DAH1 Flashcards
(128 cards)
tip 2 dm’de makrovask komp tanıdan 10 yıl önce başlar, mikrovask tanıyla birlikte
Diyabetik Nefropati
Renal yetmezliğin önde gelen nedenleri arasındadır
Tip 1 diyabette kötü kontrollü hastalarda 20 yıldan sonra prevalans % 30-40’dır
Tip 2 diyabetlilerin % 15-20’sinde klinik renal hastalık gelişir
Komplikasyonların maliyetinin toplam T2 DM doğrudan maliyetinin büyük bir kısmını (%71) oluşturduğu
Sağlık bakım kaynakları üzerindeki etkiyi azaltmak için;
T2 DM komplikasyonlarına ilerleyişi önlemek,
komplikasyonları takip etmek ve
daha iyi yönetmek için çaba harcanmalıdır.
DİYABETİK HASTAYA HER YÖNÜYLE YAKLAŞIM: (bunların hepsini yapanlar %1.5 kesim)
GLİSEMİK KONTROL
KAN BASINCI KONTROLÜ
KVS İZLEM
KİLO KONTROLÜ
LİPİD KONTROLÜ
dm kontrollü olanlar %40lık kesim
Erken ve multifaktöriyel yaklaşım komplikasyonları azaltır
1-Kan basıncı kontrolü (<130/80 mmHg)
2-Proteinüri (Angiotensin II kontrolü)
3-Lipidler
4-Glisemik kontrol
5-Diyet (protein 0.8g/kg/gün)
Mikrovasküler komplikasyon:
Retinopati
Nefropati
Nöropati
Makrovasküler komplikasyon:
KAH
SVO
PDH
Diyabetik ayak
Oftalmolojik Komplikasyonlar:
Erişkin diyabetli hastalarda en önemli körlük nedeni
Retinopati (Nonprolif, Proliferatif)
Maküla ödemi
Katarakt
Glokom
Non-proliferatif retinopati:
Mikroanevrizmalar ve sert eksüdalar
Proliferatif retinopati:
Retina dolaşımında az fonksiyone kapillerlerin yerini yeni oluşan, frajil kan damarları alır
Yeni damar oluşumlarının gelişim sürecinde hemoraji ve retina dekolmanı riski yüksek
***tüm tip 1 diyabetliler 5 yıldan sonra, tüm tip 2 diyabetliler tanı anında oftalmolojik inceleme ve takip için gönderilmelidir (3-6 ayda bir)
Diyabetli bir bireyde hipertansiyon retinopatinin gelişimini ve ilerlemesini artırır
Diyabetik hasta gebelik planlarsa, retinopati yönünden bakılmalı!
Yüksek risk özellikleri olan hastalarda laser fotokoagülasyon görme kaybı riskini azaltır.
retinopati medikal tdv: glisemi regülasyonu, KB kontrolü, dislipidemi tedavisi
retinopati cerrahi tdv: lazer fotokoagülasyon, vitrektomi, intravitreal enjeksiyonlar (depo steroid, antivasküler endotelyal büyüme faktörü)
Diyabetik Böbrek hastalığı
giderek artmakta
Yükselmiş plazma kreatin veya böbrek replasman tedavisi ile ölüm 19 kat daha fazla
hem albuminüriye hem eGFR azalışına bakılır
İlerleme Nedeni: Kontrolsüz Hiperglisemi
Kontrolsüz kan basıncı
Kontrolsüz hiperlipidemi
Öncelikle glomerüler HİPERFİLTRASYON ve hipertrofi olur. (%110 gibi)
Mikroalbüminüri
Aşikar proteinüri: 7-10 senede son dönem böbrek yetmezliğine ilerler.
Hipertansiyon hemen daima vardır.
mikroalbüminüri tanısı: 3 ölçümden 2 sinin pozitif olması:
24s idrar örneğinde: 30-300 mg/gün
Spot idrar örneğinde : 30-300 ug/mg
Proteinüri:
24s idrar örneğinde : >300 mg/gün
Spot idrar örneğinde : >300 ug/mg
Mikroalbuminüri testini 3-6 ay içerisinde tekrarla, üç testten ikisi pozitif değilse 6-12 ayda bir
KBY: glisemik hedefler
Diyaliz öncesi dönemde A1c <% 7
Diyaliz vakalarında:
A1c ve kan şekeri düzeyleri korele bulunmamıştır
düşük A1c düzeyleri mortalite azalması ile ilişkilidir.
Diyaliz vakalarında tedavi seçimi ve takibinde günlük glukoz ölçümleri ön planda olmalıdır
Hastanın komorbiditesi yoksa HbA1c hedefimiz %6.5
Komorbiditesi varsa hedefimiz 7, 7.5 hatta bazen 8lere kadar çıkabilir.
Türkiye’de diyabetik hastalarda HbA1c ortalaması %7.7
Türkiye’de diyabet prevelansı %13.7 (9 mn kişi)
Türkiye’de obezite ortalaması bölgelere göre değişmekle beraber %32
tip 1 dm akuttur, çok fazla komplikasyon beklenmez tip 2 dm’ye göre
ROS, endotel hasarı yaparak subklinik aterosklerozu başlatır
** non-travmatik amputasyonların en sık sebebi diyabet
Diyabetik nöropati
Diğer etiyolojik faktörler ekarte edildikten sonra diyabetli hastalarda periferik sinir sis oluşan yapısal ve fonk boz
Hiperglisemi süresi ile diyabetik nöropati prevalansı yakından ilgilidir.
Metabolik kontrolun düzeltilmesi:
Primer prevansiyon için önemlidir (Gelişimini önler).
Sekonder prevansiyon için önemlidir (Semptomları düzeltir veya azaltır).
Mononöropati ve mononöritis multipleks:
İzole kranyal veya periferik sinir tutulumu
Eğer bir kaç tane birden olursa polinöropatiye benzeyebilir.
Radikülopati veya poliradikülopati:
Torasik
Lumbosakral
Diyabetik Amyotrofi:
Femoral mononöropati
Lumbosakral pleksopati ve/veya radikülopati
Ön boynuz hücreleri nöropatisi
Polinöropati* EN SIK
Otonom Nöropati:
Diffüz sensorimotor
Ağrılı duysal nöropati
ENNNN SIKKKK görülen nöropatik sendrom:
!! Distal, simetrik, esas olarak duysal polinöropatidir. !! (eldicen, çorap tarzı)
Bu durum sıklıkla otonom nöropati ile birliktedir (% 40) !!
“Pozitif’’ Semptomlar:
Sürekli yanıcı veya künt ağrı
Paroksismal patlayıcı, batıcı ağrı
Dizesteziler
Uyarılmış ağrı (hiperaljezi, allodini)
Uyuşukluk
“Negatif’’ Semptomlar (Defisitler):
Hipoaljezi, analjezi
Hipoestezi, anestezi
Termal, vibrasyon, basınç duyumu, reflekslerin AZALMASI
OTONOM NÖROPATİ
Kardiyovasküler sistem:
Postüral hipotansiyon, istirahat taşikardisi, sessiz MI, ani ölüm, QT intervalinde uzama
Gastrointestinal sistem:
Özofagusta motor düzensizlik, gastrik disritmi, hipomotilite (gastroparezi), pilor spazmı, diyabetik diyare, safra kesesi hipokontraksiyonu , anorektal disfonksiyon
Solunum sistemi:
Solunum kontrol bozukluğu, uyku apnesi, soğuk havaya karşı bronşiyal yanıtta azalma
Termoregülasyon:
Sudomotor (terlemede azalma veya artma),
Vazomotor (vazokonstriksiyon, vazodilatasyon, nöropatik ödem)
Ürogenital sistem:
Diyabetik sistopati (atonik mesane, detrüsör hiporefleksi veya hiperrefleksi), erkek impotensi, ejekülatuvar bozukluklar, disparoni
Kronik Sensorimotor Nöropatinin Klinik Değerlendirilmesi:
Vibrasyon eşiği;
Diapozon (128 Hz)
Bio/nöroteziyometre (< 25 V)
semmes-weinstein monofilament
Otonomik nöropati testleri:
Ayakta kan basıncı ölçümü:
Normalde ayağa kalkınca SKB< 10 mmHg düşer
Ayağa kalkınca 2 dk içerisinde
SKB ≥ 20 mmHg
DKB ≥ 10 mmHg düşüyorsa patolojik
Kalp hızı değişimleri:
Valsalva manevrası
Ayakta kalp hızı
Derin solunuma kalp hızı cevabı
Semptomatik DNP tedavi:
Normogliseminin sağlanması.
Bulunan risk faktörlerinin tedavisi
TA regülsayonu,
Dislipideminin tedavisi,
Obezite ile mücadele,
Sigaranın kesilmesi,
Aşırı alkolden kaçınma
Semptomların giderilmesi
Patogeneze yönelik tedavi
Diyabetik Ağrılı Nöropati Tedavinsinde Kullanılan İlaçlar:
Trisiklik ilaçlar (Amitriptilin 10-75 mg / uyku zamanı / gün)
Antikonvülzanlar (Gabapentin 300-1200 mg / 3 kez / gün
Karbamazepin 200-400 mg / 3 kez / gün
Pregabalin 75-150 mg / 2 kez / gün)
5-hidroksitriptamin ve norepinefrin geri alım inhibitörü (Duloksetin 60-120 mg /gün)
Substans P inhibitörü (Kapsaisin krem)
Alfa-lipoik asit
Makrovasküler komplikasyonlar:
En önemli morb ve mort nedeni
Diyabetlilerde ateroskleroz daha erken yaşlarda ortaya çıkar, multisegmenter tutulumlu ve daha yaygındır
Tip 2 diyabetlilerde KAH riski non-diyabetiklere göre 2-4 kat daha yüksek
Bu hastaların %60-75’i makrovasküler olaylara bağlı kaybedilir
Risk faktörleri
Diyabet KVH için risk eşdeğeri
HT
Dislipidemi
Sigara
Aile öyküsü (1. der akrabalarda KVH olması
Erkekte <55 yaş
Kadında <65 yaş)
Obezite (özellikle santral obezite)
Hipertansiyon:
Diyabetlide KB hedefi <140/90 mmHg
Nefropati varsa <130/80
Genellikle >1 ajan gerekir ( ACE inh, ARB, kalsiyum kanal blokeri, beta bloker, tiazid)
Dislipidemi:
Non-diyabetiklere göre daha agresif tedavi edilmeli
LDL-kolesterol <100 mg/dl
Primer KVH öyküsü olan diyabetlilerde <70 mg/dl
HDL-kolesterol
Erkekte >40 mg/dl
Kadında >50 mg/dl
Trigliserid <150 mg/dl
TİROTOKSİK KRİZ
Tedavi edilmeyen vakalarda mortalite % 10-20’dir.
Tirotoksik fırtınanın son dönemlerde daha AZ sıklıkta görülmesinin sebebi hipertroidide erken teşhis ve tedavidir.
En sık Graves hastalarında meydana gelmektedir. Bununla birlikte toksik adenom, toksik MNG , hipersekretuar tiroid karsinomlarında da görülebilir.
Sebepleri:
Antitiroid ilaçların kesilmesi** EN SIK SEBEP
İyi hazırlanmamış bir hipertiroidi hastasında tiroid cerrahisi
Radyoaktif iyot tedavisi* ilk 10 günde
Gebelik ve doğum sonrası
Travma ve tiroid bezinin şiddetli palpasyonu
Ciddi enfeksiyonlar
Akut psikojenik stresler
Ciddi ilaç reaksiyonları
Myokard infarktüsü
Serebrovasküler olaylar
Pulmoner tromboembolizm
Aşırı levotiroksin alımı (tiroglobulin ölçülür, ekzojen tiroksin alınmışsa seviyesi düşüktür)
KLİNİK
Ateş ve terleme
KVS: sinüs taşikardisi EN SIK görülendir. Supraventriküler taşikardi, atrial fibrilasyon , kalp yetmezliği
SSS: ajitasyon, huzursuzluk, emosyonel labilite, konfüzyon, psikoz ve koma
GİS: bulantı, kusma, diare, intestinal obstrüksiyon, akut karın semptomları, karaciğer yetmezliği, sarılık
Tromboemboli
Çoklu Organ Yetmezliği
AYIRICI TANI:
Antikolinerjik toksisitesi
Anksiyete hastalıkları
Delirium tremens
Kalp yetmezliği
Sıcak çarpması
Nöroleptik malign sendromu
Panik atak
Septik şok
Tip 1 ve 2 diyabet
Yoksunluk sendromu
Bu hastalara ateş düşürmek için aspirin
verilmez. Çünkü aspirin veya diğer
salisilatlar serumdaki serbest hormon
seviyelerini artırabilirler tiroglobuline bağlanmayı azaltarak
Tirotoksik kriz şüphesi varsa tedaviye başlamak için gerekli kan örnekleri alınır alınmaz sonuçlar beklenmeden tedavi başlanmalıdır.
Ybü kardiyak monitorizasyon ile izlenmelidir,
Vücut ısısındaki disreg, kardiovasküler hadiseler, sıvı elektrolit dengesizliklerine bağlı yüksek mortalite riskine sahiptirler.
Destek tdv:
Dinlenme ve ılımlı sedasyon
Sıvı ve elektrolit replasmanı
Oksijen desteği
KKY için digoksin ve furosemid
Soğuk uygulama
Asetaminofen
Şüpheli enfeksiyon varsa antibiyotik
Besin desteği
Spesifik tdv:
TH’nın üretimini ve sekresyonun azaltılması.
TH’nın periferal dokuda antagonize edilmesi.
Presipite edici faktörlerin ortadan kaldırılması.
Üretiminin ve sekresyonun azaltılması:
Propiltiouracil ve methimazol
İntratiroidal iyot organifikasyonunun bloke ederler
PTU periferde T4’ün T3’e dönüşümünü de bloke eder.
Oral, nazogastrik sonda yada rektal yoldan
PTU: 150-250 mg / 6 saatte arayla
MMI: 15- 20 mg /6 saatte arayla
Aslında methimazol daha etkili, ama propiltiouracil’in de perilerde T4’ün T3’e dönüşümünü bloke ettiğini bildiğimizden onu da tercih edebiliriz.
Antitiroid hormon tedavisi başlandıktan bir saat sonra tiroid hormon salınımını azaltan iyot tedavisi başlanabilir
Lugol Solüsyonu: 4–8 damla, po 6–8 saatte bir (1 damlada 6–8 mg iyot)
Lityum karbonat: 300 mg /her 6 saatte bir (Doz serum lityum düzeylerine göre titre edilmelidir. Serum lityum kons 1 mEq/L)
Wolff – Chaikoff Etkisi : Yüksek miktarda iodin alımına bağlı olarak tiroid hormonu
miktarında azalma görülmesidir. Yüksek iodin seviyesi ; tiroid bezinde organifikasyonu
inhibe eder. Dolayısıyla tiroid hormon yapımı ve kana salımı inhibe olur. Wolff – Chaikoff
etkisi yaklaşık 10 gün sürer.
Periferal inhibisyon:
Beta adrenerjik res blokajı
Propranolol: 20-200 mg 6 saat arayla PO
1-3 mg 3- 6 st arayla İV
Ateş, terleme, ajitasyon, psikoz ve GİS semp üzerinde de faydalı etkileri bulunmaktadır.
Glukokortikoidler periferde T4’ün T3’e dönüşümünü bloke eden ilaçlardır.
Deksametazon 0.5-2 mg 6 saat
Diğer tedavi yöntemleri:
PLAZMAFEREZ ve DİYALİZ
Tiroid krizinin tedavisinde konvansiyonel tedaviler uygulanamadığında,
tedaviye refrakter vakalarda ve
tiroid krizinin kontrol altına alınamayan gebelerde
plazmaferez ve diyaliz tedavisi ile artmış tiroid hormon düzeyleri azaltılmaya çalışılır.
Miksödem koması tanısında 3 önemli nokta!!
Mental durum değişiklikleri
Uykuya meyil——Koma
Bozulmuş ısı düzenlemesi
En kötü prognoz, vücut ısısı 30C altına düşen olgulardadır
ya da ağır enfeksiyon hastalığına ateşsiz yanıt
Kolaylaştırıcı faktör varlığı (Soğuk maruziyeti, enfeksiyonlar, inme, gastrointestinal kanama, kullanılan bazı ilaçlar (diüretikler, sedasyon yapıcı ajanlar, analjezikler) tedavisiz ağır hipotiroidide komayı tetikleyebilir.)
Depresyon, amnezi, paranoya, hallusinasyonlar (miksödem deliliği) izlenebilir. El ve bacakların eşgüdümlü hareketlerinde bozulma, ataksi gibi serebellar bozukluk bulguları gözlenebilir. Elektroensefalografide düşük amplitüdlü, azalmış hızlı aktivite izlenebilir. Eşlik edebilen hiponatremi, hipoglisemi, hipoksemi ile ilişkilendirilebilecek konvülziyonlar da gözlenebilir. Lomber ponksiyonda artmış serebrospinal sıvı basıncı ve sıvıda artmış protein düzeyleri saptanabilir.
L-tiroksin kesilmesi (en sık sebeppp)
Anestezikler Sedatifler Trankilizanlar Narkotik ajanlar
Amiadoron
Lityum karbonat
Metabolik bozukluklar; hipoksi, hiperkapni, hipoglisemi gibi
*Tetikleyici neden olabilecekleri gibi, miksödem koması sonucu da ortaya çıkabilirler
Miksödem komasında eşlik edebilen sorunlar
Hipoventilasyon—Hipoksi-hiperkapni-Resp. Asidoz
Hipokortizolemi
Hipoglisemi
Hiponatremi
Hipotansiyon
Hipoksi, hiperkapni ve respiratuar asidoz sorunu olan, özellikle obez olgular hızla entübe edilmelidir. Mekanik ventilasyon ihtiyacı ortalama 36-48 saat sürer. Bilinç tam olarak düzelmeden mekanik ventilasyonun sonlandırılmaması tavsiye edilir. Kan gazı takibi ile ventilasyon yeterliliği izlenmelidir. Volüm desteğinin izlenmesi için santral yoldan damar yolunu açılması, kardiak hastalığı olanlarda pulmoner arter kateterizasyonu yapılması uygundur
Schmidt Sendromu’nun bir komponenti olarak Hashimoto Hastalığı’nda da adrenal üretim yetersiz olabilir. Miksödem komasındaki hastada glukokortikoit desteği yapmadan metabolik hızı normale getirmek, adrenal yetmezlik krizine neden olabilir.
Miksödem komasındaki olguda, renal kan akımı ve glomerüler filtrasyon hızı azalır, total vücut volümü artar. Mesane atonisi ve üriner retansiyon izlenebilir. Yüksek serum arjinin vazopressin düzeyleri, distal nefrona su akımının azalması ile bozulan serbest su klirensi, olguyu hiponatremiye yatkın hale getirir. Hiponatremi, derinliğine bağlı olarak olgunun mental değişikliğine olumsuz katkıda bulunabilir.
Hipotiroidide serbest su klirensi bozulmuş olduğu için olguların hiponatremi yatkınlığı vardır.
Miksödem komasında serum vazopressin düzeyleri yüksektir.
Hipotermi ve obduntasyon birlikteliği olan olgularda, kronik renal yetmezlik ve hipoglisemi dışlanmış ise, miksödem koması akla gelmelidir.
PRİMER HİPOTİROİDİ
TSH—- YUKSEK sT4–DÜŞÜK
SANTRAL HİPOTİROİDİ
TSH NORMAL/DÜŞÜK sT4–DÜŞÜK
Eşlik eden tetikleyici faktörün yaratacağı hasta ötiroid sendromunun bir bulgusu olarak TSH düzeyleri çok yükselemeyebilir. Sıklıkla kullanılan dopamin, dobutamin, glukokortikoitler de TSH’nın yükselmesini maskeleyebilir.
60 ve üzeri —Miksödem Koması
25-59 arası—Miksödem Koması riski
25 ve altı-Miksödem Koması olasılığı zayıf
HİPOVENTİLASYON –HİPOTERMİ TEDAVİSİ
Hava yolu açıklığı sağlanmalı
Mekanik ventilasyon (ort 36-48 saat sürer)
Kan gazı takibi
Santral yoldan damar yolunun açılarak volüm durumunun tayini
Kardiyak sorunu olanlarda pulmoner arter kateterizasyonu
Battaniye örterek hastanın ısı kaybı engellenmeli
Intravenöz yolla (IV) 300-500 mikrogram T4
Triiyodotronin hızlı etkilidir, vücut ısısını birkaç saatte yükseltmeye başlar, kan beyin bariyerini LT4’den hızlı geçebilir. Nörolojik tablonun ön planda olduğu olgularda tedaviye eklenebilir, ya da yalnız başına verilebilir (LT3 10-20 µg IV bolus, ardından 10µg/gün IV dozunda). Levotiroksinin intravenöz formu yok ise, nazogastrik ile oral yoldan verilebilir. Ancak, aspirasyon pnömonisi riski unutulmamalıdır. Gastrik atoni ve ileus riski de oral yolun kullanımını sorunlu hale getirebilmektedir.
İntravenöz yolla (IV) 300-500mikrogram T4 verilir, ilk 24 s yanıt yoksa T3 eklenir
YA DA
İntravenöz yolla (IV) 200-300 mikrogram T4 ve 10-25
mikrogram T3 birlikte verilir
YA DA
Ülkemizde tiroid hormonlarının IV formu yok
IV dozun 1.5 katı oral yoldan verilebilir
-Yüksek dozlarda miyokard enfarktüsü ve taşiaritmi riski
-Nazogastrik ile PO uygulamada
Aspirasyon pnömonisi
Gastrik atoni-ileus
-Yükleme dozundan sonra, T4 75-100 mikrogram/gün olacak şekilde idame olarak verilir
Hormon replasmanı vücut ısısının düzeltilmesini sağlar, bu süreç bir iki gün sürebilir. Verilen replasmanın etkisi ortaya çıkana kadar hastayı aktif olarak ısıtmak vazodilatasyon ve şoka neden olabilir. Bu nedenle, battaniye örterek hastanın ısı kaybı engellenebilir
HİPOKORTİZOLEMİ-HİPOGLİSEMİ TEDAVİSİ
IV hidrokortizon (her -8 saatte bir kez 50-100mg)
*Türkiye’de hidrokortizon yok-Eşdeğerleri verilir
(8-16 mg metil prednizolon gibi)
Adrenal yetmezlik yatkınlığı, aynı zamanda hipoglisemiye de eğilim demektir. Olgu IV dekstrozla hipoglisemiden korunmalıdır
HİPONATREMİ-HİPOTANSİYON TEDAVİSİ
Serum Na 120–130 mEq/L—IV salin ve dekstroz desteği
Serum Na 120mEq/L—IV hipertonik salin (%3 NaCL, 50-100ml) ardından IV furosemid (40-120mg)
TETİTKLEYİCİ FAKTÖR TEDAVİSİ (%35)
1/3 olguda enfeksiyon
Ateş, taşikardi, yüksek WBC düzeyleri gibi enf bulguları izlenmeyebilir
Tedavi edilmezse kardiyovasküler kollaps ve ölüm
MUTLAKA PROFLAKTİK ANTİBİOTİK BAŞLANMALIDIR**
Narkotik, Sedatif, Hipnotik ajanların kullanımından kaçınmalıdır
Pek çok olgunun vücut ısısı ilk 2 saatte yükselmeye başlar. Tedavi yanıtı izlenmiyorsa, yalnızca T4 verilmiş olgunun tedavisine T3 eklenmelidir
PROGNOZ
Mortalite %25-50
***Erken tanı ve tedavi Yeterli temel yaşam destekleri
hayat kurtarıcıdır
Mortalite belirteçleri:
İleri yaş
Kabulde hipotansiyon ve bradikardi varlığı
Yüksek APACHE II skoru >20
Yüksek SOFA skoru >6
Düşük Glaskow Koma Skalası skoru
Sepsis
Sedatif ilaç kullanımı
Tedaviye cevap vermeyen hipotermi
Mekanik ventilasyon ihtiyacının bulunması
DİYABET
55-59 yaşından itibaren katlanarak her yaşta artış var
%90 artış!….
Genel %13.7, Erkek % 12.4, Kadın %14.6
30y %5
40y %10
45y %20
50y %30
70y %35
akş ölçümü için 8-10 saatlik açlık olması lazım
Klasik semptomlar:
Poliüri
Polidipsi
Polifaji veya iştahsızlık
Halsizlik, çabuk yorulma
Ağız kuruluğu
Noktüri
Daha az görülen semptomlar:
Bulanık görme (Hipergliseminin yarattığı osmolar etki ile akomodasyon kusuru)
Açıklanamayan kilo kaybı
İnatçı infeksiyonlar
Tekrarlayan mantar infeksiyonları
AKŞ
Bozulmuş açlık glukozu: 100-126
Diyabet: 126 ve üstü
OGTT
Bozulmuş açlık glukozu: 140-200
Diyabet: 200 ve üstü
HbA1c
Normal: <%5.7
Prediyabet: %5.7-6.4
Diyabet: ≥6.5
Tip 1: beta hüc tahribatı, mutlak insulinopeni
Tip 2: beta hüc disfonk ve insulin direnci ** (dm için insülin direnci tek başına yeterli değil, disfonksiyonel durum gerçekleşince olur çünkü o zaman insülin direnci kompanze olamaz)
Gestasyonel: Gebelik sırasında beta hüc disfonk ve insulin direnci
Diğer spesifik tipler: beta hüc fonksiyonunda genetik defektler, İnsulin etkisinde genetik defektler (down, huntington korea, klinefelter, praderwilli, turner)
* Ekzokrin pankreas hastalıkları
* Endokrinopatiler
* İlaç ve kimyasalların yol açtığı (gk, statinler, tiroid hormonu, tiyazidler, alfa interferon, antiviraller, atipik antipsikotikler, beta adrenerjik ago, fenitoin)
* Diğer nadir formlar
A. hc. fonks. genetik defekt
1. Kr. 12q; HNF-1 (MODY 3)
2. Kr. 7p; glukokinaz (MODY 2)
B. İnsulin etkisi. genetik defekt
1. Tip A insulin rezistansı
2. Leprechaunism
3. Rabson-Menedenhall sendr.
4. Lipodistrofiler
5. Diğer
C. Ekzokrin pankreas hastalıkları
1. Pankreatit
2. Pankreatektomi/Travma
3. Neoplazi
4. Kistik fibroz
5. Hemokromatoz
6. Fibrokalkülöz pankreatopati
7. Diğer
D. Endokrinopatiler
1. Akromegali
2. Cushing sendr.
3. Glukagonoma
4. Feokromasitoma
5. Hipertiroidi
6. Somatostatinoma
7. Aldosteronoma
8. Diğer
E. İlaç veya şimik etkenler
1. Vacor
2. Pentamidin
3. Nikotinik asit
4. Glukokortikoidler
5. Tiroid hormonu
6. Diazoksit
7. adrenerjik agonistler
8. Tiyazidler
9. Dilantin
10. İnterferon-
11. Diğer
F. İnfeksiyonlar
1. Konjenital rubella
2. Sitomegalovirus
3. Diğer (Coxsackie,
kabakulak, adenoviruslar)
G. İmmun kökenli nadir DM tipleri
1. Stiff-man sendr. (tip 1 dm kliniği)
2. Anti-insulin reseptör ab.
3. Diğer
H. DM görülen diğer genetik sendr.
1. Down sendr.
2. Klinefelter sendr.
3. Turner sendr.
4. Wolfram sendr. (DI, DM, sarılık)
5. Friedreich ataksisi
6. Huntington chorea
7. Laurence-Moon-Biedl sendr.
8. Miyotonik distrofi
9. Porfiria
10. Prader-Willi sendr.
11. Diğer (Alström sendr.)
Hızlı kilo kaybeden şekeri yüksek yaşlı birey görünce pankreas kanseri aklına gelsin. Fekal elastaza bak.
WHO Diyabet Tipleri- 2019
Tip 1 diabetes
Tip 2 diabetes
Diyabetin hibrid formları
Diğer spesifik tipleri
Sınıflandırılamayan diyabet
İlk olarak gebelik sırasında saptanan hiperglisemi
Hibrit formlar ketozisle gelen insülin direnci. Siyah ırkta daha çok, LADA eski adı, yetişkinlerde görülen otoimmun tip 1 dm
TİP 1 DM
tek defekt
İnsulin sekresyonu yok
Hepatik insulin etkisi yok (Sınırlandırılamayan
Glukoz üretimi, Kana daha fazla glukoz karışır)
Kas/Yağ dokusunda insulin etkisi yok (Glukoz klirensinde azalma, Periferik dokularda daha az glukoz kullanılır)
Mutlak insülin eksikliği vardır.
Hastaların %90’ında otoimmun b-hücre yıkımı
Genetik yatkınlığı (riskli doku grupları) bulunan kişilerde çevresel tetikleyici faktörlerin (virüsler, toksinler, emosyonel stres) etkisiyle otoimmünite tetiklenir ve ilerleyici β-hücre hasarı başlar.
Çocukluk, adolesan ve genç erişkin döneminde daha çok görülür.
Genellikle 30 yaşından önce başlar. 6-13-20 YAŞ üç pik görülür.
’Latent otoimmun diyabet’ (LADA: Latent autoimmune diabetes of adult) formunun, çocukluk çağı (<15 yaş altı) tip 1 diyabete yakın oranda görüldüğü bildirilmektedir.
Hiperglisemiye ilişkin (ağız kuruluğu, polidipsi, açlık hissi, poliüri, kilo kaybı ve yorgunluk gibi) semptom ve bulgular aniden ort çıkar.
Hastalar sıklıkla zayıf ya da normal kilodadır. Bununla beraber, son yıllarda fenotip açısından insülin direnci hakim tip 2 diyabete benzeyen, kilolu/obez kişilerde görülen ve ’Duble diyabet’, ’Hibrid diyabet’, ’Dual diyabet’ veya ’Tip 3 diyabet’ olarak adlandırılan tip 1 diyabet formu da tanımlanmıştır.
Diyabetik ketoasidoza yatkındır.
Tip 1 Diyabette Antikorlar !!!!!!! SORU
Adacık hücre antikoru (islet cell antibody)
Anti-GAD antikor (GAD65) SENS EN FAZLA
İnsulin antikoru
Tirozin fosfataz IA-2 ve IA-2β
ZnT8 antikoru
Klinik tanı BETA hüc %10’u kalınca ort çıkar
TİP 2 DM
iki defekt
Hepatik insulin direnci (Aşırı glukoz üretimi, Daha fazla glukoz kan dolaşımına katılır)
Kas/yağ dokusunda insulin direnci (Bozulmuş glukoz klirensi, Periferik dokularda glukoz
daha az kullanılır)
***UĞURSUZ SEKİZLİ
1- kc’den İnsülin Sekresyon azalması
2- bağırsaktan inkretin etkisinde azalma
3- yağ dokusunda artmış lipoliz (sya artışı)
4- böbrekte artmış glikoz emilimi
5- kasta azalmış glukoz alımı
6- beyinde NT disfonk
7- kc’de artmış HGP
8- pankreas alfa hüc artmış GLP1, glukagon salınımı (öz tip 2de)
açlık şekerleri yükselmeden önce tokluk şekerleri yükselir
DM riski yüksek bireyler
- tr’de 40 yaş üstü herkese 3 yılda bir APG ile tarama
- BMI>25 ve aşağıdakilerden biri, yılda bir kez:
1. ve 2. der akraba
yüksek riskli etnik grup
makrozomik bebek doğuran (>4.5 kg) ve daha önce GDM tanısı almış kadınlar)
HT bireyler (>140/90)
dislipidemi (HDL<35, TG>250)
polikistik over sendromu
insülin direnciyle ilgili hst evya bulguları olan (akantozis nigrikans) bulunanlar
KAH, PAH, SVO
dda bebekler
sedanter yaşam
doymuş yağ, az posa
şizofreni hst ve atipik antipsikotik kullananlar
solid organ tx
uzun süreli KS veya antiretroviral ilaç kullananlar
daha önce prediyabet saptananlar yılda bir kez
daha önce GDM tanısı almış kadınlar 3 yılda bir kez tarama yapmalı
Ketoza Eğilimli Diyabet (Ketosis-Prone Diabetes; KPD)
ABD’li siyahi ve Latin kökenlilerde, Hindistan’da genç-erişkin yaşta DKA ile başlayan tip 2 diyabet vakalarının arttığı bildirilmektedir.
Daha ziyade klinik insülin direnci bulgularına sahip fazla kilolu ya da obez erkeklerde
APG 100-125 olan bireylere 75 g OGTT uygulanmalı ve 2. saatte tokluk şekerine göre değerlendirilmeli
HbA1c Değerini Etkileyebileceği için Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar !!! SORU
Anemi
SDBY (özellikle eritropoetin kullananlar)
Gebelik
Orak hücreli anemi veya diğer hemoglobinopatiler
glikozüri 240ta başlıyor
SGLT2İ ile eşik 180e düşer
insülin<25 derece sıcaklıkta 1 ay durabilir, yazın soğuk zincirle dolaşması lazım
DM tanısı < 45 yaş ve
Sağırlık/nörolojik bulgular VARSA Mitokondrial mustasyon testleri (anneden kalıtılır)
Tanıda <30 ve/veya genç yaşta olmasına karşın insülin direnci belirtileri yok ve >2 jenerasyon ve üzeri erken yaş DM öyküsü var
β-hücre antikoru negatif iken, balayı dönemi dışında C-peptid >0.2nmol/l MODY araştır
Tanıdan sonra ilk 3 ay içinde Kalıcı insülin tedavisi başlanmış ve /veya diyabetik ketoasidoz ve/veya pozitif β–hücre antikorları TİP 1 DM
Gestasyonel Diabetes
Gebelik sırasındaki hiperglisemi
doğum sonrası düzelir
Perinatal morbidite ve mortaliteyi artırır
Hem anne hem de bebek için daha sonraki tip 2 DM gelişim riskini artırır
Spesifik glukoz tolerans testi metodlarıyla tanı konur
Yoğun diyet ve glisemik tedavi gerektirir
GDM için Risk Grubu Kadınlar:
Obezite
Daha önceden GDM öyküsü
Anne yaşının 40’tan büyük olması
Glukozüri
Daha önce tespit edilmiş glukoz yüksekliği (prediyabet) öyküsü
1. derece akrabada diyabet öyküsü
Makrozomik (>4.5kg) bebek doğurmak
PKOS
Kortikosteroid veya antipsikotik ilaç kullanmak
gebeliğin 24-28. haftası tüm gebeler taramaya alınır (0.1.2. saatlerde)
tek aşamalı yaklaşım: OGTT, APG> 92, 1. PG>180, 2. PG>153
iki aşamalı yaklaşım: 50 g glukozla günün herhangi bir saatinde ön tarama testi
1. PG<140 normal
1. PG 140-180 ise 100 g OGTT (3 SAATLİK)
>180, 155, 140
- PG >180 İSE GDM
GLİSEMİK KONTROL HEDEFLERİ:
HbA1c <7 (gebelikte 6-6.5)
APG 80-130 (gebelikte 70-100)
1. PG gebelikte <140
2. PG <160 (gebelikte <120)
Glisemik kontrol üzerine tedavilere odaklanma
Davranış tedavileri (Behavioral approaches)
İlaçlar
Metabolik cerrahi
Metabolik cerrahi:
T2 DM’de endikasyonlar:
Obezite & sınıf 3 obezitede (VKİ ≥40) tdv başarısızlığı
Kötü diyabet kontrolü+sınıf 3 obezite (VKİ 35-39)
Kontrendikasyonlar:
Tedavi edilmeyen yeme bozukluğu
Tedavi edilmeyen depresyon/psikoz
Madde kullanımı
Beslenme önerilerini uygulayamayan kişiler
T2 DM’de faydaları:
Yüksek diyabet remisyon oranları
Glisemik kontrolde iyileşme
Antihiperglisemik ilaç kullanımında azalma
Bariz kilo kaybı
İki yıllık riskler:
Yeni operasyon gerektiren cerrahi komp
Yetersiz kilo kaybı
Geç metabolik komp (demir eks anemisi)
Hasta uyumlu ve istekli ise özellikle teşhisten sonraki ilk 6 yılda kilo verme programları ile
remisyon sağlanabilir.
Tip 2 diyabette ilaç seçimi
Tedaviyi kişiselleştirmek için hastanın genotipini bilmemiz gerekir. Bu mümkün olamadığı için çoğu kez, hastanın fenotipine göre ilaç seçimi yapıyoruz.
LDL: < 100 mg/dL (2.59 mmol/l)
< 70 mg/dL (1.81 mmol/l) (belirgin KVH ile)
HDL: > 40 mg/dL (1.04 mmol/l)
> 50 mg/dL (1.30 mmol/l)
TG: < 150 mg/dL (1.69 mmol/l)
tedavi temeli metformin ve yaşam değişikliği
ASKVH tanısı varsa: GLP1-RA, SGLT2İ (GFR uygunsa), en son çare DPP4i, bazal insulin, TZD
KY veya KBH ön plandaysa: SGLT2İ (GFR uygunsa), GFR uygun değilse veya sglt2i tolere edilemiyorsa GLP1RA
***TZD’den kaçın
son çare DPP4İ ekle (saksagliptin hariç)
ASKVH VEYA KY TANISI YOKSA
amaç hipoglisemiyi azaltmak: DPP4i, GLP1RA, SGLT2İ, TZD
ikinci seçenekler SGLT2İ ve TZD
bazal insulin
kilo kaybı hedefleniyorsa: GLP1RA, SGLT2İ
en son seçenek DPP4i (glp1ra kullanmıyorsa)
enn son seçenek SU, bazal ins, TZD ekle (glpye)
maliyet sorunsa: SU, TZD
MET monoterapi ile başlanır üstüne eklenir
eğer Hb1AC>10 ve semp ise met+insulin
İNSULİN TEDAVİSİ
İnsülin sekresyonunun olmaması
tip 1 diyabetli hastalarda insülin
kullanımını zorunlu kılmaktadır
Tip 2 diyabette insülin kullanımı
zorunlu değildir ancak
hastaların çoğu ilerleyen
evrelerde insülin kullanmaya
başlarlar.
Prediyabetik evrede
hastada hiperinsülinemiyle
beraber normoglisemik bir
durum oluşur. Böylece diyabet
henüz açığa çıkmaz.
Tip 2 DM İnsülin Endikasyonları !!! SORU
* Böbrek veya karaciğer yetersizliği (EN SIK endikasyon) !!
* OAD’ler ile iyi metabolik kontrol sağlanamaması
* OAD’lere allerji veya ağır yan etkiler
* Aşırı kilo kaybı
* Ağır hiperglisemik semptomlar
* Akut miyokard infarktüsü
* Akut ateşli, sistemik hastalıklar
* Hiperozmolar veya ketotik koma (HONK, DKA)
* Major cerrahi operasyon
* Gebelik ve laktasyon
ağır ins direnci, akş>300
- TİP 1 DM KESİN BAŞLA
- GESTASYONEL DM KESİN BAŞLA
- SEKONDER DM KESİN BAŞLA (apır pank hasarı, yüksek doz steroid)
insülin hipoglisemi yapar, kilo aldırır, günlük yaşam takvimini bozar
diyabetik hastalarda
görülen süreğen hiperglisemi
vardır. Toklukta ise normale göre daha yüksek ve daha geniş dalgalanmalar
görülmektedir. Tedavideki birinci
amaç önce açlık hiperglisemisini
tedavi etmektir, bu yüzden
insüline başlanırken önce bazal
insülin yazılır.
İnsülin tedavisinde amaç
Fizyolojik insülineminin taklit edilmesidir
Bazal İnsülin: Yemek aralarında hepatik glukoz üretimini baskılar
Periferik hücrelere glukoz girişini sağlar
Prandiyal İnsülin: Yemek sonrası hepatik glukoz çıkışını düzenler
Periferik hücrelere glukoz girişini sağlar
Prandiyal insülini belirleyen en önemli husus
hastanın tükettiği karbonhidrattır.
Hastanın yemekten sonra şekeri 50 puandan
fazla artıyorsa ya verilen insülin azdır ya da hasta fazla karbonhidrat tüketmiştir. Tokluk
kan şekerinde 50 puandan fazla dalgalanma
olmamalıdır.
insan: treonin, serin, izolösin, treonin
domuz: treonin, serin, izolösin, treonin
sığır: alanin, serin, valin, alanin
rc-DNA teknolojisi ile domuz insulinin enzimatik modifikasyonu insan insulinine identik olarak elde edilir (Semisentetik )
* rc-DNA teknolojisi ile E Coli veya Maya hücresinden elde edilir (Biyosentetik)
Kısa etkili HM regüler=kristalize etki başlangıcı ½ - 1, pik 2-3, süre 5-8
Orta etkili Lente NPH 2-4, 6-10, 10-16
Uzun etkili Ultralente 3-5, 10-16, 18-20
Absorpsiyon:
Cilt altı insulin deposu,Dissolüsyon,
Dissosiyasyon, Difuzyon,
Degredasyon (<%1)
- Dağılım: Dolaşan insulin
Antikora bağlı serbest insulin - Etki:
Diyet, Egzersiz, Kontregülasyon
Hedef hücrelerde biyolojik etki - Eliminasyon:
Renal ekskresyon (%1)
Ekzojen insülinin farmakokinetik etkilerini
değiştiren faktörler:
İnsülin preparatlarının
* Yapısı (solüsyon/süspansiyon)
* Mekanizması (etki süresi)
* Doz
İnjeksiyon
* Uygulama bölgesi, derinliği
* Uygulama tekniği
* Lipodistrofi
* Kan akımını etkileyenler (ortam ısısı, egzersiz, hipo/ketoz durumu)
Regüler (kristalize) insülinle ilgili sorunlar
* Etkinin geç başlaması
– İnsülinin yemekten en az 30 dk önce alınmalı
* Yeterince yüksek pik olmaması
– PPG* yi kontrol altına almada yetersiz kalır
* Etkinin uzun sürmesi
* Yemek sonrası hipoglisemiye meyil yaratır
Orta etkili(NPH) insülinle ilgili sorunlar:
Stabil, plato tarzında etki sağlanamıyor
(Enjeksiyondan 3-4 saat sonra pik)
* Birey ve zamana bağlı absorbsiyon farklılıkları var
*Hızlı-kısa etkili insülin analogları:
insülin lispro
insülin aspartat
insülin glulisin
**Regüler insüline kıyasla
Farmakokinetik olarak Absorbsiyon oranı 2 kat yüksek, Pik etkisi 2 misli
Farmakodinamik olarak
* Etki başlangıcı hızlı: 10–20 dakika
* Etki süresi kısa: 4–5 saat
*Uygulama zamanındaki kolaylık
*Daha hızlı glisemik kontrol
*Daha iyi postprandiyal glisemi kontrolü
*Daha az sıklıkta hipoglisemi
*Daha iyi uyum
Yeni başlangıçlı tip diyabetli, genç ve çocuk
* Bazal-bolus tedavisi uygulayan hastalar
* Glisemi kontrolünü iyileştirmek için (Gebelik)
* Özellikle gece hipoglisemi korkusu yaşayanlar
* Etkin ve fleksibl tedavi rejimi
* Oral tdv yanıtsız tip 2 diyabetliler
Yemekle birlikte
* NPH veya lente ile karıştırılırsa 15 dk önce
Enjeksiyon için solüsyondaki konsantrasyon aşağıdaki başlıkları belirler:
* Çökelti boyutu→konsantrasyonu artırmak, boyutu azaltır.
* Depot yoğunluğu→konsantrasyonu artırmak, yoğunluğu artırır.
TOUJEO ile daha dengeli ve uzamış profil
*Uzun etkili insülin analogları
insülin glargine
insülin detemir
insülin degludec
Lantus ® etki başlama: 2–4 s
etkin süre: 24 s
Uzun etkili insülin analogları
* Günde bir kez S.C. yolla
* İntravenöz uygulama yapılamaz !!
* Başka insülinlerle ya da çözeltilerle seyreltilmemeli ya da karıştırılmamalıdır
* İnsulin glargin, insülin degludec gebelikte kullanımı için yeterli kanıt yoktur
* İnsulin levemir gebelikte kullanılabilir !!
Türkiyedeki insülin preperatları
(Vial/ kartuş)
* U-100!!!
Şişe (flakon) tipleri 2-8 C0 de saklanmalı
* Kalem ve içindeki kartuş insülinler kullanılmaya başladıktan
itibaren 25 C lik oda sıcaklığında 4 hafta stabilitesini korur;
Kullanılmaya başladıktan itibaren
süresi 30 günü aşan hallerde etkinliği azalabilir !
* Donma ve direkt güneş ışığı insulinin kristal yapısını bozar.
*Humulin M 30/70 kartuş, vial (30% regular + 70% NPH)
Mixtard 30 HM penfill (30% regular + 70% NPH)
Humalog Mix 25/75 kartuş,vial (25% lispro + 75% NPL)
*Humalog Mix 50 kartuş (50% lispro + 50 % NPL)
*Novomix 30 vial, flexpen (%30 aspart + 70 % NPH)
Bifazik insülin analogları
NovoMix30
* İnsülin analogu süspansiyonu
* %30 insülin aspart
* %70 insülin aspart protamin kristali
Humalog25 / Humalog50
* İnsülin analogu süspansiyonu
– %25 insülin lispro
– %75 insülin lispro protamin kristali
Fizyolojik (normal) insülin profilini daha yakından taklit etmek için geliştirilmiştir
- Hızlı emilimi olan insülin aspart/ lispro post-prandiyal glukozu hedefler.
- Protamine insülin aspartın/ lispronun geç absorbsiyonu ile bazal insülin ihtiyacı karşılanır.
IGlar U100 pH 4’te çözünebilir ve subkutan dokuda nötral pH’ta (7.4) mikropresipite olmak üzere tasarlanmıştır, oysaki ticari olarak
mevcut olan hızlı etkili analoglar pH 7.4’te çözünebilir
IDet standart koşullar altında ticari olarak mevcut hızlı etkili analoglar ile birlikte formüle edildiği zaman, uygun olmayan FK/FD profillere sahip olan mikst hekzamerler oluşmaktadır
İnsülin Degludek’in hızlı etkili insülin ile ko-formülasyonu, solüsyondaki stabil
dihekzamerler sayesinde mümkün olmaktadır
Bazal İnsulin Tedavisi
* Oral kombinasyon tedavisi alırken A1C >%7
* Oral ajanlara ayni dozda devam et
* Ekle: akşam tek doz insulin (10 U veya 0.1-0.2U/kg)
* NPH (yatmadan önce)
* Premix (akşam yemek öncesi)
* Glargine veya detemir (yatmadan önce veya akşam yemeğinde)
* Titre et: AKŞ ölçümlerine göre haftalık titrasyon
* AKŞ >140 mg/dL ise 4 U artır
* AKŞ = 120-140 mg/dL ise 2 U artır
* Tedavi hedefi (genellikle <120 mg/dL)
* Dozu azalt: gün içinde hipoglisemi olursa sabah alınan oral antidiyabetik dozu azaltılır, nokturnal hipoglisemi olursa bazal insulin dozunu azalt
bazal insulin 0.2 IU/kg başlanır, haftada 2-4 IU arttırılır
işe yaramazsa
bolus insulin 4 IU/kg başlanır, haftada 2-4 IU arttırılır / bifazik ins geç %60 sabah, %40 akşam
işe yaramazsa
2 doz bolus ins ver / GLP1A ekle
işe yaramazsa
bazal-bolus ins geç 3x4 IU başla, haftada 3-6 IU arttır
Bazal-Bolus İnsulin Kavramı
Bazal insulin
* Öğünler arası ve gece glukoz üretimini kontrol eder
* Yaklaşık olarak her zaman sabit düzeyde kalır
* Günlük ihtiyacın %50’sini oluşturur
Bolus insulin (öğün zamanı veya prandial)
* Yemek sonrası hiperglisemiyi önler
* Hemen yükselip yemek sonrası 1. saatte en üst düzeye ulaşır
* Her öğünde günlük insulin ihtiyacının %10- 20’nı oluşturur
İdeal insulin tedavisi için, her komponent farklı bir insulin ve spesifik bir profille ortaya çıkabilir
Karbonhidratlı öğünde karbonhidrattan önce protein alımı sayesinde karbohidratın şekeri
yükseltici etkisi azalır.
Total Günlük İnsülin Dozu
0.3 – 1.2 Ü/kg/gün
Total PRANDİYAL insülin %40 - 60
Total BAZAL insülin %40 - 60
sabah öğle akşam 1/3 oranda
Takiplere göre ve karbonhidratın çok
tüketildiği öğüne göre değişebilir.
Doz Titrasyonu
* Başlangıçtaki prandiyal insülin dozu şunlardan biri olmalıdır:
* Bazal dozun %10’u
* 4 ünite veya 5 ünite
* 0,1 U/kg
* Açlık kan glukozu hedef değerdeyse bazal insülin dozunun azaltılması gerekebilir
* Bu doz sonra kendi kendine izlenen kan glukozu (SMPG) hedefleri karşılanıncaya kadar yukarı titre edilmelidir
* Dozu haftada bir veya iki kez %10 veya 1-2 ünite arttırın
* Bazı kılavuzlar 2 saatlik postprandiyal glukoz (PPG) düzeyleri tutarlı olarak
<140 mg/dL (7,8 mmol/L) oluncaya kadar dozu 2-3 günde bir arttırmak şeklinde daha yoğun bir titrasyon önermektedir
Rotasyon – her uygulamada farklı noktalara uygulama yapılması.
Lipodistrofiyi önlemek içindir (lipodistrofi insülinin emilimini engeller).
Kan akımınını hızlandıran aktiviteler hızlı insülin emilimiyle hipoglisemiye sebep
olabilir. Örneğin çok yürüyecekse insülin bacağa değil gövdeye yapılır.
Abdomen>Deltoid> Femoral> Gluteal
hepsi 1 hf olarak uygulanmalı ki 1 ay sonra iyileşsin
öğünler arası 5 saat olmalı
detemir etkisi doza bağlı, tip1de 2 doz, tip2de 1 doz yapılır
detemir gebelikte kullanılabilir
degludec 48-72 saat
Adrenal Anatomi
* Böbrek üstü konumda, Gerota fasyası içinde
* Ters V ya da Y şeklinde
* Gövde, lateral ve medial bacak (<10mm)
* Diyafragma krusundan daha kalın değildir.
* Düzgün yüzeylidir.
Kistler
* Yalancı kistler (psödokistler)
* Gerçek kistler
Paraziter (Hydatid)
Paraziter dışı neoplazik (Endoteliyal, Epiteliyal), sıvıyla dolu yapılar
sıvıyla aynı özellikte, belirgin çeperleri yok, içinde ve duvarında solid bileşen yok, homojen
USG, BT, MR’da sıvı dansitede olurlar, BOS ile aynı sinyalde olurlar
sıvı dansitesi 0-10 aralığında
kistler kontrastlanma göstermez
Adrenal Hiperplazi
* Konjenital
* Edinsel
* Diffüz
* Nodüler
* ACTH bağımlı (pitüiter veya ektopik)
* ACTH bağımsız
- Adrenal bezin kalınlığının bilateral artması (>10 mm)
- Simetrik – Asimetrik
- Diffüz – Nodüller içeren tipte
- Kontrastlanma olağan bez gibi
** diyaframdan daha kalın olurlar hiperplazide
adrenal korteks tm: benign (adenom EN SIK), malign (adenokortikal karsinom)
adrenal medulla tm: benign (feo, ganglionöroma), malign (feo, nb, ganglionöroblastom)
mezenkimal tm: benign (myelolipom, lipom, hemanjiom), malign (sarkomlar)
Adrenokortikal Adenom
Fonksiyonel
* Glukokortikoid (Cushing sendromu)
* Mineralokortikoid (Conn sendromu)
* Virilizan
Non-fonksiyonel (rastlantısal) (insidenaloma)
Otopsi serilerine göre % 5 - 8
- İyi sınırlı, genelde küçük, çok yavaş büyüyen
- İntraselüler yağ içerirler !!! (MR ile %100 tanı, BT’de düşük dansite)
- Düşük damarlanma – az miktarda kontrastlanma ve hızlı yıkanma
(‘wash-out’), kontrastı uzun süre tutmazlar
T2de kc’e göre biraz daha hiperintens beyaz lezyon
opposed fazda belirgin sinyal düşüşü ile tipik adenom tarızı, cerrahiden korunur (**opposed phase mikroskobik intrasellüler yağı gösteren sekanstır, siyahlaşır)
adrenal sinyal intensite indeksi: inp-op/inp
>%20 benign
adrenal dalak oranı: opa/opd/ipa/ipd
<0.70 benign
Adrenokortikal Karsinom
* 1/1.000.000
* K:E = 2,5:1
* En sık 40-50 yaş
* Fonksiyonel olabilir
%45 glukokortikoid
%45 glukokortikoid+androjen
%10 yalnızca androjen
<%1 aldosteron
agresif seyrederler
hormon aktif olabilirler
* Genellikle tanı anında büyük çapta
* Agresif seyirli tümörler
* Kistik, nekrotik, kanamalı, kalsifik odaklar
* İnhomojen kontrastlanma
* İntraselüler yağ içerebilirler (kortikal kaynaklı olduklarından)
ameliyat endikasyonları***:
1- çok büyük çapta olması
2- inhomojen görünmesi
3- tipik bir adenom olmaması
Feokromositoma
* Medulla kökenli, paraganglion hüc
* Katekolamin üreten tm
* 1 : 2.500-6.500
* Tansiyon hastalarının % 0,05-0,1’i
* 30-50 yaş
* E=K
* İzole ya da sendromlarla %10
%10 ailesel
%10 malign
%10 ekstraadrenal (paraganglioma, daha az hormon aktif)
- T2’de ampul (‘light bulb’) bulgusu
Renal parankim kadar parlak !!! - Kistik, miksoid alanlar
- Belirgin kontrastlanma
ciddi hipertansif krize neden olabilir, o yüzden ameliyat yapılacaksa feo dışlanmalı, feoya dokununca hipertansif kriz
Myelolipom
* Mezenkim kökenli benign tm
* Yağ dokusu içerisinde kemik iliği adacıkları
** doğrudan tanı koyabildiğimiz patolojilerden bir tanesi !!
hipovaskülerdir
Metastaz
* Adrenalin en sık malign tümörü !!!!!!!!!! (hipervasküler bir organ olduğu için)
* Otopsi serilerine göre %25’e kadar
* Akciğer, meme, kolon, böbrek, pankreas
* Solid, heterojen
* İntraselüler yağ içermezler (RCC ve HCC hariç !!!) !!!
* Tümör neovaskülarizasyonu nedeniyle belirgin kontrastlanma, geç yıkanma (wash-out)
CERRAHİ:
> 4 cm
< 4 cm+hiperfonksiyonel
hormon aktifse
MRG
Yağ içeriği + ADENOM
Yağ içeriği - Biyopsi, İzlem (PET BT)
> 20 HU Olasılıkla malign, Biyopsi
0-20 HU Indeterminate:
MRG, Yağ içeriği + Benign
Yağ içeriği - Olasılıkla malign, Biyopsi
bazen oligometastatik ise doğrudan adrenektomi ile tedavi tamamlanır
Hipofiz Görüntülemesi
* Hormon yüksekliği ve klinik bulguları olan hastalarda hipofizer adenomun saptanması ve konumunun belirlenmesi
* Mikroadenom < 10 mm
* Makroadenom > 10 mm
* İdeal görüntüleme yöntemi MR
%0 MALİGN RİSKİ
mikroadenomlarında kontür taşması olabilir
en sık kalsifiye olan intrakranyal tm ‘‘kranyofaringeoma’’
kistik olanlarda BOS ile karşılaştırılır
HİPOGLİSEMİLER
düşük plazma glukoz düzeyinin yol açtığı sempato-adrenal aktivasyon ve nöroglikopeni semptomları ile karakterize klinik bir durum, sempatoadr akt önce parasemp akt (acıkma)
<70 hipogli, <50 ciddi hipogli
açlık hipoglisemisi 5.saaten sonra ort çıkar
0-5 saat reaktif hipoglisemi
reaktif hipoglisemili hst, yemek yedikçe daha kötü olurlar
Nöroglikopeni : Beynin şekersiz kalması
Hipoglisemi anında fazla/uygunsuz insülin varlığı ! (İnsülin, sulfonilüreler, sekretogoklar, insülinoma): (%95-98 ile EN SIK neden !)
Glukojen varlığına rağmen, KC glukoz üretimi baskılanır, periferik glukoz uptake artar.
Kontr-insüliner hormon yetersizliği
KC hasarı nedeniyle KC glukoz üretiminin bozulması
Hipogliseminin çok önemli, hatta ölümcül sonuçları olabilir:
Kardiyak aritmi riskinde artış (Anormal uzayan kardiyak repolarizasyonu, ↑ QTc ve QTd, Ani ölüm)
İlerleyen nöroglikopeni (Kognitif bozukluklar, Alışılmadık davranış, Nöbet, Koma, Beyin ölümü)
Hipoglisemi neden öldürür:
Yüksek riskli hastalarda anormal kardiyak rep bağlı kardiyak aritmiler (İskemik kalp hastalığı, kardiyak otonom nöropati) ** bu hst hipoglisemiyi daha riskli hale getirirr
Artmış trombotik eğilim / trombolizde azalma
Katekolaminlerin yol açtığı kardiyovaskuler değişiklikler: Artmış kalp hızı, Sessiz myokard iskemisi, Angina ve myokard infarktüsü
Hipogliseminin ENNN SIKKK nedeni Diyabetik hastalarda kullanılan hipoglisemik ajanlardır.
Diğer nedenler nadirdir.
12 saatlik açlık sonrası <60 mg/dl
72 saatlik açlık sonrasında:
Kadınlarda: <45 mg/dl
Erkeklerde: <55 mg/dl
OGTT sırasında <50 mg/dl bulunmasıdır.
Endokrinolojik olarak mutlaka araştırılması gereken hipoglisemiler: !!!
Glukoz düzeyi <2.2 mmol/L (<40 mg/dL) ise
Açlık hipoglisemileri varsa (hipoglisemik ajan kullanmaksızın)
Diyabetik olmayan bireylerdeki derin hipoglisemiler
Kontr-insüliner hormonlar:
Glukagon: En önemlisidir*. Hipoglisemideki ilk yanıttır. Glukojenoliz ve glukoneogenezi artırır.
Epinefrin-Norepinefrin: Erken dönemde glikojenoliz, 3-4. saatten sonra glukoneogenezi (lipoliz kaynaklı) arttırır.
Cortizol: Geç etkilidir. Glukoz kullanımını azaltır, lipolizi ve protein yıkımını uyararak glukoneogenezi artırır.
Growth hormon: Geç etkilidir. Glukoz üretimini artırıp (lipoliz kaynaklı glukoneogenez), kullanımını sınırlandırır.
Akut hipoglisemilerde organizmayı koruyucu ilk yanıt glukagon artışıdır.
Epinefrin ve sempatik sistem bunu destekler.
Plazma glukozu 80 mg/dl’nin altına düşünce insülin salınımı inhibe olmaya başlar. !!
Plazma glukozu 70 mg/dl’ ye indiğinde:
Glukagon ve Epinefrinin kont-insüliner etkileri devreye girer.
Bunlar yetersiz kaldığında, plazma glukozu 60 mg/dl nin altına iner ve otonom hiperaktivite bulguları belirginleşir. (esas olarak besin almayı uyarıcı etkilerdir)
Otonom hiperakt (adrenerjik) bağlı semptomlar:
<60 mg/dl belirginleşir.
Terleme
Sinirlilik
Açlık hissi
Çarpıntı
Tremor (titreme)
Huzursuzluk
Ateş basması
Solukluk
Angina
Bulantı
Nöroglikopenik semptom ve bulgular:
<50 mg/dl başlar.
Başağrısı
Yorgunluk
Konsantrasyon bozukluğu
Kişilik değişiklikleri
Üşüme hissi
Dalgınlık
Geçici afazi
Mental bozukluk
Bulanık görme
Epilepsi
Koma
Whipple Triadı
EN KESİN TANIDIRRR
-Hipoglisemi semp ortaya çıkması
-Semp sırasında biyokimyasal hipogliseminin saptanması
-Glukoz verilmesiyle semp düzelmesi
Asemptomatik hipoglisemiler:
-Uzamış açlıklarda
-Egzersizde
-Gebelikte (artmış glukoneog bağlı)
-Laboratuvar hatası olarak
Semptomatik hipoglisemiler:
a) AÇLIK hipoglisemileri
-Hiperinsülinizmli
İnsülin rxn
Yüksek doz sülfonilüre
Gizlice insülin veya SU alımı
Otoimmun hipoglisemi (İdiopatik insülin ab, İnsülin reseptör ab)
Pentamidin’e bağlı (Pentamidin beta hücre yıkımına neden olur . İlk etkisi hipoglisemiyken sonrasında hiperglisemiye neden olur)
Pankreas beta hücre tm. (insülinoma)
-Hiperinsülinizmsiz
Ciddi KC bozukluğu
Hipokortizolizm
Alkol
Non-pankreatik tümörler
Doğumsal KH met boz (glikojen depo hst, glukoneogenik enzim eks.)
Çocuklardaki ketotik hipoglisemi
b) TOKLUK hipoglisemileri
Alimenter
Fonksiyonel
Gizli diyabet
Etanol
Lösin duyarlılığı
Herediter fruktoz intoleransı
Galaktozemi
Diyabetik annenin yenidoğanı
İnsülin reaksiyonu:
Yetersiz kalori
Aşırı egzersiz
Kazayla ya da kasten fazla insülin yapılması
Stres durumları
Hipokortizolizm
Gebelik sonrası
Birlikte başka ilaçlar veya alkol kullanımı.
Salisilatlar: SU etkisini potansiyelize ederler.
Beta blokerler: Glukagon salınımını baskılarlar.
ACE inhibitörleri: Kas kan akımını artırarak insülin duyarlılığı artırır.
İnsülin Artışına Yol açanlar: İnsülin (Sık), SU (Sık), Kinin, Pentamidine, Ritodrine, İsoniazid, Klorokin
İnsülin Duy Arttıranlar: B-blokerler, ACEİ, Biguanidler, TZD
*Direkt etki göstermezler kombine kullanılınca etkiyi potansiye ederler
KC glukoz Çıkışını Azaltanlar: Alkol (sık), Ham akee meyvesi
Otoimmun Mekanizmalar: Hidralazin, Procainamide, İsoniazid, İnterferon-a, Sülfidril içeren İlaçlar (Metimazol, Penisilamin, Kaptopril, Altın thioglukoz)
Değişik/ Bilinmeyen Mekanizmalar: Sulfonamidler
Salisilatlar
Antikoagülanlar (Dikumarol, Warfarin)
Analjezik/
Antienf (İndometazin, Kolşisin, Parasetamol, Fenilbutazon)
Antipsikotikler (Haloperidol, Klorpromazine, Lityum)
Ketokonazol
Selegilin (Parkinson)
Octreotide
Fenitoin
Otoimmun hipoglisemi
Hipoglisemi + insülin antikorları
Bazıları gizlice insülin alırlar ve bu insülin, ab yapımını uyarır.
Yemekten 3-4 saat sonra hipoglisemi olur. İnsülin-antikor kompleksinin ayrılmasıyla serbest insülin açığa çıkar.
Metimazole kullananlarda, Lenfoma, MM, SLE seyrinde görülebilir.
IRA’na bağlı olanı daha nadirdir.
-İnsülin dirençli akantosis nigricans hastalarıdır.
-Antikorlar insülin res üzerinde agonist etki gösterebilir.
Etanol hipoglisemisi
Hepatik glukoneogenezi bozar.
Etanol alan ama yemek yemeyenlerde 8-12 saat içinde hepatik glikojen depoları boşalır.
Tüketilen alkol miktarı ile hipoglisemi arasında ilişki yoktur.
I.V. Glukoz verilmelidir.
Glukagon etkisizdir. !!! (Glukagon etkisini glikojen depoları üzerinden gösterir burda glikojen depoları boş olduğundan etkisizdir)
Post-prandiyal reaktif hipoglisemiler (PRH)
Aile diyabet varlığı görülme sıklığını arttırır
Reaktif hipoglisemiler
Erken (yemekten 2-3 saat sonra)
Geç (yemekten 3-5 saat sonra)
Tedavide acarboz
Hipoglisemide tanı basamakları
İlk basamak:
Semptomlar hipoglisemiye mi bağlı
Semptom varken plazma glukozunun düştüğü gösterilmelidir.
İkinci basamak:
“Hipoglisemiye neden olabilecek patoloji var mı?”
FM, detaylı öykü (özellikle ilaç, açlık-tokluk)
Biyokimyasal tetkikler (KCFT, BFT, tam kan sayımı)
Açlık hipoglisemisi varsa hipoglisemi sırasında insülin, c-peptid düzeyi belirlenir.
Klinik kuşku varsa hipofiz, tiroid ve adrenal hormon rezervlerinin araştırılması (özellikle kortizol ve GH)
Batın USG ve Akc grafisi
Üçüncü basamak: “Lokalizasyon çalışmaları”
5-6 saatlik OGTT : Reaktif ve postprandiyal hipoglisemiler için !
C-peptid supresyon testi: İnsülin hipoglisemisi oluşturular ve c-peptid ölçülür. Baskılanmazsa: İnsülinoma ! (dışarıdan insülin verip hipoglisemi oluşturulduğunda endojen c-peptidin baskılanması beklenir baskılanmıyorsa :insülinoma)
15 saatlik açlık testi: PG ve insülin ölçülür.
Glukoz <40 mg/dL ve insülin >5 mU/L ise anlamlıdır.
3 kez tekrarlanırsa iyi bir tarama testidir.
Uzun açlık testi (72 saat): Ayırıcı tanıda: klasik tanısal testtir. ALTIN STANDART
Görüntüleme çalışmaları (Endoskopik USG, BT-MRI, hipofiz MRI, sürrenal BT, mide boşalma sintigrafisi)
Continuous Glucose Monitoring System (CGMS): Sürekli glukoz ölçüm yöntemi (1-3 gün): Günümüzde sık kullanılmaktadır.
İnsülin/Glukoz oranı: Normalde <0.25 iken insülinomada genellikle >0.40 bulunur.
0.25-0.40 arası hiperinsülinemi gösterir.
Proinsülin düzeyi: Total insülinin %20 sinden fazlaysa insülinoma lehinedir.
Uzun Açlık Testi (72 saat)
Hastanede yapılmalıdır.
Hipoglisemi semp olmazsa ve PG <40 mg/dl olmazsa test sonlandırılır.
Hipoglisemi oluşursa PG, aynı andaki insülin, c-peptid, B-OH-butirat (b-OHB) ve sülfonilüre düzeyleri ölçülür.
Kontr-insüliner sis yetersizliği kuşkusu varsa kortizol ve growth hormon düzeyleri bakılır.
İnsülin ↑, C-peptid ↑:
48-72 saat açlık+ Hiperinsülinemik
Hipoglisemi, İnsülin sekretogogu
negatif= İNSÜLİNOMA
İnsülin ↑, C-peptid ↑:
48-72 saat açlık+ Hipoglisemi
YOK= REAKTİF HİPOGLİSEMİ
İnsülin ↑, C-peptid ↓:
DIŞARIDAN İNSÜLİN
İnsülin ↓, C-peptid ↓:
Kortizol/GH eksikliğini dışla
‘big’ IGF II ↑
GH ↓
IGF-I ↓
IGFBP-3 ↓
= TÜMÖR HİPOGLİSEMİSİ
Hipoglisemi Tedavisi:
İnsülin rxn varsa dozlar veya insülin tipi ayarlanır, diyet bilgisi yeniden verilir.
SU fazlalığı nedeniyle oluşanlarda doz yeniden ayarlanır ve diyet eğitimi verilir.
Reaktif hipoglisemilerde diyet düzenlemesi yapılır:
Yüksek lifli, Düşük glisemik indeksli gıdalar küçük-sık öğünler halinde verilir.
Hipoglisemik atakta tedavi:
Semp başladığını hisseden bilinci açık diyabetikler 15 gram oral şeker almalıdır (1 Meyve, 2-4 kesme şeker, meyve suyu..)
Hipoglisemi devam ediyorsa 15 dk sonra aynı uygulama tekrarlanır. (15’ler kuralı !)
Bilinç yitimine gidiş – konfüzyon - varsa , ya da oral alıma rağmen nöroglikopeni bulguları ortaya çıkarsa parenteral glukoz tedavisi yapılır (20 gr glukoz IV)
Bilinç yitimiyle gelen her hastada mutlaka parenteral tedavi yapılmalıdır (25-50 gr glukoz IV %30-50 lik Dextroz ile verilir.)
Glukagon 1 amp IM Yapılır. (Özellikle hastane dışında etkili!)
İNSÜLİNOMA
İnsülin salgılayan pankreas adacık tm, genellikle kuyruktadır
Genellikle açlık, bazen de tokluk hipoglisemilerine yol açan, nadir organik hiperinsülinizm nedenidir.
Endojen hipoglisemi nedenlerinin EN SIK görülenidir.
K / E: 6/4
Semptom başlangıcı-tanı arasındaki süre genellikle 1- 4 yıldır.
%80’i soliter ve benign iken
%10-15 vakada maligndir ve multifokaldir.
%7-10 vaka MEN-I (paratiroid-pankreas-hipofiz tm) sendromunun bir parçasıdır.
Vakaların %99 unda adenom pankreasta yerleşiktir.
Çapı genellikle 10-20 mm arasındadır.
%1 ektopik (duodenum duvarı veya vena portada) olabilir.
İnsülin dışında, betaselülin (BTC), sorbin (C-terminal sorbin), glukagon, somatostatin, ACTH, GnRH, hCG, serotonin, gastrin, PP.. salgılanabilir.
Klinikte genellikle açlık hipoglisemileri vardır.
Kronik hipoglisemi nedeniyle nöroglikopenik bulgular ön plandadır.
İnsülinoma tanısı:
Hipoglisemi öyküsü: Açlıkta veya öğleden sonra geç saatte ya da egzersiz sonrası.
Hipoglisemi, periferik glukoz tutulumu artışından çok KC den glukoz çıkışının baskılanmasına bağlıdır.
Hipoglisemi anında endojen insülin ve c-peptid düzeyi yüksekliğinin gösterilmesi gerekir. !!!
Uzun açlık testinde (72 saat): !!
PG <40 mg/dl iken
İnsülin > 6 mU/ml
c-peptid >200 pmol/L
İnsülinoma’da tümör lokalizasyonu:
BT
MR
Mezenterik angiografi
Portal ven örneği
Bu yöntemlerin duyarlılığı %80 dir.
İnsülinoma tedavisi:
Görüntülenen tm cerrahi ile çıkarılır. Başarı %70-90
Küçük-benign tm ise: Lokal eksizyon
Büyük veya malign ise pankreas rez (gerekirse pankreatikoduodenektomi)
Görüntülenememiş hiperinsülinizm eğer medikal tedaviye yanıt veriyorsa, hiperplazi düşünülmelidir.
Bu vakalara pankreas bx yapılabilir. Ya da tümör görüntülenebilene kadar medikal tedaviye devam edilir.
Diazoksit: 300-1200 mg PO
Somatostatin: 100-600 mg/gün SC
Malign vakalarda op sonrası:
Streptozotosin + Doksorubisin (veya 5-FU)
Pankreas dışı diğer tümörler:
Mezotelyoma
Retroperitoneal sarkoma
Hepatoma
Adrenokortikal karsinoma
Gastrointestinal tümörler
IGF-II salınımı en önemli nedendir. KC den glukoz çıkışını baskılar.
Tümörler daha fazla glukoz tüketirler.
Serum insülin düzeyi 8 mU/ml’nin altındadır.
böb fonk bozukluğu bulunan hastalarda SU kullanımı hipogli riskini arttırıyor
insülin ve OAD kullanan hst öğün atlaması yapıldığında hipogli kaçınılmaz, insülinle yemekler uyumlu olmalı
HİPOFİZ TM MEDİKAL TDV
- Hipofiz adenomları erişkinde EN SIK görülen hipofiz hastalığıdır.
- Tüm beyin tm %10-15i
- %10 insidental
- Klinik belirtisi olan hipofiz hastalığı 1/10.000
- Hipofiz kanseri çok nadir (tüm tm <%0.1)
Görüldüğünde en sık ACTH veya PRL salgılayan türde. !! - Hipofiz bezi beynin tabanında sella turcica içinde yerleşmiş bulunur
- İki lobu vardır (anterior ve posterior)
- Ağırlığı yaklaşık 0.6 gr (N:0.4-0.9)
- Ön lob hipofizin yaklaşık %80’ni oluşturur
- Kanlanması: Internal carotid arterler→ Superior ve inferior hipofizer arterler → Gomitoli → portal venler→ kavernöz sinüsler → petrosal sinüsler
- Ön hipofiz (adenohipofiz) primitif oral kaviteden oluşur
- Arka hipofiz (nörohipofiz) sinir sis bir uzantısıdır
- Diyabetes insipitus ile karşılaştığımız zaman hipotalamus’da ne var
diye düşünürüz yani diyabetes insipitus + hipofizi ilgilendiren
hastalıklarda hipotalamik komponenti araştırırız
Vazopressin hipotalamusta sentez
ediliyor ve arka hipofizden salınıyor.
Adenohipofiz
❖ PRL
❖ ACTH
❖ TSH
❖ GH
❖ FSH
❖ LH
Adenoh. hormonlarının salınımını düzenleyen hipotalamik faktörler var
Nörohipofiz
❖ Vasopressin
❖ Oksitosin
Hipotalamik ve Ön Pitüiter Regülasyonu:
Somatostatin, prolaktin ve TRH (TRH’ı antagonize ediyor) üzerine de etkili, TRH da TSH sentezini baskılıyor
GHRH (Arkuat çek): GH sentez ve salımını
uyarır
Somatostatin (Anterior perivetriküler zon):
GH sentez ve salımını inhibe eder
Dopamin (Arkuat çek): Prolaktin sentez ve
salımını
GnRH (Preoptik çek): FSH ve LH sentez ve
salımını uyarır
CRH (Medial paraventriküler çek): ACTH sentez ve salınımını uyarır
TRH (Medial paraventriküler çek): TSH sentez ve salımını uyarır
Hipofizin yakın önemli komşulukları var: hemen yukarıda optik sinir, internal carotid arter. Hipofiz tm çok büyüyüp laterale
yayıldıklarında cavernous sinus dediğimiz damar ve sinir paketinin olduğu alana yayılır, burası invaze olduğunda cerrahlar oradan korkar çünkü burada 3. 4. 5’in 1. ve 2. dalı, 6. CN’in hasarı olursa hastanın ameliyat sonrası şaşı görmesi, hissiyat vs sorunları olur.
Sınıflama
➢Hormonal aktivite
❖Aktif
❖İnaktif
➢Boyanma
❖Asidofilik (akromegali, prolaktinoma)
❖Bazofilik (cushing, ACTH adenomu)
❖Kromofob (noncell…)
➢Boyut
❖Pikoadenom (en küçük)
❖Mikroadenom <10 mm
❖Makroadenom >10 mm
❖Dev adenom (artık o alanı tamamen
oblitere etmiş, yukarı doğru suprasellüler
bölgeye ulaşmış, aşağıda sfenoid sinusü
invaze etmiş, bütün her yeri kaplamış
adenomlar)
Fonksiyonel Sınıflama
Prolaktinoma %35
Non-fonksiyonel %35
Null-cell 66
Onkosit 33
Sekretuar inaktif <1
Somatotropinoma %15
Kortikotropinoma %15
Gonadotropinoma Nadir
Tirotropinoma Nadir
TSH salgılayan adenomların görülme oranı düşüktür. Non- fonksiyonel grup
immunhistokimyasal boyanıp fonksiyonu olmayan adenomlar, klinikle yorumlanmalı
Grad I Normal Boyutlu sella, taban asimetrisi
Grad II Geniş sella, taban intakt
Grad III Sella tabanında lokalize erozyon/ destrüksiyon
Grad IV Yaygın olarak eroze sella tabanı
Alt tip (Ekstrasellar uzanım varsa)
Alt tip Tanımı
Tip A Kiazmatik sisterne uzanan tümör
Tip B Üçüncü vent tabanına ulaşmış tümör
Tip C Foramen Monroya kadar üçüncü vent uzanan tümör
Tip D Frontal fossanın temporal bölgesine uzanan tümör
Enclosed’lar başarılı şekilde cerrahi tedavi edilebilir (hipofiz dışına taşmamış),
invasive olanlarda cerrahi başarı %20
Adenohipofizyel Hüc Anilin Boya ile
Boyanma Özellikleri:
Asidofilik: Somatotrop ve Mamotrop
Bazofilik: Tirotrop, Gonadotrop ve
Kortikotro: Null hücreler, Onkositler ve
inaktif sekretuar hücreler
Etkiler:
❖ Endokrin bozukluklar
❖ Nörolojik hasar
❖ Hayat kalitesinde azalma
❖ Hastalığa bağlı ölüm
Tedavinin Genel Amacı:
❖ Endokrin ve nörolojik etkilerin
minimale indirilmesi
❖ Kitle etkisinin azaltılması
❖ Hormon fonksiyonlarının korunması
❖ Nüks potansiyelinin azaltılması
❖ Olası ölümlerin engellenmesi
Hipofiz tümörlerinde tedavi seçenekleri
* Cerrahi tedavi** en önde gelen yöntem !!
* Radyoterapi
* Medikal tedavi
PROLAKTİNOMA
* Premenoposal kadınlarda klasik olarak en sık görülen bulgular
galaktore, amenore veya infertilitedir
* Hiperprolaktinemi pulsatil olan LH ve GnRH puls’larını suprese eder
ve bu nedenle amenore oluşur.
* Gonadotropin düzeylerindeki düşüklük östrojen üretimini azaltır ve
ovulasyon oluşmaz. Bunların sonucunda infertilite, libidoda azalma ve
seksuel disfonksiyon gelişir
Erkeklerde testosteron üretiminde aksamalar olur. Hipogonodotropik
hipogonodizm görülen tüm hastalarda prolaktin bakılmalıdır. Hastanın
östrojeni düşük, FSH ve LH’ı alt sınırda/düşük, mutlaka prolaktine
bakılmalı.
Hiperprolaktinemi Nedenleri: !!!!!!!!! SORUUU
Hipofizer
*Prolaktinoma
*Nonfonksiyonel adenom
*Hipofizitis
*Hipofiz sapı kesisi
*İnfiltratif hastalıklar
Hipotalamik
*Tümörler
*İnfiltratif hastalıklar
Sekonder
*Böbrek yetmezliği
*Primer hipotiroidi
*Adrenal yetersizlik
*Polikistik over sendromu
Fizyolojik
*Gebelik
*Emzirme dönemi
*Stres
İlaçlar -EN SIK-
*Antipsikotikler
*Antiemetikler
*Antihipertansifler
*Östrojen
Analitik
*Makroprolaktin
*Heterofil antikorlar
PRL ↑; doğru kan alındığına bakarız, PRL ve GH uykuda artar, uyandıktan 2 saat sonra normale döner.
PRL meme başı ile refleks ark üzerindedir, bebeğin annenin memesini emmesi sütü artırdığı gibi, erişkinde de meme
başının yoklanması, sıkılması, cinsel temastan sonra PRL bakılması PRL’yi ↑ gösterir.
Analitik problemler de %28.7’si makroprolaktinemi olarak gelir, örneğin ılımlı hiperprl (100’ü geçmeyen) si olan bir hasta,
belirtisi çok yok, bunda acaba makroprl var mı acaba diye düşünmeliyiz. Ancak hastanın >200 PRL ve galaktoresi var, burada tereddüte gerek yok
Tasklarda soruyormuş; makroprolaktinoma büyük adenomlar, makroprolaktinemi PRL molekülündeki yapısal defektlerden
kaynaklanan bir durumdur.
PCOS’da 2 katını aşmayan PRL yükseklikleri olabilir.
İlaçlar en sık hiperprolaktinemi yapan sebeptir.
Tüm diğer sebepleri düşünüp eledikten sonra hipofiz hastalıklarını düşünmemiz gerekiyor. Hipofiz hstlarından en sık
görülen prolaktinomalar
Non-fonksiyonel adenomlar nasıl PRL↑? PIF; PRL inhibitör faktör, hipotalamustan aşağı doğru hipofiz sapından gelir ve
PRL salgısını baskılar. Makroadenomlar hipofiz sapını deviye ettiği zaman PIF’in geçişini engeller ve ılımlı PRL↑ olabilir
(100’ü geçmeyen). Benzer duruma sebep olabilen durumlar: Hook fenomeni: çok ↑PRL değerleri olduğunda sandviç
essay(?)lerde yani PRL antijen, bunun üzerine bağlanan bir antikor ve bu iki antikor bağlanması ile ortaya çıkan komplekse
bağlanan bir floressain(?) işaretli bir üçüncü antikor ve bu immunhistokimyasal yöntemlerle ışımaya yol açarak PRL
ölçümüne yol açar. PRL çok çok yüksekse, bu antijen-antikor kompleklerine bağlanan 2.antikor bağlanması azalıyor o
yüzden olduğundan düşük görünüyor. Biz bunlara 1/100 dilüsyonla tekrar PRL bakıyoruz, gerçek PRL’yi buluyoruz. PIF mi
Hook fenomeni mi diye buna bakıyoruz.
PRL düzeyine göre:
25-100 antipsikotik ilaçlar, östrojen
25-150 hipofiz sap basısı
>250 prolaktinoma
50-300 mikroprolaktinoma
200-500 (genellikle >500) makroprolaktinoma
- Erkeklerde ve postmenopozal kadınlarda prolaktinoma’lar tümöre
bağlı kitle etkisiyle kendini belli eder ve premenopozal kadınlardakilere göre daha büyük saptanır - Erkeklerde saptanan prolaktinomaların %90’ı makroadenomdur.
Hastalar incelendiğinde impotans, libido azalması ve infertilite sorunlarının da eşlik ettiği anlaşılır
Burada bası olduğunda çapraz yapan lifler önce etkilendiği için temporal bölgeden gelen görme uyarıları etkilenir, hasta dar bir borudan görüyor, at gözlüğü takmış gibi olur. Optik sinire bası olduğunda önce renkli görme bozulur, bu sorgulanır, konfrontasyon yöntemiyle muayene etmeliyiz.
Prolaktinoma-Tedavi
* Primer tedavi dopamin agonisti kullanımıdır
* Bromokriptin: Parlodel- SRO® 2.5 ve 5mg ilk bulunan ajandır
* Pergolid
* Cabergoline: Dostinex® haftada 2 kez 0,25 mg bugün EN SIK kullanılan %95
tm küçültülür, %3-5 oranında direnç vardır, cerrahi düşünülebilir bunlarda
* Transfenoidal cerrahi makroadenomlar için kullanılabilir
* Radyoterapi ilk iki tedavi yöntemi başarılı olamazsa kombine edilebilir etkileri geç çıkar -2 yıl kadar- ve beyin tümörü sıklığını ↑
Monomerik prolaktin
* 23kDa monomer
* Dolaşımda yer alan prolaktinin %85-95’ni oluşturur
Big prolaktin
* 50kDa
* Total prolaktinin %5-15 kısmını oluşturur
Big big prolaktin (makroprolaktin)
* 170kDa
* Normalde çok küçük oranda ancak değişken miktarlarda bulunur
Diğer
* Hipofizer prolaktinin posttranslational modifiye olmuş halleri (glikozile,
fosforile varyantlar, 14kDa, 16kDa, 22kDa, proteolize formlar)
Makroprolaktinemi Ölçüm Yöntemleri
* Jel filtrasyon kromatografisi (GFC) en popüler ve güvenilir olan, pratik
ve ucuz
* Prolaktin immunoassay’lerinde ölçüm
* Polietilen glikol presipitasyon yöntemi
* İmmunopresipitasyon ve adsorpsiyon
* Ultrafiltrasyon
Makroprolaktin için kontrol et (PEG presipitasyon yöntemi ile)
Makroprolaktin pozitif +
Yüksek monomerik PRL
Makroprolaktin pozitif +
Normal monomerik PRL+ Semptomatik hasta
Makroprolaktin negatif +
Yüksek monomerik PRL
=Endokrinoloji Konsultasyonu
*Farmakolojik nedenleri dışla
*Fizyolojik nedenleri dışla
*Makroprolaktin varlığını dışla
Hiperprolaktineminin teyit edilmesi
*Sekonder nedenleri dışla
MRG
Hipotalamik veya pituiter tümör, semp ise tdv, asemp ise izlem
MRG negatif ise İdiyopatik Hiperprolaktinemi
Tedavisiz izlem:
* Asemptomatik mikroprolaktinomalar
* Menopoza giren mikroprolaktinomalar
* Fertilite istemeyen mikroprolaktinomalar
* Adet düzeni için OKS kullanılabilir
* Galaktoreden çok yakınmıyorsa
Tedavi planı
* Medikal tedavi (Dopamin agonistleri;DA) *kabergolin haftada 1-2 doz
* Cerrahi tedavi (Bazı özel durumlarda)
* Radyoterapi (Medikal ve cerrahiye yanıtsız olanlarda)
* Temozolamid tedavisi (tedaviye yanıtsız, agresiv/malign adenomlarda)
Prolaktinomada Cerrahi Endikasyonları:
* DA intoleransı (CAB için %3, BRC için %12)
* DA direnci
* Apopleksi (Nörolojik bulguları olan acil hastalar)
* Hasta tercihi (Ameliyatın etki ve olası yan etkileri açısından aydınlatılmasına rağmen sürekli ilaç kullanmak istemeyenler)
* Antipsikotik ilacı kesilemeyecek durumda olup DA verilmesi gerekli olanlar (İlaca bağlı psikotik nöbet alevlenmesini önlemek amaçlı)
GH SALGILAYAN ADENOMLAR
* Tüm hipofiz adenomlarının %15-20’si
* 1/3’ü mixed tümörlerdir. Aynı zamanda
PRL de salgılar. Bir grup hasta amenore ve galaktore yakınmasıyla doktora başvurabilir → PRL↑ ile gelen her hastaya akral belirtileri
olup olmadığı sorgulanmalıdır, bunlarda standart dozlarda DA’lar iyi yanıt vermez
* GH salgılayan adenomlar glikoprotein yapıda hormon da salgılabilir.
Ancak bu daha çok a-subunit (%10-30) şeklindedir. Nadiren TSH salınımı olabilir
Epifizler kapandıktan sonra, yaklaşık 40’lı yaşlarda, boy uzaması görülmez ancak
eklemlerde değişiklikler olur, ayaklar uzamaz ancak enlemesine genişlediği için ayakkabı numarası büyür, eller büyür, yüzükler dar gelir
epifiz kapanmadan önce oluşursa dev olur
Akromegalinin klinik özellikleri:
Cins (erkek)
Akral / yüz değişiklikleri
Oligoamenore (kadınlarda)
Hiperhidrosis
Baş ağrıları
Parestezi/ karpal tünel
Impotans
Hipertansiyon
Guatr
Görme alanı defekti
Akromegalide komplikasyonlar
Kardiovasküler
* İskemik kalp hastalığı
* Kardiomiyopati
* Konjestif kalp yetmezliği
* Aritmi
* Hipertansiyon
Respiratuvar
* Kifoz
* Obstrüktif sleep apne
Metabolik
* Diabetes mellitus/IGT
* Hiperlipidemi
Nörolojik
* Karpal Tunnel sendromu
* Stroke
Neoplastik (3. aydan sonra tarama)
* Kolorektal
* (Meme ve prostat– kesin değil)
Kas-İskelet sistemi
* Dejeneratif artropati
* Kalsifik diskopati
* Pirofosfat artropatisi
Akromegalide Endokrin Bozukluklar !!!!!!!!!!!!!SORUUU
* İnsülin direnci ve hiperinsülinemi
* Bozulmuş glukoz toleransı (% 30-45),
* - Diabetes Mellitus (% 10-20)
* Lipoprotein lipaz inhibe olur, Lp(a), TG artar
* 1,25 Vit D ve bağ Ca emilimi artar
* Serum P artar, hiperkalsiüri, nefrolitiazis (taş)
* Na ve su retansiyonu
* Tiroid bezinde büyüme (ÖDG, ÖMNG, TMNG)
* Sekonder hipotiroidi kitlesel etki nedeniyle
* Hiperprolaktinemi (% 40) ve/ veya galaktore
* Hipogonadizm sekonder bir sonuçtur
* Sekonder adrenal yetmezlik
Random örneklerden yapılan GH
ölçümleriyle akromegali tanısı konulamaz
* Dinamik test: GH supresyon testi
* 75-100 gr glukoz PO verilir. 0, 30, 60, 90, 120. dk GH için örnekler alınır
* Normal bireylerde supresyon testinde en düşük GH değeri 1<ng/ml olmalıdır
* Bu bireylerin yaş ve cinsiyete göre düzeltilmiş IGF-1 değerleri de
normalin üzerinde olur. Gençler > yaşlılar
Akromegali tedavisi
Amaç:
* Tümörün eradike edilmesi
* GH ve IGF-1 salınımının normale döndürülmesi
- Cerrahi tedavi: transsfenoidal cerrahi, bası veya büyükse debulking cerrahi
- Radyoterapi: tek başına cerrahi tedavi ile tedavi edilemeyen hastalarda uygulanır
- Konvansiyonel X-ray tedavi (etkisi 5-10 yıl sonra ortaya çıkar)
- Proton beam tedavi (Daha çabuk etki eder; fakat optik sinir ve okulomotor sinir hasarı
yapabilir) 1-2 yıl sonra ortaya çıkar ancak optik ve okulamotor sinir hasarı olabilir - Gamma knife (Tecrübeler henüz yeterli değil)
- Medikal tedavi: genellikle operasyon sonrası reziduel hastalığın kontrolünde
- Bromokriptin (mikst tm) (Başarı %10)
- Cabergolin (mikst tm) (Başarı %10)** bromokriptine göre hem daha etkili, hem daha az yan etkili
- Somatostatin analogları (Başarı %60-70)
Octreotide 100g 3x1,
Octeotide-LAR 20-40 mg/ayda bir uzun etkili, hem tümörü küçültür, hem hormon değerlerini normale getirir
Lanreotide 20-40 mg/ayda bir
Eğer hastalarda kısmi / tam yanıtsızlık varsa bu hastalarda Pegvisomant da kullanılabilir, GH res antagonisti; kullanıldığında IGF-1 değerleri ↓ ama GH değ düşmez, yarışmalı olarak res’e bağlanır, postres sinyal iletisini bloke eder
TUS SORUSU IGF-1 normalize / düşük edilmiş, GH çok yüksek kalmış hasta profili görürseniz, bu hasta Pegvisomant kullanan hastaya ait olabilir ancak pahalı
Çeşitli nedenlerden ötürü opere olamayan hastalarda primer tdv seçeneği olarak da somatostatin analogları kullanılmaktadır
* Tümör boyutunda küçülme: %46-100
* GH < 2 : %27-45
* Normal IGF-1: %51-80
Cushing hastalığı-sendromu
- Cushing hastalığı hipofiz adenomu tarafından aşırı ACTH üretimi
sonucu ortaya çıkan hiperkortisolism tablosudur. - Herhangi bir nedenle adrenal dokudan kortizol üretiminin arttığı Cushing sendromu ve kortizol üretiminin arttığı fizyolojik durumlarla ayırıcı tanısı yapılmalıdır
Cushing sendromu ise tüm hiperkortisemi sebeplerini kapsayan başlıktır
Ektopik salgılanan bir ACTH odağı
olduğunda; bu karsinoid tümörlerde
olabilir, küçük hücreli akciğer
tümöründe olabilir, nöroendokrin
tümörlerde olabilir, bunlar ektopik
ACTH salgısı yaparak surrenali uyarır
Kanda ACTH↑ ACTH bağımlı
cushing olarak kategorize edilir
Ayırt edilmesi en zor başlıklardan biri, nöroendokrin tümörlerden köken alabilir
Endojen Cushing Send Etiyolojik Olarak
Sınıflandırılması:
ACTH-bağımlı Cushing sendromu (%80-85)
* Cushing hastalığı EN SIKKK
* Ektopik ACTH sendromu
* Ektopik CRH sendromu
ACTH-bağımsız Cushing sendromu (%15-20)
* Adrenal adenom –daha sık-
* Adrenal hiperplazi sendromları
* Adrenal karsinom
Adrenal Hiperplazi Sendromları
Makronodüler hiperplazi (multipl nodül ve çap >1 cm)
* Bilateral makroadenomatöz hiperplazi (BMAH)
* Çocuklukta bilateral makroadenomatöz hiperplazi (c-BMAH)
* ACTH-Bağımsız makronodüler adrenokortikal hiperplazi (diffüz makronodüler adrenokortikal hastalık) (MMAD) (AIMAH/MMAD)
Mikronodüler hiperplazi (multipl nodül ve çap <1 cm)
* İzole primer pigmente nodüler adrenokortikal hastalık (i-PPNAD)
* Carney complekse eşlik eden primer pigmente nodüler adrenokortikal hastalık (c-PPNAD)
* İzole mikronodüler adrenokortikal hastalık (i-MAD)
Endojen hiperkortizolemi kimlerde
araştırılmalıdır !!!
* Hiperkortizolemiye işaret edebilen tipik klinik bulguları (santral obezite, stria,
ciltte atrofi ve kolay ekimoz oluşumu, prox kas güçsüzlüğü vb.) olanlarda,
* Adrenal insidentalomada,
* Travmasız kırık oluşan veya yaşla uyumsuz osteoporoz saptananlarda.
* Hipertansiyonu veya diyabeti kontrol altına alınamayanlarda,
* Metabolik sendromda,
* Boyuna uzamanın geri kaldığı veya durduğu kilolu çocuklarda
CUSHING HASTALIĞI
- Cushing hastalığı Cushing sendromlu hastaların %80-85 kadarı
- Hipofiz tm de yaklaşık %15’i ACTH üreten tm
- Kadınlarda erkeklere göre 8 kat daha sık görülür akromegali hariç (K=E) tüm endokrin hastalıklarda kadınlarda daha fazla !!
- ACTH üreten tm yaklaşık 80-90’ı tanı anında mikroadenom düzeyindedir
Hiperkortizolizm
1- TARAMA TESTLERİ
1 mg DST
2 gün 2 mg DST little testi
Üriner Kortizol
Gece Serum Kortizolü
Gece Tükürük Kortizolü **en doğru bilgiyi verir
2- TANI TESTLERİ
Plazma ACTH düzeyi
CRH Testi
Yüksek Doz DST
IPSS
Cushing Sendromu Kuşkusu
Overnight 1mg DST
Sabah 8:00 kortizolu >1.8;
24-sa idrarda serbest kortizol
Hiperkortizolizm Tarama Testleri
1 mg DST
* < 1.8 mcg/dl durumunda Cushing Sendromu %98 oranında ekarte edilir.
* > 5 mcg/dl durumunda tanı koyduruculuğu yüksektir.
* Tarama testi olarak güçlüdür
* Sensitivitesi % 60-70 arasındadır
2 gün 2 mg DST
** daha duyarlıdır, sabah kortizolünün 1.8’in altına düşüp düşmediğine bakılır
* 4*0.5 mg 2 gün olarak uygulanır
* Benzer eşik değerler kullanılır
* 1 mg DST ile baskılanma olmadığında kullanılabilir
Üriner Kortizol
* Serbest kortizol fraksiyonunun değerlendirilme yöntemidir.
* Sensitivitesi %70-90 arasında
* En uygun metod HPLC dir
* Günlük atılım > 100 mcg olması yüksek kabul edilir
* Gebelerde tanı için kullanılabilecek yöntemdir
Gece Kortizolü
* Diürnal ritmin bozulması ile gece yüksek değerler görülür
* Plazma kortizolü (Hasta uyanık iken < 7.0 mcg/dl olması ekarte ettirir)
* Pratik bir test değildir. Hospitalizasyon gerektirir
Tükürük kortizolü (< 1.5 ng/ml olması ekarte ettirir. > 2.0 ng/ml değerler Cushing Sendromu ile uyumludur)
* Evde örnekleme yapılabilmesi, buzdolabında bekletilebilmesi bakımından oldukça pratiktir.
Hiperkortizolizm Tanı Testleri
Plazma ACTH ölçümü
* Sabah, en az 8 saat açlık sonrası ölçülmeli
* En az 2 değer ölçülmeli
* Soğuk zincirde taşınmalı
* Bekletilmeden santrifüje edilmeli
* > 10 pg/ml → ACTH-bağımlı
* < 5 pg/ml → ACTH-bağımsız
Yüksek Doz deksametazon supresyon testi
*Sabah kortizolü için örnekleme yapılır
2 gün boyunca 42 mg olarak deksametazon
*3.gün sabahı kortizol için örnekleme yapılır
*Baskılanma > %50 ise Cushing Hst lehinedir
*Baskılanma < %50 ise Ektopik odak
*Eşik değer yok
*Sensitivitesi düşüktür
IPSS -inferior petrosal sinus örneklemesi-
* Ektopik vs. Cushing Hst Ayrımında en önemli testtir.
* Girişimseldir, hospitalizasyon gerektirir. Periferik katater yerleştirilir, ACTH
düzeyleri bakılır, sonra ips’e kadar bilateral ilerlenir ve buradan da bazal örnek alınır -3 ve 0.dk CRH ve vazopressin enjeksiyonu sonrası hastanın ACTH düzeyleri nasıl değişiyor bakarız; ACTH örnekleri benzerse, 2 katını aşmayan bir fark varsa bu hastada ektopik bir durum olabilir diye düşünürüz
* Deneyimli merkezlerde uygulanması gerekir
* Girişimsel Radyoloji ile ortak çalışma
* CRH ve/veya AVP ile birlikte kullanımı mevcuttur.
* Hipofizer Lezyon (sağ/sol/orta hat) ayrımı için kullanımı önerilmemektedir.
Cushing hastalığının klinik özellikleri
- Obezite (sentripedal dağılım)
- “aydede” yüz görünümü ve hafif proptosis
- Supraklavikuler yağ artımı ve “buffalo hump” görünümü
- Hiperpigmentasyon
- Yüzde plethore
- Hirsutism
- Kırmızı-mor stria ve ince cilt
- Akne
- ödem
- Kas güçsüzlüğü (proximal) oturan kalkamaz, özellikle omuz ve uyluk
kaslarında güçsüzlük - Osteoporoz ve sırt ağrısı
- Libido’da azalma
- Oligoamenore
- Depresyon
- İrritabilite ve emosyonel labilite
- Psikoz
Cushing hastalığının klinik özellikleri
Metabolik !!ÖNEMLİ, SORULABİLİR!!
* Hipokalemi ve alkalosis
* Hiperkalsiüri ve böb taşı
* Glukoz intoleransı ve diabetes mellitus
* Yara iyileşmesinde gecikme
* İnfeksiyonlara yatkınlık
* Granulositoz ve lenfopeni, addison’da ise hipereozinofili görülür
Tümörün kitle etkisine bağlı neredeyse yoktur!! Küçük adenomlardır
* Baş ağrısı
* Görme alanı defekti
* Hipopituitarism
Cushing hastalığında tedavi
Cerrahi en önemli seçenek
* Pituiter
* Bilateral surrenalektomi + nelson sendromu (cerrahinin iyi yapılamadığı
zamanlarda olurmuş, şimdi neredeyse yok)
* Radyoterapi
* Medikal tedavi
* Bilateral adrenalektomi
Cushing hastalığında medikal tedavi
* Hipofize yönelik ACTH salınımını azaltanlar
* Somatostatin analoğu (Pasireotid 0.3, 0.6 ve 0.9 mg/ml ampul)
oktreotid’e benzer bir molekül, cerrahiye yanıt alamamış cushingde
endikasyonu var.
Somatostatin 1, 3 ve 5.reseptörlerine etkili
* Pahalı, hassas kişilerde şekeri yükseltebilir, HgA1C’si >9 olan hstlarda kullanmayız !!!
* Dopamin agonisti (Kabergolin 0.5 mg tbl)
- Adrenale yönelik steroidogenez inhibitörleri (enzim blokerleri)
- Ketokanozol (200 mg tbl)
- Mitotan (500 mg tbl)
- Metirapon (250 mg tbl)
- Glukokortikoid Reseptör Antagonisti (GRA)
- Mifepristone (300 mg tbl)
Cushing hastalığında tedavi sonuçları
Cerrahi
* Mikroadenom
* Transsfenoidal cerrahi %70-80 başarılı
* Rekürrens oranı %10-20
- Makroadenom
- Pituiter cerrahi sonrası başarı %50
Radyoterapi
* Genellikle cerrahi başarısızlık halinde uygulanır. Başarı oranı %56-83
* Primer tedavi olarak uygulandığında erişkinde %50-60, çocukta %85 başarılı
TSH salgılayan adenom
* Nadir görülür
* Semptomatik hipertiroidi ve yüksek TSH düzeyleri gözlenir bariz
semptomlar görülür; terler, nabzı hızlıdır, canlı bakışlıdır ama T3-4 ↑
iken TSH normal ya da yüksektir. Eğer aşikar bir tirotoksikoz varsa TSH salgılayan adenom olma ihtimali yüksektir ama klinik tablo ötiroidiye yakınsa o tiroit hormonu resistans sendromudur, bu ikisinin ayrımını yapmak gerekir
* Cerrahi tedavi ve radyoterapi başlıca tedavi seçenekleridir
* Octerotide serum TSH ve a-subunit düzeylerini hastaların %91’inde azaltır; tiroid hormon düzeylerini %73’ünde normal değerlere getirir
* Antitiroid tedavi semp giderir ancak esas hastalığı tedavi etmez
ENDOKRİN İNSİDENTALOMALAR
Adrenal insidentalomalar
BTde sıklığı: % 2.
Otopsi serilerinde ise %6.8-%15.
İnsidental adrenal kitlesinde etyolojik faktörler:
Lipoma, myelolipoma
Kist
Tuberküloz
Hematom
Ganglionöroma
İnfeksiyon
Kongenital adrenal hiperplazilerde fokal büyümeler.
Adrenal insidentaloma vakalarında altta yatan hastalık:
İnaktif benign kortikal adenom: %83.5
Primer adrenocortikal Ca: %4.6
Feokromasitoma: %3.4
Aktif benign kortikal adenom: %5.5
Metastaz: %2.4
Hiperaldosteronizm: %0.6
Bilateral adrenal kitleler; metastatik tm veya bilateral primer tümörler dışında bazı sistemik hastalıklarla birlikte olabilirler.
Kalp hastalığı %12
İnfeksiyonlar %11
Karın cerrahisi sonrası %17
Heparin-warfarin kullanımı %16
Koagülopatiler %45
Cevaplanması gereken 2 soru vardır:
Fonksiyon göstermekte midir? (Hormon salgılıyor mu?)
Malign mi?
Primer adrenal tümör mü?
Bir metastatik malignite midir?
Görüntüleme yöntemleri:
Bilgisayarlı tomografi (BT)
Magnetik rezonans görüntüleme (MR)
I131 – metaiodobenzilguanidin (MIBG) sintigrafisi
I131 – iodometil-norkolesterol (NP59) sintigrafisi
Nonkontrast CT:
>10 Hounsfield Unitesi: Malign, yağdan fakir
≤10 Hounsfield Unitesi: Benign, yüksek yağ içeriği
MRI: Benign-malign lezyon ayırımı ! Yüksek yağ içeriği benign !.
NP59 (Nor-kolesterol) SİNTİGRAFİSİ:
Tm tarafında yüksek uptake: benign kortikal adenom veya hiperplazi !
Uptake yok veya azalmış: Karsinom, metastaz, veya destrüktif lezyon !
Yaygın değildir, test 5-7 gün almaktadır, yararı sınırlı, >2 cm anlamlı.
PET-FDG: Anormal uptake malignite lehinedir. Pahalı !
=< 5 cm ise malignite olasılığı 1: 10.000 dir.
Bilinen adrenal dışı malignitesi olan hastada:
Tek veya iki taraflı > 3 cm den büyük kitle varsa, metastaz olasılığı yüksek
< 3 cm ise malignite olasılığı %20-30 kadardır.
Kuşkulu vakalarda CT eşliğinde iğne biopsisi %75-80 vakada malignite tanısı konabilir.
Biyokimyasal, hormon ve ölçümleri:
İyonlar (Na, K), kan gazları.
Hormon ölçümleri:
ACTH, Cortisol, DHEAS, 17-OH-P, aldosteron, renin.
24 saatlik idrarda serbest cortisol
24 saatlik idrarda metanefrinler
ACTH uyarı testine 17-OH-P ve cortisol yanıtları bakılması.
DST’leri.
Adrenal ven sampling:
Her iki adrenalden örnekleme yapılmalı.
Görüntüleme teknikleriyle ortaya net konamayan tm ortaya konmasında kullanılabilir.
Kadınlarda androjen üreten tm,
erkekte östrogen üreten tm,
aldosteron salgısının tek veya iki taraflı olup olmadığının araştırılması.
Adrenal İnsidentalomalarda Tedavi:
> 5 cm büyük kitleler opere edilir.
Pre-op hormonal değerlendirme yapılarak hormon anormalliği varsa hasta operasyona hazırlanır.
<5 cm+hormonal aktivite gösteriyorsa opere edilir, etmiyorsa 6-12 ayda bir BT ile izlenir.
HİPERALDOSTERONİZM
Primer hiperaldosteronizm:
Aldosteron salgılayan adenoma (APA, Conn Sendromu)
İdiopatik hiperplazi (İdiopatik hiperaldosteronizm, IHA)
Glukokortikoidle baskılanabilen hiperaldosteronizm (GRA)
Adrenal karsinoma (Nadir)
Sekonder hiperaldosteronizm:
PRA ve Aldosteron yüksek (Ald/PRA <10)
Renovasküler hipertansiyon
Ödem yapan durumlar (KKY, nefrotik sendrom, siroz)
Diüretik kullanımı
Renin salgılayan tümör
Aort koarktasyonu
Adrenal kitleler genellikle küçüktür (<1.5 cm) ve BT görüntülemede saptanamayabilir.
Hipertansiyon + hipokalemi varsa, ısrarla aranmalıdır.
Hipokalemik alkaloz
Primer HA’de: İntravasküler sıvı artışı vardır ve bu nedenle renin baskılanmıştır. 3 tipte de aldosteron yüksek, renin düşüktür.
Hiperaldosteronizm var ama kitle yoksa: İdiopatik hiperplazi !
Glucocorticoid - remediable aldosteronizm (GRA)
OD geçişli, ailevi HT + stroke ile ortaya çıkabilen bir hiperaldosteronizm tipidir.
GRA’da şimerik gen duplikasyonu vardır.
11-beta hidroksilaz geninin 5’ düzenleyici bölgesi ile aldosteron sintaz genini kodlayan bölge arasında füzyon olmakta ve şimerik gen oluşmaktadır.
Aldosteron sentazı kodlayan gene bitişik genlerde mut olduğu için ACTH’ye bağımlı zona fasikülata tabakasında aldosteron sentaz enzimi aktivitesi ortaya çıkar.
Sonuçta ACTH arttıkça hiperaldosteronizm (kortikosteron ve prekürsör kortizol metabolitleri olan 18-oxocortisol ve 18-hidrocortisol artar).
Ekzojen glukokortikoidlerle ACTH ve 18-hydrocortisol baskılanır.
APA’da aldosteron ayakta düşer
APA’da plazma 18-OH-kortikosterone >100 ng/dl
GRA’da plazma oxokortisol yüksek
GRA’da Dexamethasone ile aldosteron baskılanması var
APA (Conn):
UNİLATERAL
R-A YANITSIZ
CERRAHİ TEDAVİ
IHA:
BİLATERAL
R-A YANITLI
MEDİKAL TEDAVİ
Aldosteron (ng/dl) / PRA (ng/ml) oranı
< 20 ise aldosteron üreten adenoma tanısı dışlanabilir
(Aldosteron/PRA >20 ise muhtemel, >30 ise kuvvetle muhtemel hiperaldosteronizm).
Oran arttıkça testin değeri artar.
Bu test, tüm hipokalemik hastalarda ve normokalemik olup da tedaviye yanıt vermeyen hipertansiyonu olan hastalarda TARAMA TESTİ olarak kullanılabilir.
Hiperaldosteronizm tanısı:
Hipopotasemi varlığı (<3 mEq/L)
Tedaviyle bile hipopot
Diüretik kesildikten 4 hf sonra hala hipopot
Nedensiz inatçı HT
Plazma renin < 1 ng/ml
Plazma aldosteron > 20 ng/dl
İdrar aldosteron > 14 mcg/24h
PRİMER HİPERALDOSTERONİZM düşünülmelidir. Bu hastalarda tanı testleri yapılır.
Saline infüzyon testi (2 lt %0.9 NaCl, 4 saatte I.V., <5 ng/dL olmalı, APA >10 kalır, 5-10 arası IHA? )
Fludrokortizon supresyon testi (3 günx0.1 mg + tuz tableti verilir. 4. gün ald <6 ng/dL olmalı. )
Hiperaldosteronizmde tedavi:
Conn send (APA) cerrahi tdv uygulanır.
Cerrahi yapılamayanlarda tuzsuz diyet ve aldosteron antagonisti (spironolakton, epleronon triamteren, amilorid) verilir.
Bilateral hiperplazide cerrahi tedavi sadece, hiçbir tedbirle hipokaleminin önlenemediği vakalara uygulanır. Diğerleri spironolakton + tuzsuz diyet ile tedavi edilir.
FEOKROMASİTOMA
Adrenerjik (sempatoadrenal) sinir sis bir parçası olan nöroektodermal kökenli kromafin hücrelerinden (APUD) kaynaklanır.
AMİNE
PRECURSOR
UPTAKE AND
DECARBOXYLATION
Adrenalin, noradrenalin (en fazla!) ve nadiren dopamin salgılarlar.
Erişkinlerdeki lezyonların %10’u, çocuklardaki lezyonların ise %35’i ekstra-adrenal kaynaklıdır.
%10’u ailesel
%10’u bilateral
%10’u ekstra-adrenal
%10’u çocuklarda
%10’u malign
Familial feo vakalarının hemen hemen %100’ü zamanla bilateral olur.
HT + başağrısı + terleme kompleksi birlikteliğinde düşünülür.
Hipertansiyon:
%50 vakada süreklidir.
%45 vakada HT atakları arasında hasta normotansiftir.
%5 vakada hastalar normotansiftir.
Feokromasitomada hipertansiyon dışındaki semptomlar:
Başağrısı
Terleme
Çarpıntı
Solukluk
Bulantı
Tremor
Anksiyete
Karın ağrısı
Göğüs ağrısı
Güçsüzlük
Dispne
Kilo kaybı
Flushing
Görsel bozukluklar
Feokromasitoma: Bulgular
Hipertansiyon
Ortostatik hipotansiyon
Bradikardi / Taşikardi
Postüral taşikardi
Solukluk / Flushing
Tremor
Raynoud’s fenomeni
Ateş
Hipermetabolik durum nedeniyle kilo kaybı
Hipertansif retinopati
Büyük tm palpe edilebilir
Nörokrestopatilerin bulguları: Nörofibromatosis, von Hippel-Lindau..
Von Recklinghousen sendromunda:
Feokromasitoma
Cafe-au-lait lekeleri
Nörofibromatosis
Von Hippel-Lindau sendromunda:
Feokromasitoma
Retinal angiomalar
MEN II sendromunda:
Feokromasitoma + Medüller tiroid Kanseri + Hiperparatiroidi (IIA)
Feokromasitoma + Medüller Tiroid Kanseri + Nöromalar (IIB veya MEN III )
24 s idrarda metanefrinler >1.6 mg/gün
Plazma serbest metanefrin ölçümü ise epinefrin ve norepinefrin toplamının >2000
Serum Chromogranin-A düzeyi vakaların %90 ’ında yüksektir. Yüseklik, tümör boyutu ve metastazla korele !
Genetik testler yapılabilir: VHL (Von Hippel-Lindau), ret protoonkogen, SDHB, SDHD, aile bireylerinin genetik taraması.
Görüntüleme Yöntemleri:
US
BT
MR
Sintigrafi
-MIBG
-Octreotid
Feokromasitoma tedavisi:
Cerrahidir.
Tıbbi tedavi:
Hastayı cerrahiye hazırlamada
Cerrahi sırasında
Cerrahi uygulanamayacak hastalarda
Malign ve metastatik tümörlü hastalarda uygulanmalıdır.
Feokromasitoma Tıbbi Tedavisi:
Cerrahiye hazırlamada alfa blokerler (Doksazosin) kullanılır.
En az 2 haftalık bir hazırlık gerekir.
Bunlar başlandıktan sonra yeterli kontrol sağlanamazsa beta blokerler eklenebilir.
Alfa bloker başlamadan, beta bloker verilmez.!
Cerrahi sırasında aritmiler olursa beta blokerler (esmolol) verilebilir.
Cerrahi sırasında ilk başta damarlar bağlanır ki hormon salınmasın
solda açılanma daha fazla renal vene dökülür, sağda VCI
CUSHING SENDROMU
Kronik glukokortikoid fazlalığı nedeniyle oluşmaktadır.
En sık nedeni: “iyatrojenik” (Egzojen glukokortikoid alımı)
Endojen “Cushing Sendromu” ise:
Hipofizer ACTH fazlalığı (Cushing hastalığı)
Adrenal
Non-hipofizer tümörler (Ektopik ACTH sendromu)
ACTH bağımlı olanlar
Cushing hastalığı % 68
Ektopik ACTH sendromu % 15
ACTH bağımlı olmayanlar
Adrenal adenoma % 9
Adrenal karsinoma % 8
Ektopik ACTH sendromunun nedenleri:
Akciğerin küçük hüc karsinomu ve AC karsinoidleri (% 50)
Pankreas adacık hücre tümörü
Karsinoid tümörler
Tiroidin medüller karsinomu
Feokromasitoma
Cortisol fazlalığında tanısal testler:
24 s idrarda serbest cortisol >90 mcg/gün (RIA)
24 s idrarda serbest cortisol >60 mcg/gün (HPLC)
Diürnal ritminde bozulma vardır.
‘Midnight Cortisol’ ölçümünde:
<5 mcg/dL ise Cushing değil
>7.5 mcg/dL ise Cushing lehinedir.
Dexametazon supresyon testleri
1 mg DST: Tarama testidir.
2 mg DST: Tanı testidir.
8 mg DST: Ayırıcı tanı testidir.
DST ve bazal testlerin yorumlanması
1 mg DST de cortisol düzeyi < 1.8 mcg/dL ise tanıdan uzaklaşılır.
Cortisol düzeyi > 1.8 mcg/dL ise 2 mg DST uygulanır. Yine yüksekse Cushing tanısı konur.
DST uygulandığında ACTH baskılanmış bulunur. Yoksa ACTH bağımlı Cushing sendromu düşünülür.
Bazal ölçümler sadece adrenal Cushing sendromunda tanıya yardımcı olur. (ACTH baskılı, Cortisol düzeyi yüksektir). DST ile desteklenerek tanı konabilir.
Cushing Sendromu Tedavisi:
Görüntülenen tümör cerrahi olarak çıkarılır.
Cerrahiye hazırlanırken HT ve hipokalemik alkalozun kontrol altına alınması yararlıdır.
Kortizol sentezini baskılayan ilaçlar kullanılabilir.
Ketokonazol
Aminoglutetimid
Metirapon
Mitotan
Familial feo vakalarının hemen hemen %100’ü zamanla bilateral olur.
HT + başağrısı + terleme kompleksi birlikteliğinde düşünülür.
Hipertansiyon:
%50 vakada süreklidir.
%45 vakada HT atakları arasında hasta normotansiftir.
%5 vakada hastalar normotansiftir.
Feokromasitomada hipertansiyon dışındaki semptomlar:
Başağrısı
Terleme
Çarpıntı
Solukluk
Bulantı
Tremor
Anksiyete
Karın ağrısı
Göğüs ağrısı
Güçsüzlük
Dispne
Kilo kaybı
Flushing
Görsel bozukluklar
Feokromasitoma: Bulgular
Hipertansiyon
Ortostatik hipotansiyon
Bradikardi / Taşikardi
Postüral taşikardi
Solukluk / Flushing
Tremor
Raynoud’s fenomeni
Ateş
Hipermetabolik durum nedeniyle kilo kaybı
Hipertansif retinopati
Büyük tm palpe edilebilir
Nörokrestopatilerin bulguları: Nörofibromatosis, von Hippel-Lindau..
Von Recklinghousen sendromunda:
Feokromasitoma
Cafe-au-lait lekeleri
Nörofibromatosis
Von Hippel-Lindau sendromunda:
Feokromasitoma
Retinal angiomalar
MEN II sendromunda:
Feokromasitoma + Medüller tiroid Kanseri + Hiperparatiroidi (IIA)
Feokromasitoma + Medüller Tiroid Kanseri + Nöromalar (IIB veya MEN III )
24 s idrarda metanefrinler >1.6 mg/gün
Plazma serbest metanefrin ölçümü ise epinefrin ve norepinefrin toplamının >2000
Serum Chromogranin-A düzeyi vakaların %90 ’ında yüksektir. Yüseklik, tümör boyutu ve metastazla korele !
Genetik testler yapılabilir: VHL (Von Hippel-Lindau), ret protoonkogen, SDHB, SDHD, aile bireylerinin genetik taraması.
Görüntüleme Yöntemleri:
US
BT
MR
Sintigrafi
-MIBG
-Octreotid
Feokromasitoma tedavisi:
Cerrahidir.
Tıbbi tedavi:
Hastayı cerrahiye hazırlamada
Cerrahi sırasında
Cerrahi uygulanamayacak hastalarda
Malign ve metastatik tümörlü hastalarda uygulanmalıdır.
artık iiabx yapılmıyor, kanama riski var, radyolojiyle benign/malign ayrımı yapılır
paraganglioma noradrenalin üretir
feo semp alfa res solukluk, flushing beta res (vazodil)
Feokromasitoma Tıbbi Tedavisi:
Cerrahiye hazırlamada alfa blokerler (Doksazosin) kullanılır.
En az 2 haftalık bir hazırlık gerekir.
Bunlar başlandıktan sonra yeterli kontrol sağlanamazsa beta blokerler eklenebilir.
Alfa bloker başlamadan, beta bloker verilmez.!
Cerrahi sırasında aritmiler olursa beta blokerler (esmolol) verilebilir.
CUSHING SENDROMU
Kronik glukokortikoid fazlalığı nedeniyle oluşmaktadır.
En sık nedeni: “iyatrojenik”(Egzojen glukokortikoid alımı)
Endojen “Cushing Sendromu” ise:
Hipofizer ACTH fazlalığı (Cushing hastalığı)
Adrenal
Non-hipofizer tümörler (Ektopik ACTH sendromu)
ACTH bağımlı olanlar
Cushing hastalığı % 68
Ektopik ACTH sendromu % 15
ACTH bağımlı olmayanlar
Adrenal adenoma % 9
Adrenal karsinoma % 8
Ektopik ACTH sendromunun nedenleri:
Akciğerin küçük hüc karsinomu ve AC karsinoidleri (% 50)
Pankreas adacık hücre tümörü
Karsinoid tümörler
Tiroidin medüller karsinomu
Feokromasitoma
Cortisol fazlalığında tanısal testler:
24 s idrarda serbest cortisol >90 mcg/gün (RIA)
24 s idrarda serbest cortisol >60 mcg/gün (HPLC)
Diürnal ritminde bozulma vardır.
‘Midnight Cortisol’ ölçümünde:
<5 mcg/dL ise Cushing değil
>7.5 mcg/dL ise Cushing lehinedir.
Dexametazon supresyon testleri
1 mg DST: Tarama testidir.
2 mg DST: Tanı testidir.
8 mg DST: Ayırıcı tanı testidir.
DST ve bazal testlerin yorumlanması
1 mg DST de cortisol düzeyi < 1.8 mcg/dL ise tanıdan uzaklaşılır.
Cortisol düzeyi > 1.8 mcg/dL ise 2 mg DST uygulanır. Yine yüksekse Cushing tanısı konur.
DST uygulandığında ACTH baskılanmış bulunur. Yoksa ACTH bağımlı Cushing sendromu düşünülür.
Bazal ölçümler sadece adrenal Cushing sendromunda tanıya yardımcı olur. (ACTH baskılı, Cortisol düzeyi yüksektir). DST ile desteklenerek tanı konabilir.
Cushing Sendromu Tedavisi:
Görüntülenen tümör cerrahi olarak çıkarılır.
Cerrahiye hazırlanırken HT ve hipokalemik alkalozun kontrol altına alınması yararlıdır.
Kortizol sentezini baskılayan ilaçlar kullanılabilir.
Ketokonazol
Aminoglutetimid
Metirapon
Mitotan
Hipofizer insidentalomalar
Otopside hipofizer hastalık kuşkusu bulunmayan bireylerde hipofizer insidentaloma sıklığı %11.3 bulunmuştur.
En sık görülen lezyon hipofiz adenomlarıdır.
Çok büyük bir kısmı benigndir.
Malign olarak değerlendirilebilmesi için uzak metastaz olması gerekir.
Adenomların %25’ i nonfonksiyonel adenomdur.
Fonksiyonel adenomların %50’si PRLoma.
%15 GH salgılayan adenom: AKROMEGALİ
%10 ACTH salgılayan adenom (Cushing hastalığı)
%1 TSH salgılayan adenom: TSHoma
Klinik bulgu olmasa da hormonal değerlendirme mutlaka YAP !
Nonfonksiyonel adenomlar bile bazen az miktarda bir veya daha fazla hormon salgılayabilir.
PROLAKTİNOMALAR
Laktotrop hücre tümörleridir.
Klinik olarak :
Kadınlarda: galaktore, amenore, libido kaybı.
Erkeklerde: Libido kaybı
Prolaktin düzeyi yükselmesine yol açan etmenler dışlanmadan PRL salgılandığı söylenmemelidir.
Hiperprolaktinemiye neden olabilen önemli etmenler:
Gebelik
Loğusalık
Meme başı uyarısı
Egzersiz
Stresler
Uyku
Nöbetler
Yenidoğan
TRH
Östrogen
VIP
Dopamin antagonistleri
Opioidler
MAO inhibitörleri
Cimetidin
Verapamil
Licorice
Hipofiz adenomları
Hipotalamus-hipofiz stalk lezyonları
RT uygulanması
Göğüs duvarı lezyonları
Spinal kord lezyonları
Hipotiroidi
KBY
Ciddi KC hastalığı
Prolaktinoma: Tanı-Tedavi
PRL düzeyi >200 mcg/L prolaktinoma lehinedir.
Daha düşük düzeylerde:
stalk basısı
diğer PRL yükselten nedenler.
Bromokriptin, cabergolin verilir. Tümör küçülebilir.
Bu tedavisiye direnç varsa operasyon
Kavernöz sinüs invazyonu varsa radyoterapi verilebilir.
Akromegali: Tanı
IGF-1 tarama testi olarak kullanılabilir.
75 veya 100 gr’lık OGTT sırasındaki GH yanıtı tanıda altın standarttır.
ilk iki saatte <1 mcg/L, (<1 ng/mL),
ultrasensitif assay ile <0.33 ng/mL, mcg/L
Ektopik akromegalide GHRH düzeyi >300 ng/mL tanısaldır (AC adenoCa, meme, over, pankreas..).
Çok seyrek olarak hipotalamik GHRH salgısı!
Akromegali: Tedavi
Tedavisi cerrahidir. Az sayıda vakada tm küçük ve kavernöz sinüs invazyonu yoksa kür sağlanır. Çoğu vakada rezidü kalır ve
Somatostatin analogları, (Octreotide LAR, Lanreotide autogel)
dopamin agonistleri (Bromokriptin, cabergolin) veya
GH reseptör antagonistleri (pegvisomant) ile tedavi gerekir.
RT (Stereotactic radiosurgery, gama knife)
EMPTY SELLA SENDROMU
Subaraknoid boşluğun sella tursica’nın içine kadar uzanarak onu kısmen serebrospinal sıvı ile doldurmasıdır.
Sonuçta: Sella tursica da büyür ve hipofiz düzleşir.
Spontan olabileceği gibi, şu durumlarda da görülebilir:
Hipofiz cerrahisi sonucunda
Radyoterapiyi izleyerek
Sheehan sendromunda görülebilir.
<1 cm 1- 2- 5. yıllarda MR tekrarlanır
> 1 cm Görme alanı(GA) Hipofiz hipofonk
HİPOFİZ TM CERRAHİ TDV
Tüm beyin tm %10 -15 ini
Çoğunlukla sporadik
Genetik olarak MEN tip 1 risk faktörü
Genellikle 3 ile 6. dekatlar arasında
Kadın = Erkek
WHO derece 1 tümörlerHormonal aktivite
Fonksiyonel adenom (hormon aktif)
Genç hastalarda daha sık
Non-fonksiyonel adenom (hormon inaktif)
Yaşla beraber görülme sıklığı artar
Hipofiz Tümörleri - Klinik:
Endokrin send
Kitle etkisi (temporal görme kaybı daha önce olur)
Pitütier apopleksi
İnsidental
Hipofiz adenomlarının % 70’ i fonk
Prolaktin (Galaktore, Amenore)
GH (Erişkinde Akromegali, Çocuklarda Gigantizm)
ACTH (Cushing hastalığı)
TSH (Hipertiroidi)
Hipopitüitarizm:
Hipofiz bezi ve stalk basısına bağlı büyük nonfonksiyonel adenomlar
Kitle etkisinden etkilenen hormonlar sırasıyla
Gonadotropinler, TSH, GH, ACTH !!!
Stalk etkisi:
Non fonk adenomlarda Prolaktin ılımlı yükselmesi
Stalk basısı nedeni ile laktotrop hücrelerde negatif feed back kaybı
Prolaktin seviyesinin üst sınırın 2 katı kadar
Prolaktinomada, serum Prolaktin seviyesi ↑↑↑
KİTLE ETKİSİ:
Optik kiazma (Bitemporal hemianopsi)
Hipotalamus (Uyku, iştah değişiklikleri)
3. ventrikül (Obstrüktif hidrosefali)
Kavernöz sinüs (3., 4., 5., 6. KS etkilenmesi)
Pitüiter Apopleksi:
Tmde gelişen venöz infarkta bağlı
Ani başlangıçlı nonspe baş ağrısı !!!
Bulantı -kusma
Görme boz, Oftalmopleji
Bilinç değ, Meningismus
Tüm hipofiz adenomlarında %1-2 görülür
Bazen ilk belirti de olabilir
Acil cerrahi girişim endikasyonu vardır !!!!!!!!!
İnsidental:
Radyolojik tetkiklerin yaygınlaşması ile
Genellikle konservatif takip !! (Optik bası yoksa)
Cerrahi
-Büyüme gösterirse
-Fonksiyonel tümör endikasyonu
Görme alanı testi: bitemporal hemianopi
BT: sella kemik yapısı, kanama
MR: *** IV kontrastlı, <1 mm (T1de parlar)
*T1de sıvılar hipointenstir, ventrikülde BOS var, T1de hipointenst görünür, damarda kontrast olur
X ray: Sella kemik yapısını değerlendirme
BT: Preoperatif değerlendirme
MR: Koronal T1 sekansında izo-hipointens !!
Gadolinium verildiğinde önce hipofiz kontrast tutar!!!!!!!!!!!!!! (TM’DEN BİLE HIZLI KONTRASTLANIRRR)
Prolaktin artışı:
Adenomların % 45-50’ si
<200 ng/dL gebelik, antidepresan ilaç kullanımı, stalk etkisi
> 200 ng/dL Prolaktinoma
ACTH artışı:
Adenomların % 6’ sı
Belirtiler: Diyabet, HT, osteoporoz, trunkal obesite, Ay yüzü, impotans, güçsüzlük
TSH ve serbest T4 artışı:
Adenomların % 1 den azı
Hem TSH hem de sT4 arttığı hipertiroidi
FSH, LH artışı:
Nadir görülür
Klinik olarak sessiz !!
Mikst tümörlerde
% 10 oranında görülür
Birden fazla hormon sekrete eden adenom
GH ve IGF-1 artışı:
Akromegali
El ve ayaklarda büyüme, frontal bossing, karpal tünel sendromu, makroglossia, eklem ağrısı, yorgunluk ve uyku apnesi
Normalde OGTT ile GH seviyesi azalırken (<1ng/mL), akromegalide bu baskılanma olmaz