Book 5 - 2 Flashcards

(883 cards)

1
Q

점유율

A

Pazar payı

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

자리 잡다

A

Yer tutmak, yer etmek (duygusal olarak)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

눈길을 끌다

인기를 끌다

손님을 끌다

관심이 끌다

A

Gözleri üstüne çekmek

İlgiyi üzerinde toplamak

Müşteri çekmek

Dikkat çekmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

흥미롭다 = 재미있다

시시하다 – 재미없다

A

İlginç

Önemsiz ve basit olan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

장르

A

Tür (dizi, film, müzik)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

넘나들다

을/를 넘나들다

A

Gidip gelmek, birden fazla yapmak (Sınavda bu kelimenin çıkma ihtimali yüksek)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

색다르다 = 이색적이다 = 독특하다 = 특이하다

평범하다

A

Farklı

Normal, sıradan, olağan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

다루다

A

Ele almak (konu gibi)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

생명력 = 생기

A

Hayat gücü, can

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

지니다

A

e sahip olmak, yanında taşımak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

두루

A

Geniş çapta, her taraf

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

기획

A

Plan, proje

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

각색하다

A

Uyarlamak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

제작

제작하다 = 제작되다

A

Prodüksiyon, yapım

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

방송하다

생방송

녹화방송

재방송

인터넷방송

A

Yayın, yayınlamak

Canlı yayın

Kayıtlı yayın

Naklen yayın

İnternet yayıncılığı

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

연출

A

Film yapma, yönetme

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

공연

A

Gösteri filmi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

상연

A

Oyun gösteriş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

청취자

A

Dinleyici (radyo)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

시청자

시청하다

A

Seyirci (TV)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

관객

A

İzleyici (spor, film, gösteri)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

청중

A

Dinleyici (konser, dinleti)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

방청객

방청하다

A

Canlı yayın izleyicisi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

독자

A

Okur

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
방영되다
Sunmak, duyurmak
26
관여하다
Direktif vermek
27
환호하다
Alkışlamak
28
풍성하다
Çok, bol
29
면모
Çok yönlü
30
기생
Geyşa
31
다양한 각도에서 재조명하다 N 을/를 다양한 각도에서 재조명하다 N 이/가 다양한 각도에서 재조명되다
Çeşitli açılardan yeniden incelemek
32
다채롭다 = 다양하다
Çeşitli, renkli
33
인물
Şahıs, kişi, şahsiyet, dış görünüş
34
애절하다 = 애타다 N 애절하다
Dokunaklı, yanık, duygulu
35
이끌다 = 인도하다
Yol göstermek, elinden tutup götürmek
36
발굴하다 N 을/를 발굴하다
Ortaya çıkarmak, keşfetmek, kazı yapmak
37
아랑곳하다 아랑곳하지 않다
İlgilenmek Umurumda değil
38
대성통곡
Feryat etmek (yüksek sesle)
39
발치 먼발치
Uzak bir nokta, diş çekmek Uzak bir yer, uzak bir nokta
40
유통시키다
Alışveriş yapmak, dolaşıma sokmak
41
정교하다 N 이/가 정교하다
Yakın ilişki kurmak
42
배출하다
Boşaltmak, öğrencilerin okulda okuyup mezun olup gitmesi de anlamında da kullanılır
43
등용문
İstihdam kapısı
44
고시 행정고시 사법고시
Zor sınav İdari sınav Avukatlık sınavı
45
생소하다 = 친하지 않다 = 익숙하지 않다 N 이/가 생소하다
Yabancı, tuhaf
46
소박하다 ↔ 화려하다
Gösterişsiz ↔ Şatafatlı, gösterişli, lüks
47
출몰하다 N 이/가 출몰하다
Ortaya çıkmak için, başlama
48
배회하다 N 이/가 배회하다
Dolanmak
49
딴따라 = 춤꾼
Diğer, bu farklı
50
책망하다 N 을/를 책망하다
Azarlamak, kınamak, terslemek
51
손을 이끄다
Elini tutup yönlendirmek
52
향하다
Bir yerden bir yere doğru yönelmek, gitmek
53
한창이다
Baba ocağından uzak yerler, tüm hızıyla devam ediyor
54
대중매체
Medya yayın, kitle iletişim araçları
55
신설
Yeni kurmak, yeniden inşa etmek
56
몸짱
Bir kimsenin fiziğinin güzel olması
57
구호
Kurtarma, yardım, rahatlama
58
우르르 밀려나오다
Acele etmek
59
이윤을 추구하다
Kar peşinde koşma, kar amaçlı
60
연예계에 데뷔
Eğlence sektöründeki ilk çıkış
61
넘쳐나다
Taşmak, ağzına kadar dolmak
62
급증하다
Hızla artmak, hızla çoğalmak
63
상당수
Birçok, önemli sayıda
64
취재하다 N 응/를 취재하다
Haber toplamak (gazeteci), olay takip edip yazmak
65
영광
Erdem, şeref
66
위안 위안을 받다 / 주다 위안이 되다
Teselli Rahatlamak
67
대사
Dialog, elçi, sefir
68
정체성 정체성을 느끼다 정체성이 드르다
Self identity, kişisel kimlik
69
공감하다
Sempati duymak, empati, e katılmak, ortak duygu
70
급작스럽다 = 갑작스럽다
Aniden, birdenbire
71
들이닥치다
Birden gelmek
72
감정 대립
Duygu durum zıtlığı, duygusal yüzleşme
73
잔잔하다
Sakin, durgun, sütliman
74
배경
Arka perde, zemin
75
뿌리
Kök
76
중시하다
Önem vermek, umursamak
77
반영되다
Yansıtılmak
78
갈등 갈등을 풀다 ↔ 갈등이 생기다
Geçimsizlik, çatışma Çatışmayı çözmek ↔ Çatışma ortaya çıkıyor
79
전개
Geliştirme, açınım, gösterme
80
단골
Gedikli müşteri
81
사회상
Toplum, sosyal
82
연관되다
İlgili olmak, bağlanarak, dayanarak
83
경쟁
Aynı alanda çalışan kimseler arasındaki çekişme
84
치열하다
Şiddetli
85
작용하다
İşlemek, yansımak
86
강렬하다
Çok güçlü, şiddetli, kuvvetli
87
살인사건
Cinayet
88
폭력사건
Şiddet olayları
89
용의자 피의자
Şüpheli Sanık, zanlı, şüpheli
90
재난
Facia, felaket
91
민족
Millet, ulus
92
소재
Malzeme, bulunduğu yer
93
범죄
Suç, günah
94
파괴되다
Viran olmak, yıkılmak, haraplaşmak
95
해결되다
Çözümlenmek, sonuçlanmak, hallolmak
96
만족스럽다
Yetinmek, yeterli olması, daha fazlasına gerek duymamak
97
미국식
Amerikansı
98
설정
Tespit, belirleme
99
마음을 읽다
Aklını okumak
100
소외되다
Dışlanmak
101
충돌
Çarpışma, çatışma
102
변함없다
Değişmedi
103
현수막
Afiş
104
갈등
Geçimsizlik, çatışma
105
태평무
Kore geleneksel dansı
106
곡선미 곡선 ↔ 직선
(Kavisli) eğri ve güzel, (hanbok gibi) Eğri ↔ Doğru
107
어우러지다 = 어울리다 = 함깨 하다 = 같이 섞이다
Birlikte olmak, bir araya gelmek, getirmek
108
여백
Yazıda veya resimde boşluk
109
들썩거리다 N 이/가 들썩거리다
Kıpırdamak, oynatmak
110
신명나다 = 흥겹다 = 신나다 = 신내다 = 매우 즐겁다 N 이/가 신명나다
Neşelenmek, coşkunluk duymak, 사물놀이 gibi geleneksel şeylerde kullanılır
111
역동적이다 = 동적이다 N 이/거 역동적이다
Dinamik, hareketli
112
개량(하다)
Geliştirme, kötü olan kısmı değiştirmek, iyileştirmek
113
대중화
Ortak, kamulaştırma
114
다가서다 = 가까이 가다 N 이/가 N에/에게 다가서다
Yaklaşıp durmak, yaklaşmak
115
보존하다 N 을/를 보존하다
Korumak, muhafaza etmek
116
전통을 고수하다 전통을 현대화 시키다
Kültüre / geleneğe bağlı olmak Kültürü günümüze uyarlamak
117
익살스럽다
Gülünç, komik (bebekler için falan)
118
동적이다 ↔ 정적이다
Dinamik ↔ Durgun
119
해학적이다 = 문학작품
Mizah, fıkra, gülmece
120
우아하다 = 멋있다 = 아름답다 = 고상하다 ↔ 수수하다 = 투박하다
Şık, zarif
121
수수하다
Süssüz, sade, yapmacıksız
122
투박하다 = 거칠다 = 둔하다
Kaba, şekilsiz (resim)
123
훌쩍 거리다
Burnunu çekmek
124
공예
Zanaat
125
정교하다 = 섬세하다 = 세밀하다
Yakın ilişki kurmak, arkadaşlık etmek
126
제맛
Lezzet, karpuz soğuk yendiğinde tadı tam oluyor derken kullanılır
127
고려청자
Geleneksel yeşil renkli çini porseleni
128
흉내 = 따라함
Taklit, imitasyon
129
지적
Entellektüel
130
매를 들다 = 매를 대다
Sopa ile vurarak cezalandırmak
131
타이르다
İkna etmek, öğüt vermek, nasihat vermek
132
몸짓 손짓 눈짓
Jest, hareket, gesture El hareketleri (konuşurken el hareketleri kullanmak anlamında) Göz kırpma, göz işareti
133
호감도 호감도가 높다 호감도가 크다 호감 ↔ 비호감
İyi duygu, iyi izlenim
134
모순
Çelişki, aksilik
135
괴리 = 차이 = 간걱 = 등 괴리가 크다 괴이감을 느끼다
Boşluk, büyük açıklık
136
기인하다 N 에/에서 기인하다
den kaynaklanmak
137
품격 = 풍위 = 인격 = 성품
Tarz
138
유익성 유익성을 주다 유익이 되다 유익이 있다 유익하다 ↔ 해롭다
Verimlilik, fayda, yarar
139
시사하다 = 임기하다 ↔ 알리다
İma etmek, göstermek, güncel
140
태반
Hemen hemen hepsi büyük bir çoğunluk
141
전승 = 계승
Miras, nesilden nesile devretme (kültür)
142
보급 인터넷의 보급 국악 보급에 힘쓰다 보급하다 ↔ 퍼뜨리다
Dağıtım, yayma
143
행정적
Yönetim, yönetici, memur gibi
144
보완 보완 대책 단점 보완 보완하다 ↔ 고치다 = 보충하다
Eksik bir şeyi tamamlama, bütünleme
145
턱없다 턱없는 거짓말 턱없이 비싼 가격 턱없는 소리 턱없는 실력
Asılsız, aşırı, saçma
146
지향하다 지양하다
Amaçlamak, yöneltmek Kaçınmak, uzak durmak, yapmamak
147
쏠리다 N 이/가 쏠리다
Eğik, eğinmek, tarafa
148
상투를 틀다
Erkek topuz saçı
149
팔베개
Kolda yastık
150
씨름판 씨름꾼 구경꾼
Güreş yeri Güreşçi Seyirci
151
동그래지다
Dolgun, yuvarlak
152
어금니
Azı dişi
153
악물다 이를 악물다 어금니를 악물다
Dişlerini sıkmak
154
광대뼈
Elmacık kemiği
155
튀어나오다
Dışarı çıkmak, birden ortaya çıkmak
156
각오 = 생각 = 태도 = 다짐 각오하다
Azim, hazırlık, karar
157
디디다
Basmak (ayak)
158
치켜들다
Kaldırmak
159
짚다
Tutmak, dayanmak, değmek, tahmin etmek
160
꼬마
Ufaklık, çocukla için seslenme sözü olarak kullanılır
161
땅을 짚다
Yere dokunmak
162
아슬아슬하다 N 이/가 아슬아슬하다 아슬아슬하게 이기다 / 지다 아슬아슬하게 떨어졌다 / 붙었다
Çok az farkla, çok az farklı Çok az farkla kazanmak / kaybetmek Çok az farkla düştü / yakaladı
163
애쓰다 = 젖 먹던 힘까지 다하다 = 죽을 힘을 다하다
Çok denemek, tüm gücünle elinden geleni yapmak,
164
기막히다 = 기가 막히다
Harika, mükemmel
165
기회를 잡다 ↔ 기회를 놓치다
Şansını denemek ↔ Fırsatı kaçırmak
166
입을 헤 벌리다 ↔ 입을 해 다물다 / 덕치다
Ağzı açmak ↔ Ağzı kapatmak
167
Eski Kore erkeklerinin taktığı şapka
168
서당
Hanca kursu
169
훈장
Madalya, öğretmen
170
학동
Okul çocuğu
171
회초리를 맞다
Kırbaçlanmak
172
고소하다
Adalete teslim etmek
173
비웃다
Gülmek, alay etmek
174
생활고
Geçim derdi, geçim sıkıntısı, hayat güçlüğü
175
1 인 가구 가구 = 한 집에서 같이 사는 사람들
Yalnız yaşayan kişiler Aynı evde beraber yaşamak Ev arkadaşlığı gibi
176
인정하다 = 시인하다 = 긍정하다 = 수긍하다 N 을/를 인정하다 ↔ 부인하다 = 부정하다
Kabul etmek ↔ Reddetmek
177
저출산
Düşük doğum, doğumun az olması
178
귀성 역귀성 = 고향에 계신 부모가 자식들을 만나려고 자식들이 있는 곳으로 감
Memlekete gitmek Memleketlerindeki aileler çocuklarını görmek için onların yaşadığı yere gitmesi
179
부정하다 = 부인하다 N 을/를 부정하다 ↔ 인정하다 = 시인하다 = 긍정하다 = 수긍하다
Yalanlamak, çürütmek
180
피는 물보다 진하다
Kan sudan daha kalındır Ailenin önemi belirtmek için kullanılır
181
비혼주의
Evlenmek istemeyenler
182
핵가족 = 부부가족 = 부부+ 자녀가족
Çekirdek aile
183
1인 가족 = 독신 가족
Tek başına aile
184
노인 가족 = 3 세대 가족
Yaşlı ebeveynli aile
185
비동거 가족
Birlikte yaşamayan aile, uzak mesafe, haftasonu görüşen aile
186
편부모 가족 = 한 부모가족 편모 가족 편부 가족 기러기 아빠
Tek ebeveyn Tek annenin olduğu aile Tek babanın olduğu aile Ailenin yurt dışına gitmesi durumunda Kore de kalan babaya denir Baba burda para kazanır Çocuğu yurt dışında okur ve eşi de yurt dışında çocuğuna eşlik eder
187
대인가족
Alternatif aile
188
남녀평등
Kadın hareketi
189
고학력 현상
İyi eğitimli olay, olgu
190
고령화 사회
Yaşlı
191
진출
İlerleme
192
가정 폭력
Aile sayısı
193
가족 해체
Ailenin dağılması
194
형태
Biçim, form
195
몸이 고되다
Yorulmak, tükenmek
196
막상
Gerçekte, aslında
197
진공청소기
Elektrikli süpürge
198
짓다 밥을 짓다
Kurmak, oluşturmak, pişirmek Yemek pişirmek
199
밑반찬
Uzun süre dayanan garnitür
200
식구
Aile, çoluk çocuk, ev halkı
201
독신주의자
Müzmin bekar
202
모시고 살다
Aile ile beraber yaşamak ve onlara hizmet etmek
203
얹혀살다
Sırtından geçinmek, geçimini o kimseden sağlamak
204
천생연분
Ruh eşi
205
조손 가족 조부모 – 손자가족
Büyükanne ve büyükbaba ile büyüyen çocukların olduğu aile Büyükanne ve büyük baba - torunlar
206
다문화 가족
International family, uluslararası evlilik
207
입양 가족
Evlat edinen aile
208
재혼 가족
Boşanmış aile, yeniden evlenen aileler
209
미혼모 / 미혼부 가족
Bekar anne / bekar baba aileler
210
처가 부모 동거 가족 동거 (동거하다)
Karısının ebeveynleri birlikte yaşayan aile Aynı evde beraber yaşamak (Ben ve Mathew in evlenmeden önce aynı evde yaşamamız)
211
자발적 무자녀 가족
Gönüllü çocuksuz aileler
212
동성에 가족
Aynı cinsten aile, eşcinsel aile
213
부계 혈연
Baba tarafından akrabalık
214
가족이라고 생각하는 “연대감”
Kendimizi aile gibi görmemizi sağlayan `dayanışma duygusu`
215
공동체 가족
Topluluk ailesi, birlikte aynı evde yaşayan insanların aile gibi hissetmeleri
216
맞벌이
Çift gelir
217
거리미
Sokak yemeği
218
독립하다
Bağımsız olmak
219
도시화
Kentleşme, şehirleşme
220
산업화
Sanayileşme, endüstrileşme
221
수용도 수용하다 = 받아들이다
Benimseme, kabul etme Benimsemek, kabul etmek
222
자발적 = 능동적 ↔ 수동적 = 의존적 자발적으로 ↔ 스스로
Spontane, kendiliğinden ↔ Pasif
223
여건
Durum, koşul
224
비혈연적 ↔ 혈연적
Kan bağı olmayan ↔ Kan bağı
225
기피
Kaçınma
226
반영
Yansıtma
227
위탁 = 맡기다 위탁 가족
Emanet Koruyucu aile
228
가부장제
Ataerkil yapı
229
N하에 (서)
230
좌담회
Toplantı, yüksek makamlardaki kişilerin toplantısı
231
인식하다 인식
Kavramak Sezgi, kavrama
232
비전형적 전형적
Tipik olmayan Tipik
233
담담하다
Sakin olmak, sakin ve diğer anlam
234
객관적이다
Objektif
235
해체되다 ↔ 조직되다 ↔ 조립되다
Dağılmış ↔ Organize olmak, toparlamak (takım gibi) ↔ Toplamak, montaj yapmak ( bilgisayar toplamak gibi)
236
필연적 ↔ 우연적
Kaçınılmaz ↔ Tesadüf, rastlantı
237
분화되다
Bölünmek, çeşitlenmek
238
대비
Karşılaştırma, kıyas, hazırlık
239
추세
Eğilim, yönelim
240
흐름
Akım, akıntı
241
문상 = 조문 문상하다 문상 가다
Taziyeye gitmek
242
장지
Toprağa gömmek
243
빡빡하다 N 이/가 빡빡하다
Yoğun, meşgul, dolu, kusursuz
244
생전 ↔ 사후
Yaşarken ölü insan, ölmeden önce, hayatta iken ↔ Ölümden sonra
245
조문객 = 문상객 조문하다 = 문상하다
Cenazeye gelen katılımcı
246
초상을 치르다 = 장례식을 치르다
Yas tutmak - Ölenin ailesi
247
절차 입학 절차 결혼 절차 입출국 절차
Prosedür
248
조의를 표하다
Baş sağlığı dilemek (cenazeye gelenler)
249
빈소 = 장례식장 무덤 묘 납골당 수목장
Cenaze çıkartılmadan önce ölünün tabutla beraber bekletildiği oda Mezar Mezar, mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe Ceset yakıldıktan sonra kalıntılarının tutulduğu yer Ceset yakıldıktan sonra ağaç altına dökülmesi
250
묵념 묵념하다
Başını eğme Saygı duruşunda bulunma, baş eğmek
251
고인 유족
Rahmetli Rahmetlinin ailesi
252
명복을 빌다 애도를 표합니다
Başsağlığı dilemek (aile), Allah rahmet eylesin Çok üzgünüm
253
의례 = 의식
Tören, ayin
254
수월하다
Zorluk olmadan yapmak
255
치르다 = 겪다 = 경험하다 돌잔치를 치르다 결혼식을 치르다 장례식을 치르다 돌잔치, 결혼식, 회갑잔치, 장례식/초상, 시험, 전쟁 ile beraber kullanılır
Düzenlemek, ödemek (zorluk, sınava), katlanmak, uğramak, sınava girmek İlk doğum günü partisi düzenlemek Düğün düzenlemek Cenaze töreni düzenlemek
256
벌이다 = 계획하여 시작하다 돌잔치를 벌이다 회갑연을 벌이다 돌잔치, 결혼식, 회갑잔치, 사업, 전쟁 ile beraber kullanılır
Kutlamak İlk doğum günü kutlamak 60. Yaş doğum günü kutlamak
257
올리다 = 진행하다 결혼식을 올리다 제사를 올리다 결혼식, 제사 ile beraber kullanılır
Yapmak Düğün yapmak Anma töreni yapmak
258
지내다 = 진행하다 제사를 지내다 회갑연, 제사, 차례 ile beraber kullanılır
Geçirmek, yaşamak Anma töreni gerçekleştirmek
259
장래를 축복하다 장래 = 미래 = 앞날
Geleceği bereketlendirmek, geleceği kutsamak
260
백년해로를 빌다
Beraber yaşlanmayı dilemek
261
장수를 축하하다
Uzun ömürlülüğü kutlamak
262
조상을 추모하다 조상 = 이전 세대
Ataları anmak
263
칠순 = 고회
70 yaş doğum günü
264
호화
Lüks
265
~판 = 판국, 일의 상황 호화판
Lüks versiyonu gibi
266
정성 정성을 다하다
Samimiyet Kalbini bu işe koy, en iyisini yapmak
267
성질부리다
Öfke nöbeti
268
형편
Durum, koşul, geçim, vakit
269
예단
Çeyiz
270
마련하다
Hazırlamak, düzenlemek
271
항의
Şikayet, sızlanma, yakınma
272
부여하다 N 을/를 N에 부여하다
Vermek (görev, yönetim, terfi, ödül)
273
정식으로 = 제대로 공식직으로
Resmen Officially
274
화목하다 = 즐겁고 행복한 느낌 N 이/가 화목하다 화목한 우리 집
Samimi, uyumlu (aile ile sık kullanılır)
275
임하다 = 대하다 N 에 임하다
Karşılamak, yaklaşmak (durum)
276
다짐하다 N 을/를 다짐하다
Karar almak
277
증표
Gösterge sanatı
278
수칙 구칙
Kural Kural, ilke, yasa
279
단상
Başarmak, kürsü (kitap bu anlamda)
280
애틋하다 N 이/가 애틋하다
Sempati, aşırı sevmek (olumsuz üzgün anlam)
281
되새기다 = 다시 생각 하다 = 회상하다 N 을/를 되새기다
Geçmişte yaşanan olayları hatırlayıp düşünmek
282
색다르다 N 이/가 색다르다
Değişik, olağan dışı, tuhaf
283
다정하다 N 이/가 다정하다 정이 많다 ↔ 냉정하다
Sevecen, şefkatli, cana yakın Sevecen ↔ Soğuk kalpli
284
뒤를 잇다
Takip etmek
285
뜻을 담다
Anlam içermek
286
주례
Evlilik memuru
287
맹세
Yemin, ant
288
성인식
Reşit olma töreni
289
구성원 = 일원
Üye
290
제각기 = 각각 = 각자 = 제각각
Tek tek (herkes), ayrı ayrı
291
혼란 = 혼돈 = 불안 = 무질서 = 카오스
Karışık, fesat
292
과도적
Gidici, geçici
293
대동성 = 함께 대동. 큰 집단이 합동하고자 하는 성질
Sempati, refakat, homojenlik, a great dynamic, eş zamanlılık
294
구분되다
Bölünmek, ayrılmak
295
통과 의례 통과 의례
Geçiş Tören, ayin Geçiş töreni
296
극복하다
Zorluğun üstüne gelmek, engelleri aşmak, yenmek
297
행위
Davranış
298
제각기
Tek tek, ayrı ayrı
299
출생
Doğma
300
혼인
Evlilik
301
겪다
Başına gelmek, uğramak, tecrübe etmek
302
일종의
Çeşit, cins
303
지위
Konum, vaziyet, yer, durum
304
역할
İşlev, rol
305
혼례식
Evlilik töreni (Kore eski usul evlilik töreni)
306
분리
Ayrım, ayrılma, bölme
307
통합
Birlik, birleşim, birleşme
308
거치다
….dan geçmek, aşamadan geçmek
309
나타내다
Göstermek, belirlemek, ileri sürmek
310
잔치를 벌이다
Ziyafet düzenlemek
311
공동
Çukur, delik, ortak
312
행하다
‘Etmek’, ‘yapmak’ anlamında yardımcı fiil olarak kullanılır
313
집단
Zümre, topluluk
314
특정 특정하다 특정되다 특정 시키다
Onay talebi
315
친인척 친척 인척
Akraba Akrabalarım Eşimin akrabaları
316
수수경단
A kind of honey cake made of glutinous kaoliang
317
백설기
Steamed white rice cake
318
상투 상투를 틀다
Kore geleneksel erkek topuzu
319
육포
Kurutulmuş sığır eti
320
원삼
Kadınların giydiği Hanbok gelinliği
321
족두리
Kore geleneksel düğününde gelinin başına takılan şey
322
연지 곤지
Kore geleneksel gelininin alnına boyanan kırmızı leke
323
사모관대
Hayırseverlik, sevgi ve cömetlik
324
수의 상복
Kefen Matem elbisesi, yas kıyafeti
325
부친 - 모친
Arkadaşın babası – Arkadaşın annesi
326
제대로
Güzelce, iyi bir şekilde, planladığın şekilde
327
인사성 인사성이 있다/ 없다 인사성이 밝다
Selamlama
328
예의범절 예의범절에 맞다 예의범절을 배우다 예의범절이 바르다
Terbiye, görgü kuralları
329
희생한
Feda etmek, özveri
330
과/ 와 씨름하다 씨름 중이다
Mücadele etmek
331
풍부하다 = 넉넉하고 많다 = 넉넉하다 = 풍족하다 = 많다 = 풍성하다 ↔ 부족하다 감정이 풍부하다 ↔ 감정이 메마르다
Çok Çok duygusal ↔ Duyguları kurumuş (körelmiş)
332
대입 = 대학교 입다
Üniversiteye giriş
333
치열하다 치열하게 싸우다
Şiddetli
334
인적 자원
İnsan kaynakları, insan ilişkileri
335
교육열
Eğitim tutkusu
336
천연자원
Doğal kaynaklar
337
함양
Yetiştirme, toprağı işleme
338
공교육
Devlet okulu eğitim
339
의무 교육
Sorumluluk, görev / zorunlu eğitim
340
국/ 공립 학교
Kamu devlet okulu
341
사립 학교
Özel, vakıf
342
인문계 고등학교
Düz lise
343
실업계 고등학교
Meslek lisesi
344
특목고 ( 특수목적고등하교)
Özel lise, special purpose high school, güzel sanatlar lisesi
345
6-3-3-4 학제
Eğitim sistemi
346
예체능 교육 = 예능과 체육
Spor ve sanat
347
영재 교육
Üstün özel eğitim
348
조기 교육
Erken eğitim
349
수강생
Kurs öğretmeni
350
보습 학원
Dershane
351
무용 학원
Dans akademisi
352
논술
Yazı
353
과외
Özel ders
354
재택 교육
Ev okulu
355
지쳐
Bitkin, yorgun
356
문득 문득
Birden
357
어둑어둑하다
Kapkaranlık
358
종종 = 가끔
Ara sıra
359
한계점 한계를 극복하다 / 넘다
Son nokta, kritik nokta
360
부각되다 = 드러나다 = 강조되다 = 떠오르다 이/가 부각되다 을/ 를 부각하다
Dikkat çekmek, göze batmak
361
도처 = 여러곳에서 = 여기저기 = 이곳이곳 = 곳곳
Her yer, taraf
362
불신하다 = 의심하다 N 을/를 불신하다
Şüphelenmek
363
반란 반란을 일으키다
İsyan
364
획일적인 = 모두 똑 같다 ↔ 다양하다 N 이/가 획일적이다
Hepsi aynı, tek düze
365
첨단
Üç, son
366
활성화 ↔ 비활성화
Aktifleşmek
367
대안 대안 교육
Seçenek, alternatif Alternatif eğitim
368
재택 재택 교육
Evde Evde eğitim
369
출현하다 등장하다
Meydana çıkmak, gözükmek, görünmek Ortaya çıkmak, çıkmak
370
확산
Yayılma
371
탈하고 운동
Elbiseleri çıkarmak ve dışarı çıkmak
372
열린 교육 공동체 교육 ↔ 공교육
Açık eğitim Topluluk eğitim ↔ Devlet okulunda eğitim
373
(학교) 본위
(Okul) standart
374
기준을 따르다 기준을 지키다
Kriterleri takip etmek Standartları takip etmek
375
입시 위주
Kayıt kabul odaklı, başvuru odaklı
376
자퇴
Kendi isteğiyle ayrılma, çekilme, bırakma
377
반발심
İsyan, tepki, ters / aksi
378
적개심
Kin, düşmanlık
379
유발하다 = 발생하다 = 을/를 생기가 학다 = 낳다 = 가져오다 = 일으키다
Tahrik etmek, uyandırmak, neden olmak
380
인격적 인격
Kişisel Kişilik, karakter
381
모욕 = 수모 = 모멸 모욕을 주다 ↔ 받다, 느끼다
Hakaret, küfür Hakaret etmek ↔ Hakarete uğramak
382
통제하다
Kontrol etmek, denetlemek
383
일관성
Kararlılık, uyum, tutarlılık
384
훈육 = 교육
Okutma, ders vermek (böyle davranmak yanlıştır gibi ders vermek)
385
비행
Kabahat, yanlış, kötü davranış
386
존폐
Varlığı olup olmaması
387
체벌
Fiziksel ceza, bedensel ceza
388
여부
1) Olumlu ve olumsuz 2) Yes or no
389
무응답
Cevapsız
390
분야
Dal, brans, alan
391
정서 발달
Duygusal gelişme
392
우울
Hüzün, içe kapanıklık
393
알코올 = 술
Alkol
394
남용
Suistimal, kötüye kullanma
395
보고
Rapor, sunuş
396
자체 자체 휴강
Kendisi Kendi kendine
397
상호
Karşılıklı
398
논란
Argüman
399
시사하다
İma etmek, göstermek
400
임하다
Karşı karşıya gelmek, yaklaşmak, yakında bulunmak
401
신뢰
Güven, inanma
402
논의
Fikir alışverişinde bulunma
403
회복하다
Kalkınma, geçirmek, iyileşmek
404
시급하다
Acil
405
자긍심
Gurur
406
연의 = 열심히 = 하는 마음 = 열정 연의 있다 연의 보이다
Gayret
407
끊임없이 끊임없이 +V 끊임없는
Durmaksızın, sürekli
408
계발하다 자기 계발하다 농력 계발하다 개발하다 = 발전시키다
Gelişmek (yeterek vb) Kişilik geliştirmek, yetenek geliştirmek Geliştirmek (Ülke, toprak, ürün vb)
409
삶의 질
Hayat kalitesi
410
평균 수명
Ortalama yaşam süresi, ömür, kullanım süresi (eşyalar)
411
노후 생활
Yaşlılık hayatı
412
평생 학습
Yaşam boyu öğrenim, hayat boyu öğrenme
413
쓸모
Faydalı, değerli
414
조각보
Evdeki küçük kumaş parçalarını birleştirerek yapılan yastık kılıfı ya da yorgan gibi şeyler
415
뒹굴 거리다
Sağa sola dönerken yatmak, debelenmek
416
기초 및 교양 교육
Temek ve liberal eğitim
417
전문 교육 ↔ 보통 교육
Mesleki eğitim ↔ Genel eğitim
418
교양 교양을 쌓다 교양이 있다 / 없다 교양이 높다
Kültür, terbiye, edep, ertem Eğitimli olmak Eğitimli / Eğitimsiz Yüksek eğitimli
419
원격 교육 방송 통신 대학교 디지털 대학교/ 사이버 대학교 화상 원격 교육
Uzaktan eğitim Yayıncılık ve telekomünükasyon yüksekokulu Videolu uzaktan eğitim, Zoom dersi
420
면대면 교육
Yüzyüze eğitim
421
부설 대학 부설 사회 교육원/ 평생교육원
Kurma, tesis Üniversiteye bağlı sosyal eğitim merkezi / yaşam boyu eğitim merkezi
422
건전하다
Sağlıklı
423
선용
Good use, use well
424
분화
Bölünme, ayrışma
425
심화되다
Güçlenmek, artmak, çoğalmak
426
습득하다
Elde etmek, öğrenmek
427
개척하다
Yol açmak, genişletmek
428
나아가
Bilahare
429
보장하다
Garanti vermek, sağlamak
430
열정
Sevda, aşk, hayranlık
431
기여하다
Bağış yapmak, katkıda bulunmak
432
원격 대학
Uzak üniversite
433
구애받다
Kur yapmak
434
구청
Bölge idare müdürlüğü
435
복지관
Refah merkezi
436
고령화
Yaşlanan nüfus, yaşlı nüfuslu toplum
437
들어서다
İçeriye adım atmak, girmek
438
확보하다
Temin etmek, sağlamak
439
효율적이다
Etkili, verimli
440
경기를 펼치다
Yarış, maç oynamak
441
나무라다
Azarlamak
442
민생
Kamu refahı
443
노후 준비
Emeklilik için hazırlık
444
호응
Olumlu tepki
445
돌보다
Gözetmek, korumak
446
방과후
Okuldan sonra
447
팔짱을 끼다
Kollarını kavuşturmak, kolları birleştirmek
448
무궁무진 무궁무진하다 (A)
Sonsuz, sınırsız
449
친교 친구하다 = 사교하다
Yakınlık
450
비롯하다 = 시작되다 N에서 비롯하다
den kaynaklanmak, den başlamak
451
그치다 = 그만두다 = 끝내다 = 멈추다 N 으로/로/에 그치다
Durmak, bitmek
452
보충하다 = 보강하다 = 채우다
Kuvvetlenmek, desteklemek
453
취득하다
Elde etmek
454
인증되다
Sertifikalı olmak, belirlemek
455
학점 은행제
Kredi banka sistemi (Benim 2 yıllık üni de okuyup orada aldığım derslerin kredileri Yeditepe kullanıp o derslerln sayılması)
456
못다 하다
To be unable to finish
457
전업주부 ↔ 취업주부
Ev hanımı ↔ Çalışan kadın
458
성향
Eğilim, meyil
459
창업
İş başlatma, şirket kurma
460
실질적이다
Pratik, gerçek, asli
461
유물
Kalıntı, miras, eser
462
강점
Güçlü nokta, işgal etmek
463
병행하다
Yan yana gitmek, beraber gitmek
464
취득하다 = 얻다
Elde etmek
465
급속도
Aşırı hızlı
466
못지 않다 (A) N 이/가 N 못지 않다
Benzer bir şekilde
467
입증되다 N이/가 입증되다 입증하다
Kanıtlamak
468
지침
Talimat, direktif, kural
469
즉흥적 ↔ 계획적
Doğaçlama ↔ Planlı, kasten
470
접어들다 N에 접어들다 시간/ 장소에 접어들다
Yaklaşmak, içine girmek
471
절실하다 N이/가 절실하다
Acil, acele, gerekliyse güçlü
472
간주하다 N을/를 N 으로/로 간주하다 N 을/를 ~ 다고 간주하다
Farz etmek, saymak
473
선용 ↔ 악용
Kullanışlı, yararlı ↔ Faydalanmak, kötüye kullanmak
474
능숙하다
Marifetli, becerikli, hünerli
475
허다하다
Çok, sayısız
476
역량
Yetenek, kabiliyet, kapasite, güçlük
477
복지
Refah, iyilik
478
형용하다 N 을/를 형용하다 형용사
Betimlemek Sıfat, betimleme
479
솟다 N 이/가 (우뚝) 솟다
Yükselmek, yukarı çıkmak Ör. Binaların yükselmesi
480
눈에 선하다 N 이/가 눈에 선하다
Gözlere iyi gelir, göz önüne gelmesi Ör anneannemin yüzünü gözlerimin önüne gelmesi
481
반하다 N(사람)에 반하다
Birine veya bir şeye bağlanmış olmak, sevdalanmak
482
정기
Kudret, pure energy
483
만끽하다 N 을/를 만끽하다
To enjoy, ziyafet çekmek, herhangi bir yönüyle doyurmak
484
위용
Mükemmel bir dış görünüş
485
풍모
Dış görünüş (beden ve yüz)
486
태초
Dünyanın başlangıcı
487
산세 산세에 눌리다 산세가 험하다 / 높다 산세가 아름답다
The physical aspect of a mountain, bir dağın fiziksel yönü
488
압도당하다 N 에/ 에게/ 한테 압도당하다 / 압도되다
Üstün gelmek, bastırmak, ezmek
489
보잘것없다 = 하찮다 보잘것없는 사람/ 물건/ 자연 N 이/가 보잘것없다 ↔ 대단하다
1) Önemsiz, sıradan 2) Çamsakızı çoban armağanı ↔ Şahane, mükemmel
490
경이롭다 = 놀랍고 신기하다 경이로운 자연/ 사람/ 상황 N 이/가 경이롭다
Harika, hayret, mucize, çok büyük bir hayranlık uyandıran
491
유유히 유유히 + V
Yavaş bir şekilde
492
넘보다 N 을/를 넘보다
Underestimate, Göz dikmek, göz koymak, şiddetle arzulamak
493
흩어지다 = 해체되다 N 이/가 흩어지다 ↔ 모이다
Dağılmak, savrulmak
494
장엄하다 N 이/가 장엄하다
Muhteşem, görkemli, şevket
495
원시
İlk çağ
496
난폭하다
Vahşi, yabani, saldırgan, sertlik
497
(얼굴이) 타다 (얼굴을) 태우다
Yüzün güneşten yanması Güneşten yanan yüz
498
험준하다 N 이/가 험준하다 ↔ 평탄하다
Sağlam, sarp ↔ Düz, düzgün
499
물줄기
Mecra, akak, su yolu
500
까마득하다 N 이/가 까마득하다
Uzak, uzun
501
정상 = 꼭대기
Tepe, zirve, doruk
502
새떼
Kuş sürüsü
503
숨이 막히다
Nefessiz kalmak
504
미약하다 N 이/가 미약하다
Zayıf, güçsüz
505
육지 = 땅 = 지상 = 대륙 ↔ 바다 = 하늘 = 섬
Kara, yer
506
대륙 = 육지 = 내륙 ↔ 섬
Kıta
507
산맥 = 산줄기
Sıra dağlar
508
들판 = 들 = 발판
Alan, kır
509
사막
Çöl
510
동굴 = 굴
Mağara
511
화산 휴화산 사화산
Volkan Uyuyan volkan Sönmüş volkan
512
대양 = 해양 태평양, 인도양, 대서양
Okyanus Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu
513
빙하
Buzul
514
폭포
Şelale
515
호수
Nehir
516
샘 = 샘터 = 샘물
Pınar
517
온천 ↔ 냉천
Kaplıca
518
펼쳐지다
Serilmek, yayılmak
519
폭발하다 = 터지다
Patlamak
520
수려하다 수려한 산세/ 얼굴
Şahane
521
광활하다 광활한 들판
Uçsuz bucaksız
522
장엄하다
Heybetli, muhteşem
523
황량하다 = 쓸쓸하다 = 건조하다
Issız
524
거칠다 ↔ 부드럽다 파도 / 손/ 피부/ 성격…. 운전/ 일 ile beraber kullanılır
Sert ve büyük ↔ Yumuşak, hoş
525
메마르다 = 건조하다 = 감정이 부족하다 들판/ 사막/ 공기….. 삶/ 웃음 ile beraber kullanılır
Kurak, susuz
526
시야가 닿다
Bakış açısına ulaşmak, görüş hattı
527
봉우리
Dağın tepesi, dikmen
528
유황
Kükürt, sülfür
529
탐험
Keşif
530
견디다
Dayanmak, sabretmek, katlanmak
531
한모금
Bir yudum
532
거뜬히
Bol bol, kolay kolay
533
느긋하다
Rahat olan, acele etmeyen
534
맹렬히
Şiddetle
535
필사적
Ölümü göze alan
536
경이롭다
Harika, çok büyük bir hayranlık uyandıran
537
일출
Gündoğumu
538
은사님
Saygı değer öğretmen
539
황무지
Yabanlık, boz, ekilmemiş alan
540
손가락 하나 까딱할 수 없다
Parmağımı bile kaldıracak halim yok
541
끔찍하다
Müthiş, korkunç, dehşetli
542
상상하다
Hayal etmek, hayal kurmak
543
멸종
Tükenme, yok olma
544
까마귀
Karga
545
고원 (지역) 해안 지역
Plato (bölge) Sahil bölgeleri
546
사시사철
Dört mevsim 1 sene boyu
547
꼽히다
Sayılacak (parmaklar ile saymak)
548
정취
Atmosfer, mod
549
제격이다
Mükemmel
550
서늘하다
Serin, cool
551
명소
Turistik yerler
552
추리다
Seçmek
553
뽐내다
Büyülenmek, etkilenmek, kendini güzel göstermek
554
서두
Başlangıç, giriş
555
국토 순례
Vatan haccı
556
메밀꽃
Karabuğday çiçeği
557
오대산
Odesan dağı (bu yere kesin git)
558
제법
Oldukça, yetecek kadar
559
고찰
Eskiden kalma tapınak, bir şeyi derinlemesine düşünme ve araştırma
560
그윽하다
Yatıştırıcı, derin olmak
561
담담하다
Sakin olmak
562
자생
Doğal (bitkilerin doğal olarak kendi kendine çıkması ve büyümesi)
563
사라지다
Yok olmak, eksilmek, ortadan kaybolmak
564
해발
Bir noktanın deniz yüzeyinden olan yüksekliği
565
고지
İlan, anons
566
초원
Çayırlık, bozkır, çayır
567
풍광
Manzara
568
고즈넉하다
Sessiz, sakin
569
자아내다
Pompa ile su çıkarmak, uyandırmak, iplik yapmak
570
파노라마
Panorama
571
약수
Doğal su kaynağı
572
미네랄
Mineral, maden
573
지천이다
Çok yaygın, bol
574
차분하다
Sakin
575
정경
Görünüş, vaziyet, kılık, durum
576
조성하다
Oluşturmak, yaratmak, hazırlamak
577
시끌벅적하다
Gürültülü, sesli
578
청명하다
Parlak, temiz ve ışıklı
579
무수하다
Sayısız
580
은하수
The milky way, gökada, milyonlarca yıldızdan, saman yolu
581
헤엄치다
Yüzmek
582
선보이다
Hava atmak
583
성비
Cinsiyet oranı
584
불균형
Dengesizlik
585
코뿔소
Gergedan
586
해소하다
Çözmek, üstesinden gelmek
587
야생 동물
Vahşi yaşam, vahşi yaşamlar
588
희귀종 희귀 희귀병
Nadir tür Az bulunan şey, nadir Nadir hastalık
589
암컷 수컷
Dişi (hayvan) Erkek (hayvan)
590
혈당 혈당 수치
Kan şekeri Kan şekeri seviyeleri
591
포함되다
Dahil olmak
592
태아
Embriyo (dişi hayvan hamile)
593
치명적이다
Ölümcül, hayati bir mesele
594
생물학자
Biyolog
595
이끌다
Elinden tutup götürmek, yol göstermek
596
위기
Kriz, buhran, bunalım
597
처하다 N에 처하다
……durumunda olmak, ……de olmak (genellikle kötü durumlar)
598
희망
Arzu, dilek
599
일간지
Günlük, günlük yayını, birkaç gün içinde, birkaç güne, yakında
600
보도하다
Haber yayımlamak, resmi tebliğ etmek
601
가설 가설 검증
Hipotez Hipotez testi
602
검증
Doğrulama
603
우리에 갇히다 동물을 우리에 가두다 동물을 우리에 갇히다
Kafeste kilitli Hayvanı kafese koymak Hayvanları kafeslerde tutmak
604
번식시키다
Üremek, üretmek
605
관측되다 관측
Gözlemlemek Gözlem
606
글루코오스
Glikoz
607
모체
Anne bedeni
608
보호 구역
Korunmuş bölge, korumalı bölgeler
609
옮기다
Taşımak, yer değiştirmek, aktarmak
610
수치
Sayısal değer, ayıp, utanç
611
멸종 위기
Nesli tükenmekte olan türler
612
종족 번식
Türlerin üremesi
613
훼손 N 을/를 훼손하다 N 이/가 훼손되다
Zarar
614
실태
Gerçek ortam
615
터전
Zemin, temel, yer
616
근시안적이다 근시 원시 난시
Dar görüşlü, ileriyi göremeyen Miyop Yakını görememek Astigmat
617
무분별하다 분별하다
Ayırt edememek Ayırt etmek, fark etmek
618
물려주다 = 정수하다 물려받다 조상 ↔ 후손
Miras vermek Miras almak Ata ↔ Evlat
619
환경 환경오염
Çevre, ortam Çevre kirliliği
620
선행되다
Önde gelmek
621
개개
Her bir, teker teker, ayrı ayrı
622
자연
Doğa, tabiat
623
정작
Aslında, gerçekte, aslına bakarsan
624
분리수거
Ayrıştırmak (çöp, eşya vb)
625
오염 물질
Kirlilik materyali
626
폐수 = 오수 ↔ 장수
Kirli su
627
폐기물 = 사용 후 버리는 물건 = 쓰레기
Atık, çöp
628
일회용품 일회용 다회용
Çöp eşya tek kullanımlık şeyler Tek kullanımlık Çoklu kullanım
629
배기가스 / 매연
Kirli gaz, egzoz
630
대기 = 공기
Hava
631
수질 = 물
Su
632
토양 = 땅 = 흙
Toprak
633
소음 공해 소음 = 잡음 = 잡소리
Gürültü kirliliği
634
오존층 파괴 파괴 = 훼손
Ozan tabakasının bozulması
635
온실 효과
Sera etkisi
636
지구 온난화 = 온난화
Küresel ısınma
637
이상 기후
İklim değişikliği
638
해수면 상승
Deniz suyu yükselmesi
639
산성비
Asit yağmuru
640
제정하다 = 만들다 = 정하다= 세우다 = 입법하다
Düzene koymak, düzenlemek
641
규제하다 = 규정하다 = 제한하다
Kontrol etmek, denetim altına almak
642
한반도
Kore yarım adası
643
아열대
Tropik iklim kuşağı
644
병행
Yan yana gitme
645
박차를 가하다 N 에 박찰 가하다
Hızlandırmak, ivme kazandırmak, çabuklaştırmak
646
환경 호르몬
Çevresel hormonlar
647
올챙이
Kurbağacık, iribaş
648
용기
Cesaret, mertlik, yiğitlik
649
검출되다
Tespit etmek, saptamak
650
악영향
Kötü etki
651
따지다
İtiraz etmek, ölçüp biçmek
652
우선적
Öncelikli, ayrıcaklı
653
베다
Koparmak, biçmek, doğramak
654
문명
Uygarlık, medeniyet
655
이기
Bencillik, egoizm
656
추구하다
Aramak, takip etmek
657
극히
Son derecede, pek (arkasından olumsuz kelime gelir Olumsuz durumu anlatırken kullanılır)
658
폐해
Zararlı etki
659
심다
Ekmek, dikmek
660
백해무익
Sadece zararı olup hiçbir faydası olmayan
661
부도 부도나다
İflas, çek Batmak, (çek ve benzeri) karşılıksız çıkmak
662
속수무책
Çaresizlik
663
대책을 강구하다
Önlem almak
664
자각
Bireysel farkındalık, öz bilinç
665
계기
Şans, fırsat
666
결심
Karar
667
기저귀를 채우다 (차다 - 채우다)
Bebek bezini doldurmak
668
멋을 부리다 = 멋을 내다
Hava atmak
669
대담
Konuşma, dialog, mulakat
670
강연
Söz, söylev, konuşma
671
진행자
MC, sunucu, bir etkinliği veya eğlence program gibi faaliyetleri yönetip sunan kişi
672
잠기다
Dalmak, su içine girmek
673
모색하다 N 을/를 모색하다
Aramak, çabalamak (çare, netice)
674
핵심
Bir şeyin özü, çekirdek, öz, puf noktası, key point, key word
675
간담회
Sohbet, toplantı
676
일각
Bir kısım
677
상충되다 N 이/가 N와/과 상충되다 N 이/가 N 에/에게 상충되다
Zıt, çelişmek (+)
678
상생 ↔ 상충
İki şeyin birbirini güçlendirmesi, çıkar
679
차질 차질이 생기다
Aksilik
680
국무회의 의장: 대통령 부의장: 국무총리
Bakanlar kurulu Başkan: Başkan Başkan yardımcısı: Başbakan
681
상정하다 N 을/릉 N에 상정하다
Ortaya çıkarmak, sunmak
682
공해
Kötü hava
683
탈출
Kaçma, kurtulma, firar
684
일등공신
Birinci sınıf katkıda bulunan
685
협정을 맺다
Anlaşma yapmak
686
자발적
Özgür, kendiliğinden, kendi kendine
687
유입
İçeriye akış, giriş
688
주범
Fail, asıl suçlu
689
인근
Çevre, civar, etraf
690
하천
Irmak
691
특화
Uzmanlık
692
재단
Foundation, kurum, vakıf
693
야심차다
Hırslı
694
방사능 핵 발전소
Radyoaktif, radyasyon Nükleer santral
695
점령하다
İşgal etme
696
원전
Nükleer enerji
697
참사
Trajik ölüm
698
재앙
Ansızın gelen felaket
699
상태보고 상태
Ekolojik yer, durum raporu Durum
700
하구
Nehir ağzı (denize karışan)
701
습지
Bataklık
702
멍들다
Morarmak
703
지반
Yeryüzü, yer kabuğu
704
감수하다
Dayanmak
705
정복
Fetih, istila
706
냉매제
Buz paketi
707
각광받고
Dikkat çekme
708
주범
Fail, asıl suçlu
709
도외시하다 = 무시하다
İhmal etmek
710
원전히
Tamamen
711
점령
İşgal, işten alıkoyma, bir yeri ele geçirme
712
흡수
Emilim, soğurma
713
여아 암아
Kız çocuk Erkek çocuk
714
태반
Plasenta
715
가동
İşleme, çalışma
716
피서
Tatil, dinlence
717
울퉁불퉁
Pürtüklü görünüm
718
접근하다
Yanaşmak, bir kimsenin yanına gelmek
719
지향
Niyet, amaçlamak
720
파악하다
Kavramak, her yönünü anlamak
721
야기하다
Yaratmak, meydana getirmek, neden olmak
722
무해하다
Zararsız
723
책임을 묻다
Sorumlu tutmak
724
극단적
Ölçüyü aşan, çok fazla, aşırıcı
725
누리다
Zevk almak, hoşça vakit geçirmek
726
친환경
Çevre dostu
727
안전도
Güvenlik, emniyet
728
누출되다
Sızıntı, akma
729
프레온 가스
Freon gazı
730
무사히
Sağ salim
731
오존층
Ozon tabakası
732
도심
Şehir merkezi
733
봉사
Gönüllülük
734
결식 아동
Fakir, aç çocuklar
735
후원하다
Desteklemek, bağış yapmak
736
재단
Vakıf, kurum
737
기부하다 N 에 기부하다 N 을/ 를 기부하다
Bağış yapmak
738
십시일반
Herkesin ayrı ayrı destek olması
739
수재 의연금 수재민
Sel veya tayfun yüzünden etkilenen insanlara yapılan yardım Sel felaketinde mağdur olan kimse
740
더불어 더불어 살다 / 함께 지내다
Başkalarıyla beraber, 같이 yan yanan
741
빈부 격차
Zengin – fakir farkı
742
자원
Gönüllü
743
아동 보호 시설
Çocuk esirgeme kurumu
744
장애인 시설
Engelli kurumu / yapı
745
보육원
Yetimhane
746
양로원 경로당
Huzur evi Senior citizen (community center) Yaşlıların gündüzleri zaman geçirdikleri yer (parasız) akşamlar evlerine gidiyorlar
747
입양 단체
Evlat edinme
748
무료 진료소
Bedava tedavi merkezi
749
쉼터
Barınma yurdu (geçici)
750
저소득층 자녀 ↔ 고소득들
Düşük gelirli çocuklar ↔ Yüksek gelirli çocuklar
751
영세민 = 빈민
Fakir
752
소년 소녀 가장
Evin geçiminden sorumlu çocuklar
753
독거 노인
Kimsesiz yaşlı
754
노숙자
Evsiz
755
이주 노동자
Göçmen işçi
756
결혼 이민 여성 결혼 이민 남성
Göçmen evli kadın Göçmen evli erkek
757
헌혈 헌혈 기증
Kan Kan bağışı
758
무료 급식
Yemek besleme, bedava yemek
759
의료 봉사
Tedavi gönüllülük, gönüllü sağlık hizmeti
760
노력 봉사
Çaba hizmeti
761
꾸준히
Durmaksızın, durmadan
762
베풀다
Yardım etmek, merhamet göstermek
763
시신 기증
Vücut bağışı
764
희망의 씨앗을 품다 품다 (N을/를 품다)
Umut tohumlarının ekilmesi, umut tohumlarını kucaklamak Kucaklamak, yüreğinde saklamak
765
눈망울
Parlak gözler, ışıldayan gözler
766
존경받다 존경하다
Saygı duyulmak Saygı göstermek, değer vermek
767
야영
Kamp
768
부쩍 = 갑자기 부쩍 + V 부쩍 + A 아/어/해지다
Hızla ve birden
769
덕목
Erdem
770
자리매김하다
Konumlanmak
771
환원하다 = 돌려주다 = 돌아가다
Geri gelmek, eski konumuna getirmek
772
갑부 = 부자 = 대부 = 거부 = 백만장자
Para babası, çok zengin
773
자선단체
Vakıf, hayırseverler birliği
774
상임
Daimi
775
상류층
Zengin
776
혹한 혹서
Çok soğuk, ayaz Çok sıcak, kavurucu sıcak
777
방한복
Kışlık kıyafet
778
헌납하다 = 상납하다 = 헌금하다
Vakfetmek, bağışlamak
779
공로
Hizmet, yararlılık
780
잔고
Kalan para
781
바치다
Vakfetmek, adamak, bir şeyin bütününü işe vermek
782
화백
Ressam
783
유언장
Vasiyetname
784
경조사비
Düğün veya cenaze parası, iyi kötü gün parası
785
자선
Sadaka, hayırseverlik işleri, yardımlaşa
786
바자 바자회
Kermes Kermes
787
동정심 동정하다 동정 받다
Merhamet, acıma Merhamet etmek, acımak Sempati kazanmak
788
사회복지
Sosyal refah
789
비치되다
Tedarik etmek, döşemek
790
모금함 기부함
Bağış toplama kutuları (genellikle para) Bağış kutusu (genellikle eşya gibi şeyler)
791
종교
Din, diyanet
792
신념
İnanç, bir düşünceye gönülden bağlı bulunma
793
대상자
Aday
794
기관
Kuruluş, örgün, üye
795
빈곤
Yoksulluk, fakirlik
796
재해
Hasar, afet
797
구호 활동
Yardım çalışması
798
선교
Misyonerlik faaliyeti
799
정당
Siyasi parti
800
동포
Memleketli, vatandaş, yurttaş
801
연간 월간 주간 일간
Yıllık Aylık Haftalık Günlük
802
나눔
Paylaşma, bölüşme
803
껴입다
Elbise üzerine elbise giymek
804
투명하다 ↔ 불투명하다
Şeffaf, saydam ↔ Mat, donuk
805
선정되다
Seçilmek
806
우호 ↔ 적대적 우호 국가 우호 적이다 우호를 다지다 우로 관계
Dostluk (ülke) ↔ Düşman
807
협력 협력하다
İş birliği, yardım
808
증진 증진하다
Çoğalma
809
설립
Kurulma
810
견문 견문을 넓히다 견문이 넓다
Görüp duyularak öğrenilen gerçek Bilginizi genişletin Geniş bilgiye sahip olmak
811
산하 기구
Altında olmak, birlik grup örgüt
812
NGO 비정부 조직
Nongovernment organization, sivil toplum örgütü
813
NPO 비영리 단체
Nonprofit organization, kar amaçlı gütmeyen örgüt
814
민간 단체
Sivil birlik
815
유니세프 (유엔 아동 기금)
Unicef
816
코이카 (한국 국제 협력단)
Kore’deki yardımlaşma kurumu
817
적십자사
Kore’nin Kızılay’ı
818
국경 없는 의사회
Sınırdaki doktorlar birliği
819
굿네이버스 ( 국제 구호 단체)
Good neighbors, birlikte yaşamak için kurulan örgüt, Kore'de 1991 yılında kuruldu
820
재해
Doğal afet
821
재난
Facia (afet)
822
난민
Göçmen
823
빈민
Fakir
824
기아
Açlık
825
식량
Yiyecek, gıda maddeleri
826
의료
Tıbbi tedavi
827
보건
Sağlık
828
사회 복지
Sosyal refah
829
구호
Kurtarma
830
구조
Kurtarma yardımı
831
들여다보다
İçine bakmak, dikkatle bakmak
832
파견
Yollamak, göndermek
833
실감나다
Gerçekçi
834
지구촌
Küresel köy
835
지진해일
Tsunami
836
현지인
Yerli
837
눈코 뜰 새 없다
Başını kaşıyacak vakti yok
838
황급히
Hiç beklemeden, aceleyle, apar topar
839
멒치다 N 을/릉 멒치다
Kurtulmak
840
세상이 뒤집어지다 N 이/ 가 뒤집어지다
Dünya’nın tersine dönmesi Tersine dönmek, devrilmek
841
무릅쓰다 N 을/를 무릅쓰다 위험 무릅쓰다 부끄러움을 무릅쓰다
Tehlikeyi göze almak, risk Risk almak Utanmayı göze almak
842
도리
Adalet, görev
843
혹독하다 N 이/가 혹독하다
Zorlu, katı, şiddetli
844
기아
Aç, açlık
845
허덕이다 N 에/으로 허덕이다
Mücadele etmek
846
낙후되다
Geride kalmak, daha aşağı dereceye düşmek
847
미궁에 빠지다
Labirente düşmek, labirentte kaybolmak
848
보건 복지부
Sağlık ve refah bakanlığı
849
저제온증
Hipotermi
850
원조하다 = 구하다 = 구호하다 = 지원하다 = 후원하다 N 에/에게 N을/를 원저하다
Maili destek vermek
851
전폭적이다 N 이/가 전폭젇이다
Belli bir kapsamın tamamı
852
부채감 = 다른 사람에게 빚을 지고 있는 느낌
Başkalarına borçlu hissetmek, borç verilen eşya
853
기껍다 = 반갑다 = 즐겁다
İçten içe sevinmek mutlu olmak
854
오지
Art bölge, alt bölge
855
뻗어나가다 N 이/가 뻗어나가다 N이/가 뻗다 N 을/를 뻗다
Büyümek gelişmek
856
사각지대
Kör nokta
857
설사병
İshal hastalığı
858
담요
Battaniye
859
빚을 지다 빚을 갚다
Borçlanmak Borcunu ödemek
860
시시하다 N 이/가 시시하다
Önemsiz basit olan
861
지지
Destek
862
긴급 구호
Acil yardım
863
상주
Daimi, yerleşik
864
냉전체제
Soğuk savaş sistemi
865
촌락
Köy
866
퇴색되다
Solmak, yavaş yavaş yok olmak
867
국제 협약
Uluslararası anlaşma
868
만연하다 = 확산되다
Yaygın olmak, yayılmak
869
기미 = 낌새
İşkillenme
870
초래하다
Meydana getirmek
871
오산
Yanlış hesap, yanlış hüküm
872
공존 공존하다
Bir arada var olma
873
약육강식
Büyük balık küçük balığı yer
874
급속도
Hızlı, sürat
875
붕괴
Göçük, yıkılma
876
개발
İmar, kalkınma
877
사고방식
Zihniyet, düşünüş
878
가속화
Hızlandırma, hızlanma
879
낙관하다
……konusunda iyimser olmak
880
극심하다
Aşırı, yoğun, şiddetli
881
분쟁
Çekişme, kavga, çatışma, bozuşma
882
상생
Kazan – kazan, iki ve üzeri şeyin birbirlerini güçlendirip birlikte iyi yaşaması
883
사명
Misyon, görev