Unit4 Flashcards
(64 cards)
Accuracy (Noun) /ˈækjərəsi/ ˈakyərəsē
The accuracy of the data is crucial for the experiment.
Accurate (Adjective) /ˈækjərət/
The report provided accurate information.
Inaccurate (Adjective) /ɪnˈækjərət/
Some details in the article were inaccurate.
Accurately (Adverb) /ˈækjərətli/
The task was completed accurately and on time.
Doğruluk
Verilerin doğruluğu deney için çok önemlidir.
Doğru
Rapor doğru bilgiler sağladı.
Yanlış, Hatalı
Makalede bazı detaylar hatalıydı.
Doğru Bir Şekilde
Görev doğru ve zamanında tamamlandı.
Activity (Noun) /ækˈtɪvəti/
Physical activity is essential for maintaining a healthy lifestyle.
Active (Adjective) /ˈæktɪv/
She is very active in community service.
Actively (Adverb) /ˈæktɪvli/
He participated actively in the meeting.
Faaliyet
Fiziksel faaliyet, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek için gereklidir.
Aktif
Toplum hizmetlerinde çok aktif.
Aktif Bir Şekilde
Toplantıya aktif bir şekilde katıldı.
Advertise (Verb) /ˈædvərtaɪz/
Companies advertise their products on social media.
Advertisement (Noun) /ˌædvərˈtɪzmənt/
She saw an advertisement for a new restaurant in the magazine.
Advert (Noun) /ˈædvɜːrt/
The advert on TV caught my attention.
Advertising (Noun) /ˈædvərˌtaɪzɪŋ/
Advertising on the internet has become more common.
Reklam Vermek (Fiil)
Şirketler ürünlerini sosyal medyada reklam yapar.
Reklam (İsim)
Dergide yeni bir restoran için bir reklam gördü.
Reklam (İsim)
Televizyondaki reklam dikkatimi çekti.
Reklamcılık (İsim)
İnternette reklamcılık daha yaygın hale gelmiştir.
Affect (Verb) /əˈfɛkt/
The news about the storm will affect our travel plans.
Effect (Noun) /ɪˈfɛkt/
The new policy had a positive effect on the economy.
Effective (Adjective) /ɪˈfɛktɪv/
This treatment has proven to be very effective in reducing pain.
Ineffective (Adjective) /ˌɪnɪˈfɛktɪv/
The medication was ineffective in treating the symptoms.
Effectively (Adverb) /ɪˈfɛktɪvli/
She communicated her ideas effectively during the meeting.
Ineffectively (Adverb) /ˌɪnɪˈfɛktɪvli/
The manager handled the situation ineffectively, leading to confusion.
Etkilemek (Fiil)
Fırtına hakkındaki haberler seyahat planlarımızı etkileyecek.
Etkisi (İsim)
Yeni politikanın ekonomiye olumlu bir etkisi oldu.
Etkili (Sıfat)
Bu tedavi, ağrıyı azaltmada çok etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Etkisiz (Sıfat)
İlaç, belirtileri tedavi etmede etkisizdi.
Etkili Bir Şekilde (Zarf)
Toplantıda fikirlerini etkili bir şekilde iletti.
Etkisiz Bir Şekilde (Zarf)
Yönetici durumu etkisiz bir şekilde ele aldı, bu da kafa karışıklığına yol açtı.
Announce (Verb) /əˈnaʊns/
She will announce the winner of the contest tomorrow.
Announcement (Noun) /əˈnaʊnsmənt/
The company made an announcement about the new product launch.
Duyurmak (Fiil)
Yarışmanın kazananını yarın duyuracak.
Duyuru (İsim)
Şirket, yeni ürün lansmanı hakkında bir duyuru yaptı.
Annoy (Verb) /əˈnɔɪ/ with
The loud noise annoys me every morning.
Annoyed (Adjective) /əˈnɔɪd/
He felt annoyed by the constant interruptions. ABOUT BY WİTH AT
Annoying (Adjective) /əˈnɔɪɪŋ/
The constant ringing of the phone is so annoying.
Rahatsız Etmek (Fiil)
Yüksek ses her sabah beni rahatsız ediyor.
Rahatsız (Sıfat)
Sürekli kesintiler yüzünden sinirli hissetti.
Rahatsız Edici (Sıfat)
Telefonun sürekli çalması çok rahatsız edici.
Annual (Adjective) /ˈænjuəl/
The company hosts an annual conference every year.
Annually (Adverb) /ˈænjuəli/
The event is held annually in the summer.
Yıllık (Sıfat)
Şirket, her yıl yıllık bir konferans düzenler.
Yıllık Olarak (Zarf)
Etkinlik, her yıl yaz aylarında düzenlenir.
Certain (Adjective) /ˈsɜːtn/
She was certain that she would pass the exam.
Uncertain (Adjective) /ʌnˈsɜːtn/
The outcome of the project is still uncertain.
Certainly (Adverb) /ˈsɜːtnli/
He will certainly attend the meeting tomorrow. ABOUT OF
Kesin (Sıfat)
Sınavı geçeceğinden kesinlikle emindi.
Belirsiz (Sıfat)
Projenin sonucu hala belirsiz.
Kesinlikle (Zarf)
Yarınki toplantıya kesinlikle katılacak.
Current (Adjective) /ˈkʌrənt/
The current situation is difficult to manage.
Currently (Adverb) /ˈkʌrəntli/
She is currently working on a new project.
Mevcut (Sıfat)
Mevcut durum yönetilmesi zor.
Şu An (Zarf)
Şu an yeni bir proje üzerinde çalışıyor.
Defend (Verb) /dɪˈfɛnd/ AGAINST
The lawyer tried to defend his client in court.
Defense (Noun) /dɪˈfɛns/
The team showed strong defense during the game.
Savunmak
Avukat, mahkemede müvekkilini savunmaya çalıştı.
Savunma
takım oyun sırasında güçlü bir savunma gösterdi
Donate (Verb) /ˈdoʊneɪt/
She decided to donate money to the local charity.
Donation (Noun) /doʊˈneɪʃən/
The organization received a generous donation from an anonymous supporter.
Bağışlamak
Yerel bir hayır kurumuna para bağışlamaya karar verdi.
Bağış
Kuruluş, isimsiz bir destekçiden cömert bir bağış aldı.
Entertain (Verb) /ˌɛn·tərˈteɪn/
The comedian’s jokes were enough to entertain the entire audience.
Entertainment (Noun) /ˌɛn·tərˈteɪn·mənt/
Movies and music are popular forms of entertainment.
Eğlendirmek
Komedyenin şakaları tüm izleyiciyi eğlendirmeye yetti.
Eğlence
Filmler ve müzik, popüler eğlence türlerindendir.
Equipment (Noun) /ɪˈkwɪp·mənt/ - /ekwipmınt/
The laboratory is fully equipped with modern equipment.
Ekipman
Laboratuvar, modern ekipmanlarla tamamen donatılmıştır.
Factor (Noun) /ˈfæk·tər/ - /faktır/
Cost was a major factor in their decision.
Faktör
Maliyet, kararlarında önemli bir faktördü.
Field (Noun) /fiːld/ - /fiild/
He works in the medical field.
Alan
O, tıp alanında çalışıyor.
Impact (Noun) /ˈɪmˌpækt/ of
The new law had a significant impact on the economy.
Etkisi
Yeni yasa, ekonomi üzerinde önemli bir etki yaptı.
Interest (Noun) /ˈɪn·tər·ɪst/ - /interıst/
She has a great interest in science.
Interest (Verb) /ˈɪn·tər·ɪst/ - /interıst/
The new movie really interests me.
Interested (Adjective) /ˈɪn·tər·ɪstɪd/ - /interıstıd/
He is very interested in history.
Interesting (Adjective) /ˈɪn·tər·ɪs·tɪŋ/ - /interıstıng/
The book is very interesting.
Interestingly (Adverb) /ˈɪn·tər·əs·tɪŋ·li/ - /interıstıngli/
Interestingly, they solved the problem in just a few minutes.
İlgi (İsim)
Bilime büyük bir ilgisi var.
İlgi Duymak (Fiil)
Yeni film gerçekten ilgimi çekti.
İlgili (Sıfat)
Tarihe çok ilgili.
İlginç (Sıfat)
Kitap çok ilginç.
İlginç Bir Şekilde (Zarf)
İlginç bir şekilde, problemi sadece birkaç dakika içinde çözdüler.
Issue (Noun) /ˈɪʃ·u/ - /işu/
The main issue was the lack of funding.
Issue (Verb) /ˈɪʃ·u/ - /işu/
The government will issue a statement later today.
Konu (İsim)
Ana konu, finansman eksikliğiydi.
Yayınlamak (Fiil)
Hükümet, bugün geç saatlerde bir açıklama yapacak.
Memorize (Verb) /ˈmɛm·əˌraɪz/ - /meməraız/
I need to memorize these words for the exam.
Memory (Noun) /ˈmɛm·ər·i/ - /memıri/
She has a great memory for names.
Memorable (Adjective) /ˈmɛm·ər·ə·bəl/ - /memorabıl/
It was a memorable day filled with joy.
Ezberlemek (Fiil)
Bu kelimeleri sınav için ezberlemem gerekiyor.
Hafıza (İsim)
İyi bir isim hafızasına sahiptir.
Unutulmaz (Sıfat)
Bu, neşeyle dolu unutulmaz bir gündü.
IN Popularity (Noun) /ˌpɒp·jʊIˈlær·ɪ·ti/ - /popülarıti/
The popularity of the new movie is increasing every day.
Popular (Adjective) /ˈpɒp·jʊ·lər/ - /popüler/
She is a popular singer with a large fan base.
Popülerlik (İsim)
Yeni filmin popülerliği her geçen gün artıyor.
Popüler (Sıfat)
O, geniş bir hayran kitlesine sahip popüler bir şarkıcıdır.
Provide (Verb) /prəˈvaɪd/ - with /prıvaid/
The company provides excellent customer service.
Sağlamak (Fiil)
Şirket, mükemmel müşteri hizmeti sağlar.
Receive (Verb) /rɪˈsiːv/ - /rısıv/ from
I received a gift for my birthday.
Almak (Fiil)
Doğum günüm için bir hediye aldım.
Recommend (Verb) /ˌrek·əˈmend/ - /rekı’mend/
I recommend visiting the museum when you’re in town.
Recommendation (Noun) /ˌrek·əˈmen·deɪ·ʃən/ - /rekı’mendeyşın/
He gave me a great recommendation for a good restaurant.
Önerme (Fiil)
Şehre geldiğinizde müzeyi ziyaret etmenizi öneririm.
Öneri (İsim)
Bana iyi bir restoran için harika bir öneri verdi.
Relevant (Adjective) /ˈrɛləvənt/ - /relıvınt/
This information is highly relevant to the discussion.
Irrelevant (Adjective) /ɪˈrɛləvənt/ - /irelıvınt/
The details you mentioned are irrelevant to the topic
İlgili (Sıfat)
Bu bilgi tartışmaya son derece ilgili.
İlgisiz (Sıfat)
Belirttiğiniz ayrıntılar konu ile ilgisiz.