1984 Flashcards
(118 cards)
1
Q
flap
A
kanat çırpmak, kanatçık
2
Q
torn
A
yırtık, kopuk, ayrılmış
3
Q
dominion
A
idare, sahiplik, egemenlik
4
Q
endure
A
tahammül etmek, dayanmak, devam etmek
5
Q
vaporize
A
buharlaştırmak
6
Q
decisive
A
kararlı, katı, kesinkes
7
Q
entail
A
gerektirme, yol açmak, neden olmak
8
Q
entail a risk
A
risk teşkil etmek
9
Q
conception
A
düşünce, fikir, arayış
10
Q
consciousness
A
bilinç, şuur, his
11
Q
spectacles
A
gözlük
12
Q
examine
A
muayene etmek, incelemek, yoklamak
13
Q
devour
A
bir çırpıda bitirmek, parçalayıp yutmak, yok etmek
14
Q
revolutions devour their own children
A
devrimler kendi çocuklarını yer
15
Q
attentively
A
dikkatlice, dikkatli
16
Q
acquaintance
A
tanışıklık, tanıdık
17
Q
tray
A
tepsi
18
Q
grille
A
ızgara
19
Q
beneath
A
altında, aşağıdan, aşağıya
20
Q
prole
A
işçi
21
Q
foresee
A
öngörmek, ileriyi görmek, sezmek
22
Q
march
A
marş, yürüyüş
23
Q
parade
A
geçit töreni, geçit
24
Q
tremble
A
titreme, ürperme
25
conscious
bilinçli, şuuru yerinde
26
oppress
zulm etmek, yarmak, içini daraltmak
27
starve
açlıktan ölmek
28
breed
doğurmak, yavrulamak, çoğalmak
29
gutter
oluk, çatı oluğu, alt sınıf, batakhane
30
interfere
müdahale etmek, girişmek, araya girmek
31
interfere in the internal affairs
iç işlerine karışmak
32
suspicion
kuşku, şüphe
33
decay
çürük, çürümek, yıkılış
34
scratch
kaşımak, kazımak, sıyrık, çizik
35
bruise
bere, yara, ezik, ezmek, yaralamak
36
fade
kararmak, solmak, unutulup gitmek
37
mist
sis, buhar, pust
38
purge
tasfiye, arındırma, temizleme
39
wipe out
yok etmek, silip yok etmek
40
spectacular
muhteşem, olağanüstü
41
doom
mahkum olmak, karar, hüküm
42
extinction
yok olmak, yok etme, feshetme
43
set out
sergilemek, dizmek, başlamak
44
falsifying
gerçeği çarpıtma
45
penetrate
nüfuz etmek, iyice anlamak, işlemek
46
set forth
ileri sürmek, yola çıkmak, öne sürmek
47
pavement
kaldırım
48
assume
saymak, varsaymak, farz etmek
49
tempt
kışkırmak, baştan çıkartmak, kanına girmek
50
tempt someone to do something
birini bir şey yapması için kışkırtmak/ayartmak
51
impulse
dürtü, ani istek
52
vogue
rağbet, moda
53
slum
gecekondu, harabe
54
commotion
kargaşa, şamata, karışıklık
55
vanish
ortadan kaybolma, kaybolma, kaybetme
56
pour
dökme, dökülme, akış
57
presence
mevcudiyet, buradalık, oluş
58
vain
beyhude, faydasız, nafile
59
(a) heap of (something)
bir yığın (bir şey)
60
gleam
parıltı, parıldama, parlaklık
61
hemisphere
yarım küre
62
nod
başı ile onaylamak
63
crush
ezilme, ezmek
64
instinctively
içgüdüsel olarak
65
pale
solgun, soluk
66
intentionally
kasten, kasıtlı olarak
67
bearable
çekilmek, tahammül edilir
68
steadily
durmadan, istikrarlı bir şekilde
69
gaze
gözünü dikmek, dik bakış
70
moss
yosun, bataklık
71
lane
şerit yol, dar geçit
72
awkard
beceriksiz, hantal, sıkıntılı
73
bunch
salkım, demet, bağ
74
faint
bayılma, güçsüz şey ,içi geçmek,
75
scent
koku, hoş koku
76
crackle
çatırdamak, çatırtı
77
twig
ince dal, dal
78
clasp
kavramak
79
daunt
sindirmek, korkutmak, cesareti kırmak
80
cunning
kurnazlık kurnaz
81
climax
doruk, düğüm, zirve
82
coincide
uymak, örtüşmek, kesişmek
83
astonishing
hayrette bırakan, şaşılacak , hayret verici
84
make astonishing claims
çarpıcı iddialarda bulunmak
85
consist
-den meydana gelmek, var olmak, ibaret olmak
86
revolt
baş kaldırı, baş kaldırma
87
corpse
ceset, naaş, cenaze
88
shabby
yırtık, pırtık
89
mantelpiece
şömine rafı
90
saucepan
tencere, uzun saplı tencere
91
amusement
oyalanma, eğlenme, zevk
92
cough
öksürük
93
conceal
gizlenmek, gizli tutmak, örtbas etmek
94
contain
kapsamak, içermeki ihtiva etmek
95
inevitable
kaçınılmaz, kaçınılmaz şey, mutlak şey
96
the inevitable consequence of
olağan sonucu
97
become inevitable
şart olmak
98
admitted
kabul edilen, kabul edilmiş
99
formidable
korkunç, zorlu, dehşetli
100
obey
itaat etmek, sadakat göstermek
101
edge
eşik, köşe
102
wear
aşınma, yıpranma, eskime
103
stove
soba, fırın, ocak
104
reveal
meydana çıkarmak, ortaya çıkarmak
105
ultimate
nihai son, sonuç, netice
106
dull
donuk, sıkıcı
107
ache
ağrı
108
belly
karın, göbek
109
rouse
uyandırma, canlandırma
110
rouse up
uyanmak, canlandırmak
111
lethargy
uyuklama, uyuşukluk, rehavet
112
fling
fırlatma, atılma
113
unrepentant
pişman olmayan, tövbe etmeyen
114
persecute
sıkıntı vermek, rahat vermemek
115
heresy
sapkınlık, sapıklık
116
cruelly
gaddarca, aşırı bir şekilde
117
riddle
bilmece, bulmaca
118
sanity
akıl sağlığı, ruh sağlığı
