PROTEİNLER 4 Flashcards
(57 cards)
PLAZMA PROTEİNLERİ - GENEL BİLGİLER
Serumda total protein miktarı 6,0-8,0 gr/dL’dir.
Plazmadaki proteinler elektroforez yöntemi ile ayrıldığında başlıca beş bant ortaya çıkar.
Serum protein elektroforezi ile plazma elektroforezi arasındaki en önemli fark fibrinojendir.
Serum antikoagülan kullanılmadan alınan düz kan örneğinden elde edildiği için fibrinojen gibi pıhtılaşma faktörleri bulunmaz.
Plazma ise antikoagülanlı tüpten elde edildiği için fibrinojen içerir.
PLAZMA PROTEİNLERİ - ALBÜMİN
Tek bir polipeptit zincirinden oluşan albüminin yapısında 585 amino asit vardır.
Plazma proteinlerinin yaklaşık %40-60’ını oluşturur ve plazma değeri 3.5-5.0 gr/dL arasında değişir.
%40’ı plazmada %60’ı diğer hücre dışı alanlarda yer alır.
Albümin bir glikoprotein olmadığı için, karbonhidrat yan zinciri yoktur. Fakat fizyolojik pH’da yüksek net negatif yükü nedeniyle suda fazla çözünür.
1 gr albümin 18 gr su tuttuğu için vücudumuzun onkotik basıncını sağlamada en önemli protein albümindir.
Plazma proteinlerinin azalmasına bağlı olarak damar içi sıvısının doku aralıklarına kaçmasına ödem denir.
Albümin, vücudumuzda çeşitli moleküllerin transportunda rol oynayan en önemli proteindir.
Bu protein; bakır, kalsiyum, magnezyum ve çinko gibi iyonları, bilirubini, hem grubunu, hormonları (steroit hormonlar, kortizol, aldosteron, T3 ve T4 vb), yağ asitlerini (oleat ve palmitat) ve çeşitli hidrofobik ilaçları (salisilat, warfarin, sülfonamitleri) taşır.
Plazma albümin düzeyi nadiren artar.
Dehidratasyon, albümin artışına neden olan tek durumdur.
Bu durum sentezin artmasına bağlı değil, daha çok sıvı kaybı nedeniyle ortaya çıkan rölatif bir artıştır.
Hipoalbüminemi; deri, gastrointestinal sistem ve böbrek yolu ile kayıplara bağlı olabildiği gibi; karaciğer hasarı, malabsorbsiyon ve malnütrisyon bağlı sentezin azaldığı durumlarda görülür.
Karaciğer hastalıklarında plazmada albümin/globulin oranı azalır.
Nefrotik sendrom, kronik glomerülonefrit, diyabet, sistemik lupus eritematoz, yanıklar ve neoplastik hastalıklara bağlı olarak feçes ile protein kaybı sık olarak görülen hipoalbüminemi nedenleridir.
Ayrıca doku harabiyetine yol açan inflamatuar hastalıklar da negatif akut faz reaktanı olan albümini azaltır.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ
Akut bir inflamasyona veya doku harabiyetine bağlı olarak bazı proteinlerin plazma düzeyleri kısa bir süre içerisinde değişir. Bu proteinlere akut faz proteinleri veya akut faz reaktanları denilir.
Bu proteinlerden;
C-reaktif protein (CRP) 4-6 saat (en erken),
Serüloplazmin düzeyleri 4-20 günde (en geç) yükselir.
Akut inflamasyonda düzeyleri azalan;
Prealbümin
Albümin
Retinol bağlayıcı protein (RBP)
Transferrin
negatif akut faz reaktanları olarak adlandırılır.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - C REAKTİF PROTEİN
İnfeksiyon ve inflamasyonların değerlendirilmesinde kullanılır.
Viral ve spiroketal infeksiyonlarda artmadığından özellikle bakteriyel infeksiyon tanısında değerlidir.
Aynca CRP (hs-CRP) yüksekliği koroner kalp hastalığı riskinin erken bir göstergesi olduğundan, koroner kalp hastalığı için risk taraması amacıyla da kullanılır.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - PREALBÜMİN (TRANSTİRETİN)
Elektroforezde albüminden hızlı hareket eder, ancak plakta görülmesi zordur.
Tiroksinin ve retinolün taşınmasında kullanılır.
Negatif akut faz reaktanlarından biridir.
Ayrıca prealbümin, total parenteral nütrisyon, protein enerji malnütrisyonu gibi beslenme ile ilgili durumların takibinde kullanılan en değerli parametredir.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - RETİNOL BAĞLAYICI PROTEİN
Elektroforezde en önde gider ancak band oluşturamaz.
Negatif akut faz reaktanıdır.
Operasyon sonrası cerrahi hastaların ya da protein enerji malnütrisyonu gibi beslenme ile ilgili durumların takibinde kullanılır.
Retinol taşınmasında rol alır ve bunun için çinko (Zn) gereklidir.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - ALFA 1 ANTİ TRİPSİN (ALFA 1 PROTEİNAZ İNHİBİTÖR)
Bir akut faz reaktanıdır ve antiproteinaz aktivitesi vardır
Alfa1-Antitripsin, elastaz ve kollajenazı inhibe eder.
Eksikliğinde;
Panasiner amfizem
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
Karaciğer sirozu
Hepatosellüler kanser görülebilir.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - ALFA 1 ANTİ KİMOTRİPSİN
Akut inflamasyonda CRP’den sonra hızla yükselir.
Bu protein elastaz ve kollajenaz gibi proteazları inhibe eder.
Bronş sekresyonlarında yüksek miktarda bulunur.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - ALFA 2 MAKROGLOBULİN
IgM ile birlikte molekül ağırlığı en fazla olan plazma proteinidir
Retiküloendotelyal sistem ve karaciğerde sentezlenen, akut faz reaktanı olarak kabul edilmeyen bu protein bir panproteinaz inhibitördür.
Plazmin, pepsin, tripsin, kimotripsin ve katepsin D gibi proteinazlara geri dönüşümsüz olarak bağlanır.
Alfa-2-makroglobülin nefrotik sendromda en çok artan plazma proteinidir.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - HAPTOGLOBİN
Akut faz reaktanı olan haptoglobin alfa-2-globülinlerin %25’ini oluşturur.
Karaciğerde sentez edilen haptoglobin plazmada serbest oksihemoglobini bağlar.
Haptoglobin-hemoglobin kompleksinin molekül ağırlığı yüksek olduğu için bu molekül böbreklerden hemoglobin kaybını ve dolayısıyla demirin atılmasını önler.
Hemolizde haptoglobin seviyesi azalır.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - HEMOPEKSİN
Plazmada bulunan serbest hem ve methem molekülleri, hemopeksin tarafından bağlanabilir.
Zayıf bir akut faz reaktanı olduğundan (bazı kaynaklara göre akut faz reaktanı değildir) inflamatuar hastalıklarda görülen hemolizi izlemede önemlidir.
Ayrıca hemolizde arka arkaya yapılan seri hemopeksin ölçümleri haptoglobine göre daha değerli bir göstergedir.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - FİBRİNOJEN
Suda çözünen bir plazma glikoproteini olup kanda dolaşan ve aynı zamanda trombositlerde de bulunan bir proteindir.
Trombositlerin kümelenmesi için fibrinojenin aktive olmuş trombositlere bağlanması gerekir.
Fibrinojenin trombin tarafından parçalanması fibrin monomerlerini oluşturur, bunlar polimerize olarak trombositlerle birlikte yumuşak pıhtı oluşturur.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - SERÜLOPLAZMİN
Tek bir polipeptit zincirinden meydana gelen serüloplazmin yapısında 6-8 Cu+2 atomu bulunur.
En geç tepkime veren akut faz reaktanı olan serüloplazmin, karaciğerde sentezlenir ve yine yapısındaki siyalik asidin uzaklaştırılması ile karaciğerde yıkılır.
Ferro demiri , ferri formuna okside ettiği için ferro-oksidaz olarak da bilinir.
Plazmada bakırın %95’i bu molekülün yapısında bulunmasına rağmen, bakır taşıyıcı bir protein olarak kabul edilmez.
Diyalize olabilen bakır fraksiyonunun (%5), yani serbest bakırın taşıyıcısı albümindir.
WİLSON HASTALIĞI (HEPATOLENTİKÜLER DEJENERASYON)
Otozomal resesif kalıtılır,
ATP 7B geninde bozukluk vardır.
Bu gen, bakırın safra yollarına atılmasını ve serüloplazmin yapısına girmesini sağlayan, bakır taşıyıcı P tipi ATPaz adı verilen bir enzimi kodlar.
Sonuçta safra ile atılamayan ve serüloplazmin yapısına katılamayan bakır, başta karaciğer almak üzere birçok dokuda birikir.
Wilson hastalığında:
Serum serüloplazmin düzeyi düşük,
Dokularda biriken ve idrarla atılan bakır düzeyi ise yüksek bulunur.
Yüksek miktarda bulunan bakır; karaciğer, böbrek, beyin ve gözde (Kayser-Fleischer halkası) birikerek toksik olur, fonksiyon bozukluğu görülür.
Artan bakırın vücut dışına atılabilmesi için D-penisilamin gibi şelatlayıcı ajanlar ve çinko kullanılır.
MENKES SENDROMU
Bakır metabolizma hastalığıdır. X’e bağlı resesif kalıtılır.
Erkek bebeklerde ölümle sonuçlanır.
ATP 7A genindeki bir bozukluk vardır.
Bu gen, P-tipi bakır taşıyıcı ATPaz adı verilen, bağırsaklardan bakır emiliminde ve hücre içine bakır taşınmasında görev alan bir enzimi kodlar
Sonuç olarak bakır emilimi ve dağılımı yetersiz olduğu için plazma ve karaciğer bakır düzeyleri azalmıştır.
Bakırlı enzimler olan tirozinaz, lizil oksidaz ve dopamin beta hidroksilaz enzimlerinin fonksiyonlarının bozulması neticesinde saç yapısında değişiklikler (kinky hair), depigmantasyon, kollajen ve elastin yapısında bozukluklar görülebilir.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - HEFASTİN
Bir serüloplazmin analoğudur.
Ferro demiri , ferri formuna okside ederek, demirin transferrine bağlanmasını sağlar.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - TRANSFERRİN (NEGATİF)
Bir glikoprotein olan ve serum elektroforezinde beta fraksiyonunda yer alan transferrin (siderofilin), başlıca karaciğerde ve daha az olmak üzere RES, testis ve overlerde sentezlenir.
Transferrin, demirin taşınmasında fizyolojik öneme sahip olup, serum düzeyi 200-400 mg/dL arasında değişir.
Negatif akut faz reaktanı olan transferrin iki adet Fe+3 ve bir adet HCO3 molekülü bağlayabilir.
Transferrinin yapısına ferri demirin bağlanabilmesi için ferro demirin serüloplazmin (ferrooksidaz) tarafından okside edilmesi gerekir.
Demir eksikliği olan kişilerde;
Transferrin satürasyonu azalır
Transferrin artar.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - FERRİTİN
Demir metabolizması ile ilişkili olan ferritin demir depolanmasında görev alır.
Normal koşullarda düşük olan ferritin düzeyi hemokromatoz gibi durumlarda belirgin olarak artar.
Bu durumda karaciğer ve dalakta ferritin düzeyi artar.
Ferritin ölçümü vücut demir depolarının bir göstergesi olarak kullanılır.
Vücuttaki demir dağılımına baktığımızda en fazla demir eritrositlerdeki hemoglobinin yapısında (2500 mg). ikinci sırada ferritine (1000 mg) bağlı bir şekilde depo halde bulunur.
AKUT FAZ PROTEİNLERİ - LAKTOFERRİN
Demir bağlayan bir glikoproteindir.
Sekresyonlarda (anne sütü, gözyaşı, tükrük, semen) ve lökositlerde yüksek oranlarda saptanmıştır.
Dokularda demir bağlayarak antioksidan etkisi gösterir.
Antibakteriyal ve antiinflamatuar aktivite gösterir.
Bir çok mikroorganizma büyüme ve gelişmeleri için demire ihtiyaç gösterir.
Laktoferrin demir kullanımını engelleyerek bakterilerin büyümesini baskılar.
DEMİR EMİLİMİNİN ÖZETİ
Gıdalarla alınan ferri formundaki demir, bağırsak lümeninde askorbik asit (Vit C) veya ferri redüktaz (duodenal sitokrom b) enzimi ile ferro formuna çevrilir.
Ferro demir bağırsak hücresinin kenarında bulunan divalan metal transporter-1 (DMT-1) ile enterositlerin içine alınır.
Ferro demir enterositin bazolateral tarafında bulunan ve bir demir atıcısı olan ferroportin (FP) ile enterositten kana karışır.
Bir serüloplazmin analoğu olan hefastin, portal sisteme geçen ferro demini, ferri formuna çevirerek transferrine bağlanmasını sağlar.
DEMİR EMİLİMİNİN ÖZETİ - HEPSİDİN
Karaciğerde sentezlenen bir protein olup bağırsaklardan demir emilimini azaltır.
Hepsidinin ferroportine etki ederek enterositten kana demir çıkışını kontrol ettiği düşünülmektedir.
Örneğin; kanda demir arttığında, hepsidin artarak ferroportinin yıkımını hızlandırır.
Böylece bağırsaklardan kana demir geçişi azalır.
Eritropoetik aktivite artışı, hipoksi ve demir depolarının azalması hepsidin sentezini azaltır.
Demir yüklenmesi ve inflamasyonda ise hepsidin sentezi artar.
ENZİMLER - GENEL BİLGİLER
Enzimler, bir kimyasal reaksiyonun hızını artıran, katalizledikleri reaksiyon sırasında tüketilmeyen protein yapısında moleküllerdir.
ENZİMLER - 1 - OKSİDOREDÜKTAZLAR
Elektron taşınması.
Oksidoredüksiyon tepkimeleri.
Hidrojen iyonu taşınması
- dehidrojenaz
- oksijenaz
monooksijenaz : fenilalanin hidroksilaz - sitokrom p450 - 7 alfa hidroksilaz.
dioksijenaz : NO sentaz - homojentisik asit oksidaz. - oksidaz
- redüktazlar
- katalaz
- peroksidaz
ENZİMLER - 2 - TRANSFERAZLAR
hidrojen dışındaki grupların transferinde görev alan enzimler.
- kinaz
- transaminazlar
- transmetilaz