Book 4-1 Flashcards

(424 cards)

1
Q

겁이 많다/ 없다
겁이 나다
겁이 내다

찰나

A

Korku, hesap edilemeyecek kadar uzun zaman

An, moment

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

겁쟁이

A

Korkak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

적응 = 익숙하다

N에 적응(을) 하다/못하다

적응(이) 되다 / 안 되다

A

Adaptasyon, alışmak (benim değişerek alışmam) = (Zamanla alışmak, kolaylaşması)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

다행이다

다행히 + V

A

İyi şans, talih, uğur

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

시설

시설을 갖추다

A

Kurum, kuruluş, tesis

To have facilities

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

어느 정도

조금  어느 정도  거의  완전히

A

조금 dan biraz fazla

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

마음이 놓이다 = 안심이 되다

A

Rahatlamış hissetmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

도심 = 도시의 중심부

A

Şehir merkezi

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

주택가

상가 (가게)

A

Yerleşim bölgesi, konut sahası, yerleşim alanı (tek katlı evlerin olduğu yerler)

Han, iş yeri

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

도시 근교

A

Şehir civarı, banliyöler

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

고층 건물

저층

A

Gökdelen

Low floor

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

편의 시설

A

Konfor, yaşayışı kolaylaştıran maddî rahatlık

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

한적하다 (A)

A

Kuytu olan, ıssız – 장소 yerlerinde kullanılır

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

번화하다

A

Hareketli, işlek – 장소 yerlerinde kullanılır

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

쾌적하다

A

Külfetsiz, rahat, pleasant, nice

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

복잡하다 (A)

A

Karışık, karışmış olan, saf olmayan, karmaşık

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

편리하다

A

Kullanışlı, kullanılır olmak, bir iş için uygun olmak, yaramak, elverişli olmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

화려하다

A

Lüks, gösterişli, şatafatlı

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

무인

A

İnsansız

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

질리다

A

Bıkmak, sıkılmak, baymak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

간판

A

Levha, afiş

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

몸으로 느끼다 = 직접 경험하다

A

Hissetmek, deneyimlemek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

인생 = 인생살이 = 삶

A

Yaşam, hayat

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

영향

영향을 주다 / 까치다

영향을 받다 / 미치다

A

Etki, etkenlik, etkililik, affect, influence

Etkilemek

Etkilenmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
끼치다
Zahmet ettirmek, ihsan etmek; etkilemek To influence, have an influence (on/over), have an effect (on)
26
부럽다 부러우면 지는 거야
Kıskançlık duymak, gıpta etmek
27
궁금하다
Merak etmek, endişelenmek
28
뿌듯하다
Gurur / kıvanç / övünç duymak
29
섭섭하다 = 서운하다
Üzgün, kırılmak, gücenmek, darılmak
30
안타깝다 = 답답하다 = 딱하다 = 애처롭다
Yazık, acınacak halde, regrettable, sad, pitiful
31
초조하다 = 안절부절하다 = 조마조마하다
Rahatsız, sinirli, huysuz
32
당황스럽다 (A) = 당황하다 (V)
Panik olmak, paniğe kapılmak Embarrassed, disconcerted
33
부담스럽다
(sorumluluk, vb.) yüklenmek
34
짜증스럽다 (A) = 짜증하다 (V)
Sinir bozucu
35
만족스럽다
Elindekinden hoşnut olma durumu, daha çoğunu istememek, yetinmek
36
배우자 = 배필 = 동반자
Eş (karı – koca)
37
조부 조모
Büyükbaba Büyükanne
38
회고록
Anı, hatıra
39
열등감
Complex, aşağılık duygusu. aşağılık kompleksi
40
눈에 띄다
Göze çarpmak
41
남몰래
Gizlice, kimsenin haberi olmaksızın
42
정신 ↔ 육체 정신을 차리다 정신이 맑다 정신이 없다 ↔ 있다 정신을 나가다 ↔ 돌어와다 정신을 잃다 ↔ 차리다
Akıl, zihin, an ↔ Vücut, beden
43
차리다 상을 차리다
Düşünceyi düzeltmek, sezmek, fiziksel bir uyarıyı duymak
44
산더미
Yığın, küme
45
쌓이다 N이/가 쌓이다 산더미처럼 쌓이다
Yığılmak, çok sayıda birikilmek
46
살펴보다
Dikkatle bakmak veya araştırmak, ilgi ile bakmak, gözetlemek
47
계획적 ↔ 무계획적 계획적이다 계획적인 + N 계획적으로 + V
Planlı, kasten, kasıtla, bile bile, isteyerek ↔ Plansız, unplanned
48
효율적 효율적 ↔ 비효율적
Etkili, efficient, effective
49
비효율적 효율적 ↔ 비효율적
Yetersiz, to be inefficient
50
미루다 1) 약속을 미루다 2) 할 일 미루다
Sallamak, savsaklamak, belirli bir sebebi olmaksızın bir işi isteyerek geri bırakmak, geciktirmek
51
포기하다 포기자 수포자 영포자 한포자
Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak, eskiden beri yapmakta olduğu bir şeyi artık yapamaz olmak, niyetten veya karardan dönmek Pes eden kişi Matematikten vazgeçen İngilizceden vazgeçen Koreceden vazgeçen
52
목표를 정하다
To set a goal, hedef kararlaştırmak
53
시간에 쫓기다 일에 쫓기다
To be racing against time [the clock]
54
시간을 관리하다 시간을 호율적으로 관리하다
To manage time, zaman yönetim
55
불, 무, 비 불규칙적 무계획적 비효율적
Bu ekler negatif anlamı katar
56
더 ↔ 덜
Daha fazla ↔ Daha az
57
순서를 정하다
Sıraya koymak, sırayı kararlaştırmak
58
목표
Goal, target, hedef, amaç
59
늦잠(을) 자다 = 늦게 일어나다
Geç uyanmak
60
분명하다 = 확실하다
Açık, aydın, belli, bariz
61
낭비하다 = 버리다
Harcamak, savurmak, araya vermek, israf etmek, tüketmek
62
시간이 주어지다 시간을 주다
Verilen zaman Zaman ver
63
계획을 지키다 = 실천하다 실천하다
Plana sadık kalmak, planına uymak Uygulamak
64
성실하다 ↔ 불성실하다
Sadık, vefakar, sevgi bağlılığı olan ↔ Sadakatsız, güvenilmez, vefasız, samimiyetsiz
65
장기적 ↔ 단기적
Long-term ↔ Short-term
66
양로원
Huzur evi, yaşlıların yurdu
67
봉사 활동 봉사 봉사 활동을 하다 봉사 활동을 다니다
Gönüllü aktivite Gönüllü, hizmet, servis Gönüllü iş yapmak Gönüllü çalışmaya gitmek
68
용기 = 그릇 (tabak anlamında da kullanılır) 용기가 있다/ 없다 용기가 나다/ 생기다 용기를 가지다 용기를 얻다 용기를 내다
Mertlik, cesur, cesaret, yiğitlik, depo, zart
69
살아가다 = 생활해 나가다
Geçinmek, hayatı rahat sürdürmek, yaşamak
70
가치 = 의미니 중요싱 가치가 있다 / 없다 가치관 (같다/ 다르다)
Değer, kıymet Değer - Aynı değerler / Farklı değerler
71
명예 명예가 있다 명예를 얻다 명예를 높다 명예를 지키다
Şeref, saygı, onur, nam, ün
72
미모 미모의여인 미모가 뛰어나다 미모가 빼어나다 미모를 갖추다
Güzelyüz Güzel kadın İyi görünümlü Olağanüstü güzellik Güzel olmak
73
재력 경제적인 능력 재력가
Maddî güç, zenginlik Ekonomik yetenek Zengin
74
지혜 = 현명 = 슬기 지혜롭다 = 현명하다 = 슬기롭다 지식
Akıl, akıllık Akıllı olmak, hikmetli olmak Vukuf, anlama, bilme
75
출세 출세하다 = 성공하다
Yüksek mevkide (yüksek resmi makamda) oturma, hayatta başarılı olma
76
학식
Bilgi, çokbilmiş, âlim
77
망설
Yalan
78
쳬력
Kuvvet, güç, fitness
79
장애인 시각장애인 청각장애인 = 귀머거리 = 농인 (병어리)
Engelli Görme engelli İşitme engelli, sağır
80
욕심을 부리다 = 욕심을 내다
Hırs (aşırı tutku, açgözlü ) olmak
81
충실하다
Sadık, güvenilir
82
마음이 통하다
Kalp bağı olmak, to understand each other
83
긍정적 ↔ 부정적
Olumlu, yapıcı ↔ Olumsuz, negatıf
84
찬성 (하다) ↔ 반대 (하다)
Onama (Onamak, kabul etmek) ↔ Reddetme (Kabul etmemek, red etmek)
85
닮다 와/ 과 닮다 이/가 닮다 을/를 닮다
Benzemek, benzeşmek
86
이겨내다 = 극복하다 을/를 이겨내다
Yenmek, katlanmak, dayanmak
87
허락하다 을/를 허락하다
Rıza göstermek, razı olmak, onamak
88
주재
Başkanlık, riyaset
89
시집 (가다) 장갑(를 가다)
Kaynananın evi Kadının ailesinin evi
90
활달하다 = 활발하다 = 쾌활하다
1)Cana yakın , neşeli , hayat dolu 2)Bonkör, cömert, eliaçık
91
적극적 ↔ 소극적
Aktif, pozitif ↔ Pasif, bir şeye karşı tepki göstermeyen
92
수줍음 수줍다(A) 수줍어하다 수줍음을 타다 수줍음이 많다
Utanç, mahcubiyet Sıkılgan, utangaç Utanmak, utanç duymak Utangaç olmak Utangaç
93
낯 낯익다 낯설다 낯선 N 낯을 가리다
Yüz, face Aşına, tanınan, bilinen Tanınmayan, bilinmeyen, yabancı Yabancı N
94
가리다 낯가림이 심하다 낯을 가리다
Örtmek, gizlemek, peçelemek Çok utangaç olmak
95
정 정이 있다/ 없다/ 많다 정이 들다 정이 가다
Duygu, sempati To get attached
96
첫인상 첫인상이 좋다 / 나쁘다
İlk izlenim
97
내성적 내성적↔ 외향적
İçedönük
98
외향적 내성적 ↔ 외향적
Dışa dönük
99
느긋하다 ↔ 급하다
Rahat olan, acele etmeyen ↔ Sabırsız olmak, aceleci olmak
100
명랑하다
Neşeli, cheerful
101
소심하다 ↔ 대범하다
Ürkek, çok ürken, çekingen ↔ Gözü pek
102
솔직하다
Dürüst, honest
103
덜렁거리다 = 덜렁대다 ↔ 꼼꼼하다
Unutkan, sakar, umursamaz ↔ Titiz, özenli
104
변덕스럽다
Dönek, maymun iştahlı, bu gün beğendiğini yarın beğenmeyen
105
참다 참을성 = 인내심
(-e) Katlanmak, hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak Sabır, dayanıklılık
106
가을 타다 (erkekler) 봄을 타다 (kadınlar)
Duygusallaşmak, hüzünlenmek
107
지루하다 (A) = 지루해지다 (V)
Usanmak, sıkılmak, tekrarlanması ve uzun sürmesi dolayısıyla bir şeyden hoşlanılmaz duruma gelmek
108
조그맣다 조그만 N
Small, little, tiny Küçük N
109
짝돌이 (erkek) = 짝순이 (kadın) = 구두쇠
Cimri
110
낄끼 빠 빠
Benzer zamanda benzer şeyi yapmak
111
예민하다 = 민감하다
Hassas, duyarlı, alıngan
112
재주
Yeteneği olan kişi, yaradılıştan veya sonradan edinilmiş beceri
113
침착하다
Heyecansız, kolay heyecanlanmayan
114
모험
Macera, serüven
115
고집 고집이 세다 = 고집을 부리다
Israr, inat İnatçı olmak
116
방향 Yön 다방향Çok yönlü
Yön Çok yönlü
117
취직하다 추직 N
Bir işe girmek, o işte uzun süre kalmak
118
남 = 타인 ↔ 나, 저신
Other, other people, son, South ↔ Ben, kendim
119
호기심
Curiosity, ilgi, merak
120
상상력
Muhayyile, hayal etme gücü, imagination, imaginative power
121
풍부하다 = 넉넉하다 = 풍성하다 = 풍족하다 ↔ 부족하다 = 굼하다 = 빈곤하다
Bol, zengin, rich (in), plentiful, ample, (formal) abundant ↔ Eksik, noksan, kıt, yarım, tam ve istenildiği gibi olmayan
122
살리다
Yaşamasını sağlamak, yaşamasına imkân vermek, geçinmesini sağlamak, yaşatmak, save (sb/sth from sth), (formal) spare
123
마술사
Hokkabaz
124
판사 판사퐁
Yargıç, hakim Yargıç tokmacı
125
사업가
İş adamı
126
건축가
Mimar, inşaatçı
127
선수
Player, athlete
128
목수
Marangoz (carpenter),doǧramacı, dülger
129
승무원
Kabin görevlisi, hostes
130
공무원
Memur, public official
131
기자
Gazeteci, reporter, journalist
132
성직자 교황 목사
Keşiş Papa Vaiz, postör
133
연예인
Sanatçı, entertainer
134
프로게이머
Progamer
135
선의의 거짓말 = 하양거짓말 ↔ 샛빨간 거짓말
Beyaz yalanlar ↔ Kötü yalanlar
136
인건비
İşçilik maliyetleri
137
중년 = 정년 = 장렴
Orta yaş
138
위생
Sağlık, hijyen
139
지적하다 지적질
Belirtmek, göstermek, entellektüel Entelektüel kalite
140
자리를 잡다 = 안정적인 자리에 있다
Yerinde sabit olmak, çalışmak için bir yere girmek
141
회계사 = 공인회계사
Hesap uzmanı, muhasebeci
142
전문직
Kariyer, meslek
143
사회복지사
Cemiyet, topluluk
144
공감능력
Empati, duygudaşlık
145
즐겁다 N 이/ 가 즐겁다
Memnun, mutlu, sevinçli
146
자라다 N이/ 가 자라다
Büyümek, uzamak, uzun duruma gelmek, boyu büyümek
147
외동딸 외동아들 = 외아들
Tek kız çocuğu Tek erkek çocuğu
148
부족하다 (N이/가) = 굼하다 = 빈곤하다 = 마자라다 ↔ 풍부하다 = 넉넉하다 = 풍성하다 = 풍족하다 = 남다 = 딱 말다
Eksik, noksan, kıt, yarım, tam ve istenildiği gibi olmayan ↔ Bol, zengin, rich (in), plentiful, ample, (formal) abundant
149
싸우다 N 하고 싸우다
Uğraşmak, çekişmek, çatışmak, cenkleşmek
150
달리 N 와/과/ 하고 달리 = N 와/ 과 다르게
Ayrıca, başkaca
151
장남 = 맏아들 차남 장녀 = 맏딸 차녀 마지막 아들 /딸 = 막내
En büyük oğul Evin ikinci oğlu En büyük kız Evin ikinci kızı Evin en küçüğü
152
-남 -녀
Erkek Kadın
153
부유하다 = 부자이다 집이 넉넉하다
Zengin, varlıklı İyi bir evin var
154
빈곤하다 = 가난하다
Fakir, aciz, parası olmayan (genellikle ülkeleri anlatırken kullanılır)
155
습하다 습기
Nemli, rutubetli
156
건조하다
Kurak, yağışsız, nemsiz
157
서늘하다
Serin, cool
158
쌀쌀하다
1) İlgisiz, soğuk davranan, aldırmaz, umursamaz, kayıtsız 2) Biraz soğuk hava
159
화창하다
Parlak, güneşli
160
선선하다
(hava için) Serin
161
가난하다
Fakir, yoksul, zavallı
162
양보하다
Hakkından feragat etmek
163
기후
İklim
164
온화하다
Ilıman, yumuşak
165
예습
Ders hazırlığı, hazırlık çalışması
166
너냇 서너
4 ya da 5 saat 3 ya da 4 saat
167
혼나다
Azar işitmek
168
신기하다
İlginç, gizemli, garip, harika, enteresan, acayip
169
땀샘
Ter bezi
170
방지하다
Önlemek
171
끈기
Dayanıklık; vaz geçmeme, yapışkanlık
172
무뚝뚝하다
Pek konuşmayan, kaba, duygusuz
173
흥부하다
Rica etmek
174
양 ( 피의 양이)
Miktar (kan miktarı)
175
다소
Azçok
176
쓰러지다 이/가 쓰러지다
Düşmek, düşüp kalmak, yıkılmak
177
혈압 혈압이 높다/ 낙자 혈압을 높이다/ 낮추다 고혈압/ 저혈압 혈압을 재다/ 측정하다
Tansiyon Tansiyonun yükselmesi /düşmesi Tansiyonu düşürtmek / yükseltmek Hipertansiyon, yüksektansiyon / Düşük tansiyon Tansiyon ölçmek
178
명상 명상을 하다
Meditasyon
179
귀 기울이다
İlgi ve merakla dinlemek, kulak vermek
180
타고나다 을/를 타고나다
Doğuştan olmak
181
간염
Hepatit
182
두통
Başaǧrısı
183
위염
Gastrit, mide iltihabı
184
장염
İnce bağırsak iltihabı
185
치매
Demans
186
폐렴
Zatürree, batar
187
뇌졸중
Beyin felci, inme
188
당뇨병
Şeker hastalığı
189
심장병
Kalp hastalığı
190
동맥경화
Atardamar (arter) sertleşmesi
191
소화불량
Hazımsızlık
192
심장 – 심장질환
Kalp - kardiyopati
193
Mide
194
혈관
Damar
195
1) Karaciğer 2) Ara, arası
196
췌장 인슐린
Pankreas İnsülin
197
Akciǧer
198
Bağırsak
199
장기
Vücudun iç organı
200
신체의 부
Vücudun kısımları
201
Hastalık
202
재다
Ölçmek
203
큰일 나다
Önemli iş ciddi meselenin ortaya çıkması
204
한귀를 듣고 한 귀를 흘린다
Bir kulağından girip diğer kulağında çıkmak
205
유전 유전적 유전이다 유전이 되다
Gen Kalıtımsal Kalıtım Kalıtım
206
들키다
Yakalanmak, açığa vurulmak, bulunmak
207
더위를 타다 추위를 타다
Sıcağı fazla hissetmek Soğugu fazla hissetmek
208
신경질
Sinirlilik
209
민간요법
Koca karı ilacı
210
낙찬적 = 긍정적 ↔ 부정적
İyimser ↔ Kötümsel
211
사교성 사교성이 있다 사교적이다 ↔ 낯을 가리다
Sosyallik, sokulganlık ↔ Asosyallik
212
두려워하다 = 무서워하다
Korkmak, endişe etmek, endişelenmek
213
모험심
Cesurluk, macera ruhu
214
일부 ↔ 전체
Kısım, parti ↔ Bütün, hep
215
낯설다 ↔ 익숙하다
Tanınmayan, tanıdık olmayan, bilinmeyen ↔ Alışılmış
216
전자 전자+N
Elektron, elektronik
217
고객센터
Müşteri hizmetleri
218
벽걸이
Duvara asılı Duvara asılı televizyon, duvara askılı klima
219
교환
Değiş tokuş
220
설치하다
Kurmak, donatmak, kondurmak
221
나흘 15 일 = 보름
Dört gün 15 gün
222
인수증 인수하다 인수자
Satın alma belgesi Teslim almak, almak, kabul etmek Satın alan kişi
223
반품 반품하다
İade ürün
224
분명히= 분명하게 = 확실하게 = 확실히 = 정확히 분명히+ V/A
Katiyen, aleni olarak, açıkça, şüphesiz
225
구입
Alış, alışveriş
226
규정
Tüzük, nizam, düzen, belirleme
227
배송
Nakliye onayı
228
판매 판매 판매하다 = 팔다 ↔ 구매 = 구입 = 사다 판매자 구매자
Satış, satma; pazarlama Sale, satmak Satıcı Alıcı
229
하자 = 흠= 이상 = 문제
Defo, hasar, kusur
230
환불
İade, parayı geri ödemek
231
품질보증서
Ürün garantisi
232
일상생활
Günlük yaşantı
233
1) Koton 2) Sayfa, yüzey 3)Bucak, mahalle
234
상표
Etiket, marka
235
떼다 = 뜯다 / 발급 받다, 하다 N을/를 떼다 옷에 상표를 떼네요
Ayırmak, koparmak, çekerek çıkarmak
236
주민
Vatandaş, ahali
237
틀다 을/를 들다 끄다 잠그다
To turn, to turn on, to change, çeşmeyi açmak To turn off Çeşmeyi kapatmak
238
취하다 연락, 휴식, 숙면, 자세, 포즈 + 취하다 휴식을 취하다
To select, choose, pick, take, have, get, sarhoş olmak Mola vermek
239
어쩔 수 없다 = 할 수 없다
Kaçınılmaz, zorunlu, mecburi, çaresiz
240
피해 피해를 주다/ 입히다 피해를 입다/보다 피해가 나다 에/에게 피해가 가다 있다 / 생기다 kullanılmaz
Hasar
241
무시하다 (V) = 모른척하다
İhmal etmek, önem vermemek, sırt çevirmek
242
해 해를 끼치다/ 입히다 해를 입다 해가 되다 = 해롭다
Harm, damage, zarar Zarar vermek Zarar görmek Zarar = zararlı
243
손해 손해를 끼치다/입히다 손해를 보다/ 입다
Zarar, ziyan Para kaybına neden olmak, para zararına uğratmak Para kaybetmek, para zararına uğramak
244
마치다
Bitirmek; tamamlamak; sona erdirmek
245
의견 의견을 따르다 다수의 의견
Görüş, düşünce Görüşe uymak Çoğunluğun görüşü
246
Dayak, patak
247
인상하다 = 올리다 ↔ 내리다 = 인하하다
Yükselmek ↔ Fiyat indirme
248
댓글 답글
Yorum Yoruma yorum yazmak
249
벌금
Ceza parası
250
권위적
Otorite, yetkili
251
일방직
Tek taraflı
252
참다 = 견디다
Dayanmak, iş zor olsa da dayanmak
253
망설이다
Bir şeyi söylemekle söylememek arasında duraksamak, yutkunmak
254
설치다 잠은 설치다 ↔ 숙면을 취하다
Soldan sağdan koşmak To do not get a good night’s sleep ↔ To get a good night's sleep
255
부스럭거리다 = 부스럭 대다 부스럭거리는 소리가 난다
Hışırdatmak
256
도대체
Acaba, acep
257
맞추다
Ayarlamak, uydurmak, uymasını sağlamak
258
본의 아니게 ↔ 일부러 = 고의로 = 고의적으로
İstemeden, gayri ihtiyarı
259
방해 방해를 하다 = 방해가 되다
Engel, mahzur
260
따지다 는지 따지다
Ölçüp biçmek, itiraz etmek
261
고발하다
Yakınmak, şikayette bulunmak
262
고소하다
1) Adalete teslim etmek, suçlamak, polise şikayette bulunmak 2) Kavrulmuş susam veya susam yağıya benzemek (tat)
263
변명하다 = 핑계를 하다
Savunmak, çevrilemek
264
부인하다 부인하다 ↔ 시인하다
İnkar etmek, reddetmek
265
불평하다
Şikayet etmek, sızlanmak, yakınmak
266
사과하다
Özür dilemek
267
시인하다 부인하다 ↔ 시인하다
Onaylamak, kabul etmek
268
합의하다 - 에 합의하다 - 기로 합의하다
Aralarındaki düşünce, görüş veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak, uzlaşmak, anlaşmak
269
말다툼하다 = 말싸움하다
Tartışmak, atışmak, kavga etmek
270
층간 흡연 층간 소음
Katlar arasında sigara içmek Katlar arası gürültü
271
아침형 인간 저녁형 인간
Güne Erken Başlayan İnsan Akşam insanı
272
분쟁 (하다)
Çatışmak, bozuşmak, çekişmek, kavga etmek, çarpışmak
273
폭력을 쓰다 폭행죄
Şiddet kullanmak Saldırı
274
신고하다
(ilgili makama) ihbar etmek, bildirmek
275
보호 센터
Koruma merkezi
276
통+ 부정 V 통 = 아주 = 정말 통 모르겠다 통 열락이 없다
Really, completely, totally
277
낮이고 밤이고 = 낮에도 잠에도 = 밤낮으로
Gündüz ve gece
278
시달리다 에/에게 시달리다
Sıkıntı çekmek
279
소용이 없다
Faydasız
280
경고
Uyarı
281
권리 을/ㄹ권리
Hak, tapu, senet
282
콩콩거리다
Biraz yüksek sesle vur (aşağıda yaşayanlara ayağını vurarak vurmak)
283
끙끙거리다
Sızlanmak, inlemek, inildemek
284
가까이 ↔ 멀리
Yakında, … yakınında; hemen hemen
285
남다 N이/가 남다
Kalmak, durmak
286
한꺼번에
Hep birlikte, hep beraber, aynı anda
287
치- N(숫자)치 1)3일 치 약, 1년 치 학비 2) 아줌마, 사과 5천 원 치 주세요.
1) Belirli bir süre için miktar ve maliyet: Yaklaşık 3 günlük, 1 yıllık öğrenim ücreti 2) Fiyat miktarı: Ajumma, bana bir elma için 5.000 won ver.
288
빼다 N을/를 빼다
Kaldırmak, çıkarmak, kilo vermek, hariç, boşaltmak (odayı)
289
계약
Sözleşme, andlaşma, akit
290
월세
Aylık kira, aylık ödeme
291
전세
Kiralık
292
계약금
Depozito
293
계약서
Kontrat
294
보증금
Depozit
295
세입자
Kiracı
296
즐기다 즐기는 음식 즐겨 다니다 즐겨 먹다/ 즐겨보다/ 즐겨 입다 산책을 즐기다/ 여행을 즐기다
Keşfetmek, hoş ve eğlenceli vakit geçirmek
297
주로
Başlıca
298
종류 여러 종류 종류가 같다/ 다르다/ 다양하다
Cins, bicim, çeşit
299
공간 생활 공간 /학습 공간 / 후식 공간 / 문화 공간
Alan, meydan, , saha, açık, açıklık, ara, boşluk
300
개발하다
Geliştirmek, kalkınmak, iyileştirmek, bayındırmak
301
윷놀이
Yutnori (geleneksel Kore masa oyunu)
302
제기차기
Jegi vuruşu
303
연날리기
Uçurtma uçurmak
304
그네뛰기
Salıncak, sallanmak
305
씨름
Kore güreşi
306
널뛰기
Kore geleneksel tahterevalli oyunu
307
줄다리기
Halat çekme
308
강강술래
Geleneksel Kore dansı
309
소꿉놀이
Evcilik oyunu
310
닭싸움
Tek ayaklı kavga
311
수건돌리기
Mendil bırakma, yağ satarım bal satarım oyunu
312
고무줄놀이
İp atlama
313
후후
Püflemek
314
흘리다 N을/를 흘리다
Terlemek, kanamak, akıtmak, (su, sıvı vb) dökmek, dikkatsizce bir şeyi düşürmek
315
완전히
Büsbütün, adamakıllı, a'dan z'ye kadar
316
달콤하다 = 조금 달다 (곰정적인느낌)
Tatlı, şekerli
317
쌉쌀하다
Acımsı bir tat
318
짭짤하다
Biraz tuzlu ve iyi
319
매콤하다
Acımsı, acımtırak
320
새콤하다
Oldukça ekşi olan
321
담백하다 담백하다 ↔ 느끼하다
Yemeğin tadı yağlı olmayıp taze olması, hafif ve temiz tat
322
느끼하다 담백하다 ↔ 느끼하다
Yağlı
323
떫다
Buruk (acı) tat, olgunlaşmamış meyve tadı
324
비리다
Balık kokulu, çiğ balık kokusu
325
Lezzet, ağız yoluyla alınan tat
326
달콤삼삼하다
Tatlı ve ekşi tat
327
쓰디쓰다
Oldukça acı (bitter acılığında)
328
매큼하다
Baharatlı
329
익다
1) Olgunlaşmak, tam pişirmek, mayalanmak 2) Alışmak, (Yüzünü) tanımak
330
우연히
Kazara, rastgele, tesadüfen
331
세대 세대 차이
Nesil, kuşak Kuşak farkı
332
게다가
Bundan başka, ayrıca, bir de, hem de, üstelik
333
용어
Terim, deyim
334
마찬가지이다
Aynı, tıpkısı, hem de
335
번역
Çeviri, tercüme
336
거절하다 ↔ 받아들이다
Reddetmek, kabul etmemek, geri çevirmek
337
격려하다 = 힘내
Cesaret vermek, körüklemek
338
고백하다 = 나 너 좋아
İtiraf etmek
339
권하다
Tavsiye etmek
340
농담하다
Şaka etmek, alay etmek
341
재촉하다 = 빨리빨리해
Aceleleştirmek
342
칭찬하다 = 잘 했어
Methetmek, övmek, alkışlamak
343
비난하다
Tenkit etmek, kötülemek, sitem etmek
344
낙심
Hayal kırıklığı
345
정부
Hükümet
346
진심 진심담다
İçtenlik, samimi, içten olma durumu Samimi olarak
347
쓸데없다
Yararsız, gereksiz, boşa giden
348
새까맣다
Simsiyah, çok kara, kapkara
349
답사
Cevaplama
350
관찰하다
Gözlemlemek, gözlemek
351
그만이다 = 가장 좋다
1) O kadar, excellent, great 2)Durdurmak, bırakmak
352
벅차다
Gücü yetmez, gücü ötesinde
353
정보 정보를 주다/ 얻다 정보를 공유하다/ 나누다
Bilgi, information
354
공유하다
Paylaşmak
355
색다르다 = 독특하다 = 특이하다
Değişik, olağan dışı, tuhaf
356
체험하다
Tecrübe etmek, denemek
357
봉사하다
Hizmet etmek, yardım etmek
358
자기계발을 하다
Kendini geliştirmek
359
취미활동을 하다
Hobi yapmak
360
얼굴이 타다
Yüzün yanması (güneş yanığı şeklinde)
361
선크림을 (자외선 차단제) 발라다 (바르다) 선크림 = 자외선 차단제
Güneş kremi sürmek
362
기술
Sanat, zanaat
363
나날이
Günden güne, gün be gün
364
목록
Katalog
365
유통기한
Son kullanma tarihi
366
산지
1) Dağlık bölge 2) Ürün veya mahsulün çıktığı yer
367
표시
İşaret, markalamak
368
훗날
İlerde, yarın
369
과거
Geçmiş, geçmiş zaman, dün
370
현재
Şimdi, şu anda
371
미래
Gelecek, yarın
372
고대
Antikçağ, eskiçağ
373
중세
Orta çağ
374
근대
Yakın çağ
375
현대
Modern çağ, şimdiki zaman
376
세기
Yüzyıl
377
시대
Çağ, devir
378
시절
Zaman, gün
379
중매
Çöpçatanlık, görücülük
380
결혼 적령기
Ergen, gelinlik, evlilik için uygun yaş
381
갖추다
Hazırlanmak, donatılmak
382
신세대 ↔ 구세대
Yeni nesil ↔ Eski nesil
383
기혼 결혼관 N관: 교육관, 가치관, 세계관, 인생관
Evlilik Evliliğe bakış
384
맞벌이 맞벌이를 하다 맞벌이 부부
Çift gelir
385
선호하다
Tercih etmek, beğenmek, istemek
386
미혼
Bekarlık
387
이혼
Boşanma
388
재혼
Yeniden evlenmek
389
파혼
Nişanı bozmak, ayrılmak
390
혼기
Evlilik çağı, yetişkin
391
혼담
Evlilik
392
혼수
Çeyiz
393
감시
Gözetim, nöbet, gözetme
394
안심
Rahatlama, ferahlama
395
안전
Emniyet, güvenlik
396
제약
Kısıntı, kısma, azaltma
397
악용되다
İstismarcılık, kötüye kullanmak
398
침해
İhlal, tecavüz
399
인권
İnsan hakları
400
소유권
Mülkiyet, sahiplik
401
재산권
Mülkiyet hakkı
402
저작권
Telif hakkı, yayın hakkı
403
초상권
Portre hakkı
404
명예훼손
Onur kırıcı, iftira
405
손해배상
Tazminat
406
관찰력
Gözlem, kişinin gözlem yeteneği
407
시고방식
Zihniyet, düşünüş
408
보수적이다 보수적 ↔ 진보적
Muhafazakar, tutucu, gerici
409
개방적 개방적 ↔ 폐쇄적
Açık fikirli, açık olma
410
개성적 개성적 ↔ 획일적
Karakteristik
411
독립적 독립적 ↔ 의존적
Bağımsızlık, serbest
412
의존적 독립적 ↔ 의존적
Bağımlı
413
진보적 보수적 ↔ 진보적
İlerici
414
폐쇄적 개방적 ↔ 폐쇄적
Dar kafalı, açık fikirli olmayan
415
획일적 개성적 ↔ 획일적
Monoton, tekdüze, hep aynı
416
N 적 + 이다 N적 + 인+ N N적 + 으로 V
417
직장
İş yeri
418
의식
1) Bilinç, zihin 2) Merasim, tören 3) Yemek ve giyecek, geçim
419
곱다
Hoş, güzel
420
신용하다
Emin olmak, güvenmek
421
유교 공자
Konfüçyüsizm Konfüçyüs
422
대를 있다
Bir nesile sahip olmak, erkek çocuğun olunca soyadının devamı
423
애를 쓰다
Çaba harcamak, emek vermek
424
성비
Cinsiyet oranı