Nomen mit Verben Verbindung Flashcards

(5 cards)

1
Q

mit jemanden Kontakt zu stehen

A

  1. Almanca – Türkçe Anlamı

→ İletişimde olmak
→ Bağlantıda kalmak
→ İrtibat hâlinde olmak

  1. İngilizce Anlamı
    • to be in contact
    • to stay in touch
    • to keep in communication

  1. Kullanım Açıklaması

Bu ifade genellikle şu yapıda kullanılır:
„mit jemandem im Kontakt stehen“
→ biriyle iletişimde olmak

  1. Benzer ve Zıt Anlamlılar

Benzer Anlamlılar (Synonyme):
• in Verbindung stehen
• in Kontakt bleiben
• Kontakt haben

Zıt Anlamlılar (Antonyme):
• den Kontakt abbrechen (iletişimi kesmek)
• keinen Kontakt haben (iletişimde olmamak)

  1. C1 Düzeyinde 5 Örnek Cümle + Türkçe Anlamları
    1. „Wir stehen seit Jahren im engen Kontakt miteinander.“
      → Yıllardır birbirimizle sıkı iletişim hâlindeyiz.
    2. „Trotz der Entfernung stehen wir regelmäßig im Kontakt.“
      → Mesafeye rağmen düzenli olarak iletişimdeyiz.
    3. „Mit ehemaligen Kollegen stehe ich immer noch im Kontakt.“
      → Eski meslektaşlarımla hâlâ iletişim hâlindeyim.
    4. „Die Firma steht im Kontakt mit mehreren internationalen Partnern.“
      → Firma, birçok uluslararası ortakla iletişim hâlindedir.
    5. „Es ist wichtig, mit den Dozenten im Kontakt zu stehen.“
      → Öğretim görevlileriyle iletişimde olmak önemlidir.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

Die Auffassung vertreten

A

„Die Auffassung vertreten“ ifadesi Almanca’da akademik, resmi ve tartışmalı konularda sıkça kullanılan bir deyimdir. Bir kişinin belli bir görüşü savunduğunu veya bir düşünceyi benimsediğini ifade eder.

  1. Almanca – Türkçe Anlamı

→ Görüşü savunmak
→ Bir düşünceyi benimsemek
→ Bir görüşte olmak
→ Bir anlayışı temsil etmek

  1. İngilizce Anlamı
    • to hold the opinion
    • to take the view
    • to advocate the view
    • to represent the notion

  1. Kullanım Açıklaması

Genellikle şu kalıpta kullanılır:
„Ich vertrete die Auffassung, dass …“
→ Ben şu görüşü savunuyorum ki …

  1. Benzer ve Zıt Anlamlılar

Benzer Anlamlılar (Synonyme):
• der Meinung sein
• eine Ansicht vertreten
• eine Position einnehmen
• glauben, dass …

Zıt Anlamlılar (Antonyme):
• eine gegenteilige Auffassung vertreten
• widersprechen
• ablehnen

  1. C1 Düzeyinde 5 Örnek Cümle + Türkçe Anlamları
    1. „Ich vertrete die Auffassung, dass Bildung der Schlüssel zum gesellschaftlichen Fortschritt ist.“
      → Toplumsal ilerlemenin anahtarının eğitim olduğunu savunuyorum.
    2. „Viele Wissenschaftler vertreten die Auffassung, dass der Klimawandel menschengemacht ist.“
      → Birçok bilim insanı iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğu görüşünü savunuyor.
    3. „Der Autor vertritt die Auffassung, dass Technologie die zwischenmenschliche Kommunikation verändert.“
      → Yazar, teknolojinin insanlar arası iletişimi değiştirdiği görüşünü savunuyor.
    4. „Nicht alle vertreten die Auffassung, dass Wachstum immer positiv ist.“
      → Herkes büyümenin her zaman olumlu olduğu görüşünü savunmaz.
    5. „Sie vertritt die Auffassung, dass Kunst politisch sein darf.“
      → O, sanatın politik olabileceği görüşünü savunuyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

im Zusammenhang mit

A

„im Zusammenhang mit“ Almanca’da çok sık kullanılan bir ifadedir. Anlamı, bir şeyin başka bir şeyle ilişkili olduğunu, bağlantılı olduğunu belirtir. Genellikle resmi, akademik ve yazılı dilde tercih edilir.

  1. Almanca – Türkçe Anlamı

→ … ile bağlantılı olarak
→ … ile ilişkili olarak
→ … bağlamında
→ … açısından

  1. İngilizce Anlamı
    • in connection with
    • related to
    • in relation to
    • in the context of

  1. Kullanım Açıklaması

İfade çoğunlukla isimlerle birlikte kullanılır ve genellikle Dativ (–e hali) ile gelir:

„Im Zusammenhang mit der Pandemie wurden viele Maßnahmen ergriffen.“
→ Pandemiyle bağlantılı olarak birçok önlem alındı.

  1. Benzer ve Zıt Anlamlılar

Benzer Anlamlılar (Synonyme):
• in Bezug auf (ile ilgili olarak)
• hinsichtlich
• bezüglich
• was … betrifft

Zıt Anlamlılar (Antonyme):
• unabhängig von (…den bağımsız olarak)
• losgelöst von (…den ayrı olarak)

  1. C1 Düzeyinde 5 Örnek Cümle + Türkçe Anlamları
    1. „Im Zusammenhang mit dem Klimawandel steht der Energieverbrauch stark in der Kritik.“
      → İklim değişikliği bağlamında enerji tüketimi ciddi şekilde eleştiriliyor.
    2. „Im Zusammenhang mit der Studie wurden interessante Ergebnisse erzielt.“
      → Çalışma ile ilgili olarak ilginç sonuçlar elde edildi.
    3. „Im Zusammenhang mit seiner Bewerbung wurde ein Empfehlungsschreiben angefordert.“
      → Başvurusu ile bağlantılı olarak bir referans mektubu talep edildi.
    4. „Im Zusammenhang mit der Digitalisierung ändern sich viele Arbeitsprozesse.“
      → Dijitalleşme bağlamında birçok iş süreci değişiyor.
    5. „Die Polizei ermittelt im Zusammenhang mit dem Vorfall.“
      → Polis olayla bağlantılı olarak soruşturma yürütüyor.

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

Zoff machen

A

İfade: Zoff machen (argo / umgangssprachlich)
Türkçe Anlamı: Kavga çıkarmak, olay çıkarmak, ortalığı karıştırmak
İngilizce Anlamı: to cause trouble, to start a fight, to stir things up

Açıklama:

„Zoff machen“ deyimi, bir kişinin bilerek ya da istemeden kavga, tartışma veya huzursuzluk çıkarması anlamında kullanılır.
Gündelik dilde oldukça yaygındır. Genellikle olumsuz bir davranışı tarif etmek için söylenir.

Zıt Anlamlılar (Antonyme):
• sich vertragen → anlaşmak
• Ruhe bewahren → sakin kalmak
• Frieden stiften → barışı sağlamak

Benzer Anlamlılar (Synonyme):
• Ärger machen → sorun çıkarmak
• Streit provozieren → kavga kışkırtmak
• sich zoffen → ağız dalaşına girmek
• Krach machen → gürültü koparmak

C1 Düzeyinde 5 Almanca Beispielsätze (Örnek Cümle):
1. Wenn du jetzt schon wieder Zoff machst, gehe ich einfach nach Hause.
(Eğer yine olay çıkaracaksan, ben doğrudan eve giderim.)
2. Die Schüler haben in der Pause ordentlich Zoff gemacht – der Lehrer musste eingreifen.
(Öğrenciler teneffüste epeyce kavga çıkardı – öğretmen müdahale etmek zorunda kaldı.)
3. Warum musst du immer Zoff machen, wenn dir etwas nicht passt?
(Neden sana uymayan bir şey olunca hemen kavga çıkarıyorsun?)
4. Er hat nur darauf gewartet, Zoff zu machen – es ging ihm nicht um das Problem.
(Tek amacı olay çıkarmaktı – derdi gerçekten sorun değildi.)
5. Statt ständig Zoff zu machen, sollten wir lieber nach einer gemeinsamen Lösung suchen.
(Sürekli tartışmak yerine ortak bir çözüm aramalıyız.)

İstersen bu ifadeyi içeren bir diyalog veya kısa mizahi sahne yazabilirim. Hazırlamamı ister misin?

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Die Pakete frankieren

A

📘 Redewendung / Ausdruck: Pakete frankieren

✅ Türkçe Anlamı:
• paketlere pul yapıştırmak / ücretini ödemek
• paketleri (postaya vermek için) uygun şekilde etiketlemek ve ücretlendirmek

“Frankieren”, posta gönderisinin gönderilmesi için gerekli posta ücretinin (porto) ödendiğini göstermek anlamına gelir. Bu, ya bir pul, ya bir barkod ya da dijital bir etiket ile olur.

✅ İngilizce Anlamları:
• to stamp parcels
• to affix postage to packages
• to label and pay postage for parcels

📌 Açıklama:
• “frankieren” fiili, genellikle mektuplar ve paketlerle ilgili olup, gönderim öncesi yapılması gereken işlemlerden biridir.
• Posta ofisinde ya da dijital platformlarda (DHL, UPS, vs.) paketin ağırlığına göre bir ücret belirlenir ve bu ücret ödendikten sonra paket “frankiert” olur.

🟦 Benzer Anlamlılar (Synonyme):
• porto bezahlen → posta ücretini ödemek
• etikettieren → etiketlemek
• versandfertig machen → gönderime hazır hâle getirmek

🟥 Zıt Anlamlılar (Antonyme):
• unfrei versenden → alıcının ödemesiyle göndermek
• nicht frankieren → pul yapıştırmamak / posta ücretini ödememek

✳️ C1 Düzeyinde 5 Beispielsätze mit „Pakete frankieren“ + Türkçe Anlamları:
1. Bevor du das Paket abschickst, musst du es korrekt frankieren.
(Paketi göndermeden önce doğru şekilde pul yapıştırmalısın / ücretini ödemelisin.)
2. Ich habe gestern drei Pakete online frankiert und direkt zur Post gebracht.
(Dün üç paketi internetten pulladım ve doğrudan postaneye götürdüm.)
3. Wenn das Paket nicht ausreichend frankiert ist, wird es zurückgeschickt.
(Paket yeterince pul yapıştırılmamışsa, geri gönderilir.)
4. In großen Unternehmen wird das Frankieren der Pakete oft von Maschinen übernommen.
(Büyük firmalarda paketlerin pul yapıştırma işlemini genellikle makineler yapar.)
5. Man kann Pakete auch am Automaten frankieren, ganz ohne Schalter.
(Paketleri gişeye gerek kalmadan otomatlardan da pul yapıştırarak gönderebilirsin.)

İstersen “Pakete frankieren” ile ilgili bir kısa e-posta, işyeri yönergesi ya da DHL üzerinden gönderi süreci anlatımı hazırlayabilirim. Yardımcı olayım mı? 📦✉️😊

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly