E. coli, konak protein sentezini inhibe eder, hızla çoğalır ve konak hücreyi saatler içinde lizise uğratır • Çoğu bakteri, fagozom asidik bir lizozomla birleştiğinde (fagolizozom) makrofaj içinde öldürülür, ancak bazı bakteriler bu konak savunmasını atlatır: – M. tuberculosis, lizozomun fagozomla füzyonunu bloke eder ve makrofajda çoğalır– Bazı bakteriler, makrofajlarda fagozomdan çıkıp sitoplazmaya girerek tahribatı atlatır • L. monocytogenes, listeriolizin O denen bir gözenek yapan protein ve fagozom zarını bozan iki fosfolipaz üretir • L. monocytogenes, sitoplazmada komşu hücrelere direkt yayılımı desteklemek için aktin hücre iskeletini modifiye eder – Hücre içindeki bakteriler, immün yanıtın belirli efektör mekanizmalarından (antikorlar ve kompleman) kaçabilir ve yayılımları kolaylaşabilir • M. tuberculosis taşıyan infekte makrofajlar akciğerden lenf nodlarına ve uzak alanlara göç eder
122
Bakteriyel Toksinler
• Hastalığa katkıda bulunan bir bakteriyel madde toksin olarak kabul edilir • Toksinler ikiye ayrılır – Gram negatif bakterinin bir bileşeni olan endotoksin – Birçok bakterinin salgıladığı proteinler (eksotoksin)
123
Bakteriyel Endotoksin
• Konakta immün yanıtı uyaran ve konağa zarar veren gram-negatif bakterilerin dış zarındaki bir lipopolisakkarittir (LPS)– Molekülü hücre zarına sabitleyen ve endotoksin aktivitesinden sorumlu parçası Lipid A’dır • Gram-pozitif bakterilerin dış yapılarındaki lipoteikoik asit gibi moleküller, LPS benzeri etkiler gösterebilir • Lipid A veya lipotekoik aside verilen yanıt, koruyucu immüniteyi aktive ettiğinden konak için faydalıdır– İmmünhücreler tarafından önemli sitokinlerin ve kemoatraktanların (kemokinler) üretimini indükler ve T lenfosit aktivasyonunu artıran ko stimülatör moleküllerin ekspresyonunu arttırır • Yüksek düzeyde endotoksin, özellikle TNF, IL-6 ve IL-12 gibi aşırı sitokin düzeylerinin indüksiyonu yoluyla septik şokta, yaygın damar içi pıhtılaşmada (DİK) ve yetişkin solunum sıkıntısı sendromunda patojenik rol oynar
124
Ekzotoksinler
• Hücresel hasar ve hastalığa neden olan bakterilerden salgılanan proteinlerdir • Etki mekanizmalarına göre sınıflanırlar:
125
Enzimler
• Bakteriler, konak hücrelerinde substratlara etkili enzimler salgılar– Proteaz, hyaluronidaz, koagülaz, fibrinolizin • Doku yıkımı ve apse oluşumunda rolleri vardır • S. aureus’un eksfoliyatif toksinleri, keratinositleri bir arada tutan proteinleri parçalar; epidermis dermisden ayrılır– Stafilokokal haşlanmış deri sendromu gelişir
126
Hücre İçi Sinyali/Düzenleyici Yolakları Değiştiren Toksinler
• Çoğu, enzimatik aktiviteye sahip bir aktif (A) ve hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlanan ve A birimini sitoplazmaya ileten bir bağlayıcı (B) alt birime sahiptir • A-B toksinleri, birçok bakteri tarafından yapılır– Bacillus anthracis, V. cholerae ve bazı E. coli türleri
127
Nörotoksinler
• Clostridium botulinum ve Clostridium tetani tarafından üretilen, nörotransmiter salınımını engelleyen ve paraliziye yol açan A-B toksinleridir– Bu toksinler nöronları öldürmez; A alanları sinaptik bağlantı noktasında nörotransmiter salgılanmasında rol oynayan proteinlerle etkileşir– Tetanoz ve botulizm’de, göğüs ve diyafram kaslarının paralizisi nedeniyle solunum yetmezliği ve ölüm oluşabilir
128
Süperantijenler
• T hücresi reseptörünün korunmuş kısımlarına bağlanarak T lenfositlerini uyaran, proliferasyona ve sitokin salınımına yol açan bakteriyel toksinler • Yüksek sitokin seviyesi, sistemik inflamatuvar yanıt sendromuna yol açabilir
129
İnfeksiyona Karşı İnflamatuvar Yanıt Spektrumu
• Mikroplar çok çeşitlidir, ama immün yanıt mekanizmaları ve doku yanıtı modelleri sınırlıdır • Birçok patojen, benzer reaksiyon modelleri üretir • Belirli bir mikroorganizma için çok az özellik benzersizdir veya patognomoniktir
130
• Konağın immün durumu, inflamatuvar yanıtın histolojik özelliklerini de belirler
– Normalde şiddetli lökosit tepkileri uyaran püyojenik bakteriler, nötropenik bir konakta az miktarda lökosit eksüdasyonuna ve hızlı doku nekrozuna neden olabilir
131
• İmmünitesi baskılanmamış bir hastada, M. tuberculosis, birkaç mikobakterinin mevcut olduğu iyi oluşmuş granülomlara neden olurlar
• AIDS hastasında aynı mikobakteriler, granülomlarda birleşemeyen makrofajlarda bolca çoğalırlar
132
İnfeksiyonlardaAna Doku Reaksiyonu Paternleri yanıt tipi patogenez örnekler
Süpüratif(Pürülan) infeksiyon Artmış vaskülerpermeabilite Lökosit infiltrasyonu(nötrofiller) Bakterilerden kemoatraktanlar “Püy” oluşumu Pnömoni(Staphylococcusaureus) Abseler(Staphylococcustürleri, anaerobik ve diğer bakteriler)
133
Mononükleerve granülomatözinflamasyon Mononükleerhücre infiltratları(monositler, makrofajlar, plazma hücreleri, lenfositler) Sifiliz
Patojenlere hücre-aracılı immünyanıt (“persistanantijen”) Granülomoluşumu Tüberküloz
134
Sitopatik-sitoproliferatif reaksiyonlar Hücrelerin viraltransformasyonu Nekroz veya proliferasyon(multinükleasyondahil) Neoplazibağlantısı Servikalkanser (humanpapillomavirus) Su çiçeği, zona Herpes
Doku nekrozu Toksin-veya lizis-aracılı yıkım İnflamatuvarhücre yokluğu Rapidlyprogresifsüreçler Gangren(Clostridiumperfringens) Hepatit (hepatitisB virus)
135
Kronik inflamasyon/skar oluşumu Tekrarlayan zedelenme fibroziseyol açar Normal parankimkaybı Kronik hepatit ile birlikte siroz (hepatitisB ve C virüsleri)
Reaksiyon yokluğu Şiddetli immünyetmezlik Tedavi edilmemiş AIDS’deMycobacteriumavium(T-hücre yetmezliği) Kemik iliği transplanthastalarında mucormycosis(nötropeni)
136
Süpüratif (Pürülan) İnflamasyon
• Artmış vasküler permeabilite ve ağırlıklı nötrofil lökosit infiltrasyonu • Nötrofiller, bu yanıtı uyandıran "püyojenik" (püy oluşturan) bakterilerden, çoğunlukla gram-pozitif kok ve gram-negatif basillerden kemoatraktan salınmasıyla infeksiyon bölgesine çekilir • Ölen nötrofil kitleleri ve dokunun likefaktif nekrozu püy oluşturur • Pürülan lezyonların boyutları, kolonize bir kalp kapağına sekonder bakteriyel sepsisde birçok organda oluşan minik mikroabselerden, pnömonide akciğerin tüm loblarının yaygın tutulumuna kadar değişir • Lezyonların yıkıcılığı, lokalizasyona ve mikroorganizmaya bağlıdır– S. pneumoniaegenellikle alveolar duvarları korur ve iyileşen lober pnömoniye neden olur– S. aureus ve K. pneumoniae alveolar duvarları tahrip eder ve skar oluşumuyla iyileşen abseler oluşturur– Bakteriyel farenjit (S. pyogenes) sekel bırakmadan düzelebilir– Bir eklemde akut bakteriyel inflamasyon tedavi edilmezse, eklemi birkaç günde destrükte edebilir
137
Mononükleer ve Granülomatöz İnflamasyon
• Yaygın, ağırlıklı mononükleer, interstisiyel infiltrat, tüm kr. inflamatuvar süreçlerin ortak özelliğidir • Akut olarak geliştiklerinde, genellikle virüslere, hücre içi bakterilere veya hücre içi parazitlere bir yanıttır • Spiroketler ve helmintler de kr. inflamatuvar yanıtlara neden olur
138
• İnflamatuvar lezyonda hangi mononükleer hücrenin baskın olduğu, konak immün yanıtına bağlıdır
• Sifilizin primer ve sekonder lezyonlarında plazma hücreleri bol bulunur • HBV inf veya beynin viral inf da lenfositler baskındır • Lenfositlerin varlığı, hücre aracılı immün yanıtın göstergesidir
139
• Granülomatöz inf, eradikasyona direnen ve güçlü T hücre aracılı immün yanıt uyarabilen ajanlar tarafından oluşturulan farklı bir mononükleer inf formudur
– M. tuberculosis, H. capsulatum, Schistosoma yumurtaları
140
• Granülomatöz inf, bazıları dev hücreler oluşturmak için kaynaşabilen "epiteloid" hücreler denen aktive makrofajların birikmesi ile karakterizedir
• Granülomlar merkezi bir kazeöz nekroz alanı içerebilir
141
Sitopatik-Sitoproliferatif Reaksiyon
• Genellikle virüsler ile oluşturulur • Lezyonlarda, seyrek inflamatuvar hücreler, hücre nekrozu veya hücresel proliferasyon izlenir • Bazı virüsler, hücreler içinde çoğalır ve inklüzyon cisimleri olarak görülen viral agregatlar oluşturur– Herpes virüsler, adenovirüsler • Hücreleri multinükleer hücre oluşturmaya teşvik ederler– Rubeola (kızamık) virüsü, herpes virüsler • Derideki fokal hücre hasarı, epitel hücrelerinin ayrılıp kabarcıklar oluşturmasına neden olabilir • Bazı virüsler epitelhücrelerinin çoğalmasına neden olabilir–Molluscumcontagiosumvirus (MCV) ve neden olduğu molluskumkontagiozumpapülleri • Virüsler malignneoplazmların gelişimine katkıda bulunabilir
142
Doku Nekrozu
• Clostridium perfringens ve Corynebacterium diphtheriae gibi güçlü toksinler salgılayan organizmalar, hızlı ve şiddetli nekroza (gangrenöz nekroz) neden olur– Doku hasarı baskın özelliktir • E. histolytica (amip) paraziti, likefaktif nekroz + az miktarda inflamatuvar infiltrat + yoğun doku yıkımı ile karakterize kolon ülserlerine ve karaciğer abselerine neden olur • Bazı virüsler, beyindeki temporal lobların HSV veya karaciğerin HBV ile inflamasyonunda konak hücrelerde yaygın ve şiddetli nekroza yol açabilir
143
Kr. İnflamasyon ve Skarlaşma
• Birçok inf kr. inflamasyona neden olur– Tam iyileşebilir– Skar(nedbe) oluşumuna yol açabilir – Kr. HBV inf. karaciğer sirozuna neden olabilir • Yoğun fibröz septalar, normal karaciğer yapısının tamamen kaybolduğu ve kan akışında değişikliklere yol açan rejenere hepatosit nodüllerini çevreler – Bazen aşırı skar yanıtı disfonksiyonun ana nedenidir– Karaciğerde "pipestem" fibrozis– Tüberkülozda konstriktif fibröz perikardit • Kr. şiddetli Schistosoma mansoni infeksiyonunda şistozoma yumurtaları nedeniyle portal venler çevresinde boru şeklinde fibrozis (‘pipestem’ fibrozis) oluşur
144
Bakteriyel İnfeksiyonlar
• Gram pozitif bakteriyel infeksiyonlar • Gram negatif bakteriyel infeksiyonlar • Mycobacterium infeksiyonları • Spiroket infeksiyonları • Anaerobik bakteriyel infeksiyonlar • Zorunlu intrasellüler bakteriyel infeksiyonlar
145
Gram boyama
• Membranların boya tutma kapasitelerine göre bakterilerin sınıflandırıldığı sistem • Hans Christian Gram tarafından 1884 yılında geliştirilmiş
146
Gram pozitif bakteriyel infeksiyonla
• Staphylococcus • Streptococcus • Enterococcus KOK • Şarbon • Listeriozis • Difteri • Nokardiozis BASİL
147
Stafilokokal İnfeksiyonlar
• S. aureus; çeşitli deri lezyonları (fronkül, karbonkül, impetigo, haşlanmış deri sendromu), apseler, sepsis, osteomyelit, pnömoni, endokardit, besin zehirlenmesi ve toksik şok sendromuna neden olur • S. aureus; üzüm şeklinde gruplar oluşturan (stafilo), pyojenik, gram pozitif kok (koagülaz +) • S. epidermidis gibi koagülaz-negatif türler; IV ilaç bağımlıları, kalp kapak protezi olanlar ve kateterize hastalarda fırsatçı infeksiyonlara neden olur • S. saprofitikus; kadınlarda idrar yolları infeksiyonlarına neden olur
148
S. aureus
• Üzüm salkımı benzeri gruplar oluşturan pyojenik gram-pozitif kok
149
S. aureus
• Deri lezyonları (fronkül, karbonkül, impetigo, SSSS) • Pnömoni • Endokardit • Sepsis • Besin zehirlenmesi • Toksik şok sendromu
150
S. aureus virulans mekanizmaları
• Polisakkarid kapsülü fagositozu engelleyici ve inorganik yüzeylere tutunmayı artırıcı etkide • Konak fibrinojen, fibronektin ve vitronektine bağlanan yüzey reseptörleri mevcuttur – Endotel hücrelerine tutunmayı artırır • Yüzeyinde bulunan protein A ile antikorların Fc kısmına bağlanır • Toksinleri diğer hücrelere direkt yıkıcı etkide
151
S. aureus toksinleri
• Hemolitik toksinler (Membran yıkıcı toksinler) DALLARI: • -toksin konak hücre membranında porlar açar • -toksin sfingomyelinaz etkili • -toksin (deterjan etkisi), -toksin (eritrosit lizisi) • Lökosidin (fagosit lizisi)
152
S. aureus toksinleri
• Eksfoliatif toksinler (A ve B) • Ave B toksin epidermisi bir arada tutan dezmozomal desmogleini yıkar (serin proteaz etkisi ile) • Keratinositlerin birbirinden ayrılmasına neden olur • Lokal eksfoliasyon (büllöz impetigo) Staphylococcal scalded skin syndrome • Yaygın eksfoliasyon (stafilokokal haşlanmış deri (scalded skin) sendromu SSSS)
153
S. aureus toksinleri
• Süperantijenler • Besin zehirlenmesi ve toksik şok sendromundan (TSS) sorumlu • S. aureus ile beraber S. pyogenes de TSS’e neden olabilir • TSS kliniğinde hipotansiyon (şok) böbrek yetmezliği, koagülopati, Hiperabsorban tampon karaciğer yetmezliği, solunum sıkıntısı, eritemli döküntüler, yara yerinde nekrozlar izlenir • Hemen tedavi edilmezse ölümcül olabilir
154
S. aureus toksinleri
• Süperantijenler • Poliklonal T-hücre proliferasyonuna neden olabilir • Bunu MHC moleküllerine ve T-hücre reseptör  zincirine bağlanarak gerçekleştirir • T-hücrelerinin %20 kadarını uyarmayı başarırsa TNF ve IL-1 üretimini artırarak sistemik inflamatuar yanıtı tetikleyebilir (SIRS)
155
• Antibiyotik direnci giderek yaygınlaşan problem • Bazı türler çoğu penisilin ve sefalosporinlere dirençli (Metisilin dirençli S. aureus [MRSA]) • MRSA önceden sadece nozokomial infeksiyon nedeni iken artık toplum kaynaklı infeksiyonlarda da görülüyor
s
156
S. aureus doku morfolojisi
• Deri/Akciğer/Kemik/Kalp – neresi etkilenirse etkilensin; patolojik olarak dokularda pyojenik inflamasyon yapar • Epidermisin yüzeyini etkileyen impetigo dışında stafilokokal lezyonlar kıl follikülünden başlarlar • Fronkül ve karbonkül; deri-derialtı dokusunun fokal süpüratif inflamasyonudur • Fronkül; yüz, aksilla, inguinal bölge gibi nemli ve kıllı bölgelerde görülür • Karbonkül; boyun ve sırtta izlenen daha derin lezyonlardır • Hidradenit; aksillada apokrin bezlerin tutulduğu süpüratif bir inflamasyondur • Paronişi; tırnak yatağının, Felon (dolama) da parmak ucunun ağrılı infeksiyonlarıdır
157
• S. aureus’un akciğer infeksiyonları S. pneumonia gibi polimorfonükleer infiltrat içerir ancak ondan daha fazla doku harabiyeti yapar
• Akciğer infeksiyonları genellikle hematojen yolla oluşur (infekte trombüs varlığı, influenza gibi kolaylaştırıcı durumlarda sık)
158
• Stafilokokal haşlanmış deri sendromu (Ritter hastalığı da denir); S.aureus boğaz veya deri infeksiyonu olan çocuklarda izlenir
• Bu sendromda güneş yanığı benzeri deri döküntüleri sonrasında bül oluşumları ile deride kayıplar izlenir • Derideki ayrılmalar toksik epidermal nekroliz’den farklı olarak epidermisin granüler tabakasındadır • Toksik epidermal nekroliz (TEN); SSSS’ten farklı, derinin döküldüğü bir ilaç reaksiyonudur, deri ayrılmaları dermo-epidermal bileşkededir
159
Streptokokal/Enterokokal İnfeksiyonlar
• Çiftli gruplar veya zincirler oluşturan gram-pozitif kok
160
Streptokokal infeksiyonlar
• Deri, orofarinks, akciğer, kalp kapaklarında süpüratif infeksiyon yapar • Romatoid ateş • Poststreptokokal glomerülonefrit • Eritema nodosum (nodüler pannikülit) Postinfeksiyöz sendromlardan sorumlu
161
Streptokokal infeksiyonlar
• Streptokoklar kültürde yaptıkları hemolize göre sınıflandırılırlar • a-hemolitik • b-hemolitik
162
a-hemolitik streptokoklar
• S. pneumonia en önemli -hemolitik streptokok • Toplum bulaşlı pnömoninin en sık sebebi • Yaşlılarda pnömoni, çocuk ve erişkinlerde meninjit etkeni • S. viridans oral florada bulunur, endokardit etkeni • S. mutans diş çürüklerinin etkeni
163
B-hemolitik streptokoklar
• B hemolitik grup; yüzey karbonhidrat antijenlerine göre alt gruplandırılır • S. pyogenes (A grubu) – farenjit, kızıl, erizipel, impetigo, romatoid ateş, TSS, glomerülonefrit • Farenjitte tanı hızlı streptokokal antijen testi veya kültür • S. agalactiae (B grubu) – kadın genital traktında bulunur, gebelikte korioamnionit, yenidoğanda sepsis ve meninjit
164
Enterokoklar
• Streptokok benzeri gram pozitif kok (görünüm olarak streptokoklardan ayırt edilemez) • Endokardit ve İYE (idrar yolu infeksiyonu) etkeni • Genel antibiyotiklere direnç
165
Streptokok virulans mekanizmaları
• S. pyogenes, S. agalactiae ve S. pneumonia’nın fagositozu engelleyen kalın kapsülleri var • M protein- S. pyogenes tarafından eksprese edilen toksin • C5a’yı yıkarak kemotaksisi engeller • Fagositozu engelleyici etkili • Kızıl hastalığındaki ateş ve döküntülerin nedeni • Antistreptokokal M protein antikorların cross reaksiyon ile kardiak proteinlere bağlanması sonucu – romatoid ateş
166
Streptokok virulans mekanizmaları
• S. pneumonia, fagositozu engelleyen kapsül + membranları yıkıma uğratan pnömolizin toksini üretir • S. mutans sükrozdan laktik asit üretir (diş minesini demineralize eder), glukan sekrete ederek bakteri agregasyonu yapar
167
Enterokok virulans mekanizmaları
• Enterokoklar virulansı düşük bakterilerdir • Antifagositik kapsülü • Konak dokuyu hasarlandıran enzimleri vardır • En önemli özellikleri antibiyotiklere dirençli olmaları ve immünsuprese bireylerde (organ transplantasyonu, yoğun antibiyotik kullananlar) sık görülmeleridir
168
Streptokoklarda doku morfolojisi
• Yaygın nötrofilik inflamasyon görülür ancak konak dokuda minimal yıkım oluşturur • Deri lezyonları; stafilokoklarda görülen deri lezyonlarına benzerdir (fronkül, karbonkül, impetigo)
169
Streptokoklarda doku
• Erizipel • S. pyogenes toksinlerinin oluşturduğu yüzeyel deri lezyonu • Sıklıkla yüzde başlayan (daha az oranda vücutta), hızlı yayılan eritemli şişlikler • Döküntüler iyi sınırlıdır; yüzde kelebek şeklinde dağılım gösterir • Histolojik olarak ödemli, nötrofilik inflamatuar reaksiyon
170
Streptokoklarda doku morfolojisi • Farenjit
• Post-streptokokal glomerulonefritin başlıca öncülüdür • Tonsil kriptlerinde punktat (noktasal) apse, • Epiglotta şişme görülür • Servikal lenfadenopati eşlik edebilir
171
Streptokoklarda doku morfolojisi • Kızıl (Scarlet fever)
• S. pyogenes'in neden olduğu farenjit ile ilişkilidir • En sık 3-15 yaş arasında görülür • Gövde, kol ve bacak iç kısımlarında; noktalı, eritemli döküntüler ile kendini gösterir • Yüz de etkilenir, ağız çevresinde küçük bir alan nispeten etkilenmez ve ağız çevresinde solukluk oluşur
172
Streptokoklarda doku morfolojisi
• S. pneumonia; lobar pnömoni oluşturur
173
Difteri
• Corynebacterium diphtheriae, solunum damlacıkları veya deri eksudaları ile bulaşan; gram-pozitif, çubuk şekilli bakteri
174
Difteri
• Respiratuar difteri • Faringeal, laringeal veya nazal (nadir) enfeksiyon oluşturur • Kalp, sinir dokusu veya diğer organlarda hasar oluşturabilir • Kutanöz difteri • Üzerinde gri membranlar bulunan kronik ülserler oluşturur ancak sistemik harabiyet yapmaz
175
Difteri virulans mekanizması
• Konak hücre protein sentezini durduran A-B toksin üretir • A-B toksin’in A fragmanı ADP-riboz’u EF-2’ye bağlar ve EF 2’yi inhibe eder • EF-2 (Elongation factor 2); mRNA’dan protein sentezinde gerekli bir molekül • Aşılamada da bu toksinin toksoid formu kullanılır
176
Difteri morfolojisi
• Solunum yoluna tutunan bakterilerin toksin salınımı sonucu bronş epitel hücreleri nekroza gider, eksuda oluşur • Nekrotik eksudanın akümülasyonu havayollarında kirli gri-siyah renkli membran benzeri yapılar oluşmasına yol açar (psödomembran) Bronş içerisinde uzanan difteri membranı (ok) Canlı doku bulundurmaması nedeniyle –psödo olarak adlandırılıyor • Membranın altındaki dokuda yaygın nötrofilik infiltrasyon, konjesyon, ödem, fibrin birikimleri görülür
177
Difteri doku morfolojisi
• Bakteri invazyonu lokalize kalsa bile egzotoksinlerin kana karışması ile myokardda nekroz, sinir liflerinde myelin dejenerasyonları, karaciğerde fokal parankimal nekrozlar izlenebilir
178
Listeriozis
• L. monocytogenes, gastroenterit ve besin kaynaklı enfeksiyonlara neden olabilen gram pozitif basil • Kontamine süt ürünleri başta olmak üzere, meyve, sebzeler ve diğer gıdalar ile bulaşabilir
179
Listeriozis
• Gebeler, yenidoğanlar ve immünsuprese kişiler risk altındadır • Gebelerde düşük, ölüdoğum ve yendidoğan sepsisine neden olabilen amnionit tablosuna neden olur • Yenidoğanda yaygın hastalık tablosu (granülomatozis infantiseptika) veya immünsuprese kişilerde meninjite neden olabilir
180
Listeriozis virulans mekanizması
• L. monocytogenes fakültatif hücre içi bir patojen • Listeriolizin O proteini ve fosfolipaz A, fosfolipaz B enzimleri sayesinde fagosite edilse bile fagolizozom kompleksini parçalar • Yüzey proteini Act A ile aktinlere (Arp2/3) bağlanır, aktin polimerizasyonu yapar ve bir hücreden diğerine geçişi kolaylaşır
181
Listeriozis virulans mekanizması
• Normal makrofajlar hücre içi bakterilere yanıt veremez ancak IFN- ile aktive olmuş makrofajlar yanıt verebilirler • Erken dönemde etkin konak yanıtı NK hücrelerinden salınan IFN- ile • Geç dönemde Th1 ve CD8+ T hücrelerinden salınan IFN- ile • Hücresel immünitesi zayıf kişiler (CD4+ lenfositleri düşük olanlar) risk altındadır
182
Listeriozis’te doku morfolojisi
• Akut infeksiyonlarda nötrofilden zengin inflamasyon oluşur • L. monocytogenes meninjiti görünüm olarak diğer pyojenik bakteri meninjitlerinden farksız • BOS’ta gram-pozitif basil görülmesi tanısaldır
183
Listeriozis’te doku morfolojisi
• Enfeksiyon süresi uzadıkça makrofajlar baskın olmaya başlar ancak granülom nadirdir • L. monocytogenes sepsisi olan yenidoğanlarda ekstremitelerde kırmızı döküntü • Plasentada listerial apseler • Mekonyumda gram-pozitif basiller
184
Şarbon (Anthrax)
• Deri, gastrointestinal traktta veya sistemik olarak nekrotizan inflamatuar lezyonlar ile karakterize • Etken Bacillus anthracis • Spor oluşturan gram-pozitif, büyük, çomak şekilli bakteri
185
Şarbon
• Doğada bulunabilen bir bakteri olduğundan hayvanlar yemlerdeki sporlar ile enfekte olabilir • İnsanlara genellikle infekte hayvanların etlerinin tüketilmesi ile bulaşır • Şarbon sporları toz haline getirilip biyoterörizm amaçlı kullanılabilir • 2001’de Amerika’da posta ile şarbon sporlarının gönderilmesi ile 22 kişi hayatını kaybediyor
186
• Şarbonun 3 ana formu mevcuttur: Deri, solunum, GIS şarbonu
• Kutanöz şarbon • Enfeksiyonların %95’ini oluşturur • Pruritik papül şeklinde başlayan lezyonlar birkaç günde veziküllere döner • Veziküller ruptüre olduktan sonra oluşan ülser, siyah skarlar bırakır • Bakteriyemi nadirdir
187
• Solunum şarbonu • Sporlar inhale edildiğinde meydana gelir • Sporlar lenf nodlarına taşınır, burada basiller oluşur, toksin üretimi ile hemorajik mediastinit gelişir • 1-6 günlük hafif ateş, öksürük, göğüs ağrısı içeren prodrom döneminden sonra hızlı yükselen ateş, terlemeler, solunum yetmezliği izlenir • Bakteriyemi oluşur, bundan sonra meninjit de izlenebilir • Solunum şarbonu 1-2 gün içinde şok ve ölüme götürebilir
• Gastrointestinal şarbon • B. anthracis ile kontamine az pişmiş etlerin yenmesi ile gelişir • Bulantı, kusma, karın ağrısı ile başlar; • Sonrasında kanlı ishal ve bakteriyemi gelişir • Mortalite %40 civarındadır
188
Şarbon virulans faktörleri
• Güçlü bir toksini ve fagositoz önleyici poliglutamil kapsülü var • İki A bir B subuniti bulunan toksin üretir • A subünitini EF (ödem faktör) ve LF (letal faktör) oluşturur • B subünitini PA (protektif antijen) denilen kısım oluşturur • B subüniti hücreye bağlanarak EF ve LF’nin sitoplazmaya ulaşmasını sağlar
189
Şarbon virulans faktörleri
• Sitoplazmada EF, kalsiyum-kalmodülin kompleksine bağlanır, sonrasında adenilat siklaz (ATP cAMP) oluşturur • LF ise mitojen aktive protein kinazı (MAPK) yıkan bir proteaz görevi görür
190
Şarbon doku morfolojisi
• Şarbon lezyonları nötrofil ve makrofajdan zengin eksudatif inflamasyon + nekroz gösterir • Kültür yapılması ile veya basillerin mikroskopta görülmesi ile (Brown Brenn boyamasında [modifiye Gram boyama]) tanı konabilir
191
• Solunum şarbonunda hiler/peribronşial lenf nodlarında hemorajik lenfadenit, mediastende hemorajiler görülür • Akciğerde nötrofil-makrofaj infiltrasyonlu interstisyel pnömoni bulguları ve vaskülit mevcuttur
• Basiller en sık alveol kapillerlerinde ve venlerinde görülür, alveol boşluklarında veya lenf nodunda da basil bulunabilir Solunum şarbonundan ölen bir hastanın hiler lenf nodundaki basiller • Şiddetli vakalarda basiller diğer organlarda da görülebilir (dalak, karaciğer, meninksler vs)
192
Nokardial infeksiyonlar
• Nocardia türleri toprakta bulunan, oportunistik enfeksiyona sebep olan aerobik, gram-pozitif bakteriler • Dallı zincirler halinde büyür Gram boyanmış balgam örneğinde zincirler halinde gelişen Nocardia asteroides • Kültürde mantar hifalarına benzer şekilde filamentöz yapılar oluşturur ancak gerçek bir bakteridir
193
Nokardial infeksiyonlar
• Uzun süreli steroid kullanımı, HIV infeksiyonu varlığı veya diyabet gibi immün düşkün durumlarda solunum infeksiyonu yapar • Ateş, kilo kaybı ve öksürükle giden yavaş bir seyir izlediğinden tüberküloz veya maligniteler ile karışabilir • Bazı vakalarda akciğerden SSS’ye yayılım gösterebilir • N. brasiliensis ile kontamine toprak teması sonrası deri infeksiyonu yapabilir • Deri infeksiyonunda sellülit ve fistüller izlenir
194
Nokardia doku morfolojisi
• Dokuda dallı zincirli organizmalar görülür • Boyayı irregüler tutması nedeniyle boncuk dizisi şeklinde izlenir
195
• Nocardia türlerinde ortasında likefaksiyon olan, çevresinde granülasyon dokusu ve fibrozis izlenen süpüratif yanıt oluşur • Granülom görülmez Nocardia ile oluşan apse odağının skar dokusu ve granülasyon dokusu ile çevrelendiği görülüyor • Basiller Actinomyces gibi Gram pozitiftir ancak ondan farklı olarak modifiye asidorezistan boyalar ile (Fite-Faraco) pozitiftir
.
196
• Staf enfeksiyonları
• Koagülaz +: Hemolitik/eksfoliatif toxin, süperantijen • Koagülaz -: Oportünistik enfeksiyon (PYOJENİK İNFLAMASYON)
197
• Strep enfeksiyonları
• Alfa hemolitik: Lobar pnömoni (pnömolizin), endokardit • Grup A beta hemolitik: Erizipel, kızıl (pirojenik tox), romatoid ateş (M protein) Pyojenik inflamasyon (doku destrüksiyonu az)
198
• Enterokok
• E. coli, S. aureus, C. perfringens gibi barsak florasında bulunur • Virulansı düşük ancak antibiyotik direnci (+)
199
• Difteri
• Farinkse yerleşir • AB toxin: EF2 inhibisyonu ile psödomembran oluşumu Nekroz, pürülasyonlu eksuda
200
• Listeria
• Fakültatif hücre içi (immünite aktive makrofajlar ile) • Gastroenterit / menenjit Nötrofil, eksudatif inf + makrofajlar
201
Şarbon
• Deri, solunum, GIS şarbonu • AB toksin: MAPK inhibisyonu Nekrozlu inflamasyon, nötrofil + makrofaj
202
Nocardia
• Oportünistik AC enfeksiyonu Likefaksiyon + fibrozi
203
Gram negatif bakteriyel infeksiyonlar
• Gram negatif bakterilerde antibiyotik direnci giderek artmakta • Karbapenem dirençli K. pneumoniae • Sefalosporin dirençli N. gonorrhoeae • Tanı genellikle kültür ile konur
204
Neisseria infeksiyonları
• Gram-negatif diplokok (birbirine bakan yüzeyleri düzleştiğinden kahve çekirdeğine benzer) • Aerobik bir bakteri ve zenginleştirilmiş (kanlı) besiyerlerini seçer (çikolata agar) • Patojenik türleri tek sarmal DNA sekrete edip diğer Neisseria’ların transforme olmasını sağlar • Kommensallerde DNA sekrete etme özelliği yok • Klinik olarak 2 önemli tip: N. meningitidis ve N. gonorrhoeae
205
N. meningitidis
• Adolesan ve genç erişkinlerde başlıca meninjit etkeni • Orofarinkste kolonize olur ve insanlar genelde immünizedir • İmmünize olunmamış serotipler ile karşılaşılması (yurtlar, sıkışık yaşam) invaziv hastalığa neden olabilir • Polisakkarid kapsülüne göre sınıflandırılır; çok fazla kapsüler serotipi olmasına karşın başlıca 5 tanesi enfeksiyon etkeni • A, C, W ve Y serotiplerine karşı konjuge aşı, B serotipine karşı rekombinant protein aşısı mevcuttur
206
N. meningitidis
• Önceden bağışıklığı olmasa bile az kişide enfeksiyona rastlanır • N. meningitidis’e karşı en önemli savunma mekanizması membran atak kompleksini oluşturan kompleman protinleridir (C5-9) • Doğuştan kompleman eksikliği olan veya kompleman inhibitörleri ile tedavi edilen hastalar (PNH hastalığı) risk altındadır • Antibiyotik tedavileri ile mortalite düşmesine karşın %10 civarı mortalite mevcuttur
207
N. gonorrhoeae
• Önemli bir cinsel yolla bulaşan hastalık etkeni (C. trachomatis’ten sonra ikinci etken) • Erkeklerde üretrite neden olur, kadınlarda genellikle asemptomatiktir • Tedavi edilmezse PID infertilite, ektopik gebelik • Sıklıkla genital mukozada sınırlı kalmasına karşın sistemik yayılım da görüleblir (kompleman eksikliği gibi durumlarda)
208
N. gonorrhoeae
• Sistemik yayılım septik artrit veya hemorajik püstüller içeren döküntü ile belirti verir • Gelişmemiş ülkelerde yenidoğanda konjunktivit sonucu önemli bir körlük etkeni
209
N. gonorrhoeae
• Tanısı kültür veya PCR testleri ile konabilir • Sefalosporinlere direnç nedeniyle tedavide intramuskuler seftriakson veya oral azitromisin kullanılır
210
Neisseria virulans mekanizmaları
• Neisseria türleri; siliası bulunmayan epitel hücrelerine tutunup bu hücreleri invaze edebilir (nazofarinks, üretra, serviks) • Bu tutunmayı tüm nükleuslu hücrelerde bulunan CD46 proteinine pililerini bağlayarak yapar • Hücre tutunmasında bir diğer etken de bakteri membranında bulunan OPA proteinleridir (kültürde kolonilere OPAk görünüm verdiğinden bu ismi almıştır)
211
Neisseria virulans mekanizmaları
• İmmün yanıttan kaçmak için antijenik varyasyondan yararlanır ❖Pili proteinlerini kodlayan genlerde rekombinasyon ❖Çeşitli OPA protein ekspresyonları
212
Boğmaca
• Etkeni gram-negatif bir kokobasil olan Bordetella pertussis • Aralıklı öksürük atakları, sonrasında şiddetli inspirasyon ve beraberinde şiddetli öksürük ile giden oldukça bulaşıcı bir hastalık • Çocuklarda ataklar 10 haftaya kadar devam edebilir • Mortalite en sık 1 yaş altı çocuklarda görülür
213
Boğmaca
• Tanı PCR veya kültür ile konur • İnsidansı aşıların uygulanmasıyla düşmüştür • Tam-hücre aşısı 1980’lerde insidansı oldukça düşürmüştür ancak yan etkiler nedeniyle yerini asellüler boğmaca aşısına bırakmıştır • Asellüler aşıda etkinliğinin zamanla azalması nedeni ile son yıllarda insidansında artma vardır
214
B. pertussis virulans faktörleri
• Bronşlardaki fırçamsı kenar epitelini kolonize eder ve makrofajlara girer • Solunum yolu epitelindeki hücre membran karbonhidratlarına ve makrofajlardaki CR3 (Mac-1) integrinlerine bağlanan filamentöz hemaglütinin içerir • Toxinleri: Pertussis toksini, adenilat siklaz toksin, dermonekrotik toksin ve trakeal sitotoksin
215
B. pertussis virulans faktörleri
• Pertussis toksini 5 subünitten oluşan A-B toksindir • A parçası, kolera toksinine benzer şekilde ADP-ribozilasyonu ile G proteinlerini inaktive eder, G reseptörleri işlevsiz kalır • B parçası TLR4 gibi yüzey moleküllerine bağlanır • Aynı zamanda nötrofil-makrofaj toplanmasını bozar ve siliaları paralize eder • Adenilat siklaz toksini ATP’den cAMP oluşumuna neden olur • Böylece oksidatif yıkım gerçekleşemez
216
Boğmaca doku morfolojisi
• Mukozal erozyon, hiperemi, mukopürülan eksuda içeren laringotrakeobronşit yapar • Üzerine süperinfeksiyon binmezse alveoller normal kalır • Peribronşial lenfadenopati ve periferal lenfositoz yapabilir
217
Pseudomonas infeksiyonlar
• Pseudomonas aeruginosa; kistik fibrozisli, yanığı olan ve nötropenili hastalarda ölümcül olabilen oportunistik, aerobik, gram-negatif basil • Hastane kaynaklı infeksiyonların önemli bir nedenidir – lavabolar, solunum cihazları, ameliyathane kıyafetlerinde bulunduğu gösterilmiştir • Bu nedenle antibiyotiklere oldukça dirençlidir • Kontakt lens kullananlarda korneal keratit, IV ilaç bağımlılarında endokardit, yüzücülerde eksternal otit yapabilir
218
Pseudomonas infeksiyonları
• Antibiyotiklere oldukça dirençli olabilir – tedavi çok zor • Geniş deri yanıklı hastaları enfekte ederse sepsise ilerleyebilir • Kistik fibrozis hastalarının önemli bir bölümü P. aeruginosa’ya bağlı akciğer yetmezliğinden ex olur
219
Pseudomonas virulans faktörleri
• P. aeruginosa, kistik fibrozis hastalarında erken dönemde ekzotoksin A denilen A-B yapıda toksin üretir (tip III sekresyon ile hücreye enjekte eder) • Ekzotoksin A, ADP-ribozilasyonu ile EF-2’yi inhibe eder
220
Pseudomonas virulans faktörleri
• Kronik dönemde aljinat sekresyonunun katkısı ile biofilm denen yapılar oluşturur ve bunlar içinde fagositozdan korunarak yaşar • Biofilm içinde virulansı azalmış gibi görünse de proteaz enzimleri ile dokuya zarar vermeye devam eder ve inflamatuar yanıt da devam eder • Biyofilm içinde antibiyotiklerden de kaçar
221
Pseudomonas doku morfolojisi
• Terminal havayollarında ortası soluk nekrotik, periferinde hemorajik alanlar bulunan fleur-de-lis paternli nekrotizan pnömoniye sebep olur
222
Pseudomonas doku morfolojisi
• Mikroskopik olarak nekrotik alanlarda bulunan damar çevrelerinde mikroorganizmalar görülebilir (bakteriyel vaskülit) • Gram negatif vaskülit; Psödomonas için patognomonik olmasa da tanı için yeterlidir
223
Pseudomonas doku morfolojisi
• Mukus tıkaçlarına bağlı bronşial obstrüksiyon ve sonrasında P. aeruginosa enfeksiyonu CF hastalarında izlenen sık komplikasyonlar arasında • Kronik P. aeruginosa enfeksiyonu bronşiektazi ve pulmoner fibrozise ilerler
224
Pseudomonas doku morfolojisi
• İyi sınırlı, oval hemorajik deri lezyonlarına ektima gangrenozum denir • Deri yanıklarında mikroorganizmalar deriden doğrudan damarlara ulaşabilir • Pseudomonas bakteriyemisinin önemli bir komplikasyonu: DIC
225
Veba
• İnvaziv, sıklıkla ölümcül infeksiyona yol açan Yersinia pestis, gram-negatif, fakültatif intrasellüler bakteri • Kemirgenlerden insanlara pireler aracılığı ile veya nadiren insandan insana damlacık yoluyla bulaşabilir
226
Veba
• Birçok kez pandemiye neden olmuş, 1300’lerde Avrupa’da büyük ölümlere sebep olması ile “kara ölüm” adı verilmiş • Günümüzde çoğu vaka afrika’da izlenmesine karşın dünyanın birçok yerinde görülebilmekte • Y. pestis’e benzer Y. pseudotuberculosis ve Y. enterocolitica mevcuttur; bu bakteriler fekal-oral yolla bulaşırlar, mezenterik lenfadenopatiye neden olurlar (LAP)
227
Yersinia virulans faktörleri
• Pire bağrısağından insana geçen bakteriler lenf noduna taşınır ve burada çoğalır • Plazmid kaynaklı kompleks genler sayesinde yüzeyden konak hücreye bağlanır ve Yops (Yersinia outercoat proteins) adı verilen proteinler sentezler (tip III sekresyon ile enjekte eder) • YopE, YopH, YopT; aktin polimerizasyonu ile fagositozu engeller • YopJ sitokin salınımını durdurur
228
Veba doku morfolojisi
• Y. pestis, bubon denilen lenf nodu büyümesi, pnömoni • Histolojik evreleri: • Organizmaların yoğun proliferasyonu ve sepsis • İnflamatuar hücreden fakir, protein/polisakkaritten zengin efüzyonlar • Hemoraji ve tromboz nedeniyle oluşan doku nekrozları • Nekrotik alanların komşuluğunda nötrofil kümeleri
229
Veba doku morfolojisi
• Bubonik vebada bacakta pirenin ısırdığı yer püstül ve ülser halini alır • Drene olduğu lenf nodları da şişmeye ve üzerindeki deriye ruptüre olmaya başlar • İsmini yunancada “kasık” anlamına gelen bubondan alır
230
Veba doku morfolojisi
• Akciğer vebasında yaygın hemorajik nekrotizan bronkopnömoni olur, fibrinöz plörit eşlik eder • Septisemik vebada lenf nodları ve diğer organlarda mononükleer fagositlerden zengin nekroz görülür • DIC gelişebilir
231
Şankroid (yumuşak şankr)
• Haemophilus ducreyi’nin yol açtığı akut, ülseratif bir CYBH (STI) • Sosyoekonomik düzeyi düşük gruplarda daha yaygın • Afrika, güney Asya gibi yerlerde en sık genital ülser sebebi • Bu gibi yerlerde HIV bulaşına da zemin hazırlar • Kültür seçicidir, zor ürer (zenginleştirilmiş besiyeri) • PCR testleri yaygın değil • Tanı koymada zorlanılabilir
232
Şankroid doku morfolojisi
• Inokülasyondan 4-7 gün sonra ağrılı, eritemli papül gelişir • Erkeklerde penis • Kadınlarda periüretral bölge veya vajen • Birkaç gün sonrasında lezyon erode olur ve ülser gelişir • Sifiliz şankr’ının aksine lezyon sert değildir ve multipl olabilir • Ülser tabanı sarı-gri eksuda ile kaplanır Şankroid: koronal sulkus boyunca düzensiz ülserler görülüyor • 1-2 hafta sonra bölgesel lenf nodlarında şişme ve ağrı başlar • Tedavi edilmezse bu lenf nodlarında da (bubon) deriye ülserler gelişir
233
Şankroid doku morfolojisi
• Mikroskopik olarak yüzeyde nötrofiller ve fibrin, derin tabakada ise nekroz ve tromboze damarlar içeren granülasyon dokusu izlenir • Granülasyon dokusu lenfoplazmasitik infiltrattan zengindir • Kokobasiller gram veya gümüş boyaları ile gösterilebilir
234
Granuloma inguinale
• Önceden Calymmatobacterium granulomatis de denen Klebsiella granulomatis küçük, kapsüllü bir kokobasildir • Sosyoekonomik düzeyi düşük ülkelerde daha sık görülen kronik inflamatuar bir CYBH etkeni (Donovanyozis)
235
Granuloma inguinale
• Tedavi edilmeyen vakalarda dış genitalde skar, lenfatik öbstrüksiyon ve lenfödem (elefantiyazis) gözlenir • Kültürü zordur ve PCR yöntemleri yaygın değildir • Tanı, yaymaların ve biopsinin mikroskopik incelenmesi ile konur
236
Granuloma inguinale doku morfolojisi
• Genital bölge veya nadiren oral mukozada kabarık papüller olarak başlar • Lezyon ülserleşir ve granülasyon dokusu gelişimi ile ağrısız ülserler oluşur • Lezyon büyüdükçe sınırları sertleşir • Tedavi edilmeyen olgularda skar kalabilir, üretral-anal striktürler oluşabilir • Şankroidin aksine lenf nodlarında bir değişiklik izlenmez
237
Granuloma inguinale doku morfolojisi
• Aktif lezyonların mikroskopisinde epitelde hiperplazi izlenir • Kanseri taklit eder (psödoepiteliomatöz hiperplazi) • Ülser tabanında nötrofiller ve mononükleer hücreler mevcuttur
238
Granuloma inguinale doku morfolojisi
• Giemsa boyamasında makrofaj içinde kokobasiller görülebilir (Donovan cisimleri) • Gümüş boyaları da (Warthin-Starry) mikroorganizmaları göstermede yardımcıdır
239
• Neisseria • Tek gram (-) kok / Kapsüllü (C5b-9 yanıtta önemli) • Patojenik suşlar transformasyon + antijenik varyasyon • Gonore: erkekte üretrit, kadında asemptomatik • Pertussis • Şiddetli öksürük atakları (100 gün öksürüğü) • Pertussis toxin / adenilat siklaz toxin • Laringotrakeobronşit (alveoller intakt) + LAP
• Pseudomonas • CF’te oportunistik enf • Exotoxin A – EF2 inh / Aljinat – biofilm oluşumu • Nekrotizan pnömoni / Vaskülit / Ektima gangrenozum • Yersinia • Pireler – insan (aerosol) – insan • Yop: fagositoz inh • Bubonik / Pnömonik (nekrotizan bronkopnömoni) / Septisemik veba
240
• Haemophilus ducreyi
• Peniste eritemli papül + ağrılı ülser (multipl ve yumuşak) + LAP • Kültür zor (underdiagnose riski) • Nötrofiller + granülasyon dokusu + plazma hücreleri
241
• Granuloma inguinale
• Papül, ülserasyon – sertleşir – striktür • Kültür zor, PCR yok • Epitelde hiperplazi (psödoepiteliomatöz hiperplazi) +nötrofil+mononükleer hc
242
Mikobakteriyel İnfeksiyonlar
• Mycobacteriumbakterileri, düz veya dallanmış zincirler halinde büyüyen ince, aerobik çubuklardır • Mikobakteriler, mikolik asit gibi sıradışı glikolipid ve lipidlerden oluşan özgün bir mumsu hücre duvarına sahiptir– Aside dirençli hale getirir • Zayıf gram pozitiftirler
243
Tüberküloz
• En sık M. tuberculosis'in neden olduğu kronik bir akciğer hastalığı ve sistemik bir hastalıktır • Dünya çapında önde gelen bulaşıcı ölüm nedenidir– Bulaş kaynağı, balgamlarında mikobakteri bulunan aktif tüberkülozlu insanlar • Mycobacterium bovis ile kontamine sütün içilmesiyle kapılan orofaringeal ve intestinal tüberküloz, pastörize edilmemiş süt içilen ülkelerde hala görülmekte – Sütün rutinde pastörize edildiği ülkelerde nadir
244
Epidemiyoloji
• 2018’de dünyada 10 milyon tüberküloz olgusu (DSÖ) • HIV inf olmayan kişilerde tahmini ölüm 1.3 milyon • HIV inf olanlardan 300.000 kişi öldü • Tüberküloza bağlı ölüm oranı yılda %3 azalmakta • Tbcyoksulluk, kalabalık ve kronik güçten düşüren hastalığın olduğu her yerde gelişir • Gelişmiş ülkelerde yaşlı yetişkinlerin, yüksek göçmen yükü olan kalabalık yerde yaşayanların (hapishaneler, evsiz sığınma evleri, uzun süreli bakım) ve AIDS'li kişilerin hastalığıdır – 2018'de ABD'de 9.000 olgu bildirilmiş, bunların %70'i yabancı ülkelerde oluşmuştur • Bazı hastalıklar riski artırır:– Diyabet– Hodgkinlenfoma– Kronik akciğer hastalığı (özellikle silikozis)– Kronik böbrek yetmezliği– Yetersiz beslenme– Alkolizm– İmmün supresyon
245
• M. tuberculosisile asemptomatik (latent) infeksiyonun,semptomatik aktif hastalıktan ayırt edilmesi önemlidir–Çoğu inf, havadaki organizmaların aktif olgudan duyarlı konağa bulaşmasıyla kapılır • Çoğu sağlıklı insanda primer tbcasemptomatiktir, ancak ateş ve plevral efüzyon yapabilir • Genelde, infeksiyonun tek kanıtı, infbölgesinde küçük, fibrokalsifikbir pulmonernodül olabilir • Canlı organizmalar bu lezyonlarda onlarca yıl uykuda kalabilir • İmmün direnç düşerse, infeksiyon yeniden aktive olarak bulaşıcı ve yaşamı tehdit etme potansiyeli olan bir hastalık oluşturabilir
ö
246
Patogenez
• Daha önce maruz kalmamış, immünitesi yeterli kişide infeksiyonun sonucu, antimikobakteriyel T hücre aracılı immünitenin gelişmesine bağlıdır • Bu T hücreleri, bakteriye karşı konak tepkisini kontrol eder; kazeifiye granülom ve kavitasyon gibi patolojik lezyonların gelişmesine neden olur
247
İnfeksiyondaki Adımlar
• Makrofajlara giriş.– M. tuberculosis, mannoz bağlayıcı lektin ve tip 3 kompleman reseptörü (CR3) gibi, fagositin üzerindeki reseptörlerin aracılığı ile makrofajlarca fagosite edilir • Makrofajlarda replikasyon. – M. tuberculosis, fagozomun olgunlaşmasını inhibe eder ve bakteri vezikül içinde kontrolsüz çoğalır • Bakteri, fagozom membranına bir konak proteinini alarak (koronin) fagolizozom oluşumunu engeller– Koronin, fagozom-lizozom füzyonu inhibisyonu yapan fosfataz kalsinörini aktive eder – Duyarlılaşmamış bireyde primer tüberkülozun en erken safhasında (<3 hafta), bakteriler pulmoner alveoler makrofajlarda ve hava boşluklarında çoğalır; bakteriyemi ve multipl inokülasyona neden olur • Bakteriyemiye rağmen, bu evrede çoğu insan asemptomatiktir veya hafif grip benzeri bir hastalığı vardır • Doğuştan (innat) immünite. 1. 2. M. tuberculosis doğuştan gelen immünite reseptörleri tarafından tanınır Mikobakteriyel lipoarabinomannan, TLR2'ye bağlanır ve metillenmemiş CpG nükleotidleri de TLR9'a bağlanır – Bu etkileşimler, M. tuberculosis'e doğuştan/ innat ve adaptif immün tepkileri başlatır ve geliştirir:
248
M. Tuberculosis’e İnnat ve Adaptif İmmün Tepkiler
• Th1 yanıtı. – İnfeksiyondan 3 hafta sonra, makrofajları aktive ederek bakterisidal yapan bir Th1 yanıtı ortaya çıkar • Drenaj yapan lenf nodlarına giren ve T hücrelerine gösterilen mikobakteriyel antijenlerle başlatılır • Th1 hücrelerinin farklılaşması, mikobakterilerle karşılaşan antijen sunan hücreler tarafından üretilen IL-12 ve IL 18'e bağlıdır • Mikobakteriyel ligandların TLR2’yi uyarması, dendritik hücrelerin IL-12 üretimini destekler
249
• Th1 aracılı makrofaj aktivasyonu ve bakterilerin öldürülmesi. – Lenf nodları ve akciğerdeki Th1 hücreleri IFN-γ üretir– IFN-γ, makrofajları aktive eder • Önce, infekte makrofajlarda fagolizozom olgunlaşmasını uyarır; bakterileri öldürücü asidik, oksitleyici bir ortama maruz bırakır • Sonra, NO üreten nitrik oksit (NO) sentaz ekspresyonunu uyarır • Bakterilere karşı antimikrobiyal peptidleri (defensinler) harekete geçirir • Hasarlı organelleri ve M. tuberculosis gibi hücre içi bakterileri yok eden otofajiyi uyarır
• Granülomatözinflamasyon ve doku hasarı . – Th1 yanıtı granülom ve kazeöz nekroz oluşumunu da düzenler– IFN-γtarafından aktive edilen makrofajlar, granülom oluşturmak için kümelenen "epiteloid histiyositler" olarak farklılaşır; bazı epiteloid hücreler birleşerek dev hücreler (daha çok Langhans tipi) oluşturabilir– Çoğu insanda bu yanıt, önemli doku hasarı veya hastalık oluşmadan önce infeksiyonu durdurur – Diğer insanlarda infeksiyon, ileri yaş veya immünosupresyon nedeniyle ilerler ve süren immünyanıt, kazeöz nekroz ile sonuçlanır– Aktive makrofajlar, monositlerin toplanmasını uyaran TNF ve kemokin salgılar
250
• Hastalığa yatkınlık.– AIDS, organizmanın immünolojik kontrolünün kaybı nedeniyle aktif hastalığa ilerlemede en büyük risk faktörüdür– Glukokortikoid, TNF inhibitörleri kullanımı ve transplantasyon (katı organ ve kök hücre) dahil diğer immünosupresyon türleri, böbrek yetmezliği ve yetersiz beslenme de yüksek risk taşır
– Mikobakteriyel Hastalığa Mendeliyan Duyarlılık • IL-12 reseptörü β1 proteininin kaybı gibi Th1 yanıtını etkileyen nadir kalıtsal mutasyonlar, şiddetli tüberküloza duyarlılığı artırır • Mycobacterium avium complex (MAK) gibi normalde avirülan ("atipik") mikobakteriler veya attenüe BCG aşısı ile semptomatik inf oluşturur
251
Özet
• M. tuberculosis'ebağışıklık, öncelikle bakterileri öldürmek için makrofajlarıuyaran Th1 hücreleri aracılığıyla sağlanır–Bu tepki, büyük ölçüde etkilidir, ama doku yıkımı pahasına gelir • İnfeksiyonunre-aktivasyonu veya önceden duyarlılaşmış konakta basile tekrar maruziyet, savunma reaksiyonunu ve doku nekrozunu artırır • T hücre bağışıklığı kaybı da (daha önce tüberkülin pozitif kişide, tüberkülin negatifliği), organizmaya karşı direncin azaldığını gösterir
252
Klinik Özellikler
• Klinik tüberküloz, patofizyolojik olarak farklı iki türe ayrılır: 1. 2. İlk infeksiyonda ortaya çıkan primer tüberküloz Önceden M. tuberculosis ile infekte olmuş kişide ortaya çıkan sekonder tüberküloz
253
Primer Tüberküloz
• Önceden maruz kalmamış ve dolayısıyla duyarlı olmayan kişide gelişen hastalık şeklidir • Yeni infekte olanların %5'inde klinik olarak önemli hastalık gelişir • Primertüberkülozda organizmanın kaynağı eksojendir • Çoğu insanda primer inf bulunur; az bir kısmında primer tüberküloz ilerleyici (progresif) olur • Yetişkinde progresif primer tüberküloz tanısı zor olabilir • Sekondertüberkülozun (kavitasyonlu apikal hastalık) aksine, progresif primer tüberküloz, lobda konsolidasyon, hiler adenopati ve plevral efüzyon ile akut bakteriyel pnömoniye benzer • Primerinfeksiyonu takiben lenfatik ve hematojen yayılım, tüberküloz meninjit ve miliyer tüberküloz gelişmesine neden olabilir
254
Sekonder Tüberküloz
• Önceden duyarlılaşmış konakta ortaya çıkan hastalık paternidir • Daha yaygın olarak ilk infeksiyondan aylar - yıllar sonra, genellikle konak direnci zayıfladığında ortaya çıkar– Primertüberkülozdan kısa süre sonra da ortaya çıkabilir • Çoğunlukla gizli bir infeksiyonun re-aktivasyonundan kaynaklanır • Ayrıca;– Konak immünitesiazaldığında– Eksojenre-infeksiyonda • Büyük bir virülan basil inokülasyonu konak immün sistemini etkilediğinde ortaya çıkabilir • Re-aktivasyon, düşük prevalanslı bölgelerde daha yaygındır • Re-infeksiyon, bulaşmanın yüksek olduğu bölgelerde önemlidir
255
• Sekonderakciğer tüberkülozu, klasik olarak akciğerlerden birinin veya her ikisinin üst loblarında izlenir • Varolanhipersensitivitedendolayı, infeksiyonodağından çıkan basil, hızlı ve belirgin bir doku tepkisine maruz kalır • Bölgesel lenf nodları, sekonderhastalıkta daha az belirgindir • Sekonderformda daha kolay kavitasyongerçekleşir–İhmal edilirse sekondertüberkülozda kavitasyonkaçınılmazdır ve bunların hava yoluna açılması önemli infeksiyonkaynağıdır–Hasta öksürdüğünde bakteri içeren balgam çıkarır
• Semptomlar genellikle önce sinsidir–Genellikle erken dönemde aktive makrofajlardansalınan sitokinlerle(örn., TNF) ilişkili sistemik semptomlar gelişir • Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı ve hafif ateş–Ateş akşama doğru ortaya çıkar, sonra azalır • Gece terlemeleri olur • Progresifpulmonertutulumda, önce mukoid, sonra pürülanartan miktarda balgamortaya çıkar • Olguların %50’sinde hemoptizimevcuttur • İnfeksiyonplevralyüzeylere yayılırsa, plöritikağrı olur
256
Çoklu İlaç Direnci
• Geçmişe göre daha yaygındır • ABD'de yeni olgular, en az dört ilaçla tedavi edilir • İlaca dirençli suşların neden olduğu veya zayıflamış bireylerdeki hastalık dışında, infeksiyon akciğerlerde lokalize ise prognoz genellikle iyidir
257
Tüberküloz Testleri
• Bakterileri veya bakteriye T lenfosit aracılı konak yanıtını saptar • Aktif hastalarda M. tuberculosis saptanması için testler:– Tüberküloz şüphesinde hastadan aside-dirençli yayma ve balgam kültürü yapılır • Katı agarkültürü, 3- 6 haftada; sıvı kültür, 2 haftada yanıt verebilir • Antibiyotik duyarlılık testi, kültür ile yapılır • DNA PCR amplifikasyonu, yayma pozitif örnek kültürü kadar duyarlıdır ve daha hızlı tanı sağlar • PCR, yayma negatif tüberkülozda ve çocuklarda daha az duyarlıdır • Kültür, altın standarttır • Aktif tüberküloz şüphesinde, hızlı sonuç için PCR da yapılmalıdır
258
Latent tüberküloz testi
M. tuberculosis antijenlerine özgü veya gecikmiş aşırı duyarlılık T hücrelerinin saptanmasıyla yapılır– IFN-salım deneyleri (IGRA'lar) veya tüberkülin (saflaştırılmış protein türevi [PPD] veya Mantoux) deri testi – IGRA'lar, hasta lenfositlerinin M. tuberculosis protein antijenleri ile uyarıldığı in vitro testlerdir • T hücrelerinin IFN-y üretimi, organizmaya karşı T hücresi bağışıklığı düzeyini değerlendirmek için ölçülür
259
• Tüberkülin deri testi, M. tuberculosispürifiye protein derivatifinin(PPD) intrakutanöz injeksiyonuile yapılır–48-72 saatte zirve yapar–Görünür ve palpeedilebilir bir indurasyon gelişir
• Pozitif bir IGRA veya tüberkülin testi, mikobakteriyelantijenlere karşı T hücresi aracılı immüniteyi gösterir–Ancak, infeksiyon -aktif hastalık ayrımı yapmaz
260
• Yanlış negatif tüberkülin deri testi– Aktif tüberküloz– Sarkoidoz– Hodgkinlenfoma– Yetersiz beslenme– İmmünosupresyon– Bazı viral infeksiyonla
• Yanlış pozitif tüberkülin deri testi– Atipik mikobakteri infeksiyonları– Attenüebir M. bovis suşu olan BCG (Bacillus Calmette-Guerin) ile önceden aşılama • Yanlış pozitif sonuçlar IGRA'larda nadirdir
261
Tüberküloz ve AIDS
• Tüberküloz, AIDS'lilerde önemli bir ölüm nedenidir • Tüm HIVinfeksiyonu aşamaları, artan tüberküloz riskine sahiptir • Antiretroviral tedavi (ART), HIV infeksiyonu olanlarda tüberküloz riskini azaltır– Buna rağmen, bu kişilerde semptomatik tüberküloz gelişme olasılığı daha yüksektir
262
• Düşük CD4 sayısı, tüberküloz gelişimi için önemli risk faktörüdür • HIV-infekte kişilerde pulmoner tüberküloz, fokal lezyonlardan multifokal infiltratlara ve kavitasyonlu apikal hastalığa kadar değişir • İmmünyetmezliğin derecesi, akciğer dışı tutulumu belirler– İmmünsistemi hafif baskılananlarda %10-15– Şiddetli immün yetmezliği olanlarda >%
• HIVpozitif kişilerde tüberkülozun diğer atipik özellikleri:– Yalancı negatif balgam yayması ve yalancı negatif tüberkülin testleri • Balgam yayması negatifliği – Azalmış T hücre aracılı aşırı duyarlılık nedeniyle bronşiyal duvar yıkımı olmaz ve balgamda daha az basil atılır– Özellikle geç dönemde karakteristik granülom yokluğu
263
Morfoloji
• PrimerTüberküloz. İnfekte süt tüketimi olmayan ülkelerde, primer tüberküloz neredeyse her zaman akciğerlerde başlar– Tipik olarak, solunan basiller genellikle plevraya yakın, üst lobun alt kısmının veya alt lobun üst kısmının uzak hava boşluklarına yerleşir • Duyarlılık geliştikçe, konsolidasyonlu 1- 1,5 cm'lik bir gri-beyaz inflamasyon alanı (Ghon odağı) ortaya çıkar • Sıklıkla, bu odağın merkezinde kazeöz nekroz görülür • Tüberküloz basili, serbest veya fagositler içinde bölgesel lenf nodlarına ulaşır; burada da kazeöz nekroz gelişir
264
• Parankimal akciğer lezyonu ve bu nodal tutuluma, Ghon kompleksi denir • İlk haftalarda vücuda lenfatik ve hematojen yayılım da olur • Olguların %95'inde, hücre aracılı immünite infeksiyonu kontrol eder– Bu nedenle, Ghon kompleksi progresif fibrozise uğrar, bunu kalsifikasyon izler ve diğer organlara yayılıma rağmen lezyon gelişmez
z
265
Histopatoloji
• Aktif tutulum bölgelerinde, kazeifiye veya non-kazeifiye tüberkül yapan karakteristik bir granülomatöz inflamatuvar reaksiyon izlenir • Tüberküller mikroskobiktir; multipl granülomlar birleştiğinde makroskopik olarak görünür hale gelir • Granülomlargenellikle seyrek lenfositler içerir ve fibroblastik bir halka içindedir • Granülomlarda multinükleer dev hücreler bulunur • İmmünitesi baskılanmışlarda karakteristik granülom oluşmaz ve makrofajlar çok miktarda basil içerir
266
• SekonderTüberküloz.
Başlangıç lezyonu genellikle apikal plevranın 1- 2 cm içinde 2 cm'den küçük çapta küçük bir konsolidasyon odağıdır • Bu odaklar keskin sınırlıdır, serttir; gri-beyaz-sarı renklidir ve değişken derecede merkezi kazeasyon ve periferik fibrozis gösterir
267
• İmmünokompetankişilerde, ilk parankimal odak, progresif fibröz enkapsülasyona uğrar ve geride fibrokalsifik izler bırakır
• Histolojik olarak, aktif lezyonlar, merkezi kazeasyonlu karakteristik birleşik tüberküller gösterir
268
• Tüberküloz basili, genellikle granülomoluşumunun erken eksüdatif ve kazeözfazlarında aside dirençli boyalar ile tanımlanabilir–Geç, fibrokalsifikaşamalarda bulunamayacak kadar azdır • Lokalize, apikal, sekonder akciğer tüberkülozu, kendiliğinden veya tedavi sonrası fibrozis ile iyileşebilir veya hastalık ilerleyebilir
• Yaşlı yetişkinlerde ve immün sistemi baskılananlarda progresif (ilerleyici) akciğer tüberkülozu görülebilir–Apikal lezyon, bitişik akciğere genişler ve sonunda bronşlara ve damarlara doğru aşınır–Kazeifiyemerkez boşalır ve fibröz doku ile zayıf olarak çevrelenmiş düzensiz bir kavite oluşur
269
• Kan damarlarının erozyonu hemoptiziye neden olur • Tedavi süreci durdurabilir, ama fibrozis ile iyileşme pulmoner yapıyı bozar– Artık inflamasyonsuz kaviteler kalıcı olabilir veya fibrotik hale gelebilir • Tedavi yetersizse veya konak savunması bozuksa infeksiyon hava yolları, lenfatikler veya vasküler sistem yoluyla yayılabilir
• Miliyerakciğer hastalığı, lenfatiklerden drene olan organizmalar venöz kana girip akciğere geri döndüğünde ortaya çıkar • Lezyonlar, akciğer parankimine dağılmış mikroskobik veya küçük, görünür (2 mm) sarı-beyaz konsolidasyon odaklarıdır (“miliary” sıfatı, bu odakların darı tohumlarına benzerliğinden türemiştir)– Miliyer lezyonlar genişleyip birleşerek geniş bölgelerin ve hatta akciğerin tüm loblarının konsolidasyonuna neden olabilir
270
• Progresifakciğer tüberkülozunda –Plevralkavite–Serözplevralefüzyonlar–Tüberküloz ampüyem–Obliteratiffibrözplöritgelişebilir
• Endobronşiyal, endotrakeal ve laringealtüberküloz, lenfatiklerden yayılarak veya balgamlı infeksiyöz materyalden gelişebilir–Mukoza, mikroskobik çok küçük granülomatöz lezyonlar içerebilir • Sistemik miliyertüberküloz, bakteriler sistemik arteriyel sistem yoluyla yayıldığında ortaya çıkar
271
Miliyertüberküloz
en çok karaciğerde, kemik iliğinde, dalakta, adrenallerde, meninkslerde, böbreklerde, fallop tüplerinde ve epididimde görülür– Herhangi bir organı da tutabilir
272
İzole tüberküloz hematojen yayılım olan organ/dokularda görülebilir
– Yaygın olarak tutulan organlar: • Meninksler (tüberküloz meninjit) • Böbrekler (renal tüberküloz) • Adrenaller (önceden Addison hastalığının önemli bir nedeni) • Kemikler (tüberküloz osteomiyelit) • Fallop tüpleri (tüberküloz salpenjit) • Vertebralar (Pott hastalığı)
273
Lenfadenit,
ekstrapulmoner tüberkülozun en sık görülen prezentasyonudur ve genellikle servikal bölgede (“skrofula”) görülür • HIV-negatif bireylerde, lenfadenit tek odaklı ve lokalize olma eğilimindedir • HIV-pozitif bireylerde genellikle multifokal hastalık, sistemik semptomlar ve aktif tüberküloz nedeniyle akciğer veya diğer organ tutulumu vardır
274
İntestinal tüberküloz
kontamine sütün içilmesiyle kapılan bovine (sığır) tüberkülozunun olduğu ve sütün pastörize edilmediği ülkelerde yaygındır • Sütün pastörize edildiği ülkelerde, intestinal tüberküloz daha çok progresif akciğer hastalığı olan hastalarda öksürük infektif materyalin yutulmasından kaynaklanır • Tipik olarak organizmalar, ince ve kalın bağırsağın mukozal lenfoid agregatlarına yerleşir ve özellikle ileumda, üstteki mukozanın ülserasyonuna yol açabilen granülomatöz inf gelişir– İyileşme striktürler oluşturabili
275
Lepra (Cüzzam, Hansen hastalığı)
• Etkeni M. Leprae • Esas olarak deriyi ve periferik sinirleri etkileyen yavaş ilerleyen bir inf • Bulaşıcılığı düşüktür • Bazı düşük gelirli tropikal ülkelerde endemik
276
Patogenez
• İnfeksiyon kaynağı ve bulaşma yolu ?– İnsan solunum salgıları veya toprak olabilir • M. leprae, makrofajlar ile alınır; kanda yayılır, deri ve ekstremitelerin nispeten soğuk dokularında çoğalır– En iyi 32- 34 °C de (insan derisi sıcaklığı) çoğalır
277
• M. tuberculosis gibi, M. leprae da toksin salgılamaz– Virülansı, hücre duvarı özelliklerine dayanır– BCG aşısı M. leprae inf karşı biraz koruma sağlar • Hücre aracılı bağışıklık oluşturur– Bakteri ekstratı lepromin dermal injeksiyonlarına, gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu gelişir
• M. leprae, yardımcı T lenfosit yanıtına göre, tüberküloid ve lepromatöz hastalık paternlerine neden olur– Tüberküloid lepra daha hafif seyir gösterir • Duyu eksikliği olan kuru ve pullu deri lezyonları • Genellikle büyük periferik sinirlerde asimetrik tutulum
278
– Lepromatöz lepra daha şiddetlidir • Simetrik deri kalınlaşması ve nodüller oluşturur • Mikobakterilerin Schwann hücrelerine, endonöral ve perinöral makrofajlara diffüz yayılması, periferik sinir sistemine zarar verir • İlerlemiş lepromatöz leprada, M. leprae balgam ve kanda mevcuttur • Ara hastalık formu da vardır (‘borderline’ lepra)
• Tüberküloid ve lepromatöz lepra, farklı T hücre yanıtları ile ilişkilidir– Tüberküloid lepra • IL-2 ve IFN-γ üretimi ve Th17 yanıtı ile ilişkili bir Th1 yanıtı görülür • IFN-γ etkili bir konak makrofaj tepkisi harekete geçer; bu nedenle mikrobiyal yük düşüktür • Antikor üretimi de düşüktür – Lepromatöz lepra, zayıf bir Th1 yanıtı ve bazen göreceli bir Th2 yanıtı artışı ile ilişkilidir • Zayıf hücre aracılı immünite söz konusudur • Bakteri çoğalması kontrol edilemez ve doku kesitlerinde görülebilir • Lepromatöz formda, sıklıkla M. leprae antijenlerine karşı antikorlar üretilir– Bunlar genellikle koruyucu değildir– Eritemanodozum, vaskülit ve glomerülonefrite yol açabilen serbest antijenlerle immün kompleks oluşturabilir • Bazı lepralılar mikst Th1 / Th2 sitokin paterni gösterir
279
Morfoloji
• Tüberküloid lepra sert, kenarları yüksek ve hiperpigmente; ortası çökük ve soluk (iyileşme) genişleyen ve düzensiz görünümde kırmızı deri lezyonları ile başlar • Tüberküloidlepra’da nöronal tutulum belirgindir • Sinirler, granülomatöz inflamatuvar reaksiyonlar içinde hapsolur; küçükse (örn, periferik dallar) imha olur • Sinir dejenerasyonu, deri anestezileri, tutulan yerde deri ve kas atrofisi yapar ve kr deri ülserleri gelişir– El veya ayak parmaklarında kontraktürler, paralizi ve otoamputasyon gelişebilir– Yüz sinirleri tutulursa, göz kapakları paralizisi, keratit ve kornea ülserleri oluşabilir
280
• IM:Tutulan yerlerde tüberküloza benzeyen granülomatöz lezyonlar vardır– Güçlü konak savunması nedeniyle, basiller neredeyse hiç bulunmaz (pausibasiller lepra)– Granülomların varlığı ve bakteri olmaması, güçlü T hücresi bağışıklığını yansıtır • Lepra onlarca yıla yayılan son derece yavaş bir seyir izler
Leprada iki tip inflamatuvar infiltrasyon sık görülür: (A) Adneks, damarları ve sinirleri çevreleyen yoğun dermal makrofaj infiltrasyonu (subkutan nodüller ile sonuçlanır) (B) Büyük sinir demetlerine yönelik yoğun kr lenfositik ve histiositik infiltrasyon (mononöropati ile sonuçlanır)
281
• Lepromatözlepra deriyi, periferiksinirleri, anteriorgöz odasını, üst solunum yollarını (larinksekadar), testisleri, elleri ve ayakları tutar–Hayati organlar ve SSS nadiren etkilenir; bu alanlarda vücut sıcaklığı M. lepraegelişimi için çok yüksektir
• Yüz, kulaklar, bilekler, dirsekler ve dizlerde maküler, papülerveya nodülerlezyonlar oluşur–İlerlemeyle, nodülerlezyonlar birleşerek belirgin bir aslan yüzü oluşturur • Çoğu deri lezyonu hipoestetikveya anesteziktir • Burundaki lezyonlar kalıcı inflamasyonave basil yüklü akıntıya neden olabilir
282
• Mikobakteriler periferik sinirleri (özellikle deri yüzeyine yaklaşan ulnar ve peroneal) simetrik olarak invaze eder– Ellerde ve ayaklarda his kaybı ve trofik değişiklikler, sinir lezyonlarını izler • Lenf nodlarında, parakortikal (T hücresi) alanlarda ve reaktif germinal merkezlerde bakteri dolu köpüklü makrofaj kümeleri izlenebilir • İleri dönemde, dalak kırmızı pulpasında ve karaciğerde de makrofaj kümeleri izlenir • Testislerde genellikle seminifer tübüller yıkıma uğrar ve infertilite gelişir
• Lepromatöz lezyonlar, genellikle aside dirençli basiller (“globi”) ile dolu büyük lipid yüklü makrofaj kümeleri (lepra hücreleri) içerir • Bol bakteri görülmesi nedeniyle lepromatöz lepra, multibasiller olarak adlandırılır
283
Non-Tüberküloz Mikobakteriyel İnfeksiyonlar
• Tüberküloz yapmayan mikobakteriler (NTM). M. tuberculosis ve M. leprae dışındaki mikobakterilerdir • NTM hastalığı prevalansı dünya çapında artmıştır • 150 NTM türü arasında en sık görülen insan patojenleri:– Mycobacterium avium kompleksi (MAK)– M. abscessus kompleksi– M. kansasi
284
• NTM türlerinin yaygınlığı, dünyada değişiklik gösterir–Tedavileri farklıdır, bu nedenle spesifik organizma tanımlanmalıdır • Geleneksel fiziksel ve biyokimyasal testler ile M. aviumve M. intracellulare'yiayırt etmek zor ve klinik özellikler benzer olduğundan bir kompleks olarak gruplandırılırlar
• Yeni moleküler yöntemler, bu iki türü ve aynı kompleksteki M. chimaera'yı ayırt edebilir • NTM çevrede, suda ve toprakta (her yerde) bulunur • Kistik fibrozis hastalarında saptanan az sayıda olgu hariç, insandan insana bulaşma çok azdır
285
• NTM infeksiyonlarınınklinik prezentasyonları:–Kronik akciğer hastalığı (en yaygın)–Lenfadenit–Kutanözhastalık–Disseminehastalık
• Normal konak savunma mekanizmaları genellikle infeksiyonu önler • Savunmasız olanlar:–Yapısal akciğer hasarı–Kistik fibrozis–Bronşektazi–Primer siliyer diskinezi–Kronik obstrüktif akciğer hastalığı–Pnömokonyo
286
• Ek predispozan faktörler:– HIV‘e bağlı immünosupresyon– Transplantasyon– TNF inhibitörleri ile tedavi– Anti-IFN-γ otoantikoru olan olgular (nadir)– IL-12 / IFN- yolaklarında kalıtsal defekt olanlar • Ani gelişen mikobakteriyel infeksiyonlar genellikle ameliyat sonrası veya travma sonrası infeksiyonlarla ilişkilidir • Belirgin T hücresi immün yetmezliği olan hastalarda MAK, dissemine infeksiyonlara neden olur– Organizmalar, akciğerler ve GİS dahil birçok organda bol miktarda çoğalır– Yoğun gece terlemeleri, ateş ve kilo kaybı gör
• HIVveya diğer bir immün yetmezliği olmayan MAK infeksiyonunda, akciğer infeksiyonu; balgamlı öksürük, bazen ateş ve kilo kaybı görülür • Radyografik özellikler:– Akciğer üst loblarında fibrokaviter lezyonlar veya nodüler bronşektazi (multifokal küçük nodüller)
287
Morfoloji
• HIVhastalarında MAK infeksiyonlarının özelliği, makrofajlarda bol aside- dirençli basil saptanması • İmmünyetmezliğin şiddetine göre, MAK inf MNF sistemi boyunca yayılabilir– Lenf nodları, karaciğer ve dalak büyümesi veya lokalize akciğer tutulumu olabilir • Granülomoluşumu, lenfositik infiltrasyon ve doku yıkımı nadirdir • Makrofajlardaki bol organizma nedeniyle, bu organlarda sarımsı bir pigmentasyon olabilir
288
AIDS'li bir hastada Mycobacterium avium infeksiyonu
• Aside dirençli organizmalarla masif infeksiyon. • Bu patern, edinsel/akkiz immün yetmezliği olan hastalarda daha yaygındır
289
Spiroket İnfeksiyonları
• Spiroketler, Gram-negatif, helikal bir protoplazma çevresine sarılmış periplazmik flagellalı, ince, tirbuşon şekilli bakterilerdir • Bakteriler, antijenleri konak bağışıklık yanıtından maskeleyen bir dış kılıfa sahiptir
290
Treponema pallidum
, sifiliz etkenidir– Mikroaerofilik spiroket • Diğer treponemalar:– Ekvadorsifilizi (T. pallidum pertenue) ve– Pintahastalığı (T. pallidum carateum) yapar
291
Sifiliz (Frengi)
• Farklı klinik ve patolojik belirtileri olan kronik bir CYBİ • Etkeni, Treponemapallidum türleri • İnce olduklarından Gram boyası başarılı değildir; gümüş boyaları ve İF teknikleriyle görülebilir
292
• T. pallidum'untransplasentalgeçişi kolaydır–Gebelikte aktif hastalık, konjenitalsifilizile sonuçlanır • T. pallidum, kültürde kolay çoğaltılamaz • Halk sağlığı programları ve penisilin tedavisi, 1940'lardan 1970'lerin sonuna kadar ABD’de olgu sayısını azaltmıştır
• Sifilizinsidansıson 10 yılda Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da erkeklerde (özellikle HIVinfeksiyonuolan erkeklerle seks yapanlarda) çok artmıştır • Dünyada her yıl >5 milyon yeni sifilizolgusuna tanı konmaktadır ve konjenitalinfeksiyonlarnadir değildir
293
Patogenez
• Çevresinde plazma hücresinden zengin infiltrat bulunan ve küçük damarları etkileyen proliferatif endarterit, sifilizin tüm evrelerinin karakteristiğidir • Frengi patolojisinin çoğu vasküler lezyonlara bağlı iskemi nedeniyledir • Endarterit patogenezi ?
294
• T. pallidum'akarşı immünyanıt, bakteri yükünü azaltır ve lokal lezyonları iyileştirebilir, ancak sistemik infeksiyonugüvenilir olarak ortadan kaldırmaz • Yüzeyelinfeksiyonbölgelerinde (şankırlarve döküntüler), bakterileri çevreleyen T hücreleri, plazma hücreleri ve makrofajlardanoluşan yoğun bir inflamatuvar infiltrat gösterir
• İnfiltreeden CD4 + T hücreleri, bakterileri öldürmek için makrofajlarıaktive edebilen Th1 hücreleridir • Treponemayaspesifik antikorlar, lezyondaki komplemanıaktive eder ve bakterileri makrofajların fagositozu için opsonizeeder • Çoğu hastada, organizma yaşar–T. pallidumdış zarındaki TprKproteini, organizmanın yaşamasına izin veren antijenikçeşitlilik sağlar
295
Primer Sifiliz
• İnfeksiyondan 3 hafta sonra oluşan bu evrede peniste, servikste, vajinal duvarda veya anüste treponemal invazyon bölgesinde yerleşik tek bir sert, hassas olmayan, kabarık kırmızı lezyon (şankır) bulunur • Şankırterapili veya terapisiz iyileşir • Spiroketler, şankır içinde bol miktarda bulunur; hematojen ve lenfojen yayılımla tüm vücuda yayılır
296
Sekonder Sifiliz
• Deri ve mukoza yüzeyinde ağrısız, yüzeyel lezyonlar ile karakterizedir • Yaygın makülopapüler deri lezyonları • Tedavi edilmeyenlerin %75'inde primer şankırdan 2- 10 hafta sonra ortaya çıkar • Anogenital, iç uyluklar ve koltuk altı gibi nemli deri bölgelerinde geniş tabanlı, yüksek kondilomata lata plakları olabilir • Ağız, farinks ve genital mukozada gümüş- gri yüzeyel erozyonlar oluşabilir • LAP, hafif ateş, halsizlik ve kilo kaybı yaygındır • %8 -40 hastada asemptomatik nörosifiliz görülür • %1 -2 hastada semptomatik nörosifiliz ortaya çıkar– Meninjit, görsel/işitme değişiklikleri • Sekondersifiliz birkaç hafta sürer ve hasta latent aşamaya girer
297
Tersiyer Sifiliz
• Tersiyer sifiliz, genellikle 5 yıl veya daha uzun süren bir latent dönem sonrasında, tedavi edilmeyenlerin 1/3’ünde ortaya çıkar • Tek başına veya kombine üç ana görünümü vardır:– Kardiyovasküler sifiliz– Nörosifiliz– Benigntersiyer sifiliz
298
• Sifilitik aortit şeklindeki kardiyovasküler sifiliz, tersiyer hastalık olgularının %80'inden fazlasını oluşturur– Patogenezi? • Treponemaların azlığı ve yoğun inflamatuvar inf, immün yanıtın rol oynadığını düşündürür– Aortit, aort kökünün ve arkının yavaş ilerleyen genişlemesine yol açar • Aort kapak yetmezliği ve proksimal aort anevrizmaları gelişir
• Nörosifiliz semptomatik veya asemptomatik olabilir– Pleositoz (çok inflamatuvar hücre), yüksek protein düzeyi veya azalmış glukoz gibi BOS anomalileri saptandığında asemptomatik nörosifiliz düşünülür ve antikorların tespiti ile doğrulanır • Nörosifiliz olgularının 1/3’ünü oluşturur – BOS'daki spiroketler SSS'ye yayılmışsa daha uzun süre antibiyotik verilir
299
• Nörosifiliz
– TabesDorsalis. Nörosifilizin geç bir sonucu– Spinalkord dorsal kök ganglionlarında nöral traktusların yavaş dejenerasyonu (özellikle demyelinizasyonu) ile karakterizedir– Hastalarda öksürük ile şiddetlenen bıçak saplanır gibi sinir kökü ağrısı, oküler tutulum ve duyusal ataksi vardır • Tersiyer sifiliz hastalarında, nörolojik semptomlar olmasa da nörosifiliz araştırılır
300
Benigntersiyer sifiliz
kemikte, deride, üst hava yolu ve ağız mukozasında gom (gumma) oluşumu ile karakterizedir– Gom,bakteriye gecikmiş aşırı duyarlılığın gelişmesiyle ilişkili nodüler bir lezyondur– Her organda görülebilir • İskelet tutulumu karakteristik olarak ağrı, hassasiyet, şişme ve patolojik kırıklara neden olur • Deri ve muköz membranlardaki gomlar, nodüler veya nadiren destrüktif ülseratif lezyonlar oluşturabilir • Etkili antibiyotik kullanımı nedeniyle artık gomlar nadirdir
301
Konjenital sifiliz
En sık, spiroketlerin en çok olduğu maternal primer veya sekonder sifilizde ortaya çıkar– Tedavi edilmeyenlerin %25'inde intrauterin ve perinatal eksitus • Belirtileri, yaşamın ilk 2 yılında oluşanlara infantil sifiliz; daha sonra ortaya çıkanlara tardif sifiliz denir– İnfantil sifiliz, genellikle yaşamın ilk birkaç ayında burun akıntısı ve tıkanıklığı ile kendini gösterir • Deskuamatif veya büllöz bir döküntü görülebilir– Deride, özellikle ellerde ve ayaklarda, ağız ve anüs çevresinde soyulma • Hepatomegalive iskelet anomalileri yaygındır • Neonatalsifilizli tedavi görmeyen çocukların %50’sinde geç belirtiler gelişir
302
Sifilizde Serolojik Testler
• Seroloji, hala sifiliz tanısının temel dayanağıdır– Non-treponemal ve anti-treponemal antikor testlerini içerir • Non-treponemal testler, konak dokularında ve T. pallidum'da bulunan bir kardiyolipin kolesterol-lesitin antijenine karşı antikoru ölçer– Hızlı plazma reajini (RPR) ve Zührevi Hastalık Araştırma Laboratuvarı (VDRL) testleri– Non-treponemal testler spesifik değildir • Düşük maliyetlidir, kolaydır • Tedaviye yanıtı takip etmede yaygın olarak kullanılır
303
• Treponemalantikor testleri, T. pallidumile spesifik reaksiyona giren antikorları ölçer–Floresan treponemalantikor absorpsiyontestini ve T. pallidumenzim immünolojik testini içerir–Treponemaltestler, tersiyer ve latentsifiliziçin çok hassas
• Treponemalve non-treponemalantikor testleri, primersifiliziçin orta derecede duyarlıdır (~%70-85) • Her iki test türü de sekondersifiliziçin çok hassastır (>% 95) • Geliştirilen hızlı testler ve PCR testleri, düşük duyarlılık ve özgüllük nedeniyle yaygın değildir • Sifilizinbaşarılı tedavisi ile non-treponemalantikor düzeyleri düşer–Saptanan titre değişiklikleri tedaviyi izlemede kullanılabilir • Kantitatif olmayan treponemaltestler başarılı tedaviden sonra bile pozitif kalır
304
Morfoloji
• Primersifilizde, erkeklerin %70'inde penis veya skrotumda; kadınların %50'sinde vulva veya serviksde bir şankır oluşur • Şankır, temiz tabanlı sığ bir ülserdir; birkaç cm çapında, hafif yüksek, sert, kızarık bir papüldür– Sert şankır: İndurasyon, deriye doğrudan bitişik düğme benzeri bir kütle oluşturur
305
• IM: Şankır, dağınık makrofajlar, lenfositler, proliferatif endarterit ve yoğun bir plazma hücre infiltratı içerir • Endarterit, endotel hücre aktivasyonu ve proliferasyonu ile başlar ve intimal fibrozise ilerler • Bölgesel lenf nodları genellikle non-spesifik akut veya kr lenfadenit, plazma hücresinden zengin infiltratlar veya granülomlar nedeniyle genişler
• Sekondersifilizdeyaygın mukokutanözlezyonlar izlenir–Oral kavite, avuç içleri ve ayak tabanları dahil –Sıklıkla çapı < 5 mm, kırmızı-kahverengi makülerdöküntü • Ağız veya vajinadaki kırmızı lezyonlar, en fazla organizma içerenlerdir ve en bulaşıcı olanlarıdır • IM: Mukokutanözlezyonlarda, primerşankırdakigibi plazma hücre infiltrasyonuve obliteratifendarteritizlenir–İnflamasyondaha azyoğundur
306
Tersiyer sifiliz
en sık aortu, SSS’yi, karaciğeri, kemikleri ve testisleri tutar • Aortit, proksimal aortun vasa vazorumunun endarteriti kaynaklıdır– Vasavazorumuntıkanması, proksimal aort duvarının medyasında skarlaşmaya neden olarak elastikiyet kaybına neden olur– Subintimalskar oluşumu koroner arter girişinin daralmasına ve myokardiyal iskemiye neden olabilir
307
Nörosifiliz meningovasküler sifiliz, tabes dorsalis ve genel parezi olarak adlandırılan birkaç formdan biri şeklinde görülür Sifilitik gummalar beyaz-gri ve lastiksi olup, tek veya multipl olarak ortaya çıkar ve büyüklükleri tüberküllere benzeyen mikroskobik lezyonlardan, büyük tümör benzeri kitlelere kadar değişir– Çoğu organda, özellikle deride, deri altı dokuda, kemik ve eklemlerde görülürler
• Karaciğerde, gummalarnedeniyle oluşan skar, heparlobatumdenen özgün bir hepatiklezyona neden olabilir • IM: Gummamerkezinde koagülatifnekrotik materyal ve çevresinde yoğun mononükleerlökositler, plazma hücreleri, palizatlaşanmakrofajlar ve fibroblastlarizlenir–Treponemalar, gummalardaazdır ve gösterilmeleri zordur • Konjenitalsifilizdöküntüsü, yetişkin sekondersifilizdendaha şiddetlidir–Ayak tabanlarında ve avuç içlerinde epidermaldökülme ile ilişkili büllöz erupsiyongörülür
308
Sifilitik osteokondrit ve periostit
tüm kemikleri etkiler, ancak burun ve alt bacak lezyonları en belirgindir– Vomerintahrip olması burun köprüsünün çökmesine ve daha sonra karakteristik sele burun deformitesine neden olur– Tibianınperiostiti, ön yüzeyde aşırı yeni kemik büyümesine ve anterior eğilmeye (kılıç kını ‘saber shin’ deformitesine) yol açar– Endokondralkemik oluşumunda yaygın bir bozukluk vardır • Kıkırdak aşırı büyüdükçe epifizler genişler ve metafizde yer değiştirmiş adalarda kıkırdak bulunur
309
Karaciğer
konjenital sifilizde sıklıkla ciddi şekilde etkilenir– Diffüzfibrozis (ve karakteristik lenfoplazmasitik infiltrat ve vasküler değişiklikler ile), lobüllere nüfuz eder • Hepatikhücreler küçük yuvalar halinde izole olur– Gummalar, erken olgularda bile karaciğerde bulunabilir
310
• Akciğerler, yaygın bir interstisiyel fibrozisden etkilenebilir • Sifilitik ölü doğanlarda akciğerler soluk ve havasız görünür (pnömoni alba) • Jeneralize spiroketemi, hemen tüm diğer organlarda yaygın interstisyel inflamatuvar reaksiyonlara yol açabilir– Pankreas, böbrekler, kalp, dalak, timus, endokrin organlar ve SSS gibi
• Konjenital sifilizde geç belirtiler (triad):– İnterstisiyel keratit,– Hutchinsondişleri– Sekizinci sinir sağırlığı
311
Lyme Hastalığı
• Etkeni Borrelia türü spiroketlerdir • Artropod kaynaklı yaygın bir hastalıktır • Lokalize veya dissemine kalıcı kronik artrit yapabilir • Adını, 1970'lerde deri eritemi ilişkili bir artrit salgınından (Connecticut, Lyme kasabası) almıştır • Yaygın Borrelia türleri, ABD’de Borrelia burgdorferi ve Avrupa ve Asya'da B. afzelii ve B. garinii • Kemirgenlerden veya kuşlardan (B. garinii) insanlara Ixodes keneleriyle bulaşır • ABD, Avrupa ve Asya'da endemiktir– ABD'de, her yıl 30.000-40.000 olgu • Endemik bölgelerde, B. burgdorferi, kenelerin %50'sini infekte eder – Seroloji ana tanı yöntemidir– İnfekte dokudan PCR da yapılabilabilir
312
Lyme hastalığı
Multipl Organ Sistemlerini Etkiler; Üç Aşamaya Ayrılır: • (1) Erken lokalize, (2) erken dissemine ve (3) geç dissemine • İlk belirtiler doğrudan spiroket infeksiyonundan kaynaklanır • Sonraki belirtiler ve semptomlar muhtemelen immün aracılıdır
313
Erken lokalize hastalıkta
spiroketler çoğalır ve kene ısırığının olduğu yerde dermiste yayılır– Genellikle ortası soluk, genişleyen bir kızarıklığa neden olur (Eritema migrans) • 4-12 haftada kendiliğinden kaybolur– Lezyona ateş ve LAP eşlik edebili
314
Erken dissemine hastalıkta
spiroketler, hematojen yayılır– Sekonder deri lezyonları, LAP, gezici eklem ve kas ağrısı, kardiyak aritmi ve sıklıkla kraniyal sinir tutulumuyla ilişkili meninjit gelişebilir
315
Geç dissemine hastalık üçüncü aşamadır
– Kene ısırığından aylar sonra ortaya çıkar– B. burgdorferi genellikle, bazen büyük eklemlerde ciddi hasara yol açan kronik artrit yapar– Daha az sıklıkla, polinöropati ve ensefalit görülür • Lyme ensefalopatisi, Avrupa'da ABD’ye göre daha nadirdir
316
Patogenez
• B. burgdorferi, konağa zarar veren endotoksin veya eksotoksin üretmez • Patolojinin çoğu, bakterilere karşı immün yanıta ve inflamasyona sekonderdir– İlk immün reaksiyon, bakteriyel lipoproteinlerin makrofajlardaki TLR2'ye bağlanmasıyla uyarılır • Bu makrofajlar proinflamatuvar sitokin (IL-6 ve TNF) salgılar ve bakterisidal reaktif nitrojen ara maddeleri oluşturarak infeksiyonu azaltır • Genellikle ortadan kaldırmaz
317
Patogenez
• B. burgdorferi, konağa zarar veren endotoksin veya eksotoksin üretmez • Patolojinin çoğu, bakterilere karşı immün yanıta ve inflamasyona sekonderdir– İlk immün reaksiyon, bakteriyel lipoproteinlerin makrofajlardaki TLR2'ye bağlanmasıyla uyarılır • Bu makrofajlar proinflamatuvar sitokin (IL-6 ve TNF) salgılar ve bakterisidal reaktif nitrojen ara maddeleri oluşturarak infeksiyonu azaltır • Genellikle ortadan kaldırmaz
318
• İnflamatuvar lezyonlar T hücreleri ve sitokinler ile tetiklenir • İnfeksiyondan 2- 4 hafta sonra Borrelia spesifik antikorlar, doğrudan kompleman aracılı fagositozu ve bakterilerin öldürülmesini sağlayabilir–B. burgdorferi, antijenik varyasyon ile antikor yanıtından kaçar
• Lyme hastalığının geç artrit gibi kronik belirtilerine, bir self antijen ile çapraz reaksiyona giren ? bir bakteriyel antijene karşı immün yanıt neden olabilir
319
Morfoloji
• B. burgdorferi'nin neden olduğu deri lezyonları, ödem ve lenfoplazmasitik infiltrasyon ile karakterizedir • Erken Lyme artritinde sinoviyum, villöz hipertrofi, döşeyici hücre hiperplazisi ve subsinoviyumda yoğun lenfosit ve plazma hücresi ile erken romatoid artrite benzer • Lyme artritinin ayırt edici bir özelliği de, lupusta görülenlere benzeyen soğan derisi benzeri lezyonlar oluşturan bir arterittir • Geç Lyme hastalığında, büyük eklemlerde kıkırdakta aşırı erozyon olabilir • Lyme meninjitinde, BOS, belirgin bir lenfoplazmasitik infiltrat nedeniyle hiperselülerdir ve antispiroket IgG'leri içerir
320
Anaerobik Bakteriyel İnfeksiyonlar
• Birçok anaerobik bakteri, vücudun düşük oksijen düzeyleri olan bölgelerindeki normal mikrobiyotadır • Anaerobik mikrobiyota, normalde steril bölgelere girdiğinde veya organizmaların dengesi bozulduğunda ve patojenik anaeroblar aşırı çoğaldığında (örn., antibiyotik tedavisi ile C. difficile koliti) hastalığa neden olur (abse veya peritonit gibi) • Çevresel anaeroblar da hastalık (tetanoz, botulizm ve gazlı kangren) yapar
321
Abseler
• Komşu bölgelerden gelen kommensal bakteriler (orofarinks, bağırsak ve kadın genital yolu) abselerin olağan nedenidir– Bu nedenle absedeki türler, genellikle o bölgedeki normal mikrobiyotayı yansıtır • Abseler genellikle karışık anaerobik ve fakültatif aerobik bakteriyel inf kaynaklanır • Abseye neden olan anaerobların çoğu normal mikrobiyotanın parçasıdır– Önemli miktarda toksin üretmezler
322
• Baş ve boyun apselerinde bulunan bakteriler oral ve faringeal mikrobiyotayı yansıtır • Bu bölgedeki yaygın anaeroblar, genellikle fakültatif S. aureus ve S. pyogenes ile karıştırılan gram (-) basiller Prevotella ve Porphyromonas türleridir Prof. Dr. Şükrü Oğuz Özdamar, 2024- 2025 • Oral bir kommensal olan Fusobacterium necrophorum, lateral faringeal boşluk infeksiyonu ve septik juguler ven trombozu ile karakterize Lemierre sendromuna neden olur • Abdominal abseler, GİS anaeroblarından kaynaklanır –Gram (+) Peptostreptococcus ve Clostridium türleri ve gram (-) Bacteroides fragilis ve E. coli
• Kadınlarda genital sistem infeksiyonlarına (örn., Bartholin kist apseleri ve tubo-ovaryan apseler), Prevotella türleri gibi anaerobik gram negatif basiller neden olur
323
Morfoloji
• Anaerobların neden olduğuapseler, genellikle zayıf bir duvarla kaplı, renksiz ve kötü kokulu püy içerir • Gram boyası, nötrofillerle karışık gram (+) ve gram (-) basiller ve gram (+) kokların olduğu mikst infeksiyonu gösterir
324
Klostridiyal İnfeksiyonlar
• Clostridium türleri, toprakta bulunan, anaerobik koşullarda çoğalan ve spor üreten, gram-pozitif basillerdir
325
Dört tür hastalık yaparlar
C. perfringens, C. septicum ve diğer türler, travmatik ve cerrahi yaraların selülit ve myonekrozu (gazlı kangren), genellikle yasadışı düşüklerle ilişkili uterin myonekroz, hafif gıda zehirlenmesi; iskemi veya nötropeni ile ilişkili ince bağırsak infeksiyonu nedenidir– Şiddetli sepsis görülür– C. septicum'a bağlı gelişen gazlı kangren, altta yatan bir malignite ile oldukça ilişkilidir
326
• Tetanoz nedeni olan C. tetani, yeni doğan infantların (bebeklerin) deri yaralarında ve umblikal güdüklerinde çoğalır– Kas tonusunun artmasına ve iskelet kaslarının jeneralize kasılmalarına (kilitli çene) neden olan güçlü bir nörotoksin salgılar • Tetanoz toksoidi (formalinle fikse tetanoz toksini), DPT (difteri, boğmaca ve tetanoz) aşılamasının bir parçasıdır ve dünyada tetanoz insidansını büyük ölçüde azaltmıştır
• Botulizm nedeni olan C. botulinum, yetersiz pişirilen gıdalarda çoğalır • Sinaptik asetil kolin salınımını engelleyen; solunum ve iskelet kaslarında flasik felce neden olan güçlü bir nörotoksin salgılar
327
• Tetanoz nedeni olan C. tetani, yeni doğan infantların (bebeklerin) deri yaralarında ve umblikal güdüklerinde çoğalır– Kas tonusunun artmasına ve iskelet kaslarının jeneralize kasılmalarına (kilitli çene) neden olan güçlü bir nörotoksin salgılar • Tetanoz toksoidi (formalinle fikse tetanoz toksini), DPT (difteri, boğmaca ve tetanoz) aşılamasının bir parçasıdır ve dünyada tetanoz insidansını büyük ölçüde azaltmıştır
• Botulizm nedeni olan C. botulinum, yetersiz pişirilen gıdalarda çoğalır • Sinaptik asetil kolin salınımını engelleyen; solunum ve iskelet kaslarında flasik felce neden olan güçlü bir nörotoksin salgılar
328
C. difficile,
normal kommensal mikrobiyota ile rekabet antibiyotik tedavisi ile azaltıldığında bağırsaklarda çoğalır– Bakteriler toksin salgılar ve psödomembranöz kolite neden olur • Klostridiyal infeksiyonlar kültür (selülit, myonekroz) ve toksini saptayan PCR testleri (psödomembranöz kolit) veya her ikisi (botulizm) ile teşhis edilebilir
329
Patogenez
• C. perfringens oksijen varlığında büyümez, bu nedenle konakta bakterilerin büyümesi için doku ölümü gereklidir • Hücre dışı matriks proteinlerini bozan ve bakteri istilasına katkı yapan kollajenaz ve hyaluronidaz salgılar • En güçlü virülans faktörleri, ürettiği toksinlerdir
330
• C. perfringens, 14 toksin salgılar; en önemlisi α-toksindir– Bir fosfolipaz olup, multipl etkileri vardır– Hücre membranlarının önemli bileşeni lesitini parçalayarak eritrositleri, trombositleri ve kas hücrelerini yok ederek myonekroz yapar– Sfingomiyelinaz aktivitesi de gösterir • Sinir kılıfı hasarına katkıda bulunur
• C. perfringens ile kontamine yiyeceklerin yutulması kısa süreli diyare yapar • Kontamine etteki sporlar pişirme sırasında hayatta kalır ve yiyecekler soğutulurken organizma çoğalır • C. perfringens enterotoksini, epitelyal hücre membranlarında gözenekler oluşturur, hücreler arasındaki sıkı bağlantıları bozar
331
• C. botulinum ve C. tetani tarafından üretilen nörotoksinlerin her ikisi de nörotransmiter salınmasını engeller ve paraliziye neden olur– Kontamine gıdadan alınan veya C. botulinum ile infekte yaradan geçen botulizm toksini, motor nöronlara taşınır– Sitoplazmada, toksinin A parçası, nörotransmiter içeren veziküllerin nöron membranı ile füzyonunun aracısı sinaptobrevin proteinini parçalar
• Botulizm toksini, vezikül füzyonunun blokajı ile nöromüsküler kavşakta asetilkolin salınımını engeller ve flasik paralizi (felç) yapar • Solunum kasları etkilenirse botulizm ölüme yol açabilir • Botulizm toksininin (Botoks) kozmetik cerrahide yaygın kullanımı, seçilen yüz kaslarında paralizi oluşturmasına dayanır Prof. Dr. Şükrü Oğuz Özdamar, 2024- 2025 • Tetanoz toksini, motor nöronları inhibe eden bir nörotransmiter olan γ- aminobutirik asit salınımını engeller ve şiddetli spastik paralizi yapar
332
• C. difficile, kemokin üretimini uyaran ve lökositleri çeken bir enterotoksin (toksin A) ve hücre kültüründe belirgin sitopatik etki oluşturan bir sitotoksin (toksin B) üretir • Her iki toksin de glukozil transferazdır • Non-patojenik C. difficile suşları toksin üretmez– C. difficile tedavisinde fekal transplantasyon ile önemli başarı sağlanmıştır
af
333
Morfoloji
• En önemli lezyonlara C. perfringens neden olur • Yaralardan kaynaklanan klostridiyal selülit, kötü kokusu, renksiz eksüdası, daha hızlı ve geniş doku hasarı ile püyojenik kokların infeksiyonundan ayırt edilebilir– Debridman ve antibiyotik ile tedavi edilebilir • IM: Nötrofiller, gram-pozitif bakteriler ve yaygın doku nekrozu izlenir
334
• Klostridiyal gazlı gangren, yaşamı tehdit eder ve yaralanmadan 1- 3 gün sonra tutulan kas hücrelerinde belirgin ödem ve enzimatik nekroz ile karakterizedir • Etkilenen bölgede ve üstteki deride, inflamatuvar hücre içermeyen yoğun bir sıvısal eksüda, şişmeye neden olur ve yırtılan büyük büllöz veziküller gelişir
• Gangrenöz dokularda bakteriyel fermantasyonun neden olduğu gaz kabarcıkları görülür • İnfeksiyon ilerledikçe inflamasyonlu kaslar, salınan bakteriyel enzimlerin masif proteolitik etkisi sonucu yumuşak, mavi-siyah, gevrek ve yarı sıvı hale gelir • IM: Şiddetli myonekroz, yaygın hemoliz ve trombozlu vasküler zedelenme izlenir • C. perfringens, nötropenik kişilerde ince bağırsakta koyu renkli, kama şeklinde infarktlar da yapar • C. perfringens hematojen olarak yayıldığında, yaygın gaz kabarcıkları oluşur • Nöropatolojik değişiklikler silik ve non-spesifiktir– Botulinum ve tetanoz toksinleri ciddi nörolojik hasar yapar
335
Zorunlu İntraselüler Bakteriyel İnfeksiyonlar
• Zorunlu hücre içi bakteriler sadece konak hücrelerde çoğalır– Bazıları hücre dışında hayatta kalabilir • Amino asitleri ve ATP'yi yakalamak için membran pompalarıyla hücre içi ortama iyi adapte olmuşlardır • ATP sentezleyemeyenler (örn., Chlamydia türleri) yanında, bir kısmını sentezleyenler (örn., riketsiyalar) de vardır
336
Klamidyal İnfeksiyonlar
• C. trachomatis, zorunlu bir hücre içi patojen olan küçük gram-negatif bir bakteridir • C. trachomatis, kendine özgü yaşam döngüsü boyunca iki formda bulunur • İnfeksiyöz form olan elementer cisim metabolik olarak etkisizdir
337
• Elementer cisim, TARP proteinini konak hücrelere injekte etmek için bir tip III sekresyon sistemi kullanır ve hücreye fagositoz ile bakteri girişi bölgesinde aktin yeniden şekillenmesi yapar • Elementer cisim, endozom türevi bir inklüzyonda metabolik olarak aktif forma (retikülat cisim) dönüşür Prof. Dr. Şükrü Oğuz Özdamar, 2024- 2025 • Retikülat cisim, infekte hücreden çıkan yeni infektif elementer cisimler oluşturmak ve çoğalmak için konak hücrede ATP ve amino asitleri kullanır
• C. trachomatis infeksiyonunun neden olduğu hastalıklar, bakterilerin farklı serotipleriyle ilişkilidir: – Ürogenital infeksiyonlar ve inklüzyon konjunktiviti; serotipler D- K– Lenfogranüloma venereum; serotipler L1, L2 ve L3– Çocuklarda oküler infeksiyon ve trahom; serotipler A, B ve C
338
C. trachomatis Genital İnfeksiyonu
• Dünyadaki en yaygın bakteriyel CYBİ • ABD'de 2016’da, 1.6 milyon genital klamidya olgusu • Genital C. trachomatis infeksiyonlarında epididimit, prostatit, pelvik inflamatuvar hastalık, farinjit, konjunktivit, perihepatik inflamasyon ve proktit gelişebilir
339
• N. gonorrhoeae üretritinin aksine, C. trachomatis üretriti erkeklerde asemptomatik olabilir ve bu nedenle tedavi edilmeyebilir • N. gonorrhoeae ve C. trachomatis sıklıkla kadınlarda asemptomatik inf neden olur
• C. trachomatis üretriti, genital eküvyon çubuğu veya idrar örneklerinde amplifiye nükleik asit testleri kullanılarak teşhis edilebilir • C. trachomatis'in L serotipleri ile genital infeksiyon, kronik, ülseratif bir hastalık olan lenfogranüloma venereum yapar
340
• Lenfogranüloma venereum, ABD ve Batı Avrupa'da sporadiktir; Asya, Afrika, Karayip bölgesi ve Güney Amerika'nın bazı kısımlarında endemiktir
• İnfeksiyon başlangıçta genital mukozada veya yakın deride küçük, bir papül olarak gözlenir • 2- 6 hafta sonra, organizmanın çoğalır ve drene olduğu hassas lenf nodlarında yırtılabilen LAP oluşur • Tedavi edilmezse anogenital fibrozis ve striktür gelişebilir • Rektal striktürler özellikle kadınlarda yaygındır
341
Morfoloji
• C. trachomatis üretriti özellikleri gonore’ye benzer • Primer infeksiyon, nötrofil baskın mukopürülan akıntı ile karakterizedir • Gram boyalı yayma veya kesitlerde organizmalar görülmez
342
• Lenfogranüloma venereum lezyonları, mikst granülomatöz ve nötrofilik inflamasyon gösterir • Epitelde veya inflamatuvar hücrelerin sitoplazmasında değişken sayıda klamidyal inklüzyonlar görülür • Bölgesel LAP yaygındır– İnf sonrası 30 gün içinde gelişir
• Lenf nodu tutulumu, nötrofiller içeren düzensiz şekilli nekroz odakları ile ilişkili granülomatöz bir inflamatuvar reaksiyon (stellat apseler) gösterir • Zamanla, non-spesifik kr inflamatuvar infiltrat ve yaygın fibrozis hakim olur–Yaygın fibrozis, lokal lenfatik obstrüksiyon, lenfödem ve striktürler yapabilir Prof. Dr. Şükrü Oğuz Özdamar, 2024- 2025 • Aktif lezyonlarda, lenfogranüloma venereum tanısı, biyopsi kesitlerinde veya eksüda yaymalarında organizmanın gösterilmesi ile konulabilir–Kr olgularda, serumda klamidyal serotiplere karşı antikor gösterilmesiyle tanı konur
343
Diğer Hücre İçi Bakterilerin Neden Olduğu İnfeksiyonlar
• Rickettsia, Orientia, Ehrlichia ve Anaplasma türleri vektör kaynaklı zorunlu hücre içi bakterilerdir • Epidemik ve orman tifüsü, benekli ateş (Rickettsia rickettsii ve diğerleri), erlişiyozis'e ve anaplasmozis'e neden olurlar • Gram boyası ile zayıf boyanırlar • Çubuk bakteri yapısındadırlar
344
Epidemik tifüs
(etkeni Rickettsia prowazekii) kişiden kişiye vücut biti yoluyla bulaşır • Bireylerin kötü hijyenle yakın temas halinde yaşadıkları savaşlar ve yoksullukla ilişkilendirilir • Belirtileri, başlangıçta maküler olan yüz, avuç içi ve ayak tabanı hariç tüm vücutta peteşiyal, makulopapüler döküntüdür
345
Orman (‘Scrub’) tifüsü
– Etkeni Orientia tsutsugamushi; akarlar ile bulaşır– Asya ve Avustralya’da endemiktir • Yakında Güney Kore, Şili ve Çin'in bazı bölgelerinde de görülmüştür– Semptomları ateş, baş ağrısı, miyalji ve öksürük, bazen karakteristik bir skar ve pire ısırığından kaynaklanan LAP
346
Kayalık Dağlar Benekli (Lekeli) Ateşi
– Etkeni Rickettsia rickettsii; köpek keneleriyle bulaşır– Güney- Doğu ve Güney- Orta ABD'de yaygındır– Ateş, miyalji ve gastrointestinal sıkıntıyla seyreden non-spesifik şiddetli bir hastalık olarak başlar; avuç içi ve ayak tabanlarını tutabilen yaygın maküler ve ardından peteşiyal döküntü olur
347
Erlişiyozis.
– Başlıca nedeni Ehrlichia chaffeensis– Kene ile bulaş
348
Anaplasmozis
– Etkeni Anaplasma phagocytophilum– Kene ile bulaşır– Bu bakteriler, daha çok monositleri (E. chaffeensis) veya nötrofilleri (A. phagocytophilum) infekte eder
349
Erlişiozis ve anaplasmozis
ani başlayan ateş, baş ağrısı ve halsizlik ile karakterizedir ve ilerleyerek solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve şoka kadar ilerleyebilir • E. chaffeensis infeksiyonu olanların %40'ında döküntü görülür • Riketsiyal hastalıklara genellikle klinik olarak tanı konur • Tanı, seroloji veya immün boyanma ile doğrulanır
350
Patogenez
• Riketsiyal infeksiyonların ciddi belirtileri, endotelyal hücrelerin infeksiyonuna ve endotel disfonksiyonu/ zedelensine bağlıdır • Tifüse ve benekli ateşlere neden olan riketsiyalar, özellikle akciğerleri ve beyindeki vasküler endotelyal hücreleri infekte eder • Bakteriler, hücrelere endositoz ile girer; ancak hemolizinleri kullanarak endozomları yıkar ve sitoplazmaya kaçarlar • Organizmalar, endotel hücre sitoplazmasında çoğalır ve hücreyi lizise götürür (tifüs grubu) veya aktin temelli motiliteyi kullanarak (benekli ateş grubu) hücreden hücreye yayılır– Yaygın endotelyal disfonksiyon, şok, periferik ve pulmoner ödem, DİK ve böbrek yetmezliği– Koma gibi SSS belirtileri oluşturabilirler • Riketsiyal infeksiyona karşı doğuştan gelen (innat) immün yanıt komplekstir; ancak IFN-y üreten NK hücrelerini içerir • Gelişen sitotoksik T lenfosit (STL) yanıtları riketsiyal inf ortadan kaldırılması için kritiktir– Aktive NK hücreleri ve T hücreleri tarafından üretilen IFN-γ ve TNF, bakterisidal nitrik oksit türevlerinin üretimini uyarır– STL'ler, infekte hücreleri parçalayarak bakteriyel çoğalmayı azaltır
351
Morfoloji
Tifüs Ateşi. • Hafif olgularda, vasküler lezyonlara bağlı kızarıklık (rash) ve küçük kanamalar • Şiddetli olgularda deride nekroz; parmak uçları, burun, kulak memeleri, skrotum, penis ve vulvada gangren alanları olabilir –Başta beyinde, kalp kasında, testislerde, serozal membranlarda, akciğerlerde ve böbreklerde irregüler ekimotik kanamalar bulunabilir
352
Morfoloji
Tifüs Ateşi. • Hafif olgularda, vasküler lezyonlara bağlı kızarıklık (rash) ve küçük kanamalar • Şiddetli olgularda deride nekroz; parmak uçları, burun, kulak memeleri, skrotum, penis ve vulvada gangren alanları olabilir –Başta beyinde, kalp kasında, testislerde, serozal membranlarda, akciğerlerde ve böbreklerde irregüler ekimotik kanamalar bulunabilir
353
• IM: Çeşitli organ ve dokularda, fokal hemoraji ve inflamasyon alanları– Kapiller, arteriyol ve venüllerdeki endotelyal şişme, lümenleri daraltabilir– Mononükleer inflamatuvar hücrelerden oluşan bir halka tutulan damarı çevreler • Vasküler lümenler bazen tromboze olur • Kayalık Dağlar Benekli Ateşi ile karşılaştırıldığında tifüste damar duvarı nekrozu nadirdir • Vasküler trombozlar, nadiren gangrenöz nekroza yol açar
• Beyinde, karakteristik tifüs nodülleri: Mikst T lenfosit ve makrofaj infiltrasyonu + fokal mikroglial proliferasyon • Orman tifüsü veya akar aracılı infeksiyon tifüsün daha hafif bir formudur– Etkeni Orientia tsutsugamushi • Döküntü genellikle geçicidir veya görünmeyebilir • Vasküler nekroz veya tromboz nadirdir, ancak belirgin bir inflamatuvar LAP olabilir
354
Kayalık Dağlar Benekli Ateşi (Rocky Mountain Spotted Fever)
• Etkeni Rickettsia rickettsii • Ellerde, ayaklarda ve tüm vücutta yaygın kanamalı bir döküntü vardır • Kene ısırığı yerinde skar nadirdir; genellikle R. akari, R. africae ve R. conorii infeksiyonunda görülür • Döküntülerin altında yatan vasküler lezyonlar sıklıkla akut nekroz, fibrin ekstravazasyonu ve küçük kan damarlarında tromboza yol açar
355
• Şiddetli infeksiyonda, nekrotik deri odakları görülür–Parmaklarda, dirseklerde, kulaklarda ve skrotumda • Beyinde, büyük damarlarda vasküler lezyonlar ve mikro infarktlar oluşturabilir Prof. Dr. Şükrü Oğuz Özdamar, 2024- 2025 • Hastalarda başlıca ölüm nedeni–Non-kardiyojenik pulmoner ödem • Yetişkinde solunum sıkıntısı sendromu yapar
• Perivasküler inflamatuvar yanıt (Tifüse benzer)– Beyinde, iskelet kasında, akciğerlerde, böbreklerde, testislerde ve kalp kasında görülür • Erlişiozis ve anaplasmozis benzer klinik gösterir • Non-spesifik, maküler, makülopapüler veya peteşiyal döküntü olabilir • Lökositlerde dut şeklinde bakteri kitleleri (karakteristik sitoplazmik inklüzyonlar -morulalar) görülebilir
356
PROTOZOA ENFEKSİYONLARI ●Tek hücreli ökaryotik ●Bulaşma: Böcekler ● Fekal-oral ●İnsanda sıklıkla bulundukları yer: Kanda ● Barsakta ●Tanı: Kan yayması mikroskopik incelemesi, ●Lezyonlarınincelenmesi
luminal epitilialEntamoeba histolytica Amipli dizanteri, karaciğer apsesi Balantidium coli Kolitis Giardia duodenalis Diare, malabsorbsiyon Crystoisospora belli Kronik enterokolit veya malabsorbsiyon veya her ikisi Trichomonas vaginalis Ürethrit, vajinit santral sinir sistemi Naegleria fowleri Meningoensefalit Acanthamoeba spp. Meningoensefalit veya oftalmit
357
kanda Plasmodium spp. Malaria Babesia spp. Babesiosis Trypanosoma spp. African sleeping sickness intracellular Trypanosoma cruzei Chagas disease Leishmania donovani Kala-azar Leishmania spp. Cutaneous and mucocutaneous leishmaniosis Toxoplasma gondii Toxoplasmosis
malaria ●Dünyada yaygın. ●Ölümlerin %90’ dan fazlası Afrika sub-Saharan bölgede. ●Çocuklarda başlıca ölüm nedeni. ●Hastalık etkeni intraselüler Plasmodium. 5 tipi var ● P. falciparum ● P. vivax ● P. ovale ● P. knowlesi
358
●Dişi Anofel sivrisinekleri ile taşınır. ●Asya, Afrika ve Latin Amerika’da yaygın. ●Mücadele; Vektörlerin ortadan kaldırılması ● Antimalaryal ilaçlar ●P. falciparumda ●- Parazitemi fazla. ●- Aşırı anemi. ●- Serebral ödem, renal yetmezlik, pulmoner ödem, ●- Kişinin hassasiyetine bağlıolarakölüm Diğer plasmodiumlarda ●- Hafif parazitemi ●- Hafif anemi. ●- Nadiren splenik rüptür, nefrotik sendrom
Parazitin Yaşam DöngüsüSivrisinek - Kanda eritrosit glikoforin moleküllerinin salisilik asit rezidülerine lektin benzeri molekül ile bağlanma - Eritrosit içinde membranla çevrili vakuolde hemoglobinin hidrolize edilmesi - Önce tek, sonra çok sayıda kromatin kitlesi oluşması ile şizonta dönüşme -Herbirkromozomkitlesininmerozoide
359
Semptomlar ve Patogenez ●Ateş, titreme, kasılmalar; Malaria tipine bağlı olarak semptomlar 48- 72 saatte tekrarlar ●Merezoidler kana salındığında TNF gibi ateş oluşturan sitokinler salgılanır. ●P. falciparum diğerlerine göre daha şiddetli semptomlar oluşturur P. falciparum- Patogenez ●P.f tüm eritrositleri diğer çeşitler sadece yaşlı veya genç eritrositleri etkiler. ●Enfekte eritrositler yumak halinde biraraya gelerek küçük damar endoteline yapışır. Kan akımı engellenir ● - Enfekte eritrositlerde eritrosit yüzeyinde P.f eritrosit membran protein 1 (PfEMP1) membranda çıkıntılar oluşturur P. falciparum -Patogenez ●Enfekte eritrositlerden merezoid yüzey Ag leri (GPI-ilişkili proteinler) salınması nedeniyle sitokinler üretilir. ●TNF, TNF-Ɣ, IL-1 sitokinleriyle ●- Eritrosit üretimi baskılanır ●- Ateş artar ●- Reaktif nitrojen üretimi artar (doku hasarı) ●-PfEMP1’ebağlananreseptörüretimiartar(sekestrasyon↑
●İntrensik direnç ●Plasmodium ürünlerine karşı eritrosit duyarlılığının azalması. ●Malaria endemik bölgelerinde malariaya karşı koruyan çeşitli mutasyonlar daha sıktır. ●- Sick cell hastalığında (HbS) globin geninde nokta mutasyon (HbC) ●- α ve β-thalessemide globin eksikliğine neden olan mutasyon ●Kazanılmış direnç; Plasmodiuma uzun süre ve tekrarlayıcı maruziyette koruyucu immün yanıtların oluşması ●- Plasmodium endemik bölgelerde Ab ve sitotoksik T hücre ilişkili defans gelişir. ●- P.falciparum, PfEMP1’e karşı gelişen Ab’den kaçmak için antijenik yapıyı değiştirir. ●- Aşılar hastalık şiddetini azaltır
360
Morfoloji ●Tanı testi: Giemza boyalı periferal kan yaymasında aseksüel parazitleri taşıyan eritrositlerin görülmesi. ●Parazit proteini taşıyan eritrositleri makrofajlar tanır. Fagosite eder. ●Dalakta ●Karaciğerde ●- Büyüme, pigmentasyon ●- Kupffer hücrelerinde (bazen hepatositlerde) hemozoin pigmenti, parazitler, hücre debrisleri ●Kemik iliği, lenf nodları, subkutanöz doku, akciğerde ●- Pigmente fagositik hücreler ●Serebral malarya ●- Enfekte eritrositlerin damarları tıkaması sonucu staz ve inflamasyon nedeniyle ring hemoraji olur ( malarial veya Dürck granülomları denir). ●- Hipoksi artınca nöron dejenerasyonu, fokal yumuşama, meninkslerde az sayıda inflamasyon ●Kalpte ●- Kronik dönemde staz ve anemi artışıyla fokal hipoksik lezyonlar
BABESİOSİS ●Malaria benzeri protozoa ●B. microti ve B. divergens tipleri geyik ve koyun keneleri ile taşınır. B. microti için tüm beyaz ayaklı fareler rezervuar ●Dondurulmuş kanda yaşarlar (B. microti). ●Semptomlar hafif; Ateş, hemolitik anemi ● Zayıf veya splenektomi olmuş hastalardafatal ●Tanı : Kan yaymasında eritrositlerde karakteristik malta haçı şeklinde parazitler. P. falciparum ring dönemine benzer. Hemozoin pigmenti yoktur. ●Fatal vakalarda şok ve hipoksi ile ilgili sarılık, hepatik nekroz, akut renal tübüler nekroz, respiratuar distres sendromu, eritrofagositoz, visseralhemorajigörülür
361
LEİSHMANİASİS ●Ortadoğu, Güney Asya, Afrika, Latin Amerika’da yaygın. ●Kinetoplast içeren protozoon parazitlerini taşıyan tatarcık ısırmasıyla bulaşır. ●Tanı: Kan kültürü veya histolojik inceleme Patogenez ●Leishmania 2 formda bulunur ●- Promastigot; tatarcıkta ekstraselüler ●- Amastigot; host makrofajlarında intraselüler ●Rezervuar; tilki, köpek ve kemiriciler gibi memeli makrofajlarında amastigot formunda. ●Tatarcık ısırmasıyla alınan amastigotlar promastigota dönüşür, sindirim sisteminde çoğalır, tükrükbezinetaşınır ●Dermiste ●- Makrofafajlarda fagolizozom asiditesi nedeniyle flagellasını kaybeder. Yuvarlak amastigota dönüşür. ●- Amastigotlar DNA kitlesine sahip mitokondri içerir ( kinetoplast) ●- Makrofajda çoğalır. Makrofajın ölmesiyle ortama yayılır. Diğer makrofajları enfekte eder
●Kutanöz hastalık ●- Eski dünya; L. major, L. tropica ●- Yeni dünya; L. mexicana, L. brazilienses ●Mukokutanöz hastalık ●Optimal sıcaklık ●- Visseral hastalık 37°C ●- Mukokutanöz hastalıkta daha düşük ● Kutanöz Leishmania HIV’li hastalarda visserotropik ●Promastigotlar virulanslarını artırmak için 2 yüzey glukokonjugatını sentezlerler ●- Lipophosphoglycan yapısında olanlar ● *Kompleman C3b’nin parazit yüzeyini kaplamasını sağlar ● *Membran atak kompleksinin parazit
362
●Leishmania rezistansı ve duyarlılık ● * Rezistans: TH 1’in salgıladığı IFN-Ɣ ● - Aktive ettiği makrofajlar reaktif oksijenler yoluyla parazitleri öldürür. ● - Leishmania’ya rezistan olan hayvanlarda IFNƔseviyesiyüksek MORFOLOJİ ●İnsanda 4 farklı lezyon oluşturur. ●- Visseral ●- Kutanöz ●- Mukokutanöz ●- Diffüz kutanöz ●Visseral Leishmaniosis ●- Tüm mononükleer fagositik sistem makrofajları enfekte ●- Hepato-splenomegali, lenfadenopati, pansitopeni, ateş, kilo kaybı. ●- Dalak 3 kgr aşabilir. Büyük ve
Böbrekte immüne complex-mediated mesangiaproliferative glomerülonephritis ve amyloid birikimi. - Sekonder bakteriel enfeksiyonlar; pnömoni, sepsis, tüberküloz. - Trombositopeni nedeniyle ölümcül hemoraji - Güney Asya’lılarda daha sık görülen deride hiperpigmentasyon nedeniyle kala-azar hastalığı, Hindistanda ise black-fever denir
363
●Kutanöz leishmaniasis ●- Hastalığın hafif, lokalize formu ●- Açık deri kısımlarında ülserler ●- İndurasyonla başlar. Yavaşça genişler ve expanding ülserasyona döner ●- Ülser kenarları kabarık ●- 8-18 ayda kendiliğinden iyileşir Mikroskopta;
●Mukokutanöz leishmaniasis ●- Sadece yeni dünyada (Amerika’da) ●- Ülsere veya nonülsere lezyonlar ●- Nazofarengial bölgede başlar. ●- Mikroskopta; ● * Parazit içeren makrofajlar, lenfositler, plazma hücreleri içeren mikst inflamasyon *Geçdönemdegranülomazsayıdaparazit
364
Diffüz kutanöz leishmaniosis ●- Nadir ●- Doğu Afrika, Etiyopya, orta ve güney Amerika’da ●- Tek bir deri nodülü olarak başlar. Tüm vücuda yayılır. ●- Mikroskopta ● * Leishmania ile dolu foamy makrofaj agregatları
African Trypanosomiasis ●Kinetoplastid içerirler. ●Kanda ekstraselüler bulunur ●Semptomlar; ●- Sürekli veya intermittan ateş, ●- Lenfadenopati, splenomegali, ●- Progressif beyin disfonksiyonu ● ( uyku hastalığı)
365
●Trypenosoma brucei rhodesience ●- Doğu Afrikada ●- Genelde akut ve öldürücü ●- Zoonotik enfeksiyon ●- Mücadele; enfekte sinek popülasyonu azaltmak ●Trypenosoma brucei gambiense ●- Batı Afrikada ●- İnsandan insana sineklerle bulaş ●Tsetse sinekleri ●- Parazitleri diğer rezervuarlardan ( vahşi veya evcil hayvanlar, T. brucei rhodesience) insana ●- İnsandan insana (T. brucei gambience)
Patogenez ●Parazit, variant surface glycoprotein (VSG) denilen glikolipid bağlı protein ile kaplı ●Kanda parazite karşı VSG Ab’leri ve fagositler yoluyla organizmaların çoğu öldürülür. ●Hafif ateş yükselmesi olur. ●Az sayıda parazit ● *genetiğini değiştirerek farklı VSG üretir. Morfoloji ●Sineğin ısırdığı yerde büyük, kırmızı, lastik benzeri çıban olur. ●Mikroskopide çok sayıdaki parazit çevresinde yoğun mononükleer inflamasyon ●Kronik dönemde ●- Lenfadenopati, splenomegali ●- Mikroskopide lenfosit, plazma hücreleri ve ölü ●Parazit kan-beyin bariyerini geçer ve CNS’e yayılır. ●- Leptomenenjit ●- Perivasküler boşluklara ilerler ●- Sonunda demyelinize panensefalit ●Plazma hücreleri immünglobulin globülleri içerir Chagas Hastalığı ●Etken trypanosoma cruzi ●İntraselüler ●Amerikan trypanosomiasis ( chagas hastalığı) ●En çok güney Amerika’da, özellikle Brezilya’da ●Çok sayıda hayvanı da enfekte eder ( kedi, köpek, kemiriciler) ●Triatomine böceği ısırığıyla hayvanlar ve insanlar ●Parazitler böceğin fecesinde bulunur. ●İnsana bulaş ●- Hasarlı deri yada müköz membranlardan direkt, ●- Böcek veya feçesi ile bulaşmış yiyecekler yoluyla ●Giriş yerinde geçici eritematöz nodül yapar. ●TLR, kinin molekülleri, TGF, EGF, tirozin kinaz, LDL reseptörleri yoluyla hücreye girer Patogenez ●Sitoplazmada fagosite edilen parazit Ca miktarını artırarak fagosit ve lizozom füzyonunu artırır. ●Fagolizozomların asidik ortamına maruz kalınca amastigota döner ●Lizozomun düşük pH’sı por oluşturan proteinleri aktive ederek lizozom membranını bozar ve parazitler hücreye yayılır
366
●Akut dönem ●- Çoğu hastada hafif ●- Kardiak hasar parazitin invazyonu ve sonra inflamasyon nedeniyle olur ●- Nadiren fazla parazitemi, ateş, progressif kardiak dilatasyon ve yetmezlik, generalize LAP, splenomegali ●Kronik dönem ●- %20 hastada 5-15 yıl sonra ●- Parazit sayısı az olsa bile devam eden immün cevap yoğun myokardial inflamasyona neden olur ●- Parazite karşı Ab ve T-hücre cevabının myokardial hücreler, sinir hücreleri ve laminin gibi ekstrasitoplazmik proteinlere karşı crossreaksiyonoluşturması ●Myokardial hücrelerde hasar sonucu dilate kardiomyoparti ve kardiak aritmi ●Kolon myenterik pleksusta hasar özefagus ve kolonda dilatasyon ( megakolon) ●* Brezilya endemik bölgelerinde bu bulgular sık ●* Letal karditli hastaların %50’sinde kolonik ve özefageal hastalık var
Morfoloji ●Letal akut myokardit ●- Amastigot yuvaları nedeniyle myokardial liflerin şişmesi, intraselüler psödokistler ●- Myokardial nekroz, şiddetli akut interstisyel inflamasyon ●Kronik ●-Kalp ağır ve büyük ●- Kalpte trombüs, pulmoner ve sistemik emboli ●- Perivasküler ve interstisyel lenfosit, plazmahücreleri
367
TOXOPASMOSİS ●Toxoplasma gondii dünyada milyonlarca insanda semptomsuz bulunur. ●Semptomlar immünite baskılandığında ve anneden çocuğa geçtiğinde görülür. ●Yayılma
●Enfeksiyonu alanların %10-20’sinde başlangıçta LAP ve kas ağrıları sonrası latent seyir izler. ●İmmünsupresyon olduğunda ( organ transplantasyonu, HIV enfeksiyonu gibi) organizma aktive olur. ●Kongenital Toxoplasmosiste doğumdan sonra aylarca veya yıllarca semptom görülmeyebilir ●Semptomlar ●- Korioretinit; kongenitalde bilateral, akkizde unilateral, ●- Ensefalit, myokardit, pnömonit, ●- Şizofreni ve bazı nörolojik semptomlar ile toxoplasma ilişkisi iddiasında çalışmalar sonuçsuz. ●- Kongenital toxopasmosis fetusta ölüm, abortus Patogenez ●Kedi tek definitif host ●- Kedi feçesi ile atılan sporlanmamış oocystler dış artamda sporlanır. ●Kuşlar ve kemiriciler intermediet host ●- Kontamine su, toprak ve bitkiler aracılığıyla organizmalar yutulur. ●- Kediler intermediet hostları yediğinde tekrar ●Ookistlerden serbestleşen sporozoidler yutulunca barsak epitelini infiltre ederek vücuda yayılır. ●Dokuya giren sporozoidler tachyzoidlere ve daha sonra bradyzoidlere dönüşür. ●Parazit actin-myosin hareketli elemanı ile hücreye girer, parasitophorous vakuol (PV) oluşturarak lizozomal enzimlerden korunur.
368
Morfoloji Kistler; - İntakt kistler 5-100 µm boyutunda - İntakt kistler host yaşamı boyunca inflamasyon olmaksızın kalab- Kist duvarı incedir. 1,5-7 µm boyutunda kresent şeklinde bradyz
●İnsanlarda iskelet kasları, myokardium, visseral organlar, beyin ve gözlerde doku kistleri bulunur. ●Tanı ●- Genelde serolojik, ●- Biyopside doku kistleri ●- AIDS’li hastalarda sıvı spesmenlerde (BAL) tachizoidler (PAS, giemsa, HE ile boyanır)
369
METAZOA ENFEKSİYONLARI ●Multiselüler, ökaryotik ●Bulaş yolları ●- Az pişmiş yemek ●- Böcek ısırmasıyla veya direkt deriye invazyon ●Vücutta barsak, deri, akciğer, kan damarları, lenfatikler gibi çok sayıda organlarda bulunurlar ●Tanı: Doku veya ekskresyonlarda larva/ova görülmesiseroloji
STRONGYLOİDİASİS ●Etken strongyloides stercoralis ●Dünyada 10 milyon insanı enfekte eder ●Kuzey Amerika, sub-saharan Afrika, güneydoğu Asya’da fazla ●Topraktan deriye girer. Sirkülasyonla akciğerlere, trakeaya ve yutularak ince barsağa ulaşır. ●Dişi solucan ince barsak mukozasında yumurtalar oluşturur(aseksüelçoğalmapartenogenesis)
370
●İmmünitesi zayıf olan insanlarda; diare, şişkinlik, malabsorbsiyon ●Barsaktaki yumurtadan larvalar çıkar ve aynı kişide tekrar enfeksiyon oluşturur (Autoinfection) ●İmmün cevabı bozan transplantasyon, lenfoma, HIV, HTLV-1 enfeksiyonları ve uzun süreli steroid tedavisinde larva üretimi artar, hiperenfeksiyon olur.
Morfoloji ●Hafif hastalıkta ●- Larvalar duodenal kriptlerde. Dokuya girmemiş. ●- Lamina propriada eozinofiller, ödem ●Hiperenfeksiyonda ●- Kolon submukozasına, lenfatiklere, kan damarlarına invazyon
371
TAPEWORMS (CESTODS) ●Tenia solium (Cysticercosis), Echinococcus granulosus (Hidatid hastalığı). ●Yutulan yumurtalardan larvalar gelişir. ●2 memeli konak gerekli ●- Definitive host: seksüel maturite olur ●- İntermediate host: seksüel maturite olmaz ●Tenia solium ●- Skolex; emme ve barsak duvarına tutunan hookled (kanca) içerir. ●- Boyun ve daha arkada proglottid denilen çok sayıda yassı segmentler ●- Proglottidler hem erkek hem dişi organlar içerirler ●Definitive host ●- Larval kistler (cysticerci) ve yumurtalar ●- İyi pişmemiş domuz eti (tenia solium) ile alınır ●- Barsak duvarına tutunur ●- Adult solucan formuna döner. ●- Metrelerce büyüyebilir ve sadece hafif ●İntermediate host ( domuz veya insan) ●- İnsan fecesi ile bulaşmış su veya yiyeceklerle yumurtaların yutulmasıyla alınır. ●- Larva paketinin barsak duvarının penetrasyonu, hematojen yayılım, çok sayıda organda encyst formları.
●Canlı T. solium kompleman sistemini inhibe eden teniastatin ve paramyosin üreterek immün sistemden kaçar ●Cysticerci öldüğünde veya dejenere olduğunda inflamatuar cevap gelişir. ●T. saginata kırmızı ette ●Diphyllobothrium latum balıkta
372
●Hydatid hastalığı ●- Echinococcus yumurtalarının ağızdan alınmasıyla olur ●- E. granulosus: Definitif host köpek ● İntermediat host koyun ●- E. multilokularis: Definitif host, başlıca tilki ● İntermediat host kemiriciler Morfoloji ●Cysticerci ●En sık beyin, kas, deri, kalpte ●Semptomlar kist basıncına bağlı; beyinde parenkim, araknoid, ventrikülde ●Kistler ovoid, beyaz-opalimsi, üzüm büyüklüğünde, berrak kist sıvısında yüzen invajine hookledli skoleksler içerir.
●Echinococcus granulosus ●- 2/3’ü karaciğerde, % 5-15’i akciğerde, kalanı kemik, beyin, diğer organlar ●- Larvalar kapiller damarlarla taşınır ●- İnflamasyon mononükleer lökositler, eozinofiller. ●- Larvalar çoğunlukla yok edilir. Encyst oluşturanlarprogressifolarakbüyür - Kist dış yüzündeki opak tabaka fibroblast, dev hücreler, mononükleer hücreler ve eozinofillerden oluşan inflamatuar reaksiyona neden olur. - Büyük ana kist içinde çok sayıda yavru kistler bulunur. - Yavru kistler İnce kapsüllü Kist; ●Opalesent sıvı içerir. ●İç yüzünde nükleuslu germinatif tabaka ●Dış yüzünde çok sayıda ince laminalardan oluşan nükleussuz tabaka (kütikül)
373
Trichinosis - Nematod ( roundworms) çeşidi - Enfekte fareleri veya T. spiralis, T. nativa, T. britovi ile bulaşmış etleri yiyen domuz veya at etlerinin az pişirilerek yenmesi ( az pişirilmiş etler). - ABD de domuzları besleyen yiyeceklerinuygunpişirilmesiileilgili ●Yaşam siklusu ●- Barsakta başlar, ölüme sebep olacak şekilde kaslarda sonlanır. ●- Larva barsakta olgunlaşır, çiftleşir, yeni larvalar oluşturur. ●- Larvalar kanla yayılır, kaslara geçer; ateş, myalji, belirgin eozinofili, periorbital ödem ●T. spiralis kasta intraselüler ●- Kas hücresinde büyür ve hücreyi kendisini besleyecek şekilde dönüştürür ● * Striasyon kaybı ● * Kollojen kapsül oluşması ● * Çevresinde yeni kan damarları oluşması
●T. spiralis ve diğer invaziv nematodlar TH 2 cevabını stimüle eder. ●TH 2 tarafından üretilen IL-4, IL-5, IL-10, IL-15 mast hücrelerini ve eozinofilleri stimüle eder. ●Hayvanlarda TH 2 cevabı barsak kontraktilitesini artırır. Adult parazitler atımı artar. Kaslarda azalır. ●Kaslarda mononükleer hücreler ve eozinofiller görülür. Morfoloji ●İnvaziv fazda yoğun enfeksiyona bağlı yaygın hücre destrüksiyonu ölümcül olabilir. ●Kalpte fokal interstisyel myokardit: Eozinofiller, dev hücreler ●Larva kalpte encyst oluşturmaz ve ölür. ●Akciğerlerde fokal ödem, hemoraji. Allerjik eozinofilik infiltrat CNS’dediffüzlenfositeozinofillökosit ●Çizgili iskelet kaslarını tercih eder. Encyst formundadır. ●Diyafram, ekstraocular, laringeal, deltoid, gastrocnemius, interkostal kaslar da tercihidir. ●Kıvrık larva 1 mm uzunlukta, ●- Kendini besleyen hücrede (nurse cell) membranla çevrili. ●- Çevresinde yeni kan damarları ve eozinofillerden zengin mononükleer infiltrat
374
Schistosomiasis ●Fluke ( yapraksı) şeklinde, trematodlardır (yassı solucan). ●Taşınması için tropik ırmaklar, göller ve sulama kanalları gibi durgun sulardaki tatlısu salyongazlarına ihtiyaç var. ●Akut hastalıkta 2 ay sonra pik yapan ateş. ●Kronik hastalıkta aşırı hepatik fibrozis Patogenez ●Hastalık daha çok host inflamatuar reaksiyon nedeniyle olur. ●Salyongozlardan suya geçen silialı miracidium larvaları infeksiyöz larvalara (cercariae) dönüşür. ●Proteolitik enzimleri ile deri keratin tabakasını deler, kan damarlarına ve lenfatiklere ulaşır. ●Sistemik dolaşımla akciğer, kalbe, mezanterik, splanchnik,portalsirkülasyonaulaşmave ●Karaciğerde maturasyon geçirir. ●Matur dişi ve erkek kurtlar çiftleşir ve tekrar portal, pelvik venlere göç eder. ●Dişiler her gün yüzlerce ve binlerce, proteaz salgılayan yumurtalar oluşturur. ●Yumurtalara karşı gelişen inflamatuar reaksiyon yumurtaların barsaklara ve idrara pasif geçişi için gereklidir
●S. mansoni ve S. japonicum patogenez ●- Erken dönemde ● * TH 1 hücreleri IFN-Ɣ üretir. ● * IFN-Ɣ makrofajları aktive eder. ●*MakrofajlarateşoluşturanTNFIL-1IL-6 Morfoloji ●S. Mansoni ve S. japonicum ●Erken dönem ●- Barsakta ve karaciğerde topluiğne başı büyüklüğünde granülomlar ●- Granülomlar makrofajlar, lenfositler, nötrofiller, eozinofillerden oluşur ●-Granülomlarınortasındamirisidiumiçeren ●Geç dönem ●- Kolonda inflamatuar odaklar ve psödopolipler ●- Karaciğer dış yüzü düzensiz görünümde ●- Kesitinde granülomlar, yaygın fibrosis, portal genişleme ( pipe- stem fibrosis) ●- Fibrosis nedeniyle portal ven obstrüksiyonu Portalhipertansiyon;splenomegali
375
- Portal kollaterallerle akciğere girer *Granülomatöz ● S. haematobium ● Erken dönemde
Lenfatik Filariasis ●Sivrisineklerle bulaşır. ●Wuchereria bancrofti (%90) ve Brugia (B. malagi, B. timori, %10) nematodları neden olur. ●Dünyada 90 milyon insanı etkiler. ●Latin Amerika, sub-Saharan Afrika, Güney Asya’da endemik
376
●Oluşturduğu hastalıklar ●- Asemptomatik lenfadenit ●- Rekürrent lenfadenit ●- Kronik lenfadenit ve ilişkili bacakta, scrotumda şişme ●- Tropikal pulmoner eozinofili Patogenez ●Sivrisineklerin kan emmesi ile dokulara ve sonra lenfatik kanallara girer. ●Lenfatiklerde erkek ve dişi formuna dönüşür ve çiftleşir. ●Kan akımına giren mikroflaryalar oluşturur. ●Sivrisinek kan emince mikroflaryaları alır
●Filaria genomu immün sistemden korunmayı sağlayacak filarial moleküller üretir ●- Antioksidan etkili yüzey glikoproteinleri; organizmayı süperoksitlerden ve serbest oksijen radikallerinden korur. ●- Cystatine homologları ve cystatine proteaz inhibitörleri; MHC class II processing yolunun inhibisyonu ●Filarianın gelişmesi ve çoğalması için gerekli olan ve filaria ile symbiotic yaşayan Wolbachia bakterilerine karşı kullanılan antibiyotikler nematodların yaşamasını ve çoğalmasını engeller. ●Filariaya karşı host immünolojik cevabı dokuda hasar yapar
377
●Kronik lenfatik filariasis ●- Lenfatik hasarı ● * Direkt filaria etkisi ● * Parazit çevresinde granüloma yol açan TH 1 cevabı ●Tropikal pulmoner eozinofili ●-MikroflaryayakarşıIg-Eilişkilihipersensitivite Morfoloji ●Kronik filariasis ●- Ekstremite, skrotum, penis ve vulvada persistan lenfödem ●- Hidrosel, lenfadenopati ●- Şiddetli ve uzun süren enfeksiyondascrotumda ● Elephantoid deri ●- Epidermis kalın,
●Testiste ●- Hidrosel sıvısı kolesterol yarıkları, eritrositler ve hemosiderin içerir. ●- Tunica vaginalis kalsifiye ve kalın ●Akciğerde mikrofilarialar nedeniyle ●- Eozinofili; TH 2 cevabı ve sitokinler neden olur (Tropikal eozinofili) Oncocerciasis ●Etken Oncocerca volvulus ●Sub-Saharan Afrika’da körlüğe neden olan filarial nematod. ●Kara sineklerle taşınır. ●Farklı hastalık belirtileri parazite T hücre cevabı ile illişkili ●Afrika, Güney Amerika ve Yemen’de 18 milyon insanıetkiler ●Mikrofilariaya karşı inflamasyon semptomları oluşturur ●Dermiste çiftleşen adult parazitlere karşı mikst inflamasyon nedeniyle subkutanöz nodül ( onchocercoma) ●Çiftleşmiş dişi parazitler microfilaria üretirler. Bunlar deride birikir ve göz chamberlerine yayılır. ●Ivermectin sadece immatür wormları öldürür
378
Morfoloji ●O. volvulus ●- Kronik, kaşıntılı dermatit ●- Fokal cilt koyulaşması veya pigment kaybı ( leopar, kertenkele veya fil derisi) ●Histoloji Epidermalatrofi - Subkutanöz dokuda adult kurtları fibröz doku çevreler. - Bu alanda dev hücreler, lenfositler, nötrofiller, eozinofiller ve fibrin içeren kronik mikst inflamasyon - Gözde * Dejenere mikroflarya ve eozinofiller belirtilere neden olur
379
KÜF İNFEKSİYONLARI • Endemik, esas olarak akciğeri tutan tipleri: Histoplasma capsulatum, Blastomyces dermatitis, Coccidioides immitis • Dimorfiktirler • Hyalin (transparan) küfler: Aspergillus spp., Mucormikozlar (Mucor spp., Rhizopus spp., Cunnighamella spp.)
ASPERGİLLOzİS • Aspergillus, diğer açılardan sağlıklı olanlarda alerjilere (alerjik bronkopulmoner aspergillozis), immün yetmezlikli bireylerde ciddi sinüzit, pnömoni ve invaziv hastalıklara yol açan, her yerde bulunabilen bir küf • Aspergillus infeksiyonuna yatkınlık yaratan majör sebepler: Nötropeni ve kortikosteroid kullanımı • Aspergillus fumigatus bu mantarın en yaygın patojenik türü
380
ASPERGİLLOZİS PATOGENEZİ - I • Aspergillus spp. havada bulunan konidyumlar yoluyla akciğere ulaşır; minik sporları ile alveollere dağılır. • Konidyumlar, mikrobiyal molekülleri maskeleyerek doğal bağışıklıktan koruyan hidrofobik proteinlerle kaplı • Konidya büyüyüp hifa şeklini alınca bu moleküller, örneğin hücre duvarındaki β-1,3- glukan açığa çıkar, alveolar makrofajlar TLR2 ve lektin, dektin-1 yoluyla Aspergillus’u tanır. • TLR’ler mantar hifalarına ait yapıları tanıyabilir ve TNF, IL-1, kemokinler gibi proinflamatuar aracıları tetikler • Nötrofiller reaktif oksijen üreterek hifaları öldürür Aspergillus adhezin, antioksidan, enzim ve toksin gibi virulans faktörleri üretir. • Antioksidan savunmasında melanin pigmenti, mannitol, katalaz ve süperoksit dismutaz rol alır. • Bu mantarlar ayrıca fosfolipaz, proteaz ve toksin üretir fakat patogenezdeki rolleri tam olarak anlaşılmamıştır. • Aspergillus spp. tarafından üretilen aflatoksin, mısır, yer fıstığı gibi mahsüllerin yüzeyinde büyüyen mantarlarca, özellikle sıcak bölgelerde uygun muhafaza edilmezse üretilir. • Aflatoksin akut ve kronik hepatotoksisiteye neden olur ve artmış karaciğer kanser riskiyle ilişkilidir. • Aspergillus sporlarına karşı gelişen sensitizasyon alerjik alveolite neden olur. • Alerjik bronkopulmoner aspergillosis bronşiyal mukozada yüzeyel kolonizasyondan kaynaklanan hipersensitivite ile ortaya çıkar ve sıklıkla astım hastalarında görülür.
• Kolonize aspergillozis (aspergilloma) mantarın respiratuar sistemde minimal invazyonla ya da invazyon göstermeden büyümesi anlamına gelir. • Kolonize edilmiş akciğer kaviteleri genellikle önceki tüberküloz, bronşiektazi, eski infarktlar veya abseler sonucudur. • Kavite içinde hiflerin proteinöz debrilerde üreyerek kitle yapması, kahverengimsi «mantar topları»nı oluşturur. Çevreleyen inflamatuar reaksiyon az olabilir veya kronik inflamasyon ve fibrozis gelişebilir. • İnvaziv aspergillozis immünsuprese hastalarda fırsatçı bir enfeksiyondur. Primer lezyonlar genellikle akciğerdedir fakat yaygın hematojen yayılımlarıyla kalp kapakları ve beyinde de görülür. • Akciğerde keskin sınırlı, yuvarlak, gri odaklar içeren hemorajik sınırlı «hedef lezyonlar» oluşturan nekrotizan pnömoni formunu alır. ASPERGİLLOZİS
381
ASPERGİLLOZİS MORFOLOJİSİ - II • Aspergillus 5-10 μ kalınlığında, (40 derecelik) dar açıyla dallanan septalı hifalar ve “fruiting body” oluşturur. • “Fruiting” cisimciği görülmezse Pseudallescheria boydii ve Fusarium spp.den ayırt edilemez. • Kan damarlarını invaze etmeye meğilli olan Aspergillus, nekrotizan inflamatuar doku reaksiyonu üzerine genelde hemoraji ve infarktüs eklenmesine neden olur. • İmmünsüprese kişilerde rinoserebral Aspergillus infeksiyonu mukormikozların (ör: Mucor spp., Rhizopus spp.) yol açtığı infeksiyona benzer ve bazen de mikst infeksiyon olur.
MUKORMİKOZİS (ZİGOMİKOZİS) • Doğada yaygın, normal bireylere zarar vermez. • Mukormikoz fırsatçı infeksiyondur. • Mucor spp., Rhizopus spp., Cunninghamella spp.: Mukormikotina • Yatkınlık nedenleri (majör) - Nötropeni - Kortikosteroid kullanımı - Diabetes mellitus (kontrolsüz) - Demir yüklenmesi - Kutanöz bariyerin bozulması (yanık, cerrahi yaralar, travma)
382
Mukormİkoz patogenezİ - I • Sporların inhalasyonu en sık vücut giriş yolu, diğer yollar perkütan, yutma • İlk savunma, germinatif sporangiosporların makrofajlarda fagositozu ve oksidatif olmayan öldürme • Hifal komponent, TLR2 tarafından tanınır ve IL-6 ve TNF gibi sitokinlerin proinflamatuar akışıyla sonuçlanır • Germinasyondan sonra nötrofiller direk olarak hifa duvarını hasarlayarak hifaları öldürürler • Eğer makrofaj ve nötrofiller sayı veya fonksiyonları bakımından zayıflarlarsa invaziv infeksiyon gelişir
MUKORMİKOZ PATOGENEZİ - II Mucormycotina infeksiyonunda demirin rolü Demir Mucormikotina için promotördür Ortamda serbest demirin bulunması infeksiyon ihtimalini artırır: Diabette ketoasidoza bağlı serbest demir artışı ve/veya glikolizasyon indüksiyonuyla demire afinitenin düşmesi Kronik demir şelasyonu tedavisinde deferoksamin mantarlar için siderofor gibi davranır MUKORMİÇETLERİN MORFOLOJİSİ • Sıklıkla dik açıyla dallanma yapan, septasız, değişken çaplarda (6-50 μ) hifalar • Toz ve havada yaygın olarak bulunan sporların solunması veya yutulması yoluyla primer invazyon alanları nasal sinüsler, akciğerler ve gastrointestinal traktüstür. • Rinoserebral mukormikozda nazal sinüslerden orbita ve beyine yayılım olabilir
383
• Çoğu insan yaşamın erken dönemlerinde geçici olarak infekte olur, sonra infeksiyon ortadan kalkar. • Semptomatik infeksiyonların mortalitesi %10-14’dür; düşük gelirli ülkelerde ve kırsal kesimlerde daha yüksek • P. Jirovecii infeksiyonunda ekstrapulmoner bulgular sık olarak görülmese de lenf nodu, dalak, kemik iliği ve karaciğer gibi bölgeleri tutabilir. Bu infeksiyona verilen cevap hem hümoral hem hücresel immün yanıtı uyarır. Pneumocystis Histopatolojk bulgular alveolar interstisyel kalınlaşma ve akciğer lümeninde eozinofilik balpeteği eksudasıdır. • Floresanla konjuge antikor boyaları tanıda sıklıkla kullanılır. Pneuomocystis spp. için spesifik olmasa da β-D-glukan seviyesi yükselir, ayrıca tanıda sensitif ve spesifik PCR testleri kullanılır. • Birçok Pneumocytis spp. mevcuttur ve her bir türü konak spesifiktir. P. jirovecii için çevresel kaynak ve insan dışında eksternal rezervuar tespit edilememiştir. • Bulaş hava yoluyladır, sağlıklı bireylerin rezervuar olabileceğine dair kanıtlar vardır.
Pneumocystis İnfeksİyonları - I • P. jirovecii akciğer enfeksiyonları ve AIDS hastalarında önemli fırsatçı enfeksiyonlar meydana getiren maya benzeri bir mantardır. • Hızla progrese olan bilateral pnömoniye neden olabilir. • Organizma ilk zamanlarda protozoal parazit olarak sınıflandırılmış • Trofozoit (1-4 μ), sporosit (5-6 μ) ve kist (5-8 μ) formunda olabilir. Kistleri karakteristik kase şekline ya da santralde noktası olan oval şekle sahiptir. • Nukleus ve mitokondrileri Wright-Giemsa boyasıyla görünür. Trofozoit formu methenamin gümüş gibi bir hücre duvarı boyasıyla görülemez; ama sporosit ve ascus formları görülebilir. Krİptokok lezyonları • Cryptococcus spp. neden olduğu majör lezyonlar santral sinir sistemindedir: Meninksler, kortikal gri cevher ve bazal nukleuslar (akciğerde soliter pulmoner granülom – «coin» lezyon) • Kriptokoklara verilen immün yanıt: - İmmünsuprese bireylerde inflamatuar yanıt gelişmeyebilir, böylece jelatinöz mantar kitleleri meninkslerde büyüyebilir ya da gri cevherdeki perivasküler Virchow-Robin aralığını genişletebilir (sabun köpüğü lezyonları). - Ağır immün yetmezlikli hastalarda C. neoformans cilt, karaciğer, dalak, adrenal ve kemiklere yayılabilir. • İmmün sistemi sağlıklı veya uzamış hastalığı bulunanlarda mantar makrofaj, lenfosit ve yabancı cisim tipi dev hücrelerden oluşan kronik granülamatöz reaksiyonu uyarabilir. • Süpürasyon ve nadir de olsa Willis poligonunda granulomatöz arterit görülebilir.