selâse -3 Flashcards

(33 cards)

1
Q

confirm

A

doğrulamak, teyit etmek, tasdiklemek

Music was invented to confirm human loneliness.
[Müzik; insan yalnızlığını teyit etmek için icat edildi.]

[verify, certify]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

consider

A

düşünmek, göz önüne almak, dikkate almak

the house is cheap, when you consider where it is
ev ucuz, nerede olduğunu hesaba kattığınızda/ düşündüğünüzde

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

consist

A

-den oluşmak

the exhibition consists of 180 drawings
sergi 180 çizimden oluşuyor

be composed or made up of

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

constitute

A

oluşturmak, teşkil etmek

single parents constitute a great proportion of the poor
[bekar ebeveynler yoksulların büyük bölümünü teşkil eder/oluşturur.]

be (a part) of a whole.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

construct

A

inşa etmek
Depression is the inability to construct a future.
[Depresyon bir gelecek inşa edememedir.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

contain

A

içermek, kapsamak
does this drink contain alcohol ?
[bu içecek alkol içeriyor mu ?]
[include, involve, encompass]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

contribute

A

katkıda bulunmak, sebep olmak

Anger does not contribute to anything good.
[Öfke hiçbir iyi şeye katkıda bulunmaz.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

control

A

kontrol etmek, denetlemek
Rage causes you to be unable to control events.
[Öfke, olayları kontrol edememenize neden olur.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

cost

A

mal olmak, tutmak (tutar)
Kind words do not cost much. Yet they accomplish much.
[Kibar kelimeler çok (bir şeye) mal olmaz/çok tutmaz, Ama onlar çok şey başarırlar.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

cut

A

kesmek, azaltmak
You can cut all the flowers but you cannot block spring coming.
[Bütün çiçekleri kesebilirsin ama baharın gelmesini engelleyemezsin.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

decline

A
  1. azalmak
  2. reddetmek
    He declined my offer.
    [Teklifimi reddetti]
How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

define

A

tanımlamak, açıklamak

what I do that defines me.
[yaptığım şey tanımlar beni.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

demand

A

talep etmek, gerektirmek
No one can be good for long if goodness is not in demand.
[Hiç kimse iyi olamaz uzun süre, eğer iyilik talep edilmezse.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

demonstrate

A

göstermek, kanıtlamak
The survey clearly demonstrates that tourism can have positive benefits.
[Anket, turizmin olumlu faydaları olabileceğini açıkça göstermektedir.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

deny

A

inkar etmek, reddetmek
He never denied that he said those things.
[Bunları söylediğini asla inkar etmedi.]

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

depend on

A

bağlı olmak, güvenmek
The country depends heavily upon foreign aid.
[Ülke, büyük ölçüde dış yardımlara bağımlı/bağlı.]

17
Q

derive

A

türemek, kaynaklamak

The story derives from a very common fairy tale.
[Hikaye çok yaygın bir masaldan türemiş/kaynaklanıyor]

18
Q

detect / detector / detective

A

tespit etmek, bulmak, sezmek

Some sounds cannot be detected by the human ear.

[Bazı sesler, insan kulağı tarafından tespit edilemez.]

19
Q

determine

A

belirlemek, saptamak
Eye colour is genetically determined.

[Göz rengi genetik olarak belirlenir.]

20
Q

develop

A

gelişmek, büyümek
This exercise is designed to develop the shoulder and back muscles.

[Bu egzersiz omuz ve sırt kaslarını geliştirmek için dizayn edilmiştir.]

21
Q

differ / different / difference ( v / j / n )

A

farklı olmak, farklılık göstermek
The three birds differ in small features (

[Üç kuş küçük özelliklerde farklılık gösterir/farklıdır]

22
Q

direct / direction

A

yönlendirmek, yönetmek
She directs a large charity.
[O büyük bir hayır kurumunu yönlendiriyor/yönetiyor]
teknik direktör: teknik yönlendirici/yönetici
direction: yön

23
Q

disappear

A

gözden kaybolmak, yok olmak
The sun disappeared behind a cloud.
[Güneş bir bulutun arkasında gözden kayboldu.]

24
Q

disappoint / disappointment

A

hayal kırıklığına uğratmak
We don’t want to disappoint the fans.
[Taraftarları hayal kırıklığına uğratmak istemiyoruz.]

25
discover / discovery
keşfetmek, bulmak Scientists have discovered how to predict an earthquake. [Bilim insanları bir depremi nasıl öngörüleceğini keşfetti.]
26
display
sergilemek, göstermek The museum displays the tools and clothes of natives. [Müze yerlilerin kıyafet ve aletlerini sergiliyor.]
27
distinguish
ayırt etmek, ayrım yapmak He's colour-blind and can't distinguish the difference between red and green easily. [O renk körüdür ve kırmızı ile yeşil arasındaki farkı kolayca ayırt edemez.]
28
disturb / disturbance
rahatsız etmek, karıştırmak Please don’t disturb Bâki– he’s trying to do his homework. [Lütfen Bâki'yi rahatsız etme - o ev ödevini yapmaya çalışıyor.]
29
dominate / domination
egemen olmak, hükmetmek galatasaray ligi güzel oyunuyla domine ediyor. They work as a group - no one person is allowed to dominate. [Onlar grup olarak çalışırlar - hiç kimsenin egemen olmasına izin verilmez.]
30
doubt / doubtful
şüphelenmek, şüphe etmek He's never lied to me before, so I have no reason to doubt his word. [Daha önce bana hiç yalan söylemedi, bu yüzden sözünden şüphelenmek için hiçbir nedenim yok.]
31
employ / employee
işe almak, istihdam etmek, kullanmak The factory employs 87 workers. [Fabrika 87 işçi istihdam ediyor/kullanıyor]
32
encounter
karşılaşmak, rastlamak We encountered a problem [Bir problemle karşılaştık]
33
end
sona ermek, bitirmek, bitmek Our arguments always end in tears. [Tartışmalarımız daima gözyaşları içinde bitiyor/ sona eriyor.]