UDT I Flashcards

(38 cards)

1
Q

ilk çağlarda iktisadi düşünceler

A

İlk Çağlar üzerine yapılan araştırmalar,
i) Eski Doğu uygarlıklarında en çok değer verilen ekonomik uğraşının tarım sektörü olduğunu;
zenginlik ve fakirliğin Tanrının emirlerine uymanın veya uymamanın ödülü veya cezası sayıldığını;
faizle ödünç vermenin meşru görülmediğini göstermektedir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

eflatun econ görüşleri

A

Örneğin, Eflatun (M.Ö. 427-347) Republik adlı kitabında ideal bir devlet tasvir etmiş, zamanının bireysel mutluluğu esas alan düşüncelerine karşı ahlak kurallarına dayanan «güçlü bir devlet» düşüncesini savunmuş;
toprak mülkiyetinin eşit biçimde dağıtılmasını ve veraset hakkının sınırlandırılmasını istemek suretiyle kollektivist görüşlere uygun düşünceler ortaya atmış; paranın servet olmadığını, mübadele aracı olduğunu açıklamıştır

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

aristo econ

A

Aristo (M.Ö. 384-322) ya göre, zengin olmanın doğal ve doğal olmayan yolları vardır: «Oikonomik=ev idaresi» adını verdiği zaruri gereksinmeleri gideren malların üretim ve mübadelesine ilişkin faaliyetler doğal ve adildir;
«krematistik» sözcüğü ile ifade ettiği, yalnız kazanç sağlamak amacı ile yapılan ticaret doğal ve adil değildir.
O parayı zorunlu bir mübadele aracı olarak görmekte; mübadelenin insanları birbirlerine bağlayan gereksinmelerden doğduğunu ileri sürmekte; faizle ödünç vermeyi iyi görmekte, adil fiyattan söz etmektedir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

eski roma econ

A

iii) Eski Roma’da ekonomik konular üzerindeki düşünceler eski Yunan filozoflarının düşüncelerinden fazla bir gelişme gösterememiştir. Güçlü bir hukuk sistemi kurmayı başaran Roma İmparatorluğu’nda iktisadi düşünceler daha çok Roma Hukuku içinde yer almaktadır.
Ticaret ve kredi ile uğraşmak, Eski Yunan’da olduğu gibi, hakim sınıfların şan ve şerefine uygun görülmüyor; bu sınıflar tarımsal gelirlerle geçiniyorlardı.
Romalı yazarlardan bazıları büyük toprak mülkiyetini (latifundia) eleştirmişlerdir. Bu eleştirilerin
Roma’da büyük malikanelerin çoğalması,
kısmen esaret kurumunun durmadan genişlemesi,
kısmen İmparatorluğa katılan ülkelerden getirtilen ürünlerin rekabeti karşısında küçük toprak sahibi çiftçilerin ezilmeleri sonucu doğduğu ileri sürülmektedir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

orta çağ econ

A

Orta Çağda ekonomik düşüncelere daha çok dini düşünceler hakim olmuştur. İlk çağlarda site ve devlet ekonomik düşüncelerin merkezini oluştururken, Orta Çağda Tanrı ülkesi, ümmet teşkil etmeye başlamıştır.
Orta Çağın sonlarına doğru münferit ekonomik konular üzerinde duran bazı yapıtlar yayınlanmış ise de, bu dönemde sistematik bir ekonomik düşüncenin varlığından söz etmek mümkün değildir.

Ekonomik düşüncelere İlk Çağlarda olduğu gibi, daha çok felsefi ve ahlaki düşünceler arasında yer verilmiş; ancak bu düşüncelerde büyük ölçüde dini inançlara bağlı kalınmıştır.
Gerçekten, bu dönemin en büyük özelliğini inanç ve bilimin ayrılmamış olmasında görmek mümkündür. Feodalite ve kölelik kurumları vardır. Tarıma dayalı bir ekonomi mevcuttur.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

Saint Thomas

A

Orta Çağın bazı ekonomik konular üzerinde duran tanınmış bir düşünürü Saint-Thomas d’Aquin (1225-1274) dir. Bir rahip olan Saint-Thomas Aristo’nun etkisinde kalmış, Aristo’nun düşüncesini Hıristiyan dini ile birleştirmeye çalışmıştır.

Saint-Thomas’ın İlk Çağlara göre getirdiği en önemli yeniliklerden biri emeği zorunlu ve iyi görmesi olmuştur.
Ona göre, tembellik kötüdür; çalışmak hem ekonomik bakımdan hem de ahlaki bakımdan zorunludur. Bununla beraber, Saint-Thomas eski Yunan filozofları gibi köleliği doğal ve yararlı görmektedir.

Saint-Thomas İlk Çağlara hakim olan düşüncelerde olduğu gibi, sınırsız kazanç hırsına yol açan ticari davranışları doğru bulmaz.
Ona göre, bir şeyi gerçek değerinden pahalı satmak veya ucuza almak günah işlemektir.
Faiz almak haramdır.
Para bir değişim aracıdır; kendiliğinden bir şey yaratmaz.
Ödünç alanın sağladığı gelir emeğinin karşılığıdır. Ödünç veren emek harcamadığı gibi, işin riskini de taşımaz. O halde faiz almak gelirin kaynağı prensibine aykırıdır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

Farabi ve İbni Rüşd

A

VIII inci ve IX uncu yüzyıllarda eski Yunan filozoflarının yapıtları Arapça’ya çevrilmiştir. Farabi ve İbni Rüşd gibi İslâm filozofları eski Yunan felsefesi ile İslâm felsefesini telife çalışmışlardır.
Orta Çağda Hıristiyan aleminde olduğu gibi, Arap ve İslâm dünyasında da dini inanç ve düşünceler ekonomik yaşama nüfuz etmiştir; fedoalizm kurumları vardır. İslâm dini faizi meşru görmemektedir

Bu durum İslâm ülkelerinde bankacılığın gelişmesini olumsuz yönde etkilemiştir.
Özellikle kapitalizmin gelişmesinden sonra Batı ülkelerinde servet ve para temini için gösterilen çabanın İslâm ülkelerinde yakın zamanlara kadar para tamahı, mal canlısı gibi sözlerle yerildiği görülmektedir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

İbni Haldun

A

İbni Haldun ekonomik araştırmalarında göçebelik (nomadizm) ve uygarlık (ürbanizm) konuları üzerinde durmuş; bu ekonomik merhalelerden birinden diğerine geçen toplumların kültürlerinde büyük değişiklikler olacağını açıklamıştır.

İbni Haldun nüfus artışının ekonomik ve siyasal güç bakımından etkilerine değinerek, bir ülkenin diğer ülkelere nazaran üstünlüğünü sağlayan sebepler arasında nüfus fazlalığının önemi belirtmiş;
bir devletin gücünün ordusu ile maliyesine dayandığına işaret ederek, sağlam bir devlet maliyesi kurulması için uyulması gereken hususları açıklamıştır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

Bodin

A

merkantilist olmasına rağmen

Gerçekten, ilk merkantilistler para ve zenginliği aynı gördükleri halde, sonraları bu düşünceye karşı bazı eleştiriler ileri sürülmüştür.
Örneğin, Jean Bodin (1530-1596) para miktarındaki artışın enflâsyona yol açacağını ileri sürmüş, klasik ekonomistlerin miktar teorisine esas olan
P = M . F
formülünü ortaya atmıştır. Burada P para miktarını, M para ile mübadele edilen mal miktarını, F fiyat düzeyini göstermektedir

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

Sir William Petty

A

XVII nci yüzyılda Sir William Petty zenginliğin emek ve araziye bağlı olduğunu ileri sürmek suretiyle Fizyokrasiye;
işbölümünün yararlarını açıklamak suretiyle A. Smith’e öncülük etmiştir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

başlıca fizyokratlar

A

Başlıca fizyokratlar 1694-1774 yılları arasında yaşıyan Dr. François Quesnay, Dupont de Nemours (1739-1817), Mercier de la Riviere (1720-1793), Le Trosne (1728-1780), Baudeau (1730-1792), Turgot (1727-1781) ve Mirabeau’dan oluşmaktadır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

Fizyokrasinin kurucusu

A

Fizyokrasinin kurucusu olan Dr. Fr. Quesnay bir hekimdir. Çocukluğu köyde geçmiş, 12 yaşında okumayı öğrenmiş, daha sonra kendi çabası ile tıp öğrenimi yapmış, doktor olarak XV inci Louis’nin saray hekimliğine kadar yükselmiş bir kimsedir.
Önce tıp alanında bazı yayınlar yapmış, 62 yaşında ekonomi alanında yayın yapmaya başlamıştır. Kendisine ekonomik düşünceler tarihinde ününü sağlayan «Tableau Economique» —Ekonomik Tablo— adlı yapıtını 1758 de yayınlamıştır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

fizyokrat mercier de la riviere sözü

A

Oysa, sanayi ve ticaret sadece maddenin şeklinde, yapısında ve yerinde değişiklik yapar; girdilerden fazla bir şey meydana getirmez. Mercier de la Riviere bunu «toplama çoğaltma değildir» sözü ile ifade etmiştir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

Lavousier kanunu

A

Kuşkusuz fizyokratlar «Doğada hiç bir şey yoktan varolmaz, hiç bir şey kaybolmaz» biçiminde ifade edilen Lavoisier kanununu henüz tanımamışlardır.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

A Smith

A

(Sanayi devrimi) liberal kapitalizm merkantilizme göre daha ileridir. İlk kez bir sınıfın (sanayici ve çiftçi) çıkarlarını değil, toplumun müşterek çıkarlarını esas almıştır.

Merkantilistler para ile serveti birbirine karıştırmışlardır. Bir kişinin sahip olduğu para, onun servetinin (zenginliğinin) bir bölümünü teşkil etse de, toplum bakımından servet değildir. Çünkü, toplumun elindeki para miktarı artarsa, toplumun zenginliğinde bu yüzden bir artış olmaz. Toplum açısından para bir mübadele aracından başka bir şey değildir.

Fizyokratlar yanlış. Yalnız tarım değil, öteki ekonomik sektörler de, özellikle sanayi de produktiftir.

A. Smith’e göre, ulusal zenginliğin kaynağı ulusal emektir.

Bir makasın üretilmesi için ulusal ve uluslararası çeşitli insan gruplarının çalışması gereklidir. mal ve hizmetler geniş bir işbölümü ve işbirliği içinde üretilmelidir. mübadele parayı zorunlu kılar.

para ülkenin zenginliğinin ölçüsü değil, bir mübadele aracı ve değer ölçme vasıtasıdır. Vergi herkesten alınmalıdır.
hizmet üretken değil, maddi şeyler üretenler produktif. tarım prod, avukat değil.
işbölümünün yararları.
inviible hand
devlet müdahalesi, ticaret bilançosunu lehe çevirmek amacı ile devlet tarafından tedbir alınması yolundaki merkantilist düşünceyi eleştirir.
hukuk ve ahlak kurallarına uygun davranılmalı.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

cromwellin serbestlik kısırlaması (liberal)

A

Cromwell’in deniz taşımacılığı kanununu savunmuştur. Bunun için gösterdiği gerekçe şudur: Devletin güvenliği ve ülkenin savunması zenginlikten daha önemlidir.

17
Q

baptiste say

A

smith tarımı, bu sanayiyi destekliyor.
iktisat fizik gibi bir bilimdir. kurallarını koymak lazım.
mahreçler kanunu:Mallar mallarla mübadele edilir; para bir mübadele aracından başka bir şey değildir.
ekonomik krizleri ele almış

18
Q

mahreçler kanunu

A

say:Mallar mallarla mübadele edilir; para bir mübadele aracından başka bir şey değildir.

Her arz kendi talebini yaratır. Çünkü üretken mal ve hizmetlerin satışlarından elde edilen paralar mal ve hizmetlere harcanır; insanlar ellerine geçen gelirin bir bölümünü gelecek gereksinmelerini düşünerek tasarruf etseler bile, tasarruflarını atıl tutmazlar; bir işe yatırarak veya ödünç vererek değerlendirmek isterler.

Böylece tasarruflar kadar yatırım yapılarak, ekonomide toplam arzla toplam talep arasında denge sağlanmış olur, gelire eşit harcama yapılır. Buna göre fazla üretim veya talep yetmezliği söz konusu olmaz.
üretim fazlası yok, çünkü ancak talebi olan mallar üretilir. ekonomik daralmayı önlemek için üretimi kısmak değil arttırmak lazım.

19
Q

malthus

A

halkın sefaleti yiyecek (aritmetik)ve artış hızı (geometrik) orantısızlığından ileri gelmiştir. nüfusu bırakırsan 25 yılda bir katlanır

20
Q

ricardo

A

1817 - Ekonomi Bilminin İlkeleri
değer, fiyat, ücret, rant, kâr gibi konular
kullanma değeri ve mübadele değeri olmak üzere ikiye ayırarak incelemektedir. Kullanma değerini fayda ve kıtlık belirler. Mübadele değerini belirleyen öğe ise emektir.

Ancak verimli arazi verimsiz araziye nazaran diferansiyel rant sağlar. Ona göre rant değere bir şey katmaz; değer rantı yaratır.

doğal fiyat ve piyasa fiyatı ayırımı yapmıştır. Doğal fiyat üretimin sürdürülmesi için gerekli ve yeterli fiyat olup, maliyete, yani emek miktarına eşittir. Piyasada fiyat arz ve talebe göre oluşur. doğal ücret: asgari geçinme haddi.
) D. Ricardo’nun rant teorisi, emek-değer teorisinin bir sonucudur
altın değil kağıt para kullanılsın.
uluslararası mübadeleyi nisbi maliyetler arasındaki farkla açıklamıştır.

21
Q

J St Mill

A

1848 İktisadi Biliminin İlkeleri (ricardoyla aynı isim). utilitarianist. önce lib sonra sosyalist. fakirler evlenmesin.
arz=talep=fiyat
doğal değeri maliyet belirler.
ücret fonu teorisi:
Ücretler emek arzı ve talebince belirlenir. Emek talebinin göstergesi, firmaların işçi ücretleri için ayırdığı ücret fonu miktarıdır. Ücret fonu sermayeden hammadde alımı için gerekli miktar çıkıldıktan sonra geriye kalan kısımdır.

Ortalama Ücret = Ücret Fonu / İşçi Sayısı

22
Q

MARJİNAL VERİMLİLİK TEORİSİ

A
  1. yy’nin sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Tam rekabet koşullarında geçerlidir. Serbest rekabet koşullarında her bir işçinin ücreti, son işçinin marjinal verimliliğine eşit olacaktır. Ücretler, sabit üretim koşulları altında çalışmak isteyenlerin sayısının azalması veya işçi sayısı sabitken işçilerin verim artışıyla yükselebilir.
23
Q

Mill karşılıklı talep kanunu

A

Karşılıklı Talep Kanunu’na göre oluşan uluslararası fiyat, her iki ülkenin de ticaret dengesini sağlayacak şekilde belirlenmelidir. Diğer bir deyişle oluşan uluslararası fiyattan Türkiye’nin ku­maş karşılığında teklif edeceği buğday miktarı, İngiltere’nin buğday karşılığında vermek iste­yeceği kumaş miktarına eşit olmalıdır. Bu eşitliği sağlayan uluslararası fiyattan Türkiye’nin buğday ihracatı, İngiltere’nin buğday ithalatına, İngiltere’nin kumaş ihracatı ise Türkiye’nin ku­maş ithalatına eşitlenerek uluslararası ticarette denge sağlanır

24
Q

bir takım liberalistler

A

— İngiltere’de Cobdin (1804 - 1865), John Bright (1811 - 1889);
— Fransa’da Leroy - Beaulieu (1809 - 1874), Charles Dunoyer (1786-1862) Fr. Bastiat (1801 - 1850);
— Amerika’da Henry Charles Carey (1793 -1879);
— Almanya’da Prince Smith (1809 - 1874), Faucher (1820 - 1878) gibi.
Bunlardan Fransız ekonomisti Fr. Bastiat ile Amerika’lı Carey önemlidir.

25
Bastiat (liberal)
«uluslararası alış verişi kolaylaştırmak için dağlar delinerek tüneller açılırken, bu tünellerin iki ucuna gümrük engelleri koymak ne kadar gülünç bir şeydir».
26
SİMONDE DESİSMONDİ (müdaheleci)
İktisat biliminin yeni ilkeleri ekonomi ahlak bilimidir. ekonomi refahı incelemeli, hizmet etmeyi amaçlamalıdır. müteşebbislerin bilgisi tam değildir. lükse yönelir. makineleşmeyle büyük firmalar küçükleri yiyecek. — Küçük çiftçi ve sanatkârların korunmasını; — Küçük firmaların teşvik edilmesini; — İşçilere sendika kurma, hafta tatili hakkının tanınmasını; — Kadın ve çocuk işçilerin ağır işlerde çalıştırılmamasını; — İşverenlerin hastalık, ihtiyarlık ve işsizlik hallerinde işçilere yardıma zorlanmasını istemektedir.
27
alman tarihçi okulu
XIX uncu yüzyılın ortalarında Wilhelm Roscher, Bruno Hildebrand ve Karl Knies'in yayınları ile kurulan Alman Tarihçi Okulu klasik düşünceye bir tepki olarak ortaya çıkmış, aynı yüzyılın sonlarına doğru Gustav Schmoller, Lujo Brentano, Karl Bücher, Wilhelm Lexis, Werner Sombart gibi ünlü profesörlerin yayınları ile doruk noktasına ulaşmıştır. ekonomik ilkeler rölatiftir. soyut teoriler değil, gerçek hayat açıklanmalı. kimisi deterministtir. Alman iktisatçıları tarafından eski ve orta çağların kurumları, düşünceleri, sosyal tarih, istatistik, modern ulusların ekonomik organizasyonları v.b. üzerinde sayısız monografiler meydana getirilmiştir. devlet sosyal adalet için müdahale etsin.
28
FRİEDRİCH LİST
politik ekonominin ulusal sistemi ekonomi bilimine nasyonalizmi, sokan bir ekonomisttir almanyada iç gümrükler kalksın, siyasi ve ticari birlik olsun. sanayileşme gümrük koruması ile gerçekleştirilebilir. Gerçi, koruma ulusa bir yük yükler; fakat ulus sınai gelişme için bu yükü üstlenmek zorundadır. Zenginliği yaratan üretim güçleri zenginlikten daha önemlidir. Nüfusun çalışkanlığı ve tasarrufa uyması teşvik edilmelidir. Fr. List'e göre her toplum şu gelişme merhalelerinden geçer : — Avcılık ve balıkçılık merhalesi, — Hayvanları evcilleştirme (çobanlık) merhalesi, — Tarım merhalesi, — Tarım, sanayi merhalesi, — Tarım, sanayi ve ticaret merhalesi
29
thomas more utopia:
Memurlar, rahipler ve prensler bedenen çalışmayacaklar; ulusal amaç ulusun refahını sağlamak olacaktır. Bolluk, yokluk kadar kötüdür; Adada oturanlara taarruz edilirse taarruzu püskürtmek veya komşu ülkeleri saldırganlardan kurtarmak için savaş yapılacak; bunun için vahşi uluslardan, örneğin, İsviçrelilerden ücretli asker kullanılabilecektir. Savaşta her türlü hile yapılabilecektir. Dış ticaret bilançosunun lehe çevirmek için önlem alınacaktır.
30
saint simon
ekonomik liberalizm ile birleştirilebilen bir sanayi düzeni komünizme yol açmış (ama kendisi özel mülkiyete sermayeye karşı değil.) politika üretim bilimi olsun parlamentoda üretim gücü (tic, tar vb) olsun, bunlar ikinci meclisin tekliflerini kabul /red etsin. politik değil iktisadi yönetm olsun. toplum ikiye ayrılır: tembl çalışkan. toplum üretkenlerin elinde olsun.
31
Enfantin ve Bazard
saint simon öğrencileri, düşüncelerini alıp sosyalizme dönüştürmüş fırsat eşitliği olsun. miras kaldırılsın. üretim araçları devlete geçsin. fonksiyonel değil kişisel gelir bölüşümü tembel vs çalışkan
32
Marx vs Saint Simon
Kısaca K. Marx'ın sömürü teorisi onun emek - değer teorisine dayanmaktadır. Oysa, Saint - Simoncular değerle uğraşmamışlardır. Onlar sadece emeğin geliri ile mülkiyet geliri arasındaki fark üzerinde durmuşlar; sanayi organizasyonu içinde tembellere yer olmadığı düşüncesinden hareket ederek, çalışmadan gelir sağlayan mülkiyete karşı çıkmışlardır.
33
kooperatifçi ekonomistler
Fransada Charles Fourier, Louis Blanc, İngiltere'de Robert. Owen v.b. Saint - Simon'culardan farklı olarak sosyal problemlerin çözümünü toplumlaştırmada değil kooperatifleşmede aramışlardır. Kooperatifçiler ferdiyetçidirler; küçük gruplardan oluşan birliklere dayanarak, sosyal problemlerin çözülebileceği inancındadırlar
34
pierre joseph proudhon
Mülkiyet ndir? kitabı. mülkiyet hırsızlıktır. mülkiyet kötü bir şey değil, önemli olan herkese açık tutmak. kapitalizm, sosyalizm komunizme karşı. müşterek mülkiyeti de istemiyor. marx bile ütopik demiş.
35
rodbertus
devlet sosyalizminin öncüsü Çalışan Sınıfın Talepleri "kürsü sosyalizmi"ne karşı
36
ferdinand lasalle
alman işçi birliği marxa benziyor. tüm tarih mülkiyet hakkının giderek sınırlandırılmasından ibaret. laissez faire bir burjuva inancıdır. devlet bir gece bekçisi gibidir.
37
kürsü sosyalistleri
wagner ve schmoller. Rodbertus ve Lassalle tarafından kurulan devlet sosyalizminin bir devamı olan bu düşüncelerin Almanya'da Hıristiyan sosyalistler ve sosyal demokratlar tarafından benimsendiği görülmektedir.
38
anarşizm
Bakunin ve Kropotkin zikre değer. Bakunin kişisel özgürlük ile sosyalizmin bir arada yürütülmesini şu cümle ile açıklamıştır: «Sosyalizm olmadan yalnız özgürlük imtiyaz ve adaletsizlik demektir. Özgürlük olmadan sosyalizm ise, esaret ve şiddet demektir.» devlet hiç olmasın. yegane gerçek ben dir. biz diye bir şey yoktur.