Yaygın Prepositional Idioms 1 Flashcards

1
Q

above all

A

bilhassa, özellikle

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

according to one tradition

A

bir rivayete göre (according to accounts)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

against will

A

istemeyerek, zorla

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

ahead of

A

— nın önünde gitmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

all of a sudden

A

ansızın, birden bire (without warning)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

all too soon

A

pek erken, zamansız (ölüm vb)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

apart from

A

(1) den başka (2) — nın yanısıra

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

arm in arm

A

kol kola

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

as a rule

A

kural olarak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

as for

A

as to — e gelince, söz konusu — olunca

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

as opposed to

A

in contrast to — ya karşılık, —- ile kıyaslandığında

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

as regards

A

with regard to — ile ilgili olarak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

as yet

A

şimdilik, henüz

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

at (the crack of) dawn

A

sabahın köründe, şafakla beraber

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

at a disadvantage

A

dezavantajlı durumda

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

at a discount

A

indirimli fiyata (almak, satmak)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

at a glance

A

bir bakışta

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

at a high/low price

A

yüksek/düşük bir fiyata

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

at a loss

A

(1) ne yapacağını bilmez, şaşırmış durumda (2) zararına

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

at a time

A

bir defada

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

at all costs

A

ne pahasına olursa olsun

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

at any rate

A

en azından

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

at any time

A

her an

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

at best

A

en iyi ihtimalle, taş çatlasa

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
at birth
doğum anında, doğarken
26
at death
ölünce, ölürken
27
at ease
rahatı/keyfi yerinde *** with ease kolaylıkla
28
at first
ilk etapta, ilk başta
29
at first sight
ilk bakışta
30
at full speed
tam gazla, son hızla
31
at intervals
aralıklarla, ara ara, zaman zaman
32
at large
(1) firari (2) detaylı olarak (in detail = at length)
33
at last
nihayet, sonunda
34
at least
en azından
35
at length
uzun uzadıya (in detail at large)
36
at odds with
--- ile arası bozuk olmak
37
at one time
zamanın birinde, vaktin birinde
38
at one’s disposal
at one’s service birinin emrine hazır olmak
39
at one’s leisure
boş zamanlarında
40
at random
rasgele, tesadüfen
41
at risk
risk altında
42
at the age of
yaşlarında, yaşında
43
at the expense of
at the cost of --- nın pahasına
44
at the latest
en geç
45
at the mercy of
--- nın merhametine/insafına kalmış
46
at the most
en çok, taş çatlasa 
47
at the peak of
--- nın zirvesinde
48
at the time
o onda (at that time)
49
at times
from time to time zaman zaman, bazen
50
at variance with
--- ile ters düşmek, --- ile çelişmek
51
at war (with)
---- ile savaş halinde olmak
52
at will
kendi isteğiyle
53
at work
işte, iş yerinde
54
at worst
en kötü ihtimalle
55
at your own risk
olacaklardan siz sorumlusunuz (arabanızı olmadık yere park edince arabanın başına geleceklerden siz sorumlu olursunuz)
56
attach/give importance to
önem vermek
57
back and forth
ileri geri (hareket) (to and fro)
58
back to front
elbisenin önünü arkasına giymek
59
be over the moon
sevinçten havalara uçmak
60
bear grudge against
birine karşı kin gütmek
61
bear resemblance to
ile benzerlik göstermek
62
beat around the bush
bin dereden su getirmek
63
Behave yourself!
Kendine gel! Terbiyeni takın !
64
beside the point
konu ile ilgisi olmamak X to the point
65
beyond comprehension
anlaşılamayacak kadar karışık, detaylı
66
beyond recognition
tanınmaz hale gelmiş (kaza sonrası ceset vb)
67
bid farewell to
say goodbye to veda etmek
68
blame somebody/something for
den dolayı birini suçlamak
69
break even
ne kar ne de zarar etmek
70
break the ice
iki kişinin arasındaki buzları eritmek
71
bring to light
aydınlatmak, açığa kavuşturmak (shed light on)
72
burst into flames
alev almak, ateş almak
73
burst into laughter/tears
kahkahaya/gözyaşlarına boğulmak
74
by a hair’s breadth
kıl payı
75
by accident
kazara, tesadüfen
76
by all means
(1) her şeye rağmen (2) elbette
77
by and by
yakında, çok geçmeden
78
by and large
in general genel olarak
79
by chance
tesadüfen
80
by coincidence
tesadüf eseri, tesadüfen
81
by degrees
derece derece, basamak basamak
82
by ear
kulaktan dolma, kulaktan kulağa
83
by far
şu ana kadar ki, o ana kadar ki olanlar arasında
84
by force
zorla, güç kullanarak
85
by hand
elle, elini kullanarak
86
by heart
ezbere (from memory )
87
by large
genellikle
88
by law
kanunlara göre
89
by means of
sayesinde, vasıtasıyla (by virtue of through)
90
by mistake
kazara ( by accident )
91
by name
ismiyle (hitap ederken)
92
by no means
asla, hiçbir şekilde (on no account)
93
by sight
görünüş olarak
94
By the way
Sırası gelmişken, Bu arada
95
by virtue of
---- den dolayı, nedeniyle
96
by way of
yoluyla, üzerinden (Ankara’ya İzmir üzerinden gitmek)
97
by word of mouth
ağız yoluyla
98
call attention to
dikkat çekmek, vurgulamak ( point out ) 
99
can’t bear+Ving/to do
can’t stand+Ving katlanmak, tahammül etmek
100
can’t help + Ving
kendini alamamak, kendine hakim olamamak
101
can’t make it (to)
önceden kararlaştırılan bir plana uyamama
102
catch a glimpse of
gözüne ilişmek ( catch sight of )
103
catch somebody in action/in the act/red-handed
suç üstü yakalamak
104
catch somebody unawares
birini gafil avlamak, hazırlıksız yakalamak
105
catch/take somebody by surprise
birini şaşırtmak
106
catch/keep up with somebody/something
hızına yetişmek
107
come into being
come into existence meydana gelmek, var olmak
108
come to an agreement
reach an agreement uzlaşmaya varmak
109
come to an end
come to a halt sona ermek, bitmek
110
come to light
aydınlığa kavuşmak
111
commit suicide
intihar etmek
112
cram one’s brains
beyin patlatmak, çok fazla çalışmak
113
derive pleasure from
--- den zevk almak (take pleasure in)
114
develop a crash on
birine tutulmak, birini çok sevmek
115
develop a liking for
(birini zamanla) sevmeye başlamak
116
develop fever
ateşi çıkmak
117
die for doing
can’t wait to do yapmak için can atmak
118
do away with somebody/something
yıkmak, yok etmek, öldürmek
119
do harm to
--- e zarar vermek
120
Do I make myself clear?
Kendimi ifade edebildim mi? Anlıyor musun?
121
do nothing but V1 (DO)
---- nın dışında bir şey yapmamak
122
do one’s best
elinden gelenin en iyisini yapmak
123
do somebody a favour
birine iyilik yapmak
124
Don’t be long!
Sakın geç kalma *** I won’t be long Geç kalmam!
125
Don’t make me laugh!
Beni güldürme!
126
draw a conclusion from
--- den sonuç çıkarmak
127
drive somebody crazy/mad
delirtmek, çıldırtmak
128
earn a living
make a living geçimini sağlamak, parasını kazanmak
129
eat like a horse
kıtlıktan çıkmış gibi yemek
130
end in a draw
(maç, oyun vb için) berabere bitmek
131
end up in
(hapishane, hastane vb bir yerde) son bulmak, sonuçlanmak
132
end up with
bir şeyle sonuçlanmak
133
Enjoy it!
Afiyet olsun!
134
every now and then
arada sırada, zaman zaman
135
every other day
gün aşırı, birer gün arayla
136
except for
with the exception of -- nın haricinde, -- den başka
137
Exceptions don’t break rules!
İstisnalar kaideyi bozmaz!
138
face to face
yüz yüze, bire bir
139
fall asleep
uyuya kalmak
140
fall into disfavour with
--- ile muhalefete düşmek
141
fall into disrepute
itibarı zedelenmek, gözden düşmek
142
fall on the same date
--- ile aynı tarihe denk gelmek
143
fall out of love with
aşık olduğundan ayrılmak X fall in love with
144
fall out with somebody
birisi ile kavga etmek
145
fall short of (expectations)
beklentiye cevap verememek
146
far from being + adjective
(mükemmel, iyi vb) olmaktan çok uzak
147
feel at home
kendini evinde gibi hissetmek
148
feel like + Ving
arzu etmek, istemek
149
feel like a fish out of water
kendini sudan çıkmış balık gibi hissetmek
150
few and far between
once in a while kırk yılda bir
151
find it hard/difficult TO DO
yapmakta zorlanmak
152
for a change
değişiklik olsun diye
153
for a fortnight
iki haftalığına
154
for ages
uzun bir sure
155
for certain
for sure kesin olarak, emin bir şekilde
156
for good
sonsuza kadar, ebediyen (forever)
157
for instance
örneğin (for example ) 
158
for no (good) reason
durduk yere, sebepsiz yere
159
for once
sadece bir kereliğine mahsus
160
for sale
satılık
161
for short
bir ismin kısaltması (ODTÜ, NATO, TBMM vb )
162
for some reason
bir takım sebeplerden dolayı
163
for sure
for certain kesin olarak, emin bir şekilde
164
for the benefit of
---- nın yararı için, ---- e faydalı olması için
165
for the purpose of
--- mek için, --- mek amacıyla
166
for the sake of
hatırına, uğruna, aşkına
167
for the time being
şu anda
168
from experience
tecrübelere dayanarak
169
from memory
by heart ezberden
170
from now on
şu andan/tarihten itibaren (from this date forward ) 
171
from the horse’s mouth
ilk ağızdan (haber)
172
from time to time
zaman zaman ( at times ) 
173
from top to head
tepeden tırnağa
174
gain access to
gain entrance to --- e erişmek, --- e ulaşmak
175
gain favour with
birisinin gözüne girmek/beğenisini kazanmak
176
get away with something
(1) alıp kaçmak, sıvışmak (para vb) (2) yaptığı bir kabahatin cezsını çekmemek, yanına kar kalmak
177
get along/on with somebody
birisi ile geçinmek
178
get on somebody’s nerves
sinirlendirmek, delirtmek
179
get stranded
mahsur kalmak
180
get through doing something
bir şeyi yapmakta muvaffak olmak
181
Get well soon!
Geçmiş Olsun! Acil Şifalar Dilerim!
182
give birth to
doğurmak, doğum yapmak
183
give priority/precedence to
(birine veya bir şeye) öncelik tanımak
184
give rise to
give way to sebep olmak
185
give somebody a blow
birine darbe indirmek
186
give somebody a cold reception
birini soğuk karşılamak
187
give somebody a lift
birini arabayla bir yere bırakmak
188
give somebody a ring
give somebody a shout birini telefonla aramak
189
give somebody a shot
give somebody an injection aşı yapmak
190
give somebody a warm reception
birini sıcak karşılamak
191
give somebody a warning
birini uyarmak
192
give way to
give rise to sebep olmak, yol açmak
193
give/lend somebody a hand with something
birine yardım etmek
194
go astray
(1) (hayvanlar için) sürüden ayrılmak (2) (insan için) sapıtmak
195
go bankrupt
iflas etmek
196
go by / go past
--- nın önünden geçmek
197
go cold with somebody
birinden soğumak
198
go crazy
go mad çıldırmak, kafayı yemek
199
go for a stroll
go for a walk take a walk yürüyüşe çıkmak
200
go into action
take action harekete geçmek