Deyimler ve Atasözleri Flashcards
(24 cards)
dört başı mamur
- sıfat, mecaz Her bakımdan istenildiği gibi olan: ”Ülkemizde, elbette yüz binlerce mutlu, sıhhatli, şen, dört başı mamur çocuk var.” - Talât Sait Halman
- sıfat, mecaz Eksiksiz, kusursuz: ”Dört başı mamur bir muhalefet gazetesi çıkarırız.” - Hıfzı Topuz
mal canın yongasıdır
insan, malına gelen zarardan, canına gelmişçesine acı duyar
anlamında kullanılan bir söz.
aman dilemek
önce direnirken zor karşısında boyun eğip canının bağışlanmasını dilemek: ”Bir düzine kadarı, aman dilemeye bile vakit bulamadan devrildi.” - Tarık Buğra
baskısız tahtayı yel alır, yel almazsa sel alır
kontrol altında bulundurulmayan veya gereği gibi korunmayan gençler kötü yollara sürüklenebilirler
anlamında kullanılan bir söz.
yandan çarklı
- sıfat Her iki yanında birer çarkı bulunan ve bu çarklarla ağır hareket eden (vapur): ”Ada vapuru yandan çarklı / Bayraklar donanmış cafcaflı” - Melih Cevdet Anday
- sıfat Bir yanına eğilerek yürüyen.
- isim, argo Şekeri yanına konulmuş olan kahve veya çay.
- isim, argo Çaçaron.
yaya kaldın tatar ağası
istediğini elde edemeyen, başarısızlığa uğrayan kimseler için kullanılan bir söz.
ipin ucunu kaçırmak
teklifsiz konuşmada
yönetimde veya bir şeyi kullanmada gereken ölçüyü yitirmek:
”Bu kadar çalıştığım hâlde, ölçülerim pek mi aykırıdır nedir, yine ipin ucunu kaçırıveririm.” - Orhan Veli Kanık
(bir şeyden) el ayak (veya etek) çekmek
uzaklaşmak, kaybolmak:
“Tarzının, yönteminin piyasadan el ayak çekmek zorunda kalacağını açık seçik kavrıyorsunuz.” - Selim İleri
“Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir.” - Samiha Ayverdi
beyninden vurulmuşa dönmek
beklenmedik bir durum karşısında olağanüstü bir üzüntü ve şaşkınlığa uğramak: ”Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü.” - Erhan Bener
dünyasından geçmek
her şeye karşı ilgisiz duruma gelmek.
neye uğradığını bilememek (veya anlamamak veya şaşırmak)
ansızın üzücü, sıkıcı, neşeli, güzel veya hoş bir durumla karşılaşmak: ”Martı gibi, şiirli, duygu dolu bir oyunla karşılaşınca neye uğradığını şaşırır.” - Necati Cumalı
misk yerini belli eder
değerli kişi nerede olsa varlığını gösterir
anlamında kullanılan bir söz.
körle yatan şaşı kalkar
değersiz, kötü kimselerle ilişki kuranlar kötü huylar edinirler
anlamında kullanılan bir söz.
kerameti kendinden menkul
sahip olduğu nitelikleri abartarak söyleyen kimse için kullanılan bir söz: ”Kerameti kendinden menkul şeyhler gibi bu armağanlar onların eksik olan kabiliyetlerinin bir çeşit icazeti oluyor.” - Haldun Taner
keramet buyurdunuz (veya keramette bulundunuz)
çok doğru söylediniz, çok güzel yaptınız
anlamında kullanılan bir söz.
kılı kırk yarmak
titiz ve ayrıntılı bir biçimde incelemek, önemle üstünde durmak: ”Senin gibi kılı kırk yaran bir kıza name beğendirme başarısından dolayı sevgiliniz beyefendiyi kutlarım.” - Hüseyin Rahmi Gürpınar
ezilip büzülmek
güç bir duruma düşüp davranışlarıyla utandığını belli etmek: ”Etrafındakiler hanımefendiye karşı bir suç işlemiş gibi ezilip büzülüyorlar.” - Halide Edip Adıvar
in cin top oynamak
hiçbir canlı varlık bulunmamak: ”Adam inlerle cinlerin top oynadığı yolda mezarlığın yıkık duvarına sıçradı.” - Çetin Altan
insan kıymetini insan bilir
bir kimsenin ne kadar değerli olduğunu ancak o kimsenin değerini ölçebilecek nitelikteki insanlar anlar
anlamında kullanılan bir söz.
balon uçurmak
ilgililerin ne diyeceklerini ve nasıl davranacaklarını anlamak amacıyla aslı olmayan bir haber yaymak.
hangi akla hizmet ediyor?
ne gibi bir düşünce ile böylesine olmayacak, mantıksız bir iş yapıyor?
anlamında kullanılan bir söz.
dört ayak üstüne düşmek
- tehlikeli bir durumdan zarar görmeden kurtulmak.
- işi rast gitmek: ”Yüze gülücü, her dönemde dört ayak üstüne düşen Efruz’un hayat hikâyesini sergileyen piyesim, yurtta bini aşkın defa oynadıktan sonra, televizyon oyunu hâline getirilince yasaklandı.” - Haldun Taner
teşbihte hata olmaz (veya olmasın)
yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha etkili bir hava verilmesi, saygısızca bir davranış değildir, kimse bundan alınmamalıdır
anlamında kullanılan bir söz.
İki el bir baş için
“ancak kendi geçimini sağlayabilenler, başkalarına yardım edecek bir durumda değildir” anlamında kullanılan bir söz:
“Başlı başına kalsın. İki el bir baş için olduğunu düşünsün.” - Ahmet Midhat Efendi