vahid - 1

Question 1

surpass

Answer 1

exceed, be greather than.

aşmak, ötesine geçmek

the book’s success surpassed everyone’s expectations
~kitabın başarısı herkesin beklentilerini aştı.

Question 2

affect

Answer 2

1/ etkilemek
:: It’s a disease which affects many older people
(bu bir hastalıktır birçok yaşlı insanı etkileyen)
I was deeply affected by the film.
(filmden derinden etkilendim)

Question 3

abandon

Answer 3

terk etmek, bırakmak

syn: leave

She could not abandon her babies to him, even if he was their father.
( Bebeklerini ona bırakamadı, o babaları olsa bile. )

Question 4

absorb

Answer 4

emmek, özümsemek, absorbe etmek

syn: suck

The fabric absorbs all the moisture, keeping your skin dry.
(Kumaş bütün nemi emer, cildinizi kuru tutar. )

Question 5

abuse

Answer 5

istismar etmek, taciz etmek, kötüye kullanmak

syn: misuse

the judge abused his power by imposing the fines
~hakim para cezaları dağıtarak gücünü kötüye kullandı

Question 6

accept

Answer 6

kabul etmek, onaylamak

the company has now accepted responsibility for the accident
şirket artık kazanın sorumluluğunu kabul etti.

Question 7

accompany

Answer 7

eşlik etmek

the illness is often accomponied by nausea.
~ hastalığa genelde bulantı eşlik eder

Question 8

accuse (of)

Answer 8

suçlamak, itham etmek

syn: blame (for), charge (with)
he was accused of murdering his wife
~ karısını öldürmekle suçlandı

Question 9

achieve

Answer 9

başarmak, ulaşmak, amacına erişmek

How do you hope to achieve that ?
Bunu nasıl başarmayı umuyorsun ?

Question 10

acquire

Answer 10

elde etmek, edinmek, kazanmak
syn: obtain

After playing tennis all summer, I’ve acquired considerable skill.
[Bütün yaz tenis oynadıktan sonra, önemli bir beceri kazandım.]
acquire ability : yetenek kazanmak/edinmek

Question 11

act

Answer 11

hareket etmek, davranmak, rol oynamak

aksiyon, aktif, aktivite..

governments must act to reduce pollution
[hükümetler çevre kirliliğini azaltmak için harekete geçmeli.

Question 12

adapt

Answer 12

1. uyum sağlamak, adapte olmak
2. bir şeyi bir şeye uyarlamak, uydurmak

It takes time to adapt to a new working environment
( Yeni bir çalışma ortamına adapte olmak zaman alır. )

Question 13

add

Answer 13

eklemek, ilave etmek

additionally: ek olarak, ilaveten
a new wing was added to the building
binaya yeni bir kanat eklendi

Question 14

adjust

Answer 14

ayarlamak, uydurmak

adjust balance: dengeyi ayarlamak

Question 15

admire

Answer 15

hayran olmak, çok beğenmek

admire deeply : derinden hayranlık duymak

you have to admire him for being so determined
bu kadar kararlı olduğu için ona hayran olmalısın

Question 16

admit

Answer 16

kabul etmek, itiraf etmek

syn: confess, accept

he finally admitted that he couldn’t cope with those
sonunda onlarla baş edemediğini itiraf etti/kabul etti.

Question 17

adopt

Answer 17

1. benimsemek
2. evlat edinmek

we’ve adopted a new approach
yeni bir yaklaşım benimsedik

Question 18

advance

Answer 18

ilerlemek, gelişmek
2. avans, ilerleme

syn: progress, improve

army/ troops may advance
ordu/ birlikler ilerleyebilir

Question 19

advise

Answer 19

tavsiye vermek, öğüt vermek, akıl vermek

syn: recommend

his doctor advised him abstain from sodas

Question 20

afford

Answer 20

parası yetmek, gücü yetmek, üstesinden gelebilmek
[efor testi]

I can’t afford a new computer.

Question 21

agree

Answer 21

aynı fikirde olmak, hemfikir olmak

i completely agree with your advice
~tavsiyene tamamen katılıyorum

Question 22

allow

Answer 22

izin vermek, olanak tanımak, müsade etm
syn: allow, let: permit

smoking is not allowed in here
burada sigara içmeye müsade yoktur

Question 23

alter

Answer 23

değiştirmek, değişiklik yapmak

syn: change, modify

Man can alter his life by altering his thinking.
[İnsan düşüncesini değiştirerek hayatını değiştirebilir.]

Question 24

announce

Answer 24

ilan etmek, duyurmak

[anons etmek]

Question 25

anticipate

Answer 25

öngörmek, öyle olmasını beklemek/ummak

we anticipate that prices will fall next year
~ fiyatların gelecek yıl düşeceğini öngörüyoruz/ bekliyoruz.

Question 26

appear

Answer 26

görünmek, ortaya çıkmak
disappear: ortadan kaybolmak

he suddenly appeared in the doorway
[birden kapıda belirdi/ ortaya çıktı]

Question 27

apply

Answer 27

uygulamak, kullanmak, başvurmak

[application= uygulama]

Knowing is not enough; we must apply. Willing is not enough; we must do.
[Bilmek yeterli değil, uygulamalıyız. İstekli olmak yeterli değil, yapmak zorundayız.]

Question 28

appreciate

Answer 28

beğenmek, takdir etmek
müteşekkir olmak

i would really appreciate your help
[yardımın için gerçekten müteşekkirim/ minnettarım.]

Question 29

argue

Answer 29

tartışmak, ileri sürmek
syn: discuss, debate

Wise men argue causes; fools decide them.
[Bilge adamlar nedenleri tartışır; aptallar onlara karar verir.]

Question 30

arise

Answer 30

ortaya çıkmak, meydana gelmek

the whole problem arose from a lack of communication.
~ tüm sorun iletişim eksikliğinden meydana geldi/ ortaya çıktı.

Question 31

arrive

Answer 31

varmak, ulaşmak

we didn’t arrive at any firm conclusions
herhangi bir kesin sonuca ulaşmadık/ varmadık.
we were the last to arrive at the station
istasyona en son varan bizdik

Question 32

ask

Answer 32

sormak, istemek

can I ask you a few questions
sana birkaç soru sorabilir miyim ?
he’s asked for a bike for his birthday
doğum günü için bir bisiklet istedi