Yaygın Prepositional Idioms 2 Flashcards

(200 cards)

1
Q

go out of business

A

iflas etmek (go bankrupt)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
2
Q

go out of hand

A

kontrolden çıkmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
3
Q

go senile

A

bunamak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
4
Q

hand in hand

A

el ele

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
5
Q

Handle with care!

A

Dikkatli taşıyın!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
6
Q

have a look at

A

göz atmak ( take a look at)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
7
Q

have a memory/mind like a sieve

A

berbat bir hafızası olmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
8
Q

have a row with somebody over something

A

birisiyle bir konuda tartışmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
9
Q

have a word with somebody

A

birisiyle ciddi bir konuda konuşmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
10
Q

have an affair with

A

birisiyle ilişki yaşamak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
11
Q

have an effect/impact on/upon

A

etkilemek, üzerinde etkisi olmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
12
Q

have butterflies in one’s stomach

A

heyecandan midesine kramplar girmek

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
13
Q

have confidence in

A

güvenmek ( trust )

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
14
Q

have difficulty/trouble (in) + Ving

A

— yapmakta zorlanmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
15
Q

have no other choice but TO DO

A

—- yapmaktan başka çare yok

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
16
Q

have to do with

A

ile alakası/ilgisi olmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
17
Q

Help yourself!

A

Buyrun yiyin!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
18
Q

I haven’t the faintest/slightest idea!

A

En ufak bir fikrim bile yok!

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
19
Q

in (dire) need of

A

— e (çok) ihtiyacı olmak

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
20
Q

in a bad temper

A

asabi, sinirli

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
21
Q

in a hurry

A

alelacele, acelesi olmak (in haste)

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
22
Q

in a mess

A

darmadağınık, pislik içerisinde

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
23
Q

in a moment

A

az sonra, birazdan

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
24
Q

in a row

A

in succession artarda, peş peşe

How well did you know this?
1
Not at all
2
3
4
5
Perfectly
25
in a way
in some way in one way or anotherthis way or that way şöyle veya böyle, bir şekilde
26
in accordance with
according to --- e göre
27
in addition to
apart from as well as ---e ilaveten, --- nın yanısıra
28
in advance (of)
önceden, peşinen
29
in agony
in pain acı çekerek, acı içerisinde
30
in aid of
--- nın yararına (for the benefit of)
31
in an answer to
in response to in reply to cevap/karşılık olarak
32
in an effort to
in an attempt to in order to --- mek amacıyla
33
in brief
kısaca, özetle (in short)
34
in captivity
esaret altında, tutuklu
35
in case of
durumunda
36
in cash
nakit ile ödeme
37
in charge of
---- den sorumlu, --- ile yükümlü
38
in common with
birisiyle veya bir şeyle ortak noktası bulunmak
39
in compliance/agreement with
-- uygun olarak, (emre) itaat ederek
40
in conclusion
sonuç olarak (as a result)
41
in connection with
--- ile bağlantılı
42
in consideration of
göz önünde bulundurarak
43
in danger of
--- tehlikesiyle karşı karşıya
44
in debt
borçlu
45
in defiance of
karşı çıkarak; karşı gelerek
46
in demand
revaçta, rağbet gören
47
in detail
at length ayrıntılı bir biçimde, uzun uzadıya
48
in detention
under arrest göz altında, tutuklu
49
in disarray
in a jumble düzensiz, karmakarışık
50
in disgust
tiksinerek, iğrenerek
51
in due course
zamanla, vakti gelince
52
in error
hatalı, yanlışlıkla (at fault)
53
in exasperation
öfkeyle, çok kızgın bir şekilde
54
in excess
aşırı miktarda
55
in exchange for
in return for -- nın karşılığında, -- e karşılık olarak
56
in existence
var olan, mevcut (available)
57
in fact
in reality aslında, işin doğrusu
58
in fashion
modaya uygun
59
in favour of
--- lehinde olmak, --- taraftar olmak
60
in flames
alevler içerisinde
61
in general
genellikle
62
in good condition
iyi durumda, zarar ziyan görmemiş
63
in haste
telaşla, aceleyle (in a hurry)
64
in high spirits
morali çok iyi, gününde (in a good mood)
65
in ink
mürekkeple
66
in instalment
taksitle ödeme
67
in length
uzunluk bakımından
68
in light/view of
--- nın işığı altında, --- yı göz önünde tutarak
69
in love with
aşık olmak 
70
in low spirits
morali bozuk, gününde değil (in a bad mood)
71
in moderation
ılımlı bir şekilde, fazla abartmadan
72
in no mood for
bir şeyi yapacak halde/psikolojide olmamak
73
in no time
yakında, az sonra
74
in no uncertain terms
kesin bir dille, lafı gevelemeden söylemek
75
in opposition to
as opposed to contrary to #AD?
76
in order
düzenli, tertipli
77
in other words
başka bir deyişle, diğer bir ifadeyle
78
in pain
in agony acı içinde
79
in part
kısmen
80
in particular
özellikle
81
in person
şahsen, bire bir
82
in pieces
paramparça
83
in place of
--- nın yerine (instead of)
84
in practice
uygulamada
85
in prison
mahkum
86
in private
özel olarak
87
in progress
devam etmekte olan, sürmekte olan
88
in public
alenen, açıkça, ulu orta yerde
89
in pursuit of
#AD?
90
in reality
in fact aslında, doğrusu
91
in relation to
--- ile ilgili olarak
92
in reply to
in response to in an answer to cevap/karşılık olarak
93
in reproach
sitemle, yakınarak, şikayet edercesine
94
in respect of
in relation to ---- ile ilgili olarak
95
in respect/regard to
with respect/regard to --- konusunda
96
in response to
in reply to in an answer to cevap/karşılık olarak
97
in return for
karşılığında (in exchange for ) 
98
in season
mevsiminde (elma, muz vb), turfanda olmayan
99
in secret
gizli bir şekilde
100
in self-defence
nefsi müdafaa olarak, kendini savunmak amacıyla
101
in short
özetle (in brief / in summary )
102
in sight
görünürde, görünebilir (visible)
103
in silence
sessizce
104
in store for
--- yı bekleyen, (yapılmayı) bekleyen
105
in succession
in a row artarda, peş peşe
106
in tears
ağlamaklı, ağlayan
107
in terms of
--- nın açısından, ---- e bakımından (with respect to)
108
in the absence of
--- nın yokluğunda
109
in the air
muallakta, henüz net bir karar çıkmamış
110
in the broad daylight
güpe gündüz
111
in the case of
--- durumunda
112
in the circumstances
normal şartlar altında
113
in the country
kırsal kesimde, şehir merkezinden çok uzak
114
in the course of
--- esnasında, ---- sırasında
115
in the event of
--- olduğu durumda
116
in the existence of
in the presence of -- nın varlığında/huzurunda
117
in the face/teeth of
--- karşısında, --- e rağmen
118
in the habit of
alışkanlığına sahip, yapmaya alışkın
119
in the limelight
çok ilgi gören, çok göze batan
120
in the long run
uzun vadede
121
in the mean time
bu arada, bu süre zarfında
122
in the middle of
--- nın ortasında
123
in the middle of nowhere
uçsuz bucaksız bir yerde
124
in the name of
--- nın adına, --- nın emriyle (God,The king vb)
125
in the open
açık alanda (out of doors)
126
in the presence of
in the existence of nın varlığında, nın huzurunda
127
in the short run
kısa vadede
128
in the suburbs
varoşlarda, kenar mahallede
129
in the wake of
--- nın ardından, --- nın akabinde (savaş, felaket vb)
130
in theory
teoride, teorik olarak
131
in time
vaktinden biraz önce (on time just IN time tam vaktinde )
132
in touch with
irtibat halinde 
133
in trouble
başı belada
134
in tune
ahenkli
135
in turn
sırayla
136
in vain
boşuna, boş yere (of no avail)
137
in view of
--- yı düşünerek, --- yı göz önüne alarak
138
in vogue
in fashion moda olan
139
in/out of keeping with
--- ya uygun olarak, --- ya uymayan
140
in/with the hope of
--- umuduyla
141
inside out
giysinin ters yüzünü giymek
142
instead of
--- nın yerine (in place of)
143
irrespective of
--- e bakılmaksızın, --- e rağmen (regardless of)
144
It is fine with me!
Benim için bir sakıncası yok! Bana uyar!
145
It is no use/good + Ving
---- mak iyi olmaz/fayda etmez
146
It is raining cats and dogs
bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor
147
It suits you!
Sana çok yakışmış!
148
judging from
--- den yola çıkarak, --- e bakılırsa
149
jump out of one’s skin
ödü patlamak, çok korkmak
150
jump to a conclusion
erken (iyi düşünmeden) sonuç çıkarmak
151
Just a moment/minute!
Bir saniye/dakika lütfen!
152
keep abreast of
yeni gelişmeleri öğrenmek, olup biteni öğrenmek
153
keep ahead of somebody
birini geride bırakmak, önde gitmek
154
keep on eye on
göz kulak olmak 
155
kick the bucket
gebermek
156
know like the back of one’s hand
bir yeri avucunun içi gibi bilmek
157
later in the day
günün ilerleyen saatlerinde
158
later on
daha sonra
159
lead a modest life
(1) mütevazi bir hayat yaşamak (2) fakir olmak
160
leave somebody alone
(1) birini rahat bırakmak(2)birini yalnız bırakmak
161
leave somebody to his own devices
birini kendi haline bırakmak
162
let alone DO
---- bir yana, ---- yapmak şöyle dursun, --- bunu bırak
163
lie in ambush
pusuya yatmak
164
like two peas in a pod
bir elmanın iki yarısı gibi
165
live on the dole
işsizlik maaşı ile geçinmek
166
live up to (expectations)
beklentiye cevap vermek
167
look forward to
dört gözle beklemek, sabırsızlanmak
168
lose count of
sayısını unutmak 
169
lose favour with
birisinin gözünden düşmek
170
lose one’s consciousness
bayılmak, bilincini kaybetmek(faint)
171
lose one’s temper
öfkelenmek, sinirlenmek
172
lose touch with
birisiyle irtibatı koparmak/kaybetmek
173
lose track of
birinin/bir şeyin izini kaybetmek
174
make a bare living
kıt kanaat geçinmek
175
make a comment on
bir konuda yorum yapmak
176
make a fire
ateş yakmak
177
make a fuss about
sık boğaz etmek, üzerine çok düşmek
178
make a good point
iyi bir konuya değinmek
179
make a living
earn a living geçinmek, hayatını kazanmak
180
make a recovery from
iyileşmek ( get over ) 
181
make allowances for
göz önünde bulundurmak, hesaba katmak
182
make contact with
keep/get in touch withbirisiyle irtibata geçmek
183
make do with
--- ile idare etmek, yetinmek (para vb)
184
make ends meet
iki yakayı bir araya getirmek
185
make friends with
birisiyle arkadaşlık kurmak
186
make fun of
birisiyle dalga geçmek, birisiyle alay etmek
187
make most of
en iyi şekilde faydalanmak (make the best of)
188
make oneself home
kendini evinde gibi hissetmek
189
make room for
yer açmak 
190
make sense of
anlamak, --- den mana çıkarmak
191
make somebody redundant
birini ihtiyaç fazlası görüp işten kovmak
192
make something public
bir şeyi kamuoyuna açıklamak, izah etmek
193
make up for
telafi etmek (compensate for)
194
make up with
barışmak
195
make use of
istifade etmek, yararlanmak (take advantage of)
196
Mind your own business!
Sen kendi işine bak!
197
miss out on an opportunity
fırsatı kaçırmak
198
moreover
furthermore also ayrıca, bunun yanı sıra, üstüne üstlük
199
Not that I am aware of
Bildiğim kadarıyla hayır!
200
now and again
at times from time to time zaman zaman